Konu Başlıkları: İman – Sâlih Amel İlişkisi
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Eylül 2010, 00:02   Mesaj No:10

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Iman salih amel ilişkisi (2)

Dinde zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O halde, şeytani güçlere ve düzenlere (uymayı) reddedenler ve Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam mesnede tutunmuşlardır: Zira Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir. (Bakara-256)

İnsanların belli bir dine mensup olmaları hususunda (La ikrahe fid dini).Dinde zorlama yoktur. Ayetini delil alarak olaya bakanlara cevabımız. Elbette dinde zorlama yoktur. Lakin hakk olan din tektir(İslam’dır) ve diğerleri kabul görmeyecektir hakikati, istediğimiz herhangi bir dine uyamayacağımızı açıkça izah etmektedir.

İslam kelimesinin kökeni S.L.M ‘den gelmektedir. Teslimiyettir, kelime itibari ile teslimiyet, Allah’ın emir ve yasaklarını kabul etmek ve yaşamaktır. Teslimiyetin esası, Tevhid, Adalet, Sıdk, Doğruluk, Emin olmak, Hayırlarda bulunmak, Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker ile insanlara faydalı ve iyilikler yaparak ihsanda bulunmaktır.

Bu vasıflara uygun hareket etmeyenlerin durumu ile ilgili açıklamada bulunan bazı aydınlar ‘’Salih Amel’’ kavramını şöyle açıklamaktadırlar.

Müslüman olsun/olmasın tevhid’i bir inanca sahip bir amel yapar ise, muvahhid olsun/olmasın Allah katında mükafatının olacağını söylemektedirler. Bu söylemlerini Allah’ın adil olduğu, kulları arasında ayrım yapmadığı, Allah’ı tanır iyi işler yapar ama İmanın gerektirdiği diğer farzları yerine getirmiyor olması, Allah’ın amellerini hiçe saymasına sebep değildir.

Doğrusu, «Rabbimiz Allah'tır» deyip, sonra da dosdoğru gidenlere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. İşte onlar cennetliklerdir; yaptıklarına karşılık olarak, içinde temelli kalacaklardır.
(Ahkaf-13-14)

Ayeti incelediğimizde, Kurtuluşa erenleri bire indirgeyen bazı rivayetlere cevap vermektedir. Şöyle ki Sünni kendini (Fırka-i Naciye) sayarken Şia kendini diğer fırkalarda kendilerini saymaktadırlar, Lakin hiç birinin sözü Kuran’ın kelamı üzere olamaz Kur’an kimin neyi hak edeceğini belirtmiştir. Allah adına Rahmet ya da Kahhar isminin tecellilerini paylaştırma fikirleri geçersiz ve tutarsız davranışlardır.

Ey insanlar! Bakın, Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki birbirinizi tanıyabilesiniz. Şüphesiz, Allah katında en üstün olanınız, O'na karşı derin bir sorumluluk bilincine sahip olanınızdır. Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.
(Hucurat-13)

Kur’an insanlar arasında ayrım yaparak, Yahudileşenleri şiddetle uyarmakta ve her amelin karşılığının olacağını belirtmek ile birlikte ‘’Cennet’’ müjdesini İman edip Salih amel işleyen Mümin/Muvahhid bir inançla kulluk yapanlara olduğunu ayeti kerimelerde beyan etmektedir.
İmana ermiş olup doğru ve yararlı işler yapanlara gelince, sürekli içinde kalmak üzere cenneti hak edenler de işte bunlardır.
(Bakara-82)

Çünkü onlar, "Ateş bize birkaç günden fazla dokunmayacak" diye iddia ederler: böylece, uydurdukları batıl inançlar, onların (zamanla) itikatlarına ihanet etmelerine yol açmıştır. O halde, (geleceği) şüphesiz olan Gün'e tanıklık etmeleri için hepsini bir araya topladığımız, her insana yaptıklarının karşılığının tamamen ödeneceği ve kimseye haksızlık yapılmayacağı zaman ne olacak (onların hali)?
(A’li İmran-24-25)

Onlar: "Yahudi ve Hıristiyan olmadıkça hiç kimse cennete giremez!" diye iddia ederler. Bu onların kuruntusudur! De ki: "Eğer söylediklerinizde samimi iseniz, iddianızı kanıtlayın!"
Evet, gerçekten her kim tüm benliğini Allah'a teslim eder ve iyilik yapanlardan olursa, Rabbi katında mükafatını görecektir ve böyleleri ne korkacak, ne de üzülecekler.
(Bakara 111-112)

Allah kimsenin iyi veya kötü amelinin karşılıksız kalmayacağını buyurmaktadır.

Ve kim zerre kadar iyilik yapmışsa, onu(n karşılığını) görecek, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu(n karşılığını) görecektir.
(Zilzal 7-8)

(Ama) imana erip de dürüst ve erdemli davrananlara gelince: iyi ve güzel olanı yapmakta sebat gösterenlerin emeğini elbette zayi etmeyiz:
(Kehf-30)

Rabbimiz başka ayeti kerimede ise şöyle buyurmaktadır:

Şüphesiz (bu ilahi kelama) iman edenler ve Yahudi itikadına uyanlar ile Sabiiler ve Hıristiyanlardan Allaha ve Ahiret Gününe inanıp, doğru ve yararlı fiillerde bulunanlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.
(Maide-69)

İlahi kelama iman esası ile birlikte, Allah’a ve ahiret gününe inanıp Salih amel işleyenlere verilen müjdeyi. Allah’a inanmak nedir hususu üzerinden değerlendirelim:

Allah’a iman: Kayıtsız ve şartsız Allah’ın emrettiği tüm emirleri kabul etmek ve yaşama aktarmak Allah’a iman etmektir. Bunun olması ise Teslimiyete bağlıdır. Zaten bu esaslara uyularak inanılan bir Allah inancı sağlam bir kulp olan ‘’Hablullaha’’ sarılmadır.
Alıntı ile Cevapla