Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Cuma-Bayram-Kandiller (https://www.forum.medineweb.net/648-cuma-bayram-kandiller)
-   -   Medineweb' le Mevlidi Nebevi (https://www.forum.medineweb.net/cuma-bayram-kandiller/14160-medineweb-le-mevlidi-nebevi.html)

CaferTayar 15 Nisan 2008 09:54

Medineweb' le Mevlidi Nebevi
 
Doğum zamanı demektir. Peygamberimizin doğumu ve bunu anlatan eser anlamında kullanılır.

1989 yılından beri kutlanmakta olan Kutlu Doğum Haftası fikri nasıl doğdu?

Sizin de bildiğiniz gibi Peygamberimizin dünyayı teşrifleri olan Mevlid-i Nebevi, asırlardır milletimiz tarafından ‘Mevlid Kandili’ olarak kutlanmaktadır. Mevlid Kandili ilk defa 13. asırda Erbil Atabeği Muzafferüddin Gökbörü tarafından iki ay süreyle kutlanmaya başlandı. Mevlid Kandili münasebetiyle ilim adamları bir araya gelip ilmi, fikri sohbetler yapıyor, halk sokaklarda mevlidi bir bayram havasında kutluyordu.
Süleyman Çelebi’nin kaleme aldığı Vesiletü’n Necat isimli şiirin, Mevlid adıyla, yüzyıllardır sevinçte, tasada, doğumda, ölümde okuna gelmesi ve bu geleneğin bugün de canlı bir şekilde devam etmesi, Peygamber sevgisi etrafında teşekkül eden milli ruhun ifadesidir.
Yüce dinimiz, huzurlu ve mutlu dünyanın en büyük hayat kaynağıdır. Bu noktadan hareketle dini tefekkürü cami dışına taşırmak, değerli ilim adamlarımızın araştırmalarını ve düşüncelerini halka aktarabilmek için Mevlid kandilini hayırlı bir vesile telakki eden Türkiye Diyanet Vakfı, yüzyıllar önce bir ilim ve kültür bayramı şeklinde kutlanan Mevlid geleneğini canlandırmayı amaçlamıştır. Bu düşünce ile Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı, "Kutlu Doğum Haftası" olarak ilan etmiştir.

Bir gelenek haline gelen Kutlu Doğum Haftasının gayesi nedir?

Mevlidi, Türk kültürünün sağlam bir mesnedi, milletimizi birlik ve bütünlük içinde aydınlık geleceğe taşıyacak sağlam bir gelenektir. Hafta dolayısıyla hazırlanan programlar belirlenirken gözetilen gaye hep bu olmuştur.
Takip ettiğimiz geleneğin gücü ve bunun hâlâ milletimizin gönlünde dipdiri yaşaması, gelecek için bizleri umutlandırmaktadır. Yüzyıllardır görülmüştür ki Türk Milleti inançlıdır, hoş görülüdür, dinî inançlarını bir kavga konusu olarak değil, barış ve huzur kaynağı olarak görmektedir.
Mevlid’le ifadesini bulan kültür atmosferi, bu geleneğin devamıdır. 1989’dan beri icra ettiğimiz programlardan devşirdiğimiz fikir ve kültür iklimi, Türkiye Diyanet Vakfı’nın hayırlı bir yolda olduğunu göstermektedir. Unutulmamalıdır ki, insanlık için en güzel rehber; bütün güzellikleri bünyesinde toplayan ve güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilen Hz. Peygamber, model ise Peygamberimizin insanlığa sunduğu modeldir. Çünkü O, tam bir anarşi ve kargaşa ortamında, insanlık için bir güneş olmuş, çirkinlikleri güzelliklere tebdil etmiştir. İnsanlık O’nun getirdiği yüce değerler ve prensipler doğrultusunda büyük medeniyetler kurmuş, kaybedilen haklarına kavuşmuş, fıtratında var olan yüce değerlerin farkına varmış, kadın erkek Allah’ın ve cemiyetin huzurunda eşit olmanın hazzını tatmıştır.
İslam medeniyeti Kur’an ve Hz. Peygamberin sünnetinden kaynaklanan, evrensel ahlak ilkeleri ve insan hakları ile ilmi anlayış üzerine bina edilmiştir. Zira İslam Medeniyetinin esası, İslam dininin hikmet ve adaleti üzerine kurulmuş olduğundan, ilmi ve irfanı öğretmiş, zulmü ve zoru yasaklayarak, haksızlıklara karşı koymayı hedef almıştır. Şurası bir gerçektir ki Cenab-ı Hak, insanın kendisi ile olan ilişkisini iman ve ibadete bağladığı halde, insanın diğer insanlar ve eşya ile ilişkilerini ahlak ve hukuk kurallarına bağlamıştır. Kamil bir insan, bu ilişkilerini yerli yerince ve dengeli bir biçimde yapan kişidir. İşte Hz. Muhammed, bunu sağlayan ve bize örnek olan insandır.
Biz de Türkiye Diyanet Vakfı olarak, örnek insan Hz. Muhammed’in evrensel prensiplerini ve insanlığa getirdiği yüce değerleri, günümüz şartlarını da dikkate alarak insanlığa ulaştırmak amacıyla Kutlu Doğum Haftası’nı ihdas ettik.

Bu hafta münasebetiyle gerçekleştirilen faaliyetlerden kısaca bahseder misiniz?

—Öğrencilerin, Sosyal İlimler arasındaki bilgileri müfredat seviyesinde ve doğru olarak öğrenmesi, bu alandaki bilgilerin derinleştirilmesi; öğrencilerin ve velilerin "Kutlu Doğum
Haftası"na ilgilerinin sağlanması ve Hz. Peygamber sevgisinin yaygınlaştırılması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı ile organizeli olarak Türkiye genelinde Lise ve Meslek Liseleri arasında bilgi yarışması düzenlenmektedir. Bu yarışmaya gerek öğrencilerin, gerek velilerin ve gerekse okul idarelerinin bir hayli ilgi gösterdiği sevinçle müşahede edilmektedir.
— Yine aynı amaç doğrultusunda ilköğretim çağındaki yavrularımızın da bu haftaya iştirakini sağlamak amacıyla değişik yıllarda resim ve şiir yarışmaları düzenlenmiştir. Yarışmaya iştirakin fazla olması, bu haftanın özellikle ilköğretim çağındaki çocuklarımız arasında da ilgi uyandırdığını göstermiştir. Gelen şiir ve resimler çocuklarımızın kabiliyetlerini sergilemelerine imkân vermiştir.
—İmam-Hatip Lisesi öğrencilerine, araştırma yapıp düzgün bir şekilde yazma alışkanlığı kazandırmak; İslam ile aktüel kavramlar arasında irtibat kurup düşünmelerini temin etmek amacıyla Türkiye genelinde İmam-Hatip Liselerindeki öğrenciler arasında düzenlenen kompozisyon, hutbe metni hazırlama vb. yarışmalara da ilginin bir hayli fazla olduğu görülmüştür. Çocuklarımızın araştırma ve bir emek mahsulü neticesinde ortaya koydukları eserler bizleri memnun etmiştir.
— Bu faaliyetlerin önemli bir ayağını da yurtdışına yönelik olarak gerçekleştirdiğimiz yarışmalar oluşturmaktadır. Her yıl değişik konularda özellikle Türk cumhuriyetleri, Balkanlar ve Türk Topluluklarına yönelik Peygamber sevgisi, vatan ve millet sevgisi konularında düzenlenen şiir yarışmaları neticesinde edebiyatımıza yeni eserler kazandırılmıştır.
— İlim adamlarımızın bu haftaya iştirakini sağlamak üzere, ilmi inceleme ve araştırmayı teşvik etmek amacıyla 1995 yılından bu yana her yıl, İslam Dini ve kültürü alanında yapılan ilmi bir araştırmaya ödül verilmektedir. Bu amaçla açılan yarışma ilim çevrelerinde 4 yıldan beri büyük ilgi uyandırmıştır.
— Ayrıca dünyanın değişik ülkelerinden ilim adamlarının katılımıyla her yıl değişik bir konuda Uluslararası İlmi Sempozyum düzenlenmektedir. Çok önemli konuların ele alındığı bu sempozyumlarda sunulan tebliğler ve yapılan müzakereler Vakfımız tarafından kitap olarak bastırılmakta ve halkımızın istifadesine sunulmaktadır. Bu bağlamda bu sempozyuma kariyerinde uzmanlaşmış ilim adamları sempozyum konuları hakkında uzun araştırmalar yapmakta ve bu sempozyumda değerli tebliğlerini ilgililerin bilgisine sunmaktadır.
Kutlu Doğum Haftası çerçevesinde 1995 yılından itibaren "Bir Dal Gül Ver" kampanyası başlatılmıştı. Bu kampanyanın amacı neydi?

—Bilindiği üzere gül; edebiyatımızda Peygamber Efendimizin rumuzu olarak kullanılmıştır.
Vakfımız; hem Peygamberimizi anmak, hem de O’nun rahmet ve sevgi peygamberi olduğundan hareketle, içinde bulunduğumuz zor günlerde insanları bir sevgi halesi etrafında toplamak amacıyla "Bir Dal Gül Ver" kampanyası başlatmıştır.
Dünyanın yeni yapılanma ve arayışlar içerisine girdiği; bunalımlardan kurtulmanın yollarını aradığı şu günlerde, sıkıntının, kaosun, huzursuzluğun panzehiri olan sevginin gönüllerde yeşertilmesi bir mecburiyettir. Dünya sevgi üzerine kurulmuştur. Sevgi ve hoşgörü bütün problemlerin yegâne çözüm kaynağıdır. Sevgi en güzel ifadesini Gül’de bulur. Bu manada, sevgisi bütün insanlığı kucaklayan Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doğum yıldönümünde bütün vatandaşlarımızın sevdiklerine bir dal gül vermesinin, insanımızın birbirine daha sıcak bakmasına vesile olacağı ve güzel bir hoşgörü ortamı yaratacağı inancındayız.
—İlki 1996 yılında başlatılan "Kutlu Doğum Aşı", Türk kültürüne uygun bir şekilde icra edilmektedir. Misafir ağırlama bilindiği gibi Türk insanının vazgeçilmez bir özelliğidir. Bu düşünceden hareket eden Türkiye Diyanet Vakfı, hazırladığı 3500 kişilik etli pilav ve ayranı, Kocatepe Camii avlusunda misafirlerine ikram etmektedir.
— Yine bu hafta münasebetiyle kültür etkinlikleri çerçevesinde Türk Tasavvuf Musiki konserleri düzenlenmektedir. Büyük bir coşkuyla icra edilen konserlere halkımızın yoğun ilgi göstermesi bizleri sevindirmektedir.
Takdir edileceği üzere bütün faaliyetlerimizi burada anlatmak mümkün değildir. Bu saydığımız faaliyetler belli başlılarıdır. Bu faaliyetlerin tamamı ve benzerleri tüm yurt çapına yayılmış şubelerimiz tarafından da icra edilmektedir.

NUR 02 Mart 2009 22:33

Kutlu doğum etkinlikleri
 
Selamün aleyküm verahmetullah,

Kutlu doğum yaklaşırken, camilerimizde, Kur'an Kurslarımızda program yapmak isteyen hocalarımız için netten hazır bir program buldum.Bir okula ait olan bu çalışmada kendi programımızın vaktine, içeriğine göre eklemeler, bazı bölümlerin çıkarılması yapılarak faydalınabilinir.Biraz uğraşılması g erek ama ortaya güzel şeyler çıkıyor.Bu programı ben geçen yıl görevli olduğum camide yaptım ve çok güzel oldu.İnşallah bu yılda düşünüyorum.Aralardaki metinler , şiirler programın akışı için gayet güzel yerleşti.Kur'an ı Kerim tilavetiyle başladığımız programımıza hanımlara ezberlettiğim 40 hadisi sunarak devam ettik.Hadis-i şerifleri 10 işi arasında paylaştırdım, onu bir bölüme koydum.İlahi grubu oluşturduk, Peygamber efendimizin ahlakı, şemail-i şerifi hakkında 20 - 30 dakikalık bir sohbet ayarladık.Bir kişi naat ezberledi.Vakit müsait olursa veda hutbesi de konabilir.Yine fiziki şartlar müsaitse projeksiyonu olan camilerde slayt gösterisi de yapılabilir.

Girişte de gül suyu , ikram olarak mevlit şekeri verildi.Yine talebelerime hazırlattığım renkli kartonlara yazılmış , süslenmiş bir hadis- i şerifi de şık tepsiler içinde misafirlere hediye ettik.Görüşleri, farklı fikirleri, elinde dökümanı bulunan kardeşlerimi bu başlıkta görmek isterim.

---------------------------------------------------------------------



SAYGI DEĞER MİSAFİRLERİMİZ,
“Yüce Yaratıcının insanlığa gönderdiği en son rahmet elçisi , insanlığın
kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, Allah’ın sevgilisi
Peygamberimiz, efendimiz, şefaatçimiz ; müjdeleyici ve uyarıcı olarak
Gönderilen Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V)’in dünyaya teşrifinin
1436’ncı yıl dönemi münasebetiyle; İTO KADINLAR ÇEŞMESİ
İLKÖĞRETİM OKULU olarak düzenlemiş olduğumuz programa hoş geldiniz,
Şeref verdiniz.



Programımıza başlamadan önce hepinizi Tüm atalarımız ve Şehitlerimiz için
bir dakikalık saygı duruşuna ve ardından İstiklal Marşını okumaya davet ediyorum.


SAYGI DEĞER MİSAFİRLERİMİZ
Peygamberimizin dünyaya teşrifleri , asırlardır milletimizin tarafından‘Mevlid Kandili’
Olarak kutlanmaktadır.Ancak bu kutlama günlere sığmamış , taşmamış ,haftalara hatta aylara kadar devam etmiştir.Bu düşünce ile Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı , 1989 Yılından itibaren Diyanet İşleri Bakanlığı “Kutlu Doğum Haftası” olarak ilan etmiştir.
Bu yıl 16-22 Nisan arası kutlu doğum haftası ülkemizde birçok etkinliklerle kutlanmaktadır.
Bizlere İTO Kadınlar Çeşmesi İlköğretim Okulu öğrencileri çeşitli etkinliklerle Peygamberimizi bir nebzede olsa anmak istedik.
Programımız açılış konuşması ardından , Peygamberimizi anlatan sine vizyon ve slaytlar ;
Arkadaşlarımızın hazırlamış olduğu şiirler , hadis damlaları , ve ilahilerle devam edecek…
Daha sonra okulumuzda düzenlenen şiir ve kompozisyon yarışmasında 1. olan arkadaşımız için bir ödül töreni düzenlenip ardından da son olarak arkadaşımızın seslendireceği ve veda hutbesiyle programımızı sonlandırmayı düşünüyoruz…


Değerli misafirlerimiz şimdi günün anlam ve önemi ile ilgili bir açılış konuşması yapmak üzere; Okulumuz Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni İBRAHİM KOÇ’U huzurlarınıza davet ediyorum…
Açılış konuşması metni:
Saygıdeğer Müdürüm
Değerli öğretmen arkadaşlarım
Ve Sevgili öğrenciler
Öncelikle Kutlu doğum haftası münasebetiyle düzenlemiş olduğumuz programa hoş geldiniz…
Hepinizin mevlit kandilini kutluyorum. Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimizin doğumunun ; İslam alemine ve tüm insanlığa barış , huzur , mutluluk ve adalet getirmesini Cenabı ALLAH tan niyaz ediyorum…
Ülkemizde ve tüm dünyada , peygamberimizin dünyayı şereflendirdiği bu gece, müslümanlar arasında yüzyıllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, sevgili Peygamberimiz, derin bir saygı ile anılmaktadır.
Yer yüzünde şimdiye kadar gelmiş geçmiş hiçbir insan, O'nun kadar sevilmedi.
Yer yüzünde şimdiye kadar gelmiş geçmiş hiçbir insan O'nun kadar anılmadı.
Dünyada gelmiş geçmiş hiçbir insanın vefatının ardından, O'na duyulduğu kadar üzüntü duyulmadı, gözyaşı dökülmedi.
Ve yine hiçbir insan O'nun kadar özlenmedi.
Peygambere duyulan bu denli aşkın kaynağı ne idi? Zannedersem bu sorunun cevabı O’nun kainatın merkezinde oluşu , ve her şeyin onun etrafında şekillenmiş olmasıdır…Şairinde mısralarında çok net ifade ettiği gibi:
Ondan önce yaşayan tüm insanlar o gelecek diye yaşadı;
Ondan sonra yaşayan tüm insanlar ise o yaşadı diye yaşamıştır…
Allah cc insanoğlunu “Eşref-i Mahlukat” ; yani yaratılmışların en şereflisi olarak yaratmış, ve merkeze de, “Habibim” yani sevgilim, dediği peygamberimizi koymuştur…
Yine Kudsi bir hadiste Allah cc ona hitaben: Ey habibim sen olmasaydın ben bu kainatı yaratmazdım . diye buyurmuş
Yani O nun aşkına yaratılmıştır on sekiz bin alem…
Adem as onun yüzü suyu hürmetine af dilemiş ve affedilmiştir…Arafat bu affa şâhittir.O”nun nuru Hz Âdem’deydi….. O nur Önce cenneti, sonra yeryüzünü şereflendirdi.
Semâyı bütün haşmetiyle aydınlatan nur , ilk olarak Hz. Adem'in alnında parladı. Sonra peygamberden peygambere geçerek Hz İbrahim'e kadar geldi.Hz İsmail’le devam eden o nur Hz.Abdullah ve daha sonrada Amine annemize kadar gelip peygamberimize geçmiş ve onun doğumuyla da o nur dünyayı aydınlatmıştır...
"Hatem'ül-Enbiya" yani Peygamberlerin son incisi Nebi sallallahu aleyhi ve selemin doğumuyla birlikte harikülade olaylar meydana gelmiştir.
Onun doğumuyla Allah (cc) yeryüzünü adeta titretmiş ve tüm insanlığa onun doğuşunu haber vermiştir. “Kabe içinde bulunan putlar yüz üstü düşüp kırılmış,Kisra (İran hükümdarı)'nın sarayı sarsılmış ve 14 sütun yıkılmış; ateşe tapanların, bin yıllık yanan ateşleri sönmüş ve Sava Gölü kurumuştur.”
Tüm bu olağanüstülükleri, zamanın kralları yorumlatmış ve o gün İncil ve Tevratta bahsedilen son peygamberi bekleyenler onun yeryüzünü şereflendirdiklerine şahitlik etmişlerdir..
Peygamberimiz doğumundan sonra ilk vahye kadar ALLAH tarafından korunmuş , ahlakıyla insanlara önder olmuştur.40 yaşında ilk vahiyle beraber kutlu çağrı başlamış ve bu çağrı tüm insanlıkta , maakes bulmuştur.
O’nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti. Onun öğretileriyle tüm cahiliyye adetleri bir anda terkedilmiş , çok kısa bir zamanda insanlığın iftihar tablosu diye adlandırdığımız asr-ı saadet dönemi aynı insanlar tarafından yaşanmıştır..
Yirmi üç yıl gibi kısa bir zaman sürecinde bütün dünyaya model olma özelliğine sahip bir iman ve ahlak toplumu oluşturması, bu başarının en bariz göstergesidir. Günümüz Müslümanlarına düşen sorumluluk da, bu ışıklar saçan kandili, hem içimizde hem de çevremizde yeniden keşfetmek ve onun telkin ettiği değerleri hayatın içine taşımaktır. Batılı Ünlü Tarihçi Arnold Toynbee'nin dediği gibi "Eğer insanlığın bugünkü durumu bir 'ırk savaşı'na yol açacaksa, İslam, tarihî görevini yapmak üzere, bir kere daha çağrılmalıdır. Dileyelim ki, böyle bir şey çıkmaz."
O sadece bir kavme veya millete değil,bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir.Ve bütün insanlığın huzuru ve mutluğu için çaba göstermiştir. Tüm siyer kitapları , menkibeler ve onun yaşamı buna şahittir.
Hayatın gayesinin , yaratılışın mânâsının silindiği - yok olduğu, her şeyin mânâsız olduğu , başıboşluk ve hüzün örtülerine büründüğü 21. yy insanı; maddi anlamda çağlar atlayıp bütün ihtiyaçlarını karşılamış ama ruhunu paslandırmış ve çürütmüştür..
Bugun ; artık Ruhlar birşey bekliyor , her şeyin madde olmadığını anlatan bir nur istiyor. Her şeye rağmen, ruh ve mânâ kökleri sağlam;genlerindeki (fıtratlarındaki) saflığı , temizliği barındıran insanoğlu, er-geç dönüp dolaşıp Senin şefkat ve merhamet ikliminde yeni bir dirilişe erecek ve dünyaya sevgiyi , barışı getirecektir.
Özünü arayan kurtulur. Kökünden kesilen ağaç kurur. Çağları aşan bir muştudur İslam… Efendimizin doğumu , aleme rahmettir. Son mesajın taşıyıcısı yani , insanlığın son davetinin sesidir O . O’nun doğumuyla karanlıklar boğulup, aydınlık bir çağ başladı. O’nun peygamberliğiyle ,Allah insanlığa son mesajını sundu.
NE MUTLU ONU TANIYANLARA
NE MUTLU ONU OKUYUP YAŞAYANLARA…
Peygamberce bir düşünüşün , Muhammedi bir misyonun , vizyonun ve aksiyonun tüm gönüllere sirayet etmesi dilekleriyle sözlerimi bitirirken, programda emeği geçenler adına tekrar katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür eder , saygılar sunarım…


EMRULLAH:
Hocamıza Konuşmalarından dolayı Teşekkür Ediyoruz.
“ Var edenin adıyla insanlığa inen nur.
Bir gece yansıyınca kente sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur.
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır abı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kâinat…

Kıymetli misafirlerimiz şimdi de programımıza , Peygamberimizin (s.a.v)’in hayatını ve onun hayata bakışını konu alan SİNEVİZYON gösterisi ile devam ediyoruz…
Peygamberimizin (s.a.v) bir hadisi şerifte : “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”diye buyurmuştur…

Allah (c.c) da Ahzab süresi 21. ayeti kerimesinde bizlere hitaben şöyle buyuruyor:
“Andolsun, Allah’ın resulüne sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah’ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v) , hiçbir çıkar veya dünyevi bir kazanç düşünmeden, hayatı boyunca Allah’ın rızası ,rahmetini kazanmak için çaba göstermiştir..
Bizlerde Peygamberimizin örnek ahlakını, ferdi ve sosyal hayatımızın temeline koymalıyız. O’nun şefkatini, merhametini,affediciliğini,kolaylaştırıcılığını ,yardımseverliğini ,alçak gönüllülüğünü ,dürüstlüğünü ,sözüne sadakatini,cesaretini,dünyanın geçici menfaatlerine değer vermeyişini; şükrünü,sabrını,azmini,cana yakınlığını,tatlı dilliliğini ,velhasıl burada sayamayacağımız bütün güzel hasletlerini içimize sindirip,karakter haline getirmeyi hayat gayesi edinmeliyiz.

Bu amaçla onun yüksek ahlak ve karakterini bir parçada olsa tanıtmak üzere Okulumuz 8-A sınıfı öğrencilerinden BÜŞRA ULUS arkadaşımızı
“Sizin hiç böyle dostunuz oldu mu” adlı yazısını okumak için kürsüye davet ediyorum…
NOT:Öğrenci yazıyı kürsüde okur, arkada slayt gösterilir…
Sizin hiç böyle dostunuz oldu mu” adlı slayt indirme linki:

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi…
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi…
Nerde kaldın ey Resul,
Nerde kaldın ey Nebi?
Dizeleriyle Peygamber sevgisini dile getiren ünlü şairimiz Arif Nihat Asya’nın ‘Naat’ isimli şiirini okuması için okulumuz 5-A sınıfı öğrencilerinden Furkan ATALAY arkadaşımızı kürsüye davet ediyorum…
NOT:Burada öğrenci şiirin ki – bir kısmıdır- ezberler , o ezbere okur arkada ise yazılarıyla beraber klip oynar…



Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de
“O PEYGAMBER DE SİZLER İÇİN GÜZEL ÖRNEKLER VARDIR” buyruluyor.
Şimdi de bizler için örnek olan Peygamberimizin, Hadis-i Şeriflerinden oluşan derlemeler adlı çalışmalarını sunmaları için okulumuz 5.sınıf öğrencilerinden oluşan bir grup arkadaşımızı kürsüye davet ediyorum…
NOT: Burada 10 kişilik bir öğrenci grubu kürsüye çıkar , ekranın bir kenarında 5 diğer kenarında 5 kişi olmak üzere her biri 40 hadisten bir hadis olmak üzere 10 hadisi ezbere okular bu sırada arkada 40 hadis isimli slayt da müzikle ve görüntü ile onlara eşlik eder…
40 HADİSDEKİ KISA HADİSLER SEÇİLEREK ÖĞRENCİYE EZBERLETİLİR…
En sonunda da tüm öğrenciler bir araya gelir ve bir öğrenci dua eder…






Arkadaşlarımıza yaptıkları bu güzel çalışmalarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Ey hüznün, çilenin, sabrın sesi
Sıcak çöllerin ılık nefesi
Efendiler birer gül, Sen güllerin Efendisi
Topraktan ateşe gül düşmüştür, gülden ateşe yaş düştü,
Sonunda bizim payımıza
Ateş gibi yana güller düştü…
Değerli misafirlerimiz, şimdide okulumuz öğrencilerinin oluşturduğu ilahi grubundan çeşitli ilahiler dinlemek üzere arkadaşlarımızı kürsüye davet ediyorum…
NOT:Burada ben öğretmenim dedi ki ilahisini ve anne baba duasını okutturdum…2 video klibi arkada sesizce oynarken sinevizyon ekranında , öğrenciler ilahilerini söylediler…

Arkadaşlarımıza yaptıkları bu güzel çalışmalarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Peygamberimizin yetim çocuklara ap ayrı bir şefkati vardı. Kendisi de yetim büyüdüğü için, yetimliğin çok zor olduğunu biliyordu. Onlara şefkatli davranır, devamlı onları korur ,haksızlığa uğradıkları zaman haklarını aradı.Kendi evinden de yetim hiç eksik olmazdı.O dönemde yapılan savaşlar sonunda şehit düşen Sahabilerin çocukları yetim kalıyordu.Peygamberimiz bu çocuklara ayrı bir ilgi gösterir onları yalnız bırakmaz, ihtiyaçlarına karşılardı .Bazılarını da bizzat kendi himayesine alırdı.
Şimdide bu anlayışa Yetimler yetimi peygamberimizi atfen Peygamberin Gülleri adlı ilahi grubunun hazırlamış olduğu “Yetim Kız” adlı klip huzurlarınıza gelecek.


Vazgeçtim seni hep ötelerde aramaktan
Seni yüzyıllar öncesine hapsetmekten vazgeçtim
Mesafelerden usandım ya Resülallah
Sana sesleniyorum
Alemlere rahmetsin
Seslenince yanımdasın
Buradasın
Günahkârım
Ama sen günahkârların umudusun
Temizle beni ya Resülallah!
Temizle beni ya Resülallah!

Değerli misafirlerimiz, şimdi sırada çok önemli ve güzel bir an var.
Okulumuz tarafından kutlu doğum haftası münasebetiyle düzenlene peygambere mektup ve o’nun için bir şiir yarışması sunucu jüri heyetinin değerlendirmesiyle birinci olan arkadaşımızı huzurlarınıza davet etmek istiyorum.
Not: Peygambere mektup ve o’nun için bir şiir yarışması programdan önce düzenlenir ,

Kıymetli misafirler programımızı son olarak Peygamberimizin insanlığa vedası, bir nevide insan hakları evrensel beyannamesi diye de adlandıracağımız veda hutbesiyle bitirmek istiyoruz…

Veda hutbesi, Peygamber efendimizin, hicri 10. yılda yaptığı Veda Haccı’nda sayıları 114 bini bulan hacıya hitaben okuduğu son bir hutbedir. Peygamber efendimiz (S.A.V)
Bu son hutbesinde, bundan sonra bir daha hac edemeyeceğini bildirip vefatının yaklaştığını ima etmiş ve ertesi sene 63 yaşında yaratanına kavuşmuştur.
Bu hutbe, İslam’ın temel konularına temas etmesi, Cahiliye adetlerini ortadan kaldırması, eşitlik, hürriyet, kan davaları, faiz, emanet, özellikle insan hakları, aile hukuku gibi hukuki meselelere yer vermesi açısından oldukça önem taşır.
Hz. Peygamber’in bu hutbesi, yalnız MÜSLÜMANLARA okunmuş sıradan bir hutbe olmayıp, bütün insanları kapsayan tarihi bir hutbe ve bir insan hakları evrensel beyannamesidir.

bu program alıntıdır.






Verda_Naz 06 Mart 2009 19:26

Mevlid kandili
 
"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."

(Enbiyâ, 107)

İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.
O'nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.
O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler."
(Âl-i İmrân, 164)


Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı "Vesiletün'necat" olan mevlid kitabı O'nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir.



Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.


Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.


O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.


O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.


Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O'nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:



"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler."
(Sebe, 28)




İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı.(Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta şöyle buyurulmaktadır:


"Andolsun, Allah'ın rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21)



Bu geceyi nasıl ihya edelim?


Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber'in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için en azından bir Tesbih Namazı kılalım, bir de Hatm-i Enbiyâ yapalım.


O'na ümmet olan müminlere gevşeklik yakışmaz.


Unutmayalım...


Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhîler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir, sadece bu geceyi yaşamak yeterli değildir. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir...





"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın..."
(Âl-i İmrân, 31)




NUR 06 Mart 2009 22:30

Kutlu Doğum Ve Mevlid Kandili
 
Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Herşey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü.

Ruhlar birşey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu.

O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhirzaman Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi.

İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı.

Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?

Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.

O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.(1)

Bîr Yahudi İleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda,
- "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?" diye sordu.
- "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.
Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!
"Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.

Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular." haberini aldılar.

Ertesi gün Yahudiye vardılar:
"Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler.
Yahudi "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?" dedi.
Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed'dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi.
Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler.
Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine gelip ayıldığı sırada,

"Ne oldu sana, yazıklar olsun" dediler.

Yahudi, "Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı. Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir.

"Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir" dedi.(2)

Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı..

Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman 'Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver."

Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib'e anlatmıştı.(3)

Aynı gece Hz. Âmine'nin yanında bulunan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle:

"O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük."

Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:

"Hem Muhammed gelmesi oldu yakin
Çok alâmetler belürdi gelmedin"

Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi.

Dünyayı şereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar.

Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.(5)

Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi.

Aynı gece Kabe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü.

Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.

Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.

Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.

Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah'ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.(6)

İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.
Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin.

Kaynaklar:
(1)İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:60.
(2)A.g.e, 1:162-163.
(3)Taberî Tarihi, 2:125; İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:102.
(4)A.g.e., 1:102.
(5)İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:102.
(6)Bediüzzaman, Mektûbat,s:161,162.

Mehmet Paksu, Mübarek Gün ve Geceler, Nesil Yayınları

Seleme 06 Mart 2009 22:59

Cvp: Kutlu Doğum Ve Mevlid Kandili
 
İslamın doğum gününü kutlamaya hazırlanıyoruz..Her sene doğa bu büyük doğuma hazırlanıyor.Her yerde yavaş yavaş havalar ısınıyor ve o ılık meltemler sanki Efendimizin gül kokusunu ulaştırıyor bizlere.Ne mutlu ona ümmet olana,ne mutlu islam olana...

Verda_Naz 18 Mart 2009 01:39

Mevlid ne demektir, Mevlid gecesinin önemi nedir, bu gece ne yapmalı?
 
Sual: Mevlid ne demektir, Mevlid gecesinin önemi nedir, bu gece ne yapmalı?

CEVAP
Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir. Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır. Ebu Leheb, câriyesi Süveybe, yeğenin oldu diye müjde getirince, sevinmiş, (Ona süt vermek şartı ile, seni azat ettim) demişti. Resûlullahın ilk süt annesi, Süveybe oldu. Bunun için, Ebû Lehebin, her mevlid gecesinde, azabı hafifler. Mevlid gecesinde, Peygamber efendimiz doğduğu için sevinen müminlerin günahları affedilir, pek çok sevap kazanır.

Resûlullah efendimiz, mevlid gecelerinde eshab-ı kirama ziyafet verir, dünyayı

teşrifindeki ve çocukluk zamanındaki şeyleri anlatırdı.

Hz. Ebu Bekir de, halife iken, eshab-ı kiramı toplar, Resûlullah efendimizin dünyayı teşrifindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı. Bu gece, Resûlullahın doğum zamanında görülen hâlleri, mucizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevaptır.

Doğum gününe önem vermeyi Hıristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip almışlardır. İslâm âlimleri mevlid gecesine çok önem vermişlerdir. Hz. Mevlâna, (Mevlid okunan yerden belâlar gider.) buyurmuştur.

Peygamber efendimizi öven çeşitli mevlid kasideleri vardır. Meşhur olan ve Türkiye’de sık sık okunan mevlid kasidesini Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır. Bu kasidenin asr-ı saadetten sonra yazılması, bid’at olmasını gerektirmez. Çünkü Peygamber efendimizi övmek ibadettir. Her zaman Onu övücü kasideler, yazılar yazılabilir. Onları da okumak bid’at değil, sevap olur. Mevlid-i şerif okumak, Resûlullahın dünyaya gelişini, miracını ve hayatını anlatmak, Onu hatırlamak, Onu övmek demektir.

Her müminin Resûlullahı çok sevmesi gerekir. Hadis-i şerifte, (Beni ana babasından, evlâdından ve herkesten daha çok sevmeyen, mümin olamaz.) buyuruldu. Peygamber efendimizi çok seven de, Onu çok anar. Hadis-i şeriflerde, (Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.) ve (Peygamberleri anmak, hatırlamak ibadettir.) buyuruldu.

Peygamber efendimizi sevip anmak ibadettir, şiir olarak söylemek daha tesirli olur. Resûlullah efendimizin şairleri vardı. Bunlar, düşmanların iftiralarına cevap verirler ve Resûlullahı överlerdi. Bunlardan Hassan bin Sabit’in şiirlerini çok beğenirdi. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, mescide bu şair için bir minber koydurdu. Hassan bin Sabit, minbere çıkar, düşmanları şiir ile kötüler, Resûlullahı överdi. Resûlullah efendimiz de, (Hassan’ın sözleri, düşmanlara ok yarasından daha tesirlidir.) buyurdu ve şairin şiirini beğenip, ona (Dişlerin dökülmesin) diye duâ etti. Bir defasında da buyurdu ki: (Allahü teâlâ, Resulünü övmek ve müdafaa etmek hususunda Hassanı, Ruh-ül-kuds [Hz.Cebrail] ile takviye etmektedir.) [Buharî]

(Allah, bir kimseye söz ve yazı sanatı ihsan ederse, Resûlullahı övsün, düşmanlarını kötülesin!) hadis-i şerifine uyularak, İslâm ülkelerinde mevlid kitapları yazılmış ve okunmuştur. Mevlid gecesi, Kadir gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Hatta, Mevlid gecesinin Kadir gecesinden de kıymetli olduğunu bildiren âlimler vardır.

Dünyadaki Müslümanlar tarafından, her sene, bu gece Mevlid kandili olarak kutlanmakta, her yerde Mevlid kasideleri okunarak Resûlullah hatırlanmaktadır. Evliyadan büyük zatlar, mevlid okuyup sevindikleri zaman, Resûlullahı rüyada gördüklerini ve (Bizim için sevinenler, bizi de sevindirirler) buyurduğunu söylemişlerdir.

Çalgı ve başka haram şeyler karıştırmadan, Allah rızası için mevlid cemiyeti yapmak, mevlid kasidesi okumak, salevat-ı şerife getirmek, tatlı şeyler yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, o gecenin şükrünü yerine getirmek müstehaptır. (Ni'met-ül kübrâ, Hadika, M.Nasihat)

Ücretle okunan Kur’andan ölüye sevap hâsıl olmaz. Pazarlık etmeden, sırf Allah rızası için hatim veya mevlid okuyan hafızın, okutanın verdiği hediyeyi alması caiz olur. Kur’an okuyup hediye almayı meslek hâline getirmemelidir! Zira âdet hâline gelen hediye, şart edilen ücret gibidir.

Dünyanın her tarafındaki Müslümanlar, her sene, bu geceyi Mevlid kandili olarak tes’id etmektedir. Her yerde (Mevlid kasideleri) okunarak Resûlullah hatırlatılmaktadır.

Çalgı ve başka haram şeyler karıştırmadan, Allah rızası için mevlid cemiyeti yapmak, mevlid kasidesi okumak, salevat-ı şerife getirmek, tatlı şeyler yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, o gecenin şükrünü yerine getirmek müstehaptır.

Emekdar Üye 18 Mart 2009 19:15

RE: Mevlid ne demektir, Mevlid gecesinin �nemi nedir, bu gece ne yapmal�?
 
Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır. Ebu Leheb, câriyesi Süveybe, yeğenin oldu diye müjde getirince, sevinmiş, (Ona süt vermek şartı ile, seni azat ettim) demişti. Resûlullahın ilk süt annesi, Süveybe oldu. Bunun için, Ebû Lehebin, her mevlid gecesinde, azabı hafifler. Mevlid gecesinde, Peygamber efendimiz doğduğu için sevinen müminlerin günahları affedilir, pek çok sevap kazanır.

Şu yazını kaynağını verebilirmisiniz.

Belgin 16 Nisan 2009 07:43

Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
40 YAŞINDASIN




Rahmetini umarak
Günahkâr bir dille;
Allah Azze ve Celle


Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.



*****

Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir. (Tevbe, 128)



İşte
Bir yaşındasın,
Beni Sa'd yurdundasın
Sana sütanne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık...
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz. Halime kucağına alıyor seni
Yüzünde bir gölgelik... Seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli...



********


Seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler.”(Sebe, 28)


Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni...



*******


“Kim sırf Allah rızası için şefkatle yetimin başını okşarsa, elinin değdiği saçlar sayısınca ecir ve sevap kazanır. Yanındaki yetime iyilik yapan kimse ile ben şu iki parmak gibi Cennette beraber olacağız.”


Altı yaşındasın
Medine-i Münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, Ebva'da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke'ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu Talip bir başka seviyor

Ya Rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgârları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik



*******


"Ne kötü söz söyler, ne de kimseye kötülük etmek isterdi. Resulullah konuşurken sözleri birbirine ulamaz, uzatmazdı. Sözü ayıra ayıra söyler, dinleyenlerin gönüllerine sindirirdi. Bir şey anlatırken de kelimeleri tane tane söylerdi. O kadar ki, isteyen onları sayabilir, ezberleyebilirdi."


Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen Muhammed-ül Emin' sin



********


(Ey Muhammed!) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya 107)


Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var



*******


Ey kupkuru çölleri Cennet'e çeviren Gül
Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül
Vaktidir, ağlayan gözlerimin içine gül
Ey kupkuru çölleri Cennet'e çeviren Gül



Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey Yâr!
Nur dağına davet var




*******



Vahiy meleği Cebrâil (a.s.) bu ıssız ve karanlık gecede, güzel bir insan suretinde, etrafa ışıl ışıl nûrlar saçarak göz kamaştırıcı bir aydınlıkla Kâinatın Efendisine göründü. Tatlı fakat gür bir sadâ ile hitap etti:
"Oku!"
Kâinatın Efendisini hayret ve korku sardı. Yüreği ürperiyordu!
"Ben okuma bilmem" diye cevap verdi.
Hazret-i Cebrâil, kendilerini kucakladı ve sıkıp bıraktıktan sonra, tekrar,
"Oku!" diye seslendi.
Fahr-i Kâinat aynı cevabı verdi:
"Ben okuma bilmem!"
Hazret-i Cebrâil, ikinci kere Kâinatın Efendisini kucakladı ve sıkıp bıraktıktan sonra yine seslendi:
"Oku!"
Bu sefer Fahr-i Kâinat:
"Ben okuma bilmem," dedi. "Söyle ne okuyayım?"
Bunun üzerine melek, Allah`tan aldığı ve Resûlüne teslim etmeye geldiği Alâk Sûresinin ilk ayetlerini başından sonuna kadar okudu:
"Yaratan Rabbinin adıyla oku. O Rabbin ki, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku. Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, insana kalemle yazmayı öğretendir."



İşte
Kırk yaşındasın
Hira Nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' Ah! ' sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen Nebiyullahsın
Sen Habibullahsın
Sen Rasulullahsın



*******

“Andolsun size bir Peygamber geldi ki sizin sıkıntıya uğramanız onu incitir ve üzer. Çünkü o size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir.” Tevbe Suresi 128


Niye incittiler ki seni sultanım
Niye işkence yaptılar ki sana
Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi?
Kâbe’deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
' Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla
' Bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed' in kızı Fatımatüz-Zehra
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
' Ağlama kızım ' diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni âlemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun




********

Resûl-i Ekrem (s.a.v) “Hamd yalnız Allah’a mahsustur. Ben de Ona hamdederim. Yardımı ancak Ondan isterim. Ona inanır, Ona dayanırım. Şeksiz şüphesiz bilmekle beraber size de bildiririm ki, Allah’tan başka ilâh yoktur. O birdir, eşi ve ortağı yoktur.” buyurmuştur


'Seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı

Sen,
Sen ' Allah! ' diyordun
Allah Azze ve Celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen ' Allah! ' diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir' de ' Allah! ' diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi:
' Anam babam sana feda olsun ' diyordu



********

Hiç şüphesiz ki; Allah sevgisinden sonra sevgiye en lâyık olan Hz. Muhammed (s.a.v)'dir.


Ya Rasulallah
Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar Oğulları'nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
' Beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara
' Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ' demişlerdi
Sen de:
' Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar Oğulları'nın kızları değil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun



*******


"Ey müminler! "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız .O emanetler Allah'ın kitabı Kur' an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir.


Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak:
' Görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti:
' Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver '
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen ' hayır ' demediğini bile bile
' Peki ' dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktirdiler
Ama giyinmek nasip olmadı



********


Gel benim efendim, bir kez olsun dokun yüreğime, yüreğime dokun bir kez olsun...
Yüreğim kanıyor efendim, kanıyor yüreğim!..
Çığlık çığlığa beşeriyet, çiğnenmiş reyhanlar misali hep seni arıyor.
Uyandır zindanlara koyduğumuz Yusufî sevdalarımızı efendim.
Uyandır bahtını üftadelerinin...




Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre' nin diliyle:
' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne de evladımız olsaydı diyecekler '



*********


"İnsanlar! "Yarin beni sizden soracaklar ne diyeceksiniz? Sahabe-i kiram hep birden şöyle dediler; "Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz,bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz,diye şehadet ederiz".Bunun üzerine Resul'i Ekrem Efendimiz şehadet parmağını kaldırdı ,sonrada cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu;


"Şahid ol Yarab! Şahid ol Yarab! Şahid ol Yarab!"


Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini
' Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim'


*******



Ey sevgili! Ey güzeller güzeli! Ey Gül Efendim!
Selam olsun Sana,
Selam olsun geceye ve aya,
Selam olsun gecenin karanlığına,
Selam olsun geceyi kuşatana,
Selam olsun ömrünce “ümmetim ümmetim “diye gözyaşı akıtan Resule...



Sultanım!
Ey Medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili
Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ' Allah! ' diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik



******

"Bugün size, dininizi kemale erdirdim, size olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı seçtim." Maide 3

Ya Rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...



*******



Kaynak:Dursun Ali Erzincanlı, İskender pala, Veda Hutbesi, M. Fethullah Gülen

Belgin

_bülbül_ 16 Nisan 2009 08:36

re: Medineweb' le Mevlidi Nebevi
 
Alıntı:

Kutlu Doğumyirmi nisan, hazreti muhammed doğdu
alemlere rahmet olan güneş doğdu

canım peygamberim bir çiçekti güldü
ağlayan gönüllere rahmetinle güldü

emin insandı, yoktu benzeri eşi
sever çoluğu çocuğu, eri, eşi

onu över, onu der gönüller diller
binbir çeşit lisan, binbir çeşit diller

kutlu doğumda Allah'a açıldı eller
varsın kıskansın inkarcılar, yaban eller

şefaat ya Rasulallah, yalvardım yakardım
gücüm yetse nurunu her gönülde yakardım

yolunda esen fırtına, yağan yağmur, kardım
hamurumu onun sevgisiyle yoğurdum kardım

Belgin 17 Nisan 2009 10:01

re: Medineweb' le Mevlidi Nebevi
 
Dört Mevsim Kutlu Doğum

Hoş geldin ey nur iklimi,
Safalar getirdin tüm gönüllere…
Kur’an tilavetiyle doldu kalpler,
Tüm dillerle yad oldu peygamber.

Hoş geldin ey gül iklimi,
Müjdeler getirdin tüm gönüllere…
Rengarenk oluverdi kainatta her yer,
Nurunla aydınlandı yıldızlar ve denizler.

Hoş geldin ey selam iklimi,
Barış ve huzur getirdin tüm gönüllere…
İslam huzuruyla doldu kalpler,
Selam durdu sana sathı arz ve yedi kat gökler.

Hoş geldin ey uhuvvet iklimi,
Dostluk ve sevgi getirdin tüm gönüllere…
Kardeş oldu irşadınla medeniyetler,
İyiki doğdun ey sevgili peygamber.


Emine Yıldırım

Belgin 20 Nisan 2009 10:44

re: Medineweb' le Mevlidi Nebevi
 
Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa Enbiyâlar Serveri, Veliler Rehberi, Hayru’l-Verâ, Nûru’l-Hüdâ, Şemsi’d-Duhâ olan Sevgili Peygamberimizi (s.a.s) övmeye yetmez. En üstün insan, yaratılmışların en mükemmeli O’dur (s.a.s). Bu günlerin kıymetini bilelim, günahlarımıza tevbe edelim, Allah’a (c.c) lâyık kul, O’na (s.a.s) lâyık ümmet olamadığımız için gözyaşı dökelim. Kur’an okuyalım ve en önemlisi bol bol salavat getirelim.

Hadis-i şeriflerde buyrulur ki:
“Şefaatime en layık olan, bana en çok salavât okuyandır.” [Tirmizi]
“Kıyamette bana en yakın olan, en çok salavât getirendir.” [Tirmizi]
“Sabah-akşam on salavât getiren, kıyamette şefaatime kavuşur.” [Taberani]
“Cuma günleri bana 80 salevat okuyanın 80 yıllık günahı affolur.” [Şir’a]
“Dua perdelidir. Bana salavât getirilince, perdeler yırtılır, dua kabul olur.” [Taberani]

İmamHüseyin 20 Nisan 2009 11:10

re: Medineweb' le Mevlidi Nebevi
 
Ablam Allah Razı Olsun .Allah Bizleri Muhammed(s.a.a) Ümmet olabilmeyi nasip eylesin.

Belgin 20 Nisan 2009 11:11

re: Medineweb' le Mevlidi Nebevi
 
amin inşallah kardeşim.. Rabbim cümlemizden razı olsun..

Hazan Mevsimi 24 Şubat 2010 12:41

Veladet (Mevlit) Kandili
 
Rabbimiz Ayet-i Kerimede Me'alen buyuruyor ki,
128-Yemin olsun ki, size hakikaten bir resul geldi öyle bir resul ki sizden biri, kendi içinizden, kendi cinsinizden, melek değil, beşer cinsinden, aslı ve nesebi belli, Arabî ve Kureyşî, Harem ehlinden, sizin sıkılmanız ona ağır gelir, gücüne gider. Yani, azap görmeniz şöyle dursun, bir takım zahmete, sıkıntıya uğramanız bile onu üzer, son derece rahatsız eder. Yahut sizi sıkan, zorunuza giden şeyler beşeriyet icabı onu da üzer, onun dayanma gücü ve metin görünüşü, sıkıntılara göğüs germesi, üzülmediğinden değil, peygamber oluşundandır.

İşte bu ayette (Nahl 16/37) âyetinde de işaret buyurulduğu üzere hidayet ve iyiliğinize, faydanıza, hayrınıza hırslıdır. Üzerinize toz kondurmak istemediği gibi, sizi mutluluğun zirvesine eriştirmek, selamete çıkarmak, cennete ve rıdvana kavuşturmak için bütün hırsıyla ve var gücüyle uğraşır. Üstelik onun merhameti yalnızca Kureyş'e, Arab'a, şu veya bu kavme değil, hangi kavimden olursa olsun bütün müminleredir ki, o raûftur. Re'feti çok fazladır, yani gayet ince bir şefkati ve derin bir merhameti vardır. Rahîmdir. Fıtraten, doğuştan, yaratılıştan, Allah tarafından pek ziyade merhametlidir. Günahkârlara bile acır. İşte bütün bunlardan dolayı ey insanlar, Kur'ân'da söz konusu olan mükellefiyetler, özellikle bu Berâetün Sûresi'nde yer almış olan tevbe, cihad vesaire hakkındaki emirler, yasaklar, ikazlar ve itaplar, ağırınıza gitmemeli, gönlünüzü incitmemelidir. Bütün bunlar küfür ve nifakın zararlarına ve uğursuzluklarına karşı genellikle müminlere gayet büyük bir sevgi ve şefkatin tecellileridir. Onun için hiç vakit geçirmeden bunlara iman edip, gereğince amel etmelisiniz.

129- Buna rağmen yine de yüz çevirirlerse (ya Muhammed) sen de onlara deki: Allah bana yeter, O'ndan başka ilâh yoktur, ancak O'na dayandım ve O, azîm (yani azametli) Arş'ın Rabbi'dir. Bütün kâinatı kuşatmış olan, en büyük hükümranlığın, en yüce saltanatın sahibi ve rabbidir.

İşte idrak edeceğimiz gece böyle bir rasülün dünyayı şereflerlendirdiği, dünyayı nura gark ettiği bir gecedir. Öyle ki dünyaya gelmeden evvel bütün dünyayı küfür bulutları kaplamış, zulüm ve her çeşit dalelet hüküm sürüyordu. Cahiliyet insanları ahlak dışı ve sapık hareketler sürüklenmişti. Lakin garip tarafı, böyle bir rasülün geleceğini de biliyorlardı.

Hz Allah’ımız hiçbir peygambere kendi isminden iki ismi vermemiştir. Ancak Rasülellah (sav) e vermiştir. Onlarda baştaki okumuş olduğumuz ayet-i kerimede geçen Raûf ve Rahîm isimleridir. Gerçekten de Resulü'ne bu isimleri vermesi ve onu böyle vasıflandırması, onun hakkında büyük ikram ve tekrîm demektir. Bundan da anlaşılır ki, Allah'ın güzel isimlerinin hepsi "Allah, Rahmân ve Rab" gibi sırf Allah'a mahsus olan isimlerden değildir. Resulullah'ın kendisi, ilâhî ahlâk ile mütahallik olduğundan dolayı müminlere raûf ve rahîmdir. Getirdiği din de bütün yönleriyle, müminler için ayniyle nimet ve rahmettir.

Beşeriyetin babası Adem (as) dünyaya gönderildiğinde yasak olan meyveden yiyip zelle sadır olunca bin sene ağladığını ve o ağlamadan ırmakların hatta ağaçların meydana geldiğini biliyoruz. Ve affedilmesi için Allah’ım beni beni Hz Muhammed hürmetine affet diyordu.
Cenab-ı hak soruyordu? Niçin Muhammet hürmetine diyordu.
Adem (as) Yarabbi Cennet-i alaya girdiğimde gördüm ki nerede لا اله الا الله Yazarsa devamında, ondan sonra محمد رسول الله Vardı, o yazı takip ediyordu.
Nitekim o zaman sormuştu? Hz Muhanned kimdir. O zamn rabbimiz ولدك سبب لخلقك O senin çocuğun ama o senin bile yaratımlına sebeptir. Sonra adem (as) Allah’ım çocuğu hürmetine babasını merhamet et diye dua ediyordu ki bildiğimiz gibi bütün mahlügatın mükevvenâtın yeryüzünün yaratılmasına sebepti.

Nitekim Hadis-i Kutside لولاك لولاك ما خلقت الأفلاك Sen olmamış olsaydın ey Allah’ın rahmeti ben mahlügatı yaratmazdım buyurmuştur.
Resullerin rasülü Hazret-i Muhaınmed (sav) Mekke-i Mükerreme'de Rebiulevvel ayının on ikisine raslayan bir pazartesi günü dünyaya şerefler kazandırdı. Henüz tanyeri ağarmadan, Mekke ufuklarında doğan şems-i Muhammedi ile bütün cihan aydınlandı.
Rebiulevvel ayı, Resûlullah Efendimiz'in hayatında çok mühim tecellilere zarf olmuş bulunmaktadır. Dünyaya gelişi, Medine'ye gidişi ve Âlem-i Cemale göç etmesi hep bu aya tesadüf etmektedir bunları aşağıda izah etmeye çalışacağız….
Efendimiz dünyayı şereflendirdiğinde dedesi Kabe’de tavaf da idi. Beyti şerifin sütünları fasih bir şekilde tekbir ve tehlilini duydum. Muhammed Mustafa hürmetine diye Allah’a hamd olsun diye ve daha sonra kâbenin bölümlerinin bazası diğer bazısına gelişini müjdeledi. Bu manzaraya şahit olunca safa kapısından çıktım Muhammed (as)mın evine yöneldim. Kabenin üzerinde ki putların yıkıldığını gördüm. Amine’nin evini kuşların ihata ettiğini gördüm. Evin kapısını çaldım. Amine hatun çıktı. Kendisinde doğum zafiyeti, nifas rahatsızlığı yoktu. Titremeye başladı. Ve dedim ki
Alnındaki nur nerede? Şöyle cevap verdi.
Onu güzel bir şekilde dünyaya getirdim dedi.
Haifden bir ses adını Muhammed koy diyordu.
Bunu işitince Amine çocuk nerede ?
Küçük bir odayı işaret etti. Oraya yöneldim bir de ne göreyim kapıda dehşetli, sağlam yapılı iri tarı bir şahıs duruyordu. Benide titreme aldı. Dedi ki Meleklerin ziyareti bitinceye kadar üç gün yanına girmen mümkün değil dediğini ifade ediyordu.
Efendimiz doğduğu gece Peygamber Efendimiz'in doğduğu gece dünyâda fevkalâde hâdiseler oldu. Şöyle ki

O devrin en büyük devleti Kisrâ'nın sarayında, mimarların mühendislerin yıkılmaz diye rapor verdiği ondört sütun çöktü.

Sâvâ gölü kurudu.

Mecûsîlerin uzun müddetten beri sönmeden yakıp tapındıkları ateşgedeleri söndü.

Müşriklerin Kâbe üzerine koymuş oldukları putlar devrilip kırıldı. Onların, hâşâ, Allah diye tapındıkları putları küp kırığına dönmüştü.

Peygamber efendimize Hazret-i Âdem'in heybetini, Hazret-i Nuh'un bilini-ni, şükrü Hazret-i Byyûb'un sabrını, Hazret-i İbrahim'in teslimiyetini, Haz¬ret-i ismail'in itaatini, Hazret-i Yusuf'un güzelliğini, Hazret-i Musa'¬nın yed-i beyzâsını, Hazret-i isa'nın ruhlara hayat verme Hz Süleyman’ın tevazusu gibi diğer enbiyâ-i mürselinin ahlakı efendimizde toplanmıştı mevcuttu.

Ve efendimiz (sav)
Pazartesi günü dünyayı şereflendirdi.
Pazartesi günü hicret için yola çıktı.
Pazartesi günü Medine-i Münevvere ye girildi
Pazartesi günü irtihal buyurdular
Pazartesi günü Mekke fethedildi

Silsile-i sâdâttan Ebu-l FAruk Hz.nin ifadesi ile “Mahbub-i Mutlak-ı Hüdâ” olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in fazilet ve meziyetlerini saymakla bitirmemiz ve kelimelerle ifade etmemiz elbette mümkün değildir. Bu derece mükemmel bir şahsiyet olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), her hal-ü kârda ümmetini düşünür ve onlara dua ederdi. Ayeti Celile’de O’nun hakkında; “Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” buyurulması ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “Allah’ım ümmetimi muhafaza buyur, ümmetime merhamet eyle” diye ağlayıp yalvarması O’nun ümmetine ne kadar düşkün olduğunun delilleridir.

Bu gecenin manevi zenginliğinden istifade etmek için bir tesbih namazı kılmalı, ve birde hatm-i enbiya yapmalıdır. Tesbih namazına şu şekilde niyet edilir;
Ya Rabbi, niyet eyledim rıza-i şerifim için tesbih namazına.Ya Rabbi, bu gece teşrifleriyle alemleri nura gark ettiğin habibin, başımızın tacı Resul-i Zişan Efendimiz hürmetine ve bu gecedeki esrarın hürmetine ben aciz kulunu da avf-ı ilahiyene,feyz-i ilahiyene mazhar eyle Allahü ekber diyerek namaza başlanır.

Efendimizi anlatmaya efendimzin büyüklüğünü anlatmaya bir hayat boyu kelimelerle ifade edilmez. Ancak bizler iki kelime ile de olsa anlatmaya çalıştık…ŞUnuda söylemeden geçemeyeceğim. Bizler HZ Peygamberimizi görmeden sevdik bağrımıza bastık Acaba efendimizi hayatta görseydik ne yapardık veya ne yapmayım düşünürdük Ama şöyle nihayet verelim İnşeAllah Efendimizin livâ-ül hamd sancağı altında efendimizle sevdiklerimizle beraber olmayı nasip etsin…Amin



Yarın akşam inşaallah kandilimiz (25/02/2010)
Rabbim ayımızı ve mübarek veladet kandilimizi en güzel sekilde cümlemize ihya etmeyi nasip eylesin...

Yitiksevda 24 Şubat 2010 13:15

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
Sayın Elif sizce kutlamakmı yoksa anlamakmı daha önemli ?

Hazan Mevsimi 24 Şubat 2010 13:49

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
bu soruyu ne tarafa çeksem kikimseye-söyleme000

tabiki anlayarak bilinçli yaşamak gerek

Yitiksevda 24 Şubat 2010 13:54

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
Teşekkürler önemli olan anmaktan ziyade örnekliğini hayata aks etmek .

dua dilencisi 24 Şubat 2010 19:17

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
Ne anlamsız geliyor şimdi bu hayat nerden nerelere gelinmiş içim çok dolu ama hangi kelime ifade eder duygularımı çözemedim hayalen düşünüp yaşıyorum bu aralar ama ikilemli bir düzen denge kuramıyorum bazen , Allah c.c. bugünlerimizin kıymetini bilip yaşayanlardan eylesin cümlemizi bizlere şuur versin düşünmek idrak etmek tefekkür etmeyi nasip etsin ....Allah c.c. razı olsun can emeğine sağlık....c*

Kürt_Mücahide 25 Şubat 2010 09:44

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
kapkaranlık dünyaya güneş doğalı 1400 yıl oldu.o güneş dostu düşmanı hayran bırakarak gitti.kıyamete kadar da o aydınlık aydınlatacak bu cahil dünyayı.
selat selam ALİNE ASHABINA sevenlerine olsun ya RESULULALLAH.

dua dilencisi 25 Şubat 2010 10:22

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
Alıntı:

Kürt_Mücahide Üyemizden Alıntı
kapkaranlık dünyaya güneş doğalı 1400 yıl oldu.o güneş dostu düşmanı hayran bırakarak gitti.kıyamete kadar da o aydınlık aydınlatacak bu cahil dünyayı.
selat selam ALİNE ASHABINA sevenlerine olsun ya RESULULALLAH.

1400 yıl koca koca uzun yıllar açlık susuzluk gibi ama bu duygunun telafisi yok açlığımızı bir lokma bir şey gideriyor susuzluğumuzuda ama bu açlık çok farklı hem açız hemde ondan bugüne kadar gelen yazıları kıssaları Onu anlatan her ne varsa okununca doyar gibi tam değil ama yinede elhamdülillah bir özlem var buram buram ne baba ne ana özlemi gibi ne yar ne yaren özlemi gibi ne evlat ne kardeş özlemi gibi aşk diyorum bazen oda yetersiz çok farklı anlatılması zor ....bir yerde görmeden sevebilirmi insan bu nasıl bir his duygu demişti bir abim hani her olguyu dogaya bağlayan zavallı kardeşciklerden öylesi insanları kalbime sokmak istiyorum bazen paylaşalım bu duyguları sende gel haberdar ol koca bir 40 küsür sene devirmişsin haberin yok uzaksın bu hislerden ...yine duygulandım Allah c.c. sevgisi kalbimizde son nefesimize kadar dolu dolu eylesin İki cihan güneşi efendimizin s.a.v. sevgisini...

Minam 25 Şubat 2010 12:16

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir
Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin......
selam ve dua ile...

Hazan Mevsimi 25 Şubat 2010 16:22

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
Amin

Cümlemizin mübarek olsun hayırlara erişelim inşAllah

nermin 25 Şubat 2010 16:37

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
Bad-ı Saba esti diyarı Yar'dan...Gelen kokular GÜL bugün... Gül kokusunda eriyen ruhumuzda mevlid kandilleri tütsün bugün...
Hayırlı ve mutlu kandiller diliyorum hepimize... İyiki varoldun Ya Rasulallah, iyiki haberdarız varlığından...

selam ve dua ile...

Esma_Nur 25 Şubat 2010 18:53

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
medineweb ailesinin kandili mübarek olsun bu geceyi ihya edenlerden olalım inş:)

kurtmehmet 25 Şubat 2010 19:51

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
BU GECE GÖNUL ALMA KÜSKÜNLÜK LERİ ORTADAN KALDIRMA İLE VE CENEBU HAKKA DU'A SÜKÜR İLE GECİRMENİZ DİLEGİ İLE TÜM İSLAM ALEMİNİN MEVLUT KANDİLİ Nİ KUTLARIM

Medine-web 25 Şubat 2010 23:19

RE: Veladet (Mevlit) Kandili
 
teşekkür ederiz ferdi .aynı duygu ve temennilerle..
mısıra selamlar..

Esma_Nur 03 Şubat 2012 09:08

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
Kandil Sirac demektir. Sirac ise nur ve ışık. Tarifi olmayan bir kelime. Yine bir kandil geldi dostlar. Temim isimli sahabe Medine’ye yeni gelmiştir. Gelirken de yanında birkaç kandil, fitil ve yağ getirir. Bir Cuma akşamı onları hizmetçisine verir. Ve Mescid’de kandilleri asmasını söyler. Hizmetçi efendisinin dediğini yapar. Kandilleri yakar ve mescide asar. Işıklı kandillerin asılmasıyla birlikte peygamberin mescidi ışıl ışıl olur.

Hz. Peygamber Mescidine girer. Ortalığı aydınlanmış görünce sevinir ve bu kandilleri kimin getirdiğini sorar. Temim’i gösterirler. Efendimiz Temime’e döner ve:

- Sen İslam’ı nurlandırdın. İslam’ın mescidini süsledin. Allah da seni dünyada ve ahirette nurlandırsın, der.

Ardından kandilleri mescide asan hizmetçinin adını sorar:

- O hizmetçinin adı Fetih’dir, derler. Efendimiz o günden sonra hizmetçinin adını değiştirir. Ona:

- Sirâc, demeye başlar.

Sirâc, aydınlatan manasınadır. Bu hizmet Sevgili Peygamberimizin çok hoşuna gitmiştir. Hem Temim’e, hem de hizmetçiye teşekkür eder.

Mevlid, doğum zamanı demekse eğer bu kutlu doğumda yüreklerimize siraçlar asalım inşallah. Mevahib-i ledünniyye den aldığımız bilgilere göre efendimiz Rebiulevvel ayının 11. ve 12. gecelerine önem verirdi. Esasında her Peygamberin ümmeti, kendi Peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştır. Bugün de, Müslümanların bayramıdır. Neşe ve sevinç günüdür. Müjde ve mutluluk zamanıdır. Kevserin sahibi Hz.Muhammed’in doğum kandilidir.

Her kandil bir kandil yakmalı yüreklerimize. Işığımız artırmalı. Nurumuzu çoğaltmalı. İçsel zenginliğimize bir şeyler katmalı. Her kandil farklı bir ışıkla uğurlanmalı. Rutini bozmalı, dar kalıpları, dar çerçeveleri kırmalıdır insan. Sonsuz ufuklar açılmalı.

Alışkanlıkların dışına taşmalı. Dualara, zikirlere, hatimlere, ibadetlere sevi katılmalı. Samimiyet katılmalı. İlgi ve bilgi katılmalıdır. Farklı farkındalıklar içinden anlam derinlikleri yakalanmalı. Huzur ve ihlâsla kuşanmalı kandili.

Esasında kandil gecelerinde ufak, hoş, değişik sürprizler yapmak gerek.. Çocukları toplamalı mesela. Onlara balon dağıtmalı. Balonların üstüne kendi isimleri ve Resulün ismi yazılmalı. Bırakılmalı uzayın boşluğuna renk renk. Dudaklarda salâvatlarla. Her balon yüzlerce salavatla uçmalı.

Kandil simiti yerine renkli şekerler dağıtmalı mesela. Gül lokumu sunulmalı, gül suyu serpilmeli. En has, en temiz kıyafetler Nebevi bir sadelikle giyinilmeli. Bedenler tertemiz, libaslar has ve sade olmalı. Ve dostlar dudaklardan önce gözler gülümsenmeli kandile. Gecenin ahengine ahenk katılmalı. Her yer mis kokmalı. Cep telefonları otomotik mesajlara değil gönül sözcüklerine açılmalı. Kız çocuklarına renkli eşarplarla boncuklar erkek çocuklarına renkli tespihlerle toplar hediye edilmeli.


Yaşlıların elleri öpülmeli. Hastalar yüreklendirilmeli. Mahzunlar sevindirilmeli. Yetimler okşanmalı. Soframız çoğalmalı. Üzerinde onlarca el dolaşmalı. Bütün bunlar abartıya, israfa gösterişe kaçmadan yapılmalı. İşlemeli seccadeler sandıklardan çıkarmalı o gün. Babalar gülümsemeli. Hiç kızmamalı, öfkelenmemeli hane halkına. Gençler bilgisayara, topa, telefona ve teknolojiye meydan okumalı. Boykot etmeli o gece. Hep Resul anılmalı. O konuşulmalı. Komşunun kapısı çalınmalı. Bir tabak uzatılmalı sofraya hazırlanan. Vazolara kırmızı kadifeden güller dizilmeli. Gül kokmalı gece buram buram. Sevdalar Habibin sevgi okyanusuna akmalı.

Kandil demek yenilik demektir dostlar. Kandil demek yenilenmek demektir sevmek demektir. Alışılmışın dışına çıkarak kalbi ve ruhu eğlendirmek demektir. Dünyanın demir zincirlerinden sıyrılıp, dar menfezlerinden kurtulup huzuru ve nuru soluma vakitleridir.

Rutin alışkanlıklardan kurtulup, gafletimizi yırtarsak eğer çok şey başaracağız. Kandillere kandil olabilmek ah ne güzeldir.



Nurdan Damla

bilinmez 03 Şubat 2012 13:03

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
Mevlit merasimi ilk defa,Gulati şia nın hakim olduğu fatimi devletinde görülmüştür.fatimiler,Rasulullahın doğum gecesi dışında,hz Ali ve ehli beytinde doğum günlerinde de merasim yapmayi ihdas etmişlerdir.PEYGAMBERİ KENDİNE ÖRNEK ALMIŞ MÜSLÜMANLARIN MÜÇTEHİD İMAMLARI, mevlidin bidat olduğu hususunda müttefikltirler,İbni abidin,mevlidin eğlenceden başka bir şey olmadığını söylüyor,[sifaul alil.sh.188]..

Kanaatim odur ki hırıstiyanlardaki NOEL kutlamalarından dolayı atalarının geleneklerinin takipçilerinin hırıstiyanlardan aşağı kalmamak için ihtiyaç duyup böyle bi uygulamaya geçtikleridir ve bunuda adet edindikleridir,örneğin Peygamberin yaşadığı topraklarda böyle bi kutlama yoktur...

f_kryln 03 Şubat 2012 13:19

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
veladeti resul çok basit bir olay gibi algılanması üzücü.adını ne koyarsanız koyun,isterseniz kandil deyın bşka şey deyın.sonuç itibarıyla Kainatta O'nun önüne geçebilecek bir efendi yok.kendi doğum gününüzü bile hatırlamak,hayatınızın muhsebesini yapmak doğal gelirken,Kainatın efendisini hatırlamak,hayatımızı ona endeksleme,günceleme size niye ters geliyor,anlaşılır gibi değil.siz gerçekten hastasınız.değilse art niyetlisiniz oda değilse ne oldum delisi olmuşsunuz.kendinize gelin! sevinç,huzun ve karmaşık bu günümüze ilişmeyın.sizle uğraşacak zamanımız yok!
Allahım ne kadar Halimsin,sabırlısın (

Esma_Nur 03 Şubat 2012 13:30

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
Alıntı:

la diyebilmek Üyemizden Alıntı (Mesaj 157223)
Mevlit merasimi ilk defa,Gulati şia nın hakim olduğu fatimi devletinde görülmüştür.fatimiler,Rasulullahın doğum gecesi dışında,hz Ali ve ehli beytinde doğum günlerinde de merasim yapmayi ihdas etmişlerdir.PEYGAMBERİ KENDİNE ÖRNEK ALMIŞ MÜSLÜMANLARIN MÜÇTEHİD İMAMLARI, mevlidin bidat olduğu hususunda müttefikltirler,İbni abidin,mevlidin eğlenceden başka bir şey olmadığını söylüyor,[sifaul alil.sh.188]..

Kanaatim odur ki hırıstiyanlardaki NOEL kutlamalarından dolayı atalarının geleneklerinin takipçilerinin hırıstiyanlardan aşağı kalmamak için ihtiyaç duyup böyle bi uygulamaya geçtikleridir ve bunuda adet edindikleridir,örneğin Peygamberin yaşadığı topraklarda böyle bi kutlama yoktur...

Sen her seferinde bu kandillere muhalefet ediyorsun... kişi bu mübarek gecelerin hürmetine namaz kılar camiye gider. sölermisin bunda ne kötülük vardır !! sen kutlama... bidat demişssinbidat ne demek'' sapıklık'' değilmi anlamı bu.. peki söylermisin efendimizs.a.v anmanın neresi sapıklık!!! burdaki en güzel şey nedir anlayabilirmisin acaba '' tüm müslümanların aynı gece içersinde ibadet etmeleri'' bu muazzam bir şeydir.sen çok tehlikeli bir valıksın '' bana göre'' ya çok safsın yada kafa karıştıran bir varlıksın.................

bilinmez 03 Şubat 2012 13:44

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
sayın başeditör,ben islam alimi olan,İbni abidin,[sifaul alil.sh.188]..ki,tabındaki söylemini,ve mevlid kandiline olan yaklaşımını verdim,dileyen dilediğini tabiki yapar ve yapmayada devam eder...


dua dilencisi 03 Şubat 2012 18:22

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
vay be Mevlit Kandilide taşlandıya artık yazacak kelime bulamıyorum hayır000

Esma_Nur 23 Ocak 2013 08:20

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
'Sen hep 40 yaşındasın'' Peygamberim...
Sen hep bizimlesin...
İyi ki doğdun...




[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü’minlerin vardı...
Ve bir gün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halîme’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi
Âmine’nin emaneti ağlardı.
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği
Göklerin resûlüydün...


Zelal 23 Ocak 2013 10:07

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
Adını Anmak (S.A.V)…

Bir temizlik başlatır içimde adını anmak
Tufan günü düşen yağmur gibi düştün gönlüme

Hani Rabbin yeryüzünü günahkarlardan temizlemek için
gönderdiği suyun kabaran inişi vardı ya..
İşte öyle günahlarıma karşı bir temizlik başlatır içimde adını anmak!
Her sâlat-u selâm ile biraz daha arınır,

biraz daha senin tevhid geminde bulurum kendinimi.

Ey Sultan-ı Rûsul, Ey ashabının bağlılığını;
-"Anam babam sana fedâ olsun" diyerek ifade ettiği Server-i Enbiya!

Davan uğruna ölen şehitler adedince selam olsun sana!
Her yağmurda semadan inen melekler adedince selam olsun sana!

Aşkın ile yanan aşıklar adedince selam olsun sana..!

Tüm Medineweb ailesinin kandili mübarek olsun.....

Nesli_Nur 23 Ocak 2013 10:22

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

seb-i aruz 23 Ocak 2013 11:12

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
Sen'in ( sav ) gelişin kimbilir kaç yüreğe bahar getirdi...Gönlümüze hoşgeldin Ey Nebi...

Mevlid kandiliniz mübarek olsun.. ♥

mehmet akif2 23 Ocak 2013 11:15

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

mehmet akif2 23 Ocak 2013 11:17

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

enderhafızım 23 Ocak 2013 16:47

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
Dua çiçeğini Duydun Mu? Yeryüzünde Sulanıp Gökyüzünde Açarmış Melekler Kimden Olduğunu Söyleyip Rabbime Sunarmıs. Mevla Sevilerinleri Sevenlerin Duası Ile Korurmuş Mevlam Senide Sevdiklerinin Duası Ile Korusun Kandiliniz Mübarek Olsun.

İnceSızı 23 Ocak 2013 23:42

Cevap: Medineweb' le Kutlu Doğum..
 
Hoşgeldin

Bu şiirde hüzün yok
Bugün hüzün yok bize
Sultanlar sultanının doğduğu o geceyi, o benzersiz geceyi çoşkuyla anıyoruz
Aleme ervah, bugün bizimle beraberdiniz
Meleği ala beraberdir bizimle
Ve şimdi biz meleklerle diz dize

Rebiüevvel ayının onikinci gecesi, yer Mekke
Ebu Tâlib mahallesi Leyl çarşısı
Bir ev Abdulmuttalib’den oğlu Abdullah’a kalan
Bir hane şimdi Abdullah ‘da yok,karanlık ve Hz. Amine
Üflesen sönecek gibi yıldızlar
Ve beklenen bir var, O ...

Rebiüevvel ayının onikinci gecesi yıl 571
Nisan ayının yirmisi,günlerden Pazartesi
Ebu Talib mahallesinde saadetli bir ev, saadetli bir oda
Abdimenaf kızlarını andıran huriler dolaşıyor oda da
Birinin elinde cam bir kase var içi şerbet dolu ama sanki kar
Hadi al, bu içecek cennet tavıdır ,al ve iç
Bu sana Allah’ın ikramıdır.
Ve yudumlanıyor şerbet
Allah’ın adıyla
O anda beyaz bir kuş bembeyaz kanadıyla Hz Amine’nin sırtını sıvazlıyor
Ve beklenen biri var O...

Rebiüevvel ayının onikinci gecesi
Vakit seher vakti, yıldızlara uzansan tutacaksın
Hele biri var ki küçücük bir dolunay sanki
Bu onun yıldızı, ve bir nur denizi, O’nun denizi
Semave vadisi sular altında
Çünkü O geliyor
Çekilen ve kuruyan Save gölü sönen Mecusi ateşi
Çünkü O geliyor
Zincire vurulan şeytan göklerden kovuluyor
Kisra saraylarından çatırdılar geliyor, çünkü dünyaya O geliyor
Ve gökten inen üç melek ellerinde üç bayrak
Biri güneşin doğduğu yerde,biri battığı yerde güneşin
Diğeri Kabe’nin üzerinde müjdesini veriyor kainat güneşinin...
Bu muştunun ardından kat be kat semalardan boşalıyor melekler
Allah’ın rahmeti üzerine olsun ey Nebi...

Ve bir nur doğdu ayın ondördü gibi
O doğdu, kalplere sürur doğdu
Gerçek oldu annesinin rüyası
Hz.İbrahim’in duası kabul oldu
Yer de ve gökte övülecek şan doğdu
Ümmetinin göz nuru habibi zişan doğdu
Şimdi kaplasın onu bir ak bulut
Ve dolaştırsın melekler, doğuyu ve batıyı
Varlıklar onu birde suretiyle tanısın
Yusuf’u görüpte parmağını kesenler baksın bir kez O’na da yürekleri doğransın

Hoş geldin ey ledün ilminin sultanı
Kabe’nin canı,
Dertlilerin dermanı,
Hoş geldin ey cihanın padişahı !
Kur’an’nın sırrı
İrfan ehlinin şahı
Hoş geldin ey enbiyalar sultanı !
Cemal bahçesinin bülbülü
Kainatın nazlı gülü,

Hoş geldin...

Rebiüevvel ayının onikinci gecesi
Yirmibirinci yüzyıl
Olanca genişliği ile yeryüzü
Ve efendiler efendisi gönüllerde doğmaya devam ediyor...

Ey Nebi
Alemlere rahmet geldi
Sana sâlat ve selam
Efendimiz
Hoş geldin...


alıntı


SAAT: 12:38

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306