Konu Başlıkları: İman – Sâlih Amel İlişkisi
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Eylül 2010, 23:39   Mesaj No:9

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Iman Salih Amel İlişkisi

اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ’'Amenu Ve Amilus Salihati’’

İman Edip Salih Amel İşlemek birçok ayette geçer. Bu kavramın ana özelliği başta İman etmesi daha sonrasında Yararlı ve Hayırlı İşler yapması. Birkaç ayeti kerimede ise Tevbe edip İnananlar sözünden sonra Salih Amel gelmektedir.

اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَالَّذٖينَ هَادُوا وَالنَّصَارٰى وَالصَّابِپٖينَ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe lehum ecruhum inde rabbihim ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.

Kuşkusuz, (bu ilahi kelama) iman edenler ile Yahudi inancının takipçilerinden, Hıristiyanlardan ve Sabiilerden Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanmış, doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü Rablerinden hak ettikleri mükâfatları alacaklardır ve onlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.(Bakara-62)

Eski asırlardan bugüne kadar, Cahil/Âlim, Okuma yazma Bilen/Bilmeyen tüm kesimler arasında tartışılan gelen ‘’Salih Amel ve İman İlişkisi’’ni Kur’an penceresinden inceleme ve araştırmadır.Bu konuya ‘’Adli İlahi’’ (Allah’ın Adaleti) üzerinden bakmaya çalışalım Doğrular Kur’an’dan yanlışlar bizden:

Öncelikle Kur’anda hangi sure ve ayetlerde geçer:

Doğru ve yararlı şeyler (AHKAF/15)(SEBE'/11)-(SECDE/12)

İman edip Salih amel’ler (iyi işler) yapanlar (ÂLİ IMRÂN/57) (ANKEBÛT/7)-(ANKEBÛT/9)- (ANKEBÛT/58)- (A'RAF/42)- (ASR/3)- (BAKARA/25)- (BAKARA/62)-(FETİH/29)- (FUSSİLET/8)-(BAKARA/82)- (BAKARA/277)- (BEYYİNE/7)-(BÜRÛC/11)- (CÂSİYE/21)- (CÂSİYE/30)-(HAC/14)- (HAC/23) -(HAC/50) -(HAC/56) -(HÛD/23)-(FATIR/7)(İBRÂHİM/23)-(İNŞIKAK/25)- (KEHF/30)-(KEHF/88)- (KEHF/107)- (LOKMAN/8)- (MÂİDE/9)-(MÂİDE/69)- (MÂİDE/93)- (MERYEM/60) (MERYEM/76)- (MERYEM/96)- (MERYEM/96)- (MUHAMMED/12)- (MÜ'MİN/58)- (NİSA/57)- (NİSA/122)- (NİSA/124)(NİSA/173)- (NÛR/55)- (RA'D/29)- (RÛM/15)- (RÛM/44)- (RÛM/45)- (SÂD/24)- (SÂD/28)- (SEBE'/4)- (SEBE'/37)- (ŞUARA/227)- (ŞÛRÂ/23)- (ŞÛRÂ/26)- (TÂHÂ/75)- (TÂHÂ/82)-(TÂHÂ/112)- (TALÂK/11)- (TÎN/6)- (YÛNUS/4)- (YÛNUS/9)

Hem inanmış, hem de dürüst ve erdemli davranışlardan (bir şeyler) ortaya koymuşsa(ENBİYÂ/94)-(TEĞÂBÜN/9)

Bütün güzel sözler O'na yükselir; bütün doğru ve yararlı işleri O yüceltir.
(FATIR/10)-iyi işler yapalım-(FATIR/37)
Yalnız Tevbe edip iyi ameller işleyenler hariç-(FURKÂN/70)- (FURKÂN/71)

İnsanları Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben Müslümanlardanım» diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?-(FUSSİLET/33)

Yalnız sıkıntılı günlerde sabreden ve iyi ameller işleyenler (HÛD/11)
Kuran o dosdoğru olan yolu göstermekte; dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan-(İSRÂ/9)- (KEHF/46)
Ama buna karşılık, pişman olup doğru yola dönen ve dolayısıyla, inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya (KASAS/67)
İyi amel işleyen mü'minlere-(KEHF/2)

İman: Güvenmek, Emin Olmak, İnanmak, Korkmamak, Allah'a karşı sorumluluk bilinci duymak, Dil ile tekrar, Kalp ile Tasdik, Amel (Eylem, İbadet) ile yaşama aktarmanın adıdır.

Ayeti kerime’lerde İman’ın Şartları:

Siz ey imana ermiş olanlar! Sımsıkı sarılın Allaha ve Peygambere olan inancınıza ve Onun Peygamberine safha-safha indirdiği vahye: Zira Allah’ı, meleklerini, vahiyleri, peygamberleri ve Ahiret Gününü inkâr eden, gerçekten şiddetli bir sapıklığa düşmüştür.
(Nisa-136)

…ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan…
(Bakara-177)

Ameli Salih: Amel (iş) Salih Doğru olmak, Arabuluculuk, Sulhu sağlama, Düzeltmek, Islah ediciler. Allah’ın rızasına nail olmak adına yapılan insanlığa, topluma yararlı ve hayırlı işlerin tümü Salih amel kapsamına girer. İnsanlığa fayda sağlayacak bir evlat yetiştirme Ameli Salih kapsamında görülmüştür.İman ve Ameli Salih, birbirinden ayrı düşünülemez.

Nasıl ki İnsan ve gölgesi bir bütün ise İman ve Ameli Salih’te bir bütündür. Amelleri iki kategoriye ayırabiliriz biri ‘’Salih Amel’’ iken diğeri ‘’Kötü Ameller’’. İman kavramının zıddı Küfr’dür "fısk" kavramı ise "iman ve itaat"in zıddıdır. "Küfr ve fısk" kavramları, "inkar ve isyan"ı ifade eder.

İnsanları şu iki sınıfta değerlendirelim öncelikle. İman etmeyip Mümin fiillerini yapanlar ve İman ettiğini iddia edip küfür fiillerini yapanlar. Olarak ayırdığımızda karşımıza çok farklı bir sonuç çıkmaktadır. Şöyle ki İman her ne kadar dil ile ikrar kalp ile tasdik eylem ile yaşam ise de asl olan Kalben tasdiktir. Çünkü ayeti kerimede dil ile ikrarı zahiren teslimiyet olarak anlatır kalplere girmeyen bir teslimiyetin boş olduğunu vurgular.

Bedeviler, "Biz imana erdik" derler. De ki (onlara, ey Muhammed!): "Siz (daha) imana ermediniz. 'Biz (zahiren) teslim olduk' demeniz daha doğrudur; çünkü (gerçek) inanç henüz kalplerinize girmiş değil".(Hucurat-14)

Günümüz dünyasında ‘’Ameli Salih’’ hususunda dile getirilen şu söylemleri inceleyelim:

1:İman esas değil önemli olan Hayırlı amel işlemesidir?

2:İman’a erdik demesine karşın İman’dan eser olmayan Müslüman ismi taşıyanlar?

3:Allah’a ve Ahiret gününe iman ettiği halde, diğer İman esaslarını kabul etmeyenler?

4:Özellikle bazı ‘’Kaşif’’ ve ‘’Mucitlerin’’ insanlık namına yapmış oldukları buluş ve icatlara karşın ‘’İman’’ etmedikleri göz önünde bulundurularak Amellerinin boşa gittiği söylemi?

5:Vicdanın sesini dinleyerek ‘’Öz’e Fıtrat’’ın emrettiği yaşama adım atma adına her tür sıkıntıya katlanmak ile birlikte, İmanın şartlarını belirtilen kurallara uygun olarak dillendirmemesinin neticesi ne olur?

Geleneksel İslam anlayışına göre, İman etmeyen kişinin yapmış olduğu Amellerin boşa gittiği söylenir.
Yalnız Allah her şeyi ölçülü ve Adil olarak hesaba çekeceği hakikati ve Zilzal suresinin ilk ayetleri gereğince ‘’Zerre iyilik ve Zerre Kötülüğün ‘’ Karşılığının olacağı hakikatine rağmen Allah adına amelleri yok saymak, Allah’ın sınırlarına müdahale değilmidir?

İnsanlığa faideli olacak buluşları yapan, Edison, Pasteur, Isaac Newton, Edward Jenner, Alexander Graham Bell vb birçok bilim adamı bu amellerinin insanlığa olan faidesi karşılığında ‘’Cehenneme’’ gidecek ise?

Boş, faidesiz, sefahat içinde, nifak ehli olan, gıybet, riya, zina, katliam, sömürü vb fiilleri işleyip Müslüman ismi taşıyanlar ise ‘’Cennet’e’’ gidecek olması Allah’ın ‘’El Adl’’ İsmine ters düşmezmi?

Vermiş olduğum örneklemeler ile ‘’Cennet veya Cehennem’’ ehli oldukları hususu bizim ilmimiz dışında olup, Yalnızca Allah’ın indinde (İlminde) olan bir husustur.

Hiç kimseyi Cennet veya Cehennem’e göndermek insanların işi değildir‘’La yeğlemu ğaybe illallah’’ ‘’Gaybı Allah’tan başka Hiç bir kimse bilemez’’

Ayeti kerimede bu husus çok net şekilde açıklanmaktadır.

De ki: "Ben (Allah'ın) elçilerin(in) ilki değilim ve (onların tümü gibi) ben de, bana ve size ne olacağını bilemem, sadece bana vahyolunana uyuyorum çünkü ben sadece açık bir uyarıcıyım".(Ahkaf-9)

Konumuz içerisinde sormuş olduğumuz soruları açıklamaya çalışalım:Öncelikle Allah katında makbul olan tek dini ele alalım:

Kim Allah'a teslimiyetten başka bir din ararsa, bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır.
(A’li İmran-85)

Hak din her dönemde tektir ve insanların ona inanması gereklidir. Aynı zamanda birkaç hakk din olamaz. Çünkü bütün Peygamberlerin ve Vahiy kaynaklarının esası yalnızca Allah’a teslimiyettir. Hiç biri bir birine ters düşmez.

Günümüzde ortaya çıkan şu anlayış Kur’an ayetlerine ters düşmekte ve kabul görmesi imkansızdır. Allah’ı bilir, Ona tapar, önceki peygamberlerden birisine inanır, haftada bir kilise ya da havraya gidip ibadet eder ve Ameli Salih’te bulunursa, İman etmiş sayılır.

Amma işin özünde şu hakikati unutmaktadırlar. Her Peygamber bir önceki tasdik ettiği gibi, kendi şeriatı ile hükmeder. Önceki Şeriatın hükmü kalkar ve de en önemlisi Allah resulü Hz Muhammed’in son peygamber olarak itaat edilmesi gerekliliği gözden kaçırılmakta, elbette tüm peygamberlere inanmamız İmanın gereğidir. Ama bir daha peygamber gelmeyeceğine göre, esas itaat edilmesi ve şeraitinin uygulanması gerekli olan Peygamber Hz Muhammed olması gerekir.
Alıntı ile Cevapla