Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16 Ekim 2010, 23:16   Mesaj No:19

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart

Andulmelik kardeşim Allah büyüktür kelimesinin karşılığı Arapçada "Allahu kebir " olması lazım demişsiniz, peki değerli kardeşim, bu durumda Allahu ekber sözünün o zaman anlamı nedir? Siz eğer bunun tam anlamı başka dilde yok diyorsanız, biz ne anlama geldiğini bilmediğimiz bir sözümü söylüyoruz? Araplara sorduğumuzda onlar damı bilmiyor ne olduğunu? Anlamını bilmediğimiz bir sözcükle mi Yüce Rabbim e sesleniyoruz? Bu sözlerinizden bunlar çıkıyor.

İmamı Azamın fikrine katılmadığınızı söylemişsiniz, buna saygı duyarım. Çünkü kimse kimsenin inancından sorumlu değildir.

Kur’anı anlama konusuna gelince. Apaçık delil kur’andır, ona uyan onun süzgecinden geçen hadislerde bizlerin faydalanması gerekli bilgileridir, buraya kadar tamam. Gelelim icma konusuna. Sözlük anlamı olarak toplama ittifak etme anlamında kullanılan bu yöntem, müçtehitlerin dinî bir hüküm üzerinde birleşmeleridir diye izah edilir ve şöyle anlatılır.

( İcmanın şartı da, içtihada ehil olanların ittifakıdır. Artık müçtehitlerin ittifak ettikleri şey şer'i bir hüküm olur. İcmanın gerçekleşmesi bütün müçtehitlerin ittifakına bağlıdır. Bu müçtehitlerden birisi dahi muhalefet etse, icma gerçekleşmez.)

Demek ki bu durumda kur’anın vermediği bir hükmü bizlere rivayetler yoluyla gelen müçtehitlerin verebileceğini kabul etmiş oluyoruz, bu kapı böylece açılmış oluyor, acaba doğru bir kapımı açılıyor dersiniz? Hani Allah tan başka hüküm veren yoktu? Bu bilgilerin kur’an gibi korunarak yüzlerce yıl günümüze geldiğine de inanmalıyız bu durumda. Peki Allah neden ben kur’anı koruyorum, ona sarılın diyor da bu bilgilerin korunduğundan neden hiç söz etmiyor? Hatırlayınız emin olmadığınız bilgilerin ardı sıra gitmeyin diyen Rabbim, bizleri açıkca uyarıyorken, kur’anın açıkca hüküm vermediği bir konuda müçtehitlerin anlaştığını hem fikir olduğunu söyledikleri bilgilerin, gerçekten onların sözü olup olmadığının garantisini kim verecek bizlere?


Şimdi bu konuda düşünelim, örneğin İmamı azamın, kendi dilinde ibadet yapabileceğini söylemesi, diğer müçtehitler tarafından onay verilmemesine, bu durumda İmamı azamın güvenilir olmaktan mı çıkarır? Elbette hayır. Bu ve buna benzer örnekler yüzlerce hatta binlerce vardır. Her mezhebin imamı müçtehit olarak kabul görür. Birisinin söylediğini diğeri kabul etmediği birçok konu vardır. Diyelim ki hepsinin onayladığı bir konu var. Bu durumda bu bilgininde yanlış olabileceğini düşünerek kur’andan onay almaya çalışmak mı daha akıllıca olur? Yoksa hiç sorgulamadan iman etmek mi doğru olur. Burada yanlış yapılacağı hiç mi düşünülmemeli? Bir konuda anlaşamayanların elbette birisi en doğrusunu söylüyordur, çünkü doğru tektir. Bu mantıkla düşünürsek hepsinin aynı konuda birleştiği ama kur’anın hüküm vermediği bir konuda hiç mi yanlışları olamaz, yada hiç yanlış yapmayacaklarını nasıl söyleriz? İşte kendimize sormamız gereken en önemli soru bu arkadaşım. İşin daha da kötüsü bugün buna inananlar bakın nedir.

(İcmanın hükmünde hata ihtimali yoktur. İcma gerçekleştikten sonra ona muhalefet edilmez, çünkü çoğunluğa muhalefet büyük bir hatadır. )

Değerli arkadaşım siz bu sözleri doğru buluyorsanız elbette size sözüm olamaz. Beşer her zaman şaşar, şaşmayan yalnız ve yalnız yüce Rabbimdir. Bunu unutmadığımız taktirde bizleri kimse kandıramaz, aldatamaz. Hatırlayın Rabbim bir ayetinde çoğunluğa uyarsan seni dinden saptırılar diyor ve bizleri uyarıyordu.

Kıyas konusuna gelince. Aslında kıyas doğru kullanılırsa en önemli yardımcı yöntem haline gelir insanlığın. Fakat yanlış kullanılırsa İslam a karşı kullanılan en büyük silah olur. Kıyas takdir, eşitlik, bir şeyi diğer bir şeyle karşılaştırma anlamındadır. İşte tam burada önem arz ediyor. Bir konuyu neye kıyasla neyi örnek alarak kıyas yapacağız. Eğer kıyası Rabbin rehberinden bir olay için verdiği hükümden kıyaslarsak, iste Allah ın emrettiği yöntemi kullanmış oluruz ki bu en doğrusudur. Yok eğer kur’anda bunun hükmü yok diyerek, başka hüküm vericiler ararsak bu durumda ana kaynağın yanına, bir başka ana kaynak koymuş oluruz. İşte icma konusunda yapılan yanlışlar bu durumda devreye giriyor ve deniyor ki, icma ile sabit olan hükmünden kıyas yapılarak şu olayda şöyle yapılmalıdır. Bakın örnek alınan, hükmünden yararlanıp kıyas edilen veri kaynağı, örnek alınan bu durumda kur’an değil. Peki bu kıyas yapılan icmada hiç kuşku duymadan tıpkı kur’an ayeti gibi görüp, doğruluğunu nasıl kabul ederiz, bu düşünüyor muyuz? Bu durumda icmada birle şilen kur’anda hükmü olmayan konu, kur’an değerinde kabul etmiş oluyoruz, bunu kabul etmek kur’anın yüzlerce ayetine uyuyor mu sizce?

Ben kıyasın aklın ve kur’anın yardımıyla toplumlara her zaman yarar getireceğine inandığımı açıkca söylemeliyim. Tek bir şartla, kıyası yapacağımız konunun hükmünü, örneğini Rabbin rehberinden almak şartıyla. Çünkü Allah her şeyden nice örnekleri verdim ki anlayasınız diyor. Allah verdim diyorsa, bizlere gerekli örnekleri kur’andan aramak düşer.

Bakın peygamberimiz bir hadisinde bizlere ne söylüyor ve nasıl bir yol izlememizi salık veriyordu hatırlayalım.

Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın. Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403

SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Alıntı ile Cevapla