Benim başörtüsü konusunda düşüncemi biliyorsunuz, onun için bu konuda hiçbir söz söylemeyeceğim. Her düşünceye ve inanca sonsuz saygım var. Arkadaşımızın şu sözlerine atıfta bulunarak, bir hatırlatma bir düşünme olsun diye bazı şeyleri nakletmek istiyorum. Arkadaşımız şunları yazmış;
(insanlarımızı kandırmak amaçlı olarak, insanımıza sunduğu; saçların ön kısmının göründüğü, boyun kısmının açıkta kaldığı örtünme şekli değildir. Bilhassa türban diye imani bir zaaf olarak çağdışıymış gibi gösterilmeye çalışılan türüdür!)
Her Müslüman inandıklarından kendisi sorumlu olacağından, bu düşüncesine saygı duyarım, fakat gelin ülkemizde benimsenen türban konusuna bir göz atalım. Benim yaşımdakiler yani yaşı ellinin üzerindekiler çok iyi hatırlayacaklar. 1975 yıllarından önce türban diye hiç bir şey yoktu. Tüm kadınlarımız, kızlarımız başlarını örtmek isteyen herkez, başörtüsü ile örterdi. Ben bu yıllarda İzmir de okuyordun. Hatırlayanlar iyi bilir, o günlerde türbanı çıkaran ve bu Allahın emrettiği en iyi başın örtülmesi şeklidir diyen Fethullah Gülen cemaatiydi. Bugün bunu açıkladılar zaten, bu şekli biz o günlerde tasarımını yaptık, düzene soktuk dediler, bunu da gizlemediler.
Hatırlayanlar iyi bilir aynı düşünce kadınlarımıza, kızlarımıza o günlerde yine Allahın emri diye eldivende giydirmişlerdi. Hatta uzun yıllar devam etti. Çünkü kadının elini de göstermesinin haram olduğunu söylüyorlardı. Fakat birden bire bir emirle, aynı zihniyet bir fetva verdi, kadınların ellerini göstermesi haram değildir açabilirler dediler ve eller açıldı. Yerlere kadar pardösüler kalktı. Şimdi soralım kendimize bu emir nereden geldi? Yüce Rabbimden gelmediği belli.
Şimdi de düşünelim, 1975 yıllarından önce ( bu tarih yaklaşık bir tarih belirtmek isterim) acaba bugünkü türban şekli yokken, geriye dönük yüzlerce yıl öncesine kadar Müslüman kadınlar yanlış mı başlarını örtüyordu? Saçlarının ön kısmı görünen başörtüsü takan ninelerimiz, acaba cehennemlik midir dersiniz?
Gelin şimdide aynı zihniyetin başörtüsü konusunda geçmiş yıllarda yine daha önceki sözlerine uymayan, neler söylediğine bakalım.
( Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arz etmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arz etmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde Müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”)
Bu konuda yorum ve karar sizlerin. Daha ileride neler olur, neler söylenir bir Allah bilir.
SAYGILARIMLA Halukgta |