Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Adap-Edep-Ahlak (https://www.forum.medineweb.net/653-adap-edep-ahlak)
-   -   İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!! (https://www.forum.medineweb.net/adap-edep-ahlak/15459-islami-ahlak-temsilcisimiyiz.html)

Yitiksevda 05 Temmuz 2009 00:11

İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
KURAN’ın bizlere yüklemiş olduğu vazifeler gereği her daim her yerde KURAN’a uygun hal ve hareketler ile yükümlülüğümüzün bilinci ile hareket etmek zorundayız.MÜSLÜMAN’ın AHLAK boyutu en önemli kavramlardandır DAVET’çiler olarak aşağıda vereceğim maddelerden kendimizi sorguluyalım?

1:Allah yoluna çağırırken ne tür bir metod uyguluyoruz?
2:Allah Yoluna Güzel Öğütle Çağırabiliyormuyuz?
3:En Güzel Bir Biçimde Mücadele Etme adına nasıl davranıyoruz?
4:Şefkat ve Merhametle Davet metodlarını ne kadar uyguluyoruz?
5:Yumuşak Söz ve merhametle davranabiliyormuyuz?
6:İyilik doğruluk,sabırlı olma,tevazu gösterme,infak edebilme,sözünde durabilme,Bağışlıyabilme,adil Olabilme,zandan sakınma,iftira'dan uzak durma,YALAN SÖYLEMEME adına kibirli davranmadan fesat çıkarmadan Kusur Araştırmadan

MÜMİN'ler olarak ne kadar doğru davranabiliyoruz? Bizler TEBLİĞ görevimiz gereği Müminlerde olması gereken vasıfları şöyle sıralandırabiliriz.


1-Yalnız ALLAH'a kulluk ederler.CEVAPLANDI
2-Yalnız ALLAH'tan korkarlar.CEVAPLANDI
3-ALLAH'ın sınırlarını korurlar.CEVAPLANDI
4-ALLAH'ı herşeyin üstünde tutarlar.CEVAPLANDI
5-ALLAH'a şükrederler.
6-Yalnız ALLAH'a güvenirler
7-ALLAH'ı yaradılanlarla denk tutmazlar.
8-ALLAH'a karşı aciz olduklarının bilirler.
9-Her daim ALLAH'ı anarlar.
10-ALLAH'a tam bir teslimiyet ile bağlanırlar.
11-Herşeyin ALLAH'tan geldiğini bilirler.CEVAPLANDI
12-ALLAH'a karşı samimi ve ihlaslıdırlar.CEVAPLANDI
13-Gayba iman ederler. CEVAPLANDI
14-Dine karışan hurafelere ittiba etmezler.CEVAPLANDI
15-Dostlarını KURAN'a göre seçerler.
16-Daima inananlarla birliktedirler.
17-ALLAH'ın hükümleri üzerinde ayrılığa düşmezler.CEVAPLANDI
18-Zalim ve zorbalara karşı SABIR'lıdırlar.
19-Düşünüp aklederler körü körüne bağlanmazlar.
20-Emri bil maruf nehyi anil münkeri tavsiye ederler.
21-Zalim ve zorbalara karşı HAKK'ı söylemekten çekinmezler.
22-Dinin emir ve yasaklarını KURAN'a göre bilenlere sorarlar.
23-Yaşamlarında sistematik davranırlar.
24-Objektif bakabilmek için olaylardan etkilenmezler.
25-ALLAH'ın ayetleri hakkında tartışmazlar.
26-HAKK'a ve ADALET'e uyarlar.CEVAPLANDI
27-Hükümlerde kararlı tutum izlerler.
28-Zulme ve zorbalığa karşı HİCRET ederler.CEVAPLANDI
29-ALLAH'ın nimetlerine NANKÖRLÜK etmzeler.
30-ALLAH'ın İslamı dışında kalan atalar dinine körü körüne bağlanmazlar.
31-Bilmedikleri şeyler hakkıında tartışmazlar.
32-Tahminlere bencelere göre hareket etmezler.
33-İBADET'lerine özen gösterirler.
34-KURAN'ı anlamak ve yaşamak için okurlar.
35-HEVA ve HEVES'leri uğruna dünyaya bağlanmazlar.
36-Başkalarına karşı BÜYÜK'lük taslamazlar.
37-Sıkıntı ve zorluklara katlanırlar.
38-Her daim ALLAH'ın yardım edeceğini bilirler.
39-Kendilerine yapılan kötülüklere iyilikle karşılık verirler.
40-ALLAH'a karşı Güvenilirdirler
41-ZEKAT'larını verirler.CEVAPLANDI
42-İnsanlara İYİLİK yapmaktan zevk alırlar.CEVAPLANDI
43-İNANAN'lar tarafından tanınırlar.
44-Yaptıkları İYİLİK'leri karşılık beklemeden yaparlar.
45-MÜSLÜMAN'lara karşı hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar.
46-Baskı ve zulüm yapmazlar.
47-HAKK ve ADALET'ten taviz vermezler.
48-KADIN'ların ezilmesine göz yummazlar.
49-İFTİRA'dan kaçınırlar.
50-ŞAHİT'liklerini gizlemez DÜRÜST'çe yaparlar.CEVAPLANDI
51-İFFET'li ve ONUR'lu davranırlar.
52-EMANET'i korur Ehline teslim ederler.
53-Kimsenin HAKKI'nı yemezler.
54-İnsanlara ALAY'cı tavırlarla takılmazlar.
55-MAZLUM'u bırkaıp SUÇLU'yu korumazlar.
56-Her durumda FEDAKAR'lık yaparlar.
57-YES'e kapılık UMUTSUZ'luğa düşmezler.
58-Hatalarında direnmez kısa sürede düzeltirler.
59-Dinde AŞIRI'lığa BİDAT ve HURAFE'lere göz yummazlar.
60-MÜSLÜMAN'lara karşı haset içinde olmazlar.
61-Toplumun arasındaki NİFAK'ı kaldırırlar.
62-Vücutlarına EZİYET etmezler.
63-ANNE ve BABA'yı saygıda kusur etmezler HÜRMET eder SAYAR'lar.
64-ŞEYTAN'ın hile ve desiselerine düşmezler.
65-GIYBET edip KUSUR aramazlar.
66-ALLAH namına BASKI ve EZİYET çekerler.
MÜSLÜMAN AHLAK'ını bu kurallar üzere İNŞAA edebilmelidir.

(YitikSevda)

FECR 05 Temmuz 2009 09:33

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Kur'an ışığında Müminlerin nasıl olması gerektiğini başlıklar halinde çok güzel özetlemişsiniz.Allah razı olsun

Emekdar Üye 05 Temmuz 2009 11:15

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
İslamın inşası aşamasında merhale halinde gelişen bir durum varki bu merhalenin ilk basamağıda ahlak olgusudur.

Kurandan/efendimizin ahlaki yönünden bi haber Muhsin hocanın tabiri ile ebcedi bitirip kendini alim(!) sanan zatı şahaneler için güzel tespitleri olan bir paylaşım.

Eline sağlık abi...

AŞK'ÜL İSLAM 05 Temmuz 2009 23:05

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Bir makina gibi. ya da microsoftun yazdığı bir sistem yazılımı gibi olduğunu düşündüm bir an...

Bir yazısını okudum geçenlerde Mahatma Gandhi'nin ; çok ahlaklı olmanın aslında ahlaksızlık olduğunu anlatıyordu. Siz de bilirsiniz ;kendi merkezinde en zirveye ulaşan herşey tersine dönüşüme geçer. Bu hemen herşeyde böyledir. Burda yukarda anlatınların yazılıp madde madde belirtilen herşeyin doğruluğu ya da yanlışlığı bir yana bunları idealize etmenin insanlar üzerinde ki Ye's olgusuna katkısı nedir düşünmek lazım aslında. Sanmıyorum ki islam dininin ilk müntesiplerinin şu yukardaki maddelerin tamamına sahip olduklarını. Belki peygamberleri öyle idi. ancak insan hatasıyla ve hatasından çıkaracağı derslerle var olur. Dahası eğer böyle madde madde formülize edip sunduğumuz herşeyin ruhu içinden çıkar mekanik bir inanca döner. İnsan yaşayarak ve hissederek inanabilir.

iyi gûzel fakat, bu kurallar uzerine ahlakini in$aa eden ne kadar insan var.?? yapabilene de ne mutlu.. Bir makine yada sistem de bozulabiliyor ki sonucta etten ve kemikteniz hatalarimiz oluyor. Ke$ke hic olmasa ama.. Dûrûst olmak gerekirse cok ahlakli olmak da iyi degil... Dersem.. Ne dersiniz ?

Yitiksevda 05 Temmuz 2009 23:38

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Dûrûst olmak gerekirse cok ahlakli olmak da iyi degil... Dersem.. Ne dersiniz ?

Şu cümlenizi biraz açarmısınız ona göre cevap vereyim.

AŞK'ÜL İSLAM 05 Temmuz 2009 23:46

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
İnsanların çok ahlaklı olması mümkün müdür ? Yahut islam bu diye yazılanlara aykırı halleri olmaz mı insanların ? Şimdi bu maddeleri islam budur diye okuyan, islamdan bihaber zümreler en baştan yaa boş ver almayayım der mi demez mi ?

Çok ahlaklı olmak iyi değildir. İnsanı en baştan kasar... Ahlak yaşanarak elde edilebilen bir olgu şahsıma göre...

Yitiksevda 06 Temmuz 2009 00:15

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
İnsanların çok ahlaklı olması mümkün müdür ? Yahut islam bu diye yazılanlara aykırı halleri olmaz mı insanların ? Şimdi bu maddeleri islam budur diye okuyan, islamdan bihaber zümreler en baştan yaa boş ver almayayım der mi demez mi ?

Çok ahlaklı olmak iyi değildir. İnsanı en baştan kasar... Ahlak yaşanarak elde edilebilen bir olgu şahsıma göre...



Şimdi kardeşim size kısaca şöyle cevap vereyim Allah'ın bizden istemiş olduğu MÜMİN vasıfları olarak bizde olması gerekenler Ama dediğiniz gibi maddeler halinde verdiklerimi hakkıyla yaşayabilen kaç kişi vardır bunu öncelikle kendimize sorma adına verdim kendini sorgulamayan başkasını sorgulama hakkı yoktur Resulullahın tebliğ metodu vefatına kadar sürdü ve Ahlak tamamlamak üzere gönderilen peygamber efendimiz o asırdaki cahiliye toplumuna bir anda değilde süreç içinde aşıladı Şimdi sizin demek istediğinizi anlıyorum bu verdiğim maddeleri bi haber olan biri okursa İSLAM'ın ne kadar zor olduğu kanısına varır Zaten İSLAM Allah adına nefis tezkiyesi ve Ahlaktır bunu başarabilmek vazifemizdir.İnşaallah kendimizi sorgulama adına verilen Bizler Elhamdulillah MÜSLÜMAN'ız diyor isek kendimizi KURAN ahlakı ile ahlaklandırabilmliyiz.

AŞK'ÜL İSLAM 06 Temmuz 2009 00:38

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Aynen azizim aynen.. İşte tam bunu fark edelim istedim.. Kuran asrında yaşayan insanları , sahabeleri, tam 23 yılda kuran ahlakı ile inşa etti..Tam 23 yılda o ahlak'ı yavaş yavaş enjekte etti ki bir anda insanlar şoka uğrayıp ''ben naapcam şimdi yaaa hüüüüfff '' triplerine girip allak bullak olmasınlar diye.. O verdiklerin olması gereken, erişilmesi gereken HEDEFLER'imiz olmalı, Ki zaten Kuran'ın bizden istediği bu azizim. Fakat bu hedeflere ulaşabilmiş ve itidal üzere aynen devam ettiren insan sayısı o kadar az ki... Ve bunların hemen olması gerektiğini zannederek islamdan soğuma evreleri geçiren insan sayısı o kadar çok ki... İnsanın kendisini yerden yere vurası geliyor. Baştan vazgeçesi geliyor... Halbuki ona önce HATA YAPABİLME YETİSİ oldugu söylenmeli.. Bu hallerin tamamının, yaşamının her evresinde olabileceği söylenmeli..Aslolan'ın kendisinde bu haller oldugunu fark ettiği anda TOPARLANMAK için adım atmayı denemesi gerektiği anlatılmalı.. İslam bizden makineleşmiş bir prototip beklemez. İslam bizden YAPABİLDİKLERİMİZİ EN İYİ YAPANLARDAN olmamızı bekler..Hedeflerimize erişmemizi bekler.. Bu şekilde yavaş yavaş inşa eder ahlakımızı..

Şimdi size başka bir soru sorayım.. Bir bayan vardı.. Ahlak sıfır.. İhtiyaçlar hiyerarşisinde cinsi ihtiyaçları ilk sırada , anlayacagınız en dibe batmış , her şeyi yaşamış bir bayan idi. Aklına hayaline gelebilecek tüm serbestliklere de sahip idi. Fakat bu bayanda tek bir şey vardı ki o da kalp sarayının her tarafı kir pas içinde olmasına rağmen, oralarda bi yerlerde la illahe illallah yazısı hala silinmemiş idi. En diplerde diyorum yitik.. En diplerde olup da, toplum tarafından itilip kakılan bir bayana islamı anlatacagız diyelim.. Önüne bunları koyduk.. Bu bayanı bunlarla kurtarabilir miyiz ? Asla..

Bizim forumda hamd olsun ahlaki yönden islami şuur yönünden çok gelişmiş kardeşlerimiz var, onlara sorsak bu OLAMASI GEREKENLER hiyerarşisinde sizler neredesiniz diye, hemen hemen hepsi YARISINA GELİP DE İSYAN EDESİM GELİYRO ÇÜNKÜ BENDE BIU VASIFLAR YOK derler.. Ya bir de islami yönden A/B/C dahi bilmeyenler ne yapacak....

Bunları düşündüm bir anda...
Sustum...
Öyle işte azizim...
Aynen böyle...

Yitiksevda 06 Temmuz 2009 00:51

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Yağmur kardeşim güzel örnek bataklıkta olan birine İSLAM'ı anlatmak bunun için size kardeşçe tavsiye edeceğim MUSTAFA MEŞHURUN davet metodunu okumanız Yada HASAN el BENNA hayatını belki okumuşsunuzdur kahve,kumar,ve içki salonlarının köşelerinden adamlar topladığını iyi bilirsiniz.Evet güzel ve MÜSLÜMAN'ların yapamadıkları bir tebliğ metodunu bizlere düşen görevleri hatırlatma adına vurgu yapmışsınız tebrik ediyorum. Bizler bilinçli MÜSLÜMAN'lar olarak görevimizin bilincinde olma adına bu maddeler ile hayatımızı şekillendirebilir isek zaten görevimizi hakkıyla anlamış oluruz.

AŞK'ÜL İSLAM 06 Temmuz 2009 00:59

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Eyvallah sfhfgshsfhsgh
Güzel bir paylaşım oldu
Sana söyledim gelinim siz anlayın diye de foruma :)
Yani hiç kimse ben bunları yapamıyorum diye üzülmesin , bunları yapabilecek kıvama ulaşmayı ümit etsin inş.. 23 yıllık bir sürecin bir anda hayata geçmesinin gerekmediğini fark edip içlerine su serpilsin kardeşlerimizin , ama tabiiki aynı zamanda haşyet hissi de sinlerinden eksik olmasın dilerim...

Çalışmalara devam et çok güzel noktalar yakalıyoruz

Dostlukla Azizimevet000

AŞK'ÜL İSLAM 06 Temmuz 2009 20:16

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Bu arada abi bu verdiğin maddelerin her birinin ayetlerdeki karşılıklarını bulup yanlarına yazabilir misin ?

Yitiksevda 06 Temmuz 2009 21:00

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
1-Yalnız ALLAH'a kulluk ederler.
Allah'a kulluk edin,O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya, akrabaya,öksüzlere,yoksullara,yakın komşuya,uzak komşuya,yan(ınız)daki arkadaşa,yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyilik edin. Allah,kurumlu, böbürlenen insanları sevmez.[4 Nisa 36]

2-Yalnız ALLAH'tan korkarlar.
Mü'minler o kimselerdir ki, Allâh anıldığı zaman yürekleri ürperir, O'nun ayetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler (8 Enfal 2)

3-ALLAH'ın sınırlarını korurlar.
Bunlar Allah'ın sınırlarıdır.Kim Allah'a ve Elçisine ita'at ederse Allah onu, altlarından ırmaklar akan,içinde sürekli kalacakları cennetlere sokar.İşte büyük başarı budur.
Kim de Allah'a ve Elçisi'ne karşı gelir,O'nun sınırlarını asarsa,Allah onu, sürekli kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır.(Nisa13 14


4-ALLAH'ı herşeyin üstünde tutarlar.
Kendilerini ne ticaretin,ne de alışverisin Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan,zekat vermekten alıkoymadıgı erkekler.(Onlar), yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters dönecegi günden korkarlar.(Nur 37)

5-ALLAH'a şükrederler.
6-Yalnız ALLAH'a güvenirler
7-ALLAH'ı yaradılanlarla denk tutmazlar.
8-ALLAH'a karşı aciz olduklarının bilirler.
9-Her daim ALLAH'ı anarlar.
10-ALLAH'a tam bir teslimiyet ile bağlanırlar.
11-Herşeyin ALLAH'tan geldiğini bilirler.
12-ALLAH'a karşı samimi ve ihlaslıdırlar.
13-Gayba iman ederler.
14-Dine karışan hurafelere ittiba etmezler.
15-Dostlarını KURAN'a göre seçerler.
16-Daima inananlarla birliktedirler.
17-ALLAH'ın hükümleri üzerinde ayrılığa düşmezler.
18-Zalim ve zorbalara karşı SABIR'lıdırlar.
19-Düşünüp aklederler körü körüne bağlanmazlar.
20-Emri bil maruf nehyi anil münkeri tavsiye ederler.
21-Zalim ve zorbalara karşı HAKK'ı söylemekten çekinmezler.
22-Dinin emir ve yasaklarını KURAN'a göre bilenlere sorarlar.
23-Yaşamlarında sistematik davranırlar.
24-Objektif bakabilmek için olaylardan etkilenmezler.
25-ALLAH'ın ayetleri hakkında tartışmazlar.
26-HAKK'a ve ADALET'e uyarlar.
27-Hükümlerde kararlı tutum izlerler.
28-Zulme ve zorbalığa karşı HİCRET ederler.
29-ALLAH'ın nimetlerine NANKÖRLÜK etmzeler.
30-ALLAH'ın İslamı dışında kalan atalar dinine körü körüne bağlanmazlar.
31-Bilmedikleri şeyler hakkıında tartışmazlar.
32-Tahminlere bencelere göre hareket etmezler.
33-İBADET'lerine özen gösterirler.
34-KURAN'ı anlamak ve yaşamak için okurlar.
35-HEVA ve HEVES'leri uğruna dünyaya bağlanmazlar.
36-Başkalarına karşı BÜYÜK'lük taslamazlar.
37-Sıkıntı ve zorluklara katlanırlar.
38-Her daim ALLAH'ın yardım edeceğini bilirler.
39-Kendilerine yapılan kötülüklere iyilikle karşılık verirler.
40-ALLAH'a karşı Güvenilirdirler
41-ZEKAT'larını verirler.
42-İnsanlara İYİLİK yapmaktan zevk alırlar.
43-İNANAN'lar tarafından tanınırlar.
44-Yaptıkları İYİLİK'leri karşılık beklemeden yaparlar.
45-MÜSLÜMAN'lara karşı hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar.
46-Baskı ve zulüm yapmazlar.
47-HAKK ve ADALET'ten taviz vermezler.
48-KADIN'ların ezilmesine göz yummazlar.
49-İFTİRA'dan kaçınırlar.
50-ŞAHİT'liklerini gizlemez DÜRÜST'çe yaparlar.
51-İFFET'li ve ONUR'lu davranırlar.
52-EMANET'i korur Ehline teslim ederler.
53-Kimsenin HAKKI'nı yemezler.
54-İnsanlara ALAY'cı tavırlarla takılmazlar.
55-MAZLUM'u bırkaıp SUÇLU'yu korumazlar.
56-Her durumda FEDAKAR'lık yaparlar.
57-YES'e kapılık UMUTSUZ'luğa düşmezler.
58-Hatalarında direnmez kısa sürede düzeltirler.
59-Dinde AŞIRI'lığa BİDAT ve HURAFE'lere göz yummazlar.
60-MÜSLÜMAN'lara karşı haset içinde olmazlar.
61-Toplumun arasındaki NİFAK'ı kaldırırlar.
62-Vücutlarına EZİYET etmezler.
63-ANNE ve BABA'yı saygıda kusur etmezler HÜRMET eder SAYAR'lar.
64-ŞEYTAN'ın hile ve desiselerine düşmezler.
65-GIYBET edip KUSUR aramazlar.
66-ALLAH namına BASKI ve EZİYET çekerler.[/b][/color]
MÜSLÜMAN AHLAK'ını bu kurallar üzere İNŞAA edebilmelidir.

(YitikSevda)
Devam edecek...........

AŞK'ÜL İSLAM 06 Temmuz 2009 21:13

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Bu arada ayrıca, bu maddeler kuran eksenli olmakla birlikte, madde madde tezkibe uğrayabilen maddeler var içlerinde.. Örnek:




Ümmetimin ihtilafı rahmettir.

17-ALLAH'ın hükümleri üzerinde ayrılığa düşmezler.

Bu konuda da konuşabiliriz

Yitiksevda 06 Temmuz 2009 21:15

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
1 Saat sonra müsaid olurum evet güzel bir nokta.

AŞK'ÜL İSLAM 06 Temmuz 2009 21:28

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Eyvallah abicim İnş .sfhfgshsfhsgh

Yitiksevda 06 Temmuz 2009 21:43

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Kuranda en fazla üzerinde durulan konulardan birisi şüphesiz VAHDET'tir hakiki vahdet,amelde oluşan,hayatta görülen kardeşlik,tek vücut olan birliktelik.Sözde ve hiçbir ameli yönü olmayan SLOGANİK VAHDET değil.Müslümanlar tefrikalardan imkanlar ölçüsünde kaçınarak islami vahdeti oluşturabilmeli.Allahu teala insanları değişik ve farklı yaratmiştır farklı ırk,dil,coğrafya,kavim ve millete sahip olarak yaratmıştır.Bizleri VAHDET birliği sağlamaya ve tefrikadan kaçınmaya davet etmesinden anlaşılıyor ki müslümanlar, islami VAHDET'İ sağlayabilirler aksi takdirde VAHDET'i emr etmez ve tefrikadan nehy etmezdi.

AŞK'ÜL İSLAM 06 Temmuz 2009 21:49

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Abi maddeler üzerinden gidelim, her addeyi alıp , o madde hakkındaki tefrikaları işleyelim mesela. Bu vahdet meselesi hangi madde ile ilgili ?

Yitiksevda 06 Temmuz 2009 22:25

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
17:ALLAH'ın hükümleri üzerinde ayrılğa düşmezler
Birliktelik tek çatı babında VAHDET kavramını ele alabiliriz.buyrun siz önerinizi yazın.

AŞK'ÜL İSLAM 06 Temmuz 2009 22:35

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
13-Gayba iman ederler.

''Gayba iman" kavramı içerisinde geçen "iman" teriminin yorumuna gelindiğinde tefsir yazarları bu noktada Ehl-i Sünnet çizgisinden ayrılmaktadırlar:

Eş'ari, Maturidi, Bakıllâni, Cüveyni, Gazali, Nesefi, Razi, Amidî gibi Ehl-i Sünnet alimlerinin çoğunluğuna göre iman: "Hz. Muhammed'in Allah'tan getirdiklerine ve dinden olduğu zaruri olarak bilinen haber ve hükümlerin doğru ve gerçek olduğuna tereddütsüz inanmak ve bunların tamamını kalp ile tasdik ve kabul etmektir." Yani Ehl-i Sünnet alimleri imanın bir kalp ve vicdan işi olduğunu kabul etmişler, onlar imanın aslının kalp ile tasdik olduğunu, çeşitli ayet (Yusuf, 12/17; Maide, 5/41; Hucurat, 49/14, Nahl, 16/106) ve hadislerle destekleyerek bildirmişlerdir.

Buna göre GAYBA İMAN olgusu konusunda ihtilaflı noktaların tespiti gerekmektedir. Sanırım GAYBA İMAN olgusunun yeniden tanımlanması gerekmektedir. Yoksa bu konudaki tefrikaların önü alınamaz kanımca ; Siz ne düşünürüsünüz ?

Yitiksevda 06 Temmuz 2009 23:03

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Onlar, gayba inanırlar,namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.(Bakara 3)

Şüphesiz, iman edenler(le) yahudiler,hristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa,artık onların Allah katında ecirleri vardır.Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.(Bakara 62)

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara,yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren;namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.(Bakara 177)

Onlar ki namazı kılarlar,zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar. (Neml 3)

Onlar ki namazı kılarlar,zekatı verirler ve onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.(Lokman 4)

Korunanlar görmeden Rablerinden korkarlar ve (Duruşma) sa'at(in)den de titrerler.(21 Enbiya 49)

Sen ancak Zikre uyan ve görmeden Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin.İşte öylesini bir mağfiret ve güzel bir mükafatla müjdele. (Yasin 11)

Şu ayeti kerimeler ile konuyu destekliyelim.

Yitiksevda 08 Temmuz 2009 22:40

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Yağmur kardeşim şöyle bir örnek vereyim:

Günümüzdeki çağdaş geçinen imamsız kesimler aynı örnek vereceğim ayetteki gibi yapmaktadırlar,

Musa (a.s.)'nın kavminden bir kısmı Ey Musa biz Allah'ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız.demişlerdi (Bakara, 55)

O zaman Musa (a.s)'dan istenen bu olay bugünkü çağdaş olarak kendilerini adlandıran kesimlerin deneylerinde söyleniyor görmediklerine inanmamak bazında.

Gayb'ın ALLAH'ın indinde olduğu ayetlerde anlatılmaktadır.Bizlere düşen görev Hakikat gözü ile Allah'ın iman etmemizi istediklerine Şeksiz ve Şüphesiz bir İnanç İle İMAN edebilmektir.

Şu ayeti kerime İman hususunda örnektir.

O müttakiler (takva sahipleri) ki,gayba iman ederler,namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler(Bakara 3)

AŞK'ÜL İSLAM 08 Temmuz 2009 22:54

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Gayba İMAN meselesinde vurguladıgım;
İMAN nasıl olmalıdır sizce ?

Neye göre İMAN mesela ?
Gayba ne yönden İMAN etmeli insanlar ?

Yitiksevda 08 Temmuz 2009 23:06

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
YAĞMUR SANCAK
Gayba İMAN meselesinde vurguladıgım;
İMAN nasıl olmalıdır sizce ?

Neye göre İMAN mesela ?
Gayba ne yönden İMAN etmeli insanlar ?


Gayb iki kısımdır Birinci kısmı, hiçbir delili bulunmayan Allamul ğuyub Gaybın anahtarları O'nun katındadır, onları O'ndan başkası bilemez Allah'ın indinde olan sade onun bileceği gayb. (Enam 59) ayetindeki gaybdan maksat bunlardır.

İkinci ksım GAYB, onlar gayba inanırlar. (Bakara 3) ayetindeki gaybdan kastedilen de bu kısımdır.Ayette geçen el gayb kelimesinin elif lamı AHD (muhafaza etmek tavsiye etmek anlamlarında kullanılan bir terim)Yani Muttaki olanların ALLAH'tan hakkıyla korkanların tanıdıkları gayb, delili bulunan hak gaybdır ki, bu da Allah ve sıfatı ahiret ve halleri, melekler, peygamberlerin nübüvveti, kitapları indirme vs gibi imana ait temel unsurlardır.Gayba İMAN takva iledir.

AŞK'ÜL İSLAM 08 Temmuz 2009 23:18

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
İnsanlar GAYBI ALLAH DİLEMEDİKÇE bilemezler şeklinde bir ayetimiz var..
Şimdi buradan bir başka noktaya atlayayım...

Bir insan vefat edeceği kendisine malum olabiliyor;
Kimi insanların vefat zamanı yaklaştıgında bazıları bunu biliyorlar...
Bu bir örnek...
(Tarafımdan müşahade edilmiştir ayrıca.. )

Peki..
Kendisine Gaybi Bilginin malum oldugu insan ile, olmayan insanı nasıl ayırd edebiliriz ?

Not: Unutmayalım ki tarikat ve cemaatler buralardan besleniyor...

Yitiksevda 08 Temmuz 2009 23:46

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
İnsanın en fazla daraldığı an ölüm anıdır.Kişi o anda Ya Rabbi beni döndürün ta ki terketttiğim iyi şeyleri yapayım (müminun suresi 99 100)

Bir başka ayette Sizden birine ölüm gelipte Rabbim, beni yakın bir müddete kadar geciktirsende sadaka versem, iyilerden olsam demesinden evvel size verdiğimizden infak edin(Münafikun10)

Gelecekle ilgili şeylerin bir kısmını önceden bilmek, insanı rahatsız eder Allah, rahmetinden dolayı bizlere eza verecek şeyleri imtihan dünyası özelliği sebebiyle vermemiş geleceği bildirmemiştir Allah,nice hikmetlerden dolayı kıyameti,kadir gecesini,cuma günkü vakti saklamıştır.Öleceğimiz zamanı ömür içinde ve kıyametin kopacağını dünyanın ömrü içinde bizim için gayb olacak şekilde saklamıştır.Çünkü ölüm anını bilmemiz hayatımızı zindan eder İnsan öleceği zamanı bilse hayatının önemli bir kısmını başıboş bir yaşam ile geçirir Eceli yaklaştıkça korku ve dehşet içinde yaşar kalan hayatı kendine zindan olurdu. Ecelimizi bilmememiz bizim dünya ve ahiret dengesini kurmamız açısından çok önemlidir.Böylece korku ve ümit arasında, belki yarın ölebilirim diye bir taraftan ahirete hazır olurken belki daha ölmem diyerek dünyasını da ihmal etmeyip düzenlemeye gidebilecektir. Birini öbürüne feda etmeden denge içinde huzurla yaşayabilmek için ölüm zamanımızın gayb olması en güzeldir

AŞK'ÜL İSLAM 08 Temmuz 2009 23:53

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Abi bu dediklerinin hiç birisi benim sorumun cevabını taşımıyor.
Tam net sorulara cevap isterim....

Yitiksevda 09 Temmuz 2009 11:12

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Yağmur kardeş şu makaleyi bilgi amaçlı vereyim sizin sorunuzu anladım şöyle diyim Ölüm gelmeden bazılarına ayan olması.Bu konuda araştırma yapıp size sonucu bildereyim:


Kur'an'da İnsan-Gayb ilişkisi
Murat Kayacan

Bilimsel araştırmalar nereye varırsa varsın, yeryüzünün zenginlikleri ve onun gizli olan enerji kaynakları ne ölçüde ortaya çıkarılırsa çıkarılsın, insanlar hep gaybın perdesi önünde güçsüz ve çaresiz kalacaklardır. İnsanoğlunun en bilginleri dahi bir an sonra başlarına gelecek şeyi bilemezler. Verdikleri nefesin geri gelip gelmeyeceğinden habersizdirler1. Gaybın varlığına inansın, inanmasın herkes gayb ile her an iç içedir ve bu içiçeliğin farkında olanlar da, bilinçsizce yaşayanlar da doğruyu pek yakında bileceklerdir.

Umumi olarak gayb ile insanın ilişkisi bir bilgi düzeyinde görülmüştür. Vahyin insan hayatına etkisi ve yaşamdaki yeri geri planda kalırken araştırmalar, gayb bilinebilir mi, kimler bilebilir, bilen insana tabi olmak gerekir mi, yoksa gaybı bildiğini iddia edenler apaçık iftira mı almaktadırlar, yoksa bu bir keramet midir gibi sorular etrafında yoğunlaşmıştır. Tabii bu sorular kesinlikle cevapsız bırakılmamalıdır. Nihayetinde hayatın olduğu kadar bilginin de bir problem oluşu söz konusudur. Bu anlamda gaybın insanı ilgilendiren ve müesser kılan yönü bizi daha fazla ilgilendirmektedir. Yoksa bize bildirilen vahyi daha da gaybileştirerek somut örnekleri soyut alana kaydırma ve hedefi kaçırma tehlikesi söz konusudur.

Bu tehlikeden korunmak için Kur'an'ı rehber edinerek onun tanıttığı insanı, gaybı ve ikisi arasındaki ilişki şeklini ölçü edinmek kaçınılmazdır.

I. İnsan nasıl bir varlıktır?

a) İyi yönleri:

İnsan yeryüzünün efendisidir2. Allah onu bilmediğini öğretir3. Bu özelliği sayesinde meleklerden farklı olarak keşfedebilme kabiliyetine sahiptir4. Doğuştan Allah'ın varlığını tanıma ve kabullenme tabiatına sahiptir5. Allah onu ruhundan üfleyerek yaratmıştır6. Kainattaki yerin, göğün ve dağların kabullenmekten imtina ettikleri emaneti (iradeyi) yüklenerek büyük cesaret örneği gösterir7. Allah'ın gösterdiği hak yolu kabul veya red noktasında serbesttir8. İyiliği ve kötülüğü seçme kabiliyeti Allah tarafından bahşedilmiştir. İnsan nefsini kötülüklerden arındırırsa kurtulur, kirletirse ziyana uğrar9. Yeryüzünün bütün nimetleri onun için yaratılmıştır10. Yaratılış hedefi Allah'a kulluktur11. Onun bazı gerçekleri görmesi ölümünden sonraya bırakılmıştır12. Öldükten sonra karşılaşacağı şeylere iman etmesi onun ödüllendirilmesine vesile olur13.

b) Kötü yönleri:

İnsan Allah'ın nimetlerini görmezlikten gelir 14. Bazen Allah'a ihtiyacı olmadığı zannıyla azar. Küçük dağları ben yarattım sanır15. Çok acelecidir16. O kadar ki, adeta aceleden yaratılmıştır17. Zor durumda kalınca Allah'ı hatırlar. Zorluktan kurtulunca Allah'ı unutur18. Allah'ın ikram ettiklerini kendisinden bilerek cimrileşir. Çok nekes bir varlıktır19. İhtiraslı ve hırslıdır20. Kötülük görürse inler, sızlanır, bağırır ve yardım ister, yardım edilince de cimrileşir21.

Görüldüğü gibi insan nötr bir varlık değil, fıtrat hadisinde olduğu gibi inanmaya mütemayildir. Yapısı bunu gerektirmektedir. Fakat insanların çoğu müşriktir ve zanna uymaktadırlar22. İslami kesimden bazı cemaatlerin ya da "münafık müslümanların (ılımlı laiklerin) ifade ettiği gibi inananlar ifadesi son derece muğlaktır. İnanmayan insanlar kaale alınmayacak kadar azdır ve muhatap alınacak keyfiyet ve kemiyete sahip değillerdir. Demek ki asıl mesele insanları bilgisel bir imana ulaştırmak değil, şirkten ve zulümden arınmış bir anlayış ve hayata sahip fertler yetiştirmektir. O halde yalnız başına "imanlı gençlik" sözü muhaldir. Muhtevası çağdaş bilimle değil. Kur'an ile doldurulmalıdır.

II. Gayb nedir?

a) Gaybın anlamı:

Gerektiği yerde bulunmamak, kaybolmak, uzaklaşmak, gizli kalmak, bulunmamak, hazırda olmamak anlamına gelen gayb23 Kur'an'da sıkça işlenen bir temadır. Gayha iman müminlerin özelliklerindendir24.

Kur'an'da gayb geçmiş olaylar25, gizli ve sır olan şeyler26, bir hadisenin gerçek yüzü27, fiziki dün yada başkalarının göremediği davranışlar28, bilinmeyen her şey29 ve görünmeyen her şey30 manalarına gelmektedir. Allah kendisini gayb olarak değil de yine görünmeyen anlamına gelen batın31 olarak nitelendirir. Bu anlamda Allah gaybtır diyebiliriz.

b) Gaybın türleri;

1.Mutlak gayb:

Bu alan peygamberler de dahil kimseye açık değildir. Bunu ne gökte ne de yerdekilerin bilmeye gücü yeter32. İnsan ne bilgi kapasitesiyle, ne de vahyi verilerle bu alana nüfuz edebilir. Mutlak gayb alanının neleri ihtiva ettiğini sayıp dökmeye çalışmak manasız ve imkansızı istemektir. Allah'ın zatı ile ilgili konular, yaratılış, kıyamet anının kamil bilgisi, ümmü'l kitab'ın mahiyeti gibi...

2.Vahy yoluyla peygamberlere bildirilen gayb:

Cennet, cehennem ve nihai adaletin tahakkuku gibi konular33 bu alana aittir. Sözgelimi melekler ile ilgili konular da bu alana girer. Melekler Allah'ın emrini tereddütsüz yerine getirirler34, insanların yaptıklarını kayda geçirirler35, Allah'a itaatkar, insanoğluna saygılıdırlar36, insanların canlarını alırlar37, teşbih ederler38, müminler için mağfiret talebinde bulunurlar39, peygamberlere vahy getirirler40 ve arşı taşırlar41.

Rabbimiz vahy yoluyla bunların dışında cinlerin42 ve şeytanların43 da varlığını bize haber vermiştir. Bu tür vahy ile kendisinden bahsedilen varlıklar gayb olma özelliğini sürdürürler. Allah bizi güvenilir bir kaynakla onların mevcudiyetini bildirmiştir. Müminler bu varlıklar hakkındaki vahyi bilgilerle yetinmek durumundadır.

3. İzafi gayb:

Buna göreceli gayb da diyebiliriz. Şehadet ile gayb içice geçmiştir. İnsanı aşan durumlar ve dolaylı yollardan hakkında bilgi sahibi olunabilecek gayb izafi olan gaybdır. Mekan olarak bir insanın çıplak gözle duvarın ardını görememesi zaman olarak da önceki kavimlerin kendilerine gönderilen peygamberlere karşı aldıkları tavrın nasıl olduğu gaybtır. Ancak bu duvarın ardındaki insanlar ve peygamberlere karşı plan kuranlara gayb değildir. Bu nedenle Yusuf44 ve Nuh45 kıssası gayb olarak tavsif edilmiştir. Yani Yusuf ve Nuh peygamberlerin düşmanları bize gayb olanı bilmekteydiler.

Eski Ahid'in Tekvin babında Yusuf ve Nuh kıssaları yer almaktadır. Ayrıca rivayetlerde Arap kabilelerinin Nuh kavminin putlarının isimlerini zaten bildiklerinden söz edilmektedir46. Bu durumda bu kıssaların gaybiliğinden maksat nedir? Kur'an'daki kıssalar ayrıntılı değildir. Kıssalar öğüt, hatırlatma, uyarma, müjdelerine, açıklama ve telkin amacını güder ve olayları bu mana ve tarz da zikreder. Orta seviyede kültüre sahip birisi bile bunu kavrayabilir. Kur'an'da bununla uyumlu olan ve destekleyen somut bir gerçek vardır ki o da Kur'an'ın kıssalardaki hedef ve üslubunun aktarılan olaylar, mücadeleler, hükümler ve deliller ile Hz. Peygamber'in siretindeki olayların arasında uyumlu bir ilişki olduğudur. Kur'an kıssalarının tarihi olayların sadece can alıcı noktalarına dikkat çekmesi bu gerçeği tekid etmektedir. Kur'an bir tarih kitabı değildir. Ona böyle bir yaklaşımla bakmak doğru değildir. Bundan Kur'an'ın tarihi gerçeklerle çelişkili olduğunu değil, onun olayların doğru ve öz bilgisini verdiğini kastediyoruz. Zaten gayb olan, geçmiş dönemlerde vuku bulan olayların bilinmezliği değildir. Ehl-i Kitab ve Mekke müşrikleri bu kıssaları bilmektedirler. Fakat ellerinde kalan ilahi mesaj değil, tarihi kırıntılardır.

c) Gaybı kim bilebilir?

Kur'an-ı Kerim gaybın Allah'a ait olduğunu ve bu konuda cinler ve peygamberlerin de istisna edilmediğini söyler47. Ancak Allah dilediği peygamberlere gaybi bilgiler verir48. Peygamber kimsenin kalbinden geçeni bilmez49. Allah bildirmedikçe onun bunlardan haberli olması söz konusu değildir. Nitekim kendilerine arz edilmiş bir dava ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "Ben ancak bir beşerim, birbirinizden davacı olarak geliyorsunuz. Bazınızın davasını, ötekininkine haksız olarak galip getirmesi mümkündür. Ben de duyduğum gibi karar vereceğime göre o kimse için eğer kardeşinin hakkı olan bir parçayı hükmetmişsem o kimse ona ateşten bir parça veriyor olduğunu bilip sakın ondan bir şey almasın"50. Yine, Allah bildirmedikçe peygamberlerin gaybla ilgili bilgi sahibi olmaları Kur'an nokta-i nazarından mümkün değildir51.

d) Görünen şeylerin gaybi yanı:

Kur'an'da insanın bazı organlarının yapıp ettikleri konusunda ahirette şahidlik yapacağından bahsedilir52. Bu organlar deriler, eller, diller, gözler, kulaklar ve ayaklardır. Bu, aklımıza onların da bir bilince, kavrayamadığımız özellikleri sahip oldukları ihtimalini getirmektedir. Kur'an canlı cansız her varlığa bir kişilik atfeder. Evrendeki her şey Allah'ı teşbih eder, fakat insanlar bunu anlayamazlar53. Kainattaki her şey ona boyun eğer, göklerde ve yerde olanlar, gök cisimleri, dağlar, ağaçlar ve insanlardan bir çoğu Allah'a secde etmektedirler54. Nice taşlar vardır ki, Allah korkusundan ötürü aşağıya doğru düşerler55. Bütün bu ifadeler eşyanın, duyularımıza hitab eden yanının ötesinde bir boyuta sahip olduğuna işaret ediyor. Ancak bu vasıfların mahiyeti mecazi midir, değil midir, o bizi aşmaktadır. Yorumlar yapmak da ihtimalden öteye geçmez.

III. İnsan-gayb ilişkisi

Görünür alemde oldukları halde insanın zaman, mekan ve duyuların yetersizliği gibi engellerden ötürü göremediği, duyamadığı hakkında doğrudan bilgi sahibi olamadığı şeyler mevcuttur.

Duyularımızın sınırlılığı bizi gözümüzün önünde duran mikropları bile göremez durumda bırakır. Bilgimiz, bilmediklerimize göre çok sınırlıdır. Bu alemde vukubulan hadiselerin küçük bir bölümünü duyularımızla algılarız. Saniyede 30'dan az ve 2400'den fazla olan hava titreşimlerini algılayamıyoruz. Gözlerimiz yedi rengi görebilecek kapasitededir. Gözlerimizin göremediği ultra mavi ve kırmızı ışınları ancak gözden daha kuvvetli aygıtlar tespit edebilmektedir. Ayrıca X ışınlan, Gama ışınları, Kozmik ışınlar ve radyo dalgaları için gözlerimiz işe yaramıyor56.

Bu durumda insan gayb olgusundan kurtulamamaktadır. İnsanoğlu sayısız bilinmeyenlerle karşı karşıyadır. Eğer insanoğlu neyin peşinde olduğunda hayırlı bir amel üzere olduğunu tespite edebilirse hüsrana uğramaktan kurtulacaktır. Bu sayede zanna ya da yakine tabi olup olmadığını farkedebilecektir.

A- Diğer dinlerde gayba ilgi:

Geleneksel dinlerden Konfüçyüsçülük'de Gök Tanrı'ya Tien denir. O, tabiat düzeninin idarecisi, herşeyin üzerinde olan varlık ve yaratıcı güçtür.

Hinduizm'de bir üçleme vardır. Brahma yaratıcıdır, Vişna koruyucu, Şiva ise yok edici tanrıdır. Hinduizm'de vahdet-i vücud inancı da bulunmaktadır.

Zerdüştlük'de tanrı Ahura Mazda, kötülüklerin kaynağı ise Ehrimen'dir.

Yahudilik'de tek tanrı inancı ve peygamberlere inanma söz konusudur.

Görüldüğü gibi dinlerdeki temel inanç esasları 'gayb' ile bağlantılıdır. Tarihte ve günümüzde insanoğlunun kahir ekseriyetini ilgilendiren din gayba büyük önem vermektedir.

B- İslami ekollerde gayba ilgi:

1- Kelamcıların ilgisi:

İslami kültürde Usulu'd-din ve Tevhid ilmi olarak da ele alınan kelam, Kur'an'ın gayb alemindeki varlıklar, onların nitelikleri ve gayb alanındaki oluşlardan söz eden ifadelerden kalkarak onların insan irade ve sorumluluğuyla ilgisi konusunda değerlendirmeler yapmışlardır. Kelamcılar gaybi bilgilerin sadece vahiy ile elde edilebileceğini kabullenmelerine rağmen gaybın insan hayatındaki öneminden ziyade Allah'a ait olan kısma akılla nüfus etmeye çalıştılar57. Onlar gencide keşf ve ilham gibi tasavvufi bilgi anlayışına karşı çıkmalarına rağmen akli metoda o kadar güvendiler ki, gayb hakkında kesin yargılarda bulunmakta bir beis görmediler.

2- Mutasavvıfların ilgisi:

Tasavvufta hep görünmeyen üzerinde bir yoğunlaşma, bir tecrübe ve yaşantı hali olmuştur. Gayba doğrudan nüfuz etme çabası, görünen aleme pek önem vermeyiş genel temalardır. Mistik vahyi verilerin tanrı ve gaybla ilgili verdikleri bilgileri yeterli görmeyip görünmeyeni deruni bir tecrübeyle, tam bir içe dönüşle daha yakından görme, tanıma ve hissetme çabasındadır. Bu açıdan mistisizm gayb ile ilgilidir. Sufilere göre akıl ve nakil bilgilerin kaynağı kabul edilse de en ulvi, en kutsi bilgiler keşf ve ilhamla, yani sezgi ile elde edilir. Bu sufi tecrübenin ayırıcı özelliği doğrudanlık ve kesinliktir. İnsan zihninin sonsuz ve mutlak olanı kesinlikle bilebileceği iddiaları vardır. Mükaşefe halinde kul ile gayba ait hususlar arasında perde bulunmaz.

Sufilerin gaybi olan durumları bilmeye kalkmasının Kur'an çerçevesinde muhkem bir zemine oturtmanın imkanı yoktur. Tasavvufi bilgiye ulaşma arzusunda Kur'an'ın verdiği gaybi bilgilerle yetinmeme gibi bir düşünce sezilmektedir. Oysa Kur'an gaybi bilmemizi değil, gaybın varlığını derinden ve sürekli hissederek şehadette güzel faaliyetlerde bulunmamızı ister. Kur'an'da gaybın bilinmesine yönelik bir amaçtan söz etmek mümkün değildir. Aksine bunun tersi vurgulanır. Müslümanın böyle bir bilgiyi amaç edinmesi doğru olmadığı gibi kul olarak böyle bir bilgi iddiasıyla da imtiyaz sahibi olunamaz. En doğru tutum, gaybın yegane sahibinin Allah, yegane güvenilir bilginin de vahyi veriler olduğunun benimsenmesidir. Bizim için gaybın bilgisi sadece Kur'an vahyi ile kayıtlıdır. Aksi takdirde istismarın önü alınmaz. Kur'an'daki gaybi bilgiler inanan insanın duygu ve düşünce dünyasında yaşanan gerçeklikler halini aldığı müddetçe ilave hiçbir gaybi bilgiye ihtiyaç duyulmadan Allah'ın dostluğu kazanılır.

3- Hatmilerin gayba ilgisi:

İslam dünyasında batini yorumda yana olanlara baktığımızda mutasavvıfları ve Şiiliğin İsmailiye kolunu görürüz. İslami literatürde aslında batinilik denince akla hemen İsmaililik gelir. Batınilik 12. yy.'dan sonra varlığını daha çok bazı tasavvufi akımları içinde sürdürmüş ve Kalenderilik, Melametlik ve Hurufilik gibi tarikatlerin oluşumunu etkilemiştir.

Hurufilik; Fazlullah tarafından 800/1398 yılında Horasan'ın Esterabad kasabasında kurulmuş bir tarikattir. Hurufilik harf ve rakamların yorumlarıyla ilgili bütün eski birikimlerle tasavvufi, batini ve Şii inançların bir sentezinden oluşmuştur. Eski kültürlerde olduğu gibi İslam dünyasında da harflerin simgeselliği ve sayısal değerleri bir meşguliyet alanıdır.

İlm-i Hurufi denilen alanda harflerin sırları ve simgelediği anlamları araştıran çalışmalar lugaz, mevamma, remil, fal, cifr, vefk, azam ve nücum gibi bağımsız dalları ortaya çıkardı. Hurufiler Kur'an'daki el-Hurufu'l-Mukatta'yı çeşitli şekillerde yorumladılar. Hurufilik hususunda yapılan sufi tefsirlerde 2. yy.'dan başlamak üzere gelişmiş, İbnu'l Arabi'de zirveye ulaşmıştır.

4- Astrologların ilgisi:

Günümüzde özellikle gizli bilimler, astroloji, büyücülük, vs. yoluyla gayb hakkında bilgi edinme gayretlerinin revaç bulduğunu görmekteyiz. Bu yanlış adrese yönelmiş boş bir çabadır. Kur'an insanın önüne böyle bir amaç koymadığı gibi bünyesinde teşvik unsuru da barındırmaz. Gaybi bilgilere sahip olduklarını ileri sürenler bir temel üzerinde değildirler.

Medyumlar da cinlerle bağlantılı çalıştıklarından bahsederler. Halbuki cinler gaybi bilmekten aciz var*lıklardır58. Teşebbüs etseler de gaybın bilgisine ulaşamazlar59. Bir de cinlerin insanlara düşman olanlarının60, insanlarla uğraşanlarının61 olması eklenince, onlar vasıtasıyla elde edilen bilgilerin zanniliği daha da muhkemleşmektedir. Türkiye'deki iki meşhur medyuma bir çok yardımda tutunduğu iddia edilen cinlerin, onları gözaltına alma niyetine sahip polislerin gelişlerini haber ver(e)memeleri, ilişkinin –varsa eğer- anlamsızlığını göstermektedir.

5- Bilimin gayba ilgisi:

Bilimin pozitivist yorumu insanın bütünlüğünü ihmal ederek, onu olgusal alana hapseder ve insanın bu alanın dışıyla bir bağının olmadığını ileri sürer. Olgusal durum üzerine olmayan bir cümle anlamsızdır. Metafizik olan nesnel olmadığı için kabul edilemez. Dolayısıyla bir pozitivist, insanı sadece bilen bir varlık olarak alıyor gibidir. O, insanın aynı zamanda anlayan, sezen, idrak eden, kavrayan, inanan bir varlık olduğunu gözardı eder. Bu, insanı parçalayıp cüz veya bir yanını alarak 'insan bundan ibarettir' demek gibi anlamsız bir şeydir.

IV- Gayb üzerinde insanın etkisi

A- Müminlere etkisi:

Allah, namaz ve infak ibadetlerini yerine getirenlere hayırlı bir ticarette bulunduklarını söyler62. Güzel davranmalarına, geceleri pek az uyuyarak, seherlerde de bağışlanma dilemelerine ve infak etmelerine karşılık gayb olan cenneti vaadeder63. Namazlarında huşu içinde oldukları, boş şeylerden uzak durdukları, zekatlarını verdikleri ve iffetsizlikten sakınmaları, kurtuluş vesilesi olur64.

Onlar, geleceklerini garantiye alabilmek için peygamberin yoluna destekçi olurlar ve Kitab'a tabi olurlar65. Allah müminlerin inanıp sakındıkları için dünya ve ahirette korku ve üzüntü nedir bilmeyeceklerini66 söyler. Allah'ı Rab olarak kabul eden ve dosdoğru yol üzerinde olan müminleri meleklerin gaybi kimliğine yöneltir. Bizlere meleklerin dünya ve ahirette dost olacağından bahseder67, Gayba imanlarının gereği olarak müminler adaklarını yerine getirirler ve şerri salgın olan bir günden korkarlar. Yoksula, yetime ve esire onun sevgisi için yemek yedirirler: "Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz, sizden bir karşılık beklemiyoruz. Çünkü biz suratsız, çok katı bir gün(ün azabından)den ötürü Rabbimizden korkuyoruz..." derler68.

Demek ki Allah gaybi varlıkları ve bizler için hazırladığı nimetleri bizler için teşvik unsuru olarak kullanmaktadır. Allah müminleri dünyada melekleriyle destekler. İnanan insanlar için gaybi yardımlar söz konusudur. Bu, yardımların her zaman mucizevi tarzda olmasını gerektirmez. Mesela Şamil Basayev'in Rusya'da eylem gerçekleştirebilecek kadar cesarete sahip olması ve bu eylemi gerçekleştirmesi karşısında Rus toplumunun ifsad içinde olması, ona yardımcı bir unsurdur. Peygamberi öldürmeye gelenleri bir örümcek ağının engellemesi, gaybi bir yardımdır.

Bu tür olaylarda mümin, eşyanın işleyişindeki gaybiliği yakalarken, kafir bunu görse de inkar etmektedir. Matematik olarak az sayıda olan müminlerin, çok sayıdaki kafirlere galip gelmesi de bir gaybi yardımdır69. Çünkü kafirlere-karşı savaşırken müminler yalnız değillerdir70.

İslam inancının üç ana esasından birini teşkil eden ahiret inancı her şeyden önce imtihanda sorumluluk duygusu meydana getirmekte ve bu yönüyle hem hukuki, hem de ahlaki müeyyide olmaktadır. Dünya hayatında insanın zorluklarla, haksızlıklarla mücadele ettiği halde, bunları ortadan kaldıramadığı, neticede elem çektiği bir gerçektir. Mutlak adaletin tecelli edeceği iyiliğin mükafatlandırması için bütün engellerin ortadan kalkacağı ebediyet aleminin varlığına inanmak, insan için büyük bir teselli kaynağı ve yaşama sevincidir71.

Kur'an-ı Kerim'de ahiret sahneleri somut bir şekilde sunularak insanlara amellerinin onları nereye götüreceği gösterilir. Tevbe Suresi'nde hahamlar ve rahiplerden çoğunun malı haksızlıkla yedikleri ve Allah yolundan alıkoydukları anlatılır. Malı biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar için cehennem ateşinin kızdırıldığı ve bu ateşte alın, böğür ve sırtlarının dağlanacağı ifade edilir. Sa'd Suresi'nde ise müminlerin amellerine karşılık, onlara Adn cennetlerinin kapılarının açılacağı, orada tahtlara yaslanmış olarak türlü meyveler ve yiyecek isteyeceklerini ve yanlarında son derece iffetli yaşıt eşler bulacakları haber verilir. Bu ayetlerle bir yandan haklarını alamadan ömrünü tamamlayan insanların zararda olmadığı ve adl-i ilahinin muhakkak ortaya çıkacağı vurgulanırken, bir yandan da hakkın şahidliğini yapan insanların güzel davranışlarının karşılıksız kalmayacağı müşahhas bir şekilde ifade edilir.

B- Kafirlere etkisi:

Gayba inanmayan insan, gaybi cezalandırmadan dünya ve ahirette kurtulamaz. Gaybi inkar edene karşı, gaybın sahibi sürekli sarsıcı, incitici, hüsrana uğratıcı darbeler gönderir. Bunların bir kısmını sıralamak yerinde olacaktır.

Kafirleri Allah, melekler ve insanlar lanetlerler72. Bu azab onları saptırır73. Kalplerini katılaştırır74, mühürler75. Allah yolundan dönenleri, O'nu unutup terk edenleri O da terk eder ve yardımsız bırakır76. Onlara bütün kapıları açar, bütün imkanları verir, onların vahim bir durumda olduklarını hatırlamalarına engel olur. Aralarına düşmanlık sokar77. Onların inananlara karşı tuzaklarını boşa çıkarır78. Allah onlara gazab eder79. Allah azgın toplulukların yok oluşunda rol sahibidir. Nitekim geçmiş toplulukları da azgınlıklarından dolayı yok etmiştir80. Allah haddi aşanları, nankör ve günahkarları, kafirleri, zalimleri, hainleri, büyüklük taslayanları, bozgunculuk çıkaranları, aldatanları sevmez81. Münafıklara ve kafirlere azab eder82.

Gaybi varlıklardan şeytan, inanmayanların dostudur83. İnananlar ve ihlaslı olanlar hariç diğer bütün insanların gönlüne vesvese verir84. Bu vesveseler özellikle günahkar, müfteri ve kafir şahıslar üzerinde etkili olurlar85. Allah kendisine, peygamberlerine Cebrail ve Mikail'e düşman olan inkarcıların düşmanıdır86. İnkarcıların, zalimlerin, fasıkların, yalancı nankörlerin, hainlerin dosdoğru yolu bulmaları engellenir87.

Kafir ve münafık varoluşunu gayb unsuru olmaksızın yaşadığını sanarak varoluşunu yaşar, mümin ise her zaman Rabbinin gücünü, müdahalesini, sevgisini, gazabım, rahmetini, bereketini, feyzini, adaletini, fiillerini hissederek yaşar.

Sonuç

Müminin hayat mücadelesinde vahyi bilgilerin etkili olabilmesi ve onun varoluşunun en güçlü belirleyicisi haline gelebilmesi öncelikle bu bilgilerin müminin benliğini kaplaması, ondan bir parça haline gelmesi, onunla bütünleşmesi gerekir. Bu bilgileri iç dünyasında, yaşayan unsurlar haline getirip onların söylediğini hissetmesi gerekir. Kısacası bilginin mücerred bir bilgi olmaktan çıkıp müminde yaşayan, kaynayan, coşan, hislendiren, harekete geçiren bir ruh haline dönüşmesi gerekir.

Bu amaca yönelik olarak Rabbimiz gaybi unsurları anlayabileceğimiz düzeye indirgemiş ve görünen ile görünmeyen unsurların içiçeliğini bizlere göstermiştir. Gaybi meseleler öz olarak belirtilmiş, bu konudaki insan merakı sahih bilgilerle duyurulmuş ve insanoğlu zandan kurtulma imkanını yakalamıştır.

Müminlerin gayba ilgisi, onun bilinebilirliği/bilinemezliği noktasında kilitlenmemelidir. Gaybın müminin gücüne güç katan, onu destekleyen, imtihan eden, bazen korku ve hüznünü kaldıran aktif bir unsur olduğu ön planda tutulmalıdır. Bir şey yaparken gayb gerçeğini ve onu yönlendiren iradeyi hesaba katmak gerekir. Zira müminler aldıkları karar ve kurdukları planların gerçekleşmesinin Allah'ın dilemesiyle olacağını zihinlerinde taze tutarlar. "Hiçbir iş hakkında bunu yarın mutlaka yapacağım deme, inşaallah (Allah dilerse) de" (18/Kehf, 23-24)



Dipnotlar:

1- S. Kutub, Fizilaii'l-Kur'an, Dünya Yay., İst., 1991,c.6,s.554

2- Bakara 2/30

3- Alak 96/5

4- Bakara 2/31-33

5- Araf 7/172

6- Secde 32/9

7- Ahzab 33/72

8- İnsan 76/3

9- Şems 91/8-10; İsra 17/7

10- Bakara 2/29; Casiye 13

11- Zariyat 51/56

12- Kaf50/22

13- Fecr 89/28; Tevbe 9/172

14- Hac 22/66

15- Alak 96/6-7

16- İsra 17/11

17- Enbiya 21/37

18- Yunus 10/12

19- İsra 17/100

20- Mearic70/19

21- Mearic 70/20-21

22- Enam 6/116

23- Bekir Topaloğlu - H. Karaman; Arapca Türkçe Yeni Kamus; Nesil Yay., İst., 1991.S.305

24- Bakara 2/3

25- Al-i İmran 3/44; Yusuf 12/102; Kehf 18/22,26

26- Tevbe 9/78 ; Rad 13/9,10

27- Yusuf 12/81

28- Tevbe 9/94,105

29- Araf 7/187-188 ; Hud 11/31

30- Enam 6/73

31- Hadid57/3

32- Nemi 27/65

33- Bakara 2/25; Rad 13/18; İbrahim 14/16,17,23

34- Tahrim 66/6

35- Kaf 50/17,18

36- Araf 7/11-12

37- Nisa 4/97; Enam 6/61; Nahl 16/28,32; Muhammed27

38- Fussilet 41/38

39- Mümin 40/7

40- Şura 42/51

41-Mümin 40/7

42- İsra 17/88

43- Araf 7/27; Maide 5/95; Araf 7/200-201; Taha 20/120

44- Yusuf 12/102

45- Hud 11/49

46- İ. Derveze, Kur'an Cevap Veriyor, Yöneliş Yay., İst., 1988, S.228-229

47- Nall 16/77; Müminun 23/92, Kehf 18/26; Fatır 35/38; Nemi 27/65

48- Cin 72/26-27; Al-i İmran 3/79

49- Tevbe 9/64, 101; Muhammed 47/30; Münafikun 63/8

50- Sünen-i Nesai, Mısrr 1383/1964, c.8, 205; A. B. Hanbel, Müsned VI, 308

51- Araf 7/188; Yunus 10/20; Lokman 31/34; Kehf 18/23

52- Nur 24/24; Yasin 165; Fussilet41/20-22

53- İsra 17/44

54- Hac 22/18

55- Bakara 2/74

56- Halis Albayrak, Kur'an'da İnsan-Gayb İlişkisi, Şule Yay., İst., 1993, s. 174-175

57- A.g.e.,s.4O

58- Sebe 34/12-14

59- Saffat 37/6-10

60- Enam 6/112

61- Enam 6/128

62- Fatır 35/29

63- Zariyat 51/15-19

64- Müminun 23/1-5

65- Araf 7/157

66- Yunus 10/62-64

67- Fussilet 41/30-33

68- İnsan 76/7-10

69- Bakara 2/249

70- Enfal8/17

71- İslam Ansiklopedisi, d, s.545

72- Bakara 2/88, 159, 161; Nisa 4/46,52; Maide 5/64, 78; Feth 48/6

73- Nisa 4/88, 143; Hac 22/4; Şuara 99;Gaşiye88/37, 74

74- Maide 5/13

75- Nisa 4/115; Araf 7/100-101; Tevbe 9/87,93; Yunus 10/74; Münafikun 63/3

76- Nisa 4/115; Tevbe 9/67; Haşr 59/19

77- Maide 5/14, 64

78- Bakara 2/9; Al-i İmran 3/54; Nisa 4/142; Nemi 27/50 vd.

79- Bakara 2/61, 90; Al-i İmran 3/112; Araf 7/152; Enfal 8/16; Nahl 16/106 vd.

80- Enam 6/6; Yunus 10/13; İsra 17/17; Enbiya 21/9; Hac 22/45 vd.

81- Bakara 2/190, 276; Al-i İmran 3/32,57, 140; Nisa 4/36, 107; Maide 5/64, 87; Enam 6/141; Araf 7/71; Hac 22/38; Kasas 28/76

82- Al-i İmran 3/56; Tevbe 9/26, 39, 55, 66, 74

83- Enam 6/121; Araf 7/30; Nahl 16/100

84- Hicr 15/40; Nahl 16/100; Sad 38/83

85- Şuara 26/221

86- Bakara 2/98

87- Bakara 2/258, 264; Al-i İmran 3/86; Nisa 4/51; Tevbe 9/19,24; Yusuf 12/52; Nahl 16/107; Zümer 39/3; Mümin 40/28

AŞK'ÜL İSLAM 09 Temmuz 2009 19:14

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Abiiiiiiiiiii
Makale istemiyorum ki bennnn
Soru açık ve net idi
Cevap da açık ve net olmalı...
Dolandırmadan...
Bu budur
Bu bu değildir denmeli...
Ben sana soruyorum abi...
Makaleler dolu etrafta.. Bi google var kapıda ...
kimseye-söyleme000hayır000

Yitiksevda 09 Temmuz 2009 20:19

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Tasavvuf tefsirinde geçen anlam:
Allahu teala bildirirse, Resulullah da gaybı, gelecekte olan şeyleri bilir(Cin suresi 27)
Allahü teala dilediklerine, mucize ve kerametle gaybı bildirebilir.Bunların bilmesi de, (Ancak Allah bilir) ayeti kerimesine zıt olmaz. (Ancak Allah bilir) demek, (O bildirmedikçe kimse bilemez) demektir.


Şu kısım Fizilail Kuran tefsirinden:

26-Gaybın bilgisi O'nun katındadır.O gaybın sırlarını hiç kimseye açmaz.
27-Bu sırları sadece seçtiği peygamberlerine açar. Onların önlerinden ve arkalarından gözcüler, korucular salar.

Şimdi konunu özüne dönelim Allah bu ayetteki ifadede İsterse PEYGAMBER'lerine bildirebilir buna tamam.

ALLAH PEYGAMBER'lere bildirmedikçe kimse bilemez dediği halde TASAVVUF çevreleri Kendi uçurup kaçırdıklarına KERAMET mal etmeye çalışıyorlar işte burda tezatı görebiliyoruz.

Ama sizin cevabınız ÖLÜM gelmeden önce bildirilirmi Bu konuda RESULULLAH'ın vefatından önceki VEDA HUTBESİ ve ÖLÜM gelip çatmadan Bildirilmiş olabileceği kanısı ortaya çıkıyor .

Ayrıca bir çok kişiye RÜYA yolu ile akrabasının,kendisinin vs ÖLÜM'lerinin bildirildiği Anlatılmaktadır.

Sonuç olarak:
GAYB'ı ALLAH'tan Başkası Bilemez Yalnız Peygamberlerine isterse bildirebilir.Bazılarının ÖLÜM'leri öncesi kendisine veya başkalarına gösterilmesi GAYB değildir ALLAH'ın indinde olan bir durumdur.LÜTUFTUR.

AŞK'ÜL İSLAM 09 Temmuz 2009 20:36

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Hele şükür :=)
Bu sorular birinci basamak idi
Ve Açıkçası istediğim noktadayız...

GAYB'ı ALLAH'tan Başkası Bilemez Yalnız Peygamberlerine isterse bildirebilir.Bazılarının ÖLÜM'leri öncesi kendisine veya başkalarına gösterilmesi GAYB değildir ALLAH'ın indinde olan bir durumdur.LÜTUFTUR. demişsin ;

Şimdiii gelelim Ölüm olayının dışında; başka evrelerden bakalım ;

Şimdi sorulması gereken sorumuz şu :

Allahın kendisine lütuf ve ihsanda bulundugu insanlara Allah bazı bilgileri bildirebiliyor mu ?
Cevabımız EVET ise;
Gelelim soruya...

Biz bu insanların DOSDOĞRU olanı ile
Dosdoğru olmayanını nasıl ayırd edebiliriz ?

Allahın gerçekten Lütfettikleri var
Gerçekten lutfetmedikleri fakat sanki allah onlara lutfetmiş gibi davranan / yaşayanları var...

Bu iki tip insanı nasıl ayırt ederiz ?
Gol sorusu bu :)

Yitiksevda 09 Temmuz 2009 20:58

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Biz bu insanların DOSDOĞRU olanı ile
Dosdoğru olmayanını nasıl ayırd edebiliriz ?

Allahın gerçekten Lütfettikleri var
Gerçekten lutfetmedikleri fakat sanki allah onlara lutfetmiş gibi davranan / yaşayanları var...

Bu iki tip insanı nasıl ayırt ederiz ?


ALLAH'ın LÜTUF ve KEREM'i Sonsuzdur
ALLAH' Teala AYETLERİNDE şöyle bildirmektedir:

Musa'nın annesine: "Onu emzir; ona zarar gelmesinden bir korku hissettiğinde, kendisini denize bırakıver ve artık korkup üzülme! Biz, muhakkak onu sana iade edeceğiz ve kendisini peygamberlerden biri yapacağız." diye vahyettik."
(Kasas Suresi 7. Âyet Meali)

Böylece: "Allah içimizden bunlara mı lütufta bulundu?" demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil
mi?

Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir.
(FETİH/29)

İslam garib başladı. Başladığı gibi yine garib olacaktır. O gariblere ne mutlu!" dediler ki: Garibler kimlerdir Ya Resulullah? Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlar bozulduğunda iyi olandır. "Buyurdu.

Ayetlerde Lütuf sahibi olan kişiler Özellikle MUTTAKİ'ler olarak belirtilmekte,MUTTAKİ kişiler zaten tevazu sahibi kimselerdir Bu LÜTUF tekelcilik yapanların dediği gibi Belli kişilere değil MUTTAKİ olan MÜSLÜMAN'laradır.Nasıl ayırd edebiliriz KURAN MÜMİN MUTTAKİ kulların Eşkalini belirlemiştir inşaallah kafiidir değilse açabiliriz.

AŞK'ÜL İSLAM 09 Temmuz 2009 21:15

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
diye vahyettik... (Bir peygamberin annesi bu vahyi alıyor.. ) Üzerinde düşünülmesi gereken bir nokta...


bazısını bazısıyla denedik.. (Verilen lütuflar özellikle deneme amaçlı ! BUNA DİKKAT EDİLECEK )

Ruku edenler
Secde edenler
Belirtileri yüzlerindeki secde izidir ( Çok az insan görür o izi dikkat!.. )
İman edecekler
Salih amelde bulunacaklar...
İnsanlar bozuldugunda iyi olacaklar
Tevazu sahibi olacaklar (Kendisine el pençe divan durup hocam diye etraflarında pervane olanların da kafasını kıracaklar mümkünse )

Eveet belli bir eşkalleri var,
Ama bunlar da onlara LÜTUFTA bulunuldugunu ispat eder mi abicim ?
Sence ?

Örneğin, tam bu özelikleri taşıyıp da , ortalığa bende keramet var demeden , keramet özellikleri gösterip yayan , ya da şöyle söyleyeyim ALLAH İLE ARASINDAKİ MUHABBETİ ÇAKTIRMADAN SAĞA SOLA AÇIK EDEN ! insan/lar ( genelde onlara şeyh gavs hocam vb diye seslenilir :=) ) allahın luffu ile lutuflandırılmış mıdır ? Yani.. Her kuşun eti yenir mi ?

İşte en önemli nokta bu...
Yiyenler var...
Yemeyenler var..

Yitiksevda 09 Temmuz 2009 21:26

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
YAĞMUR SANCAK

Ruku edenler
Secde edenler
Belirtileri yüzlerindeki secde izidir ( Çok az insan görür o izi dikkat!.. )
İman edecekler
Salih amelde bulunacaklar...
İnsanlar bozuldugunda iyi olacaklar
Tevazu sahibi olacaklar (Kendisine el pençe divan durup hocam diye etraflarında pervane olanların da kafasını kıracaklar mümkünse )

Örneğin, tam bu özelikleri taşıyıp da , ortalığa bende keramet var demeden,keramet özellikleri gösterip yayan,ya da şöyle söyleyeyim ALLAH İLE ARASINDAKİ MUHABBETİ ÇAKTIRMADAN SAĞA SOLA AÇIK EDEN ! insan/lar ( genelde onlara şeyh gavs hocam vb diye seslenilir :=) ) allahın luffu ile lutuflandırılmış mıdır ? Yani.. Her kuşun eti yenir mi ?


Yağmur kardeşim Gavs vs kavramlar İSLAM dininde olamayıp sonradan eklenen isimlerdir.FATİHA suresinin mesajı apaçıktır Yalnız ALLAH'tan dilemek ALLAH bizlere bunu emretmiş iken ARACILAR kim oluyor SAHABE keramet gösterebildimi ki! ALLAH'ın İSLAM'ı ile uyuşmayan ALLAH'ın arşını beğenmeyenler,ALLAH'ı Hatun durumuna düşürecek kadar kendini kaybeden Elleri ile yazdıklarını ALLAH katından göstermeye gayret eden,Kendine bağlamak istediği MÜRİD'lerini rüya ile ONAYLAYAN,RABITA gibi din dışı bir olay sergiliyen,vs Bunlar ALLAH'ın islamı ile uyuşmayan uçuk kaçık olaylardır.Lütuf ALLAH'ın isteği iledir İsterse istediğine verir ama İSLAM'da olmayan RUHBAN kesim bunu kendine menfaat için istediği gibi kullanıyor.Darda kalanın ALLAH'tan istemesi gerekir iken RUHBAN sınıf isimleri ile istemek İSLAM'ın neresine konulabilir.

AŞK'ÜL İSLAM 09 Temmuz 2009 21:52

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Abi ben oradan gitmiyordum ama:)
Sorguladıgımız, Masaya yatırdığımız olay / olgu şu :

Basit bir örnek vereyim..
Misal de ben olayım...
İslami alanda bilgi yönünden diyelim çok ilerideyim
Elimle yüzlerce insanı islama davet ediyorum ve başarıyorum da ...
Dışardan bakanlar bana bulunmaz hint kumaşu muamelesi yapıyorlar ;
İnsanlarla namaz kılıyorum misal / islama ısındıracam ya !!!

Ama içeride ;
Namaz yok
iNFAK YOK
Yüzümde secde izi hak getire ...
İnsanlar bozuldugunda iyiymiş gibi davranarak geçip gidiyorum..
Tevazulu/ymuş gibi yapıyorum

Yani bende islam adına ne ararsan var ama allah ile ilişkim ÖZELDE sıfır...Genelde ise ne ararsan var islam adına.!

İşte tam böyle bir insan düşün
Gavsı mavsı bırak yani
Tam dediğim prototipi düşün
Ayrıca keramet namına birşeyler de oluyor diyelim ( çok insanda da olur )

Ne yapacaksın nasıl anlayacaksın benim ne olup ne olmadıgımı ?

Yitiksevda 09 Temmuz 2009 23:12

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
YAĞMUR SANCAK
Abi ben oradan gitmiyordum ama
Sorguladıgımız, Masaya yatırdığımız olay / olgu şu :

Basit bir örnek vereyim..
Misal de ben olayım...
İslami alanda bilgi yönünden diyelim çok ilerideyim
Elimle yüzlerce insanı islama davet ediyorum ve başarıyorum da ...
Dışardan bakanlar bana bulunmaz hint kumaşu muamelesi yapıyorlar ;
İnsanlarla namaz kılıyorum misal / islama ısındıracam ya !!!

Ama içeride ;
Namaz yok
iNFAK YOK
Yüzümde secde izi hak getire ...
İnsanlar bozuldugunda iyiymiş gibi davranarak geçip gidiyorum..
Tevazulu/ymuş gibi yapıyorum

Yani bende islam adına ne ararsan var ama allah ile ilişkim ÖZELDE sıfır...Genelde ise ne ararsan var islam adına.!

İşte tam böyle bir insan düşün
Gavsı mavsı bırak yani
Tam dediğim prototipi düşün
Ayrıca keramet namına birşeyler de oluyor diyelim ( çok insanda da olur )

Ne yapacaksın nasıl anlayacaksın benim ne olup ne olmadıgımı ?


İyi ile kötüyü ayırd etme hususunda ALLAH bizlere şöyle buyurmaktadır:

Ey iman edenler! Allah'a karşı takva çerçevesinde hareket ederseniz, O size iyi ile kötüyü ayırmaya yarayan bir anlayış (furkan) verir, günahlarınızı örter ve sizi bağışlar(Enfal 29)

Kuran kendisini tanımlarken Muttakiler için hidayet rehberi olduğunu söylemektedir.(Bakara 2) Dolayısıyla takvanın bir sonucu olarak ihsan edilen furkan'a nail olmadan vahyin nurundan yeterince istifade edilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Kim Allah'a karşı saygılı davranırsa (takva sahibi olursa) Allah ona bir çıkış ve kurtuluş yolu gösterir.(Talak 3)

Bu ayetlerden yola çıkalım Muttakilere iyi ve kötüyü ayırd edebilecek yolları gösterme ALLAH'ın indinde olan LÜTUF'tur.

ŞONUÇ olarak takva sahibi olmaktan yani Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle düzenlenen bir hayat tarzından geçmektedir.Söz konusu bilincin makamı da KALP'tir.Kalpler ALLAH'ı anmakla MUTMAİN olur Huzurlu bir hayat NEFİS TEZKİYESİ ile TAKVA sahibi bir yaşam ile gerçekleşir.

AŞK'ÜL İSLAM 09 Temmuz 2009 23:39

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Abi işte şimdi bu cevaba bittim:)
alkış000

SÖYLEYECEK BİR ŞEY BIRAKMAMIŞSIN

Şimdi en başa dönelim ve yeni bir irdeleyeceğimiz nokta yakalayalım
Var mı senin konuyla alakalı, yakaladığın irdelemek istediğin bir başka nokta ?

Yitiksevda 10 Temmuz 2009 08:47

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
28-Zulme ve zorbalığa karşı HİCRET ederler.

Müslümanın HİCRET etmesi günümüz şartlarında nasıl olmalı:

AŞK'ÜL İSLAM 10 Temmuz 2009 12:01

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Abi islam dini içinde tekzibe uğrayabilen konulardan bahsedelim.
Çıkış noktamız bu.

HİCRET Konusunda bir tezkip var mı önce bunu bi belirtmen lazım bunu işleyeceksek.

Yitiksevda 10 Temmuz 2009 13:19

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
Tekzib Kelime anlamı :Yalanlamak. Bir işe inanmayıp inkar etmek. Yalan olduğunu söylemek. Anlamlarına gelir bunu öncelikle izah edelim.

Bizler günümüz İSLAM toplumu olarak HİCRET'i sade PEYGAMBER dönemi için genelde görmekteyiz bu olgu HİCRET'in tam manası ile anlaşılmadığını göstermektedir HİCRET:Zalimlerin içerisinde yaşamaya razı olup hicret etmeyenlerin cezası elbette vardır.

Buhari'de yer alan bir hadiste İbni Abbas şöyle rivayet eder: Müslümanlardan bazıları mallarının orada bulunması nedeniyle Mekke'de müşriklerle beraber yaşıyorlar hicret etmiyorlardı. Bir gün bir ok fırlayıp birisine isabet etti ve öldü. Bunun üzerine Allah:Kendilerine yazık edenlerin canların aldıkları zaman... ayetlerini indirdi.


Yeryüzünde ZALİM'lerin sömürgeleri altında MUSTAZAF olarak ölmemek için gerektiğinde ZİLLET'e boyun eğmeme adına MAZLUM'lara ZULÜM edilriken rahatımızın bozulacağından korkarak HİCRET edemediğimiz vakit gerçek manada anlayamamışlığımız gün yüzüne çıkar.

GÜNÜMÜZ İSLAM toplumunda en zorlu HİCRET'lerden biri MÜSLÜMAN kadınların omuzunda olan HARAMLARDAN HELALLERE doğru giden bu kutlu davadaki EĞİTİM yani Allah’ın dinine bütünüyle sahip çıkarak, yetiştirecekleri SALİH evlatlarla ÜMMET'in yeniden dirilişini sağlayacaklar bu bir HİCRET değilmi.

İLİM için BAŞÖRTÜ'leri için ALLAH'ın emirleri doğrultusunda yaşam sürmek adına herşeylerinden vazgeçme adına direnen BACILARIMIZIN yaptıkları HİCRET değilmi.

HİCRET illa bir yerden başka bir yere göç değildir ALLAH'ın dininin HÜKÜM'leri için herşeyini feda edebilmekte bir HİCRET'tir.

Yitiksevda 10 Temmuz 2009 13:22

RE: İslami AHLAK Temsilcisimiyiz!!!
 
ALLAH'ın izni ile maddeler halinde verdiğim her noktayı en güzel şekilde el birliği ile açmaya ve anlatmaya gayret edelim KARDEŞ'lerim.

Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
(BAKARA/218)

Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır."
(AL-İ İMRAN/195)

Onlar, kendilerinin inkâra sapmaları gibi sizin de inkâra sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine yüz çevirirlerse, artık onları tutun ve her nerede ele geçirirseniz öldürün. Onlardan ne bir veli (dost) edinin, ne de bir yardımcı.
(NİSA/89)

Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki: "Nerde idiniz?" Onlar: "Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik." derler. (Melekler de) "Hicret etmeniz için Allah'ın arzı geniş değil miydi?" derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o?
(NİSA/97)

Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü'ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
(NİSA/100)

Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiç bir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yaptıklarınızı görendir.
(ENFAL/72)

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte gerçek mü'min olanlar bunlardır. Onlar için bir bağışlanma ve üstün bir rızık vardır.
(ENFAL/74)

Bundan sonra iman edip hicret edenler ve sizinle birlikte cihad edenler, işte onlar sizdendir. Akrabalar (mirasta) Allah'ın Kitabına göre, birbirlerine (mirasta) önceliklidir. Doğrusu Allah her şeyi bilendir.
(ENFAL/75)

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır.
(TEVBE/20)

Zulme uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel bir biçimde yerleştireceğiz; ahiret karşılığı ise daha büyüktür. Bilmiş olsalardı.
(NAHL/41)

Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destekçisidir). Şüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.
(NAHL/110)
Allah yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak Allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
(HAC/58)

Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
(NUR/22)

Bunun üzerine Lut ona iman etti ve dedi ki: "Gerçekten ben, Rabbime hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."
(ANKEBUT/26)

Ey Peygamber, gerçekten biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık). Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik). Böylelikle senin için hiç bir güçlük olmasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
(AHZAB/50)

(Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve O'nun Resûlü'ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.
(HAŞR/8)

Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.
(HAŞR/9)

Ey iman edenler, mü'min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü'min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(MÜMTEHİNE/10)


SAAT: 20:09

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306