Konu Başlıkları: Dağlara serenat
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Aralık 2007, 14:20   Mesaj No:2

CaferTayar

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:CaferTayar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 89
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 555
Konular: 227
Beğenildi:15
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Biliyormusun? hey dağlar!

dağlar -2

Biz senin kadar özümüz ve sözümüz aynı kararda değiliz.
Senin mevsimlerin var, gelen ve geçen;
Herbirine desenlerinde farklı renkler katarsın.
Ya biz dağlar? Ya biz, bize söven sövene.
Hakaretler incitmiyorda artık.
Kutsal emanetlerimizde payını alırken;
Horlanıyaruz be dağlar! Zorlanıyoruz.
Develerin kuş olupta, kumla iştigal edip,
Kuma gömerken başlarını, o manzarayı sindiremiyoruz.
Hala anlamış değilim taş heykellerden beklenen mededi.
Taş gönüllerin soğuk avazında, gizli bir imdat seziyorum
Bu karmaşa ortamında biraz daha geziyorum.
Agit gardaş, agit, agitte boyun posun devrilsin emi?
Bunca kan, bunca can senin adına akmadımı?
Tüfekler patlar ülkemde, bizim şehirlerde...
Biz onları bomba diye algılarız.
İnsanlar feryad ederler, canhıraş bir korkuyla.
Onlara bakarız ancak, onlar korkmamakta, üzülmemekteler.
Deprem olmuş olmamış, önemli değil.
Ağizlarında bir tek slogan, oley, oley, oley diye.
Sonra öğrenirizki, sıfır sıfır elde var sıfır,
Bir maçın hikayesiymiş bunlar.
Ya dağlar1 vah dağlar! Oyy dağlar!
Yanan yavrusuna ulaşamayan kadın, feryad ederde,
Bizse seyrederiz taş gönüllerimizle.
Meydanı boş bulan medya mı ney, işte öyle birşey.
Ye’cüc me’cüc gibi talan eylerken manevilerimizi;
Gündem bir bakıyorsunuz Merve, bir bakıyorsunuz apo.
Birden susurluk olup susuluyor,
Ve birden clinton’laşıp söze geliyor.
Gönülleri kanatan “Türkiye ile dostluğumuzu derinleştireceğiz”
Bir yaraki hey dağlar! Derinmi derin.
Türkiye derin, devlet derin, susurluk derin.
Gölcükte patlayan krater çukurundanda derin,
Meçhullerin hepsi çok ama çok derin.
Camide cemaat, dışarda şecaat iç içe,
Dillerde dua, zamanı kuşatırken, dışarda sloganlar...
Kılınan namazın ardından “kahrolsun yobazlar,
Kahrolsun şeriat” anlayamıyorum hey dağlar!
Siz anlarsanız anlatırmısınız?
Nasıl işbu? Nasıl anlayış, nasıl düzen bu, nasıl nasıl?
Sövüyorlar bize, biz onları övüyoruz.
Dövüyorlar bizi, biz onları seviyoruz.
Çekiyor, parçalıyorlar inancın örtüsünüde,
Korkunun kahrolası kabusuna sebeble;
Gıkımız çıkmıyor hey dağlar! Dağlar hey!
Tarih yazıyor zamanı, ikibin’e azcık kala.
Kandiller umuda kandil yakıp, depremleri yok ederken;
Batı istanbulda batan Osmanlı saraylarında,
Batırma komplolarını planlarken dünyanın.
Aptal insanlara karşı, kurnaz maskeler takmakta,
Clintonlaşmakta adeta rolleri gereği.
Yıkılrken afetlerle, milyonlarca can acı çeker.
Siklon’dur adı, tayfun’dur, fırtına’dır değişir.
Değişmeyen mazlumun ahıdır hey dağlar!
Amerika amerika olalı, kanla doğdu, kanla yaşadı...
kanla büyüdü. Masumlar o kanlarla boğulmakta.
Ancak mazlumlar o kanlarla boğmakta şimdi o kıtayı.
Ahkam keserken clinton, azgelişmiş hayranlarına sokaklarda;
Amerikada sefil insanlar perişandırlar.
Süper güçler çağdaştır, medenidir.
Medeni olmayan nedir acaba? Hey dağlar!
Vahşetin adı çeçenistandır, soyadı Boris yeltsin.
İmza: mavi dalga, PKK meşrulaşsın.
İnsanmış, canmış hiç önemlimiki?
Hesap devri gayri, dolar geçer akçedir.
Enflasyon yüzünden bir türlü hacı olamıyoruz, biz bu ülkede.
Adam ta amerikadan gelip, hemencecik hacı olabiliyor.
Sen ne anlıyon? bunlardan hey dağlar! anlıyonmu birşey?
Dua ediyor efes’in antika yıkıntılarında…
Tarih duvarlarında berlini yıktıklarını ama…
Duvarını yıkamadıklarını anlatıyor.
Bir oldu-bitti sonrasında onu da yıktıklarını ve
Aradan on yıl geçtiğini anlatıyor.
Kafalardaki duvarlar yıkılmadıktan sonra!
Oniki eylüllerin düğmesine basanlar;
Karter olmuş, clınton olmuş ne yazar?
Demokrasi adına hergün kurtarılmıyormuyuz?
Batının batasıca adetlerinden, hindi yasaklanırken yılbaşlarında
Sincan’da erkeye gibi toslayacaktı 28 şubata.
Erbakan içkiyi sevmiyordu, laiklik elden gidiyordu,
Çağdışı oluverecektik.
Biz çağı aşsak ta bizi anlayamazlar.
Bilemezler bizdeki sabrı, bunca çileye rağmen.
Balansayarı demokrasinin taklarında hukuk adına…
İsim bulurken, anlayamazlar.
Anlayamazlar bizim gibi agig zirvesini.
Bilemezler kurtlar sofrasında kuzuların masumluğunu.
Olamazlar koçlar sofrasında bire bir koç.
Koç dedim de aklıma geldi.
Eskiden güneşarı diliyle söyletirlerdi geh-geh diye;
Kuçu-kuçu diye çağırırlardı.
Adamın biri de böyle çağrılmıştı, Amerika’ya çağırmıştı fort.
Adam kağıdı üç edip oluvermişti ülkemde lort.
Üç kağıt canım üç, Türkiye ve Koç.
Bankalaşan dünyada, holdingleşen dünyada…
Medyalaşan dünyada koç olacaksın koç.
Biraz loca, biraz lions biraz da para,
Al sana koç gibi adamlar.
Milenyum manzaralı, demokrat koçlar.
Ah dağlar ah! Anlamıyorlar gayrı.
Adamın adı Adnan, künyesi Hoca;
Emir verirse loca alırlar içeri.
Günlerce hesap kitap, senaryolar hep aynı.
Çomak sokarsan versella’nın fiyat kovanına,
Koç’lar ve lortların hışmına uğrayıverirsin.
Neyine senin güneydoğuda kol ve bacakları…
Parçalanan askerler? Neyine senin parçalanan polisler?
Neyine senin mayın? Neyine senin mason?
Bak aşına, bak işine değil mi?
Sizi sizi gidi sizi hin oğulları sizi.
Sekiz nokta dokuz şiddetini önceden bilip,
Tedbir aldınız öylemi? Ama bir şeyi unuttunuz!
Söylesene hey dağlar! Sen bilirsin söyle gayrı!
Fay hattını bilseniz bile, HAYY hattını bilirmisiniz?
Onbeş şiddetinde belki yok olursunuz.
Olursunuz da hala bu gerçeği bizde bilemiyoruz.
Ah kim ah, ölüler toprak olup üzerimize serpilmiş,
Ölmüşüz de kokmuşuz, kokuşan her yanımızla;
Oysa ‘kalk ve elbiseni temizle’ derken ALLAH (cc)
Beden elbisemizi kötü ahlaktan temilememizi
Öğütlüyordu Peygambere.
Temizlik imanla özdeşirken, şaban da temizi.
Temiz insanların arınmasına beklide bir fırsattı.
Deprem temizledi çirkefleri hey dağlar!
Çarkıfelekte verilen evler, yerle bir oldu bilirmisin?
Hay’dan gelip Hu’ya gidivermişlerdi de;
Çirkefler çirkefliğe, çarkıfelek olup ta…
Berdevam olurken depremde.
Depremlerle sade bunlar değildi hey dağlar!
Kızılay kıpkızıl olup ta dinazorlaşıyordu.
Hava kurumu yaşmı belli değildi.
Hava kurumunda Taçoy’lar iç ederken aptal paralarını
İpliği pazara çıkaranlar, ağlamaklı şimdilerde.
Hortumlanan paralar, filler kadar büyüktü.
Biri büyük biri küçük adamların arka çıkmasıyla…
Soygun-talan berdevamdı.
Zalimler depremle çarpılırken;
Nefisler ne pislerle çözülüyordu.
Ve giriyorlardı birbirlerinin pisliğine.
Pullar ufaktı, rakamlar ufaktı ama damlıyordu,
Damlaya damlaya göl oluyordu, göller hortumlanıyordu.
Ve filler kocamandı, hatta dinazordu milenyum çağında.
Zulmü başımıza örerken başörtüsü diye;
Başörtüsüne mağdur damgası basılıyordu.
Kapılara asıyorlardı ‘yassah’ diye üniversitenin.
Ortaçağ karanklarında zorba milenyumda rektör olanlar.
Çağdaş ve ateistlikte hem kuralcı aktördürler.
Karanlık kimlikleriyle karanlık kalan cinayetler,
Dört bir yanımızı kuşatırken ‘kahrolsun Müslümanlar,
Vurun abalıya’! vurursunuz, vurursunuz
Hala bizler bu gerçeği bilemeyiz.
Ah kim ah, vah kim vah, hay dağlar! Hay Hay!
Batan geminin malları gibi dalkavuklar çıkar sağlarken,
Devlet rantından;
Susarken haksızlık adına dilsiz şeytanlar,
Susamışken yokuşlarda susmayanlar şehadetle
Şehr-i Şaban bile izan-ı akil akla bir şeyler hatırlatmıyorsa
Sus ki gayrı sus ki hakikat konuşsun.
Satanistler revaçta, masonlar en başta
İnsanlar süklüm büklüm.
Başkan-ı diyanet bile konuşmazken doğruları hey dağlar!
Konuşsam ne yazar bütün bunları.
Adamlar kapıları açık bıraktılar da
Aldatanlar o kapılardan girdiler.
Ortak olduk yenen ülkemizde her şeye.
Türkü yedik, türkü okuduk yıllarca.
Biz emek koyduk, para koyduk, can koyduk
Onlarsa ilkeleri ve devrimleri koydular.
Onlar zengin oldular, bizse tecrübe sahibi.
Bilmem anlatabildimmi hey dağlar bilmem anlatabildimmi?
Alıntı ile Cevapla