Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Hafta'nın Misafiri (https://www.forum.medineweb.net/111-haftanin-misafiri)
-   -   18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ (https://www.forum.medineweb.net/haftanin-misafiri/21807-18haftanin-misafiri-yitiksevda-%5E%5E.html)

Yitiksevda 30 Nisan 2012 23:40

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
F*E*R*D*İ
1-ibn teymiyenin vahabiliği ile,şu an ki arabilerin vahabiliği çakışıyormu,farkı varmı,varsa nelerdir? putperestliği kaldıralım derken islamın bir hatırasını bırakmadılar,mezarları tanınmaz,blinmez hale getirdiler? doğru ise neden,yanlış ise neden ?

İmam İbn Teymiye gerektiğinde zühd gerektiğinde ise kılıcını kuşanıp zalimlere meydan okuyabilecek derecede yılmaz bir İslam savaşçısı idi…Arapların anlayışı ile İmamın anlayışı birbirinden çok ayrı kulvarlarda TEKFİR hususunda sınır tanımayan Şirk adı altında Mezarları yıktıranlar bugün Kabenin etrafını las vegasa çevirmek ile meşkuldürler.

Arapların bugün Büyük Şeytan Amerika İsrail İngiltere Fransa ve benzeri Şer güçlere verdikleri destek İslam ümmetinin başındaki felaketlerin ana sebeplerindendir.Baas rejimi ile yönetilen Arap krallıkları Firavuni düzenleri adına her tür mikropluğu mübah görmektedirler.Zamanında Kabeden yüksek inşa olmaz diyerek Kabede ayaklanan İranlı hacıları Kan dökülmesi haram olan belde içerisinde Şehid etmekten çekinmeyecek kadar keyiflerine düşkün sözde Şirk ile mücadele ettiklerini iddia eden Şirkperestlere dönüşmüşlerdir.

Yitiksevda 30 Nisan 2012 23:41

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

aslıı Üyemizden Alıntı (Mesaj 174829)
misafirliginiz hayırlı olsun abim...

Allah razı olsun Aslı bacım...

Yitiksevda 30 Nisan 2012 23:57

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
2-tasavufun kaynağı yok dedin durdun bu sitede.Kısmen toğridir.mesela tasavufun adını zühd yapsak ne dersin?bana kuri kerilerden örnek verme sakın.zahid muttaki ahlaklı bir öğretinin adı ne olursa olsun,Kuranin emrettiği bir yaşam biçimi değil mi ?

Zühd Kur’ani bir kavramdır buna kimse itiraz edemez.Tasavvufi anlayış ile yetişen Alimlerimizden örnek vermem gerektiğinde…Hasan El Basri,Şeyh Saide palo,İmam Humeyni,Said Havva Tasavvuf anlayışı çok farklıdır.

3-kuri keri ararsan yere güğe sığdıramadığın ehli sünnette bile tayyıp erdoğanı iktidara getirecek kadar çokturlar. neden illa kuri kerileri tasavvufta arıyorsun? hurafe bidat deposu diyeceksen dur orda. ehli sünnetteki hurafelerin sayısı enflasyonist hesaplansa tayıp iktidardan düşer.

Bütün ekollerde bir birini alt etme anlayışı ile hareket metodu mevcuttur.Şia İmam Aliyi ve Ehli beyti kutsamak adına hurafeleri yayarken bunun altında kalmayan Sünni kesim ise Muaviyeyi hatta aşırı gidenleri Yeziti dahi kurtarmaya çalışmıştır.İki anlayışta kısır tartışmalar ile Asıl görevlerini yerine getirmede sınıfta kalmışlardır.İslam öğrenilecek ve yaşanılacak ise Kişiler din yerine konmadan bilgi edinme araçları olarak kullanılmalı.Kişiler din yerine koyulduğu an yanlış anlayışlar hakim olur

4-mısırdaki ihvanul muslimin ile lübnandaki,filistindeki Hizbullah hakkındaki düşüncen nedir? güneydoğudaki kuri keri şeytanullahları sormadım.farkları yoksa neden vahdet yok? farkları varsa nelerdir?

İhvanın kurucuları Davalarına sadıkiyetlerine Kanları ile ödemiş insanlardır Seyyid Kutub Hasan El Benna Mevdudi ve diğerleri Lübnanda varlığını sürdüren Hizbullahın duruşunu her zaman takdir etmekte idim son zamanlarda bu saygınlığını Katil Oğlu Katil esadı desteklemek ile bozmuştur Filistinde Varolan yapılanmalardan El Fetih batılı ülkelerin güdümünde hareket eden Mahmud Abbas piyonunun askerleridirler.Hamas ve Hizbullah Şeytani güçlere karşı İzzetli duruşu sergilemektedirler…

Vahdet oluşumu için zamanında İmam Humeyni’nin çabaları yine Emevi kafası ile hareket eden kişilerce engellenmiştir.Bugün Vahdetin gerçekleşmesini sağlamak adına siyasi çıkarlar ana hedefte olduğu için başarıya ulaşmamaktadır.

5-tefrikatta rahmet vardır. bunun hadis olduğu söyleniyor. hadis ise ne anlamak lazım? değilse bu sözün amacı nedir?

Tefrikada Rahmet olduğunu söylemek Kur’anın birbirinize kenetlenin fırkalaşmayın dağılırsınız hitabına aykırı bir görüştür…İslam dinin esasları bir iken ihtilaflar ile binlere bölünmüş haldedir Şia Sünni keysani mutezile vehhabi ve devamı olan birçok anlayış ortaya çıkmıştır.Hiçbiri sundukları anlayışlara yanlış dememekte diğer görüş sunanların görüşlerini reddetmekte hepsinin dediği doğru ise o zaman bu kadar fırka neden ortaya çıktı…Bununla yetinmeyenler İçtihad hususunda tutarsa iki sevab tutmaz ise bir sevab anlayışı ile ortalığı kasıp kavurmuşlardır.

6-ümmetin yetimleri olarak kalıcı olan kürtler neden adam olmayı başaramadı? tahsillilerimiz maoya kaçıyor cahilerimiz şeyhe kaçıyor,mucahidlerimiz klavyeye sarılıyor,güçlülerimiz ağa olmaya kaçıyor,işsizlerimiz kapkaç,fedailik,alimlerimiz menfaatine kaçıyor,barzani amcanız israile kaçıyor..mayamızmı bozuk,bizimi bozdular? neden adam gibi adam değiliz?

Osmanlı döneminde Yavuz Selim doğu ve güneydoğu aşiret reislerine haber salar ve hepsini bir araya getirir Osmanlıya bağlı kalma şartı ile Özerlik hakkı tanır ve Bu Aşiret liderlerinin anlaşıp kendi içlerinden bir Baş çıkarmalarını ister ne yazık ki hepsi ben olayım anlayışı ile hareket eder ve bir tane baş seçemezler ve Yavuza müracaat ederek sen bize bir baş gönder derler.İşte içler acısı halimizin asıl sebebi BENLİK anlayışının hakim olmasıdır.

7-hz ibrahim as kürtmüdür? kürt değilse nemrudun kürt olduğu kesindir,nemrut ve kavmi kürt olduğuna göre hz ibrahim orda ne arıyordu ?

Hz İbrahim’in Kürt olup olmadığı hususunda araştırdığım kadarı ile doğruluk payı yüksektir.Allah’ın her kavme Peygamber gönderme vaadi gereği Kürtlerede peygamber gelmiştir bu Peygamberinde İbrahim (a.s) olduğu söylenmektedir.(ALLAH’U Alem) Kürt arap yada başka bir ırktan olması bize ne fayda ne de zarar sağlar bizler İbrahimi duruşu sergilemek ile mükellefiz derim…

Ferdi nöbetten geldim yorgunum sorularının cevaplarına yarın devam ederim...

suhtem 01 Mayıs 2012 02:22

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
alkış000sorularda güzel..cevaplarda...alkış000

:))))) (dişimin ağrısından uyuyamadım. ferdi abinin yorumlarını gülümseyen000gülümseyen000
görünce ;ağrı mağrı yalan oldu)
ArO*

Esma_Nur 01 Mayıs 2012 08:40

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

suhtem Üyemizden Alıntı (Mesaj 174863)
alkış000sorularda güzel..cevaplarda...alkış000

:))))) (dişimin ağrısından uyuyamadım. ferdi abinin yorumlarını gülümseyen000gülümseyen000
görünce ;ağrı mağrı yalan oldu)
ArO*

Yiğenim çok amaçlıdır. Ağzı-Açık000

Esadullah 01 Mayıs 2012 11:48

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Hayırlı olsun sayın yitik sevda misafirliğiniz

bir kaç soruda biz soralım inşaallah......


- Sizce günümüz de İslami ilimleri en güzel ve hakkı ile temsil eden alimler kimlerdir...?

- İslamda bir ittihat olması için müslümanlar nasıl davranmalı ve bunu sağlayacak ortam nasıl hazırlanabilir...?

- Arap baharı diye başlayan ama sonuncu adımında Suriyede Zulme dönen olaylar , mezhep savaşlarımıdır...?Suriye ve İran ilişkileri bundan mı sıkılaşmakta ve bu davranış Kurana ve Sünnete göre nasıl cevaplandırılabilir...?

- Türkiyede müslümanların (muhafazakar kesim) son yönetim sayesinde gayet rahat bir hale geldiklerini ve bu halden dolayı iyce kenetlenmek yerine daha gafil bir halde olduklarını söyleyebilirmiyiz ...?

- Sizce bir kişi iman ettiğini ve müslüman olduğunu söylüyorsa o kişiye kafir denirmi ...?

- Hadis olarak kaynak ve delil alabileceğimiz eser veya Alim ler kimlerdir...?

- Son olarak kişi İslami ilimlerde bir eğitmene , öğreticiye ki adına hoca, prof yada Mürşid diyelim, ne kadar ihtiyaç sahibidir...?

- Bu eğitmenden alınan eğtim ve terbiye İslamı , Kitabı ve Peygamberi tanımak ve bu sayede Allah ı c.c. tanımak adına bir vesilemidir ....?

suhtem 01 Mayıs 2012 12:22

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Gerçekten çok amaçlı yiğeniniz esma abla:
esprili ; komik..gülümseyen000
ilim desen derya deniz..(yok yok)
Allah cem kullar böyle yiğen versin:)))

AlimOğlu 01 Mayıs 2012 13:06

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
mevlüt bey Allah sana sabır versin.soru sormam vicdansızlık olur.
Geçmiş olsun sfhfgshsfhsgh

Yitiksevda 02 Mayıs 2012 00:08

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
İslam hukukunda denklikten maksad, evlenecek olan eşler arasında dini. Sosyal seviye arasında denklik hem eşlerin hemde akranlarının arasında huzur ve düzenin sağlanması içindir. Evlilikte denklik bir sıhat şartı olmayıp bağlayıcılık şartıdır. Denklik mecburi değildir ailenin saadetinin temennisi içindir.

Atalarımız geri zekalı değildi içlerinden birçok Alim çıkmıştır. Türklerin Anadolu’ya girişleri Malazgirt’te bulunan Kürtlerin desteği ile olmuştur.Kürtlerin bugün bu durumda olmaları Osmanlının yıkılış sürecinde destekledikleri ve daha sonrasında başlarına bela aldıkları rejimin kurucularının siyasi anlayışından tahakkümünden ileri gelmektedir…

Yakın tarihimizde sorgulanması gereken, resmi ideoloji ve egemen rejimin İnsanlara karşı yapmış oldukları soykırım, zulüm, asimile, yasaklamalar vb meseleleri yalnızca güvendiğimiz Allah’a dayanarak anlatmak ile mükellefiz eğer bizler bu hakikatleri dillendirmez isek Allah katında hakkı örtenlerden ve söylemeyenlerden oluruz.


Bu hakikate dayanarak resmi ideolojinin, Osmanlının çöküşü ile yapmış olduğu İnsanlık dışı muameleleri ve yasaları dayanakları ile sunmaya çalışacağız.

Yakın zaman içerisinde Allah’ın hükümlerini yok sayan rejime karşı durmak çok ağır bedeller ile ödeneceğini bilerek hakkı haykırmaktan geri durmayan izzetli Âlimler bedelini canları ile ödemekten geri durmamışlardır.

Ülkemizin emperyalist güçlerin, sistemleri ile yönetildiği, Müslümanların katledildiği âlimlerin cahil cahillerin âlim gösterildiği harf inkılâbı ile başlayan asimile süreci içerisinde neye uğradığını bilemeyen toplumu kendi amaçları için din kisvesi altında kullandıklarını şu vereceğim birkaç söylem ile örneklemeye çalışacağım:

Mustafa Kemal’in 15.9.1919 tarihinde Malatya’da Hacı Kaya ve Şehzade Mustafa’ya çektiği telgraf:

’Ülkenin müdafaası söz konusu olduğu zamanlarda. Kürtler, kardeş ve kurtarıcı. Sizler gibi din ve namus sahibi büyükler oldukça Türk ve Kürt birbirinden ayrılmaz ve öz kardeş olarak yaşayacaklar ve makam-ı hilafet etrafında sarsılmaz bir vücut halinde iç ve dış düşmanlara karşı demirden bir kale halinde kalacaklardır:

20 Nisan 1920’de Mecliste 72 Kürt Milletvekili hazır bulunmuştur.
(Abdurrahman Kasım’la, Kürt ve Kürdistan 1965 program 5.20)

Aynı mecliste Erzurum mebusu olarak bulunan Hüseyin Avni Bey’in toplantıların birinde dile getirdiği ‘’Bu Kürsüde konuşma hakkı iki millete aittir. Kürtler ve Türkler’’ düşüncesi susturulmak yerince kuvvetli bir alkışla destek görmüştür.

10 Şubat 1922’de Mecliste çoğunluğun kararı ile Kürtlere özerklik verildi.64’e Karşı 373 milletvekilinin oyu ile kabul edilen ‘’Kürtlere Özerklik Yasası’’ Cumhuriyet tarihinin ilk ve son özerklik yasası oldu.

(T.B.M.M Gizli celse zabıtlarından 9 ve 11 Şubat 1991 günlerinin zabıtları olduğu halde, bu tasarının tartışıldığı 10 Şubat günü zabıtları olmadığı belirtiliyor. Yeni Ülke 23 Şubat 1991)

‘’Gazi Paşa: Kürt meselesi bizim yani Türklerin menfaatine olarak da katiyen mevzubahis olamaz. Çünkü Malumu âliniz bizim hududu milliyemiz dâhilindeki Kürt anasır, o surette tevattun etmiştir ki, pek mahdut yerlerde anasırının içine gire-gire öyle bir hudut hâsıl olmuştur ki, Kürtlük namına bir hudut çizmek istersek Türklüğü ve Türkiye’yi mahvetmek lazımdır. Faraza, Erzurum’a kadar giden, Erzincan’a, Sivas’a kadar giden. Harput’a kadar giden bir hudut aramak lazımdır. Ve hatta Konya çöllerindeki Kürt aşairini de nazar-ı dikkatten hariç tutmamak lazım gelir.

Binaenaleyh başlı başına bir Kürt’lük tasavvur etmekten ise bizim Teşkilat’ı Esasiye kanununun mucibince zaten bir nevi mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir. O halde hangi Liva’nın ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir.

Bundan başka Türkiye’nin halkı mevzubahis olurken, onlarıda beraber ifade lazımdır. İfade olunmadıkları zaman bundan kendilerine ait mesele ihdas etmeleri daima vardır. Şimdi mecliste hem Türk’lerin ve hem de Kürtlerin sahibi salahiyet vekillerinden mürekkeptir. Ve bu iki unsur, bütün menfaatlerini ve mukadderatlarını tevhit etmiştir. Yani onlar bilirlerki bu müşterek bir şeydir ayrı bir hudut çizmeye kalkışmak doğru olamaz.’’

(Mustafa Kemal’in 10 Ocak 1923 te İzmit Kasrında gazetecilerle yaptığı toplantıdaki konuşması. Yeryüzü dergisi 15 Nisan 1992 s 17 İstanbul)

1.Meclis döneminde yaşanan bu ve benzeri birçok söylem ile Müslümanları kendi amaçları uğrunda istedikleri gibi kullanmış ve 2. Meclis döneminde beyan etmiş olduklarını bir-bir reddetmiş karşı çıkanları ise yok etmişlerdir. Kendi ideolojilerine destek almak adına Meclisi Kuran ile açanlar daha sonrasında gerçek maksatlarını açıkça ortaya koymuşlardır.

Savaş döneminde yurt genelinde yaşayan insanların desteğine muhtaç olan emperyalist güç sahipleri mazlum halkı kullanabilecekleri yere kadar kullanmak ve işleri bitince de kendi çıkardıkları kanunlar ile saf dışı etmeyi çok koordineli bir şekilde yapmışlardır.

2: Meclis Döneminde Kendi amaçlarını şu beyanatlar ile açıklamışlardır:

CHP’li Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt Ödemiş’te şunları beyan ediyordu:

‘’Biz Türkiye denilen, dünyanın en hür ülkesinde yaşıyoruz. Mebusunuz inançlarından samimiyetle bahsetmek için buradan daha müsait bir ortam bulamazdı. Onun için hislerimi saklamayacağım. Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette bir tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman ve hatta dağlar bu hakikati böyle bile.

(Milliyet Gazetesi 19 Eylül 1930)

Kürtlerle iyi geçinme ya da onları oyalama dönemi buraya kadardır.27 Haziran 1920 de Mustafa Kemal El Cezire Cephesi Kumandanı Nihat Paşa’ya T.B.M.M Başkanı sıfatıyla beş maddeden oluşan bir talimatname gönderir. Talimatnamede yer alan maddeler özetle şöyledir:

1:Kürtlerin oturduğu bölgelerde iç ve dış siyasetimiz açısından adım-adım mahalli idareler kurulması gerekir.

2:Milletlerin kendi kaderini kendilerinin tayin etmeleri hakkı, bütün dünyada kabul görmüş bir prensiptir. Kürtlerin bu zamana kadar mahalli idareye ait teşkilatlarını tamamlamış reisler ve ileri gelenleri bu amaç adına bizim tarafımızdan kazanılmış olması ve reylerini açıkladıkları zaman, kendi kaderlerine zaten sahip olduklarını, T.B.M.M idaresi altında yaşamaya talip olduklarını ilan etmelidirler. Kürdistan’daki bütün çalışmanın bu amaca dayanan siyasete yönelmesi El Cezire Cephesi Kumandanlığına aittir.

3: Kürtlerin birleşmesine engel olmak, adım-adım mahalli idareler kurulması sebeplerini açıklamak ve böylece bize yürekten bağlanmalarını sağlamak. Kürt reislerini mülki ve askeri makamlarla görevlendirerek bize bağlanmalarını sağlamlaştırmak gibi genel çizgiler kabul olunmuştur.

4: Kürdistan iç siyaseti El Cezire Cephesi Kumandanlığı tarafından birleştirilecek ve idare edilecektir.

5: Cephe kumandanlığı idari, milli, adli değişikliğe gerek gördükçe meclise önerir.

Talimatnamenin altına ‘’Kişiye Özeldir’’ ibaresi mevcuttur. Meclis bundan (talimatnameden) 22 Temmuz 1922 de haberdar edilir.

(2000 e doğru dergisi 20-26 Eylül 39. Sayı 1987)

İsmet İnönü Sivas demiryolunun açılışında şu demeci verir:

‘’Beş seneden beri doğu vilayetlerimizde vukua gelen ve kökü dışarıda entrikalarla körüklenen isyan, bugün gücünün yarısını kaybediyor. Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur.

(Milliyet Gazetesi 31 ağustos 1930)

‘’Kürtler ufak-ufak kafilelere ayrılıp, silahlarından arındırılarak değişik bölgelere gönderilecek ve orada genel nüfusun % 5 ini geçmeyecektir. Kürt mülteciler yerlerine geri gönderilmeyecektir.

(Tehcir Kanunu Madde 12)

‘’…Kürtlük makamının kökünden sökülüp atılması, kaçak hainlerin İngiliz parası ile Kürtleri aldatarak padişaha ve askere karşı kışkırtmaya uğraştıkları, bunlara uyanların hiç bağışlanmadan acımasızca yok edileceğinin her yana hızla bildirilmesi.

(Mustafa Kemal’in Malatya 15. Alay Komutanı İlyas Bey’e Çektiği Telgraf)

Kemalistlerin de yaptığı… Kütüphanelerde Kürtlerle ilgili, onların tarihiyle ilgili ne varsa yok edildi. Kürt beylikleri zamanında yapılan tarihi yapılar yıkılıp yerlerine askeri kışlalar yapıldı. Tüm yöre adları değiştirildi.

(Paradigmanın İflası, Fikret Başkaya)

1925’te Belirlenen Şark ıslahat planının 14. Maddesinde şöyle deniliyor:

‘’Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Bitlis, Van, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişgezek, Ovacık, Hısn-ı Mansur (Adıyaman) ,Besni, Arga Hekimhan, Birecik, Çermik vilayeti ve kaza merkezlerinde hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, okullarda çarşı ve pazarlar da TÜRK’ÇEDEN baş dil kullananlar hükümet ve belediyenin emirlerine aykırı davranmakla suçlanacak ve cezalandırılacaktır.

Planın 17. Maddesinde şöyle deniliyor.

‘’Fırat’ın batısındaki illerin batı bölümlerinde dağınık biçimlerde yerleşmiş olan Kürt’lerin Kürtçe konuşmaları mutlaka yasaklanacak ve kız okullarına önem verilecek, kadınların Türkçe konuşmaları sağlanacaktır.

1938’de Diyarbakır’da genel müfettiş olarak görev yapan Abidin Özmen’in Ankara’ya sunduğu tavsiye raporunda şunlar yer alıyor.

‘’Halkevlerinin, bütün memurları devlet daireleri, kurum ve kuruluşlarında memur ve hizmetlilerin Kürtçe konuşmalarına katiyen müsaade edilmemelidir. İşi olan köylü Türkçe bilmiyor ise köylü ile Kürtçe konuşulmamalı, memur olmayan bir tercüman getirmeye mecbur tutulmalıdır. Türk camiası içinde kaynatmak istediğimiz kimseleri Kürtçe yerine Türkçe diliyle konuşur hale getirmek icap eder.

1930’larda konuşulan her Kürtçe kelime için 1 kuruş ceza kesilirken. Bir koyunun 5 kuruşa satıldığı o günler de 5 kelimelik iki cümle ile meramını ifade etmek zorunda olan biri bir koyun değerinde ceza vermek zorunda bırakılıyordu.

Mecburi İskân Kanununun 11. Maddesinde şu ifadelere yer verilmekte:
‘’Ana dili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu kimselerin bir köyü, bir mahalleyi bir işi veya sanatı kendi soydaşlarına inhisar ettirmeleri yasaktır.
13. Maddenin 3. Fırkasında ise şöyle deniliyor:

‘’Türk ırkından olmayanların serpiştirme suretiyle köylere ve ayrı mahalle veya köye küme teşkil etmeyecek şekilde kasaba veya şehirlere iskânları mecburidir.

‘’Türk Milli kültürüne, ahlak kurallarına, örf ve adetlere uygun düşmediğini, kamuoyunu incittiği…’’gerekçesiyle 1587 sayılı yasa ile Türkçe olmayan Kürtçe ve Ermenice yer ve kişi adları değiştirildi.

‘’Devletimiz milli bir devlettir. Çok milletli bir devlet değildir. Devlet Türk’ten başka millet tanımaz…’’
(1924 Anayasa gerekçe Metninden)

‘’Kürtler, Lozan antlaşması ile t.c sınırları içinde kalan Ermeni, Rum ve Yahudilerin yararlandığı haklardan mahrum bırakılarak. Yüz binden az nüfuslu azınlıklara kendi dillerinde okul açma ve eğitim özgürlüğü tanındığı halde,920 li yıllarda toplam nüfusun yaklaşık dörtte birini oluşturan Kürtler için böyle bir hak kesinlikle tanınmıyordu.
(1928-1929 Tarihli T.C yıllığına göre toplam nüfus 10.915.909.17 Şark vilayetinin nüfusu 2.738.267 kişi. Şark vilayetleri T.C nin toplam nüfusunun %24,7 si Paradigmanın iflası Fikret Başkaya)

Kürtler Rus cephesinde, Çanakkale’de Suriye cephesinden Fransızlara karşı kahraman kardeş! İken işleri bitince yok sayılmaya başlandı. Yasaklamalar ile inkâr edilmeye başlamaya öncelikle direnenleri yok etmek ile sürgün ederek mecburi iskâna tabi tuttular. Daha sonra bunların Türk ırkından oldukları Dillerinin bozuk Farsça olduğu. Türkler ile orta asyadan göç ederek İran’ın güneyinden Anadolu’ya yerleştikleri ‘’Dağ Türkleri’’ oldukları tezleri üretilerek Türk toplumu inandırılmaya çalışıldı. Bu amaçlarını doğrulamak adına Tarih kitapları, Coğrafya atlasları, ansiklopedi ve okul kitapları yazdırılıp hazırlatıldı.

Yapmış oldukları bu asimile, inkâr politikalarını desteklemek için Türk Tarih kurumu, Türk dili araştırmaları vb kurumların bünyesinde Cumhuriyet profesörleri! Çok sayıda kitap ve tezler yazmaya başlamıştır. Bu iddialarını haklı kılmak için Asker emeklisi veya Mit görevlilerince sivil görünümlü yayın evlerinde aynı kalemlerden çıkma birebir aynı önsözler ve kitaplar ile sözde milli bir gerçeği halka anlatmak için parasız kitaplar neşredip dağıtılmıştır.
(Kürt Meselesi, Kon Yayınları Ankara 1979 Kürt Sorunu belgelerle Türk Tarih Dergisi Yayınları 1970,s.3)

‘’Başta Macar dilbilimcileri olmak üzere, Türkologlar doğru olarak ‘’Kürt’’ adının Türkçe ‘’yatkın kar, sertleşen kar, yazın dağ başlarında bulunan geç eriyen kar’’ anlamına geldiğini belirtmişlerdir.’’
(Dr M Fahrettin Kırzıoğlu TKAE Kürtlerin Türklüğü tezi s.16)

‘’Kürtler cin taifesindendir. Şeytanla insanın birleşmesinden vücuda gelmişlerdir.’’
(Emekli General Nazmi Sevgen Kürt Türkleri Kitabı s.17)

‘’Kürtler mi? Toprağa ot gibi bağlı adama ‘’Kürt’’ derler. Kürt toprakla alınıp, satılır, toprağa sahip olanların malıdır.’’
(Emekli Albay Naşit Hakkı TKAE Dersim Kitabı s.17)

‘’Kuzey-Türk dillerindeki ‘’Kar’’ demek olan ‘’Kürt’’ sözü yatkın ve sertleşmiş karın üzerinde yürünürken çıkan ‘’Kurt, Kürt’’ sözünden kalmadır.
(Dr.M Fahrettin Kırzıoğlu. TKAE Kürtlerin Türklüğü s.16)

‘’Kürt dili aslında tarihte var olan ve herhangi bir ulusa bir köke özel bağlı bulunan bir dil değildir. Çünkü esasında bir Kürt soyu yoktur. Bu dil Türkçeden ve daha sonraları birçok ulusların dillerinden toplanmış karışık, gramersiz birkaç sözcükten ibarettir.
(Emekli General Kenan Esengin, TKAE Tarihte Türk Kavimleri s.46)

Bu ve benzeri daha birçok asimile ve inkâr yazıları bizatihi Kemalizm’in eli ile kalemleri satılmış insanlara yaptırılmıştır. Kürt sorunun tarihi süreci bazı Müslümanların beyinlerine kazımış oldukları batılı güçlerin yakın tarihte yapmış olduklarından ibaret olmayıp Osmanlının çöküşü ve Cumhuriyetin tek ulus tek devlet tek millet tek dil anlayışını dayatması ve buna karşı çıkanları yok etmesi ile başlamıştır.

Devlet politikası olarak, yapılan uygulamalar neticesinde yok sayılmaya çalışılan bir kavim kendi haklarını arama adına belli dönemlerde ayaklanmalar göstermişseler de her daim devletin zorba anlayışı ile susturulmuşlardır. Son 30 yıllık süreç içerisinde binlerin kanının dökülmesine sebep olan politikalardan nemalanan örgütler bu sorunun bitmemesi için var güçleri ile bu durumu düzeltmeye çalışanlara karşı durmaktadırlar.

Ergenekon dediğimiz, terör örgütünün gelir kapısı olan kan üzerinden beslenme anlayışına mecliste bulunan siyasi oluşumlar kendilerinin de bitmemesi için her daim taşeronluk yapmaktadırlar. Müslüman Kürt halkının temsilcileri ancak ve ancak Şeyh Said, Üstad Saide Kurdi vb âlimler olabilir bunların anlayışı dışında kalan yapılanmalar vampirlerdir Kürt halkının temsilcileri değildirler, olamazlarda.

Üstad’ın Müslüman Kürtlere yaptığı şu çağrı etrafında Tevhidi bir bilinç ile yalnızca Allah’a kulluk edilmesi gerektiğini idrak ederek mazlumların sorunlarına el atmalıyız.

Ey Asurîler ve Keldanilerin cihangirlik zamanında öncü, kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız. Yoksa vahşet sahrasında vahşet ve gaflet sizi boğacaktır.

"Hikmet-i İlahi" denilen, kâinat merkezinin nizamı ve telgraf hattı gibi bütün âleme uzanmış ve dağılmış Nurlu İlahi Kanun'un esası olan İlahi Hikmet, ufukların ötesinden kader elini kaldırmış, size emrediyor ki: "Parçalanmışlık sonucu su gibi damla-damla olmuş hamiyet ve kuvvetinizi, İslamiyet'in milliyet fikri ile 'bir ve beraber' ediniz. Atomların birbirini çektiği gibi (siz de birbirinize yapışıp) milli ve umumi bir gücü teşkil ederek Kürt gibi büyük bir kitleyi küre gibi çeviriniz. İslam güneşinin ışıklarına bağlı olmanın ölçüsü ile de umumi düzeni (oluşturup) muhafaza ediniz.
(Divan-ı Harbi Örfi, Hatime İçtima-i Reçeteler )

Bugün dünya çapında zulmeden zalim düzenlere karşı artık uyanan mustazaf halkların kıyama kalkışı ve zulüm saraylarını yıkmaları, tarihin her döneminde kendilerini ve kendi elleri ile hazırlamış oldukları beşeri kanunlarını ilah yerine koyanların, insanları kendilerine kul ve köle etmeleri yetmezmiş gibi maddi ve manevi tüm değerleri ayaklar altına alıp çiğnemekten zevk alan tüm tağuti sistemlerin ve bu tağuti sistemleri halklara zorla dayatanların sonları her daim viran olmuş ve düzenleri Allah’ın ipine sımsıkı yapışmış olanlarca tarumar edilmiştir.

Sünnetullah her zaman değişikliğe uğramadan devam etmekte ve tarih tekerrür etmektedir. Günümüz zalimlerinin zulüm sistemleri hakkı haykıranların zaferlerine maruz kalacağını Allah Nurunu tamamlayacağı müjdesi ile bizlere bildirmektedir.

MEVLÜT HÖNÜL

Yitiksevda 02 Mayıs 2012 00:10

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
10-sevdiğin bir soruya sıra gelsin.
aşağıdakileriden hangisini seversiniz?
a-muaviye
b-kaynanam Saygı duyarım kendisine Öz Annemden ayırd etmem Ferdi...
c-bush
d-hama katili esad
e-menzil
hiç biri şıkı yok.gebersende birisini seçeceksin.)

Yitiksevda 02 Mayıs 2012 01:15

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
1-fıkıhtaki istihsanı günümüze uyarlayabilirmiyiz? bu istihsanın keyfiyeti ne olmalı,sınırı,çerçevesi ne olmalı ?

Fıkıh usulünde Alimin daha kuvvetli gördüğü bir delil veya husustan dolayı önceden vermiş olduğu bir hükümden vazgeçip başka bir hükmü kabul etmesidir.Nass ile belirlenmiş olan bir hususta başka bir gerekçe ile aykırı hüküm verme keyfiyet işi olamaz sınırları aşmamak lazım.Fıkıh usulü hususunda geleneksel fıkhi örfi anlayışların bugüne uyarlanması lazımdır…Halen arpa buğday ile zekat miktarı belirlemek asra uygun değildir.Su Mikabı hesabı bu asır için ne mana ifade eder...

2-islami(!) chat nedir? islami evlilik siteleri var malum.msn mucahitleri mucahideleri de var bilirsin.normal yaşantısında namaz kılmayanlar,msn de israili fethetme duasını okurlar.bu alemde yalan ücretsizdir.karşı cinslerin camlı canlı kanlı sohbetleri hakkında düşüncenizi alalım?

Adı ne olursa olsun ‘’Ey İmana Erişebilenler yapmadığınız etmediğinizi niçin söylersiniz’’ Esası geçerlidir Suistimale açık bir yol Kişi sağlam bir yapıya sahip değilse ayağının kayması çok kolaydır.Allah rızası adına başlayıp sonu felaketle biten birçok olay olmuştur sakınmanızı tavsiye ederim...

3-site admini ile yemek yerken,gizli kamera ile konuştuklarını kaydetmiş.içeriğini açıklamıyor lakin aleyhimde konuşmuşsun.aşkım hakkımda ne konuştun? senmi itiraf edeceksin benmi o görüntüleri satın almak için telif hakkı alayım .) hocaya ne teklif etmişsen ben iki katını veririm bak! itiraf et hain aşkım!!! malazgirte gelişim yakındır.dalaklarını eczane vitrininde satılığa çıkarırım şüphen olmasın .)

Muhsin abi ile sohbet ettik sadece senin bu soruların hakkında başka bir şey yok ama yinede ısrar edersen Muhsin hocaya sen istediğin miktarı ver ikimiz ortak kullanırız işimize gelir…Hayırlısı olsun Malazgirte gel Misafirim olursun baş üstüne …

4-bidat nedir? hurafe nedir? islamda olmayan her şey bidat ise,bindiğimiz arabalar bidatmıdır?

Kandil adı altında Kutsamalar,Mevlit Ayinleri ve benzeri İslam dininde olmayan sonradan icat edilmiş gün gece söylem ve eylemler Bidattir Bidati Hasene anlayışı İslam’ın berraklığına aykırı bir görüş olup Allah Resulünün Sünnetini ve Kuranı yetersiz görmekten öte bir anlayış değildir.Uydurulan din anlayışlarının tümü hurafedir türbe ziyaretleri,Şeyh amcalardan Tevbeler,Allah’tan başkasına kesilen Kurbanlar İslam ile alakası olmayan ama İslam dininden miş gibi gösterilen Efsanevi , masalımsı ,duygu sömürülü edebi anlatımların yüzde doksanı hurafelerden beslenmekte ve insanları Anlaşılması gereken Kur’an dininden uzaklaştırmakta.

5-müceddid nedir? zamanımızda varmıdır? müceddid olmak için ne yemek lazım? müceddidliği morgamı kaldırdınız? kıyamete kadar bu yol kapalımıdır?

Her yüzyılda bir müceddid gönderileceği hususundaki rivayet asılsız olup Kur'anın Ayetlerine terstir Dinin asra göre sorunlarına ehil olan Bilgi sahibi bilgisi ile amel eden sözlerini eyleme döken kişiler çözüm getirmelidir bunu bir kişiye bağlayıp dini birilerinin tekeline bırakmak yanlıştır İslam İstişareye emreder.Ulema bir araya gelip asrın sorunlarına binaen Fıkhi güncellemeleri yapmaları gerekir lakin İmamınız Gazalinin bu yolu Sünnilere kapaması bugün herkesin ilim sahibi olmadan fikir sahibi olarak Fetva vermesine sebep olmuştur Sünni kesim bunu yapmasada Yapan Ulema çoktur Örneğin Mustafa İslamoğlu Hocam Hayri Kırbaşoğlu Abdulaziz Bayındır Vefat eden Muhammed Hüseyin Fadlullah gibileri asrın sorunları hususunda Kur'ani açıklamalar ile cevap vermektedirler Allah razı olsun onlardan ...

6-özellikle kürtlerde kadına miras hakkı tanınmıyor,üstelik evlenme çağına gelen kıza sermaye gözü ile bakılıyor,başlık parası adı altında..bu kuri keriliği ne zaman terketmeyı düşünüyorsunuz?kuran ne diyor siz ne yapıyorsunuz? bu konuda da cihad gereklimidir?

Kuran’a Parçacı yaklaşımlar sonucu Kadınlara verilmesi gereken haklar her daim yanlış anlaşılmış ve bunun başında da Miras hukuku gelmektedir.Kur’anın emri gereği olan Vasiyet hususu klasik İslami anlayışa sahip kesimlerce uydurulan ‘’ Varise vasiyet yoktur’’ sözü ile ortadan kaldırma cüretini göstermişlerdir. Kur’ana göre Önce Vasiyet ve Borçlar halledilir Vasiyette bulunmak farzdır. Maide 106 Bakara 180 ‘ Vasiyet yapılması hükmü vardır.

Siz ey imana ermiş olanlar! Ölüm size yaklaştığında ve vasiyette bulunmak üzereyken yapacaklarınız için şahitler bulundurun: Kendi aranızdan iki dürüst kişi, yahut; eğer evinizden uzakta, seyahatte iken ölüm işaretleri baş göstermişse namazdan sonra, misafir olduğunuz topluluktan iki kişiyi alıkoyun; ve eğer içinize bir şüphe düşerse her birini Allaha şöyle yemin ettirin: "Bu (sözümüzü), yakın bir akraba(nın hatırı) için olsa da hiçbir bedel karşılığında satmayacağız; ve Allahın huzurunda şahit olduğumuz hiçbir şeyi gizlemeyeceğiz, yoksa günahkarlar arasına gireriz".
(Maide-106)

Herhangi birinize ölüm yaklaştığında, eğer arkasında yeterli bir servet bırakıyorsa, ebeveynine ve (diğer) yakın akrabalarına uygun şekilde vasiyette bulunmak size farz kılındı: Bu, Allah'a karşı sorumluluk bilincini duyanlar için bir yükümlülüktür.
(Bakara-180)


Vasiyet Farzından sonra Borçların halledilmesi Hususu Yine Kur’an ile sabittir…

Çocuklarınız(ın varisliği) konusunda Allah size (şunu) emreder: Erkek, iki kadının hissesine eşit (bir miktar) alacaktır; ama ikiden fazla kadın varsa, onlara, (ebeveynlerinin) geride bıraktıklarının üçte ikisi verilecektir; sadece bir tane varsa, onun yarısını alacaktır. (Ölenin) anne-babasına gelince, geride bir çocuk bırakması durumunda, her biri terekenin altıda birini alacaktır; ama hiç çocuk bırakmamışsa ve anne-babası onun (tek) mirasçısı ise, annesi üçte birini alacaktır; eğer (ölenin) erkek ve kız kardeşleri varsa, o zaman annesine, yapmış olduğu herhangi bir vasiyeti veya (ödemek zorunda olduğu) borcu düşüldükten sonra (terekenin) altıda biri verilecektir. Anne-babalarınıza ve çocuklarınıza gelince, hangisinin sizin bırakacağınız fayda ve imkanlara daha layık olduğunu bilemezsiniz. (İşte bu nedenledir) Allah'tan gelen emirler... Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

Çocukları olmayan kadınlarınızın terekelerinin yarısı sizin olacaktır; ama bir çocuk bıraktılarsa, yapmış oldukları vasiyet veya (ödemek zorunda oldukları) borçları (düşüldük)ten sonra terekelerinin dörtte-birini alacaksınız. Eğer çocuğunuz yoksa, dul zevceleriniz, terekenizin dörtte-birini alacaktır; ama eğer geride çocuğunuz varsa, yapmış olduğunuz vasiyet veya (ödemek zorunda olduğunuz) borçlar düşüldükten sonra terekenizin sekizde-birine sahip olacaklardır. Eğer kadın veya erkek, birinci dereceden bir mirasçıya sahip değilse, ama bir erkek veya kız kardeşi varsa, bunların her birine altıda-bir düşer; ama ikiden fazla kişi varsa, o zaman, yapılmış olan vasiyetler veya (ödenmekle yükümlü olunan) borçlar (düşüldük)ten sonra (kalan mirasın) üçte-birini alacaklardır. Bu her iki durumda da (mirasçılar) bir zarara uğratılmamalıdır. (Bu), Allah'ın bir emri(dir); ve Allah, her şeyi bilendir, halimdir.
(Nisa-11-12)

Onlar senden, kendilerini aydınlatmanı isterler. De ki: "Allah, birinci dereceden mirasçı bırakmayanlar(dan kalan miras) ile ilgili kurallar konusunda (böylece) sizi aydınlatır: eğer bir erkek, çocuk bırakmadan ölürse ve bir kız kardeşi varsa, onun terekesinin yarısına kız kardeşi sahip olacaktır; kız kardeşin çocuk bırakmadan ölmesi halinde ise erkek onun mirasını alacaktır. Fakat iki kız kardeş varsa, ikisi (birlikte) onun terekesinin üçte ikisine sahip olacaklar; ve eğer erkek kardeşler ve kız kardeşler varsa, erkek iki kadının payı kadar alacak." Allah (bütün bunları) size açıklar ki sapıklığa düşmeyesiniz; Allah her şeyi bilir.
(Nisa-176)

Kur’an bu hususta çok açık olmasına rağmen Din Mafyası olan kesimlerin sözleri uydurma rivayetleri bu hususta Kürtlerin Özellikle cezayı hak etmelerine sebeptir Allah affeder ise o ayrı davadır Lakin Ceza hususunda Kürtlerin en çok başı ağrıyacak konularının başında Adaletsizce yapılan Miras paylaşımıdır….

7-diyanet imamları hakkında ne düşünüyorsun? iskat,zekat,üfürme,telkin okuma,cenaze yıkama,cenaze sahiplerini soyma,zenginin salasını yırtınarak okuma,fakirin salasını yarım ağızla geçiştirme,kizık dıhune yasini çawi mele doqini olayları.... kimdir bu melleler,ne yer ne içerler? İslamın temsilcileri mi ?

Hiçbir kimse İslamın temsilcisi olamaz İslamın temsilcisi Kur’an ve Allah Resulüdür… Diyanete zerre kadar güvenim yoktur kendi menfaatleri devletin maslahatı için bukalemun kılığına girmekten çekinmeyen Fetva makamları yakın zaman içerisinde Vicdani Reddin İslama aykırı olduğun söyleyebilecek kadar Menfaatperest Makam sevdalısı olduklarını ispatladılar… Yıllarca kızlarımıza zulmeden anlayışlara karşı erkekçe çıkıp Örtünme Allah’ın emridir bunu yasaklamaya kalkan kim olursa olsun Allah’a karşı gelmiştir diyemediler ve halende diyemiyorlar...

Camilerde Allah’ın dini anlatılması yerine Emevinin uyduruk din anlayışı anlatılmaktadır.Ha şunu belirtelim Diyanet camiasi içerisinde Pırıl Pırıl İnsanlarımız var bunların hakkını yemeden olaya bakalım Mülk Allah’ın’dır derler ama zekata,iskata,fitreye,üfürmeye tükürmeye telkine ve benzerlerini elde etmek adına kendilerini satanlarıda çoktur Bunu yapmayanlar bu sözlerimden alınmasınlar …Bu camiada Muhsin Hocam Babası Kardeşlerine zerre sözüm yoktur Kendileri bu tür şeyler ile Mücadele etmektedirler Allah onlardan razı olsun…

8-akp nin kürt sorununa çözüm açılımına ne diyorsun? iyi niyetli bir müslüman çözümü mü? tc nin bir taktiği mi ?

Kürt sorunu dediğimizde parçacı yaklaşım ile bakmış oluruz Bu zulüm içerisinde Kürdüde Türküde çok acı çekti Devlet icraatı sonucu Kürtlere daha fazla zulüm yapılmış olsa dahi Türklerede Milliyetçilik asabiyet ruhu enjekte edilmiştir Milli Öğütüm Kurumlarında İki kesiminde birleşeceği Tek hakikat noktası Allah’ın kelamına uygun hakk ve özgürlükleri biribirlerine tanımaları ile olur bu hususta elini taşın altına koyması gereken kesim Vicdan sahibi Adaleti gözeten Herkes olmalıdır Adına Müslümanlar yapabilir demek Vicdan sahibi Binlerce Adaleti isteyenleri dışlamak olur Kim Hakk ve Adaleti ortaya koyabiliyor ise taraftarıyız destekçisiyiz…

9-evli bir erkeğin aşık olması,ikinci bir eş almasına,taaddüdü zevcad için bir gerekçe olabilir mi?

Ailevi hususlarda sorunları var ve İslami usullere göre çözüm arayışı sonuç vermediğinde Taaddüdü zevcat için gerekçe olabilir…Bunun yanı sıra bir insanın Allah resulünün himaye etme anlayışı içerisinde evlenme isteği karşılıklı anlayış çerçevesi içerisinde olmalıdır…

10-cahil kadın mı? kültürlü kadın mı ? tecrübeli evli bir abimiz olarak, bize evlilik tavsiyelerin nelerdir?

Evlilik hususunda tavsiyem kendinizi haramlardan sakındırabiliyor iseniz sessizce yerinizde oturun ağırmayan başınızı ağırtmayın derim...İslami manada mücadele etmek ve hayatını İslami idealler uğrunda feda etmek isteyenler ise evlenmesinler derim. :)

Yitiksevda 02 Mayıs 2012 01:26

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

AlimOğlu Üyemizden Alıntı (Mesaj 174908)
mevlüt bey Allah sana sabır versin.soru sormam vicdansızlık olur.
Geçmiş olsun sfhfgshsfhsgh

Allah razı olsun Hocam Ferdiye alıştım artık ne diyim ona Onunla baş edemediğim Hususta İmam Aliden Örnek veriyom anca o hakkından gelir.

Yitiksevda 02 Mayıs 2012 08:18

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Ferdi Allah yolunu açık etsin Kendine iyi bak Bu dakikadan sonra rahat nefes alacam...

JAZARİ 02 Mayıs 2012 10:46

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

F*E*R*D*İ Üyemizden Alıntı (Mesaj 175009)
Aşkım kürtlere yapılan ihanetleri belgelediğin için şefaatime nail oldun.
Artık soru sormayacağım.)
diğer konularda tekrar mikropça cevap vermişsin.
Yarından itibaret 10 gün bir seyahate çıkacağım.
Görüşmek üzere aşkım.)
selam saygı ve muhabbetle.

kürtler hususunda al benden de o kadar.alkış000

mehmet akif2 02 Mayıs 2012 11:35

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 175002)
10-sevdiğin bir soruya sıra gelsin.
aşağıdakileriden hangisini seversiniz?
a-muaviye
b-kaynanam Saygı duyarım kendisine Öz Annemden ayırd etmem Ferdi...
c-bush
d-hama katili esad
e-menzil
hiç biri şıkı yok.gebersende birisini seçeceksin.)

alkış000

İnadına! 02 Mayıs 2012 12:10

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 175002)
10-sevdiğin bir soruya sıra gelsin.
aşağıdakileriden hangisini seversiniz?
a-muaviye
b-kaynanam Saygı duyarım kendisine Öz Annemden ayırd etmem Ferdi...
c-bush
d-hama katili esad
e-menzil
hiç biri şıkı yok.gebersende birisini seçeceksin.)


ölümü(bushu) gösterdi,kansere(kaynanaya) razı etti :)

İnceSızı 02 Mayıs 2012 14:37

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Sanmaki unuttuk ikramsız olmaz abi :)Hazır rahatladın gülümseyen000
Forumumuzun geleneksel sorularını sunuyoruz efendim buyrunnn...


insanlarla iletişiminiz nasıldır?

güler yüzlü müsünüz?

ağlar mısınız? ağlarsanız neden?


hiç unutamadığınız en kötü gününüz?


hiç unutamadığınız en mutlu gününüz?


mutluluk sizin için ne ifade ediyor?


kimler için nelerden vazgeçersiniz taviz verirsiniz?


hayat felsefeniz nedir?


iki yolunuz var birincisi kariyer ikincisi aşk ?hangisini seçerdiniz?


yaptığınız en büyük çılgınlık?


Hayatı Bir resimle anlatmanız istenseydi Ne cizerdiniz ?

Hiç gün batımını izlediniz mi? Her güneşin batışında ömrünüzden bir günün gidişi sizi üzüyor mu?

Hayatta en cok kıymet verdiğiniz?

bi şeyle uğraşmaktan ne zaman vazgeçersiniz?

size göre sevgi

size göre macera

size göre hayal

size göre kardes

size göre dost

size göre aile

size göre eş

size göre hayat..

size göre insan

size göre özlem

sizegöre hasret

size göre beklemek

size göre gitmek

size göre mutluluk

size göre endişe

size göre özgürlük


bi gün herşeyi bırakıp kaçmak isteseniz nereye gidersiniz?


(-) ler (+) ları hep götürür mü?


sonuna kadar dayanır mısınız yoksa hemen mi pes edersiniz?


ölmeden önce yapmam gerek dediğiniz bişe var mı?


ne tarz müzikler dinlersiniz?


forumda sizi en mutlu eden olay?


forumda sizi en çok üzen olay?


forumda en çok ilginizi çeken konular?


hayat size ne öğretti?


hayatınızda illa yapın dediğin bişe var mı bize?



kolay gelsin...

suhtem 02 Mayıs 2012 18:38

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

Fg_M Üyemizden Alıntı (Mesaj 175035)
ölümü(bushu) gösterdi,kansere(kaynanaya) razı etti :)

Bacım niye öyle diyon yazık günah değilmi...
evet000 ölüm tam isabette .. kanser olmamış :)

İnadına! 02 Mayıs 2012 19:52

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
kaynanasını seven bir kürt erkeği,tarihe geçmiş değil ondan :)
inanmıyorsanız yitiksevdaya sorun.mecbur kaldığı için o şıkkı seçmiştir
elhm

suhtem 02 Mayıs 2012 20:16

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

Fg_M Üyemizden Alıntı (Mesaj 175035)
ölümü(bushu) gösterdi,kansere(kaynanaya) razı etti :)

Alıntı:

Fg_M Üyemizden Alıntı (Mesaj 175083)
kaynanasını seven bir kürt erkeği,tarihe geçmiş değil ondan :)
inanmıyorsanız yitiksevdaya sorun.mecbur kaldığı için o şıkkı seçmiştir
elhm

gülümseyen000 Allah iyiliğini versin Fg-M..

Yitiksevda 03 Mayıs 2012 00:39

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Allah Razı Olsun Kardeşim.

- Sizce günümüz de İslami ilimleri en güzel ve hakkı ile temsil eden alimler kimlerdir.

Mustafa İslamoğlu Ömrünü Kur’ana adamış bir Alimdir Ama sadece Mustafa İslamoğlu Hoca ile sınırlı olmayıp dünyanın dört bir yanında İslam davasına sadık kalanlar vardır…Alim tarafgirliğinden ziyade Vaaz ettiği yazdığı yada çizdiği hususlar Kur’an ve Sünnete uygunmu değimli anlayışı ile bakarım Yanlışı var ise almam doğrularını benimserim kimden geldiğine bakmam yeterki hakikat kıstaslarına uygun olsun…

- İslam’da bir ittihat olması için Müslümanlar nasıl davranmalı ve bunu sağlayacak ortam nasıl hazırlanabilir.

İslam’ın emrettiği Ahlak, Kardeşlik, Emniyet dayanışma ve benzeri Emirler öncellikli olarak Kişilerin yaşamına yansımalı. Müslüman adını hak etmek öncelikle Asabiyet duygularından arınmadan hiçbir birliktelik olamaz Allah resulünün tebliğ esasının özünde Asabiyeti yıkma vardı Lakin Vefatından hemen sonra Asabiyet duyguları tekrardan gündeme gelmiş ve Müslümanların birbirlerini kırmalarına öldürmelerine kadar varmıştır.
Müslüman olmanın şartlarını Allah'ın kitabı belirler. Herkes Allah'ın yaptığı tanıma (Kitabına) bakmak ve Müslüman olup olmadığına Ona göre karar vermek zorundadır.

Öncelikle Müslüman kimdir tarifini anlayabilmek için Kuran’ı Kerim'i
anlamak ve Müslümanlığın ana temelleri olan kavramları bilmek zorundayız.

Örneğin, Tevhid, İbadet, Rab, Sabır, Tağut, Şirk, veli, zulüm, şükür, İsyan, Putlar Kula kulluk, vs kavramlar bilinmeden Kuran'ın İlahi mesajını anlamak ve ölçü edinmek anlaşılamaz.

Kuran'da Sabır karşı koyma, yılmama, dayanma, inancının mücadelesini vermede her türlü zulme baskıya direnme, başa gelen olaylara karşı dayanıp umutsuzluğa düşmeden sabretme, nefsin arzu ve isteklerini reddedip haramlardan sakınma anlamında kullanılır.

Zamanla diğer kavramlar gibi anlam değişikliğine uğrayan sabır kavramı Müslüman’ım diyen kesimlerin zulümlere sessiz kalarak haksızlıklara karşı suskun bir ümmet haline getirip, kötülük ve fitnelere karşı sessiz hale getirmiş, izzetli ve şerefli bir duruş sergilemesi gereken Müslümanlar zulüm ve baskılara boyun eğerek Müslüman’ca bir duruş sergileyememişlerdir.

Günümüzde Ümmet bilinci ile yaşam yerine parça-parça olmuş bir Ümmet mevcut tek vücut olunması gerekir iken binlerce vücuda bölünmüş bir Ümmet bir yanda Küfür ise tek millet olarak vazifesini yerine getirmekte. Bizler neden Vahdet çatısı altında Ümmet olamıyoruz sorusunu öncelikli olarak kendimize sorabilmeliyiz kendini sorgulamayanların başkalarını sorgulama hakkı olamaz.

Ümmetin sorunlarını şu başlıklar altında inceleyelim:

Kuran İslamı yerine Hurafe ve Bidatler ile yaşama gayreti Cehaleti mazeret görme
Tefrika ayrılıklar cemaatler tarikatlar Efendiler Beyleri Din yerine koymak
(Gerçek manada İslamı yaşamaya gayret edenler hariç)
Fakirlik ekonomik sebepler Müslümanların İnfak ruhundan uzak yaşamları
Heva ve Heveslere uyma adına taviz vermeler Zalimleri desteklemeler
Sorumsuzluk ve Samimiyetsizlik ile Müslümanların sorunlarına eğilmeme
Din adına Müslümanları sömüren sömürgeci güçler ile dost olma
Adaletten ve Haktan uzak bir yaşam
Kendisi için istediğini Başkasına istememek
Atalar dinine körü körüne bağlılıklar
Okuduğu öğrendiği bilgileri Kuran ile ölçmemek ve hayata aktarmamak
Âlimleri her konuda hatasız ölçü almak Dinin özü görme anlayışı
Mezheplere yol/yorum olarak değilde mezhepçilik ile bakmalar
Kendini yetiştirmeyip birilerinden beklemek ütopyalar ile yaşamak
Milliyetçilik akımına kapılanlar ve bu sapkınlıkta aşırı gidenler

Bu ve benzeri sorunlar İttihadı İslam (Vahdet) çatısı altında birleşmede negatif rol oynamaktadırlar. Bizlere düşen görev Birer Tebliğci olarak Ümmet bilinci ile Kuran İslam’ına uygun bir metot ile yaşamak ve anlatabilmektir. İlk önce kendimizi hakkıyla yetiştirerek İnsanlara faydalı olabilmektir. Lisanı hal dili ile İnsanlara Hakkı ve Sabrı tavsiye etmek görevini yerine getirmektir.

- Arap baharı diye başlayan ama sonuncu adımında Suriyede Zulme dönen olaylar , mezhep savaşlarımıdır...?Suriye ve İran ilişkileri bundan mı sıkılaşmakta ve bu davranış Kurana ve Sünnete göre nasıl cevaplandırılabilir...?

İran gibi mezhep taassupçusu bir ülke işine geldiği zaman Muaviye’nin icraatlarını yerden yere vurmayı deliller ile ortaya koymada çok hünerli iken. Bugün Suriye’de baas rejiminin yaptığı zulümleride mezhep holiganlığını bir kenara bırakarak taassubu bakışları Adalet ölçüsünü kalkan edinerek dile getirmesi gerekli iken. Yapılan zulümleri aklayacak kadar bir kör bakış açısı ile olayları aklamaya çalışmaktadır.

İran ve Lübnan ya da Hizbullah’ın bu soykırımdaki duruşları asla ve asla Muhammedi bir duruş değil bilakis Muaviye duruşunun ta kendisidir. Muaviyeyi eleştirenler bir anda Muaviye-leşerek yapılan zulümleri devlet maslahatlarını gözetme adına görmemekte ve yetmezmiş gibi aklayıcı destekleyici açıklamalarda bulunmaktadırlar.

1950’li yıllardan bugüne dek faşizan bir Arap milliyetçiliği ile ortaya çıkan Baas rejimi ve yöneticileri Suriye’de, Irakta, Suudi Amerika’da vb Arap faşizminin hâkim olduğu tüm ülkelerde insanlarına kan kusturmaktadırlar…

Asla Suriye’nin büyük şeytan ABD ve İsrail güdümlü bir devlet olmasını istemeyiz. Ama kendi halkına karşı İsrail ve büyük şeytandan daha zalim davranmasını da asla onaylamamak ile birlikte. Ülkede iç karışıklıklar çıkarmak maksadında olan güçler elbette var hepimiz bunu görüp idrak edebiliyoruz, bunların varlığı bahanesi ile milyonları katletmek firavunlaşmaktır…

Halkın namusuna, onurana, şerefine, dokunan tecavüz, işkence gibi zalim yöntemler kullanan ordu mensuplarının yaptıklarını hangi vicdan sahibi onay verebilir.

- Türkiye’de Müslümanların (muhafazakar kesim) son yönetim sayesinde gayet rahat bir hale geldiklerini ve bu halden dolayı iyice kenetlenmek yerine daha gafil bir halde olduklarını söyleyebilirmiyiz ...?

Zalimlere karşı ayaklanan direnen kesimler ne yazık ki Akp iktidarı sayesinde ılımlı bir anlayışa teslim olan. Mücahitler Mütahitleşme peşinde rahatlığın verdiği rehavet İzzetli duruşun yok olmasına zulümlere sessizliğe sebep olmuştur.

- Sizce bir kişi iman ettiğini ve Müslüman olduğunu söylüyorsa o kişiye kafir denirmi ...?

Kişinin kâfir olma hususu açıkça dil ile ikrarı ile hükme bağlanır. Tevbe kapısı İnsanların hatalarından günahlarından isyanlarından Şirklerinden arınmaları adına açıktır. Lakin Kişilerin eylemsel olarak açıkça Küfür amelleri sözleri onlara Kafir denilmesi hakkını bize tanımaz ancak şunu diyebiliriz bu vasıflar kendisinde mevcuttur denilebilir ama Kafir diyemeyiz. Kâfir olup olmadığına Allah hüküm verir zahiren bu vasıflara sahip bir yaşam sergiliyor denilebilir.

Örnek olarak: Faiz yiyenler Tefeciler ve benzeri Adı Müslüman olanlar Ayeti kerimede '' Allah ve Resulüne Savaş Açmış Kişiler '' Olarak nakledilir şimdi bu şahıslar hususunda Ayet gereği ne demek lazım Allah'a ve Resulüne karşı savaşanlar hangi kapsama girer?

- Hadis olarak kaynak ve delil alabileceğimiz eser veya Alim’ler kimlerdir...?

İbn Kayyim El-Cevzi, Aliyyul Kâri, Hayri Kırbaşoğlu, Harun Ünal’ın 6 Ciltlik Uydurma Hadisler eseri Hadis usulü ile ele alınmış nadide eserlerden biridir.

Hadislere bakış açım farklıdır. Allah resulü adına nakledilen rivayetlere çoğu zaman Allah resulü söylemiş olabilir diyerek bakarım kesin ifadeler ile Evet Allah resulünün sözüdür demeye çekinirim Çünkü Allah resulü heva ve hevesinden konuşmaz Kur’an ile konuşurdu. Lakin onun adına söylenenlerin yüzde sekseninin yaşamı ahlakı ve benzeri yönleri ile alakası yok… Hadislere tarihi malumat olarak bakıyorum… İtikadi hususlarda delil değildir teferruat hususunda Kur’anı anlamaya yardımcıdır.

- Son olarak kişi İslami ilimlerde bir eğitmene , öğreticiye ki adına hoca, prof yada Mürşid diyelim, ne kadar ihtiyaç sahibidir...?

Akıl nimeti insanı sorumlu kılan esastır İşletilmesi hususunda elde edilecek olan İlimler için elbette bir öğreticiye yol göstericiye müracaat esastır.Lakin öğreticinin vereceği ilmi bilgiler Körü körüne alınmadan araştırılmalı Kur’an ve Sünnet eksenli değerlendirilmelidir.Genel için geçerli olmasına rağmen şahsım adına Öğretici ihtiyacı hissetmedim ve öğrenilmesi gereken ilim dallarında kendi kendimi yetiştirdim ve halende devam etmekteyim yetiştirmeye…

- Bu eğitmenden alınan eğtim ve terbiye İslamı , Kitabı ve Peygamberi tanımak ve bu sayede Allah ı c.c. tanımak adına bir vesilemidir ....?

Eğitimci şahsın vereceği bilgilerin hakikat olmasına bağlıdır.Kendi heva ve hevesini karıştırmadan Yalnızca Allah’a kulluk etme bilincini aşılayan ve bu bilinç ile eğitim veren eğitmenler elbette Allah’ı Resulünü Kitabını tanımamıza vasıtadırlar.

Yitiksevda 03 Mayıs 2012 01:00

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
[QUOTE=İnceSızı;175052]Sanmaki unuttuk ikramsız olmaz abi :)Hazır rahatladın gülümseyen000
[COLOR=navy]Forumumuzun geleneksel sorularını sunuyoruz efendim buyrunnn...


insanlarla iletişiminiz nasıldır? Dost edinmeye önem veririm.

güler yüzlü müsünüz? Genel itibari ile

ağlar mısınız? ağlarsanız neden? Bilerek veya Bilmeyerek İşlediğim Günahlara ağlarım.Bide İmam Hüseyinin kerbela faciasına ağlarım.Ümmetin içler acısı haline

hiç unutamadığınız en kötü gününüz? Unutamadığım kötü günlerim çok olmuştur.Mücahidlerin Şehadet haberlerini aldığım günler

hiç unutamadığınız en mutlu gününüz? Çocuklarımın dünyaya geldikleri gün.Uzakta olan dostlarım ile bir araya gelme

mutluluk sizin için ne ifade ediyor? Allah'ı hakkıyla tanımak en büyük mutluluktur.

kimler için nelerden vazgeçersiniz taviz verirsiniz? Taviz kavramının hayatımda yeri yoktur.

hayat felsefeniz nedir? İnsan olabilmek

iki yolunuz var birincisi kariyer ikincisi aşk ?hangisini seçerdiniz? İkisinide benimsemiyorum

yaptığınız en büyük çılgınlık? Barajdan uçmak

Hayatı Bir resimle anlatmanız istenseydi Ne cizerdiniz ? Hüzün Gözyaşı Acı

Hiç gün batımını izlediniz mi? Her güneşin batışında ömrünüzden bir günün gidişi sizi üzüyor mu? İzledim Güneşin batışı ile günün vicdan muhasebesi aklıma gelir.

Hayatta en cok kıymet verdiğiniz? Kitaplarım

bi şeyle uğraşmaktan ne zaman vazgeçersiniz? Kalıplaşmış bir yapıya anlatamadığım zaman.Allahın hükmü gereği vazgeçerim

size göre sevgi Anne

size göre macera Macera peşinde gezmem

size göre hayal ? Vahdet

size göre kardes Din kardeşliği

size göre dost ? Her anımda yanımda olabilen

size göre aile Sınavın en çetin yeri

size göre eş Sadık

size göre hayat.. ? Gelip geçici İmtihan yeri Acılar

size göre insan ? Onurlu yaşama sahip olabilenler

size göre özlem ? Ümmet bilinci ile kenetlenmiş Müslümanlar

sizegöre hasret ? İslam ahkamının yeryüzüne hakimiyeti

size göre beklemek ? Sabrı öğrenmek

size göre gitmek ? Dünyadan bir an önce Ahirete göçmek

size göre mutluluk ? Allah'a kulluk bilincini yerine getirdiğim anlar

size göre endişe ? Günah

size göre özgürlük? İnsan hak ve hürriyetlerinin tam anlamı ile eşit şartlarda yaşanılması

bi gün herşeyi bırakıp kaçmak isteseniz nereye gidersiniz? Dağlara

(-) ler (+) ları hep götürür mü? Hayır

sonuna kadar dayanır mısınız yoksa hemen mi pes edersiniz? Dayanırım pes etmem

ölmeden önce yapmam gerek dediğiniz bişe var mı? Çocuklarımın İslami bir yaşama adım atabilmelerini sağlamak

ne tarz müzikler dinlersiniz? Fon müzikleri ezgi marş Farsça ezgiler ağırlıkta

forumda sizi en mutlu eden olay? Konuların tekfirsiz bitmesi

forumda sizi en çok üzen olay? Gıybet,İftira

forumda en çok ilginizi çeken konular? Kur'an araştırmaları

hayat size ne öğretti? Acı çekilmeden olgunlaşılmayacağını

hayatınızda illa yapın dediğin bişe var mı bize? Kur'an'ı okuyun anlayın yaşayın yaşatın


kolay gelsin...Allah razı olsun.

dua dilencisi 03 Mayıs 2012 08:33

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

F*E*R*D*İ Üyemizden Alıntı (Mesaj 175009)
Aşkım kürtlere yapılan ihanetleri belgelediğin için şefaatime nail oldun.
Artık soru sormayacağım.)
diğer konularda tekrar mikropça cevap vermişsin.
Yarından itibaret 10 gün bir seyahate çıkacağım.
Görüşmek üzere aşkım.)
selam saygı ve muhabbetle.

Hayırlı yolculuklar ..Fazla ara verme siteye Ferdi :)

İnceSızı 03 Mayıs 2012 09:08

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Zamanınızdan ayırıp forumumuzun geleneksel sorularını cevaplandığı için teşekür ediyoruz abimize... :)

Yitiksevda 03 Mayıs 2012 09:40

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Allah razı olsun sizlerden kusurumuz oldu ise affola...

İnceSızı 03 Mayıs 2012 09:55

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
estağfrullah ferdi abi gitmeseydi iyiydi ya nesse :)
nazımız geçiyo biliniyo diye açıklama yapmıyoruz kusur warsa hepimizin...

Medine-web 06 Mayıs 2012 13:46

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Tüm sorulara cevap yetişmediğinden,yitiksevda kardeşimizin misafirliği bir hafta daha uzatılmıştır.
:)

Fatımaİslamoğlu 06 Mayıs 2012 15:38

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Misafir sevildi,Ağırlanmaya devam kararı alındı.Bu her Misafire nasip olmaz :)
bi sorum olacak ;
*islam aleminde ehli sünnet dediğimiz ekolun,kerbela mazlumlarına aşk ve kerbela musebiblerine nefretten vazgeçmiyor.ama musebbiblerinede toz kondurmuyor,yani samimi bir tepkileri yok.dolaylıda olsa baş musebbib muaviye ve hanedanına saygı çerçevesinde yaklaşılıyor.içlerinden iki kurban seçilip yeriliyor(yezid ve ibn ziyad),diğerlerine saygıya devam.sizce bu çelişki değilmi?bize ehli sünnetin bu mantığını açıklarmısınız? ehli sünnet gerçekten böylemi düşünüyor? ehli sünnet kurucuları 4 mezhep imamının ehli beyt sevdalıları olduğu,bu konuda mücadele ettikler,hatta şiddete maruz kaldıkları bilinmektedir.nedir bu çelişki Hocam?

Teşekkürler..

Kürt_Mücahide 06 Mayıs 2012 15:48

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
bir soru da ben soracağım.

mezheplerin vukuundan önceki selefiler dediğimiz,peygamber sonrası dönem,ashabı kiram ve bir kısım tabiiler olarak bilinmektedir.en doğru islami yorum Peygamberi görüp yaşayanlardır kuşkusuz.şu an yaşayan islami düşünceler içerisinde,bu düşünce diğerlerine göre çok sönük kalmaktadır.bizlere selefilik hakkında detaylı bilgi verirmisiniz?

f_kryln 06 Mayıs 2012 15:59

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Ferdi burda iken kimseye soru sorma fırsatı doğmadı.
bu hafta da bizim misafirimiz olursunuz Hocam=)

1-namaz ve sabır ile güç kazanınız,yardım isteyınız,dua ediniz meallerine gelen ayetten ne anlamalıyız?

2-namaz dinin direğimidir,gereğimidir? gereğidir derseniz bu namazın islamdaki konumunu zayıflatmış gibi olmaz mı?

3-asr süresinde insanlığın hüsranda olduğu bildirilmektedir.iman,salih amel,hakkı ve sabrı tavsiye edenler bu hüsranın dışında tutulmuştur.bu dörtlüyü nasıl bir bağ ile birbirine bağlayabiliriz? Hakkı ve sabrı tavsiye nedir? ne anlamalıyız?

4-maun süresinde namaz kılanlar yerin dibine sokulmaktadır.bu namaz nedir? bu ayetleri nasıl pıratize edebiliriz?

Yitiksevda 06 Mayıs 2012 17:27

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

Abdulmelik Üyemizden Alıntı (Mesaj 175546)
Tüm sorulara cevap yetişmediğinden,yitiksevda kardeşimizin misafirliği bir hafta daha uzatılmıştır.
:)

Muhsin abi çarşıya geliş ve dönüş saatlerini iyi biliyorum her an bir komplo ile karşılaşabilirsin unutma abi :)

Elvin meyra 06 Mayıs 2012 18:11

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
misafirliğiniz hayırlı olsun sorularda cevaplarda bize çok faideli oluyor ArO* böyle misafirler böyle ev sahipleri dostlar başına

Yitiksevda 06 Mayıs 2012 20:09

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Misafir sevildi,Ağırlanmaya devam kararı alındı.Bu her Misafire nasip olmaz
bi sorum olacak ;

*islam aleminde ehli sünnet dediğimiz ekolun,kerbela mazlumlarına aşk ve kerbela musebiblerine nefretten vazgeçmiyor.ama musebbiblerinede toz kondurmuyor,yani samimi bir tepkileri yok.dolaylıda olsa baş musebbib muaviye ve hanedanına saygı çerçevesinde yaklaşılıyor.içlerinden iki kurban seçilip yeriliyor(yezid ve ibn ziyad),diğerlerine saygıya devam.sizce bu çelişki değilmi?bize ehli sünnetin bu mantığını açıklarmısınız? ehli sünnet gerçekten böylemi düşünüyor? ehli sünnet kurucuları 4 mezhep imamının ehli beyt sevdalıları olduğu,bu konuda mücadele ettikler,hatta şiddete maruz kaldıkları bilinmektedir.nedir bu çelişki Hocam?

Teşekkürler..

Allah razı Olsun Fatıma Bacım…

Sorunuz İslam tarihin can alıcı hususlarından bir soru ve detaylıca izah edilmesi gerektiği kanısındayım elimden geldiğince izah etmeye çalışacağım…(Ehli Sünneti gerçek manada Kur'an ve Resulünün ahlakı ile ahlaklananlar olarak algılayan zalimlere karşı dik duran anlayışa İmamların genel ismi algılayanlara sözüm yoktur söyleyeceğim sözler onlara yönelik olmayıp ismini Ehli sünnet ile anan Beredaylaradır...)

Ehli Sünnet isminin ilk kullanımı 900’lü yıllara dayanmaktadır. Ehli Sünnet Kavramını ve öğretilerini anlamak için bu kavramın kullanılmasında etki eden olayları analiz etmemiz lazım.Bugün Zalimlere toz kondurmayan Ümmeyye oğulları saltanatını devam ettiren tüm anlayışlara karşıyımdır.Hiç çekinmeden Muaviye,Hindu,Yezit,Süfyan ve benzerlerini yerden yere vururum vurma yada devam edeceğim.

Demek sizler iş başına gelecek olursanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, akrabalık bağlarını da koparacaksınız, öyle mi?

İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lanetlediği, bu yüzden kendilerini sağır ve gözlerini kör kıldığı kimselerdir.(Muhammed 22-23)

Ey Muhammed, hani sana «Rabbin insanları (Mekkeli müşrikleri) kuşatma altına aldı» dedik. (O gece) sana gösterdiğimiz görüntüleri ve Kur'an'da adı geçen lanetlenmiş ağacı da sırf insanlara bir sınav konusu olsun diye ortaya koyduk. Onları korkutuyoruz ama bu korkutmalarımız azgınlıklarını arttırmaktan başka bir işe yaramıyor.
(İsra-60)

O şeytan sizi yardakçıları ile korkutur, o halde eğer gerçekten mümin iseniz onlardan değil, benden korkunuz.
(A'li İmran 175)

Merak edenler Bu ayetlerin Nüzul sebeplerine baksınlar…

''Ali’yi seven, beni sevmiştir. Ona düşmanlık, bana düşmanlıktır. Onu inciten beni incitmiştir. Beni inciten de elbette Allah’ı incitmiş olur.''
(Taberani)

Bu rivayeti Kur'an arz edelim ...

Allah resulünün Ehlbeytini bilerek incitenlere Yine Kur'an cevap veriyor...

Allah'ı ve Rasulü'nü (bilerek) incitenlere gelince; Allah onları bu dünyada ve ahirette (rahmetinden) yoksun bırakacak ve onlar için alçaltıcı bir azap hazırlayacaktır.
(Ahzab-57)

İslam âleminde meydana gelen siyasi çekişmeler, İslam ile yeni tanışan toplumların sorunları karşısında geleneği savunma adına ‘’Ehli Hadis’’ dediğimiz kesimler Hadis rivayetlerine büyük önem verdiler. Allah resulü ve Dört halife döneminde yazılmayan rivayetlerin yazılmasına ve okutulmasına büyük önem verdiler.

İmam Malik, İmam Şafi, İmam Ahmed B Hanbel gibi Âlimler hadis usulü ile Fıkhi sorunlara çözümler buldular. Lakin takipçileri bu çözümleri sunan Âlimlerin görüşlerini ekolleştirerek Fıkhi içtihatlara dayalı Mezheplere dönüştürdüler Zalimlere karşı duruşlarını ise görmezden geldiler.

Ehli Hadisin Akıl ve Eleştiri yerine teslimiyet ve taklidi benimsemesi dini hususlarda konuşmaktan ziyade ibadete ağırlık vermesi sessiz yığınların suya sabuna dokunmayan zulme sessiz kalan kaderci bir anlayışın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Bu anlayışa karşı duran Mutezile, Şia, Harici ekolleri bidat, sapkın yaftası yemekten sıyrılamadı ve halende takipçilerinin geneli taasubi anlayış ile batkıları için bidat ve sapkın yaftasını vurmaktan geri durmaz ve Ehli Sünneti = Din olarak algılar bunun dışında kalanları dinden saymayacak kadar ileri gidenleri Eygi Cüppeli Sıffil gibi Papağanlar her hususta bu kavram üzerinden rantlarına rant katmaktadırlar.

Allah resulünden sonraki dönemlerde vukuu bulan ‘’Fitne Dönemleri’’ hususunda sessizliğe bürünen ve birbirlerini öldürenleri ‘’Sahabe’’ adı altında tanımlamaktan çekinen. Vukuu bulan olayları Fazilet adı altında açıklamalar ile geçiştirerek bunu doğru anlayış olarak sunmaya devam etmektedirler.Bugün Şia ismini duıyup yezite rahmet okuyanlarınada denk geldim.

Eleştirilemeyecek olan Kur’an ve Resulü dışında kendilerince ortaya koydukları Sahabe dokunulmazlığı ile onlara koruma kalkanı oluşturmuşlardır. Onlara göre Her Sahabe bir yıldızdır. Eleştirilemez Velev ki Bu Binlerce Allah dostunu şehit eden Muaviye, Amr, Yezit olsa da.

Bu anlayışa karşı duran Otorite Âlimlerimizden İmam Ebu Hanife, Hasan El Basri, İmam Şafi, İmam Malik, İmam Ahmed Bin Hanbelî dar kalıplar içine yerleştirerek belli bir kesime mal etmek onların ZALİMLERE karşı duruşlarına Hakka şahitlik ettikleri ve Ehli Beyti destekledikleri için zulüm ile Şehit eden ama İsimleri Ehli Sünnet olarak anılan zalimler ile aynı görmektir.

Zalimide İsmine Ehli Sünnet demekte idi. Bu hakikat gereği Otorite Âlimlerimizi dar kalıplar içerisine hapsetmek onların saygınlığına saygısızlıktır Onların İsminin önüne arkasına bir şeyler eklemek zulümdür Hak ettikleri İsmi Allah Kur’anda İslam=Müslüman olarak belirtmiştir bu ismin üstüne isim konulamaz.

Bugün yeryüzünde İnananların kendilerine Sünni’yim, Şiayım, Mutezileyim ve benzeri söylemleri Kur’an nizamına aykırı bir görüş olup Kur’anı farklı-farklı kesimlere inmiş gibi lanse etmektir. Bu söylemlere karşı Kur’an Müminlere Müslümanlara hitap eder demek lazım Müslüman ismi üstüne isimlere şiddetle tepki göstermek lazım.

Özellikle Abbasiler döneminde İktidarların şemsiyesi altına giren topluluklara ‘’Ehli Sünnet Ve’l Cemaat’’ ismi ile bir mezhep isminden ziyade birçok mezhebin ismi olarak anılmaya başlanmıştır. İktidarlar ile mücadele içerisinde olan ve Zalimlere karşı dik duran Mutezile ve Şia iktidar mollalarınca Bidat ehli damgasını yediler.

Ehlisünnet’i eleştirdiğim noktaların Başında Ehli Sünnet adı altında Muaviye ve benzeri zalimleri Peygamber evlatlarını katleden, hilafeti hanedanlığa/kisralığa dönüştüren İmam Aliye seksen yıl boyunca İslam mabetlerinden lanet okutan ve cemaate âmin dedirten Zalime alkış tutarak Masum saymaları Sahabe kutsiyeti altında yere göğe sığdırmamalarıdır.

İkinci husus: Hadislere dayanarak İtikat oluşturulması İman esasları Kur’an ile belirlenmiş iken hadisler ile itikatlar belirlenmesi yeni maddeler eklenmesi Kadere iman anlayışı gibi. Müslüman olup olmadığına yanlış veya doğru olduğu ‘’Ehli sünnet’’ adına karara bağlamalar. İktidarların zulümlerine rağmen İtaati caiz görmeleri ve onlara karşı ayaklanmaya karşı durmaları. Geleneklere sıkı bağlılık yeni açılımlara yorumlara kapalılık.

Muvahhit âlimlerimiz Kur’an ahlakını ahlak edindikleri için Zalim otoritelerce Şehit edilmişlerdir. Bu Âlimlerimize İsim takmayalım Onlar inançlarını kanları ile ödemişlerdir. Kendine Sünni diyerek Zalimlere zalim diyemeyen Lakin İmam Hüseyin için İmam Hasan için Timsah gözyaşları ile anlatmak onlar adına mersiyeler dizmek onları anlayamaktır. Emevi hunharlarının (Ömer Bin Abdülaziz Ve ikinci Muaviyeyi tenzih ederim) pısırıklaştırma ideolojisini benimsemektir. Bu anlayışa babam dahi sahip olsa benim için aynıdır değişmez.

Yitiksevda 06 Mayıs 2012 23:36

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

Kürt_Mücahide Üyemizden Alıntı (Mesaj 175557)
bir soru da ben soracağım.

mezheplerin vukuundan önceki selefiler dediğimiz,peygamber sonrası dönem,ashabı kiram ve bir kısım tabiiler olarak bilinmektedir.en doğru islami yorum Peygamberi görüp yaşayanlardır kuşkusuz.şu an yaşayan islami düşünceler içerisinde,bu düşünce diğerlerine göre çok sönük kalmaktadır.bizlere selefilik hakkında detaylı bilgi verirmisiniz?

Allah razı olsun Bacım...

Selefiyye, olarak adlandırılan ekol Ashab tabiin ve tebei tabiin gibi Allah resulünün yaşadığı asra en yakın kişiler ve takipçileri olan Âlimlerdir. Bidatlerden uzak dinin aslına dönmeyi savunurlar. Selefilik akımı sönük değildir ama Suudi Amerika başta olmak üzere birçok ülkede selefi düşünce akımı ileri derecededir.Selefi olarak isim vermek gerekir ise Bu ekolün ilklerinden olan Hasan El Basri Ahmed Bin Hanbel İmam İbni Teymiye,Muhammed bin Abdulvehhab ve benzeri alimler…

Ülkemizde ise Selefi olmayıp tekfirci olan kesimleri mevcuttur. Selefilik genel anlamda özgürlükçü bir yapıya sahip iken ülkemizde Tekfir furyası tarafından hapsedilmiş bir düşünce olarak yansıtılmakta Özü ile bugün anlaşılan Selefi akımı çok farklı kulvarlardadır. Bugün ülkemizde kendilerine selefi diyen akımın hemen her ortamda dillendirdiği birinci madde Harici mantığı ile yaklaşılan ‘’El Hukmu Lillah’’ (Hüküm Allah’ındır) ayetleri ile yola çıkarak oy verenleri parlamentoya girenleri ve bu oy vermeye cevaz verenleri Tekfir etmek ile meşguldürler. İlmi boyutu bir kenara bırakılmış sloganik söylemlere dönüşmüştür.

Allah Resulü ile birlikte Allah’ın dininin yayılması yaşanması gayesinde olan Sahabelerim dediği üstün nitelikleri ile Kur’anı anlayan ve kendilerinden sonra gelen nesillere aktaran İlim deryalarından faydalanarak bizleri aydınlatan hurafe ve bidatleri reddeden tüm Âlimleri selefi Âlimler olarak anlamak hiçte yanlış bir tanım olmaz.

Yitiksevda 06 Mayıs 2012 23:38

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

Elvin meyra Üyemizden Alıntı (Mesaj 175578)
misafirliğiniz hayırlı olsun sorularda cevaplarda bize çok faideli oluyor ArO* böyle misafirler böyle ev sahipleri dostlar başına

Allah razı Olsun Bacım İnşaallah hayırlara vesile olur soru ve cevaplar...

Yitiksevda 06 Mayıs 2012 23:59

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Ferdi burda iken kimseye soru sorma fırsatı doğmadı.
bu hafta da bizim misafirimiz olursunuz Hocam=)


Allah razı Olsun Fazilet Bacım… Ferdi inşallah bu aralar gelmez :)

1-namaz ve sabır ile güç kazanınız, yardım isteyiniz, dua ediniz meallerine gelen ayetten ne anlamalıyız?

Bu ayetleri anlamak için Vesile kavramını işlememiz lazım Vesile kavramı anlaşıldığında zaten ayetlerin anlamıda kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Vesile Kavramı: Kur’ani kerimde 2 yerde geçen V-S-L kelimesi: Allah’a Yaklaşma vasıtası, Sevaba nail olmak için Allah’a yakın olmak için yapılan hususlardır…

Tevessül: Arap dilinde ‘’vesile’’den gelen bir kelimedir.

Kur’an’da “tevessül” tabiri geçmemekle birlikte, aynı kökten gelen “el-vesile” kelimesi Maide Suresi 35. Ve İsra Suresi 57. Ayetlerde geçer.

Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, Ona daha yakın olmaya çalışın ve Allah yolunda gayret gösterin ki mutluluğa erişebilesiniz.
(Maide-35)

İmdada çağrılan bu ilahların Allah'a en yakın olanları dâhil olmak üzere hepsi Allah'a yaklaşmanın yolunu ararlar. O'nun rahmetini diler ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı korkunçtur.
(İsra-57)

Zemahşeri, el-Keşşaf’ta ‘vesile’yi şöyle tarif etmiştir:

“Vesile, kendisiyle tevessül edilen ve yaklaşmaya araç kılınan fiil ve davranıştır. Burada kendisiyle Allah’a yaklaşılan itaatleri yapmak ve isyanlardan kaçınmak anlamlarından mecaz olarak gelmiştir.
(Zemahşeri, el-Keşşaf an hakaiki ğavamidi’t-tenzil, Beyrut, 1995, I, 615)

Vesile kökeninden gelen Tevessül esnasında Allah’a yakınlığa ulaştıracak ameller fiiller yine Kur’an’da açıkça izah edilmiştir....

En güzel isimler Allah'ındır. O'na o isimler ile dua ediniz
(A’raf-180)

Bu kimseler 'Ey Rabbimiz, inandık, günahlarımızı affeyle, bizleri Cehennem ateşinin azabından koru' derler.

Zorluklara sabredenlerin ve sözlerini tutanların, (Rablerine) yürekten bağlı olanların, (servetlerini Allah yolunda) harcayanların ve bütün kalpleriyle af dileyenlerin.

Allah'tan başka ilâh olmadığına ve O'nun adaleti ayakta tuttuğuna Allah'ın kendisi, melekler ve bilgili kullar tanıktır. O'ndan başka ilâh yoktur. O üstün iradeli ve hikmet sahibidir.

Allah katında geçerli olan din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine bilgi geldikten sonra karşılıklı ihtirasları yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse bilsin ki, Allah'ın hesaplaşması çok çabuktur.
(A’li İmran 16-17-18-19)

Bir rivayette geçen “Mü’minin, Müslüman bir kimsenin gıyabında kardeşi için yapmış olduğu dua kabul edilir”

Esasını Şu ayetler desteklemek lazım:

Onlardan önce bu yöreyi yurt edinmiş ve (gönüllerine) imanı yerleştirmiş olanlar (arasındaki yoksullara da ganimetin bir kısmı verilecektir), bir sığınak arayışı içinde kendilerine gelenlerin hepsini seven ve başkasına verilmiş olanlara karşı kalplerinde hiçbir haset olmayan, aksine kendileri yoksulluk içinde bulunsalar bile diğerlerini kendilerine tercih edenler; işte böyleleri, açgözlülükten korunanlardır, onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar!

Onlardan sonra gelenler, "Ey Rabbimiz!" diye yalvarırlar, "Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve imana ermiş olan(lardan hiçbiri)ne karşı kalplerimizde yersiz ve uygunsuz düşünce veya duygulara yer bırakma. Ey Rabbimiz! Sen şefkat sahibisin, rahmet kaynağısın!"
(Haşr-9-10)

Allah’ın dininde meşru olan TEVESSÜL bunlardır… Bunun dışındakiler herhangi bir delile dayanmamaktadır… Allah’ın isimleri ve sıfatları, Günahlardan sakınmak, Gece karanlığı gibi olan Şirkten uzak durmak İman ve tevhit ile Salih ameller, Muttaki kulların mümin kardeşine gıyabında dua etmesi, zorluk ve rahatlık anında Allah’tan hayâ ederek yalnız ve yalnız ona itaat ve ibadet etmek maksadı ile yapılan tevessül meşrudur…

(Ey müminler!) Sabır ve namazla yardım dileyin: Bu, tam bir sığınma duygusu içinde yürekten Allah'a yönelenler dışında herkes için zor bir iştir.
(Bakara-45)

Siz ey imana ermiş olanlar! Sarsılmaz bir sabır ve namaz ile yardım arayın; zira, unutmayın, Allah zorluklara karşı sabredenlerle birliktedir.
(Bakara-153)

Eğer sadakaları açıktan verirseniz bu güzeldir. Şayet onları kimse görmeden fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve bu, bir kısım günahlarınızın silinmesine vesile olur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
(Bakara-271)

Allah Resulü Muhammed (s.a.a) Medine‟de okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurmaktadır:

“Ey İnsanlar! Sözlerin en doğrusu Allah‟ın kitabı, en sağlam tutunacak kulp ise Hablullah. En hayırlı millet İbrahim‟in (as) milletidir. Yolların en hayırlısı Muhammed‟in yoludur. Sözlerin en değerlisi Allah‟ı zikretmektir. Kıssaların en güzeli Kur‟andır. Amellerin en hayırlısı farz amellerdir. İşlerin en şerli olanı da farz ve sünnetlerin yerine konulan sonradan uydurma adetler olan bidatlerdir. Davetlerin en güzeli peygamberin irşadıdır. Ölümlerin en şereflisi şehit olarak ölmektir. Körlüğün en kötü olanı da hidayetten sonra dalalete süluk etmektir. İlmin en iyisi faydalanılan ilimdir”
(Camiü‟s-Sağir, 1.435)

Bidatlerin çıkış nedeni Nassların yanlış yorumlanmasından sünnetin terk edilerek yetersiz görülmesi gibi algıya sebep olan başka adetler, ibadetler, ameller koymaktır. Allah’ın farz kıldığı ibadetlerin yerine, haram kıldığı İslam’dan olmayıp İslam adı altında sunulan adetler vb meşru hale getirmek İslama aykırıdır. Çünkü farzı terk ettirip sonradan türemiş şeyleri başka isimler altında yaygın hale getirmek dalalettir… Buna delilimiz ise Allah resulünün öğretisidir… Bidat’i Hasene diye bir kavram olama bidat bidattir Hasene hasenedir… Kötünün iyisi evlası olamaz Kötülük kötülüktür…

’Bütün bidatler dalalettir. Bütün dalalet yollarının sonu cehennemdir”

İmam-ı Rabbani

"Bid'atı red ve ondan el çekmek, beğenilmiş sünnettir. Her bid'at mezmum (zem edilmiş) ve delâlettir" buyurmaktadır. Ayrıca usul kitabında, din emniyetinin sağlanabilmesi için, bid'at ehlinin cezalandırılmasını şart koşmaktadır. "bid'atın hasenesi olmaz, hepsi mezmumdur buyuruyor.

Asrımızda İmam-ı Rabbani'yi dillerinden düşürmeyen Ehli Sünnet Müminleri bu hakikate rağmen. Nasıl oluyor da Bidati savunabiliyorlar anlam veremiyom… Ya okuduklarını anlamıyorlar ya da anlamak işlerine gelmiyor… İmamı Rabbani vb Âlimleri reddeden kardeşlerime de şu soruyu sormak icap ediyor İmamı Rabbani'nin orijinal eserlerinden kaç tanesini okuyup tahkik ettiniz. Sanal âlemde onun adına yazılan çizilenlerin kaçta kaçı ona ait bunu hiç araştırdınız mı?

Tevessül çeşitlerinden biri olarak kabul edilen… Birilerinin hatırı, makamı ve mevkii ile istemek… Örneğin: Allah’ım falancı kişinin hatırı veya mevkii filancanın yüzü suyu hürmetine senden yardım diliyorum: Bu ve benzeri beşeri aracı kılma şeklinde yapılan tevessülün İslam dininde yeri yoktur…

Eğer böyle bir isteme tarzı İslam’da olsa idi Allah onu açıkça beyan ederdi ve bu beyan ile makam ve mevki ile birinin aracı kılınması gerekli olsa idi Allah resulü bu makama layık en üstün insan idi… Allah resulünün hayatında hiçbir zaman bu tür bir isteme şekli yoktur ve tavsiye edilmemiştir Kur’an bunları reddeder…

Çünkü Allah eğer birinden hoşnut olacak ise bu hoşnutluğu için aracı koymaz… Yaratılan Allah’a muhtaçtır, Yaradanın böyle bir şeye ihtiyacı yoktur Hiçbir yaratılan Allah’ın vereceği faydaya ve zarara müdahale edemez müdahale için aracı kılınanları Allah ile kıyaslamak ŞİRK’TİR…

Allah'ı bırakıp, onlar için göklerden veya yerden herhangi bir rızık sağlayamayan ve zaten buna gücü de olmayan şeylere mi tapınıp duracaklar?

Öyleyse, sakın Allah'la (başkaları arasında) herhangi bir benzerlik kurmaya kalkmayın! Çünkü Allah (her şeyin aslını) biliyor, ama siz bilmiyorsunuz.
(Nahl 73-74)

Halis inancın yalnız Allah'a yönelmesi gerekmez mi? O'ndan başkasını dost ve koruyucu edinenler, "Biz bunlara sırf bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz!" (derler). Şüphesiz Allah, (Kıyamet Günü) onlar arasında (hakikatten saptıkları) her konuda mutlaka hüküm verecektir, çünkü Allah, (kendi kendine) yalan söyleyen ve inatla nankörlük yapan hiç kimseyi rahmetiyle doğru yola ulaştırmaz!
(Zümer-3)


Makamı mevkii ne olursa olsun yaratılmış herhangi birinden zararı veya faydayı sağlayabileceği inancı ile tevessülde bulunmak ŞİRK’TİR. Ölmüş evliya Salih kullardan yardım dilemek imdat etmek onlara adaklar adamak, Ey falanca diyerek hacetini arz etmek tevhidi inançla bağdaşmaz… Allah’tan başkasına yönelmek, dua etmek türbeler yapıp onları ziyaret etmek İslama zıt davranışlardır… Allah’a dua Ayetle şekli olarak belirlenmiştir

Eğer kullarım sana Benim hakkımda sorular sorarsa -(bilsinler ki) Ben çok yakınım; dua edenin yakarışlarına her zaman karşılık veririm; öyleyse onlar da Bana karşılık versinler ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler.
(Bakara-186)

Ayeti kerimelerde belirtilen DUA ibadet iken nasıl olurda Allah’a has olan bir ibadet biçimi ondan başkasına sarf edilebilir?

Allah’tan başkasına yapılan çağrı vb Kur’anda şöyle izah edilir:


Eğer onları imdadınıza çağırırsanız, çağrınızı işitmezler. Sesinizi işitseler bile size karşılık veremezler. Üstelik kıyamet günü, sizin kendilerini Allah'a ortak koşmuş olmanızı reddederler. Hiç kimse, her şeyin içyüzünü bilen Allah gibi sana haber vermez.
(Fatır-14)

Allah’ın peygamberleri göndermesindeki en büyük sebeplerden biri olan Tevhid gereği Allah’tan başkasına ibadetleri amelleri ortadan kaldırmak ve yalnızca Allah’a yönelmek amaçlıdır.

Aşikâr olan hakikatlere rağmen Kur’an ve Sünnete uygun tevessül ve vesileleri yetersiz görüp Şirke düşüren yollara başvuranlar kendi ürettikleri uydurmalar ile Allah’a yakın olmaya çalışmaktadırlar Allah resulü ve Ashabının hayatlarında olmayan uygulama ve şekiller ile…

Hani siz: “Ey Musa, bir çeşit yemeğe elbette dayanamayız. Rabbi’ne dua et de yerin bitirdiği sebze, acur, sarımsak, mercimek ve soğandan bizim için de çıkarsın.” demiştiniz. Musa da: “Siz bayağı olan şeyle hayırlı olan şeyi değiştirmek mi istiyorsunuz? Öyle ise bir şehre inin. Sizin için istediğiniz şeyler vardır.” demişti. Onların üstüne horluk ve yoksulluk vuruldu. Allah’tan bir gazaba da uğradılar. Bu, şüphesiz ki Allah’ın ayetlerini inkar ettiklerinden, peygamberlerini de haksız yere öldürdüklerinden idi. İşte bu ceza, isyan ettiklerinden, aşırı gittiklerinden dolayı idi.
(Bakara-61)

Müslümanları tevessül ve vesile hususunda şirke, harama, bidate vb kerih durumlara düşüren ana tema taklittir. Delillerini bilmeden kişilerin görüşlerini taassubu yaklaşım ile savunmak Allah tarafından sakınılması gerekli ameller olarak ayetlerde izah edilmiştir…

Zira onlara, "Allahın indirdiğine ve Elçisine gelin!" denildiğinde, "Atalarımızdan gördüğümüz inançlar ve fiiller bizim için kâfidir" diye cevap verirler. Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan uzak kimseler idiyseler de mi?

Siz ey imana ermiş olanlar! Siz (yalnız) kendinizden sorumlusunuz: Sapkınlığa düşenler, eğer doğru yolda iseniz, size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allaha olacaktır: Ve o zaman Allah, size (hayatta) yapmış olduğunuz her şeyi bildirecektir.
(Maide 104-105)

Hakkaniyet ölçüsü ile olaylara bakmamız gerektiği için işimize geleni alıp gelmeyeni almamak kendi görüşünü desteklemek olduğu bilinci ile tevile kaçmadan Ayetlerin anlamlarını vermeye çalıştık, Allah’ın ayetlerini kendi heva ve hevesleri uğrunda kullanmaktan Allah’a sığınırız…

Son olarak Allah resulü hepimiz için en güzel örnektir ona müracaat eden Ama hususu ile konuyu bitirelim:

Amanın biri Allah Resulü Muhammed’e gelerek “Bana afiyet vermesi için Allah’a dua et” der. Allah Resulü ona “Dilersen dua ederim. Dilersen sabredersin. Bu senin için daha hayırlıdır” der. Ama da “dua et” diye ısrarını bildirir.

Bunun üzerine Allah Resulü ona güzel bir şekilde abdest alıp şu duayı söylemesini emreder. “Allahım sana peygamberin rahmet peygamberi Muhammed ile yöneliyorum. Ey Muhammed!

Hacetimin giderilmesi için seninle Rabbime yöneliyorum. Allahım! Benim hakkımda onu şefaatçi/duacı kıl!” Adam denileni yapar ve gözleri açılır. Hadiste görüldüğü gibi Allah Resulü’nden dua talebi vardır. Aynı zamanda Allah’ın peygamberinin duasını kabulü için ama da dua etmekte “Allahım! Benim hakkımda onu şefaatçi/duacı kıl” demektedir.

Bu gibi dua şekilleri dışında aslı olmayan uydurma ve zayıf rivayetler ile amel etmek batıldır.

Örneğin: “Makamımla tevessülde bulunun. Şüphesiz Allah katında makamım büyüktür” Bu hadis uydurmadır, batıldır.

“Âdem günah işleyince dedi ki -Ya Rab! Muhammed’in hakkı için senden beni bağışlamanı dilerim.

Bunun üzerine Allah Teâlâ -Ey Âdem! Henüz yaratmadığım halde Muhammed’i nasıl biliyorsun? Diye sordu.

‘’Âdem -Ya Rab! Beni elinle yaratıp bana ruhundan üfleyince başımı kaldırdım ve arşın direkleri üzerinde şu yazıyı gördüm: La ilahe İllallah Muhammedur Rasulullah. Bildim ki Sen adının yanına ancak en sevdiğin kimsenin adını yazarsın.

Allah da şöyle buyurdu: -Seni bağışladım Muhammed olmasaydı seni yaratmazdım.”
(İmam Zehebi “Mizan” adlı eserinde der ki)

Bu haber batıldır, uydurmadır. Tasavvufta adı Hakikati Nuri Muhammediye diye geçer…

Bizlere düşen görev Müminler olarak gece karanlığı olan Şirke düşmeden vesile ve tevesül amellerini haddi aşmadan ifrat ve tefrit dengesini gözeterek Allah’tan dilemek ve dua etmektir..


MEVLÜT HÖNÜL

Diğer sorulara yarın cevap veririm Bacım...

suhtem 07 Mayıs 2012 00:14

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
misafirliğinizin ikinci haftasıda hayırlı olur inşaallah :)).. ilminize sağlık bu arada..
umarım ferdi abi dönmeden biter; yoksa yandığınızın resmidir.ağlayan000

İnceSızı 07 Mayıs 2012 01:28

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

suhtem Üyemizden Alıntı (Mesaj 175617)
misafirliğinizin ikinci haftasıda hayırlı olur inşaallah :)).. ilminize sağlık bu arada..
umarım ferdi abi dönmeden biter; yoksa yandığınızın resmidir.ağlayan000

ablaaa güzel şeyler umud et dilerim gelir :)

suhtem 07 Mayıs 2012 02:20

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
Alıntı:

İnceSızı Üyemizden Alıntı (Mesaj 175626)
ablaaa güzel şeyler umud et dilerim gelir :)

Tabii tabiii;
Seni gidi vicdansız seniii 25.gif
( misafiri düşünen kim??)

aslıı 07 Mayıs 2012 02:24

Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
 
bu ferdi abi kim ya bi kaç kere rast geldim ama çözemedim niye korkuyonuz nile atar diye migülümseyen000 yitik sevda abim tekrardan hayırlısı olsun misafirligin allah kolaylık versin ne diyimçay-kahve000


SAAT: 07:08

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322