Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Konular İle İlgili Ayetler (https://www.forum.medineweb.net/205-konular-ile-ilgili-ayetler)
-   -   Her nefis (canlı) ölümü tadacaktır ayetini açıklarmısınız (https://www.forum.medineweb.net/konular-ile-ilgili-ayetler/11746-her-nefis-canli-olumu-tadacaktir-ayetini-aciklarmisiniz.html)

MERVE DEMİR 09 Nisan 2009 08:43

Her nefis (canlı) ölümü tadacaktır ayetini açıklarmısınız
 
Cevap 1 : Elmalılı Hamdi Yazır ilgili ayeti şöyle tefsir eder

Her nefis (canlı) ölümü tadacaktır (Yani herkes ölecektir) Nefs, zat ve ruh mânâlarına geldiği için, bundan bazı kimseler ruhun ebedî olduğu mânâsını anlamışlardır Çünkü tatmak, bir hayat eseridir Ve zevk anında tadıcının bakî (ebedî) olduğunu anlatır, yoksa zevk tasavvur olunamaz O halde mânâ: "Her nefis bedeninin ölümünü tadacaktır" demek olur Bu da nefsin, bedenden başka olduğunu ve bedenin ölümüyle onun ölmeyeceğini anlatır Şu halde ölüm zorunluluğu cismânî hayata mahsus olup, mücerred (soyut) ruhların yok olmadığını söylerler Ve ahiret meselesini bu şekilde ruhun ebedî oluşuna dayanan ruhanî (ruhlara ait) bir hayat tasavvur etmişlerdir Fakat diğer taraftan bir çok tefsirciler ve bilginler demişlerdir ki, bu şekil yorum, bir zorlamadır Zaikatü'l-mevt demek ölecektir demek olduğu açıktır Belli ki tadan kim ise, ölen o olacaktır Evet bedenin ölmesiyle nefis ve ruhun büsbütün yok oluvermeyip bir müddet kalabileceği diğer delillerden açıkça anlaşılıyor ise de, genelde ruhların ölmedikleri davası ne aklen, ne de naklen zorunlu olarak sabit değildir Önce "zaikatü'l-mevt", herhalde, tadan nefsin ölümünü ifade etmektedir Rivâyetler de bu mânâyı göstermektedir Rivâyet olunuyor ki, ne zaman "Yeryüzündeki her canlı yok olacak" (Rahman, 55/26) âyeti indi melekler, yeryüzündekiler öldü dediler Sonra indiği zaman biz de öldük dediler Ruhların ölümünü de ifade etmeseydi, meleklerin ölümünü de anlatmazdı ve melekler için ölüm ve yok olma düşünülünce, beşer ruhları için de düşünülmesi gerekir Ancak genel hükmünün de umumi üzere cereyan edemeyeceği de hatırlatmaya değer görülmüştür Çünkü "Allah'ın diledikleri hariç olmak üzere, göklerde ve yerde kim varsa hepsi düşüp ölmüş olacak" (Zümer, 39/68) âyetinde Allah Teâlâ'nın diledikleri, bu genelden hariç tutulmuşlardır Buna göre göklere ait olsun, yere ait olsun, gerek melekler ve gerek bütün nefisler yanında ebediyete kadar ölmeyecek olanlar da bulunabilecektir İşte İslâm âlimlerinin çoğunluğunun görüşleri budur Özetle ruhun ebedî oluşu inkar edilemez Ve fakat umum için zorunlu değildir Dinin ve ahiretin imkanının, mutlak olarak, ruhların ebedîliği nazariye (teori)sine dayanması da zorunlu değildir "Kıyamet" kelimesi de tamamen yok oluşu ve ondan sonra kıyam (öldükten sonra dirilme), neşr ve haşr (dağılıp, toplanmay)ı ifade eder ki, ölüm ve öldükten sonra dirilme, özetle ahiret inancı, bir ebedî olma inancıdır Fakat bu ebedîlik, ilk oluşum değil, ikinci oluşumdur

Evet her nefis ölümü tadacak; dünyanın ne üzüntüsü, ne sevinci hiç biri kalmayacak, ve sevaplarınızın size tam olarak ödenmesi de ancak kıyamette olacaktır Dünyada iyi veya kötü bütün çalışmaların sevap veya cezasını yine dünyada elde etmek mümkün değildir Mesela şehidlerin kanlarıyla kazanılan savaşların başarı meyvelerinden o şehidlerin dünyada istifade etmelerini düşünmek tenakuz (çelişki) olur ki, bütün faziletler de böyledir Gerçi dünyada hiçbir ücret verilmez de değildir Burada da bazı çalışmaların karşılığının alındığı da vardır Fakat bu dünyada sonuç, ölüm ve yok olmak muhakkak bulunduğu için; gelen herhangi bir menfaat ve tad, kesilme ve sona erme korkusuyla karışık ve muhakkak gam ve kederle sarılıdır Gamsız sevinç, korkusuz eminlik, ıztırapsız lezzet, kesintisiz ebedi saadet kıyamet gününde hasıl olur

Cevap 2 : Ölen bir mü'minin teçhiz ve tekfini, yani yıkanıp, kefenlenip, namazının kılınması ve defnedilmesi, ge-ride kalan müslümanlara kifayeten farzdır, yani bu Allahın emridir Bunda aynı zamanda ölüyü tertemiz bir şekilde yolcu etme amacı vardır 1 Bu görevi, müslümanların bir veya birkaçı yapınca, diğerleri de sorumluluktan kurtulur Ama hiç kimse bu görevi yapmazsa hepsi sorumlu olurlar

Ölüyü yıkayıp kefenleyerek namazını kılmak ve toprağa gömmek şeriat-ı kadîmedendir Übeyy b Ka'b'-dan (v21/642) rivayet edilen bir haberde bildirildiğine göre, Hz Adem (As) vefat edince, melekler cennetten ge-tirdikleri kefen ve kokularla geldiler ve Hz Adem'i yıka-dılar, kefenlediler, güzel kokular sürdüler Sonra nama-zını kılıp, kazdıkları mezara yerleştirdiler ve üzerini kerpiçle kapatarak toprakla düzlediler Bu işleri ta-mamladıktan sonra Hz Adem'in oğullarına: "Ey Âdem-oğulları, bu yaptığımız, sizin sünnetiniz olan şeriatınızdır Bundan sonra ölülerinizin cenaze merasimini ve defin işini bizden gördüğünüz gibi yapın" Dediler Hz Âdem (As) dan bu yana gelen bütün ilâhî dinlerde ölülere aynı muamele yapılmaktadır

Nitekim son semavî din olan dinimiz İslam'ın tebliğcisi Hz Muhammed (S) de ölümünden sonra Müslümanın yıkanmasının, ölenin sağ kalan müslamanlar üzerindeki haklarından biri olduğunu belirtmiş ve geride kalan müslümanların ölen kardeşlerine karşı bu son vazifelerini yapmalarını emrederek nasıl yapılaca-ğını da öğretmiştir Müctehid imamlarının hepsi, Rasulullah (S) in bu emri sebebiyle, teçhiz ve tekfinin farz-ı kifâye olduğunda ittifak etmişlerdir


Selam ve dua ile

İnceSızı 21 Ekim 2012 04:27

"Her nefis ölümü tadacaktır." Ayetinin Anlamı?
 
"Külli nefsin zaikatü'l-mevt", yani " Her nefis ölümü tadacaktır." mealindeki ayet Kur'an'da üç surede geçmektedir. (bk. Al-i İmran, 3/185; Enbiya: 21/35; Ankebut, 29/57)

Bu ayetlerde "nefis", insanın ruhunu ifade etmektedir. Çünkü insan bedeni ölür, ama ruh ölmez. Beden mürekkeptir, yani birçok zerrelerden, moleküllerden, hücrelerden, organlardan vs. yaratılmıştır. Bu sebeple değişmeye ve sonunda bozulmaya mahkumdur. Ama ruh ise basittir; birleşik değildir.

Bu yüzden de çürümeye, bozulmaya maruz kalmaz. Ruh adeta beden evininin misafiri konumundadır. Ev yıkıldığında misafir de kendisine başka bir yer bulur. Orası ise ruhlar alemidir. Buna göre ölüm, ruhun bedenden ayrılmasını ifade ediyor.

Ayrılık bazen acıdır, bazen de tatlıdır. İnsan eğer bir mekandan ayrılıp başka bir yere taşınırken sevdiği kişilerin yanına gittiğini düşünürse, bu ayrılık onu acısıyla yakmaz, tam aksine sevindirir. Çünkü bu gerçekten bir ayrılık değil, bir kavuşmadır, visaldir. O halde ruh ayrılığın tadını tadar. Eğer ölümün bir visal, bir kavuşma olduğunu düşünürse, bu ona tatlı, ölümün ebedi bir ayrılık olduğunu düşünüyorsa bu ona çok acı gelir.

Razi de; "Her nefis ölümü tadıcıdır." ayetini tefsir ederken, bedenin fani, ruhun baki olduğuna dikkat çekmektedir. Çünkü bir şeyi tadanın onu tadarken var olması gerekmektedir. (Razi, Tefsiru Kebir, VII, 253.)

Sonuç olarak bütün ruhların ölümü tadacaklarını ihtar eden ayetler, bir açıdan insanı insan yapan unsurun, insanın bedeni değil ruhu olduğu gerçeğinin vurgulanmasıdır. Bu anlamda ölen, yani fonksiyonunu icra edemez hale gelen bedendir; ruh ise devamlıdır, bakidir ve ölümü tadandır. Zaten ölüm denilen şey ruhun bedenden ayrılması, mekan yenilemesi, hayat görevinden paydos ve baki bir hayatın başlangıcından başka bir şey değildir.

Her nefis (canlı) ölümü tadacaktır, Ayetiyle ilgili Hamdi Yazır'ın açıklamaları şöyledir:

Her nefis (canlı) ölümü tadacaktır. (Yani herkes ölecektir) Nefs, zat ve ruh manalarına geldiği için, bundan bazı kimseler ruhun ebedi olduğu manasını anlamışlardır. Çünkü tatmak, bir hayat eseridir. Ve zevk anında tadıcının baki (ebedi) olduğunu anlatır, yoksa zevk tasavvur olunamaz. O halde mana:

"Her nefis bedeninin ölümünü tadacaktır." demek olur. Bu da nefsin, bedenden başka olduğunu ve bedenin ölümüyle onun ölmeyeceğini anlatır. Şu halde ölüm zorunluluğu cismani hayata mahsus olup, mücerred (soyut) ruhların yok olmadığını söylerler.

Ve ahiret meselesini bu şekilde ruhun ebedi oluşuna dayanan ruhani (ruhlara ait) bir hayat tasavvur etmişlerdir. Fakat diğer taraftan bir çok tefsirciler ve bilginler demişlerdir ki, bu şekil yorum, bir zorlamadır. Zaikatü'l-mevt demek, ölecektir demek olduğu açıktır. Belli ki tadan kim ise, ölen o olacaktır.

Evet, bedenin ölmesiyle nefis ve ruhun büsbütün yok oluvermeyip bir müddet kalabileceği diğer delillerden açıkça anlaşılıyor ise de, genelde ruhların ölmedikleri davası ne aklen, ne de naklen zorunlu olarak sabit değildir. Önce "zaikatü'l-mevt", herhalde, tadan nefsin ölümünü ifade etmektedir. Rivayetler de bu manayı göstermektedir.

Rivayet olunuyor ki, ne zaman "Yeryüzündeki her canlı yok olacak." (Rahman, 55/26) ayeti indi melekler, yeryüzündekiler öldü dediler. Sonra "Küllü nefsün zaikatül mevt" indiği zaman biz de öldük dediler. "Küllü nefsün zaikatül mevt" Ruhların ölümünü de ifade etmeseydi, meleklerin ölümünü de anlatmazdı ve melekler için ölüm ve yok olma düşünülünce, beşer ruhları için de düşünülmesi gerekir.

Ancak "Küllü nefsün zaikatül mevt"genel hükmünün de umumi üzere cereyan edemeyeceği de hatırlatmaya değer görülmüştür. Çünkü "Allah'ın diledikleri hariç olmak üzere, göklerde ve yerde kim varsa hepsi düşüp ölmüş olacak." (Zümer, 39/68) ayetinde Allah Teala'nın diledikleri, bu genelden hariç tutulmuşlardır. Buna göre göklere ait olsun, yere ait olsun, gerek melekler ve gerek bütün nefisler yanında ebediyete kadar ölmeyecek olanlar da bulunabilecektir. İşte İslam alimlerinin çoğunluğunun görüşleri budur.

Özetle ruhun ebedi oluşu inkar edilemez. Ve fakat umum için zorunlu değildir. Dinin ve ahiretin imkanının, mutlak olarak, ruhların ebediliği nazariye (teori)sine dayanması da zorunlu değildir. "Kıyamet" kelimesi de tamamen yok oluşu ve ondan sonra kıyam (öldükten sonra dirilme), neşr ve haşr (dağılıp, toplanmay)ı ifade eder ki, ölüm ve öldükten sonra dirilme, özetle ahiret inancı, bir ebedi olma inancıdır. Fakat bu ebedilik, ilk oluşum değil, ikinci oluşumdur.

Evet her nefis ölümü tadacak; dünyanın ne üzüntüsü, ne sevinci hiç biri kalmayacak, ve sevaplarınızın size tam olarak ödenmesi de ancak kıyamette olacaktır. Dünyada iyi veya kötü bütün çalışmaların sevap veya cezasını yine dünyada elde etmek mümkün değildir.

Mesela şehidlerin kanlarıyla kazanılan savaşların başarı meyvelerinden o şehidlerin dünyada istifade etmelerini düşünmek tenakuz (çelişki) olur ki, bütün faziletler de böyledir. Gerçi dünyada hiçbir ücret verilmez de değildir. Burada da bazı çalışmaların karşılığının alındığı da vardır. Fakat bu dünyada sonuç, ölüm ve yok olmak muhakkak bulunduğu için; gelen herhangi bir menfaat ve tad, kesilme ve sona erme korkusuyla karışık ve muhakkak gam ve kederle sarılıdır. Gamsız sevinç, korkusuz eminlik, ıstırapsız lezzet, kesintisiz ebedi saadet kıyamet gününde hasıl olur.


(Hamdi YAZIR, Kur'an-ı Kerim Tefsiri)

Esma_Nur 26 Ağustos 2013 23:11

Cevap: "Her nefis ölümü tadacaktır." Ayetinin Anlamı?
 
Ölüm bu dünyadan öteki dünyaya geçişimizdir.Önemli olan öldükden sonra hayatta olmamızdır...

Esma_Nur 20 Mayıs 2016 18:33

Cevap: Her nefis (canlı) ölümü tadacaktır ayetini açıklarmısınız
 
"Külli nefsin zaikatü'l-mevt", yani " Her nefis ölümü tadacaktır."
Ayetini mezar taşlarına veya tabutun üzerinde örtüye yazmaları çok gereksiz insanlar üzüntüden ayetin farkına varamazlar...
Onun yerine para kasalarına makam koltuklarına evlerin en göze çarpan yerlerine yazılmaları gerek...!


SAAT: 20:26

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306