Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kur'ân-ı Kerim Genel (https://www.forum.medineweb.net/200-kur-i-kerim-genel)
-   -   Görünen yerler müstesna (https://www.forum.medineweb.net/kur-i-kerim-genel/17423-gorunen-yerler-mustesna.html)

Abdulhamit 1 08 Mayıs 2010 19:14

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
HALUK BEY KARDEŞİMİZ GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNAYI AÇIKLAMIŞ NASIL AÇIKLAMIŞ ? KARDEŞİMİZE GÖRE GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA KADININ İRİ GÖGÜSLERİ İMİŞ.

PEKİ BUNU KURANDAN NASIL ANLAMIŞ ?

EĞER KADININ GÖĞÜSLERİ İRİ İSE NE YAPARSA YAPSIN NASIL ÖRTÜNÜRSE ÖRTÜNSÜN BU KISIMLAR YİNE GÖRÜNÜR OLACAK Kİ İŞTE AYETTEKİ GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA BURASIDIR DEMİŞ VE ALLAH DA BİZİ BÖYLE RAHATLATIYOR DEMİŞ

KENDİSİNE SÖYLEDİĞİM SÖZ ŞU:


ŞAYET BİR KADININ İRİ GÖGÜSLERİ DE OLSA GAYET BOL BİR ELBİSE ( CİLBAB ) GİYDİĞİNDE BUNLAR GÖRÜNÜR HALE GELEBİLİR Mİ ?

KADIN İRİ GÖGÜSLERİNİ NE YAPACAKTIR ? BU KADAR BASİT BİR SORUYA CEVAP VERİLEMEZ Mİ ?

ELBETTE KENDİ BEDENENİNE UYGUN ELBİSE GİYECEKTİR.

Kendi bedenine uygun elbise giyerse hala iri göğüsleri görünebilir diyor musunuz ?


DEDİĞİMDE SİZ BANA ALLAHIN EMRETMEDİĞİ ÇARŞAFTAN MI SÖZ EDİYORSUNUZ DİYOR

Alıntı:

Haluk:
Sizin önerdiğiniz giyim şekli çarşaftan başka bir kıyafetin tarifi değildir. Eğer Rabbim bu kıyafeti önerseydi ya da tek bir kıyafet giymesini isteseydi bu öneriyi de apaçık kur’anda bizlere yapardı bundan kesinlikle eminim.
SORU: Kadın ayak kısmından diz kapağını ve üstünü veya kol kısmından dirseküstü veya kolunun en üst bölgesini açabilir mi ? Mahremiyet sınırı nereye kadardır ? Aynı şekilde erkeğin bacakları örtünmeli mi yoksa örtünmemeli mi ?

DİKKAT ! Kuran bunlardan hiç bahsetmez ima yoluyla da olsa değil mi ?

SİZ KURANIN EMRİ OLAN CİLBABI YALNIZ ÇARŞAFLA MI ÖZDEŞLEŞTİYORSUNUZ. AYETTE EMREDİLEN CİLBABTAN AMAÇ BELLİDİR. VUCUT HATLARINI SERGİLEMEYEN GAYET BOL ELBİSEDİR. SİZ BUNA İSTER ÇARŞAF DEYİN VEYA BAŞKA BİRŞEY.

AHZAB 59 VE NUR 31 AYETLERİNE GÖRE HANIMLAR altını göstermeyen bolca olan elbiserle örtünmeleri gerekir. Eğer giysi ince olur veya dar olup vücut hatlarını belli ederse, üstüne bolca bir dış giysi tesettürü tamamlar.

Evden dışarı çıkarken veya evde yabancı erkeklerin yanında baş örtüşü ve cilbab denilen dış giysilerini örtünmeleri İslam'ın öngördüğü örtü şeklidir. Bu da el, yüz ve topuklardan alt kısım ayaklar dışında tüm bedenin altını göstermeyen ve bolca giysilerle örtülmesinden ibarettir. Bunların dikişli, modelli, renkli olup olmaması veya kumaşının kalitesi örfe ve beldelere göre değişiklik gösterebilir. Nitekim günümüzde Türkiye'nin çeşitli yörelerinde farklı örtünme şekilleri olduğu gibi, Suudi Arabistan, İran, Pakistan, Malezya veya Endenozya gibi ülkelerde yaşayan hanımların farklı stil ve modellerde kapanma türleri vardır.


TEKRAR SÖYLÜYORUM. CİLBABTAN AMAÇ VUCUT HATLARINI GÖSTERMEYEN BİR ELBİSE OLMASIDIR. VUCUT HATLARINI GÖSTEREN ELBİSEYE CİLBAB DENİR Mİ ? DENMEZ.

SİZİN SÖYLEDİĞİNİZ GİBİ DE OLSA YANİ GÖĞÜSLER AVRET DEĞİL SÜS OLSA DA BUNLAR GÖRÜNMEYECEKTİR.

HALUK GÜMÜŞTABAK 08 Mayıs 2010 20:40

Re: Görünen yerler müstesna
 
Değerli arkadaşım keşke hiç sinirlenmeden cevaplar verseydiniz. Bakın ben size bu tür sinirli cevap veriyor muyum? Sizde benim söylediklerimi kabul etmiyorsunuz ama ben niçin çok sakinim? Doğrusu gerçekten üzüldüm sözlerinize. Demek benim sözlerim size illallah dedirtmiş, hâlbuki bunda kızacak hiç bir şey yok. Ne ben sizin söylediklerinizden sorumluyum Rabbin katında nede siz benim söylediklerimden sorumlusunuz. O halde kızmak niye? Bu kadar kızacağınızı bilseydim hiç cevap vermezdim.

Bana neden kadının göğsüne kafanızı taktınız süs mü avret mi diye demişsiniz. Dikkat edin takan ben değilim. Kadının göğsünün avret olduğunu ben söylemedim ki. Elbette cinsel bir bölgedir dedim ama bu kısmın özel durumuna Rabbim açıklık getirmiş bunu hatırlatmaktır amacım. Gelelim Nur suresi 31. ayetin son kısımlarında geçen şu sözlere.( veya henüz kadınların şehvet uyarıcı taraflarından habersiz çocuklardan başkasına göstermesinler.) veya başka bir mealde şöyle aktarılmış. (yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler.) Demek ki burada bahsedilen dikkat edin cinsel bir bölgeden bahsediyor ziynet sözüyle. Fakat siz burasını el, yüz, ayak hariç kısım demiştiniz. Demek ki burada ziynetten kast edilen yer çok net ortaya çıkıyor. Peki, neymiş ortaya çıkan? Kadınların şehvet uyarıcı tarafları ya da gizli kadınlık hususiyetleri. Demek ki ziynet sözünden anlaşılması gereken bölgenin özelliği bunlarmış. Yoksa ne kadının saçı kadının gizli hususiyetidir, nede şehvet uyarıcı bölgesidir. Daha fazla yazmak istemiyorum, amacım kimsenin düşüncelerine saygısızlık yapmak değildir. Fakat benim de düşüncelerime saygı duyulmasını elbette arzu ederim. Bu konu benim için kapanmıştır. Tartışmalarımıza Yüce Rabbim şahittir. Hükmünü de O, huzura gittiğimizde verecektir. SAYGILARIMLA Halukgta

NOT: Ben siteye giriş yaptığımda sitedeki tüm yazılar kayboluyor ve tek bir çizgi haline geliyor. Ancak siteden çıkınca yazıları okuyabiliyorum. Cevap verme konusunda bir sorun yok. Acaba bu arıza yanlız bendemi yoksa sitenin genelindemi. İlgili arkadaşlarımın ilgileneceğini umut ediyorum.

Emekdar Üye 08 Mayıs 2010 21:41

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Sayın Haluk Gümüştabak İslam dininin öğretilerini tespitte TEMEL kaynak olan Kur’an’ın yanı sıra,onu insanlara tebliğ eden ve açıklayan Hz Muhammed (s.a.a)’in uygulama ve açıklamaları esas alınmadıkça Kur’an anlaşılamaz.Dinin mübelliği ve onun takipçileri göz ardı edilerek bir din geleneği tesis edilemez.Bu sebeple dini,öğrenmeye ve anlatmaya çalışırken ilk müntesiplerinin uygulamaları sonraki nesiller için birer örnektir…

Kur’an’i Kerim’in iniş sürecinde Arap kadınının giyim alışkanlığını ve bu alışkanlığın Kur’an’ın ve Hz Peygamberin öğretisiyle ne değişime uğradığını anlamak için önceki uygulamalar ve sonrası göz önünde bulundurulmalıdır.

El Mer’e Fi’ş şiril-cahili-Eserinde Dr Ahmed Muhammed El Hufi arap şairinden hareketle cahiliye dönemi kadınlarının açıklık ve örtünme konusundaki konumlarını şöyle tasvir etmektedir.

Hufi’ye göre,cahiliye döneminde arap kadını ne tamamen kapalı ne de bütünüyle açıktır.Açık kadınlar olduğu gibi,örtülü kadınlarda vardır.Cahiliye asrında kadınların örtü kullandıklarıyla ilgili bir haber şöyle nakledilmektedir…

Ukaz çarşısında,Kureyş ve Kinane oğullarından bazı gençlerin Amiroğullarına mensup bir kadından yüzünü açmasını istemeleri,kadının da bunu reddedip kabilesinden yardım istemesi,birinci FİCAR harbinin sebeplerinden biri olarak görülmektedir.

Araplarda tecrübeli insan için söylenen şu atasözünde de Başörtüsünün geleneksel bir giysi olduğu ve daha öncesinde kullanıldığı anlaşılıyor.

İnne’l avane la tu’allemu’l Hımaru (Dula-yetişkin kadına- Başörtmek öğretilmez.)Ahmed b ibrahim en neysaburi el meydani mecma’ul emsal 2.cilt Lüban 1988-1-49

Cahiliye asrında baş ve yüz örtüsünü kullanıp özel durumlarda açanların yanısıra güzelliğini teşhir etmek için yüzünü boynunu gerdanını ve kollarını sürekli,açan kadınlar da mevcuttu Nitekim Kur’an’i Kerimde şu ayetler buna işaret ve düzenleme getirmiştir.

28.EY PEYGAMBER! Eşlerine söyle: “Eğer siz [yalnız] bu dünya hayatını ve onun cazibesini istiyorsanız, gelin size istediğinizi vereyim ve (sonra da) sizi uygun bir şekilde salayım.

29 Yok eğer Allah'ı, Elçisi'ni ve ahiret hayatının [güzelliklerini] istiyorsanız, [bilin ki] Allah, içinizden güzel işler yapanlar için büyük bir ödül hazırlamıştır!”

30 Ey Peygamber eşleri! Sizden kim açık bir hayasızlıkta bulunmuş olursa, onun [öteki dünyadaki] azabı, [başka günahkârların azabının] iki katı olur: bu Allah için kolaydır.

31 Öte yandan, hanginiz Allah'a ve Elçisi'ne samimiyetle itaat eder ve doğru, yararlı işler yaparsa onu iki kat ödüllendiririz: onun için [öteki dünyada] en muhteşem rızıkları hazırlayacağız.

32.Ey Peygamber eşleri! Siz [öteki] kadınlar gibi değilsiniz, eğer Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine [hakkıyla] sahip olursanız! O halde, edalı bir şekilde konuşmayın ki kalplerinde maraz olanlar [size karşı] bir arzuya kapılmasın: daima yerinde ve uygun şekilde konuşun.

33 Evlerinizde sessizce oturun, eski cahiliye günlerindeki gibi cazibenizi sergilemeyin; namazlarınızda dikkatli ve devamlı olun, arındırıcı yükümlülüklerinizi ifa edin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin: ey [Peygamber'in] ev halkı, Allah sizden yalnızca çirkinlikleri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
(Ahzab 28-29-30-31-32-33)

Bu ayetin nazil olduğu dönemde Müslümanlar Hayber'in zengin tarımsal topraklarını fethetmişlerdi ve İslam toplumu daha rahat bir safhaya ulaşmıştı.Fakat toplumun büyük bölümünün hayatına yansıyan rahatlık ve kolaylık, Hz. Peygamber'in evini etkilememişti. Hz. Peygamber, her zaman olduğu gibi, kendisi ve ailesinin en sade hayatı sürdürmeleri için gerekli olan asgari ihtiyaçlardan fazlasına izin vermiyordu.

Ama değişen şartlar karşısında eşlerinin, öteki Müslüman hanımların yaşadığı nispi rahatlıktan pay almak istemeleri normaldi: Fakat Muhammed (s.a.a)'in onların bu taleplerine rıza göstermesi, o'nun bütün hayatı boyunca gözettiği prensibe, yani Allah'ın Resulü'nün ve ailesinin hayat standardının yoksul müminlerinkinden yüksek olmaması gerektiği prensibine ters düşerdi.

Hz. Peygamber, yukarıdaki iki ayeti, nazil olduktan hemen sonra eşlerine tebliğ ettiği zaman hepsi ayrılmayı kesinlikle reddettiler ve “Allah'ı, Elçisi'ni ve öteki dünya[nın güzelliklerini]” seçtiklerini bildirdiler (Buhari ve Müslim dahil birçok Hadis külliyatında nakledilir).

Cahiliye terimi, bir peygamberin tebligatının ortadan kalkması ile yeni bir tebligatın başlaması arasında geçen sürede bir toplumun -veya medeniyetin- ahlaki yozlaşmaya uğramasını ve özel olarak da Muhammed (s.a.a)'in peygamberliğinden önceki Arap putperestliği dönemini anlatır. Fakat terim, bu tarihsel anlamı dışında, hangi dönemde ve sosyal çevrede olursa olsun, genel olarak ahlaki yozlaşma ve duyarsızlaşma durumunu ifade eder.

İslam tarihinde yer alan giysileri kısaca tanımak yararlı olacaktır…
Hımar: Kadının başını örttüğü başörtüsü
Kına: Kadının baş ve yüz örtüsü olarak kullandığı giysi
Mıkna: Kına’dan daha küçük bir örtü
Nikab: Burun kemiğine kadar çıkan yüz örtüsü (peçe)

Sonuç olarak Müslüman’ın giyinmesi ve örtünmesi ile tüm rivayetleri şu şekil özetlememiz mümkündür...

Yeryüzünde, insanoğlunun giyim ve örtünmesiyle ilgili tüm rivayetleri bir araya getirdiğimizde çevre, iklim, din kültür örf ve adetler, alışkanlıklar, kişisel zevkler, toplumsal statü, eldeki materyal ve imkanlar gibi değişkenlere bağlı olarak farklılık göstermiştir. Kadının giyimide bundan ayrı mütalaa edilemez.

Kadının örtünmesi ve açılması, cahiliye döneminde de görülen bir olgudur.
İslam bir kıyafet devrimi yapmamış, kadınların mevcut giysilerini nasıl kullanmalarını gerektiği konusunda uyarıda bulunarak bu doğrultuda bir düzenleme yapmıştır.Cahiliye döneminde başını ve yüzünü örten kadınlar olduğu gibi, başörtüsünü geriye doğru salarak, boyun gerdan ve göğüslerini açıkta bırakan kadınlarda mevcuttu. Kur’an bu şekilde giyinenlere uyarı ile düzenleme getirmiştir.Başörtüsü,cilbab ve vücut hatlarını örten ve muhafaz eden giyimler İslam kadınların giysisi kabul edilmiştir.

Hz Muhammed (s.a.a) konuyla ilgili söz ve tatbikatıyla ilk Müslüman nesillerin uygulamaları, Kur’an’ın iffetli mümin idealini gerçekleştirmeye yöneliktir.Örtünme tek başına iffetin garantisi olmasa da, İslam’ın diğer ahlak kurallarıyla birlikte caydırıcı ve önleyici bir emir olarak görülmüştür.

Örtünme emri Kuran’dan-Sünnet’ten ve geçmiş uygulamalardan yeteri kadar delilleri mevcuttur.Örtünme Allah’ın FARZ kıldığı bir emirdir bununla oynamak ve yok saymak İslam’ı anlayamamaktır kendi hezeyanlarını dayatmaktır.

HALUK GÜMÜŞTABAK 09 Mayıs 2010 10:22

Re: Görünen yerler müstesna
 
Sayın Mevlüt bey örtünme elbette Allah emridir bunda hiç şüphe yok. Bunu inkar edende yok zaten. Tartıştığımız konu Allah ın emirlerinin anlaşılması noktasındadır.

Üzülerek tekrar iletmek istiyorumki ben siteye giriş yaptığımda sitedeki tüm yazılar siliniyor ve tek bir çizgi halini alıyor. Yazıları okuyamıyorum, özellikle bana gönderilen özel mesajlarıda okuyamıyorum. Buda beni gerçekten çok üzüyor. Eğer benim bu sitede yazı yazmamı istemiyorsanız inanın tek kelime söylemeniz yeterlidir, amacım kimseyi üzmek olmadığını birçok kez söylemiştim. Bu arızanın benimle bağlantılı olmadığına yürekten inanıyorum. Rabbim yardımcımız olsun. SAYGILARIMLA

Yitiksevda 09 Mayıs 2010 10:46

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Haluk abim yeni sisteme geçtiğimiz için bazı hatalar mevcut düzeltmeye çalışıyoruz sizinle bir alakası yok bu husuta rahat olun abi...

Emekdar Üye 09 Mayıs 2010 11:27

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Haluk abi Allah'ın emri olduğu hususunda sorun yoksa o zaman teferruatlarda izah edilmeyen yada anlaşılması zor olan husus nedir buyrun o kısım üzerinde konuşalım eğer görünen yerler müstesna kısmı ise onun hakkında konuşalım ama kendi fikrimizi empoze etmeden Allah'ın belirttiği gibi sunmaya çalışalım eğer biz yanlış anlıyorsak kendimizi düzeltelim yok eğer siz yanlış anlıyorsanız siz kabul edin Allah'a emanet olun Şunuda belirteyim Abdulhamit abimin bütün görüşlerinin altına imzamı tereddütsüz atarım teşekkürler abim çok güzel ve anlaşılır bir şekilde izah etmişsiniz...

HALUK GÜMÜŞTABAK 09 Mayıs 2010 15:03

Re: Görünen yerler müstesna
 

Mevlüt kardeşim kendi fikirlerimizi empoze etmeyelim derken siz zaten kendi fikrinizi söylemişsiniz bile. Hatta Abdulhamit kardeşimizin düşüncelerine imza atarım derken karar verilmiş. Ama ben yinede sizin gönlünüzün temizliği ve samimiyetinize inandığım için, kendiliğinden görünen sözleri üzerine düşüncelerimi tekrar yazmak istiyorum. Bu ayeti anlayabilmemiz için lütfen kur’an dışından verilen tüm bilgileri unutalım ve Abdulhamit dostumuzun söylediği gibi, ilk Müslüman olan bir insanın baktığı şekliyle bakalım ayete. Yok, eğer bu şekilde anlayamayız diyorsanız zaten benim söylediklerimin de hiçbir önemi yok diyebiliriz. Çünkü Rabbim anlayacağımızı yemin ederek söylüyor bizlere. Önce ayeti yazalım bizleri ilgilendiren kısımlar hakkında konuşalım.

Nur 31:…. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler).

Dikkat ederseniz ben yine özellikle HIMAR kelimesine başörtüsü anlamı verilerek meal edilen bir ayeti özellikle seçtim. Gelelim ayeti anlamaya, tekrar hatırlatıyorum ayetin özellikle ne anlattığını anlamaya özen gösterelim. Cümlelerin birbiri ardına gelen açıklamalarda arayalım manalarını. Ayette Rabbim görünen kısımlar müstesna olmak üzere ziynetlerini teşhir etmesinler diyor. Bu cümleyi okuduğumuzda ziynet sözünden kasıtla Rabbim neyi kastettiğini hemen anlayamıyorsunuz. Bakın ayete devam edelim ve buradaki ziynet sözünden hangi kısımdan söz ediyor onu anlamaya çalışalım. Devamında ise Rabbim bir yerin özellikle örtülmesi gerektiğini söylüyor bu yerin neresi olduğunu belki bu cümleden pek anlayamayız diyerek başka meallerde bakalım onlar neresini kast etmiş daha iyi anlamak için araştıralım. Bakın neresinden bahsediyorlar? (Başörtülerini (göğüs) yırtmaçlarının üstüne koysunlar) Demek ki örtülmesini özellikle istediği bölge göğsün üst kısmı. Yani göğüs dekoltesi. Bence buraya kadar da tam net anlaşılıyor demek doğru olmaz. Ayette kendiliğinden görünen kısım net daha anlaşılmıyor insan tereddüt edebiliyor. Devam edelim ayeti anlamaya. Devamında bir liste sayıyor Rabbim ve diyor ki, bunlardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Saydığı bu listeye baktığımızda çok yakın akrabaları sayıyor fakat akraba olmayan bir kısım var ki burası çok önemli. Sanırım buradan Rabbim ziynet sözcüğüyle nerelerden bahsediyor anlayabiliriz, hem göstermesi gereken kısmı da anlamalıyız, burası da önemli. Açıp gösterilmesi mi yoksa daha rahat hareket edilmesi mi, onu da anlamalıyız. Bakın ne diyor, ziynetlerini gösterebileceği kişileri sayarken. (henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler.) Birde saydığı bir başka kesim ise bakın kimler? (ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler.) bazı meallerde cinsel isteklerden yoksun erkekler diye de nakledilir. Şimdi düşünelim demek ki kadının ziyneti cinsel bir bölgeymiş. Buradan kesin anlıyoruz. Buradan yola çıkarak iki şey düşünebiliriz. Ya deriz ayetin başında bahsedilen göğsün örtülmesi konusunda verilen emir gereği, alınan önlem evin içinde alınmasına gerek yoktur, Rabbim kadının ziyneti olarak evinde rahat etmesi için, çocuğunu emzirmesi ve daha rahat etmesi adına böyle bir rahatlatma yapıyor ama dikkat edin göğsü açmadan. Ya da hayır yalnız kadının göğsünü anlamak yanlış olur madem kadının ziynetinden bahsediyor bu ziynet kadının cinsel objelerinin örtünse dahi görünen kısımlarından bahsediyor, onun içindir ki kadın belki evde daha az dikkatle yakın akrabalarının yanında rahat etmesi istendiğinden giydiği elbise haricinde görünen kısmı konusunda bir izahat yapıyor denebilir. Buda anlaşılıyor çünkü. Ayetin son kısmına bakalım yine bir tereddüt var çünkü içimde, bakın ne diyor? (Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar.) Şimdide bu sözler üzerine düşünelim. Bakın ne demiştik kadın evin içinde belki bir rahatlama var ama yinede dikkat çekiliyor ve kadının ama göğsü ama kalçaları hiç fark etmez cinsel açıdan dikkat çeken bölgesi diyebiliriz, hızlı hareket ettiğinde nereleri oynar ve dikkat çeker? Göğüsleri ve kalçaları diyebiliriz. Demek ki kendiliğinden görünen kısım sözünden, örtüldükten sonra görülen kısım olduğu çıkıyor ortaya. Burasının neresi olduğunun bence hiç önemi yok.

Şimdide konunun daha iyi anlaşılması için Nur suresi 60 ayete bakalım acaba rabbim ziynet sözünden ne anlamamızı istiyor?

Nur 60: Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, ziynetleri (yabancı erkeklere) teşhir etmeksizin (bazı) elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.

Ayet sanırım ziynetten kasıt kadının cinsel bölgelerinden bahsettiği net anlaşılıyor ve bakın ne diyor? Yaşlı kadınların görünür bir şekilde açmadan yani insanların fazlaca dikkatini çekmeden namuslu ve iffetli bir kadın görüntüsünü bozmadan dış elbiselerini çıkarabilirler diyor. Demek ki ziynet kadının cinsel açıdan cezp edici bölgeleriymiş. Buna siz göğsü de diyebilirsiniz, kalçaları da diyebilirsiniz, Göbeği de diyebilirsiniz. Dikkat edin ne kadının saçından bahseden var ne yüzünden, ne ellerinden nede ayaklarından. Peki, bu sözlerden yola çıkarak nasıl olurda başın örtülme emrini çıkarırız, işte ben bunu anlayamıyorum. Şunu da hatırlatmak isterim kadının giyimi ile ilgili hani Ahzap 59 ayette Rabbim ne diyordu?

( Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur.)

Bakın diğer ayetlerle lütfen birlikte düşünelim, evin içinde daha rahat bir kıyafet ama dışarı çıkarken üzerimize bir giysi alın diyor rabbim asla bir kıyafeti tarif etmeden. Fakat nedenini söylüyor bunun. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Demek ki amaç kadının iffetli ve namuslu görünmesi. Bakın Rabbim isteseydi burada da söylemez miydi kadın dışarı çıkarken başını örtsün diye? Var mı tek bir söz bu konuda?

Ben kur’an dışından hiçbir bilgiden istifade etmeden ayeti anlamaya çalıştım. Bu ayeti okuyan bir insan, nasıl olurda görünen kısımlar müstesna sözünden; Rabbim yüz, el ve ayaklardan bahsediyor diyerek, başın örtülme emrini çıkarır? Eğer bunu çıkaran varsa bende diyorum ki, ona inansın ama benim inanmamı da beklemesin. Bana inanmadığınız ya da benim gibi düşünmediğiniz için size kızdığım tek bir kelime oldu mu? Eğer farkında olmadan söylediysem ondan özür diliyorum. Çünkü ben kimseden sorumlu değilim, kimsede benden sorumlu değil. Eğer Rabbim başın örtülmesini emretseydi onlarca ayetinde söylediği gibi apaçık kadın saçını öretmelidir derdi. Bakın ben şurası ya da burası demedim, ayet üzerine konuştum. Ayette tek bir işareti bile olmayan, görünen kısımlar müstesna sözüne bahsedilmeyen bir anlamı bizler yüklersek doğru bir yöntemi uygulamış olur muyuz sizce? Bu soruyu kendimize soralım ve imanımızı, inancımızı kendi özgür irademizle yönlendirelim. Amacımız zaten doğruyu anlamak ve takip etmek değil mi? Rabbim gönül gözlerimizi açık kullarından eylesin. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Abdulhamit 1 10 Mayıs 2010 18:17

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Alıntı:

MEVLÜT HÖNÜL Üyemizden Alıntı
Haluk abi Allah'ın emri olduğu hususunda sorun yoksa o zaman teferruatlarda izah edilmeyen yada anlaşılması zor olan husus nedir buyrun o kısım üzerinde konuşalım eğer görünen yerler müstesna kısmı ise onun hakkında konuşalım ama kendi fikrimizi empoze etmeden Allah'ın belirttiği gibi sunmaya çalışalım eğer biz yanlış anlıyorsak kendimizi düzeltelim yok eğer siz yanlış anlıyorsanız siz kabul edin Allah'a emanet olun Şunuda belirteyim Abdulhamit abimin bütün görüşlerinin altına imzamı tereddütsüz atarım teşekkürler abim çok güzel ve anlaşılır bir şekilde izah etmişsiniz...

Ben size teşekkür ederim.MEVLÜT HÖNÜL Kardeşim,

Daha açıklayıcı bilgileri şöyle verebilirim.

BU TARTIŞMADAN ORTAYA ÇIKAN SONUÇ GÖSTERDİ Kİ, Her ne kadar Kuran açık ve net ise de, bu açıklık ve anlaşılır olma durumu her ayete göre veya her okuyana göre değildir.

Bakın bir misal vermiştim. GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA Ayetini Eğer peygamber efendimizin uygulamaları olmasaydı gerçekten zor anlaşılacak ayet demiştim. Yani kolay anlaşılacak bir ayet değil. Demiştim.

Anlaşılması için ya Kuran alimi olmak gerekir. Ya da peygamberin bu ayetle uygulamasına bakmak gerekir.

ALLAH KENDİ KİTABININ APAÇIK NET OLDUĞUNU YEMİNLE SÖYLÜYOR MÜ ? Evet söylüyor

Apaçık Kitab'a andolsun.." (Duhan Suresi 2)

ÜSTELİK RABBİM KURANI KOLAYLAŞTIRDIĞINI DA SÖYLÜYOR MU ? Evet söylüyor

Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan? (Kamer-17)

BU HİTAP KİME ? AYETLERİNİ AKLEDEN BİR TOPLUMA DEĞİLSE KİME ?

Kitabın Kolay anlaşılır olması nedir ? Açıklamasının içinde olmasıdır. Açıklanmasının akılla düşünüp kavranmasıdır. Ayetlerini akledip ayetleri üzerinde akılla düşünenler için kolaydır. Kuranı anlamanın yöntem ve metodlarını bilen herkes için kolaydır.

Bilen bir kavim için, ayetleri fasıllar halinde açıklanmış' Arapça Kur'andır, Kitap'tır;" (Fussilet Suresi 3)

DİKKAT ! BU AÇIKLANMA VE AÇIK OLMA DURUMU NASIL AÇIKLANDIĞINI BİLENLER İÇİNDİR. ANCAK İLMİ SAHİPLERİ NASIL AÇIKLANDIĞINI BİLİR. YANİ İLİM SAHİPLERİNE AÇIK OLAN KİTAPTIR

Enam 126: Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.

Ayette geçen [size=large]kad fassalnâ : ayrı ayrı açıklamıştık, açıkladık[/size]

Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur.[size=x-large] Öğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıkladık[/size].

AYET MUHTEŞEM AYETTİR . DİKKAT !

DÜŞÜNMESİNİ BİLEN YANİ AYETLERİ AKLEDEN BİR TOPLULUK İÇİN AÇIK ANLAŞILAN NET KURANDIR.

RABBİM HER NE KADAR KURANI AÇIK NET KOLAY ANLAŞILIR KILDIM DİYORSA DE BU KOLAY ANLAŞILIR OLMA DURUMU KURANI HER OKUYANA GÖRE DEĞİLDİR.

DİKKAT Kİ !

Kuran net ve açık ayrıntısıyla açıklanmış olunca apaçık olur. Allahın yemini var kuranın apaçık olduğuna dair "Apaçık Kitab'a andolsun.." (Duhan Suresi 2)

Ama bu açıklığı açıklamaları görmek için ilim ve hikmet sahibi olmak gerekiyor.

ALLAH DİYOR Kİ: BİZ ONU BİR BİLGİYE DAYANARAK AÇIKLADIK.
ONUN AÇIKLIĞINI TAM GÖREBİLMEK İÇİN BU BİLGİYİ BİLMEK GEREKİR. O DA ALLAHIN İLİM VERİLMİŞ KULARINDA VARDIR.

BU HANGİ AYETTİR ? İŞTE

ARAF- 52 : Yemin olsun ki, biz onlara, İLME UYGUN BİR ŞEKİLDE, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o.

Peygamber efendimizde BİR İLİM VE HİKMET SAHİBİ OLARAK açıklayacak kuranı ve hem de uygulayacak ki, Din tamamen anlaşılmış olsun. Üstelik hem kitabı ve hem de hikmeti öğretecek

Bakara 151 - Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor[ Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor

O halde özetle söylemek gerekirse, kuranı kerimde her ayet aynı anlaşılır kolaylıkta ve netlikte değildir. Kuranı tümüyle anlayabilmek için bir bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Ve şarttır da. Yani ilim ve hikmet sahibi olma şartı vardır.Sünnet ve hadisleri de iyi bilme şartı vardır


KURAN ALİMLERİNE BÜYÜK BİR İŞ DÜŞÜYOR. KURANI ANLAMADA VE ANLATMADA.

AYETLERİNİ TEFSİR EDİP TOPLUMA ANLATIP İZAH ETMEKLE YÜKÜMLÜDÜRLER. VE AYNI ZAMANDA BUNUN VEBALİ ALTINDADIRLAR

Kuranı anlayabilmenin yöntem ve metodları vardır.Şüphesiz Tevhit ile ilgili ayetler muhakkak ki, her okuyanın kolayca anlayacağı açıklık ve netliktedir.

PEKİ O HALDE NEDİR KURANI ANLAMANIN YÖNTEM VE METODLARI ?


devam edeceğim

Abdulhamit 1 11 Mayıs 2010 17:33

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Alıntı:

Kuranı anlayabilmenin yöntem ve metodları vardır.Şüphesiz Tevhit ile ilgili ayetler muhakkak ki, her okuyanın kolayca anlayacağı açıklık ve netliktedir.

PEKİ O HALDE NEDİR KURANI ANLAMANIN YÖNTEM VE METODLARI ?
Kur'an’ın öğretisini ancak onu doğru anlamakla mümkündür. Bunun için, âyetlerin beyân ettiği mânaları gerçeği üzere belirleyen, vahyin hakikatine mutabık bir anlama yöntemine tutunmak gerekir.

Kur’an’ ı anlamak, gerekli bir borç ve O’nu hayata geçirmek ise kaçınılmaz bir zarurettir. Şurası bir gerçektir ki Kur’an-ı Kerim’in getirdiği öğretilerle amel etmek ancak O’nu anladıktan, üzerinde tefekkür ettikten sonra mümkün olur.

Zaten Kur’an da muhataplarından öncelikli olarak kendisini anlamalarını talep etmektedir: “Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sâd Sûresi 29.)

Kur'ân'ı anlayabilmek için başvurulacak bir kaynağa ihtiyaç vardır. Şüphe yok ki başvurulacak ilk kaynak, anlaşılması gaye edinilen bu yüce kitabın kendisidir. Çünkü onun bir yerinde mücmel olan, diğer bir yerinde tafsil edilmiş, bir yerinde hülasa olarak anlatılan, başka bir yerinde genişletilmiştir.Bu yöntem, Kur’an tefsirinin kadim ve en geçerli yöntemidir.

Âyetler, kelimeler, kavramlar Kur’an’ın bütünlüğü içerisinde anlaşılmaya çalışılmasıdır. [size=large]Buna Kur'ân'ın Kur'ân'la tefsiri de denilmektedir[/size].

Kur’an, kendi bütünlüğü içinde ve düşünülerek okunması halinde doğru anlaşılabilir. Kur’an'ın tefsirinde en sağlıklı ve doğru metod, Kur'an'ın yine Kur'an'la yorumlanmasıdır. Çünkü bir yerde kapalı olarak ortaya konan bir konu başka bir yerde açıkça ortaya konduğu gibi bir yerde özetle anlatılan şey diğer bir yerde iyice açıklanmaktadır.

İşte Bir örnek- Fâtiha sûresinde buyrulan “Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet” (Fatiha,6-7) ayetinde kendilerine Allah'ın nimet verdiği kimseler Nisa süresindeki şu ayetle açıklanmaktadır:“Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, Allah'ın kendilerine nimet verdiği Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salih kimselerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar.”

KURANI DOĞRU ANLAMADA LUGAT PRENSİBİNİN ÖNEMİ

Kur'an, Arap dilinin sözlük yapısı üzere nâzil olmuştur. Başka bir deyişle,
Allah, mukaddes hitabına konu ettiği mânaları, muhâtap kitlenin söz dünyası içinde, onların söyleyiş şekillerini kullanarak beyân etmiştir. BU yüzden, âyetlerde yeralan anlatımlar, mutlaka nüzûl devri lugatına uygun biçimde mânalandırılır.

DİKKAT !
Vahyin kelime ve ifadelerini, ilgili dönemin geçerli sözlük yapısına uymayan
mânalarla açıklamak mümkün değildir.Kuruluş devri lugatının dışladığı
çözümlemeler Kur'an beyânına atfedilirse, vahyin maksadını ihmal veya iptal anlamına gelir
.

DEVAMI OLACAK

Abdulhamit 1 11 Mayıs 2010 17:51

Re: Görünen yerler müstesna
 
ARAPÇAYI- SÜNNETİ İYİ BİLMENİN ÖNEMİ

Muhakkak biz onu anlayıp düşünesiniz diye arapça bir Kur’ân olarak indirdi." (Yusuf, 12/2)

Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in sözleri ve uygulamaları ile de Kur’ân-ı Kerim tefsir edilir. Çünkü Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem yüce Allah'tan vahyi tebliğ edendir. Dolayısıyla yüce Allah'ın kelamıyla neyi murad ettiğini insanlar arasında en iyi bilen odur.

Sahabe Kur’ân-ı Kerim′i nasıl anladı, sorusunu sorduğumuzda cevaplar içerisinde ilk sırada yer alması gereken, sahabenin Kur’ân-ı Kerim′i Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)′in dizinin dibinde ondan öğrenerek anladığıdır.

Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)′in ümmetine karşı vazifeleri anlatılırken “size bizim ayetlerimizi okur (tebliğ eder), sizi tezkiye eder (arındırır), O size kitabı ta’lim eder(öğretir)” deniyordu.

Peki kime öğretir?

Size dediğinde ilk muhatap topluluk Ashab’dır. Yani Arapçayı çok iyi bilen topluluk. Onlar Arapçayı o kadar iyi biliyorlardı ki kelimelerin sonlarını iraplamak için gramer öğrenmelerine gerek yoktu. zaten Arapçayı doğru konuşuyorlardı. Her biri adeta yürüyen Arapçaydı. O kadar fasih ve edip insanlardı! Şiirin o dönemde ne kadar yaygın ve ne kadar güçlü etkiye sahip olduğunu hatırlayalım. Buna rağmen “Kur’ân-ı Kerim′i size Peygamber öğretir” buyuruyor Kur’an'ın kendisi. Ve Ashab’a bakıyoruz gerçekten de öyle, Allah Resulü’nden Kur’ân-ı Kerim′i öğreniyorlar.

Herhalde Kur’ân-ı Kerim′in nasıl okunacağını öğrenmiyorlardı! Onların bizde olduğu gibi “elif ba” öğretimi görmeleri gerekmiyordu. Buna rağmen Allah Resulü yine de onlara kitabı öğretiyordu.

Nasıl öğreniyorlardı peki ?

Âyet nazil oluyor, Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)′e anlamadıkları bir şey oluyorsa onu soruyorlardı, Allah Resulü bu soruyu cevaplıyor. Bazen bir şeyi yanlış anlama durumu baş gösteriyordu, Allah Resulü’nün kapısını çalıyorlar, Allah Resulü onlara, “yanlış anladınız o öyle değil böyle anlaşılmalı” diyerek düzeltiyor ve Kur'ân-ı Kerim’i öğretiyordu.

Bazen hiç bir şey sormuyorlar ve Allah Resulü de “bu âyet-i kerime bu manaya gelir” demiyordu. Yani âyet-i kerime üzerinde konuşmuyor; ama Allah Resulü onların önüne geçiyor bir şeyler yapıp örneklik ortaya koyuyor veya daha baştan bazı hükümleri açıklıyordu, bazı şeyler anlatıyordu. Onlar Allah Resulü’nün dizinin dibinde onu takip etmek, onu örnek almak, onun yanında bulunmak, onu dinlemek, onu taklit etmek ve ona özenmek suretiyle zaman içerisinde hani o meyvelerin güneşe karşı durması güneşin onları zaman içerisinde olgunlaştırması var ya aynı onun gibi hem Kur'an-ı Kerim'i öğreniyor hem de birer mümin olarak gelişiyorlardı.

Ayetteki İfadelerin nuzul sebebine ,siyâkına (akışına) göre kelimelerin gerektirdiği şer'î ve lugavî manalara göre tefsir etmek de pek büyük bir önem taşır

Abdulhamit 1 11 Mayıs 2010 18:46

Re: Görünen yerler müstesna
 
NUR 31 VE AHZAB 59 AYETLERİ özel bir giyim tarzı tarifi yapmıyor. Ama genel bir giyim tarzını tarif ediyor. Bu genel kıyafet tarzını Nur 31 ve Ahzab ayeti açıklamış, artık hangi örtüyle örtünürseniz örtünün hangi iklim şartlarında olursanız olun bu ayet hükmüne göre örtüneceksiniz.

Ahzab 59 ayetini tefsir eden ayet ondan sonra inen Nur 31 ayetidir


ALLAH KENDİ KİTABININ APAÇIK NET OLDUĞUNU YEMİNLE SÖYLÜYOR MÜ ? Evet söylüyor

Apaçık Kitab'a andolsun.." (Duhan Suresi 2)

ÜSTELİK RABBİM KURANI KOLAYLAŞTIRDIĞINI DA SÖYLÜYOR MU ? Evet söylüyor

Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan? (Kamer-17)

BU HİTAP KİME ? AYETLERİNİ AKLEDEN BİR TOPLUMA DEĞİLSE KİME ?

Kitabın Kolay anlaşılır olması nedir ? Açıklamasının içinde olmasıdır. Açıklanmasının akılla düşünüp kavranmasıdır. Ayetlerini akledip ayetleri üzerinde akılla düşünenler için kolaydır. Kuranı anlamanın yöntem ve metodlarını bilen herkes için kolaydır.

O HALDE AYETLER ARASINDAKİ BAĞINTILARI AKLEDEREK GÖRELİM DERİM.

İLK İNEN AYETTEN BAŞLAYALIM

"Ey Ademoğulları! Şeytan ana ve babanızı kötü yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardıysa, sizi de aldatmasın.'' (el-A'râf, 7/27)

"Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek bir giysi, bir de giyip süsleneceğiniz bir giysi indirdik. Takva örtüsü ise daha hayırlıdır." (el-A'râf, 7/26)


İlgili Ayetlerden kesin anlaşılıyor ve net anlıyoruz ki, örtünmenin ilk ve öncelikli şartın, ayıp yerlerimizin, avret yerlerimizin örtünmesidir

Ayetten net anlaşılan bir haya elbisesi var bir de süs elbisesi.
Takva örtüsü ise en hayırlı örtü olmaktadır. Eğer takva örtünüz yoksa , örtünmenizin bir önemi olmayacaktır.

AHZAB SURESİ 59,AYET: “Ey peygamber! Kendi hanımlarına,kızlarına ve
Müslüman kadınlara de ki(bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman)dış elbiselerini
üzerlerine örtsünler. Bu onların(iffetli:Âr,namus,hayâ duygusu)tanınmaları,eziyet
edilmemeleri için daha uygundur
…”

İşte, ayette Daha uygun ve en iyi de yol budur. Şeklinde tavsiye ve açık emir var
kadının tesettürü ile ilgili ilk inen ayet budur. Ne anlaşılıyor?


Dış elbiselerini üzerine alsınlar diyor, yani evde giydiği elbiseden başka, bir de dışarı çıkarken dışarı için hazırlanmış elbiseleri giyeceklerdir. Kimileri buna çarşafta der, başka şey diyenler de var, örneğin , pardesüde buna örnek olabilir , hiçbir farkı yoktur. Allahımıza bir soru sormamız gerektiğinde, bu neden böyledir ya rabbi neden dış elbiselerini üzerlerine alsınlar dediğimiz de Allah bizim bu soru sormamıza fırsat vermeden bunun neden böyle olduğunu hikmeti ile beraber cevaplıyor ve açıklıyor.

Tanınsınlar diye, kimler tanıyacak ve nasıl tanınacaklar ? Mümin olsun olmasın, mümin , kafir, münafık Tüm erkekler tanıyacak iffetle örtündüklerini bilecek ve anlayacak temiz, ar, namus, haya yönünden çok titiz olduklarını bilecek ve tanıyacaklardır ki, bakılması haram olan yerlerinin hiçbiri açık değildir, ayrıca da cazibe sunan hiçbir yerleri de açık değil kapalı ve örtülü.

İşte böyle erkek kadına baktığında onda nefsani arzu oluşturacak hiçbirşey göremiyecektir. O Bayan başta takva elbisesi olmak üzere, Allahın emrettiği dış elbisesi ile korunmuş ve ona bir değer, bir saygı atfedilmiştir.

İşte bu elbiseyi giyenler, kendilerini münafık, kafirlere karşı onların şeytani ve nefsi amellerine karşı korur ,onları sanki birer kalkan veya zırh gibi muhafaza altına alır.

DİKKAT !

AYETTE ZİKREDİLEN CİLBAB NASIL ELBİSEDİR ? BAŞÖRTÜSÜZ CİLBAB DÜŞÜNÜLEBİLİR Mİ ? VEYA CİLBABLA VUCUDUN HANGİ KISIMLARI ÖRTÜNÜYOR , CİLBAB TESETTÜRÜ İLE AÇIKTA KALAN KISIMLAR OLUYOR MUYDU ?

EĞER CİLBAB TESETTÜRÜ İLE AÇIKTA KALAN ( GÖRÜNÜR ) KISIMLAR OLUYORSA NUR 31 DE GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA SÖZÜ BU MANA DA ANLAMLIDIR. BU İFADE İLE AHZAB 59 'UN AÇIKLAYICISI OLMAKTADIR .

YOK ŞAYET CİLBAB TESETTÜRÜ İLE KADININ AÇIKTA KALAN ( GÖRÜNÜR ) KISIMLAR OLMUYORSA, YANİ KADIN TEPEDEN TIRNAĞA KAPALI İSE GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA SÖZÜ BU MANADA ANLAMSIZ OLACAKTI.
Yukarıda sorduğum soru çok önemlidir. Şayet cilbabta başörtüsü yok ise yani kadının görünür kısımlarından başı açık ise ahzab ayetinden sonra inen nur 31 ayeti GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA olarak buraya da VURGU YAPACAKTIR (açıklayacaktır .

Devam edeceğim.

Abdulhamit 1 12 Mayıs 2010 16:32

Re: Görünen yerler müstesna
 
kuranda başörtüsü yoktur , başörtüsü örf, adet, gelenektir demek kurana yapılan en büyük saygısızlık kurana atılan bir iftira, iftiranın da ötesinde kurana saldırıdır.

Allahın emrine muhalefetle saldırıdır


devamı var

Abdulhamit 1 12 Mayıs 2010 17:20

Re: Görünen yerler müstesna
 
AYETTE ZİKREDİLEN CİLBAB NASIL ELBİSEDİR ? BAŞÖRTÜSÜZ CİLBAB DÜŞÜNÜLEBİLİR Mİ ? VEYA CİLBABLA VUCUDUN HANGİ KISIMLARI ÖRTÜNÜYOR , CİLBAB TESETTÜRÜ İLE AÇIKTA KALAN KISIMLAR OLUYOR MUYDU ?

EĞER CİLBAB TESETTÜRÜ İLE AÇIKTA KALAN ( GÖRÜNÜR ) KISIMLAR OLUYORSA NUR 31 DE GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA SÖZÜ BU MANA DA ANLAMLIDIR. BU İFADE İLE AHZAB 59 'UN AÇIKLAYICISI OLMAKTADIR .

Alıntı:

YOK ŞAYET CİLBAB TESETTÜRÜ İLE KADININ AÇIKTA KALAN ( GÖRÜNÜR ) KISIMLAR OLMUYORSA, YANİ KADIN TEPEDEN TIRNAĞA KAPALI İSE GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA SÖZÜ BU MANADA ANLAMSIZ OLACAKTI.


AYETTE ZİKREDİLEN CİLBAB NASIL ELBİSEDİR ? BAŞÖRTÜSÜZ CİLBAB DÜŞÜNÜLEBİLİR Mİ ? VEYA CİLBABLA VUCUDUN HANGİ KISIMLARI ÖRTÜNÜYOR , CİLBAB TESETTÜRÜ İLE AÇIKTA KALAN KISIMLAR OLUYOR MUYDU ?
Ahzab 59 ayetinde de başörtüsünün emri var ama adına direk başörtüsü denmemiş. Cilbab= Dış elbise denmiş. Cilbabdan ayrı bir başörtüsü veya başörtüsünden ayrı bir cilbab düşünülebilir mi ? Düşünülemez
İŞTE ! AHZAB 59 AYETİNDE ALLAH HANGİ TOPLUMA VE NASIL HİTAP EDİYOR ?

AHZAB SURESİ 59,AYET:
“Ey peygamber! Kendi hanımlarına,kızlarına ve
Müslüman kadınlara de ki(bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman)dış elbiselerini üzerlerine örtsünler. Bu onların(iffetli:Âr,namus,hayâ duygusu)tanınmaları,eziyet edilmemeleri için daha uygundur…”


CİLBAB= Dış elbiselerini üzerlerini ötrsünler.

Allah emrediyor. Dış elbiselerinizi üzerinize alacaksınız. Bu benim emrimdir. Söyle onlara (Kendi hanımlarına,kızlarına ve Müslüman kadınlara) dış elbiselerini kuşansılar.


ALLAHIN NE DEDİĞİNİ VE KİME HİTAP ETTİĞİNİ BİLEN İNSANLAR, PEYGAMBERİN REHBERLİĞİNDE DIŞ GİYSİ İLE ÖRTÜNDÜLER.

DİKKAT ! Oysa Cilbab başörtüsüyle birlikte bir dış giysidir


O HALDE BAŞÖRTÜSÜ BİR DIŞ GİYSİDİR. İÇ GİYSİ DEĞİL. ALLAHIN CİLBAB EMRİ İLE SABİTTİR

AHZAB 59 AYETİNDE KESİN BAŞÖRTÜSÜ GİYSİSİ VAR. ÇÜNKÜ TÜM VUCUDU ÇEPEÇEVRE KUŞATAN ELBİSE İLE BİRLİKTE BAŞÖRTÜSÜ BİRBİRİNİ TAMAMLAR.

NUR 31 AYETİNDE DE BAŞÖRTÜSÜ VAR. HEM DE AHZAB 59 AYETİNE VURGU YAPAR VE BU AYETİ TEFSİR EDER.

AHZAB 59 AYETİYLE SİZE EMREDİLEN ÖRTÜ İLE ( BAŞÖRTÜSÜ CİLBAB İLE ) GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA ( Cilbabla açıkta görünür halde bıraktığınız yerler müstesna ilave istisnası ile, bedenden bazı yerlerin açık
kalabileceğine işaret edilmiştir ) GÖGÜS ÜSTLERİNİ ÖRTECEKSİNİZ. "Kadınlar süslerini (yabancı erkeklere) açmasınlar"

VE DİĞER SÜSLERİNİZİ KİMLERE GÖSTERECEKSİNİZ. DİYE TEFSİR EDER.

Demek ki Ahzab 59 ayetindeki emre tam uyulmamış ki, Görülen aksaklıklar üzerine Nur 31 le bir açıklama getiriliyor. Cilbabın nasıl kullanacağı ile ilgili.

Halbuki Cilbabın tam bir tesettür sağlaması gerekirdi. Çünkü Başörtüsüyle birlikte tüm vucudu çepeçevre örten bol bir elbise olması dolayısıyla kadının görünen süsleri mevzubais bile olmaz.

O halde Görülen aksaklıklar üzerine Nur 31 le daha güzel bir açıklama getiriliyor. Cilbabın nasıl kullanacağı ile ilgili.


Ayetten anladığımıza göre, demek ki O günkü toplumda;

Bakışlarını sakınmayan, Irz ve namuslarını korumayan, Görünmesi zarurî olan yerler dışındaki yerlerini de cinsel cazibelerini sergilemek için açıp saçan, Başörtülerini omuzlarının üzerinden salmayan bir takım kadınlar vardır. Ayet “mü’min” kadınlara bunlar gibi olmamaları çağrısında bulunuyor.

HALUK GÜMÜŞTABAK 12 Mayıs 2010 19:27

Re: Görünen yerler müstesna
 
Değerli Abdulhamit kardeşim çok sinirli bir tarzda söylediğiniz sözleri keşke daha dikkatle söyleseydiniz ama söylediniz artık yapacak hiç bir şey yok. Başörtüsü Allah emri değildir diyen benim, gelenek olduğunu da söyleyen benim. Bunu söylemem kur’ana saygısızlık, iftira ve saldırı olarak nitelendirmişsiniz. Her şeyi Yüceler yücesi rabbim görüyor ve duyuyor bu sözlerinizi Rabbim e havale ediyorum. Eğer ben Rabbim in apaçık emrettiği bir konuda, kelamına saygısızlık, saldırı, iftira atmışsam Rabbim beni hem bu Dünyada hem de huzuru mahşerde cezaların en büyüğü ile cezalandıracaktır bunu çok iyi biliyorum. Çünkü Rabbim ben her şeyi sizlere apaçık söyledim, sakın emin olmadığınız bilginin ardına gitmeyin diyor. Kur'ana iftira atmak apaçık olmayan bir emri var demekle olur. Eğer ben bunu yapmışsam yanlış yapmışım demektir, ya Rabbin apaçık vermediği bir emir var deniyorsa buna ne denir? Bu konunun hükmünü Rabbim e bırakıyorum. Ama şunu unutmayın sayın dostum, ya rabbin vermediği bir hükmü siz Rabbin emri diyerek söylüyorsanız ne olacak? Böyle söyleyenler için Rabbin hükmü çok açıktır hatırlatırım. Bunun cevabını HUZURDA göreceğiz. Saygılarımla

*Ammar* 12 Mayıs 2010 23:10

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Diyanet İşleri: (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar.

Abdulbaki Gölpınarlı: açığa çıkanlardan, görünenlerden başka ziynetlerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar

Adem Uğur: Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.

Ali Bulaç: Süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar.

Ali Fikri Yavuz: Ziynetlerini (süslerinin takılı olduğu boğaz, baş, gerdan, kol, bacak ve kulakları gibi yerlerini) açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz, eller ve ayaklar) müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üzerine koysunlar (göğüs ve boyunlarını göstermesinler

Bekir Sadak: Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Bas örtülerini yakalarının üzerine salsınlar.

Celal Yıldırım: Süs yerlerini —görünen kısımlar dışında— açmasınlar; başörtülerini yakaları üzerine (gelecek şekilde) salıversinler

Diyanet İşleri (eski): Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar.

Diyanet Vakfı: Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler

Edip Yüksel: Açıkta olması gereken yerleri hariç, alımlı yerlerini göstermesinler. Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler;

Elmalılı Hamdi Yazır: Zahir olanı başka ve başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar,

Elmalılı (sadeleştirilmiş): Görünmesi zaruri olanların dışında ziynetlerini açmasınlar ve başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar;

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.

Fizilal-il Kuran: Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar.

Gültekin Onan: Süslerini açığa vurmasınlar; ancak kendiliğinden görüneni hariç. Başörtülerini yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar.

Hasan Basri Çantay: Ziynetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna. Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapayacak surette), koysunlar

İbni Kesir: Görünen kısmı müstesna, ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar

Muhammed Esed: (örfen) görünmesinde sakınca olmayan yerleri dışında, cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar ve bunun için, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: Onlardan her zahir olanı müstesna ve başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar ve ziynetlerini açıvermesinler.

Şaban Piriş: Açıkta olan kısmı hariç ziynetlerini göstermesinler. Başörtüleri ile yakalarının üzerini de kapatsınlar

Suat Yıldırım: Yine söyle ki mecburen görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler.

Süleyman Ateş: Ancak kendiliğinden görünenler hariç. Başörtülerini (göğüs) yırtmaçlarının üstüne koysunlar.

Tefhim-ul Kuran: Süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiğilinden görüneni hariç. Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar.

Ümit Şimşek: Zorunlu olarak görünenin dışında ziynetlerini göstermesinler; örtülerini, yakalarını kapatacak şekilde örtsünler.

Yaşar Nuri Öztürk: Süslerini/ziynetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.

Bakın bu kadar mealde Edip Yüksel sapkını hariç Bütün herkes Başörtüsü olarak kabul etmiştir .Edip Yüksele sapkın demem deki amaç Şehid Metin yüksele ve Molla Sadrettin gibi güzide bir alime yakışmaması halife reşat gibi bir müseylemenin yolunda gitmesinden ötürüdür Molla sadrettin Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun bu evladının sapkınlığını gördüğü için evlatlıktan reddetti.

Günümüz Harici mantığını ben Hanifler adı altında İslam dininin esaslarında çelişkiler varmış gibi göstererek 1400 yıldır hiç kimsenin cesaret etmeye dahi yeltenemediği Başörtüsünün Kur'an'da olmadığı Kur'an'i Kerim'in hakikatlerinin değişikliklere uğrayarak Bu günlere geldiğini iddia eden Müsteşriklerin insanların Kafasını bulandırma sureti ile İnsanların teslimiyetlerindeki samimi duygularını dejenere ettikleri ve sadece onların doğru anladığı söylemlere kendi iç bulanıklıklarındandır.

Bugüne kadar onurlu bir duruş sergileyip zalim Laik sistemin mikropluklarına göğüs geren ve davalarında bir an olsun geri adım atmayan Zeynebi bacılarımın başörtüsüne uzanan eller ve dilleri Allah'a havale ediyorum.Kur'an'da başörtüsü geçmiyor diyen kim olursa olsun zerre kadar Kur'an ile beslenmemektedir Kur'an'ı kendi anlayışına uydurma gayesindedir...

Başörtüsü yok-Sünnet yok-Namaz yok-Hacc yok-Tasavvuf yok-Mezhep yok- Alim yok- Sahabe yok- Kim kaldı sorabilirmiyim size ey Hanif diye geçinenler kim kaldı ????

Çekin elinizi Müslümanların başörtüsünden zaten Tüm Zalim beşeri sistemler İslamın simgesi Kadınların onurlu duruşuna cephe almışken size ne oluyor sizdemi çağd(ı)aş(ı) Kemalizm-Laik dinsizliğin ekmeğine yağ sürenlerdenmisiniz buyrun Putunuzun kutlu yolu işte bu bize Tek yol vardır Allah'ın kelamı peygamberi ehlibeyti sünneti hadisleri ve Bedel ödemiş alimleri yeter laik ve kemalist sistemlere başeğmemek bize en büyük şereftir...

Konu sahibi Abdulhamit bey sizin bu duruşunuz Onurlu ve Aklı selim Müslümanın duruşudur saygılarımla müteşekkirim size...

HALUK GÜMÜŞTABAK 13 Mayıs 2010 10:40

Re: Görünen yerler müstesna
 
Dikkat ederseniz ben yazılarımda Nur suresi 31. ayette geçen hımar kelimesinin mealini yazarken başörtülerini diye yazanları özellikle aldım. Bunun nedeni ayet bu haliyle bile olsa Allah kadının başını örtün emrini vermediğini göstermek adınaydı. O devri düşünün herkesin başı örtülü tabi özgür kadınların. Bu ayet indirildiğinde o toplum da ki kadınların göğüs kısmının kapatmak için, en kolay yol başlarında ki örtü ile bu açık kısmı kapatmış olacaklarını düşündüğüm içindir. Bu davranış şeklide o devrin günümüze yansımasıdır. Dikkat edin bu özgür kadınlar için geçerlidir. Özgür kadınların başları örtülü en kolay yol, üzerindeki bir örtüyle örtülmesi istenen yerin kapatılmasıdır. Zaten baş Arap iklimi gereği erkek ve kadın örtmek zorunda emirde göğsün kapatılması için gelmiş en uygun yol kadının üzerinde bulunan başörtüsü ile örtmek olmuştur. Dikkat edin asla Rabbim kur’anın hiçbir yerinde kadın saçını örtmelidir dememiştir. Bunu söylememesi sizin için hiç önem arz edip dikkatinizi çekmiyor mu? Neden tek bir cümle yok kur’anda kadın saçını örtmelidir ve başka erkeklere göstermemelidir diye. Düşünebiliyor musunuz Allah kuranda çocuğun kaç ay süt emeceğini söylüyor, namazlarımızda okuyacağımız duanın ses tonunun nasıl olması gerektiği konusunda izahat yapıyor, sütkardeş gibi milyonda bir olabilecek bir konuda, bu kardeşler birbiriyle evlenemez diye en ince detay veriyor ama bu kadar önemli bir konuda, yani kadın saçını örtmelidir namahremdir diye tek bir kelime etmiyor da, Nur suresi 31. ayette bu emri başörtülerinizle göğüs üstlerini örtün diyerek aslında burada başında örtülmesini emrediyor diyeceğiz öylemi dostlar? Allah bu şekilde mi ayetlerini indirdiğini söylüyor, lütfen bunu da çok iyi düşünelim, yoksa Rabbin bahsettiği onca ayeti görmezden geldiğimize bilmemiz gerekir. Bunun doğrusunu Rabbin huzurunda göreceğiz. Onun için birbirimize kızmaya hiç gerek yok. Peki ya özgür olmayan Müslüman cariyeler ne yapacak göğüs dekolteleri açıktamı kalacak? Elbette hayır, işte bunun içindir ki Rabbim orada çok özel bir kelime kullanıp bu kısmı örtülerinizle örtün kapatın demiştir. Eğer peygamberimiz bu ayetten Müslüman kadın başını örtmelidir diye anlasaydı, özgür, köle, cariye ayrımı yapmadan herkesin başlarının kapatmasını emrederdi. O devir den gelen bilgilere bakın, erkek kadın birlikte abdest aldıkları anlatılır, bu durumda nasıl olurda saçın namahrem olduğu başka bir erkeğe göstermemesi gerektiğini söyleriz? Fakat araştırın o devirde tüm cariyelerin başları açıktı. Sizce peygamberimiz bu ayeti nasıl anlamıştır? İşte bunun cevabını herkez kendisi versin. Benim amacım başını örten kardeşlerimize saygısızlık yapmak ya da başörtüsünü çıkarın demek asla olamaz. Bu terbiyesizlik ve saygısızlıktan daha kötü bir düşüncedir. Benim amacım ayeti Rabbin emrettiği şekliyle anlamaktır. SAYGILARIMLA Haluk

*Ammar* 13 Mayıs 2010 14:47

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Bu anlattıklarınız sizin şartlanmış olduğunuz düşünce yapısının ürünü Allah'ın islamı ve Kur'an'ı ile alakası yoktur.Başörtüsü ALLAH'IN EMRİDİR inkar edenler istedikleri kadar etsinler bizim anamız bacımız eşimiz örtülü olmayı Farz bildikleri için uyguladılar sonuna kadar da öyle olacaktır Allah'ın Kur'an'ını kendine uyduranlar ile tartışmak bile gereksiz zerre kadar dikkate bile alınmamalı arkadaşlar 1400 yıldır bize öğretilen ve kanları ile inançlarına imza atan alimlerin dedikleri baş tacımızdır...

Abdulhamit 1 13 Mayıs 2010 16:16

Re: Görünen yerler müstesna
 
Alıntı:

KURANDA BAŞÖRTÜSÜ YOKTUR , BAŞÖRTÜSÜ ÖRF, ADET, GELENEKTİR DEMEK KURANA YAPILAN EN BÜYÜK SAYGISIZLIK KURANA ATILAN BİR İFTİRA, İFTİRANIN DA ÖTESİNDE KURANA SALDIRIDIR.

ALLAHIN EMRİNE MUHALEFETLE SALDIRIDIR
.
Alıntı:

HALUK GÜMÜŞTABAK Üyemizden Alıntı
Değerli Abdulhamit kardeşim çok sinirli bir tarzda söylediğiniz sözleri keşke daha dikkatle söyleseydiniz ama söylediniz artık yapacak hiç bir şey yok. Başörtüsü Allah emri değildir diyen benim, gelenek olduğunu da söyleyen benim. Bunu söylemem kur’ana saygısızlık, iftira ve saldırı olarak nitelendirmişsiniz. Her şeyi Yüceler yücesi rabbim görüyor ve duyuyor bu sözlerinizi Rabbim e havale ediyorum. Eğer ben Rabbim in apaçık emrettiği bir konuda, kelamına saygısızlık, saldırı, iftira atmışsam Rabbim beni hem bu Dünyada hem de huzuru mahşerde cezaların en büyüğü ile cezalandıracaktır bunu çok iyi biliyorum. Çünkü Rabbim ben her şeyi sizlere apaçık söyledim, sakın emin olmadığınız bilginin ardına gitmeyin diyor. Kur'ana iftira atmak apaçık olmayan bir emri var demekle olur. Eğer ben bunu yapmışsam yanlış yapmışım demektir, ya Rabbin apaçık vermediği bir emir var deniyorsa buna ne denir? Bu konunun hükmünü Rabbim e bırakıyorum. Ama şunu unutmayın sayın dostum, ya rabbin vermediği bir hükmü siz Rabbin emri diyerek söylüyorsanız ne olacak? Böyle söyleyenler için Rabbin hükmü çok açıktır hatırlatırım. Bunun cevabını HUZURDA göreceğiz. Saygılarımla

BU SÖZLERİMDEN DOLAYI BENİ RABBİME HAVALE ETTİNİZ. ÇOK İYİ YAPTINIZ. RABBİMİN HUZURUNDA ELBETTE HESAPLAŞACAĞIZ. YA SİZ YA BEN ÇOK ÇETİN HESAP ÖDEYECEK.

EL İNSAF ! NASIL DA BU KADAR EMİN KONUŞABİLİYORSUNUZ HEM DE RABBİMİN ADINA , RABBİMİN SÖYLEDİKLERİ VE SÖYLEMEDİKLERİ ADINA.

EĞER ALLAH ADINA SÖYLEDİKLERİNİZ DOĞRU DEĞİLSE YUKARIDAKİ SÖZLERİ HAKKETİNİZ Mİ ETMEDİNİZ Mİ ? KURANA BİR İFTİRA VE BİR MUHALEFETLE KURANA SALDIRI YAPMIŞ OLMUYOR MUSUNUZ ?

BELKİ İYİ NİYETLİSİNİZ VE AYETLERDEN ANCAK BU KADARINI ANLAYABİLİYORSUNUZ ? ( KAPASİTENİZ BU KADAR )

ANCAK SİZDEN HEP ŞUNU SÖYLEMİNİZİ BEKLERDİM. BEN BU AYETTEN KENDİ AKLIMIN ÖLÇÜSÜNDE ANCAK BU KADARINI ANLAYABİLDİM. KANIMCA BAŞÖRTÜSÜ EMRİ YOKTUR. BELKİ YANILIYORUM. OLMA İHTİMALİ VAR VE OLABİLİR DEDİĞİNİZDE İŞ BURADA BİTER.

AMA SİZ PEYGAMBER SÜNNETİNE DE MEYDAN OKUYARAK DİN ALİMLERİNİ DE HİÇE SAYARAK DAHA DA ÖNEMLİSİ

SİZ ALLAH ADINA KESİN KONUŞUYORSUNUZ YOK YOK YOK DİYORSUNUZ. ALLAHÜALEM DİYECEĞİNİZE


Kusura bakma Haluk kardeşim. Bunları söylemek zorundayım.

Saygılarımla

HALUK GÜMÜŞTABAK 13 Mayıs 2010 20:08

Re: Görünen yerler müstesna
 

Sayın arkadaşım ben yalnız bu konuda değil tüm yazılarımda benim kur’andan anladıklarımdır derim. Hiçbir zaman ben en doğrusunu söylerim benim söylediklerim kesin doğrudur demedim, tam tersine bende bir beşerim hata yapma riskim her zaman vardır diye de üstüne basa basa söylerim ve söyledim de. Bana şunları söylüyorsunuz;

( EL İNSAF! NASIL DA BU KADAR EMİN KONUŞABİLİYORSUNUZ HEM DE RABBİMİN ADINA, RABBİMİN SÖYLEDİKLERİ VE SÖYLEMEDİKLERİ ADINA.)

Ben hiçbir zaman rabbim in adına konuştuğumu söylemedim bunu ancak peygamberler söyler. Rabbimin söylediklerini onun gönderdiği rehberi anladığım kadarından hep bahsettim, eğer anlamadıklarım varsa asla onlar Allah emridir demedim, işte aramızdaki fark burada arkadaşım. Allah açıkca emrettiklerimden sorumlusunuz demişse ben ona inandım ve dedim ki size, ben başörtüsü konusunda Allahın açık bir emrini görmüyorum. Peki, siz açıkca böyle bir emir görmediğiniz halde, başörtüsü Allah emri diyorsunuz ve şunu söylemiyorsunuz dikkat edin, ben bunu böyle anlıyorum da demiyorsunuz beni itham ettiğiniz konuda, siz kesin karar veriyor ve hayır kesinlikle bu Allah emridir diyorsunuz ve ben sizin gibi düşünmediğim için kur’ana iftira atan oluyorum. Ama ben sizi beni itham ettiğiniz gibi itham etmedim ne dersiniz?

Yine aşağıda beni itham ettiğiniz sözlerinize bakalım.

(EĞER ALLAH ADINA SÖYLEDİKLERİNİZ DOĞRU DEĞİLSE YUKARIDAKİ SÖZLERİ HAKKETİNİZ Mİ ETMEDİNİZ Mİ? KURANA BİR İFTİRA VE BİR MUHALEFETLE KURANA SALDIRI YAPMIŞ OLMUYOR MUSUNUZ ?)

Tekrar söylüyorum ben ya da sizler hiç kimse Allah adına konuşamaz. Eğer ben Rabbin apaçık söylediği bir konuda tam tersini söylüyorsam evet rabbin kelamına iftira atıyorum demektir. Bu durumda bana nasıl hakaret ederseniz edin ben hak ediyorum demektir. Fakat ya siz Rabbin asla açıkca söylemediği bir hükmü, bu Allah emri diyerek Allah adına konuşuyorsanız size ben ne söylemeliyim? Doğrusu böyle bir söze zaten yetkili olmadığım için asla böyle bir harekete tevessül etmem onu da söylemeliyim. Kimin neyi hak ettiğini yalnız Rabbim ben bilirim diyor, işte onun içindir ki dikkat edin onca sözlere, hakaretlere karşı verdiğim cevapların isterseniz bir analizini yapın o zaman daha iyi anlayacaksınız.

Yine bana söylediklerinden bir bölüm almak istiyorum.

(ANCAK SİZDEN HEP ŞUNU SÖYLEMİNİZİ BEKLERDİM. BEN BU AYETTEN KENDİ AKLIMIN ÖLÇÜSÜNDE ANCAK BU KADARINI ANLAYABİLDİM. KANIMCA BAŞÖRTÜSÜ EMRİ YOKTUR. BELKİ YANILIYORUM. OLMA İHTİMALİ VAR VE OLABİLİR DEDİĞİNİZDE İŞ BURADA BİTER.)

Tekrar söylemem gerekirse ben tüm yazılarımda zaten benim kur’andan anladıklarımdır bu sözlerimin doğruluğunu lütfen kur’anı okuyarak karşılaştırınız, ben bir beşerim her zaman hata yaparım demiyor muyum? Yine benim kur’andan anladıklarıma ve kur’anın anlatım şekline göre eğer Rabbim kadın başını örtmelidir deseydi bunu açıkca söylerdi diyorum. Zaten kanımca sözünün karşılığıdır benim kur’andan anladıklarımdır diye her zaman üstüne basa basa söylemişimdir, ama siz hala bana bunları söyleseydiniz diyorsunuz. Fakat siz beni itham ettiğiniz konuda kesin bir kararlılıkla hayır bunu söylemekle siz kur’ana iftira atıyorsunuz nasıl dersiniz arkadaşım? Lütfen bana açıkca gösteremediğiniz bir hükmü, kelimelerin ardından çıkarmaya çalışmak kur’anın anlatım şekline uyuyor mu? Hani kur’an kendisini açıklardı, hani Rabbim bir ayetinde söylediğini bir başka ayetinde izah ederdi? Hani rabbim her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyordu? Ne oldu bu bilgiler? Diyelim Rabbim Nur suresi 31. ayetinde başörtüsü emrini üstü kapalı verdi neden kur’anın hiçbir yerinde sözü bile edilmiyor? Şimdi ben tüm bunları söylediğimde kur’ana iftira eden oluyorum öylemi arkadaşım. Bence iftira atan birisi var ama onu huzurda göreceğiz.

Benim bu konuda söyleyeceklerim bu kadar, diğer arkadaşlarımda sanırım söyleyeceklerini söyledi. Onun için gerçek doğruyu rabbin huzurunda göreceğiz. Bu konudaki hükmü Rabbim e bırakıyorum SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Abdulhamit 1 14 Mayıs 2010 15:59

Re: Görünen yerler müstesna
 
Alıntı:

Allah açıkca emrettiklerimden sorumlusunuz demişse ben ona inandım ve dedim ki size, ben başörtüsü konusunda Allahın açık bir emrini görmüyorum
EVET GÖRMÜYORSUNUZ ! AMA NEDEN ? OLMADIĞI İÇİN Mİ GÖRMÜYORSUNUZ. YOKSA VAR OLANI MI GÖREMİYOR MUSUNUZ ?

Alıntı:

Allah açıkca emrettiklerimden sorumlusunuz demişse ben ona inandım ve dedim ki size, ben başörtüsü konusunda Allahın açık bir emrini görmüyorum
SİZE VAR OLANI DELİL İLE GÖSTERİYORUZ. GÖSTERDİĞİMİZ HALDE İNKAR EDİYORSUNUZ.

Alıntı:

Yine benim kur’andan anladıklarıma ve kur’anın anlatım şekline göre eğer Rabbim kadın başını örtmelidir deseydi bunu açıkca söylerdi diyorum
İŞTE ARAMIZDAKİ FARK BU. KURANI ANLAMADAKİ YÖNTEM VE METODLARIMIZ BİRBİRİNDEN FARKLI. BÖYLE OLUNCA HALİYLE BİR TARAF AYETİN MESAJINI ANLAYAMAZ.

Alıntı:

kur’anın anlatım şekline göre eğer Rabbim kadın başını örtmelidir deseydi bunu açıkca söylerdi diyorum
[Bu iddianız bana çok komik geldi. İllaki söylemesi mi gerekir.? Ayetlerin akışından, Ayetlerdeki anlam bütünlüğünden ne söylemek istediği anlaşılmaz mı ?

Bakın ben size daha komik bir soru sorayım ve kahkaha ile gülün.
Allah hangi ayette kadınlara hitaben göğsünüzü örtün der ? Demez. Varsa haydi gösterin bana var mı böyle bir ayet ?
Nur 31 ayetinde bahsettiği göğüs yakalarının üzerinin örtünmesidir. O halde gögüs örtünmeyecek midir ?
Çok komik bir soru oldu değil mi

Daha önce sormuş olupta cevap veremediğiniz bir sorum daha vardı. Siz kadının süsü olarak gögüsler kadının süsüdür demiştiniz. Ve bakın ben size ne demiştim.

ALLAH GÖĞÜSLERİN KADININ SÜSÜ OLDUĞUNU AYETTE YAZIYOR MU ? YAZIYORSA HANGİ AYETTE YAZIYOR. LÜTFEN GÖSTERİNİZ. YANİ AÇIK VE NET KADININ GÖĞSÜ SÜSTÜR. DİYOR MU ?

Peki süs olduğunu nasıl anladınız. Açık ve net yazılmadığı halde.

Ayetlerdeki anlam bütünlüğünden ne söylemek istediği anlaşılmaz mı ? işte delili anlamışsınız demek.


DEMEK Kİ AYET AÇIKÇA VE NET YAZILMASA DAHİ NE DEMEK İSTEDİĞİ ANLAŞILABİLİYOR DEĞİL Mİ ?

Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan? (Kamer-17)

BU HİTAP KİME ? AYETLERİNİ AKLEDEN BİR TOPLUMA DEĞİLSE KİME ?

Enam 126: Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.( Öğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıkladık )

AYET MUHTEŞEM AYETTİR . DİKKAT !

DÜŞÜNMESİNİ BİLEN YANİ AYETLERİ AKLEDEN BİR TOPLULUK İÇİN AÇIK ANLAŞILAN NET KURANDIR.

Kuran insanları düşünmeye ve akıl yürütmeye çağırır.. Kur'an da bir çok ayet "Ayetler üzerinde Akletmezler mi, Düşünmezler mi ? diye başlamaz mı ? Ayetler üzerinde akletme ve düşünme ile Ayetlerdeki anlam bütünlüğünden ne söylemek istediği anlaşılmaz mı ?

HALUK GÜMÜŞTABAK 14 Mayıs 2010 19:58

Re: Görünen yerler müstesna
 


Değerli arkadaşım önce size komik gelen sözlerimden başlayalım. Bakın ne yazmışsınız. (İllaki söylemesi mi gerekir? Ayetlerin akışından, Ayetlerdeki anlam bütünlüğünden ne söylemek istediği anlaşılmaz mı?) Buda güzel bir mantık aslında, verdiğiniz örnek yani göğüs açıklığının kapatılması emri çok ama çok güzel, gerçekten direk göğsünüzü kapatın demiyor, peki ne diyor? Yüce Rabbim bizzat tarif ediyor diyor ki, örtülerinizle yaka açıklığını örtün ya da bir başka anlatımla göğüs dekoltesini kapatın üzerini örtün şeklinde bir izahat yapıyor. Biz cümlenin yükleminden yani iş, oluş bildiren kısmının göğsün örtülmesi olduğunu söylediğiniz gibi cümlenin diziminden, yükleminden anlıyoruz. Bazen yüklem gizlidir açıkça söylenmese anlaşılır. Ben kadının süsü göğüsleridir derken o ayetin işaret ettiği kısım göğüs olduğu için orada bunu söyledim. Daha sonraki açıklamalarımda dikkat edin süslerinin, ziynetlerinin cezp edici bölgeleri kapsadığın dan da bahsettim.

Şimdi gelelim yukarıda verdiğiniz örnekte bakın burada göğsünüzü örtün demediği halde biz nasılda göğsün örtülme emrini anladık, İşte başın örtülmesi emri de böyledir ama siz anlayamıyorsunuz şeklinde anlatmışsınız. Şimdide gelin bakalım Allah aynı ayette yaka açıklarını kapatın örtün sözü ile başın örtülme emrinin burada aynı şekilde verilip verilmediğine bakalım. Eğer gerçekten aynı yöntemle emrediyorsa siz haklısınız derim ve sizden özür dilerim.

Ayette geçen ve göğüs dekoltesinin kapatılması emrini aldığımız ayeti yazalım ve HIMAR kelimesine başörtüsü anlamı verilmiş bir meali alalım.
(Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.) Sayın arkadaşım hangi dil kuralı olursa olsun bir cümlede tek bir yüklem olur, bu yüklem bazı gizli bazen de açıkça görülür anlaşılır. Şimdi bu cümlede yüklem hangisidir yani iş, oluş emir verilen kelime hangisi anlaşılıyor? Yakanın üzerinin ÖRTÜLMESİ. Peki, siz bu cümleden tıpkı verdiğiniz örnekte olduğu gibi göğsünüzü örtün emrini kelimelerin diziminden anladığınız gibi, başınızı da örtün buda Allah emridir diye aynı şekilde anladınız mı? Yoksa zaten o devrin kadınının başı örtülüydü onun için bunu söylemesine gerek yoktu mu diyorsunuz? Bunu söylerseniz bunu anlarım bu sizin seçiminiz saygı duyarım ama yok göğsün örtülme emrini bu cümleden nasıl anladıysam ben başın örtülme emrini de aynı şekilde bu cümleden anladım diyorsanız, kusura bakama birbirinden çok farklı şeylerdir asla bu cümleden anlaşılmaz derim. Hatırlayın bu konu geçtiğinde bir örnek vermiştim size. Allah eğer kadının göğsünü örtme emrini verdiği gibi göbeğini de örtme emri verseydi ve deseydi ki; ( gömleklerinizin alt kısımlarını aşağıya kadar çekin ve göbek kısmınızı örtün.) Şimdi biz buradan Rabbin bizlere ne emri verdiğini çıkarmamız gerekecekti? Elbette Allah göbeklerinizi örtün açıkta bırakmayın diyor diyecektik. Siz böyle bir ayet olsaydı, Allah bu ayetiyle kadınlara gömlek giymeyi de emrediyor diyebilir misiniz? Eğer evet onu da emrediyor derseniz size sözüm olamaz bu sizin seçiminiz derim. Yok, eğer hayır burada örtülmesi istenen yer göbek kısmıdır diyorsanız Nur suresi 31. ayette geçen cümleden başında örtülme emrini çıkarmanız yanlış olacaktır.

İşte Allah ayetlerini böyle düşünen akleden topluma göndermiştir. Hatta ne diyordu Rabbim? (Öğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıkladık ) Peki nasıl açıklamış, izah ederek, örnek verip bizzat uygulama şeklini tarif ederek, yani örtülmesi kapatılması istenen yerin üzerinde dikkatle durup yakalarının üzerini örtün demiştir. Bu kısmı örttüğünde de sizin söylediğiniz gibi o bölgenin ismini bile söylemeden zaten emir yerine getirilmiştir. Ya aynı cümleden başın örtülmesini aynı mantıkla nasıl çıkartırız, işte onu da size bırakıyorum. Çünkü herkes kendi yaptıklarından, anladıklarından ve söylediklerinden sorumludur. Bu konu benim için bitmiştir, çünkü sizde bende söyleyeceklerimizi söyledik. Sonucu, hükmü Rabbim e bıraktık en güzeli en doğrusu da bu zaten. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Abdulhamit 1 14 Mayıs 2010 20:15

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Alıntı:

Ya aynı cümleden başın örtülmesini aynı mantıkla nasıl çıkartırız, işte onu da size bırakıyorum. Çünkü herkes kendi yaptıklarından, anladıklarından ve söylediklerinden sorumludur
AÇIKLAMASINI YAPTIK. DEFALARCA DA YAPTIK. HAFTALARCA DA YAPARIZ.

DEDİĞİNİZ ÇOK DOĞRU. HERKES KENDİNDEN SORUMLU.

ALLAH SİZİ BU KURANDAN SORUMLU TUTACAĞIM DİYORSA, VAY O SORUMLU OLANIN HALİNE.

BAŞÖRTÜ EHLİ KİTABINDA ÖRTÜSÜYDÜ. EHLİ KİTAB OLAN YAHUDİ VE HRİSTYANLIKTA DA BAŞÖRTÜSÜ VAR.

BUNU SİZE AYETLERLE DE BELGELEYECEĞİM.

kurtmehmet 14 Mayıs 2010 22:25

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
ALLAH cc cennet ve cehennemi biz insanlar için yaratmıştır.içinde ALLAH korkusu olan ve ben müslümanım diyen bir kadın nasıl kapanacağını teseddürün ne olduğunu ve nasıl örtüneceğini biz erkeklerden çok daha iyi bilir ve gerektiği gibi uygular.
AMACIM KİMSEYİ KIRMAK VE ELEŞTİRMEK DEĞİL BU KONUYA KATILAN HERKESTEN ÖZÜR DİLİYORUM. SAYGILAR

HALUK GÜMÜŞTABAK 15 Mayıs 2010 11:27

Re: Görünen yerler müstesna
 

Kurtmehmet kardeşim bence çok güzel bir cevap Allah sizden razı olsun. Kadınlarımız örtünmeyi bizden öğrenecek değil, çünkü herkes kendisinden sorumludur.

Değerli Abdulhamit kardeşim gelelim sizin cevabınıza. Dün akşam bir kanalda başörtüsüyle ilgili örnek veriliyor ve İncil örnek gösteriliyordu. Yazılarımı hatırlarsınız bende hem Tevrat tan hem de İncil den örnekler vermiştim. Şimdide size günümüz İncilinde yazan çok açık ve net sözleri hatırlatmak istiyorum.

İncil den alıntıdır; (Pavlusun mektupları)
1.Korintliler 11:
5 Ama başı açık dua ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından farkı yoktur.
6 Kadın başını açarsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün.
7 Erkek başını örtmemeli; o, Tanrı'nın benzeri ve yüceliğidir. Kadın da erkeğin yüceliğidir.
8 Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı.
9 Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı.
10 Bu nedenle ve melekler uğruna kadının başı üzerinde yetkisi olmalıdır.
11 Ne var ki, Rab'de ne kadın erkekten ne de erkek kadından bağımsızdır.
12 Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi, erkek de kadından doğar. Ama her şey Tanrı'dandır.
13 Siz kendiniz karar verin: Kadının açık başla Tanrı'ya dua etmesi uygun mu?
14 Doğanın kendisi bile size erkeğin uzun saçlı olmasının kendisini küçük düşürdüğünü, kadının uzun saçlı olmasının ise kendisini yücelttiğini öğretmiyor mu? Çünkü saç kadına örtü olarak verilmiştir.


Tevrat’tan ve İncil den içimize sokulan hurafelere örnek daha önceki yazılarımda vermiştim, eğer burada yayınlamamışsam bakar burada da yayınlarım inşallah. Şimdi sormak istiyorum İncil den bir bölüm okudunuz ne kadar açık ve net söylüyor. İncil in hiç değişmediğini beşerin etkisi olmadığına iman ediyorsanız tümüne, hiç kuşku duymadan, eğer siz benim için bu sözler yeterli kur’anın bahsetmesine gerek yok diyorsanız, buna da sözüm olamaz elbette. Yok, eğer Rabbim bizleri kur’andan sorumlu tutacak, tüm bunlar doğru bile olsa Rabbim kitaplar arasında birçok bilgiyi, emri nesh ettiğini kaldırdığını söylüyor, onun için benim için önemli olan Kur’anın apaçık emirleridir diyorsanız, lütfen bir daha düşününüz, çünkü rabbim sizin imtihanınız kur’andan olacaktır diyor. Şimdi şu soruyu kendimize soralım, eğer işimize geldiğinde İncil den Tevrat tan örnek verip işimize gelmediğinde onlar değişikliğe uğramıştır diyerek imanımızı yönlendirirsek ne kadar doğru yapmış oluruz? Madem başörtüsü konusunda İncil den örnek veriyoruz hiç kendimize neden rabbim bu kadar açık ve net Kur’anda yazmamıştır diye sormuyoruz? Hani her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle vermişti Rabbim? Bu ayete inanıyoruz da, bu konuda neden başka kitaplardan delil arıyoruz?

Bakın bana başörtüsü Ehli kitabın örtüsüdür demişsiniz, hatta çarşaf ve peçeli kıyafet diyebiliriz. Çünkü Tevrat ı açın bakın şuanda peçeli kıyafetli kadından bahseder. İncil de de çok açık yazar. Dostlarım ben bunu soruyorum sizlere lütfen Allah aşkına bu soruyu soralım kendimize. Her iki kitabın tamamına hiç şüphe duymadan iman ediyorsak sizler haklısınız. Yok, eğer hayır hangilerinin doğru olduğunu kabul etmemiz için, Kur’ana bakarak onay alırız, ondan sonra kabul ederiz diyorsanız, lütfen bu konuyu iyice düşünelim derim. Her iki kitapta da madem bahsediliyor neden kur’anda hiç bahsedilmiyor? Allah diğer kitaplarda çok açık yazmışta kur’anda yazma gereğimi duymamış da Nur suresi 31. ayete gizli bir izahla anlatmış, ne dersiniz Allah böyle bir izah tarzından, emirlerinin bu şekilde olabileceğinden bahsediyor mu? Hem apaçık gönderdim diyecek hem de sırf başörtüsü konusunu herkesin anlayamayacağı açık değil de Nur suresi 31. ayette ima ederek gönderecek öylemi dostlar?

Arkadaşlarım ben konuyu uzatmak istemediğim halde sırf sizlerin inanç ve düşüncenize saygı duymak adına, sizler devam ettiriyorsunuz. Bende sizlere cevap vermek zorunda kalıyorum. Ben tekrar söylüyorum bu konu benim için kapanmıştır, her insan yaptıklarından sorumlu olacaktır. Rabbim aklı boşuna vermediğini, düşünmemiz gerektiğini özgür irademizle iman etmemiz yolunu öneriyor bizlere. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Abdulhamit 1 15 Mayıs 2010 18:50

Re: Görünen yerler müstesna
 
DİKKAT !

KURANI YANLIŞ TEFSİR EDENLER BAKIN KURANI ANLAMAYA NASIL BİR YÖNTEM VE METODLA HATAYA DÜŞÜYORLAR. MADEM Kİ ALLAH KENDİ KİTABINDA BU KURAN AÇIK , NET VE AÇIKLANMIŞ DEMİŞ.

O HALDE biz detay ararız. Hem de en incesine kadar. Kuranda detay arayanlar bakın detayı nasıl arıyorlar.


Alıntı:

Dikkat edin asla Rabbim kur’anın hiçbir yerinde kadın saçını örtmelidir dememiştir. Bunu söylememesi sizin için hiç önem arz edip dikkatinizi çekmiyor mu? Neden tek bir cümle yok kur’anda kadın saçını örtmelidir ve başka erkeklere göstermemelidir diye.
Allah kuranda saçınızı örtün demiş mi dememiş. Dememiş. O halde başörtüsü yok. O halde gelin bizde sizin gibi aynı yöntemi kullanalım.

Allah kuranda Gögsünüzü örtün demiş mi ? Demişse hangi ayette demiş. Nur 31 de yalnızca ( sadece ) göğüs yakalarınız örtün ifadesi var.Allah kuranda bacaklarınızı , göbeğinizi , kalçanızı da örtün demiş mi ? Dememiş. Demişse haydi gösterin bana. O halde bu yerlerin örtme şartı da yok. Çünkü böyle açık ayet yok.


Yani bu kadarına da pes doğrusu , el insaf doğrusu ! Bu şekilde kuranı anlamaya pes mi pes doğrusu.

Peki böyle bir hitap kuran uslubuna uygun mudur ? ( Saçınıza da , göbeğinizi de , kalçanızı da örteceksiniz )

Zaten kuran bu gibi yerlerin hiçbirinin örtünmesinden bahsetmez.

Fakat dışarı çıktığınızda cilbab giyinin der. Peki Nedir bu cilbab ve bu elbise ile nereler örtünecek ve nasıl giyilecek. Kuranda Cilbabın bir tanımı , bir tarifi , bir açıklaması var mı ?

Baş dahil, Vucut hatlarını çepeçevre saran vucut hatlarını dolayısıyla süsleri gizleyen bir elbise değil midir ? Bundan dolayı başta peygamber hanımlarına , kızlarına ve tüm mümin hanımlara emredilmemiş miydi ?


Allah cilbab giyinin emrini verdiği zaman cilbabın nasıl bir elbise olduğunu tanımıyla ve detayıyla vermiş midir ? Vermemiştir. PEKİ Niçin vermemiştir ?

Zaten o zamanki toplum bu elbiseyi özellikleriyle biliyordu. Böyle bir tanım ve detay vermesi kuran uslubuna uygun düşmez. Süregelen bir uygulama için kuran detay ve tanım vermez. Ancak uygulamada görülen aksaklıkları onarmaya çalışır.

Halbuki Cilbabın tam bir tesettür sağlaması gerekirdi. Çünkü Başörtüsüyle birlikte tüm vucudu çepeçevre örten bol bir elbise olması dolayısıyla kadının görünen süsleri mevzubais bile olmaz. Bundan dolayı tüm mümin hanımlara emredilmiştir.

O halde cilbabta ( Cilbab emrini gereği gibi yerine getirmeyenler ) Görülen aksaklıklar üzerine Nur 31 ayeti inmiştir. Nur 31 le daha güzel bir açıklama getiriliyor. Cilbabın nasıl kullanacağı ile ilgili.

Allah emrediyor. Dış elbiselerinizi üzerinize alacaksınız. Bu benim emrimdir. Söyle onlara (Kendi hanımlarına,kızlarına ve Müslüman kadınlara) dış elbiselerini kuşansılar.


Peki cilbab tesettüründe başörtüsü var mıydı ?

İşte kuranda detay arayanlar için tam benlik soru. Yok diyecekler. Hani nerede böyle ayet gösterin diyecekler. Nur 31 ayetinde dahi başınızı örtün dememişken


El akıl, el insaf ? İllaki söylemesi mi gerekir.? Ayetlerin akışından, Ayetlerdeki anlam bütünlüğünden ne söylemek istediği anlaşılmaz mı ?

Bu kuranın ayetlerini akletmezler mi , ayet mesajının ne anlama geldiğini hiç düşünmezler mi ? Kur'an da bir çok ayet "Ayetler üzerinde Akletmezler mi, Düşünmezler mi ? diye başlamaz mı ?

Ayetler üzerinde akletme ve düşünme ile Ayetlerdeki anlam bütünlüğünden ne söylemek istediği anlaşılmaz mı ?




Devamı var.

HALUK GÜMÜŞTABAK 15 Mayıs 2010 19:41

Re: Görünen yerler müstesna
 
Sayın arkadaşım madem konuya devam ediyorsunuz elbette bende cevap vermek durumundayım. Allah ister ince detay verir ister özellikle detaya girmeden bizlere rahmet adına kolaylık adına detaysız ama kesin bir dille söyler. Bunu anlayabilmeniz için daha öncede hatırlattığım peygamberimizin bir hadisini örnek vereyim ki daha iyi anlayınız.

(Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın. )

Bu sözler o kadar çok şeyler anlatıyor ki bizlere yeter ki düşünebilelim. Verdiğiniz örnekleri düşünelim şimdide Allah göbeğinizi kalçanızı göstermeyin dememiştir diyorsunuz evet söylememiştir ama öyle ayetler indirmiştir ki namus, iffet kavramları üzerinde durmuş ve dışarıya çıktığınızda namuslu bir kadın izlenimini veren dış giysiler giyin demiştir. İşte kur’anın güzelliği kolaylığı bu incelikte yatıyor. Kur’anın her devre her çağa ve her iklime hitap etmesi de burada yatıyor zaten. Rabbim özellikle bazı konulardan bahsetmemiştir. Geleneklerimize göre giyinme özgürlüğü vermiştir buda bizlere. Şimdi siz iffetli ve namuslu bir kadının cinsel bölgelerinizi koruyun ve dışarı çıktığınızda iffetli bir kadın gibi giyinin ayetlerini görmeden ve Rabbim özellikle bir genelleme yaparak bizlere sunduğu bu rahmeti ne yazık ki anlayamıyoruz.

Benim sözlerime bu kadarı da pes doğrusu demişsiniz ama dikkat edin ben size neden bu kadarına da pes doğrusu demiyorum. Bakın siz Rabbin dışarı çıkarken dış giysinizi giyin dediği ve hiçbir kıyafet şekli tarif etmediği hal de sizin verdiğiniz onca detaya ben size demem gerekmez mi pes doğrusu diye? Ama ben demiyorum çünkü böyle algılıyorsanız siz öyle yapınız.
Bakın cilbab konusunda siz neler söylüyorsunuz?
(Fakat dışarı çıktığınızda cilbab giyinin der. Peki, Nedir bu cilbab ve bu elbise ile nereler örtünecek ve nasıl giyilecek. Kuranda Cilbabın bir tanımı bir tarifi var mı? Baş dâhil, Vücut hatlarını çepeçevre saran vücut hatlarını dolayısıyla süsleri gizleyen bir elbise değil midir?)
İşte aramızdaki kur’ana bakış farkımız burada arkadaşım. Rabbim asla bir kıyafet belirtmemişken siz kendi düşüncelerinizi ayete hemen nasıl ilave ediyor ve diyorsunuz ki; Bakın tarif edilmemiş kur’anda ama siz hemen baş dâhil her yerin kapanmasını anlatıyor diyebiliyorsunuz. Biriside çıkar başka şeylerden bahseder bu durumda. Nereden çıkarıyorsunuz bunu da? O devrin giyim kuşamından. Aradan 1400 yıl geçmiş belki de binlerce yıl daha geçecek ama siz onca yılları, geleneği iklim şartlarını 1400 yıl öncesine bağladınız, bunlar sizin için doğruysa siz inanın ama ben ne kur’ana nede aklıma uygun görmüyorum bu düşüncelerinizi. Zaten tüm İslam âlemi de uygun görmemiş ki onca değişik kıyafetler hüküm sürüyor İslam âleminde.

Düşünün siz sözlerinizde bu kitabın tüm cihana hitap ettiğini savunan bir insansınız. Yani her devrin insanına cevap vereceğini söylüyordunuz. Şu sözlerinizi tekrar düşünün derim.

(Zaten o zamanki toplum bu elbiseyi özellikleriyle biliyordu. Böyle bir tanım ve detay vermesi kuran üslubuna uygun düşmez. Süregelen bir uygulama için kuran detay ve tanım vermez. Ancak uygulamada görülen aksaklıkları onarmaya çalışır.)

Bu sözlerinizi kur’an asla onaylamaz arkadaşım. Kur’an o insanların giyimi konusunda somut sözcüklerden hiç bahsetmez. Genelleme yaparak işin özüne iner. Amacın ne olduğunu söyler ve sonuç almak için yollar gösterir. Yapılmasını özellikle istediği konularda çok açık belirtir ve izah eder. Örneğin İbrahim peygamberden bu yana tüm dinlere namazı, orucu, zekâtı ve haccı emrettiğini farz kıldığını söylediği halde tekrar çok açık izahatlarda bulunur detay verir. O devrin geleneği, uygulamaları, hakkında hiçbir zaman kur’ana ters bir durum yoksa karışmaz ve müdahale etmez, çünkü Rabbim verdiği emirleri öyle vermiştir ki tüm zaman uygun herkes bir şeyler alsın ve uygulasın. 1400 yıl öncesinde giyinen bir insan ile günümüzdeki insanın aynı giyinmeyeceğini hatta bundan belki de 2000 yıl sonra giyinecek bir insanın nasıl giyineceğini bildiği içindir ki Rabbim, çok özel sözler ve istediği değerler doğrultusunda giyinme emirlerini vermiştir.

Sayın arkadaşım farkında mısınız aynı şeyleri söyler olduk. Bizi okuyanlara aynı sözleri okutmak yerine ben bu aramızdaki konuyu hâlbuki Rabbim e havale etmiştim. Siz yine kur’anı istediğiniz gibi anlayın ve uygulayın. Buna kimse karışamaz ama benim sözlerime de, inancıma da lütfen sinirli cevaplar vermeyin, bakın acaba ben neden sinirlenmiyorum sizin düşünce ve inançlarınıza dersiniz? Her şeyin doğrusunu Rabbin huzurunda göreceğiz. SAYGILARIMLA Halukgta

Abdulhamit 1 15 Mayıs 2010 20:00

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Alıntı:

Sayın arkadaşım madem konuya devam ediyorsunuz elbette bende cevap vermek durumundayım.
EVET BEN DEVAM ETTİĞİM MÜDDETÇE SİZ CEVAP VEREBİLİRSİNİZ. SONUÇTA OKUYANLAR DEĞERLENDİRECEKLER.

Alıntı:

İşte kur’anın güzelliği kolaylığı bu incelikte yatıyor. Kur’anın her devre her çağa ve her iklime hitap etmesi de burada yatıyor zaten. Rabbim özellikle bazı konulardan bahsetmemiştir. Geleneklerimize göre giyinme özgürlüğü vermiştir buda bizlere.
BU SÖZLERİNİZİ DE AÇIKLAMAM LAZIM.

Alıntı:

Aradan 1400 yıl geçmiş belki de binlerce yıl daha geçecek ama siz onca yılları, geleneği iklim şartlarını 1400 yıl öncesine bağladınız, bunlar sizin için doğruysa siz inanın ama ben ne kur’ana nede aklıma uygun görmüyorum bu düşüncelerinizi.
1400 YIL ÖNCESİNİN KURANI İKLİMİYLE DE OLSA BU ZAMAN İNSANINI BAĞLAR MI BAĞLAMAZ MI ?

SİZE RAHMET OLSUN DİYE BUNU DA AÇIKLAYACAĞIM

Alıntı:

ama benim sözlerime de, inancıma da lütfen sinirli cevaplar vermeyin, bakın acaba ben neden sinirlenmiyorum sizin düşünce ve inançlarınıza dersiniz?
SANIRIM SİNİRİNİZ ÇELİKTEN. ÇOK SAKİNSİNİZ. STRESE DE GİRMİYORSUNUZ. NE DE OLSA STRESE GİRENİN İMANINDAN ŞÜPHE EDİYORSUNUZ.. SİZE KARŞI HAKARET TARZINA GİREN BİR İFADEM OLMUŞSA ÖZÜR DİLERİM.

Yitiksevda 15 Mayıs 2010 21:33

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Haluk abim görünen yerler müstesna sözcüğüne asırlardır aynı anlam veriliyor iken ve sünnet ile sabit iken günümüze kadar itiraz eden kimsede olmamıştır ama ne yazık ki günümüzde bu işe el atarak zaten başörtüsü düşmanı kesimlerin ekmeğine yağ süren yine müslümanlardır...

Konu üzerinde en ince detayına kadar gereken tüm bilgiler verilmiştir ve kimse kendi görüşünden taviz verecek te değildir size göre Örtünme farz değil ama bize göre Farzdır Allah'ın kesin hükümleri ile belirlenmiştir daha fazla yazmanın ve anlatmanın anlamı yoktur ön yargı mevcuttur. Kuran ansiklopedi kitabı değildir...

HALUK GÜMÜŞTABAK 16 Mayıs 2010 10:54

Re: Görünen yerler müstesna
 

Değerli Yitiksevda kardeşim ben ne zaman örtünmenin farz olmadığını söyledim? Bana gösterir misiniz lütfen? Benim anlatmak istediğim başın örtülmesinin Allah emri olmadığını söylemektir.

Değerli Dostum sizin en son yazdığınızdan bir önceki tespitlerinizi ve vardığınız sonucu akşam o kadar çok düşündüm ki inanın çocuklara ayıp olmasa sabah namazında bilgisayara girip size cevap yazacaktım. Sayın arkadaşım tartıştığımız konu başın örtülme emrinin farz yani Allah emri olup olmadığını kur’andan kanıtlamaya çalıştık. Sizin vardığınız sonuç aslında çok ama çok dikkat çekici bir sonuç. Siz Rabbin özellikle detaylandırmadan geçtiği kadının giyim konusunu örnek vererek delil çıkardınız başın örtülme konusu hakkında. Size peygamberimizin bir hadisini örnek vermiştim orada geçen bir cümle çok dikkat çekici ve anlamlıdır bana göre, ne diyordu orada peygamberimiz? (Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın.) Gerçekten Rabbim kadının giyim konusunu özellikle geniş bir alan bırakarak fakat istediği önemli unsurları da belirterek emir vermiştir giyim konusunda. Bu nedir derseniz, kadın iffetli, namuslu ve cinsel bölgelerini korumak şartıyla bir Müslüman kadına yakışır şekilde giyinmelidir. İşte Rabbin istediği bu özelliklerdir. Hatta bunu yapan fakat içinden şeytanlıklar geçirenlere de, benim için takva elbisesi önemlidir diye de ikaz etmiştir.

Siz Rabbin kadının giyimi konusunda fazla detaya girmemesini ve bu konuda Rabbin kadınlarımıza bir rahmetini kolaylığını göstermesinden başın örtülmesine delil aramanızı ben kur’andan neye benzettim biliyor musunuz söyleyeyim. Musa peygambere Rabbin benim için bir hayvan kurban edin dedikten son, halkın işi yokuşa sürüp sorduğu sorularla nasıl zor bir hayvan kesmek zorunda olduğu kıssaya benzettim. Eğer o devrin insanları da Rabbin bu kolaylığına geniş bir alan bırakıp kısıtlı bir alan ile kurallar koymamasına itiraz etseler ve sorular sorsaydı sanırım bugün bakın şuralarını buralarını da örtün diye yazmıyor diyerek işi bayağı zorlaştıracakları kesindi. Şükürler olsun ki böyle bir durum olmamış

Siz sonuç olarak delilinizi söylemiş ve demişsiniz ki Allah başını örtün demesine gerek yok, çünkü bakın göğsünüzü, kalçanızı, göbeğinizi de örtün diye açık bir emir yok ama örtüyoruz neden örtüyoruz böyle bir emir yokken düşüncesinden yola çıkarak, başörtüsüne delil yaratmışsınız. Eğer bu mantıkla kur’ana bakarsak herkez istediği delili kur’andan bulması mümkündür. Bu mantıkla bakanlar günümüzde kadınına çarşaf ve peçe taktırıyorlar, ellerine eldiven giydiriyorlar, diyebilir misiniz Allah böyle bir emir vermemiş diye? Hayır diyemezsiniz eğer bu düşünceyle delil ararsanız bunları söylemek mümkündür. Şimdi diyeceksiniz görünen kısımlar müstesna diyor Allah. Ama ayette asla bahsetmediği halde biz yine kendi yöntemlerimizle kur’andan delil arayıp buradaki kendiliğinden görünen kısımlar sözüne, bakın burada aslında Allah yüz, el ve ayaklar hariç diye bahsediyor diyerek anlam verdik. Rabbim HÂŞÂ açıklamasını unuttu da birilerimi bu sözlerin anlamını açıklama gereği duydu? Böyle delil ararsak istediğimiz delili kur’andan buluruz, ama bu delil Rabbin katında makbul ve geçerli bir delil olur mu dersiniz? Lütfen bu bakış açısını çok iyi düşünelim. Kurana böyle bakarsak haramların yasakların asla sonunu getiremeyiz. Zaten bu düşünce ve mantıkla içimize o kadar yanlış şeyler sokulmuş ki şimdi temizlemekle sonu gelmiyor. Sayın arkadaşım ben bu sözlerinizden şunu çıkardım. Siz kadının cinsel bölgeleri olan göğsü, kalçası, göbeği ile Rabbin tüm tabiatta örnekleri olan bir koruma, giyim örtü olarak yarattığı saçı aynı kefeye koymuşsunuz ve aynı görüyorsunuz. Sizin için eğer aynı ise elbette buna sözüm olamaz ama önemli olan Rabbin aynı kefeye koyup koymadığı önemlidir. Bu elbette sizin düşünce ve inancınızdır size saygı duyarım. Ayrıca bir diğer tespitimde beni doğrular mahiyette ve başın örtülme emrinin kur’anda açıkca olmadığını söylemenizdir.

Sayın arkadaşım bir şeye FARZ dır diyorsak bunun da açık emir olması gerektiğini bilmelisiniz. Çünkü Farzlar ve haramlar kur’anda çok net açık belirtilmiştir. Bunları hepimiz bildiğimiz için saymıyorum. Eğer başın örtülmesi farz olsaydı bu belirtilir ve bunun açılması da HARAMLAR listesinde açıkca belirtilirdi. Rabbim kurana ne niyetle bakarsanız o niyetle cevap verdiğini gördüm. Bir başka sitede öyle bir inanç ve zihniyet var ki kur’anda geçen namazın, orucun ve haccın olmadığını başka anlamlara geldiğini söyleyebiliyor ve onlarda kelimelerin ardından çıkarıyor bu düşüncelerini. Demek ki Rahman niyete göre, kur’ana bakış açısına göre cevaplarını veriyor herkese şükürler olsun. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Abdulhamit 1 16 Mayıs 2010 18:12

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Alıntı:

İşte kur’anın güzelliği kolaylığı bu incelikte yatıyor. Kur’anın her devre her çağa ve her iklime hitap etmesi de burada yatıyor zaten. Rabbim özellikle bazı konulardan bahsetmemiştir. Geleneklerimize göre giyinme özgürlüğü vermiştir buda bizlere
Geleneklerimize göre giyinme özgürlüğünü nasıl vermiştir ? Kuran ayetlerinin dışına çıkarak giyinme özgürlüğü olabilir mi ? Yoksa ayetin mesajına uygun bir giyinme özgürlüğünden mi söz edeceğiz. İster çarşafla örtünün, ister çuvalla örtünün veya bir pardesü ile örtünün veya geleneklerinize uygun bir tarzda örtünün yeter ki ayetlere uygun bir örtünme olsun.

Alıntı:

Aradan 1400 yıl geçmiş belki de binlerce yıl daha geçecek ama siz onca yılları, geleneği iklim şartlarını 1400 yıl öncesine bağladınız, bunlar sizin için doğruysa siz inanın ama ben ne kur’ana nede aklıma uygun görmüyorum bu düşüncelerinizi.
1400 YIL ÖNCESİNİN KURANI İKLİMİYLE DE OLSA BU ZAMAN İNSANINI BAĞLAR MI BAĞLAMAZ MI ?

Bu kuran diyelim ki, kutup bölgelerine yakın bir yerde yaşayan insanlara inmiş olsun. Peki tesettür ayetleri nasıl olacaktı ? O bölgede yaşayan insanlar zaten ister istemez tesetürlü. Tabiat şartlarının zorlaması altında mecburen çok sıkı giyinirler öyle ki başlarını dahi örtme zorundadırlar yoksa o dondurucu soğuklarla baş edemezler.

ANCAK O KIYAFET TARZLARIYLA DA BİRBİRLERİYLE MÜNASEBETLERİNDE
SÜS BÖLGELERİNİN KAPATILIP GİZLENMESİ MESAJI VERİLİR. İŞTE KURANIN EVRENSELLİĞİ BURADA.

Hangi iklimde , hangi coğrafyada olursanız olun. Ayet hükmüne göre örtüneceksiniz. Kutup bölgesinde yaşayan da Ekvatorda yaşayan da Arabistanda yaşayan da, kendi kılık kuşamlarıyla ayet hükmüne göre örtünür. Başını da yine ayet hükmüne göre kendi tarz giyimleriyle örterler. Bu bir türban olsun veya bir şapka olsun fark etmez.

ali 16 Mayıs 2010 18:17

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
yitik baba,
abdulhamit amca,
sabrınıza hayranım.
haluk dede sizde stres yapmayın,maazallah imana zarardır.

HALUK GÜMÜŞTABAK 16 Mayıs 2010 18:20

Re: Görünen yerler müstesna
 
Sayın arkadaşım sizin başörtüsü emrini kur'andan nasıl çıkardığınızı ben artık çok iyi anladım. Son cevabınızdan bir cevap önce kur'ana bakış mantığınızıda belirtmişsiniz zaten. Bu anlayışınıza hitaben söylenmesi gereken herşeyi söylediğime inanıyorum. Herşeyin doğrusunu Rabbin huzurunda göreceğiz inşallah. Saygılarımla

Yitiksevda 16 Mayıs 2010 20:53

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Değerli Yitiksevda kardeşim ben ne zaman örtünmenin farz olmadığını söyledim? Bana gösterir misiniz lütfen? Benim anlatmak istediğim başın örtülmesinin Allah emri olmadığını söylemektir

Haluk abi zaten benim dediğim başörtüsü idi sizin söylediğiniz Allah'ın emri olmadığı mevzuu benim ve benim gibi 14 asırdır anlayanların inancına terstir bizler Allah'ın emri olduğuna iman ediyor ve şüphesiz inanıyoruz isteyen istediği gibi inanabilir ama Allah'ın emri değildir demek büyük bir cesaret ister benim haddime değildir ben Başörtüsü için zerre kadar düşünmeden canımı verecek kadar bağlıyım elh...

Şöyle bir hikaye anlatılır :

Bir şehire ilk defa bir fil gelir. Bütün şehir halkı merakla fil`i görmeye giderler. Bu arada köyde bulunan körlerde meraklanıp filin yanına giderler.Şehirdeki körler fili elle tanıyacaklarını zannedeler. Ellerini ona dokundururlar. Birinin eli hayvanın kulağına, diğerininki ayağına, bir başkasınınki baldırına, diğer birininki de dişlerine rast gelir. Bu körlerin hepsi bir araya gelince, filin nasıl olduğunu bunlardan sorarlar. Eli, hayvanın ayağına gelen der ki: Fil sütun gibidir. Eli hayvanın dişlerine temas eden der ki:Fil direk gibidir. Eli kulağına gelen der ki: Halı gibidir. Eli hayvanın hortumuna gelen der ki: Fil uzun bir boru gibidir.[align=center][/align]

İşte bizimde elimizde Rabbimizden Resulü aracılığı ile tebliğ ve tefsir edilen Kur'an'i azimuşşan gibi büyük bir hazine vardır, bu hazineden faydalanmak için hem dünyevi hem de uhrevi anlamda doğru anlamak için çaba sarfetmemiz gerekir.Yukarıda vermiş olduğum misal gibi doğru anlamaz isek fil misali gibi anlarız ve malesef günümüz insanı bu hikayede resmedilen anlayışlara bire bir uyuyor.Her grup her cemaat her mezhep vb kesimler Kur'an'a parçacı yaklaşımlar sergileyerek bazı ayet ve hadislerden yola çıkarak,kendi görüşlerini din haline getirmişlerdir dine uymak yerine dini kendine uydurmak ...

Bunun için de, size geçmişte bildirilmiş olan haberleri doğrulayıcı nitelikte indirdiğim bu vahye inanın; onun gerçekliğini inkar edenlerin öncüsü olmayın; mesajlarımı küçük bir kazanca değişmeyin; ve Bana, yalnızca Bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın!
(Bakara-41)

Allah'u teala ayeti kerimede geçmiş kitapları doğrulayıcı olan Kur'an'a inanılmasını emrediyor ve bu hakikati inkar edenlerin öncüsü olmamayı telkin ederek,kendi menfaatleri,çıkarları,istekleri doğrultusunda Allah'ın kelamını değiştirmeye kalkışanlara kendi heva ve hevesleri doğrultusunda yorumlamaya ve anlatmaya çalışanları uyararak sorumluluk bilincinin yalnızca Allah'a olması gerektiğini açıkça izah etmektedir...

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Gayret bizden, başarı Allah’tandır.

HALUK GÜMÜŞTABAK 16 Mayıs 2010 22:48

Re: Görünen yerler müstesna
 


Değerli arkadaşım ben her düşünceye ve inanca sonsuz saygı duyarım. Bunu her yazımda söylemişimdir. Burada benim aslında hiç uzatmadan başörtüsü konusunda düşüncelerimi, kur’andan anladıklarımı söylemekti amacım o kadar. Verdiğiniz örneğe gelince, aslında çok düşündürücü bir örnek. Gel istersen bu örneği fil için değil de gözleri de gören insanlar için kur’an örneğinden yola çıkarak düşünelim. İslam dinini ve kur’anı hiç duymamış görmemiş ve kur’anı hiç okumamış bir topluma kur’anı versek ve desek ki alın size rehber bir kitap, bu rehbere göre hayatınızı yaşayın ve idame ettirin. Sizce gözleri gören aklı başında insanlar olarak hepsi günümüzde üzerinde fırtına koparılan başın örtülme emrini ya da regli halinde kadının ibadet yapamamasını ya da günümüzde yenmesi haram olan onca listeyi onlarda bizim gibi anlarlar mı? Cevabınızı biliyorum hayır anlamazlar ve başın örtülme emrini de çıkaramazlar diyorsunuz bunu duyuyor gibiyim. Cevap olarak da kur’an tek başına yetmez, eğer peygamberimizin hadisleri ya da fıkıh kitapları olmaz ise kur’an tek başına anlaşılmaz ve uygulanmaz diyeceksin. Kendim sordum kendim cevap verdim eğer böyle söylemeyecekseniz şimdiden özür dilerim sizden, bunu da peşinen söyleyeyim, çünkü günümüzde böyle söyleniyor da.

Şimdi günümüze gelelim Rabbin kitabına baktığımızda günümüz insanları kendi düşüncelerine deliller arıyor ve kendilerince de buluyorlar. Yani birinin bulduğu delilin tam tersi bir delil çıkaranlar hiç bahsedilmeyen verilmeyen hükümlere verilen hükümleri anlayanlar var aramızda. Bu sizin söylediğiniz gibi yüzlerce yıl öncesinden başlamış. Şimdi sormak isterim size, gözleri görmeyen ve hiç fil görmemiş insanların file dokunduğunda kendilerince bir şeylere benzetmesi gibi, bizlerin gözleri açık baktığı, aynı şeyi, aynı sözleri okuyor olmamıza rağmen çok ama çok farklı şeyleri anlamamızın ne farkı var? Değerli kardeşim bizlerin de ne yazık ki gönül gözü körleşmiş de göremiyoruz, ama farkında bile değiliz.

Verdiğiniz ayet örneği çok güzel bir örnek aslında bizler için tekrar hatırlayalım.

(Bakara 41: Bunun için de, size geçmişte bildirilmiş olan haberleri doğrulayıcı nitelikte indirdiğim bu vahye inanın; onun gerçekliğini inkâr edenlerin öncüsü olmayın; mesajlarımı küçük bir kazanca değişmeyin ve Bana, yalnızca Bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın!)
Bu ayetten sonraki ayet ise çok daha dikkat çekici.

Bakara 42: -Hakkı batıla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin!


Evet değerli arkadaşım işte Rabbim bizlerin dikkatini çekerek bakın nasıl ikaz ediyor ve ne diyor? Ben sizlere öyle bilgiler indirdim ki sizden öncekilere indirilenler hakkında da bilgiler verdim onları onayladım sizlere haber verdim. Bu mesajlarımı küçük menfaatlere sakın değiştirmeyin. Hakkı batıl ile rivayetlerle emin olmadığınız bilgilerle değiştirmeyin diye nasılda dikkatimizi çekiyor. Ayrıca Rabbim dini Allah a has kılarak yaşamamızı da önemsiyor ve bu konuda bizleri uyarıyor.

Sonuç olarak şunu asla unutmayalım ki rabbim önemsediği konuları çok net sınırlarla belirlemiştir. Kesinlikle yapmamızı istemediği konuları HARAM sözcüğüyle anlatıp tek tek listelemiştir. Bundan kaçınmayanların da başına geleceği örnekleri vermiştir. Şu soruyu soralım kendimize kadın saçının açık olması eğer haram ise neden Rabbim bunu bize açıkça söylememiştir de, çok özel insanlar özel sözcüklerden bunu anlıyor, çıkarıyor da daha sonra Rabbim bizleri sorumlu tutuyor. Bunu düşünelim ve bu sorunun cevabını arayalım. Bizler birer beşeriz peygamberler bile hata yapıyorsa elbette hepimiz hata yaparız, dilerim Rabbim den bizlere büyük hatalar yaptırmasın ve korusun. Rabbim cümlemizin yardımcısı olsun. SAYGILARIMLA

Yitiksevda 16 Mayıs 2010 23:06

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
İslam dinini ve kur’anı hiç duymamış görmemiş ve kur’anı hiç okumamış bir topluma kur’anı versek ve desek ki alın size rehber bir kitap, bu rehbere göre hayatınızı yaşayın ve idame ettirin. Sizce gözleri gören aklı başında insanlar olarak hepsi günümüzde üzerinde fırtına koparılan başın örtülme emrini ya da regli halinde kadının ibadet yapamamasını ya da günümüzde yenmesi haram olan onca listeyi onlarda bizim gibi anlarlar mı? Cevabınızı biliyorum hayır anlamazlar ve başın örtülme emrini de çıkaramazlar diyorsunuz bunu duyuyor gibiyim. Cevap olarak da kur’an tek başına yetmez, eğer peygamberimizin hadisleri ya da fıkıh kitapları olmaz ise kur’an tek başına anlaşılmaz ve uygulanmaz diyeceksin. Kendim sordum kendim cevap verdim eğer böyle söylemeyecekseniz şimdiden özür dilerim sizden, bunu da peşinen söyleyeyim, çünkü günümüzde böyle söyleniyor da.

Sayın abim benim nezdimde Temel Kaynak Kur'an'dır=Sünnettir hadise gelince Kur'an'a Uygun ise elbette alırım lakin ters düşerse elimin tersi ile tereddüt etmeden iterim. Alimlere gelince emeklerine saygı adına yaşamış oldukları asırlar ve şartları gözönünde bulundurarak onların Kur'an=Sünnet'ten anladıkları tüm hakikatleri benimserim eğer Kur'an süzgecinden geçmeyecek fikirleri ve söylemleri var ise elerim ama toptancı değilim aklederek Kur'an ve sünneti bir birinden ayırmadan hedefime odaklanırım sizin ile belki anlaşamadığım bir iki husustan biri Başörtüsüdür ben ve benim gibi Kur'an'ı anlayanlar bu emre şüphesiz inanırlar ama ve bu görüşü 14 asırdır redddeden çıkmamıştır bu hususta hiç bir şüphe görmüyorum ve siz öyle anlamak istiyorsanız o sizin anlayışınızdır Kur'an'ın değildir saygılarımla En emin Olan Allah'a emanet olun...

HALUK GÜMÜŞTABAK 17 Mayıs 2010 10:34

Re: Görünen yerler müstesna
 
Düşünce ve inançlarınıza sonsuz saygılarımla, değerli arkadaşım sizde Allah a emanet olun. Halukgta

Abdulhamit 1 17 Mayıs 2010 19:28

Re: Görünen yerler müstesna
 
Alıntı:

Yitiksevda
bu görüşü 14 asırdır redddeden çıkmamıştır bu hususta hiç bir şüphe görmüyorum ve siz öyle anlamak istiyorsanız o sizin anlayışınızdır Kur'an'ın değildir
Alıntı:

Abdulhamit
(Fakat dışarı çıktığınızda cilbab giyinin der. Peki, Nedir bu cilbab ve bu elbise ile nereler örtünecek ve nasıl giyilecek. Kuranda Cilbabın bir tanımı bir tarifi var mı? Baş dâhil, Vücut hatlarını çepeçevre saran vücut hatlarını dolayısıyla süsleri gizleyen bir elbise değil midir?)
Alıntı:

Haluk.
İşte aramızdaki kur’ana bakış farkımız burada arkadaşım. Rabbim asla bir kıyafet belirtmemişken siz kendi düşüncelerinizi ayete hemen nasıl ilave ediyor ve diyorsunuz ki; Bakın tarif edilmemiş kur’anda ama siz hemen baş dâhil her yerin kapanmasını anlatıyor diyebiliyorsunuz.
Peki siz cilbabın özelliğinizden ne anladınız. Kuranda bir detay , bir tanım olmadığı halde...

Neresi kapanacak örneğin diz altı veya üstü kapanacak mı? Açık olabilir mi ? Açık olursa ne olur ? O zaman ki giyim kuşamda başörtünün cilbabın bir parçası ve bütünleyicisi olmadığını başörtüsünün Allahın emri olmadığını nasıl ve hangi ayetten anladınız ?

O zaman ki giyim kuşamı ( Cilbabı ) Allah üzerlerine almalarını söylüyor. Bu tarz giyimi önemle tavsiye ediyor. Ama siz diyorsunuz ki bu bir örf adet giyimi. Öyle olacak tabii, bir başka örf adet giyimini mi önerecekti. O zaman ki iklim şartlarına uygun elbise ile örtünün demiştir. Kutup ikliminin elbisesini önerecek değil ya. Örf ve adetleriyle başı örtülü bir topluma, başın örtülü kalmasını istemiştir. Başörtünüzü Açabilirsiniz dememiştir. Böyle bir istisna veya bu anlama gelecek bir ayet indirmemiştir.


BAKIN NE DEMİŞTİM

(Zaten o zamanki toplum bu elbiseyi özellikleriyle biliyordu. Böyle bir tanım ve detay vermesi kuran üslubuna uygun düşmez. Süregelen bir uygulama için kuran detay ve tanım vermez. Ancak uygulamada görülen aksaklıkları onarmaya çalışır.)


SİZ NE DEDİNİZ:

Alıntı:

Haluk:
Yapılmasını özellikle istediği konularda çok açık belirtir ve izah eder. Örneğin İbrahim peygamberden bu yana tüm dinlere namazı, orucu, zekâtı ve haccı emrettiğini farz kıldığını söylediği halde tekrar çok açık izahatlarda bulunur detay verir.
Sanırım benim açıklamalarıma karşı verdiğiniz böyle bir örnek, benim örneğimle hiç uyuşmadı. Elbette namazı, orucu vs ibadetleri bu topluma bildirecek ve açıklayacak idi. Çünkü bunlara daha önce hiç bildirilmemişti. Ortada Süregelen bir uygulama yoktu. Yoktu ki, O toplum putperes bir toplum idi. ve bunların hiçbirinden habersizdi. Süregelen bir uygulama olsaydı o zaman sizin bu tarz ifadeniz mantıklı olurdu.

Söylediklerimi tekrar ediyorum. Çünkü çok önemli

Zaten o zamanki toplum bu elbiseyi özellikleriyle biliyordu. Böyle bir tanım ve detay vermesi kuran üslubuna uygun düşmez. Süregelen bir uygulama için kuran detay ve tanım vermez. Ancak uygulamada görülen aksaklıkları onarmaya çalışır..

Nur 31 ayetinde cilbabı yanlış ve hatalı kullananlar var. Ve istismar edenler de vardı. Ve ayet bunlar gibi olmayın diye de inmiştir.

Peygamber hanımlarına kızlarına ve tüm mümin hanımlara emredilen Cilbabla, Peygamber hanımları, kızları ve mümin hanımlar göğüs üstlerindeki yakalarını açık bırakıyorlar mıydı , kırıta kırıta yürüyorlar mıydı? Süslerini uluorta sergiliyorlar mıydı ?

O halde Görülen aksaklıklar üzerine Nur 31 le daha güzel bir açıklama getiriliyor. Cilbabın nasıl kullanacağı ile ilgili.


Allah emrediyor. ( Ahzab 59 ) Dış elbiselerinizi üzerinize alacaksınız. Bu benim emrimdir. Söyle onlara (Kendi hanımlarına,kızlarına ve Müslüman kadınlara) dış elbiselerini kuşansılar.

ALLAHIN NE DEDİĞİNİ VE KİME HİTAP ETTİĞİNİ BİLEN İNSANLAR, PEYGAMBERİN REHBERLİĞİNDE DIŞ GİYSİ İLE ÖRTÜNDÜLER.

Cilbabın açıklayıcısı Nur 31 ayeti inince de örtünmelerine daha ayrıntısıyla dikkat ettiler.

Abdulhamit 1 17 Mayıs 2010 19:30

Re: Görünen yerler müstesna
 
Alıntı:

Haluk:
Şimdide gelin bakalım Allah aynı ayette yaka açıklarını kapatın örtün sözü ile başın örtülme emrinin burada aynı şekilde verilip verilmediğine bakalım. Eğer gerçekten aynı yöntemle emrediyorsa siz haklısınız derim ve sizden özür dilerim.
bi humurihinne = ÖRTÜLERİNİ

Örtüleriyle Demesi başın örtüneceğine delildir. Çünkü neden örtüye vurgu yapsın ki. Yakası açık olan elbiseyi giymeyeceksiniz der veya göğüs üstlerini açık bırakmayacaksın derdi. Gögüs yırtmacından boyuna olan bölgeyi açık bırakmayın kapatın derdi.

İşte Mesaj bu şekilde yerine oturur. Şayet ayette böyle bir ifade olsaydı. İşte ben o zaman sizi anlarım bu ayette başörtüsü yok diye

Armagan 17 Mayıs 2010 19:55

RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA
 
Abdulhamit Bey siz Yitiksevda ve Haluk abi bu konuda yeteri kadar delıllerınızı sundunuz.Kimse inandıklarının tersini kabul etmez.Görünen o ki iki tarafda fikrinden zikrinden bir adım ötesini kabul etmedi.Dısardan baktıgımızda da (bence) daha fazla kafamız karışmasın artık derim....

HALUK GÜMÜŞTABAK 20 Mayıs 2010 12:16

Re: Görünen yerler müstesna
 
Değerli Abdulhamit kardeşim sizin için şu düşünce ve mantık yeterliyse, yani Rabbin herşeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdikki anlayasınız ayetine uyuyorsa sorun yok demektir.( Örtüleriyle Demesi başın örtüneceğine delildir.)
Armağan kardeşimiz bencede çok haklı hepimiz söyleyeceklerini söyledi uzatmanında bir anlamı yok zaten. Bundan sonrasını Allah ömür verdiğince hem bu Dünyada hemde Rabbin huzurunda göreceğiz. Allah cümlemizin yardımcısı olsun


SAAT: 21:50

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320