Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İMAM HATİP,KURAN KURSU-SEVİYE TESBİT-HACC-YURT DIŞI-DGS-ÖSYM-SINAVLARI.::. > Diyanetin Yeterlilik Sınavları > Diyanet Hacc Görevlileri Sınavı

Konu Kimliği: Konu Sahibi RemLe,Açılış Tarihi:  07 Ekim 2012 (13:31), Konuya Son Cevap : 07 Ekim 2012 (13:43). Konuya 7 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 07 Ekim 2012, 13:31   Mesaj No:1
Medineweb Aktif Üyesi
RemLe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:RemLe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 164
Üyelik T.: 14 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:bayan
Memleket:Allah bilir
Yaş:34
Mesaj: 171
Konular: 81
Beğenildi:14
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart HAC NEDİR? (Ömer Nasuhi Bilmen)

HAC NEDİR? (Ömer Nasuhi Bilmen)

HAC
Hac İle Umrenin Mahiyetleri
Haccın Nevileri
Haccın Rükünleri
Tavafın Mahiyeti ve Nevileri
Haccın Farz Olmasının Şartları
Haccın Sıhhatinin Şartları
Mikat İle İlgili Bilgiler
Haccın Vacipleri
Haccın Sünnetleri
Haccın Edebleri
Hac ve Umre İle İlgili Yasaklar


Hac İle Umrenin Mahiyetleri

Hac, lûgatta, saygı değer makamları ve diğer yerleri ziyaret kasdında bulunmaktır. Din deyiminde ise: "Arafat'da özel vaktinde bir mikdar durmaktan ve ondan sonra Kâbe-i Muazzama'yı usulü üzere tavaf ederek ziyaret yapmaktan ibarettir. Hac yapan kimseye Hâcc (Hacı) denir. Bunun çoğulu "Hüccac"dır.
Umre, lûgatta ziyaret manasınadır. Din deyiminde: "Kâbe-i Muazzama'yı tavaftan ve Safa ile Merve denilen iki yer arasında sa'y etmekten (koşar gibi gidip gelmekten) ibarettir. Bunun için belli bir zaman yoktur. Senenin her mevsiminde yapılabilir. Yalnız Arefe günü ile Kurban bayramının dört gününde yapılması mekruhtur. Ramazan ayında yapılması mendubdur.
Umre, müekked bir sünnettir. Bunu yapan kimseye "Mutemir" denir. Farz olan hacca, Hacc-ı Ekber denildiği gibi, umreye de "Hacc-ı Asgar" denilir. Bununla beraber Arefe günü cumaya raslayan bir farz hacca da "Hacc-ı Ekber" denilmektedir.
(Umre, İmam Malik'e göre de bir müekked sünnettir. Fakat İmam Şafiî'ye göre, ömürde bir defa hemen yerine getirilmesi gerekmeyen bir farz-ı ayndır. Hanbelî'lere göre, hemen yerine getirilmesi gereken bir farzdır.)

Haccın Nevileri

Hac, farz, vacib ve nafile kısımlarına ayrıldığı gibi, ifrad hac, temettü hac ve kıran hac nevilerine de ayrılır. Şöyle ki:
1) Farz hac, şartlarını kendisinde toplayan bir müslümanın ömründe bir defa yapmakla yükümlü olduğu hacdır.
2) Vacib hac, nezredilen veya başlanmışken bozulan nafile bir hacca karşılık kaza edilecek olan hacdır.


3) Nafile hac, buluğ çağına ermemiş olmakla mükellef bulunmayanın veya farz haccı yapmış bulunan bir kimsenin Allah rızası için nafile olarak yapacağı haçtır ki, bu hac tekrar tekrar yapılabilir.
(*)

4) İfrad hac, beraberinde umre yapmaksızın yalnız başına yapılan farz, vacib ve nafile hacdır ki, ihrama girerken yalnız hacca niyet edilir. Bunu yapana "Müfrid" denilir.
5) Temettü hac, hac mevsiminde önce umre için ihrama girilip umre yapıldıktan sonra aynı mevsimde daha yurda dönmeden tekrar ihrama girerek usulü üzere yapılan farz hacdır. Bu haccı yapana "Mütemetti" denir. Bu, ifrad hacdan daha faziletlidir.
6) Kıran hac, hac aylarından önce veya hac ayları içinde mikattan evvel veya mikatta Umre ile farz haccı bir ihramda toplayıp bir niyetle Umre yapıldıktan sonra usulü üzere yerine getirilen hacdır. Bu şekilde hac yapılması Temettü hac yapılmasından daha faziletlidir. Bu haccı yapana da "Karin" denir. Bunların açıklama ve uygulamaları ileride gelecektir.
Haccın farz, vacib ve sünnet olan herhangi bir işine "Nüsük" denir. Bunun çoğulu "Menasik" dir. Bu söz, aslında ibadet ve su ile bir şeyi temizlemek demektir.
(*) On iki yaşını bitirip henüz buluğa ermemiş olan erkek çocuğuna mürahık, dokuz yaşını tamamlayıp da buluğa ermemiş olan kız çocuğuna mürahıka denir.



Haccın Rükünleri

Haccın rükünleri, mahiyetini teşkil eden farzları ikidir. Biri, Arafat'da bir müddet beklemek, diğeri de Kâbe-i Muazzama'yi farz manada tavaf etmektir.
Arafat, Mekke-i Mükerreme'nin güney doğusunda altı saat uzaklıkta bulunan bir yerdir. Hac yapacaklar için Arafat'da durmak zamanı, Zilhice ayının dokuzuna rastlayan Arefe gününün zeval vaktinden itibaren Kurban bayramı ilk gününün fecrinin doğuşuna kadar olan zamanın herhangi bir kısmıdır. Bu müddet içinde bir dakika dahi olsa, beklemekle bu farz yerine gelmiş olur. Bu Arafat'da uyanık bir halde durmakla uyumak veya baygın bulunmak halleri eşittir.
Belirtilen müddetten önce veya sonra, Arafat'da durmakla "Vukuf" farizası yerine getirilmiş olmaz. Ancak Zilhicce'nin hilâlinde şüphe olur da Zilkade otuz gün olarak tamamlanmış bulunur ve sonradan Zilkade'nin yirmi dokuz gün olduğu anlaşılırsa, bu takdirde Arafat'da durmanın ilk Kurban Bayramı gününe rastlamış bulunması istihsan yolu ile caizdir ve yeterlidir.
__________________
*Buda geçer ya hu*
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi RemLe 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
İmam-Hatip Okullarımız Kur'ân Kursları RemLe 0 2596 01 Aralık 2013 20:44
Umre Kayıtları Başladı Diyanetten Duyurular/Haberler YaŞuHa 7 2047 01 Aralık 2013 20:41
Kurban Bayramı Mesajı Diyanetten Duyurular/Haberler RemLe 0 2093 14 Ekim 2013 20:57
Arafat Vakfe Duası Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat RemLe 0 2310 14 Ekim 2013 20:38
Haccı ve Kurban’ı bir iç muhasebeye dönüştürelim Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat Medine-web 1 1975 22 Eylül 2013 21:57

Alt 07 Ekim 2012, 13:36   Mesaj No:2
Medineweb Aktif Üyesi
RemLe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:RemLe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 164
Üyelik T.: 14 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:bayan
Memleket:Allah bilir
Yaş:34
Mesaj: 171
Konular: 81
Beğenildi:14
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: HAC NEDİR? (Ömer Nasuhi Bilmen)

Tavafın Mahiyeti ve Nevileri

Tavaf, lûgatta ziyaret etmek ve bir şeyin etrafında dolanmak manasıdır. Tavaf edene Taif ve tavaf edilen yere de m etaf denir.
Din deyiminde tavaf, Kabe'nin etrafında yedi defa dönmekten ibarettir. Şöyle ki:
Kabe'nin güney tarafındaki bir köşesine Rükn-ü Hacer ve diğer köşesinde Rükn-ü Yemanî denir. Rükn-ü Hacer'de Hacer-i Esved denilen mübarek bir taş vardır ki, tavafa buradan başlanır. Beyt-i Muazzama sola alınarak Kabe'nin kapısına doğru gidilmek suretiyle Beyt'in çevresinde dolaşır. Böylece Hacer-i Esved'den başlayarak yapılan bir dolaşım yine orada tamamlanmış olur. Buna bir "şavt" denir. Aynı şekilde yedi defa yapılan şavt ile tavaf biter.
Tavaf, bir nevi namazdır. Allahü Teâlâ'ya heyecan ve muhabbetle yapılan tazimin bir nişanesidir. Allah'ın Arş'ı etrafında dolaşan kutsal meleklerin hallerine bir benzeyiş şeklidir.
Kâbe-i Muazzama, bu yaşanılan âlemde, göremediğimiz melekler alemindeki İlâhî makamın bir görüntüsü yerindedir. Bu maddî Beyt'in çevresindeki beden hareketleri, melekler âleminde Arş çevresinde yapılan ruhanî hareketlerin birer işaretidir.
Gerek tavafa başlarken ve gerek tavaf esnasında Hacer-i Esved'in önüne her geldikçe ona karşı durulur. Namaza durur gibi, eller kaldırılır, tekbir ve tehlil getirilir. Mümkünse öpülür veya eller sürülür. Bu da mümkün değilse, yalnız ona karşı eller yukarı kaldırılır, işaret yapılır ki, buna İstilâm (Selâmlamak) denilmektedir.
Hacer-i Esved'e böyle el koymak, Yüce Allah'a ibadet ve itaat etmek üzere söz vermenin ve bunda kararlı olmanın bir nişanı demektir.
Tavafın nevilerine gelince: Bunlar aşağıda yazıldığı şekilde beş kısımdır:
1) Kudûm Tavafı: Taşradan Mekke-i Mükerreme'ye varılınca ilk yapılan tavaftır. Bu tavaf, afaki (Mikat dışında gelenler) için sünnettir. Buna Tavaf-i Lika da denir.
(İmam Malik'e göre bu tavaf vacibdir.)
2) Ziyaret Tavafı: Arafat'dan döndükten sonra yapılan tavaftır. Buna "Tavaf-i İfaze" de denir. İşte haccın iki rüknünden biri bu tavaftır ki, dört şavtı farzdır.
3) Sader Tavafı: Hac esnasında Mina'da taşlar atıldıktan sonra, Mekke'ye inilince yapılan tavaftır. Buna "Veda Tavafı" da denir. Bu tavaf, Mikat dışından gelenler (Afakî'ler) için vacibdir. Bununla hac işleri (menasik) tamamlanmış olur. Hacılar bu tavafla Kabe'ye veda ederek vatanlarına dönmeye başlarlar.
(Bu tavaf, Şafiîler'de vacib veya sünnettir.)
4) Nafile Tavaf: Mekke'de bulunan müslümanların Kabe etrafında zaman zaman yaptıkları nafile tavaftır. Böyle bir tavaf, Mikat dışından gelenler için, nafile namaz kılmaktan daha faziletlidir. Çünkü onlar her zaman bu şerefi elde edemezler.
5) Umre Tavafı: Bunun dört şavtı Umre'nin rüknünden olan tavaftır ve farzdır. Bunun yerine başka bir şey geçemez. Umre'de kudûm tavafı ile Sader tavafı yoktur. Umre'ye İhramla başlanır, traş olmak veya saç kısaltmakla Umreye son verilir.
Tavaf esnasında tekbir ve tehlil getirilir, salât ve selâm okunur. Tavaf şavtları arka arkaya yapmak şart değildir. Bu tavaf henüz tamamlanmadan namaz için veya abdesti tazelemek için bırakılsa, tavaf bozulmaz. Geri kalan kısım sonra tamamlanabilir. Tavaf sırasında kadınların erkeklerle aynı hizada bulunmaları tavafı bozmaz.
__________________
*Buda geçer ya hu*
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ekim 2012, 13:39   Mesaj No:3
Medineweb Aktif Üyesi
RemLe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:RemLe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 164
Üyelik T.: 14 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:bayan
Memleket:Allah bilir
Yaş:34
Mesaj: 171
Konular: 81
Beğenildi:14
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: HAC NEDİR? (Ömer Nasuhi Bilmen)

Haccın Farz Olmasının Şartları

Bir kimseye haccın farz olması için sekiz şart vardır. Şöyle ki:
1) Müslüman olmalıdır. Gayri müslimler hac ile mükellef değildir. Buna göre bir gayri müslim hac yaptıktan sonra müslüman olsa, diğer şartlar bulununca yeniden hac etmesi gerekir.
Yine, bir mü'min hac ettikten sonra -Allah korusun- dinden çıkıp da sonra tevbe ederek İslâmiyete dönünce, diğer şartlar bulununca tekrar hac etmesi gerekir.
2) Buluğa ermiş olmalıdır. Bir çocuk, aklı başında ve kâr ile zararı ayıracak durumda da olsa, hac ile mükellef olmaz. Onun yapacağı hac nafile olur. Onun için buluğ çağına erer de hac şartlarını toplarsa, tekrar hac etmesi gerekir.
Velisi ile beraber hacda bulunan çocuğa, velisi hac işlerini yaptırır. Taşları attırır, tavaf yaptırır ki, büyüyünce görevini daha iyi yapabilsin. Bu taşlamayı çocuk terk etse, bundan bir şey gerekmez. Çünkü çocuğa hac vacib değildir.
3) Akıl sahibi olmalıdır. Deli olanlar hacla yükümlü değillerdir. Bunlar iyileşir de hac şartlarını elde ederlerse, o zaman hac etmeleri gerekir.
4) Hür olmalıdır. Köleler ve cariyeler hacla yükümlü değillerdir. Bunların yaptıkları haclar birer nafiledir. Bunlar azad edildikten sonra diğer şartlara sahib bulundukları takdirde hac etmeleri gerekir.
5) Haccın farz olduğunu bilmiş olmalıdır. Şöyle ki: Küfür diyarında (dâr-ı harbde) gayri müslimlere ait bir memlekette bulunup İslâmı kabul eden kimse, haccın farz olduğunu bilmedikçe,hac ile yükümlü olmaz. Fakat İslâm ülkesinde böyle bilmemezlik özür sayılmaz. Onun için İslâm yurdunda bulunan bir gayri müslim, haccın farz olduğunu bilsin veya bilmesin, ihtida eder de, hac şartlarına sahib bulunursa, hac ile mükellef olur.
6) Hac görevine güçlük olmaksızın gidip yerine getirmeye yeterli bir vakit bulunmalıdır. Bunun için bir kimse görevi için diğer şartlara tamamen sahip olduğu tarihten itibaren bu görevi yerine getirmeye elverişli bir vakit bulmadan ölürse, bu farzla mükellef tutulmaz.
7) Hicaz'a gidip gelinceye kadar kendisinin ve aile halkının âdete göre nafakaları bulunmalıdır. Temel ihtiyaçlardan sayılan malların bulunması ile hac farz olmaz. Fakat ihtiyaçtan fazla gelir getiren bir mal veya eşya bulunsa, bunları satıp hac etmek gerekir. Bir evde kira ile oturmak da, haccın farz olmasına engel değildir.
Temel ihtiyaçlar için zekât bölümüne bakılsın!..
8) Kendi durumuna uygun binek vasıta ve yolda yapacağı harcamaları karşılayacak parası bulunmalıdır. Buna Rahiliye, Zadü-t Tarika (yol azığına sahib bulunmak) denir. Şöyle ki:
Hac için yol azığına ve bilinecek vasıtaya gücü yeter olması şarttır. Bu kudretin hac aylarında veya herkesin buluduğu yerde hacıların âdet üzerine hacca gidecekleri zamanda bulunması gerekir. Bu esnada temel ihtiyaçlardan başka hacca yetecek kadar mala sahib olan kimsenin, diğer şartlara da sahib olması halinde, ona hac farz olur. Bu malı başka yere harcayamaz. Harcarsa, hac üzerinde borç kalmış olur. Fakat bu zamandan önce elde edilen mal, bundan önce istenilen yere harcanabilir. Bundan dolayı kendisine hac görevi vacib olmuş sayılmaz.
Meselâ: Muharrem ayında hacca yetecek kadar malı olan kimse, bunu bir iki ay içinde başka bir yere harcayıp da, memleketinde hacca gidilmesi âdet olan bir zamanda elinde mal kalmamış olsa, kendisine hac farz olmuş olmaz. Ödünç ve ikram suretiyle verilen azık ve binek yeterli sayılmaz. Bu ikram minnet altında bırakmayacak kimseler tarafından olsa bile hüküm aynıdır. Onun için Hac etmek üzere yapılan bir malı kabul etmek her halde gerekmez.
Bununla beraber Mekke-i Mükerreme'ye on sekiz saatten yakın bulunan yerlerdeki müslümanlar için yaya yürümeye güçleri olunca binek bulunması şart değildir.
(İmam Malik'e göre, azık ve binit için yeterince imkâna sahib olmak şart değildir. Bu konuda Mekke'ye gidip en düşük şartlarla hac işlerini yerine getirmeğe imkân bulunması yeterlidir. Onun için fazla güçlük bulunmaksızın yaya olarak veya kira ile karşılayabileceği bir binek ile hac etmeğe ve yiyecek harcamalarını sanatı ile yolda yürüdükçe elde etmeğe gücü olan bir müslümana canı ve malı için bir tehlike yoksa, hac farz olur. Yurdunda ailesine bir nafaka bırakıp bırakmaması fark etmez. Ancak nafakasız kalmakla helak olmaları korkusu olunca, o zaman hac ile yükümlü olmaz.)

19- Haccın yerine getirilmesinin farz olmazı için beş şart vardır. Şöyle ki:
1) Beden sağlıklı olmalıdır. Onun için hac görevini yerine getirebilmek için vücud sağlığına sahip olmayan kimseye hac farz olmaz. Kör ve kötürüm olanlar da böyledir.
Fakat iki İmama ve İmam Azam'dan bir rivayete göre, kendisini koruyup yol gösterecek kimsesi bulunan âmâya (iki gözü köre), diğer şartlarla sahib olunca, hac etmesi farz olur.
2) Haccın yerine getirilmesi için arızî engeller bulunmamalıdır. Bir kimse tutuklanırsa (hapsedilirse) veya zorla hacdan engellenirse, hac ile yükümlü olmaz.
3) Yol emniyeti bulunmalıdır. Yolda tehlike bulundukça, hacca gidilmesi farz olmaz.
4) Sefer mesafesinden (en az onsekiz saatlik bir uzaklıktan) hac yapacak bir kadın için yanında kocası veya meübbeden mahremi bulunan bir erkek bulunmak şarttır. Bunların akıllı, buluğa ermiş veya buluğ çağına gelmiş olmaları gerekir. Beraberinde böyle bir kimse bulunmayan kadın için hac farz değildir. Kendisine hac farz olan bir kadının yanında böyle bir mahremi bulunduğu takdirde, kocası onu hacdan alıkoyamaz. Çünkü böyle bir farzı yerine getirmek, koca hakkından önde gelir. Genç bir kadının yalnız süt kardeşi veya damadı ile hac etmesi, zamanın bozukluğu bakımından bazı alimlere göre caiz görülmemiştir.
5) Hacca gidecek kadın, kocasından boşanmış veya kocası ölmüş ise, iddeti bitmiş olmalıdır. Böyle bir iddet bekleme içinde bulundukça kadın hacca gidemez. Öyle ki, yola çıktıktan sonra Mekke'ye en az on sekiz saat uzak bir yerde iken kocasının orada ölmesi gibi bir sebeble iddet bekleyecek olan kadının o yerden iddeti bitmeden önce çıkmaması gerekir.


Haccın Sıhhatinin Şartları

Hac görevinin sahih olarak yerine getirelebilmesi için şöylece dört şart vardır:
1) İslâm olmak. Bu haccın farziyetinin şartı olduğu gibi, sıhhatinin da şartlıdır. Bir gayri müslim haccettikten sonra müslüman olsa dahi, önceden yapımış olduğu bu haccı sahih olmaz.
2) Özel yerlerde bulunup görev yapmış olmak. Bu yerlerden maksad, Arafat ile Kabe'dir. Onun için Arafat'da vakfe yapmadıkça (beklemedikçe) ve Kabe'yi tavaf etmedikçe hac sahih olmaz.
3) Belli bir vakit olmak. Bundan maksad, Arafat'daki vakfe zamanıdır ki, Arefe gününün zeval vaktinden Kurban Bayramı fecrinin doğuşuna kadar devam eden bir zamandır. Ziyaret tavafının vakti ise, daha önce belirtildiği gibi, hayatın sonuna kadardır. Fakat bu tavafın vacib olan vakti, nahr (kurban boğazlama) günleri, Kurban Bayramının ilk üç günüdür.
Bununla beraber İfrad haccının, Temettü haccının, kıran haccının hac görevlerini (menasikini) yapmak için yine belli bir vakit vardır. Bu da Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk on günüdür. Bu aylara Hac Ayları Hac mevsimi denir.
Bu aylar içinde en son hac vakti, Arefe günü ile Kurban günüdür. Arefe günü Zevalden sonra Arafat'da az veya çok bulunup Bayramın ilk gününde ziyaret tavafını yapan kimse, hac farzını yerine getirmiş olur.
(Şafiîlere göre de, Arafat'da vakfe zamanı, Zilhicce ayının dokuzuncu günü zeval vaktinden sonra onuncu günün fecrine kadardır. Bu zaman içinde bir an bile olsa, vakfe yeterlidir.)
4) Hac niyeti ile İhram yapmış olmak. Şöyle ki: İhram, haccı veya umreyi veya her ikisini yerine getirmek için, mubah olan şeylerden bir kısmını geçici bir zaman için kendine haram kılmaktır, bunları yapmaktan sakınmaktır. Bu ihram, hacca veya umreye veya hac ile umreye niyet etmek ve "telbiye" getirmekle meydana gelir. Telbiye, şu sözleri
(*) söylemektir.
İhram yapana "Muhrim" denir. Muhrim olmayana da "Helâl" denir. İhlâl da, ihramdan çıkmak ve bir şeyi harem sahasından dışarıya çıkarmak manasına gelir.
İhram, Beytullah için bir tazim alâmetidir. Öyle ki dışardan bir iş ve ticaret için gelen bir müslüman, hac ve umre niyetinde bulunmasa da, yine ihramsız olarak Harem bölgesine giremez. Bu haramdır, hürmete aykırıdır.
İhrama giren bir erkek, dikişli elbiselerini çıkarır. Bir peştemal kuşanır. Üzerine bir omuz havlusu alır. Başını ve ayaklarını açık bulundurur. Temizlenir, yıkanır veya abdest alır. İki rekât namaz kılar. Yüksek bir sesle "Lebbeykallahümme Lebbeyk..." diye telbiyede bulunur. Zevcesi ile cinsel ilişkiyi terk eder. Zevcesini okşayıp öpmez. Güzel koku sayılan misk, anber ve kâfur gibi şeyleri sürünmez. Bunları yatağına da sürmez. Kara av hayvanlarını avlamaz, havyanlara da hayvanı göstermez. Harem bölgesindeki yeşil otları ve yeşil ağaçları kesip koparmaz. Saçlarını kesmez ve kısaltmaz, traş etmez. Hac veya umre işlerini tamamlayıncaya kadar bu yasakları gözetir.
Kokusundan hoşlanılacak her şey Tîb (güzel koku) sayılır.
İhrama giren kadınlar elbiselerini çıkarmazlar, başlarını ve ayaklarını açık bulundurmazlar. Telbiye getirirken seslerini yükseltmezler.
İhrama girenlerin çadır altına sokulmaları, şemsiye tutmaları, yüzük takmaları, bellerine kemerlerini bağlamaları, kolları içine sokup giyinmeksizin sırtlarına palto gibi bir şey almaları haram değildir.
Yalnız farz hac için veya Temettü haccı ile Kıran haccı için Şevval ayının birinci gününden Zilhicce'nin dokuzuna kadar herhangi bir günde İhrama girilebileceği gibi, bundan önce de girilebilir. Çünkü İhram haccın şartıdır. Şart ise, meşrutun vaktinden daha öne geçebilir, bu caizdir. Abdest almanın (taharetin) namaz vaktinden öne geçmesi gibi... Ancak ihrama daha önce başlanılması, zamanın uzaması bakımından sakıncalı olacağı için mekruhtur. Çünkü ihram sebebiyle yasak olan şeylerden korunmak uçun zaman için kolay değildir.
(Şafiî'lere göre hac için, hac aylarından önce ihrama girmek caiz değildir. Anca umre için girilmiş olur.)

(*) "Lebbeykallahümme Lebbeyk. Lebbeyke lâ şerike leke Lebbeyk. İnnelhamde venni'mete leke vel-mülk. Lâ şerike lek."
Anlamı:
"Allah'ım Ben senin emrine boyun eğerim ve hazırım. Senin ortağın yoktur. Senin davetine ihlâsla uyarım, senin ortağın yoktur. Şüphe yok ki, hamd da, nimet de sana mahsustur, mülk de... Senin ortağın yoktur ."

__________________
*Buda geçer ya hu*
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ekim 2012, 13:39   Mesaj No:4
Medineweb Aktif Üyesi
RemLe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:RemLe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 164
Üyelik T.: 14 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:bayan
Memleket:Allah bilir
Yaş:34
Mesaj: 171
Konular: 81
Beğenildi:14
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: HAC NEDİR? (Ömer Nasuhi Bilmen)

Mikat İle İlgili Bilgiler

Hac için afaktan (Mikat dışından) gelenler için ihrama girecekleri belli yerler vardır ki, bunlar beş yerdir. Bunların her birine "Mikat" denir. Çoğulu "Mevakıt" dır. Bunlar: "Zülhuleyfe, Zati Irk, Cuhfe, Karn, Yelemlem" denilen yerlerdir. Bu yerlere gelmeden önce ihrama girebilirler. Öyle ki, Süveyş yolu ile hacca gidenler "Rabiğ" hizasında ihrama girerler. Burası Şamlıların mikatı olan ve Mekke'ye üç merhale uzakta bulunan, bugün izi kalmamış "Cuhfe" kasabası yakınındadır.
Bir hac yolcusu, ihramsız olarak mikatı geçerse, bakılır: Eğer henüz hac işlerini (menasikini) yapmaya başlamadan mikata dönerse, ihrama girerek telbiyede bulunur. Böylece kendisine bir ceza gerekmez. Fakat mikata dönmez de sonradan ihrama niyet ederse veya hac menasikinden birini yaptıktan sonra ihram için mikata dönerse, ceza olarak kurban (bir koyun kesmek) gerekir. Haccın kaçırılmasından korkulmazsa, mikata dönmek daha faziletlidir.
__________________
*Buda geçer ya hu*
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ekim 2012, 13:40   Mesaj No:5
Medineweb Aktif Üyesi
RemLe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:RemLe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 164
Üyelik T.: 14 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:bayan
Memleket:Allah bilir
Yaş:34
Mesaj: 171
Konular: 81
Beğenildi:14
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: HAC NEDİR? (Ömer Nasuhi Bilmen)

Haccın Vacipleri

Haccın vacibleri şunlardır:
1) İhrama mikat denilen yerlerden başlamak:
Medine-i Münevvere tarafından hacca gidenler "Zül-Huleyfe"den, Irak, Horasan ve Maveraünnehr halkı "Zati Irak"dan,
Şam, Mısır ve Mağrib halkı "Cuhfe" hizasındaki bir yerden (Rabiğ hizasından),
Necidliler "Karn" dan,
Yemenliler de "Yelemlem"den ihrama girerler.
Yolları bu mikatlardan birine rastlamayan müslümanlar da, bunlardan birinin hizasında bulunacak bir yerden ihrama başlarlar.
2) İhramın yasaklarını terk etmek: Dikişli elbise giyilmesi, av avlanması, ihramda iken saçların kesilmesi, çirkin söz söylemesi gibi...
3) Arafat'da zevalden sonra güneş batıncaya kadar durmak.
4) Kurban Bayramının birinci gününün fecrinden sonra ve güneşin doğmasından önce, bir saat bile olsa, Müzdelife'de durmak.
Müzdelife, Mekke'ye dört ve Arafat'a iki saatlik mesafede bulunan bir yerin adıdır.
5) Dört şavtı farz olan Ziyaret Tavafını yediye tamamlamak.
6) Ziyaret tavafına nahir (kurban kesme) günlerinden birinde (1.2. ve 3. günlerde) yapmak.
7) Sader (veda) tavafı yapmak. Bu mikat dışından gelen ve afakî denilen hacılara aittir ki, bu veda tavafından ibarettir.
8) Tavaf esnasında abdestli olmak ve avret yerleri tamamen kapalı bulunmak.
9) Kabe'yi tavaf daima Hacer-i Esved'in bulunduğu yerden (onun karşısından) başlayıp Kabe'yi sola alarak tavaf etmek. Bunu yürüyerek yapmak. Hastalar ve güçsüzler omuzlar üzerinde taşınarak tavaf ettirilir.
10) Her tavaftan (yedi şavttan) sonra iki rekât namaz kılmak.
11) Tavafları Hatîm denilen yerin dışında yapmak. Şöyle ki: Kabe'de "Rükn-i Irakî" denir. Kabe'nin altın oluğu, bu iki rüknün arasında ve Hanefî Makamının önündedir. Bu oluğun akacağı yarım dairelik yer, bir yarım duvarla çevrilmiştir. Bu duvara "Hatîm=Hazret-i İsmail" ve bunun kuşattığı o yere de "Hicrü'l-Kâbe" denir. Bu yerin bir kısmı Kabe'den sayılır. Orada namaz kılınır, dua edilir. Fakat bu yerin Kabe'den olduğu, ahad haberi (tek kişilerin rivayeti) ila sabit olduğundan Beytullah'a yüzü çevirmeksizin bu duvara karşı namaz kılınmaz. Bu duvarın her iki tarafı açıktır. İşte Harem-i şerif için bu duvarın arkasından Kabe tavaf edilir ki, bu vacibdir.
12) Hac mevsiminde Safa ile Merve arasında yürümek (Sa'y etmek) ve buna Safa'dan başlamak. Özürleri olmayanları bunu piyade olarak yapmaları.
Safa ile Merve, Mescid-i Haram'ın hemen civarında yüksekçe birer tümsektirler. Bunlar, gidiş dönüşü olan büyük bir cadde ile birbirlerine bağlıdırlar. Safa'dan başlayıp Merve'ye dört ve Merve'den Safa'ya üç defa gidip gelmek vacibdir. Bu yedi gidiş ve gelişe "Sa'y" denir. Her defa Kabe görülünceye kadar tümseklerin üzerine çıkılır. Şimdi Merve tarafında yüksek binalar bulunduğu için Kabe oradan görülememektedir.
Farz hac için yapılan sa'y Kudüm ve Ziyaret tavaflarından sonra yapıldığı gibi, Umre için yapılan sa'y, Umre tavafından sonra yapılır.
Bu sa'y yerine "Mes'a" denilir. Eni yaklaşık 20 metre, uzunluğu da 500 metredir.
(İmam Şafiî'ye göre sa'y, haccın ve umrenin bir rüknüdür. Bunu yapmadan hac ve umre tamam olmaz.)
Bu şekilde hareket etmek, bütün kâinatın sahibi ve yaratıcısı bulunan Yüce Allah'a tazim ve dilekleri arz için Beytullah'ın mukaddes kapısı önünde şevk ve heyecanla gidip gelmenin, dileklerin kabulünü beklemenin bir işareti demektir.
13) Mina denilen yerde küçük taş yığınlarına (cemrelere) ufacık taşları atmak. Buna "Remy-i Cemerat = Taşları atmak" denir. Şöyle ki:
Mekke şehrine iki saatlik mesafede bulunan Mina kasabasında birbirine bir ok atımı kadar uzak üç yerde üç taş yığını vardır. Bunlara Mina'dan Mekke'ye doğru sırası ile: "Cemre-i Ula, Cemre-i vusta, Cemre-i Akabe" adı verimiştir. Bu taş yığınlarının her birine Kurban Bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde: "Bismillâhi Allahu Ekber" denilerek yedişer taş atılır. Bu yedi taş birden atılsa, yeterli olmaz, bir taş yerine geçer.
Bu taşlar üç metre uzaklıktan atılır. Taşların cemre yakınlarına düşmesi de yeterli olur. İki metre kadar uzağa düşenler yeterli olmaz. Yeniden atılmaları gerekir.
Taşları atacak olan şahıs hasta olsa, eline konulacak taşları atar veya bu taşları onun adına başkası atar. Baygın düşen kimse adına da taşları başkası atar. Hac işlerinde böyle başkası yerine görev yapmak, zaruret sebebiyle caizdir.
Akabe Cemresinde ilk taş atmakla Telbiye'ye son verilir. Artık "Lebbeykallahümme Lebbeyk...." yapılan telbiyelere bu anda karşılık manevî mükâfat verilmiş olur.
(İmam Malik'e göre, Arefe gününün zevalinden sonra Telbiye'lere son verilir. Çünkü o gün Anafat'da durmakla yapılan ibadetler kabul olunmuş ve haccın büyük bir rüknü yerine getirilmiş olur.)
Bu taşların atılmalarındaki hikmet, Yüce Allah'ın ilminde saklıdır. Bu bizim için gerekli olan bir ibadet emridir. Biz bunu yapmakla Yüce Allah'ın emirlerine kayıtsız şartsız itaat ve bağlılığımızı göstermiş oluruz. Bir de kötü ruhlara ve şeytan vesvesesine karşı olan nefretimizin bir işareti ve belirtisidir. Hazret-i İbrahim aleyhisselâm'ın sünnetine bağlılığın da ince bir anlamını taşır.
14) Mina'da taşları attıktan sonra kurban kesmek. Bundan sonra da Harem bölgesi içinde ve kurban bayramının ilk üç gününden birinde saçları traş etmek veya kısaltmak. Şöyle ki:
Kurban kesmek, hac ile umrenin her ikisini yapanlara vacibdir. Bu görevi yapmak, hac ile umreyi birlikte yerine getirme nimetine şükür karşılığıdır. Yalnız farz hac yapan ve mikat dışından gelenlere, misafir olduklarından kurban kesmek vacib değildir. İsterlerse nafile olarak kesebilirler.
Kadınlar saçlarının ucundan biraz kırkarlar.
Saçları traş etmeğe Halk, biraz kısaltmağa da Taksîr denir. Bunları yapmak, İmam Azam'a göre belli bir yer ve zamana bağlıdır. Yalnız Harem bölgesinde ve kurban kesme günlerinde yapılabilirler.
İmam Ebû Yusuf'a göre bunlar bir yere ve zamana bağlı değildir. Bunlar sonradan başka bir yerde de yapılabilir. İmam Muhammed'e göre zamana bağlı değilse de, belli bir yere bağlıdırlar. Buna göre, kurban kesme günlerinden sonra da yapılabilir. Fakat Harem bölgesinde yapılması şarttır. Başka bir yerde yapılırsa, ceza olarak bir koyun kurban etmek gerekir.
Traş olmak (halk), taksirden (saç kısaltmaktan) daha faziletlidir. Saçsız olanlar başlarının üzerine usturayı gezdirmekle bu vacibi yerine getirmiş olurlar.
Haccın vaciblerinden birini terk etmek, haccın sıhhatına engel olmaz. Fakat ceza olarak yalnız kurban kesmek gerekir. Kurbanın eti Mekke fakirlerine dağıtılır. Bununla beraber terk edilen bir vacib yeniden yapılınca, ceza düşer. Abdestsiz yapılan bir tavafı yeniden yapmak gibi.
__________________
*Buda geçer ya hu*
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ekim 2012, 13:41   Mesaj No:6
Medineweb Aktif Üyesi
RemLe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:RemLe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 164
Üyelik T.: 14 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:bayan
Memleket:Allah bilir
Yaş:34
Mesaj: 171
Konular: 81
Beğenildi:14
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: HAC NEDİR? (Ömer Nasuhi Bilmen)

Haccın Sünnetleri

Farz haccın sünnetleri şunlardır:
1) İhrama girerken gusletmek veya abdest almak. Bu yıkanma, yalnız temizlik maksadı iledir. Bundan dolayı hac için ihrama girecek bir kadın adet görmekte veya lohusa ise, temizlik için yıkanması sünnettir.
2) İhramın sünneti niyetiyle iki rekât namaz kılmak. Bu namazın ilk rekâtında "Kâfırûn" sûresinin ve ikinci rekâtında "İhlâs" sûresini okumalıdır.
3) İhram için beyaz ve temiz iki parçadan ibaret örtüye burünmek. Bunların yenisi ve beyaz renklisi, yıkanmışından ve başka renklerden daha iyidir.
4) İhramdan önce gülyağı gibi hoş koku sürünmek.
5) İhramdan sonra her seher vaktinde, her namaz kılışta, her yokuşa çıkışta ve inişte, her yolcu kafilesi ile karşılaşmada orta bir sesle üç defa Telbiye getirmek (Lebbeykallahümme Lebbeyk... demek).
6) Telbiyelerden sonra, Peygamber Efendimize çokça salât ve selâm okumak.
7) Salât ve selâmdan sonra Yüce Allah'a yalvarmak ve özellikle şu duayı
(*) okumak.
İmam Muhammed'e göre, belli ve aynı duayı devamlı olarak yapmak, kalbin ince duygusunu giderir ve samimiyete aykırı olur. Bir alışkanlık halini alarak tam bir anlayışla yapılmamış bulunur. Onun için herkes dilediği şekilde dua etmelidir, bu müstahabdır. Bununla beraber Peygamber Efendimizden nakledilen duaları bereketlenme maksadı ile okumak güzeldir.
8) Mekke-i Mükerreme'ye girmek için yıkanmak ve gündüz vakti girmek, Kabe'yi görünce dua etmek, Beytullah'ın önünde tekbir ve tehlilde bulunmak.
9) Afakî olanlar (Mikat dışından gelenler) için kudüm tavafı yapmak geç kalıp da Mekke'ye girmeden Arafat'a çıkanlardan bu Kudüm tavafı düşer.
10) Mekke'de bulundukça zaman zaman nafile olarak tavaf etmek.
11) Ziyaret tavafının ilk üç şavtında erkeklerin "Remel" yapmaları (adımlarını kısaltarak ve omuzlarını silkerek çalımlı bir şekilde yürümeleri). Bu hareket hacıların güç ve sağlamlığına bir işarettir.
Resûllüllah Efendimiz kaza olarak yerine getirdikleri Umre haccı esnasında ashab-ı kiramla beraber bu şekilde tavaf ederek, karşıdan seyreden ve ashab-ı kiramın zayıf düştüklerini sanan Mekke'lilere müslümanların kuvvet ve yiğitliğini göstermek istemişti. Peygamberimizin bu sünneti hâlâ uygulanmaktadır.
Bu Remel, Kudüm Tavafında yapılabilirse de, Ziyaret Tavafında yapılması daha faziletlidir. Sader Tavafında ise yapılmaz.
13) Safa ile Merve arasında Sa'y ederken oradaki iki yeşil direk (ışık) arasını erkeklerin koşarak geçmeleri ve sonra yavaşlamaları.
Bu hızlı yürüyüşe "Hervele" denilir.
14) Zilhicce ayının yedinci günü öğle namazından sonra Mekke'de tek bir hutbe okunup insanlara hac işlerini (menasiki) öğretmek.
15) Zilhicce'nin sekizinci günü, güneşin doğmasından sonra Mekke'den Mina'ya çıkmak ve o gece Mina'da kalmak. Mina Harem Bölgesindedir.
16) Zilhicce'nin dokuzuncu günü, güneşin doğuşundan sonra Mina'dan Arafat'a çıkmak.
Arafat'da en büyük İslâm idarecisi veya onun görevlendireceği kimse, öğle namazı ile ikindi namazını birlikte olarak öğle vaktinde kıldırır. Zevalden sonra ve namazdan önce iki hutbe okur. İnsanlara Arafat ile Müzdelife'de bir müddet durup beklemelerini (vakfe yapmalarını) söyler ve hac ile ilgili bazı bilgiler verir.
17) Kurban Bayramının ilk gününde bir hutbe okumak ve haccın geri kalan görevlerini anlatmak. Bu hutbe ile beraber üç hutbe okunmuş oluyor.
18) Arafat ve Müzdelife'de kılınan namazlarda yalvarıp yakararak dua etmek ve göz yaşları dökmek veya döker gibi bir tavır takınmak. Hem kendisi, hem de ana-babası için ve bütün müslümanlar için hayırlı dualar yapmak.
Arafat, Harem bölgesi dışında bulunan bir sahadır. Burada hacıların duruşu cuma gününe rastlasa, cuma namazı kılınmaz.
19) Güneşin batışından sonra Arafat'dan yavaş yavaş inmek. Müzdelife'ye varıldığı zaman gelip geçenlere engel olmamak için vadiden yüksekçe bulunup "Meş'ar-i Haram" denilen "Kuzah" tepesi yakınında konaklamak.
20) Bayram gecesi Müzdelife'de kalıp Bayram sabahı Mina'ya inmek. Nahr, (kurban kesme) günlerinde bütün yol eşyası ile beraber Mina'da kalmak.
21) Mina'da taşlar atılırken Mina'yı sağa ve Mekke'yi sola almak. Sırasıyla önce Cemre-i Ula'yi, sonra Cemre-i Vusta'yı, daha sonra Akabe Cemresini taşlamak ve bu son cemrede taşları aşağıdan yukarıya doğru atıvermek.
22) Taşlamaya ilk gün, güneşin doğması ile zevali arasında, diğer günlerde ise zeval ile güneşin batışı arasında başlamak.
23) Mina'dan Mekke'ye acele inmek. İsteyen kimse için Zilhicce'nin on ikinci günü güneşin batışından önce yola çıkmak. Güneşin batışına kadar beklemek günahtır.
24) Mina'dan Mekke'ye inerken Muhaseb ve Ebtah denilen düz bir yerde azıcık duraklamak.
25) Veda tavafından ve iki rekât namazdan sonra Zemzem suyundan, Kâbeye bakarak ayakta kana kana içmek ve bu mübarek sudan başa ve bedene dökünmek.
26) Hacer-i Esved ile Kabe kapısı arasında bulunan Mültezem isimli yere göğsünü ve yüzünü koyup sürüvermek.
27) Kimseye zahmet vermeksizin Kabe'nin örtülerine yapışıp duada bulunmak. Kabe içine girmek mümkün olunca, tam bir edeb ve hürmetle girip iki rekât namaz kılmak.
Kâbenin örtüsüne sarılmak, Mültezem'e sürünmek, Allah'ın rahmetine yakınlığın bir nişanıdır. Beytullah'a olan muhabbetin ve Yüce Allah'ın mağfiretini ısrarla istemenin ve Vacib Teâlâ Hazretlerine sığınmanın bir işaretidir.
28) Medine-i Münevvere'ye gidip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i ziyaret etmek.
Haccın sünnetlerini terk eden faziletten mahrum kalır. Daha doğrusu günâh işlemiş olursa da, üzerine kurban kesmek gibi bir ceza gerekmez.
(Şafiîlere göre, Arefe gecesi Mina'da kalmak sünnettir. Teşrik (bayram) gecelerinde kalmak ise vacibdir.)


(*) Anlamı: "Ey Allah'ım! Ben senden rızanı ve cennetini dilerim. Gazabından ve ateşinden sana sığınırım."


__________________
*Buda geçer ya hu*
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ekim 2012, 13:42   Mesaj No:7
Medineweb Aktif Üyesi
RemLe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:RemLe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 164
Üyelik T.: 14 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:bayan
Memleket:Allah bilir
Yaş:34
Mesaj: 171
Konular: 81
Beğenildi:14
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: HAC NEDİR? (Ömer Nasuhi Bilmen)

Haccın Edebleri

Hac yolculuğunda bulunacak kimselerin gözetecekleri bir kısım edebler vardır. Başlıcaları şunlardır:
1) Tam helâl bir mal ile hac etmelidir. Çünkü helâl olmayan bir mal ile hac yapılması haramdır.
2) Yola çıkmadan önce, kul borçları varsa ödenmelidir.
3) Günahlardan tevbe etmeli, kazaya kalmış ibadetler varsa, onları kaza etmelidir.
4) Gösterişten, öğünüp böbürlenmekten, süs ve saltanattan sakınmalı, tevazu içinde olmalıdır.
5) Hac yolculuğu üzerinde bilgi ve tecrübe sahibi kimselerle istişare yapılmalıdır.
6) Kimlerle arkadaş olacağına, hangi yoldan ve hangi vasıtalarla yolculuk yapacağına dair "İstihare" yapmalıdır (İki rekât namaz kılarak Allah'dan hayırlısını istemelidir.)
7) Gerekirse kendisine yol gösterecek, yardımda bulunacak ve sabır tavsiye edecek iyi bir arkadaş edinmelidir.
8) Yolda arkadaşları ile ve diğer yolcularla çekişip dövüşmekten sakınmalıdır.
9) Düşmanları varsa, onları bağışmalaya ve anlayışla karşılamaya çalışmalıdır.
10) Hac yolculuğuna ay başında perşembe günü veya pazartesi günü sabahleyin çıkmalıdır.
11) Ailesi, komşusu ve dostları ile vedalaşmalı ve onların dualarını dilemeli. Bunun için onlan ziyarete gitmelidir. Onlar da kendisini hac dönüşünde karşılanmalıdır ki, bu da bir sünnettir.
12) Hacca giderken ve hacdan dönünce evinde iki rekât namaz kılmalı ve dua etmeli.
__________________
*Buda geçer ya hu*
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ekim 2012, 13:43   Mesaj No:8
Medineweb Aktif Üyesi
RemLe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:RemLe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 164
Üyelik T.: 14 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:bayan
Memleket:Allah bilir
Yaş:34
Mesaj: 171
Konular: 81
Beğenildi:14
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: HAC NEDİR? (Ömer Nasuhi Bilmen)



Hac ve Umre İle İlgili Yasaklar

Hac veya Umre için ihrama girmiş olanların din yönünden yapmaları yasak olan şeylere "Cinayetü'l-Hac = Hac Yasakları" denir. Burada kasıd, yanılma, hataya düşme ve unutma birdir.
(Şafiîlerce hata ve unutma cezası bağışlanmıştır.)
60- Hac ve Umre'ye ait yasaklar (cinayetler) şu beş kısma ayrılır:
1)Yapılmalarından dolayı yalnız birer dem (koyun veya keçi) kurban edilmesi gereken cinayetler.
Büluğ çağına ermiş olup da ihrama girmiş bulunan bir kimsenin bir uzvuna (organına) tamamen veya bir uzvu mikdarı olacak şekilde değişik yerlerine hoş kokulu bir şey sürmesi, başına kına yakması, yağ sürünmesi, tam bir gün akşama kadar dikişli bir elbise giyinmesi veya başını örtülü bulundurması, başının en az dörtte birini traş ettirmesi, fazla tüylerini gidermesi, tırnaklarını kesmesi, haccın vaciblerinden birini (mikatta ihrama girmeyi) terk etmesi, cünub veya haiz olarak kudüm veya veda tavafı yapması veya abdestsiz olarak ziyaret tavafında bulunması gibi...
Kıran haccında bu yasaklardan biri yapılırsa, iki ihramın hürmetini korumak için iki kurban (dem) gerekir.
Böyle irade ile yapılmalarından dolayı kurban kesilmesi gereken şeylerden biri, bir zaruret ve illet sebebiyle yapılsa, bu işi yapan serbest kalır; dilerse Harem'de bir kurban keser, dilerse istediği yerde üç gün oruç tutar, dilerse altı fakire birer fitre mikdarı sadaka verir. Bu sadakanın Mekke fakirlerine verilmesi daha faziletlidir. Verilecek bu sadakada temlik caiz olduğu gibi, ibahe (ikram suretiyle yemek yedirme) de caizdir. İmam Muhammed'e göre ibahe caiz değildir.
2) Yapılmasından dolayı Bedene (deve veya sığır) kurban edilmesi gereken cinayetler:
Bunlar, Arafat'da vakfeden sonra daha traş olmadan veya saçları kısaltmadan önce kurulan cinsel ilişki ile ziyaret tavafını cünub, hayız veya nifas hallerinde yapmaktan ibarettir. Bununla beraber herhangi bir tavaf, taharet haline yeniden yapılırsa cezası düşer.
Arafat'da vakfeden sonra saçları traşdan veya kısaltmadan önce, bir mecliste cinsel ilişki tekrarlansa, yalnız bir Bedene (deve veya sığır) gerekir. Meclis değişecek olsa, birinci ilişkiden dolayı bir Bedene (deve veya sığır), diğerlerini için de dem (koyun) gerekir. Çünkü birinci ilişkide tavafa noksanlık gelmiştir. Böyle noksan bir tavaf için de "Dem" yeterli olur. Fakat traş olduktan sonra veya saçları kısalttıktan sonra, ziyaret tavafının tamamından veya ilk dört şavtından önce ilişkide bulunsa, yalnız bir koyun kesmek yeterli olur. Buna göre, ziyaret tavafının tamamından veya dört şavtından sonra kurulacak ilişki ile ceza olarak ne bedene ne de dem gerekir.
3) Her birinin yapılmasından dolayı yarım sa' (bir fitre mikdarı) beşyüz yirmi dirhem sadaka verilmesi gereken cinayetler.
Bunlar, İhramda bulunan bir kimsenin uzuvlarından (organlarından) birinin az bir kısmına hoş kokulu bir şey sürmesi, bir günden az dikişli elbise giymesi veya başını örtmesi, başının dörtte birinden azını traş etmesi, yalnız bir tırnağını kesmesi, başkasını traş etmesi, başkasının tırnağını kesmesi, abdestsiz olarak Kudüm tavafı veya Veda tavafı yapması gibi şeylerdir.
Tedavi için hoş kokulu şey kullanılması, ceza gerektirirse de, zeytin yağı gibi bir yağ kullanılması ceza gerektirmez.
Kırık bir tırnağı koparmak da caizdir; çünkü bunda büyüme hali kalmamıştır.
4) Her birinin yapılmasından dolayı bir fitre mikdarından, yarım sa'dan (beş yüz yirmi dirhem buğdaydan) az bir sadaka verilmesi gereken cinayetler (yasaklar):
Bunlar, İhramda bulunan kimsenin çekirge öldürmesi, kendi üzerinde bulunan biti öldürmesi veya onu yere atması, başkasının üzerindeki biti öldürmesi için onu göstermesi gibi işlerdir.
İhramde iken bunlardan birini yapan kimse, dilediği bir mikdar sadaka verir.
Öldürülen bitler üçten çok ise, bir fitre mikdarı sadaka verilir. Yolda görülen bir biti öldürmek yasak değildir, bunun için cezası yoktur. Çünkü bu, aslında eziyet veren bir hayvan olduğundan öldürülmesi caizdir.
İhramda bulunan kimse, ihramdan çıkıncaya kadar hazin, perişan ve mütevazı bir hal içinde ihtiyacını Yüce Allah'a arzetmesi gerektiğinden üste başa düzen verilmemesi biri kulluk ve ihtiyaç nişanının bir ifadesi olur.
5) Her birinin yapılmasından dolayı bedel değer ödemek (Zıman) gereken yasaklar (cinayetler)dir.
Bunlar da ihramda bulunanın av hayvanlarını öldürmesinden veya Harem Bölgesindeki yaş ağaçları ve yeşil otları kesip koparmasından ibarettir. Bunun için İhramda olan kimse (muhrim), gerek Harem Bölgesinde ve gerek Harem dışında hiçbir kara hayvanını öldüremez ve öldürülmesi için de onu başkasına gösteremez.
Yine, ihramda olan bir kimse, Harem bölgesindeki yaş ağaçları ve yeşil otlan kesemez. Bunlan yapınca, kıymetlerini öder.
Şöyle ki:
Öldürülen hayvan eti yenmeyen hayvanlardan ise, onun cezası bir koyun veya keçi kurban etmekten ziyade olmaz. Fakat eti yenilir hayvanlardan ise, öldürüldüğü yerdeki kıymeti, iki adalet sahibi kimse tarafından belirlenerek tamamen sadaka verilir. Eğer bu kıymet bir fitre mikdarından az ise, buna karşılık bir gün oruç tutmak da yeterlidir.
Bununla beraber kıymeti bir kurban değerine eşitse, yasağı işleyen serbesttir. Dilerse bu kıymet karşılığında fakirlere dağıtılmak üzere fitre mikdarı buğday, arpa ve hurma alır. Dilerse her fitre mikdarı karşılığında birer gün oruç tutar. Bu oruç değişik zamanlarda da tutulabilir.
Öldürülen hayvan av için öğretilmiş doğan ve köpek gibi bir hayvan ise, sahibine öğretilmiş olduğuna göre kıymeti ödenir. Ayrıca öğretilmemiş olduğuna göre de fakirlere kıymeti sadaka olarak verilir.
Ağaçlara ve otlara gelince, bunlara kendiliğinden bitmiş olup kimseye ait değilse, Harem Bölgesinin hakkını korumak için kıymetleri sadaka olarak verilir. Fakat bir kimsenin mülküne ait ise, birer kıymetlerini de sahiblerine vermek gerekir.
Harem Bölgesindeki bir ağacın yalnız yapraklarını almak, ağaca zarar vermezse caizdir. Bundan dolayı ceza gerekmez.
__________________
*Buda geçer ya hu*
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
DNA Testini ABD'ye Öğreten Ömer Nasuhi Bilmen nurşen35 Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp 0 26 Ekim 2019 14:07
Ömer Nasuhi Bilmen Amerikalıları Şoke Etti FECR Serbest Kürsü 0 25 Nisan 2019 13:04
KUR'AN NEDİR ? Yitiksevda Makale ve Köşe Yazıları 3 03 Şubat 2010 23:42
Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük Tefsir Tarihi Hakkında Bir Değerlendirme NUR Kur'ân-ı Kerim Genel 3 21 Aralık 2009 23:26
TEFSİR NEDİR? NUR Tefsir Çalışmaları 0 17 Mart 2009 12:34

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.