Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Konular İle İlgili Ayetler (https://www.forum.medineweb.net/205-konular-ile-ilgili-ayetler)
-   -   Kur’ân-ı Kerim’de Endâd Kavramı (https://www.forum.medineweb.net/konular-ile-ilgili-ayetler/19357-kurve8217an-i-kerimve8217de-endad-kavrami.html)

YaŞuHa 06Haziran 2011 16:39

Kur’ân-ı Kerim’de Endâd Kavramı
 
Kur’ân-ı Kerim’de Endâd Kavramı
Endâd” kelimesi, “nidd”in çoğuludur. Nidd: Misil, denk, eş, benzer demektir. İster tapınılsın veya tapınılmasın ilah yerine konan, tanrı olarak benimsenen Allah’ın dışındaki şeylere denir. Birbiriyle çekişen, tartışan ortaklar için de bu kelime kullanılır.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Kur’ân-ı Kerim’de Endâd Kavramı:

Kur’an-ı Kerim’de hepsi çoğul olarak “endâd” şeklinde ve 6 ayette geçer: “O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size rızık/besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık, bunu bile bile Allah’a endâd/ortaklar koşmayın.” (2/Bakara, 22)

“İnsanlardan bazıları, Allah’tan başkasını Allah’a endâd/denk (ilahlar) edinir de onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi.” (2/Bakara, 165)

“(İnsanları) Allah yolundan saptırmak için O’na endâd/ortaklar koştular. De ki: (İstediğiniz gibi) yaşayın! Çünkü dönüşünüz ateşedir.” (14/İbrahim, 30)

“Müstaz’aflar/zayıf bırakılıp sömürülenler de müstekbirlere/bü-yüklük taslayanlara: Hayır! Gece gündüz (işiniz) tuzak kurmaktı. Çünkü siz daima Allah’ı inkâr etmemizi, O’na endâd/ ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz, derler. Artık azabı gördüklerinde, için için yanarlar…” (34/Sebe’, 33)

“İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah’ın yolundan saptırmak için O’na endâd/eşler koşar. De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin!” (39/Zümer, 8 )

“De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O’na endâd/ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.” (41/Fussi-let, 9)

Endâd kelimesinin ayette neler veya kimler hakkında kullanıldığı konusunda Fahreddin Razi, şu bilgileri verir: Âlimler, “endâd” (ortaklar, eşler) kelimesi ile ne murad edildiği hususunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu görüşler üç başlıkta incelenebilir:

1- Endâd, müşriklerin kendilerini Allah’a yaklaştırsınlar diye ilah edindikleri, fayda ve zararını umup bekledikleri, başları dara düştüğünde kendilerine yöneldikleri, adaklarda bulunup kurban kestikleri putlardır. Bu, çoğu müfessirin görüşüdür. Bu görüşe göre, putlar birbirlerinin endâdı (eşi, ortağı) dır; Allah’ın ortakları değil. Veya bunun manası, “o müşriklerin bozuk zanlarınca bu putlar, Allah’ın birer eşi ve ortağı (endâdı) dırlar.

2- Onlar, müşriklerin kendilerine itaat edip, onlara itaat ettikleri zaman Allah’ın haramlarını helal, helallerini da haram saydıkları başkanlarıdır. Müşrikler, mü’minlerin Allah’a boyun eğmeyi kendilerine gerekli görüğü gibi, reislerine boyun eğip onlara son derece saygı duymayı kendilerine gerekli görüp onları Allah’ın endâdı edinirler. Bu görüş, Süddî’den rivayet edilmiştir.

3- Sûfilerin ve âriflerin görüşüdür: Allah’tan başka kalbini meşgul eden her şeyi, sen, kalbinde Allah’ın birer niddi (eşi, ortağı) kabul etmişsin demektir. Bu da Cenab-ı Hakk’ın: “Hevâ û hevesini, ilahı edinen kimseyi gördün mü?” (45/Câsiye, 23) ayetinde murad ettiği manadır. (Mefatihu’l Gayb (Tefsir-i Kebir), Fahreddin Razi, Akçağ Y. c. 2, s.132-137, c. 4 s. 179-188)

Bakara suresi 22. ayette geçen “ca’l” (uydurma) tabiri, gösteriyor ki, Allah’a hangi şeyden olursa olsun, misil (denk) tasavvur olunursa uydurma olur; bâtıl olur. Bunu bile bile yaparsanız, korunanlardan olamazsınız, inatçı kâfirlerden olursunuz. Allah’ın sizi ve sizden önceki insanları yaratan tek yaratıcı olduğunu, Dünya döşeğini, Gök tavanını sizin için meydana getirdiğini, yukarıdan yani bulutlardan su indirip de bu sebeple size türlü türlü meyvelerden, ürünlerden rızık çıkardığını bilmektesiniz. Bakınız Rabbiniz nasıl merhametli ve kudretlidir. Siz bu saydıklarımızı hep bilirsiniz. O halde siz, bunları ve Yaratıcı’dan başka ilâh olamayacağını bilip dururken, Allah’a, bir olan o hak ma’bûda nidd/denk aramaya, benzerler uydurmaya, ortaklar koşmaya ve Firavun’un yaptığı gibi yerde-gökte kulelerden dürbünlerle Allah aramaya kalkmayın da, bu emri veren ve bütün bunları yapan, ihsan eden ve ortağı, benzeri bulunmayan yaratıcınız, Rabbiniz, Rahman ve Rahim bir Allah’a tevhid ile ibadet ve kulluk edin.

“Ey insanlar, sizi de, sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet/kulluk edin. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah’ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz. O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size rızık/besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık, bunu bile bile Allah’a endâd/şirk koşmayın.” (Bakara, 21-22) Bu ayetin muhtevası şudur: Allah, yeryüzünün sahibi, mâliki ve rızık verici yaratıcısıdır. Bunun için yalnız O’na ibadet edilmesi ve hiçbir şeyin kendisine ortak koşulmaması gerekir. Bu sebeple Allah Teala, “bile bile Allah’a endâd/şirk koşmayın.” buyurmaktadır. Buhari ve Müslim’de İbn Mes’ud’un naklettiği hadiste denilir ki: “Ben, ‘Ey Allah’ın Rasülü, günahların en büyüğü hangisidir?’ diye sorduğumda, buyurdu ki: “En tec’ale lillâhi nidden ve hüve halekake (Allah, seni yaratmış olduğu halde kendisine nidd/şirk koşmandır).” Muaz’ın rivayet ettiği hadis de buna benzer. Onun naklettiği hadiste Rasülüllah ([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...].) buyurur ki: “Bilir misin, Allah’ın kulları üzerindeki hakkı nedir? Ona ibadet edip hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır.” İbn Mace’nin rivayet ettiği bir başka hadiste ise şöyle buyrulur: “Sizden hiç biriniz Allah isterse ve falan da isterse demesin. ‘İnşâallah’, yani ‘ Allah isterse’ desin.” Bütün bunlar, Allah Teala’nın zatındaki tevhidi korumak ve muhafaza etmek içindir.

Aslında âlemde varlığı, kudreti, yaratıcılığı, ilmi ve hikmeti bakımından Allah’a nidd/denk olabilecek bir şeriki/ortağı Allah’a ispata çalışan hiç kimse yoktur. Fakat, Allah’tan başka ma’bûd edinmeye gelince, bunu yapan pek çok grup vardır. İşte bu kulluk da bile bile Allah’a endâd/denk olabilecek ortaklar koşmak demektir.

“Allah, hiçbir şey benzemez. O işitici ve görücüdür.” (42/Şûrâ, 11) ayeti, mutlak tenzihi ifade etmektedir. Nidd, nazir, şebih, küfüv, misl kelimeleri hemen hemen aynı anlama gelir. Nidd: eş anlamına gelir. “Allah’a meseller vermeğe (birtakım benzerler ortaya çıkararak Allah’ı onlara benzetmeğe ve O’nu koştuğunuz ortaklarla kıyaslamaya) kalkmayın! Çünkü Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (16/Nahl, 74) Yani mutlak bilgisi olmayan ilah olamaz. O halde Allah’ın zatında, fiillerinde ve sıfatlarında misli yoktur.

“İnsanlardan kimi, Allah’tan başka eşler tutar; Allah’ı sever gibi onları severler.” (2/Bakara, 165) Allah’tan başka şeylere de Allah’ın sıfatları gibi sıfatlar verirler. Veya Allah’ı sever gibi başka şeyleri severler. Allah’ın verdiği nimetleri de sebeplerden bilirler. Oysa insanı yaratan, yağmuru gönderen ve rızkı veren yalnız Allah’tır. Fiillerinde yaratılana benzemeyen, zatında ve sıfatlarında da benzemez.

Mevdudi, endâd (eş ve ortak tutma) konusunda şunları söyler: “O’na endâd/ortak koşarlar…” Onlar, Allah’ın belirli nitelik ve güçlerini başkalarına atfetmişlerdir ve bu yüzden O’nun haklarını başka ilahlara verirler. Örneğin, tüm tabiat güçleri üzerinde kontrolün sadece Allah’ın elinde olmasına, yaratıklarının ihtiyaçlarını karşılama, onların dua ve isteklerini duyma gücüne sadece Allah’ın sahip olmasına, gizli ve açığı sadece O’nun bilmesine rağmen, yine de başkalarını yardıma çağırırlar; Allah’ın sıfat ve güçlerini başkalarına atfederler ve böylece O’na ortak koşmuş olurlar.

Kullarının O’nu tek Hâkim, tek otorite olarak kabul etmeleri, O’nun önünde secde etmeleri, gizli ve açıkça yalnız O’ndan korkmaları, Allah’ın kayıtsız-şartsız hakkıdır. Fakat kullar bu hakların bir kısmını veya hepsini başkalarına verirlerse o zaman O’na ortak koşmuş olurlar. Neyin haram, neyin helal, neyin pis, neyin temiz olduğunu belirleme hakkı da Allah’a mahsustur. Kullarının hak ve görevlerini belirleme, onlara belli yasaklar koyma otoritesi de O’nundur. Bu nedenle, bu haklardan bir kısmını kendisine ait kabul eden kimseler, şirk koşmuşlardır. Hâkim olarak tanınmak, sadece O’na lâyıktır. Kulları olarak insanlar, O’nun emirlerini nihâî otorite olarak kabul etmeli ve doğru yola ulaşmak için O’na yönelmelidirler. O halde bu hakları Allah’tan başkasına veren kişi, şirk/ortak koşmuş demektir. Aynı şekilde bu nitelik ve haklardan herhangi birine sahip olduğunu iddia eden ve başkalarının, bu özelliklerin kendilerinde bulunduğuna inanmalarını isteyen kişi ve kurumlar, resmen ilahlık iddiasında bulunsalar da, bulunmasalar da kendilerini Allah’a ortak koşmuş olurlar. (Tefhimu’l Kur’an, Mevdudi, İnsan Y. c. 1, s. 135)

Tevhid akidesinin berraklığını ve sadeliğini korumak için Kur’an-ı Kerim’in şiddetle yasakladığı Allah’a endâd/eş koşma keyfiyeti, her zaman müşriklerin yapageldiği gibi birtakım şeyleri ilah ittihaz edip Allah’la birlikte onlara da ibadet şeklinde olmaz. Bunun, çeşitli şekilleriyle bir de gizli olanı vardır. Mesela, ümitlerini herhangi bir şekilde Allah’tan başkasına bağlamak; Allah’tan başkasından korkmak; her ne suretle olursa olsun vâki olan zarar ve faydanın Allah’tan başkasından geldiğine inanmak şirkin bir çeşididir. Yani gizlice Allah’a şirk koşmak demektir. İbn Abbas (r.a.) bir rivayetinde şöyle demektedir: Ayette geçen “endâd” öyle bir gizli şirk çeşididir ki bu gizlilik, gecenin karanlığında kaypak-siyah taş üzerinde yürüyen karıncanın ayak seslerinden daha gizlidir. Bir kimsenin “Ey falan, Allah hakkı için, hayatımı sana borçluyum” gibi tabirler kullanması; “eğer şu köpek olmasaydı dün bize hırsız gelmişti”, “Ördek (veya kaz) evde olmasaydı hırsızlar gelirdi.” şeklinde konuşması; arkadaşına: “Allah ve sen isterseniz bu iş olur”, “Allah ile falan adam olmasaydı işimiz olmayacaktı” gibi sözler söylemesi hep bu endâdın yani gizli şirkin bir çeşididir. Diğer bir hadis-i şerifte, bir adamın Peygamberimiz ([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...].)’e “Allah ve sen isterseniz” dediği ve bu söze karşılık Raslül-i Ekrem’in: “E cealtenî lillâhi niddâ (Beni Allah’a eş mi koşuyorsun?” buyurduğu rivayet edilir.

Kur’an-ı Kerim’e ilk muhatap olanların gününde Allah’a endâd ve emsal edilen şeyler; ağaçlar, taşlar, yıldızlar, melekler veya şeytanlardan ibaretti. Allah’a eş koşulan bu varlıklar, cahiliyyenin her devresinde eşya, şahıs, işaret ve değerler halinde ifade edilmiştir. Bunlar, Allah’ın adıyla yanyana zikredildiği ve kalplerdeki Allah sevgisine ortak edildiği takdirde bu hal, gizli veya açık bir şirktir. Ya kalplerden Allah sevgisini silip de, yerine O’na endâd ve emsâl edinilenlerin sevgileri yerleştirilirse?!


SAAT: 06:02

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320