Namus Nedir ?/Muhsin Arslan
Çoğu insan nefsinin her türlü doyumsuzluklarını yerine getirirken, sanır ki mutludur. Emellerine, şehvetlerine ulaşmak için; dürüstlükten, onurundan, kişiliğinden ayrılarak her türlü namussuzluğu mubah görerek hareket etmektedir.
Hürriyetsizlik prangalarını parçalamak, hür olmak, istediğini yemek, istediğini kapmak, istediğini elde etmek amaç edinen bu sorumsuz kesim, hepsini elde ettiğinde “dahasını” ister, dahasını da elde ettiğinde “dahasını” diye diye diye…
Vahy terbiyesinde yetişmeyen insan oğlu doyumsuzdur.
Nefis bizi hayvanlaştıran sevimli dostumuzdur. İstekleri bitmez; her isteğine boyun eğdikçe kişiliğimizin, namusundan bir parça koparmaktadır.
“Fıtrat” ile “nefsi” karıştıran, çoğu kez suçu fıtrata atan, düşünmekten korkan, gerçeklerle yüzleşmekten kaçanlarımız o kadar çok ki…
Batıl anlayış, nefis ile ruh ayrımı yapmamaktadır; önüne geleni yer, diline geleni söyler, aklına geleni elde eder.
Vahy anlayışı; nefis, ruh ve fıtratı ayrı ayrı görmekte ve konumlarını disipline etmektedir. Ne vahyi, ne nefsi ne de fıtratı sorumsuz, sınırsız, ölçüsüz bırakır.
“Vasat yol”u prensip edinmekte, ibadetin bile aşırısını reddetmektedir.
Vahy anlayışı her insana, ibadete, inanca, aileye, fiile, güneşe, gezegene, aklımıza gelen her varlığa bir “namus” sorumluluğunu yüklemektedir.
Vahy kültürüne göre “namus”; bir işin olması gerekenden farklı hareket etmek, fıtratından koparmak, dejenere etmektir.
Fıtraten gerekli olan “cinsel ihtiyacını” olması gereken gibi değil, olmaması gereken gibi karşılamak namussuzluk olarak etiketlenmektedir.
Nikah varken çöplükten beslenmek iffetin, namusun tecavüzüdür.
Ticaret varken karaborsacılık, stokçuluk, faizcilik, aldatmak ticaretin namusuna tecavüzdür.
Muteşabih ayetleri heva-heveslerine göre yorumlamak, ilmin namusuna tecavüzdür.
Doğruluk varken muhatabını menfaatli ya da menfaatsiz yanıltmak, yalan, hile yapmak, doğruluğun namusuna tecavüzdür.
Namazına önemsiz, itinasız, gayri ciddi başlamak ve kılmak namazın namusuna tecavüzdür.
Orucunu gıybetli, dedikodulu, haram sofralı, infaksız tutmak orucun namusuna tecavüzdür.
Haccını, minasını, arefesini, sayını yapıp, minada taşladığını yurduna döndüğünde alkışlamak haccın namusuna tecavüzdür.
İnsanlara tebliğ ederken Allah’ın Rahim sıfatını ısrarla ileri sürüp, Kahhar sıfatını saklamak tebliğin namusuna tecavüzdür.
İnsanlara nasihat, vaaz verirken yapmadıklarını, yapamadıklarını, yapıyormuş gibi anlatmak, insanlara sevimli görünmek, yapmadıklarını yaptırmaya çalışmak, yapmalarını istemek dürüstlüğün namusuna tecavüzdür.
Sofrasında, sıcak yuvasında nimetlenirken yanı başında açlıktan uyuyamayan komşusunu görmezden gelmek merhametin namusuna tecavüzdür.
Menfaati icabı her kalıba, her düşünceye bukalemun gibi girmek, görünmek kişilik namusuna tecavüzdür.
İnsanları dinlemeden sözlerini keserek, kulağı yerine dilini çalıştırmak edebin namusuna tecavüzdür.
Kısacası namussuzluk, dürüstlükten, doğruluktan, olması gerekenden farklı bir konumda olmaktır.
Namuslu kişilik, eşrefi mahlûk sıfatıyla aynı anlamı taşır.
Namusun namusuna tecavüz etmek, esfel-i safilin ile aynı anlamı taşır.
Sizce?
Muhsin Arslan
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]