Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler (https://www.forum.medineweb.net/649-kissalar-hikayeler-nasihatler)
-   -   ümitsizlik hastalığı- (https://www.forum.medineweb.net/kissalar-hikayeler-nasihatler/94-umitsizlik-hastaligi.html)

neslihan 16Haziran 2007 16:44

ümitsizlik hastalığı-
 
Bazen insan kelimenin tam anlamıyla iflas etmiş; kalbindeki ve elindeki bütün değerlerini kaybetmiş olabilir. Durum öyle bir hal alır ki, ne yapsa önü tıkanır; çare için çaldığı her kapı üzerine kapanır.[/size]

Herkes farklı bir hedefle hayata bağlanır. Ümitlerin olduğu gibi, ümitsizliklerin temelinde de çoğunlukla şeçilen bu hedef bulunur Hedef ne kadar aldatıcı ise, hayal kırıklıkları ve ümitsizlik de o kadar yakın demektir.

Keza günah bataklığına düşen bir kimse, elindeki bütün taat ve ibadetlerini şeytana çaldırsa bile Rahim olan Yüce Rabbine imanını muhafaza etmelidir O’na olan sevgisini korumalıdır, affedilme ümidini kaybetmemelidir. Aldığı nefes son nefesi değilse, bu halden kurtulacağını, güzel bir tevbe edebileceğini, hayırlı işler yapabileceğini ve Allahu Tealâ’ya sevilebileceğini kesinlikle aklından çıkarmamalıdır. Çünkü zerre kadar iman ve Allah sevgisi bile insanı Cehennemden kurtarmaya yeterlidir. Kalbin gizli bir köşesinde saklanan bu iman ve sevgi o kula Allah’ın yardımını çekecektir.

neslihan 16Haziran 2007 16:44

RE: ümitsizlik hastalığı-
 
MÜMİN VE ÜMİTSİZLİK
Dert ve çileler başkalarına hayatı zehir ederken, müminin yüzü bu ümidin tebessümüyle ışıldar. O, korkusunu da nefis ve şeytanın yoldan çıkarıcılığına karşı siper eder; onlardan gelen tehlikeyi sevgiyle savamazsa, korkuyla engeller ve her işinde dua ve zikirle Rabbinden yardım ister.

Belini büken bir fakirlik veya hastalığa düşen müminin devası, [size=medium]Alemlerin Rabbi’ne iman ve teslimiyettedir[/size]. Yüce Rabbinin onu terk ettiğini veya azap verdiğini asla düşünmez. Meşru sınırlar içinde elinden geleni yaptıktan sonra, sabır ve rıza ile karşılanan fakirliğin bir şeref, hastalığın da bir terbiye ve yükselme sebebi olduğununun farkındadır. Tevekkülle karşılanan mahrumiyetlerin, Dar-ı Beka’da sınırsız nimetlerle telafi edileceği bilinciyle hayata sarılır, dünyayı kendine zehir etmez.

Olgun mümin bilir ki, işlerin başı değil sonu önemlidir. Ve her şey dünyadan ibaret değildir. Kazanan ve kaybeden beka yurdunda bellidir. Ebedi ölçülere göre, kimisi kazandığı zaman kaybetmiş olur; zulüm ve haram işler yapanlar gibi. Kimisi de kaybetti gözükürken kazançlı çıkar. Allah yolunda canını ve malını verenler, yıkımlara, acı musibetlere sabredenler gibi.

neslihan 16Haziran 2007 16:45

RE: ümitsizlik hastalığı-
 
Sıkıntıların Hikmeti

Cenab-ı Allah, kulunu çok sevdiği halde neden sıkıntıya düşürür?

Elbette nefsinin acizliğini ve azamet sahibi Allah’ın yüceliğini anlaması ve böylece olgunluk kazanıp ilahî mükafatlara erişmesi için. İşte mümin bunu anladığı zaman yeni bir imanla tekrar dirilir. Bir tarafta nefsi feryat ederken ruhu ve kalbi sevinir. Çünkü, [size=medium]çekilen acılar kalbe idrak ve marifet kapısını açar[/size]. Böylece [size=medium]kul ölmeden önce uyanmış[/size], Rabbini tanımış ve nefis engelini aşmıştır. İşte dünyada kazanılacak en büyük zafer budur. Ve en büyük ilahî yardım da böylece gerçekleşmiş olur.

neslihan 16Haziran 2007 16:45

RE: ümitsizlik hastalığı-
 
Hizmet ve Ümitsizlik

Yeryüzünde İslâm emanetini ve güzel ahlâkı muhafaza ile görevli olan müminler, bütün alemin fesada gittiğini, çoğunluğun şeytana arkadaş olduğunu gördüğü zaman, “ahir zamandır, ne yapsak boş”deyip ümitsizliğe düşebilir mi? Asla! Allahu Tealâ, batıl karşısında kendilerini zayıf hisseden müminlere şöyle sesleniyor: “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer gerçekten inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.” (Al-i İmran/139)

Sevgi ve ümitle davasını gözeten, gücü yettiği kadar kulluk yapıp hizmetini yürüten her mümin muhakkak başarıya ulaşacaktır. Bütün başarılar Allahu Tealâ’dandır. O, sıkıntılarla nefsi terbiye etmek ister; bunu anlayanlar ise her zaman kârlı çıkarlar.

Sonuç olarak, müminin ne sıkıntıda, ne rahatlıkta kaybedeceği hiçbir şey yok. Yeter ki içinde bulunduğu durumla ilgili vazifelerini bilsin ve yerine getirsin. Yaşadığı her halin geçici olabileceğini, asıl önemlisinin akibet olduğunu bilsin. Kalbî teslimiyetini kaybedip, isyana yönelmesin.

Medine-web 16Haziran 2007 16:46

RE: ümitsizlik hastalığı-
 
eline emeğine sağlık..
çok güzel dile getirmişsin hastalığın teşhisinide tedavisinide...hastalıklar hijyen olmayan ortamların eseridir,yada bakımsızlık ihmakarlık veya cehaletlerin eseri..
müslümanın hayat kataloğu olan KUR'ANI KERİM VE SÜNNETİ RESULULLAH sav dışında kalan her şey gayri hijyendir.tabiat boşluk kabuş etmez illaki dolar.Allaha inanmayan ineğe inanır veya taşa toprağa..
bildiğimiz gibi islam dini vasat dinidir.korku ümit arası dinidir.ne korkudan emin neden ümitsizlik...
ikisinin arasındaki denge;islamın ilk emri olan İKRA (oku,cahil olma,önce bilmelisin)..
bilmeyenlerin yaşadıkları atmosfer zaten hastalık yuvası değil mi..
allah razı olsun

neslihan 16Haziran 2007 16:47

RE: ümitsizlik hastalığı-
 
bilmeyenleri de kınamamak gerekir, gün doğmadan neler doğar derler, düşmeden insan kalkmayı bilemez, Allah bu durumda olanların yardımcısı olsun, herkesin mutlak bazen ümitsizliğe kapıldığı olur.

Medine-web 16Haziran 2007 16:47

RE: ümitsizlik hastalığı-
 
haklısınız...Allah ilimden irfandan mahrum etmesin cümlemizi..

neslihan 16Haziran 2007 16:48

RE: ümitsizlik hastalığı-
 
Amin
********************************************______ _______________
[size=medium]Cehennem ehli çığlık çığlığa azap çekerken[/size]* "kurtuluşa ve mutluluğa eren"ler* yani müminler de cennetin nimetleri içindedirler. Ve cehennem ehlinin çektiği manevi azapların birini* söz konusu cennet ehli ile olan diyaloğu oluşturur. İnkarcılar* cehennemin korkunç azapları içinde işkence görürken* özel olarak yaratılan bir sistem ile cenneti görür* oradaki büyük nimet ve ihtişamı izlerler. Dünyada iken kendileriyle alay ettikleri müminlerin büyük bir rahatlık içinde* görkemli mekanlarda* muhteşem evlerde* nefis yiyecek ve içecekleri tattıklarını görürler. Kendi yaşadıkları azab ve aşağılanmaya karşılık* müminlerin böylesine büyük bir nimet* övülmüşlük ve huzur içinde olduğunu fark ederler.

Bu ise yaşadıkları azabı daha da şiddetlendirir. Duydukları pişmanlık* dayanılmaz boyutlara varır. Dünyada iken iman etmemiş* müminlerin aksine Allah'ın hükümlerine itaat etmemiş olmalarının kahredici pişmanlığı içinde boğulurlar.

Bu psikoloji içinde cennet ehliyle diyalog kurmaya* hatta onlardan yardım dilemeye de çalışırlar. Yalvarırlar* ancak yine boşunadır. Kuran'da* cennet ve cehennem ehli arasındaki bu diyalog şöyle haber verilir:

Onlar (müminler) cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar. Suçlu-günahkarları;
"Sizi şu Cehennem'e sürükleyip-iten nedir[/size]?"
Onlar: "[size=medium]Biz namaz kılanlardan değildik[/size]" dediler.
"[size=medium]Yoksula yedirmezdik[/size].(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik.

Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk.
Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı."
Artık* şefaat edenlerin şefaati onlara bir yarar sağlamaz.
(Müddesir Suresi* 40-48)

neslihan 16Haziran 2007 16:48

RE: ümitsizlik hastalığı-
 
Yaşanacak olan diyalogların en ilginçlerinden biri de* müminler ile münafıklar arasında olanıdır. Münafıklar* dünyada iken bir süreliğine de olsa müminlerin yanında bulunmuş kimselerdir. İman etmedikleri halde* çeşitli çıkar hesapları gereği kendilerini mümin gibi göstermeye çalışmış ve böylece "ikiyüzlü" sıfatını kazanmışlardır. Ahirette ise cehennemde yanarken* müminleri görür ve yardım istemeye* yalvarmaya kalkarlar. Kuran'da* arada geçen diyalog şöyle aktarılır:

O gün* münafık erkekler ile münafık kadınlar* iman edenlere derler ki: [size=medium]"(Ne olur) Bize bir bakın* sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım."[/size] Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet* dış yanında o yönden azab vardır. (Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet* ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz* (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz* (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak* hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu. Artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de.. Barınma yeriniz ateştir* sizin veliniz (size yaraşan dost) odur; o ne kötü bir gidiş yeridir." (Hadid Suresi* 13-15)

neslihan 16Haziran 2007 16:48

RE: ümitsizlik hastalığı-
 
Ümitsizliği Doğuran Şeytani Ses: "Vesvese

Vesvese şeytanın telkinleri sonucunda kişinin zihninde oluşan boş şüphe ve kuruntulardır. Vesvese kişinin doğru karar almasını engeller. Onu şüpheye düşürüp oyalar, kararsızlığa sürükler, içini sıkar, anlamsız korkulara sebep olur, aklını ve düşünebilme yeteneğini bozar, kendine olan güvenini kaybettirir. Kişi endişeli, kararsız, ürkek, ümitsiz, karamsar bir ruh haline bürünür. Vesvese ve beraberinde gelen psikolojik sorunlar, özellikle kader hakkında bilgisi olmayan, Allah'a tevekkül etmeyi bilmeyen, zayıf imanlı kişilerin yaşadıkları problemlerdir.

Vesvese, sebep olduğu kararsızlık ve küçük-büyük çeşitli kuruntularla birçok insanın zamanının çoğunu, dolayısıyla da hayatının büyük kısmını tahrip eden bir beladır. Kararsızlık ve şüphelerin sebep olduğu boş kuruntular sonuçta stresli, gergin bir ruh haline sebebiyet verir. Eğer vesvese duyan kişi, Allah'a iman etmeyen veya Allah'ın varlığına iman etse de O'nun gücünü takdir edemeyen bir kişi ise, bu durumda vesvesesi ve kuruntuları büyüdükçe büyür. Kendisini yaratmış olan Rabbine dayanıp güvenmediği için, şeytanın telkinlerinden kurtulamaz ve sahip olduğu vesveseler içini kaplayıp hiç durmadan onu sıkar. Herkesin yakın çevresinde, zaman zaman da kendisinde fark ettiği bu ruh hali çok yaygın olarak yaşanmaktadır.

Vesveseli bir ruh haline sahip olan kişi doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, yapması ya da yapmaması gerekenleri de birbirine karıştırır. Başına geleceklerle ilgili sürekli bir kuruntu, korku ve şüphe içindedir. Aldığı kararların doğruluğu konusunda da devamlı tereddüt halindedir. Bu durum onun zihninde yoğun bir baskı oluşturur ve mantıklı düşünmesini, sağlıklı kararlar almasını, muhakeme yapmasını engeller.

Bu önemli sorunun çözümü, güçlü bir Allah sevgisi ve korkusu, imandan kaynaklanan sağlam bir teslimiyet duygusudur.


SAAT: 23:03

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306