Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Çocuk Ve Gençlik Eğitimi (https://www.forum.medineweb.net/740-cocuk-ve-genclik-egitimi)
-   -   Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi (https://www.forum.medineweb.net/cocuk-ve-genclik-egitimi/30908-medineweb-adem-gunesten-cocuk-terbiyesi-ile-ilgili-sozler-arsivi.html)

EyMeN&TaLhA 04 Mart 2015 19:52

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
SORU: İlkokula giden çocuğuma haftalık harçlık vermem doğru mudur?

CEVAP: İlkokuldaki bir çocuğa haftalık harçlık vermek doğru değildir. Bu dönemde çocuk, elindeki parayı bir hafta boyunca yönetecek beceriye sahip değildir.

Ortaokul döneminin sonuna kadar, çocuğa günlük harçlık verilmeli ve harcayacağı yer ile ilgili adres göstererek rehberlik edilmelidir. Örneğin "Ayran, tost alacağım." diyorsa, verilecek para o miktarda olmalı. Çocuk o paranın üstünde ayran, tost yazıyormuşçasına önceden belirlenenleri almaya yönelmeli.

EyMeN&TaLhA 05 Mart 2015 19:52

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
SORU: Oğlum silah gibi oyuncaklarla oynamayı çok seviyor, bir sakıncası olur mu?

CEVAP: Erkek çocuğunun oyuncak silahlara ilgi duyması doğaldır.

Oyuncak silah ya da kılıç gibi oyuncaklar zararlı değildir.

Erkek çocuklar yerde bir çöp görse alır, silah gibi oynamaya çalışır. Bu biraz da tabiatına bağlıdır.

Tehlikeli olan çocuğun o silahı birilerinin aracı olarak görmesidir.

Örneğin çocuk, dizilerdeki karakterleri edinmeye başlarsa ve onun rolünü kendi fıtratı üzerinde davranış olarak giyinmeye başlarsa durum tehlikelidir.

O kişinin duyarsızlığını ve şiddetini benimsiyor olması önemlidir; bakışını, acımasız halini kopyalarken o silahla özdeşleştirirse ve o adamı örnek haline getirirse, o kişinin duyarsızlığı çocuğa bulaşır. İşte zararlı olan budur

EyMeN&TaLhA 06 Mart 2015 19:43

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Bir eğiticinin başarısı, öğrencisinde uyandırdığı merak kadardır…

Bazı çocuklar, tabiattaki yaşama meraklıdır; bir kırkayaklı böcek gördüklerinde merak duygusu tetiklenir, onu incelemek ister… Bazıları, müziğe meraklıdır, ince tınılar arasında farklılığı hissettikçe heyecan duyar.

Eğiticiler başarıyı artırmak için çocukları çikolata "hırsı" ile birbirleriyle yarıştırmak yerine "merak" duygusunun gücünü keşfetmelidir.

Matematik dersi anlatan bir eğitici, tabiata karşı "meraklı" öğrencisine kırkayaklı böceğin ayaklarını birlikte sayarken saymayı öğretebilir.

Coğrafya öğretmeni, müziğe "meraklı" öğrencisine, dünya haritası üzerinde kültürel müzikleri anlatırken, ülkelerin coğrafi konumlarını öğretir.

Merak duygusunu yitirmiş çocuklara “ödevini kim erken bitirirse ona çikolata vereceğim” denildiğinde, onların enerji dolu bir hâl ile yeniden canlandıklarını görürsünüz… Böylesi çocuklar, yeni şeyler öğrenmenin verdiği “dingin bir heves” ile değil, çikolata alabilme, öne geçme veya geride kalmama hırsı ile ödevlerine saldırırlar.

Hırs, dış motivasyondur, başarıyı artırsa da kişilik gelişiminin önündeki en büyük etkendir.

EyMeN&TaLhA 06 Mart 2015 19:46

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
AİLE İÇİNDE TARTIŞMA OLMALI MI?

Burada aile içi tartışmayla kavga arasındaki farkın bilinmesi önemlidir.

Kavgada şiddet ve darp söz konusuyken, tartışmada böyle bir şey yoktur.

Aile içi tartışmalara çocukların şahit olması gereklidir. aile içi tartışma bir kültür olarak çocuklara doğru yansımalıdır.

Ailede kavgaların yaşanmaması için tartışma kültürünün oluşması gerekir. Aile içerisindeki tartışmalar o ailenin tuzu biberidir, olmazsa olmazıdır. Nasıl ki bir yemek tuzsuz ve çeşnisiz olduğu zaman lezzeti kaçıyorsa; aile içerisindeki tartışmalar, ki biz buna "sınır belirleme mücadelesi" diyebiliriz. Kişinin kendi kişilik sınırını belirleme mücadelesi, eşinin kişilik sınırını görme mücadelesi olmazsa o takdirde ileride kişilik ihlalleri oluşabilir. Yani eş eşe bir söz söylediğinde, bir davranışta bulunduğunda, hoşnut olmayan bir şeyi yaşadığında kendi düşüncesini ifade etmesi ve eşin de bunun karşısında kendi düşüncesini ifade ediyor olması gerekir. Çünkü bu eşin eşe karşı olan kişilik sınırlarını tanımasında yardımcı olacaktır.

Evde yaşanan tartışmalar sırasında çocuğa “Yavrum sen hadi git odanda otur, biz annenle görüşeceğiz” denmesi doğru bir davranış değildir.
Anne-baba kişilikli bir anne-baba ise ve eşinin kişiliğine saygı duyan bir anne-baba ise çocuğunu asla odaya göndermemesi gerekir. Çocuğun olduğu yerde bunu yaşamak lazım. Çünkü çocuk odaya gittiği zaman çok defa anne-babanın seslerini yükseltmesinden, birbirlerine kızıyor, bağırıyor olmasından hayalen daha büyük şeyler düşünür. 'Babam şimdi bıçağı aldı, annem bağırıyor. Babam şimdi üstüne gitti, şimdi bıçağı mı batıracak' gibi şeyler düşünür. Vuracak, diye düşünür. Dolayısıyla çocuğun hayali her zaman gerçek yaşanan tartışmalardan çok daha tehlikeli şeyleri kendisine hissettirir. Çocuğun tartışma ortamında bulunması gerekir, böylece çocuk bir tartışmanın nasıl idare edildiğini de görür.
Eğer bir kız çocuğu ise annenin bir tartışmayı nasıl idare ettiğini, eğer erkek çocuk ise babanın tartışmayı nasıl idare ettiğini, tartışmanın sonuca nasıl bağlanabildiğini görmesi gerekir.

"Sonuca bağlama" aslında o tartışmanın öğreticiliği açısından burada en önemli kısımdır. Yani tartışma olacak, şunlar olacak, bunlar olacak ama eş eşe hem problemin nasıl çözüldüğünü göstererek kendisine olan hayranlığı artıracak, hem de çocuk kendi evliliğinde kendi sorunlarını yaşarken babadan öğrendiği problem çözme yeteneğini, tartışmayı idare etme yeteneğini kendi evliliğinde de uygulayacak. Yoksa çocuk odaya gönderilirse ona acemilikler yaşatmış olunur.

Her tartışma çocuğun yanında çözüme kavuşturulacaksa, çocuk o tartışmanın içerisinde olmalı.

Çocuğun yanında yapılan tartışmalar mutlaka bir sonuca bağlanmalıdır.

Eğer çocuğun yanında yapılan tartışmalar çözüme kavuşmuyorsa, işte o zaman sıkıntılar başlar. En belirgin sıkıntı, çocukta dikkat dağınıklığına sebebiyet vermesidir. Yani akşam anne-baba tartışmış ve sabah küs olarak evden çıkmışlarsa, çocuk bu vaziyette okula gittiyse anlatılan konuyu anlamayacaktır. 'Babam çok sinirli çıkmıştı, eve geldiğinde annemi döverse, annem evden kaçarsa' vesaire gibi düşünceler çocuğun zihnini hep meşgul edecektir

EyMeN&TaLhA 06 Mart 2015 19:48

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuk yetiştirmede en büyük yanılgı “Başlangıçta ne kadar daraltırsan ileride o kadar rahat edersin,” diye düşünüp, en erken dönemlerde çocuğu engelleyerek davranışlarını düzeltmeye çalışmaktır.

Çocuk hayatının ilk yılları olan 0-4 yaş arası dönemde, olabildiğince ve alabildiğince geniş, duygularını ne kadar özgürce yaşarsa, ileriki yıllarda davranışlarında o kadar disiplinli olur.

Eğer başlangıçta davranışlarında disiplin altına alınmaya çalışılırsa, iç dünyasında bunaltılar yaşar, hırçınlaşmaya başlar ve kişilik gelişimi zarara uğrar

EyMeN&TaLhA 06 Mart 2015 19:49

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
KREŞE UZUN SÜRE BIRAKILAN ÇOCUKLAR...

İnsanın sevgiye en çok ihtiyaç duyduğu dönem çocukluk dönemidir. Bir kişi, çocukluk yıllarını ne kadar annesinin kucağında ve babasının omuzlarında geçirmişse ruhen o kadar dingin olur.

Bu yüzden bir çocuğun ilk yıllarını annesinin yanında geçirmesi çok önemlidir.

Sevgi sunan hiç kimse anne kucağı kadar sıcağını sunamaz çocuklara. Ve hiçbir omuz baba omuzu kadar yücelere çıkaramaz çocukları.
Özellikle erken çocukluk döneminde bir çocuğu annesinden uzun süre ayrı kalması onun duygusal gelişimini olumsuz etkiler, bazen ciddi hasarlara sebep olabilir.

Zira çocukluk döneminde bir duygusal yakına ‘güvenli bağlanamayan’ kişiler yetişkinlik döneminde ‘güvensiz’ bir hayat sürer. Hem küçüklükleri hırçınlık ve söz dinlemezlik içinde geçer, hem de yetişkinlik yılları problemli olur.

Annesine güvenle bağlanamayan kişi, eşine de güven içinde kendisini teslim edemez. Hep, bir yanı kendisini korumak üzere kenarda durur. “Ne olur ne olmaz, dünyanın bin bir türlü hâli var” diyerek en yakınlarından bile kendini korumaya çalışır. Ve hayatın bir savaş üzerine kurulu olduğunu her fırsatta dile getirir, kendi hayatını da o anlayışla kurgular; eşi ile savaş, işi ile savaş, komşu ve akrabaları ile savaş…

Böylesi kişiler hayatlarında başarılı olsa da ruhen hep bir tükenmişlik içindedir. Tahammül güçleri zayıftır, her an patlayacak bir bomba gibidirler.
Çocukluğunda güven duygusunu doyasıya tadamamış çocuklar büyüyüp yetişkin olduklarında kullandıkları en belirgin söz ‘babana bile güvenmeyeceksin’ olur.

Belki kalabalıklar içinde çok neşelidir bu kişiler. Sosyal hayatın ‘palyaçosu’ gibi vazgeçilmezdirler. Girdikleri ortamların cıvıl cıvıl şenlendiricisidirler. Ama geceleri aynanın karşısında yüzlerindeki maskeyi çıkardıklarında altındaki ‘mutsuz’ asık suratlarını kendileri bile görmeye tahammül edemez. Dolayısıyla çoğu defa kendileri ile baş başa kalmayı hiç sevmezler.

Kendi ruh acılarını kendilerinden başkası bilemez…

Bugün toplum olarak, ruhunda böylesi acılar barındıran kişilerin sorunları ile boğuşuyoruz. Annesiz büyüyen çocukların sorunlarını konuşuyoruz. Annesi olduğu hâlde anne sevgisine doyamamış veya annesi yanında olmadan büyüyen çocukların oluşturduğu toplumun sıkıntısıdır çektiğimiz.
Sevgisizliktir sorunumuzun adı, aşkı bilememektir. Mevlana’sızlıktır çocukların kalbindeki katılaşmış yükün adı. Çocuklar anne sevgisine doyamadan büyüdükleri için kendi çocuklarına da hakkıyla annelik yapamıyor. İşte bu yaman çelişkinin sıkıntısını yaşıyoruz toplum olarak. Çocuklar ile annelerin koparılması sorunudur bugünkü sorunumuzun temelinde yatan.

Bakın etrafınıza göreceksiniz, çocuğuna yetemediğini düşünen birçok anne daha erken yaşlarda ‘davranış öğrenmesi’ için onu kreşe veriyor. Belki de hiç ihtiyacı yokken ‘madem çocuğu kreşe verdim, okul parasını da çıkarayım’ düşüncesiyle çalışma hayatına atılıyor.

Günümüz çalışma hayatı ise kadına karşı çok acımasız; ‘Bu kadının bir çocuğu var, işten erken çıksın da çocuğu ile buluşsun’ demiyor. Aksine, ‘kadın, erkek ile eşittir’ diyerek erkek gibi çalıştırıyor anneleri.

Eğer bir toplumsal diriliş yaşanacaksa, bu dirilişin ilk ‘saygın kişisi’ kadınlar olmalı, anneler olmalı. Bunun yolu anneler ile çocuklarını buluşturmaktan geçiyor.
Örneğin, kadınların mesaisi geç başlasın, sabahları bebekleri ile sarmaş dolaş olsunlar. Erkeklerden daha yüksek maaş alsınlar, daha az çalışsınlar. Mesaisi erken bitsin annelerin. Hiçbir şey yapamazsanız, belediyeler annelere özel otobüs, taksi oluştursun. Pembe taksi deyin örneğin bunlara. Anneler saatlerini sokakta otobüs bekleyerek, çocuğuna yetişmek üzere sağa sola koşturarak geçirmesin.

Biliyorum, ‘Bunlar sanayi toplumuna uygun değil. Kadın önce bir iş gücüdür, anne değil’ diyeceksiniz. Ama gidin bakın kreşlere, çocuklar ‘çiftlik civcivleri’ gibi işten çıkıp kendisini alacak annelerini bekliyor geç saatlere kadar.

İster işveren olun, ister bu ülkeyi yöneten bir makam sahibi; saat 07.00’de kreşe bırakılıp 19.00’da alınan çocuklardan oluşacak bir toplumda ‘güvenli’ ve ‘huzurlu’ insanlar beklemeniz doğru olmaz

EyMeN&TaLhA 06 Mart 2015 19:58

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Teknolojik gereçler, zayıf aile bağı olan çocuklarda daha hızlı bağımlılık oluşturur.

EyMeN&TaLhA 06 Mart 2015 20:16

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Bebek annesini kendisinin devamı zanneder, onu her an görmek ister.

Annesi bir an gözden kaybolsa kaygılanır ağlamaya başlar, korkar, yalnızlığını hisseder.

Bir çok anne ise bebeğinin kendisine bu kadar kuvvetli bağlanmasına anlam veremez, bebeğinin anormal şeyler yaşadığını düşünür. Bağlanmanın önemini bilmeyen pek çok anne bebeğinin kendisine bağlanma çabasından ürker, çekinir.

Bebeğinin kendisine bağlandıkça kopamayacağını zanneder. Halbuki yeni doğan bebek annesine ne kadar engelsizce erişirse kendini o kadar emniyette hisseder, ne kadar emniyette hissederse de annesinden o kadar kolay ayrılır.

Bebekler doğumdan itibaren iki yaşın sonuna kadar anne ile bağlanma dönemindedir. Bu dönemde "güvenli bağlanma"nın oluşabilmesi için anne ve bebek geceleri aynı yatakta, birlikte uyumalıdır.

EyMeN&TaLhA 11 Mart 2015 08:49

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
ÇOCUK İNSANI İYİ EDER

Evinde çocuk olan herkese!

Allah size bir psikolog göndermiş, kendinizi ona bırakın ve ruh dünyanızı onarmasına izin verin.

Yavaşlayın ve onun sakin dünyasına kendinizi bırakın.

Gerginlik ve tahammülsüzlük yaşıyorsanız, çocukların meşgul olduğu ince işlere kendinizi vererek ruhunuzun sekineyi yakalamasına fırsat verin.

Bir hamur işine ya da boncuk işine çocukla birlikte yoğunlaşmak güzel bir fırsattır.

Bir annenin en iyi ilacı çocuğudur.

Çocuk en iyi psikologdur; kendisini onarmasına izin veren anne babayı iyi eder.

EyMeN&TaLhA 11 Mart 2015 08:51

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]





Pedagojide, sabah kahvaltıları aile içindeki “düzenin”, akşam yemekleri o ailenin "aidiyet" bağlarının nasıl olduğunun bir göstergesidir.


SAAT: 19:28

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306