Sayın Abdulmelik ben size diye bir cevap vermemiştim, hatta yazdıklarınızın tamamını da okumamıştım. Tüm cevaplara kısa bir göz gezdirmenin sonucunda yazmıştım. Fakat verdiğiniz cevap içinde çok kısa düşüncemi söylemek isterim.
Önce şunu söylemeliyim ki ilim tahsili yapmak kur’an dan hüküm çıkarmak değildir. Zaten Allah hükmünü çok açık verdiğini söylüyorr. İlim tahsil etmek kur’anın felsefesini anlamak, onun özünde insanlığa vermek istediklerini yaşamımıza enjekte etmektir, ayetler arsında bağlantı kurup derine inmektir. Açık hüküm dışında her önüne gelen söz söylemesi zaten insanı dinden çıkarır, kur’an da ve dinde çelişkiler yaratır. Allah bir ayetinde şefaat tümden bana aittir diyorsa, bir baka ayetinde veliler şefaatçiler edinin demez. Bunu söylemekte kur’andan hüküm çıkarmak değil, kur’anda çelişki yaratır. Bizler kur’anı eğer ilk müracaat makamı yaparsak bizi kandırmak ve aldat mak isteyenlerin işini zorlaştırmış oluruz. Allah da bu yolu öneriyor zaten bizlere. Yoksa her insan her şeyi anlar demek zaten aklın ve mantığın ürünü olamaz.
Şu sözünüzü ben tekrar düşünmenizi öneririm. (kuran ciddi ilimdir.ilimden öte saygın bir alandır,sorumluluk isteyen,her kafasına esenin "bende varım" diyemiyeceği bir bölge…)
Bunu kabul eden bir Müslüman kur’an çalışmasını bırakır, bu işi birilerine havale ederse, DİNDE RUHBAN SINIFI YARATMIŞ OLUR. Şuanda olduğu gibi. Bizler dinde ruhban sını yoktur deriz, ama gel gelelim yaşantımızda hüküm verecek şeyhler, ulemalar cemaat liderleri ararız. Onların sözleri haşa kur’anın önüne bile geçer, çünkü toplum bunun farkında bile değildir. Bunu kabul eden bir insan, kur’anı anlamaktan korkar ona yaklaşmaktanda korkar, ya yanlış anlarsam korkusu dinde insanı birisine bağlanmayı sağlar ki buda Rabbin kabul etmediği bir olaydır. Boşuna din ve iman adına sakın velilerin ardına düşmeyin demiyor Allah. Ben müslümanım diyen kur’anı anlamaya çalışmakla mükelleftir. Allah ayetlerin sonunda dikkat edin bizleri düşünmeye anlamaya davet ediyor. Eğer anlamayacağımız bir şey olsa böylemi söyler. Elbette her şeyde olduğu gibi insan insana muhtaçtır. Birimizin anladığını diğer tam anlamaya bilir. Birbirimizden yararlanmalıyız bu çok farklı bir konu.
[COLOR="blue"]Kur’an ayetlerini dikkat edin Allah ikiye ayırmış ve muhkem ayetleri dinin temeli olan ayetleri her aklı başında olan insanın anlayacağını söyler, çünkü onu yemin olsun ki kolaylaştırdım anlayasınız diyede özellikle söyler. Peki müteşabih ayetler için ne der, işte burası önemli. Bu ayetlerin anlamınıda bir ben bilirim birde ilim tahsil edenler bilir diye açıklar. Dikkat edin bu ayetler dinin anası olan hüküm veren ayetler değildir rabbin bu sözlerinden çok şeyler anlamalıyız.[/COLOR]
Gelelim verdiğiniz tıp doktoru örneğine. Çok doğru bir örnek. Doktor olmak isteyen tıp kitaplarını çok iyi öğrenecektir. Her insan doktor olamayacağına göre herkes bu işi de becere yemeyecek anlamını da taşır diyebiliriz. Yada her insanın gönlünde doktor olmak yatmaz. Ama iyi bir müslüman olmak yatar. Peki iyi bir Müslüman olmak için ne yapmak gerekir, Kur’anın ipine sarılmak gerekir, tabi bunu söyleyen Rabbim ben değilim. Bu durumda Allah sarılmamızı istediği kitabın eğitimini alamayacak isek neden ona sarılın desin? Neden diğer ilimleri tahsil etmek gibi zor bir kitap gönderip de, daha sonra bizden iyi bir insan olmamızı istesin? Hem velilerin ardına düşmeyin diyerek bizleri kur’ana sarılmamızı isteyecek, bir yandan da yemin billah kur’anı sizler için kolaylaştırdım diyecek Rabbim, daha sonrada muhkem ayetler bazında, dinin temeli olan ayetleri zor anlaşılır, herkezin anlayamayacağı ayetler olarak gönderecek, doğrusu bunu kabul etmeyi Rabbim e saygısızlık addederim şahsım adıma.
Yine aşağıdaki sözleri kabul edemem. (arapça kutsal değildir.ama kuran ilimlerinin kaynağı arapçadır.muhatabımız arapçadır.bu dalda söz hakkı,bu dalın gereksinimlerini bilmek zorundasınız.dikkat edin öğrenmek için demiyorum,uzmanlaşmak ve söz hakkı elde etmek için gereklidir diyorum.)
Değerli arkadaşım Rabbin gönderdiği ilim, daha öncede bugün kur’anda olan bir çok bilgiler başka kutsal kitaplarda değişik dillerle gelmişti. Örneğin günümüzde üniversitelerde okutulan tıp ilmi yada diğer birçok ilmin kaynağı başka ülkelerin kitaplarından öğreniliyor. Hiç kimse o dili öğrenmediğimiz taktirde bu ilmi öğrenemeyiz demiyor. Kendi dillerine çevrilmiş kitapları okuyarak doktor oluyor, mühendis oluyor. Peki bizler neden Rabbin yemin ederek kolaylaştırdığı kitabını kendi dilimize çevirip, onun rehberliğinden ve güneşinden faydalanamıyoruz? Beşerin kitabı her dile çevrilip tüm insanlığa fayda sağlıyor ilim veriyor ama biz Yüce Rabbin kitabı için, o her dile çevrilemez diyerek toplumla ilgisini kesiyoruz. Nasıl olurda tüm aleme gönderilen kitap her dile çevrilemez, bunu lütfen iyi düşünelim. Öğrenmek için başka, uzmanlaşmak için başka bir dilin gerektiğini söylemenize katılmıyorum. Bu rabbin katından geliyorsa kulları için en büyük kolaylığı yapmıştır yaratan. Ben bir konuyu bir kitaptan öğreniyorsam, onun detayına da girebileceğim anlamındadır. Öğrenen detayına da düşünme ve mantıkla araştırmayla girecektir. Aklın ölçü olmadığını söylemenize de katılamam, çünkü Allah aklı öne plana çıkarıyor ve bizleri akılla, düşünmeye davet ediyor. Demekki ölçü AKILMIŞ. İslam akıl ve mantık dinidir. Akla uymayan hiçbir şeyi de emretmemiştir.
Saygılarımla Halukgta |