Niçin bu kadar ağlıyor sunuz? Peygamber efendimiz bir gün, bir yerde oturuyorlardı. Yanlarında da,hazret-i Ebû Bekir, hazret-i Ömer, hazret-i Osman ve hazret-i Alivardı. Resûlullah efendimiz birden ağlamaya başladılar. Mübarekgözlerinden sicim gibi yaşlar akıyordu. Hazret-i Ebû Bekir, Resulullahefendimizin bu haline dayanamayıp: -Anam babam, sana fedâ olsun ya ResûlALLAH! Niçin bu kadar ağlıyorsunuz? diye sual ettiler. Peygamber efendimiz cevaben: -Nasılağlamayayım ki, ümmetimin yolu çok uzundur. Omuzlarında ise çok ağırgünâhlar vardır. Onların günâhları yağmur ve kar tanelerinden, denizköpüğünden ve ağaçların yapraklarından da fazladır, buyurdular. Bucevabı alan hazret-i Ebu Bekir: “Kalbinizi ferah tutunuz!” -YaResulALLAH! Kalbinizi ferah tutunuz! Müslümanların yüklerinihafifletmek için, onların günâhlarının yarısını ben üzerime alacağım!diye arzetti. Hazret-i Ebu Bekir’den bu cevabı alan Resulullahefendimiz memnun oldular ve hazret-i Ömer’e dönerek: -Ebû Bekir’in dediklerini işittin! Peki sen ümmetimin günâhkârları hakkında ne diyorsun? diye sual ettiler. Hazret-i Ömer de: -YaResulALLAH! Ben Ebû Bekir’in söylediği ve yaptığı gibi yapamam! YalnızMüslümanların günâhlarının üçte birini yüklenirim, diye arzetti.Hazret-i Ömer’den bu cevabı alan Peygamber efendimiz bu sefer dehazret-i Osman’a döndüler ve aynı soruyu Ona sordular. Hazret-i Osman: -YaResulALLAH ben de Ömer’in yaptığı gibi yapamam. Fakat Müslümanlarıngünâhlarının dörtte birini yüklenirim, diye arzettiler. Peygamberefendimiz hazret-i Ömer’in ve hazret-i Osman’ın bu cevaplarından memnunoldular ve teşekkür ettiler. Daha sonra hazret-i Ali’ye döndüler veaynı suali Ona da sordular. Hazret-i Ali de: -Ya ResulALLAH, benSırat köprüsünün kenarında duracağım. Ümmetinin günâhkârlarının ateşedüşmelerine mani olacağım. Eğer onların durumu çok sıkışırsa, kendimionlar için feda edip ateşe atacağm, diye arzetti. Resulullah efendimiz,hazret-i Ali’nin bu cevabından memnun olup teşekkür ettiler. Daha sonra Resulullah efendimiz, oradan ayrılıp hazret-i Aişe validemizin yanına gittiler ve Ona da durumu anlattılar ve: -YaÂişe! Sen mü’minlerin annesisin, annenin çocuklarına şefkatli olmasılâzımdır! Peki sen ümmetimin günâhkârları için ne yapacaksın? diye sualettiler. O anda Resulullah efendimizin mübarek kızları hazret-i Fatımada orada idi. Bunun için hazret-i Âişe validemiz: -Ya ResulALLAH, Fâtıma’nın huzurunda bir şey diyemem, diye arzettiler. Hazret-i Fâtıma da: -Ey babacığım, annenin huzurunda, kızın konuşması uygun olmaz, diye cevap verdi. Onun bu cevabı üzerine hazret-i Âişe validemiz: -YaFâtıma! ALLAHa yemin ederim ki, senden önce bu konuda bir şeysöyleyemem, dedi. Bunun üzerine hazret-i Fâtıma Peygamber efendimizedönerek: -Ey babacığım, Mîzan’ın kurulacağı yere geli** ümmetininhesabını takip etmek için orada duracağım. Ümmetinin günâhlarısevaplarından ağır gelirse, oğlum Hasan’ın zehirle kirlenmiş gömleğinionların sevâp kefesine koyacağım. Şâyet sevap kefeleri yine de ağırgelmezse, bu sefer oğlum Hüseyin’in kanla kirlenmiş gömleğini ilaveedeceğim, diye arzetti. Hazret-i Fatıma’dan bu cevabı alan Resulullahefendimiz, tekrar hazret-i Âişe validemize dönerek: -Ey mü’minlerinannesi! Sen ne diyorsun, sen ne yapacaksın? diye sual ettiler. Hazret-iÂişe validemiz cevap vermeden odasına girdi ve secdeye kapanıpağlayarak: “Bu ne haldir yâ ResûlALLAH!” “Ya Rabbî! Sen, benimü’minlerin annesi yaptın, kalbime evlât şefkati koydun ve onlarınsevgisini gönlüme yerleştirdin. Sen bilirsin ki, bir ana, çocuğununCehenneme girmesine râzı olamaz. Bunun için onları benimle Cennetegönder! Yoksa beni de onlarla Cehenneme koy!” diye dua etti. Hazret-iÂişe validemizin bu yalvarışının akabinde, Cebrâil aleyhisselâm gelerekPeygamber efendimize: -Bu ne haldir yâ ResûlALLAH! ALLAHü teâlâ:“Âişe-i Sıddıka’ya de ki, O’nu, Cehenneme göndermem benim keremimeyakışmaz. Çünkü O, Habîb’imin zevcesidir. Çocukları, annelerindenayırmak da câiz değildir” buyurdu diye bildirdi. Resulullahefendimizin ve Onun Eshabının, mü’minlere karşı şefkati, merhameti işteböyle idi. Peygamber efendimizin ve Onun vârislerinin, bu söz venasihatlerini hiçbir zaman unutmamamız ve bu şefkate, bu merhametelayık olmaya çalışmamız lazımdır. Aksi halde, mahrum kalır ve perişanoluruz. |
SAAT: 16:44 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.