|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Yitiksevda,Açılış Tarihi: 04 Eylül 2009 (01:59), Konuya Son Cevap : 29 Mayıs 2020 (00:46). Konuya 19 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
09 Eylül 2009, 03:06 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI. 5. Zalimlere karşı CESUR olmak. Zalimlere karşı cesaretin sembolu İbrahim (a.s) bizlere örnekliktir.onun takipçileri olan peygamberler ve sadıklar da aynı İnanç ve kararlılık ile Zalimin Zulmüne meydan okumuşlardır.Hüseyin efendimiz zalimler ordusu ile karşı karşıya kalınca aynı sadakat ve kararlılıkla askeri olarak kendi ordusundan binlerce kez güçlü olan Zalimlere karşı Allah bana yeter edası ile Kıyam etmişliği ve Şehadeti ile Kutsal olan davayı sürdürmüştür. Biz müslümanlarda takipçileri olduğumuzu iddia ettiğimiz .Tevhid güneşlerinin aynı inanç ve kararlılıkları ölçüsünde her daim Zalime karşı mazlumdan yana bir tavır ile duruşumuzu sergiliyebilmeliyiz .Bunu da gerçekleştirebilmek için İslam davetçilerinin Temel kaynağı kuran ile Haksızlık ve zulümden yana değilde mazlumdan yana HAKK ve ADALET ölçüsünde bir tavır sergiliyebilmeliyiz. |
09 Eylül 2009, 23:51 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI. 6. Doğruluk Erdemli bir kişiliğe sahip olmak. Doğruluk her müslümanın sıfatlarından biri olabilmeli.Doğruluğu kendimizde gösterebildiğimiz vakit insanların güvenini kazanmak hiç te zor olmaz.Davetçilerde herhangi bir yalan eminsizlik vs vasfı tezahür ettiği vakit davet edilen kesimlerin bu şahıslara karşı güvensizliği ortaya çıkar. Bu sebeplerden ötürü her türlü davranış ve sözlerimizde özenli bir şekilde davranmalıyız.Doğruluk sıfatımızın zedelenmemesi için azami gayreti gösterebilmeliyiz.Hatta bizlere ulaşan herhangi bir konuda aktarmadan önce doğruluğunu araştırıp teyit ettikten sonra anlatmalıyız.Aksi takdirde aktaracağımız haberin güvensizliği ve yanlışlığı ortaya çıkınca toplumun güvensizliği ile karşı karşıya kalırız.Buda İslam davetçilerine ağır bir kayıp olarak önlerine çıkmaktadır.Bu tür yanlış anlamaları meyil vermemek için KURANIN emrettiği erdemli kişiliği her yönü ile elde etmek öncelikli hedeflerimiz arasında olmalıdır. |
11 Eylül 2009, 02:10 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI. 8. Öfkesine sahip olmak. Davetçilerin esas almaları gereken hususlardan biride Öfkesine sahip olmadır.Çünkü davetçi her zaman anlayış sahibi kişiler ile karşı karşıya kalmayabilir ve Hakarete rencideye iftiraya vs maruz kalabilir bu tür durumlar karşısında Eline kılıcı alıp kesmektense Kendisine yöneltilen eleştirilere Kurani bir yaklaşım ile cevap verebilme olmalıdır. Kişilerin hatalarına denk geldiğinde hemen Kafir Münafık Müşrik ilan etmektense Kişinin düşütüğü hatanın telafisi için gayret sarfedebilmelidir. Mümince duruş Kişilerin hatalarını İyiliği emrederek hayra yöneltme olmalıdır. İmam Alinin şu muhteşem sözleri Öfke anında ne yapılmasına dair güzel örnektir. mazlumun zalimden öç alacağı gün zalimin mazluma zulmettiği günden daha çetin olacaktır yaptığı ayıbı öven sana dalkavukluk eden bulunmadığın yerde seni ayıplar kınar nice zengin vardır ki yoksuldan da yoksuldur nice büyük kişi vardır ki aşağılık kişiden daha aşağılıktır nice yoksul da vardır ki bütün zenginden daha zengindir büyük kişilerin zaferi bağışlamak ve ihsanda bulunmaktır aşağılık kimselerin zaferiyse ululanmak azgınlık etmektir kim halkın ayıplarını görür onları kınar fakat kendiside o işleri yaparsa ahmağın ta kendisidir öfke delilikten bir kısımdır çünkü sahibi pişman olur eğer pişman olmuyorsa deliliği adamakıllı pekişmiş demektir. |
12 Eylül 2009, 01:39 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI. 9. El Emin vasfına Sahip olmak. İslam davetçisinin vasıflarından biride El emin olabilmek Peygamber efendimizin Nübüvetten öncesi ve sonrasına baktığımızda onu kimsenin reddedememesinin en Önemli sebebi bu üstün vasfa sahip olmasıydı.Bu sayede hiç bir kimse Peygamber efendimize El emin değildir diyememiştir.Hatta Nübüvetten önce Hacerül esvedin Kabeye yerleştirilmesinde sorun yaşandığı ve alınan karar gereği İlk kim içeri girerse onun bu işi yapacağına karar verilir ve İlk gelen Peygamber efendimizi olur orda bulunanların tümü Resulullahın gelişine memnun olmuşlardır ve Peygamber efendimizin sayesinde sorun çözülmüştür. Günümüzde El emin olması gereken Müslümanlar ne yazıkki bu vasfa sahip olamadıkları gibi İslamada zarar vermektedirler.Emanete riayet etmemeleri en başta Bize emanet olan KURANA SÜNNETE sahip çıkılmamasıyla baş göstermiştir.Kardeşin kardeşe güveninin kalmadığı bir Müslümanlık sergiliyerek MÜSLÜMAN olacak kişilere dahi engel olunduğunun farkında olamayanlar Peygamber Ümmeti olarak yüz karasıdırlar.İş yerinde güven bırakmayan Müslümanlar.Namusu koruyacak olması gerekir İken Namuslara göz dikebilenler.Emanete sahip çıkması gerekir ike Emanete riayet etmeyenler Peygamber ÖRNEKLİĞİ sergileyemeyenlerdir. |
17 Eylül 2009, 04:25 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI. 10. Sabrı ve Hakkı tavsiye etmek. KURAN’İ kerimde SABIR şöyle tarif edilmiştir: direnme, karşı koyma, yılmama, dayanma, inancının mücadelesini vermede her türlü zorluğa ve zulme direnme, başa gelen acı ve kötü olaylara karşı dayanmanın ve umutsuzluğa düşmemek: Yalnız günümüzde sabır anlamını yitirmiş bir şekilde algılanmakta,Yukarda belitilmiş kavramların tam tersine bir SABIR anlayışı hakim olmuştur.Allahın bizden istediği Dinini yeryüzüne hakim kılmak Zalim ve zorbalara boyun eğmemek ve bu yolda her tür çile ve sıkıntıya karşı dayanıklı olmaktır. " Rabb'in, türlü eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra savaşan ve sabredenlerin yanındadır. Elbette bütün bunlardan sonra Rabb'in bağışlayan, esirgeyendir" (Nahl-110) Kurani kerimde Özellikle Müslümanların vasıflarından olan Sabrı ve Hakkı tavsiye etmek bizler emredilmiştir. |
18 Eylül 2009, 01:09 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI. 11. İffetli ve İzzetli bir duruş sergilemek. Davetçilerin özelliklerinden biri olan İffet ve İzzet konusunda öncelikle Allahın kitabına müracaat edelim: Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli biz azab vardır. Onların tasarladıkları 'boşa çıkıp bozulur'. (FATIR 10) Ve onlar ırzlarını koruyanlardır; (MÜ'MİNUN 5) İnsanın nefsi daima yasaklara yönelme arzusundadır Ve insanlara Allah'ın sevmediği Haram klıdığı işleri yaptırır bu Nefsine uyanlar içindir.Nefsine uymayıp İzzetli ve İffetli olabilmeyi başaranlar ise tam aksine Allah'ın Emir ve Yasaklarını öğrenerek Nefsi ve Şeytani duygulara kapılmamak için Daima Allahtan yardım dileyenlerdir. Şehevi veya Dünyevi duygulara kapılan Müminler hata ettiklerini bilerek o anda Rabbe yönelmeli ve Nasuh bir Tevbe ile Allah'tan af dilemelidir.Mrehamet sahibi Yüce rabbimizden sığınma ve af dilemelidir.Dikkat ederseniz bizlere Nefis terbiyesi için ORUÇ emredilmekte zaafa düşme ihtimaline karşı Mümin olanlar Şükürlerini eda etme ve Haramlardan İzzetli ve İffetlice uzak durmak için Rabbe tam bir teslimiyet ile teslim olandır.Demekki İzzetli bir duruş Ve İffetli bir yaşam Nefsin ve Şeytani duyguların esiri olmamaktır... |
18 Şubat 2010, 22:10 | Mesaj No:17 |
RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI. Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiç bir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir." Hucurat Suresi, 15 Sayın YitikSevda çok güzel ele almışsınız Rahman razı olsun | |
18 Şubat 2010, 22:34 | Mesaj No:18 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
özür sahibi olmaksızın cihaddan geri kalan müminlerle, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad eden müminler elbette bir olmaz Allah malları ve canları ile mücahede edenleri, derece bakımından cihada gitmeyenlerden üstün kılmıştırGerçi Allah hepsine de en güzel yurt olan cenneti vâd etmiştir, ama mücahede edenleri, cihada katılmayanlardan çok daha büyük mükâfatlarla, tarafından derece derece rütbeler, hususi bir mağfiret ve rahmetle mümtaz kılmıştır Değil mi ki Allah gafurdur, rahimdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur) Nisa süresi 95.96.
|
18 Şubat 2010, 22:54 | Mesaj No:19 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
İslamda davetin can alıcı noktası, ilim ve fikir derinliğinin yanında bir de, İslamın güzelliğini hayatında fiilen sergilemektir, lisan-ı hal ile dinin güzelliğini kendi dünyasında yansıtarak, fiilen yaşamak ve bu güzelliği sevdikleriyle ve diğer insanlarla paylaşmaktır. Davetin tadı ve kıvamı, müminin söylediğini yaşaması, yaşadığını da konuşmasıdır. Böylece, Yaşayan bir hakikat olarak, gerçek insaniyeti, şefkat ve merhameti, adalet ve hakkaniyeti hayatında fiilen teşhir etmesidir. İslamda tebliğ, hem müslümanlara hem de gayr-i müslimlere yönelik bir faaliyettir; Müslümanlara Kuranın hakikatlerini ders ve talim ettirmek, vaaz ve nasihatte bulunmak, gayr-i müslimlere de dini tebliğ etmek, ilahi mesajı ulaştırmak ve irşad faaliyetlerinde bulunmak demektir. Kuran, İslam dininin yayılmasının yegane yolunun bu davet ve tebliğ olduğunu göstermektedir. Nitekim, Kuran-ı Kerim de, Hz. Muhammed (s.a.v) Allahın davetçisi olarak nitelendirilmiş (Ahkaf Sûresi,31) ve görevinin ancak tebliğ olduğu zikredilmiştir.(Al-i İmran 20; maide Sûresi,92 ; Rad Sûresi,40) Hz. Peygamber, tebliğ görevini yürütürken, insanların Hak dine yönelmeleri ve tek bir Allaha iman etmeleri konusunda azim gayret göstermiş, adeta kendisini helak edercesine çalışmıştır.Onun bu saffet ve samimiyetini Kuran şu ifadeler ile dile getirmektedir: (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın (Şuara Sûresi,3), Bu yeni kitaba İnanmazlarsa(ve bu yüzden helak olurlarsa), arkalarından üzüntü ile neredeyse kendini harap edeceksinKehf Sûresi,6) Hz. Peygamberin daveti ile ilgili incelikleri açıklayan ayetleri tetkik ettiğimizde şu temel mesajlar ortaya çıkmaktadır: Hz. Peygamber insanlar üzerinde bir zorba değildir (Gaşiye Sûresi,22; Kaf Sûresi,45) Hz. Muhammedin görevi insanları irşad, tebliğ ve davetten ibarettir (Al-i imran Sûresi,20; Maide Sûresi,92; Şura Sûresi,48) Bu din, Rabbin dosdoğru yoludur. Öğüt alacaklar için Allahın ayetleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır.(Enam Sûresi,26) Dinde zorlama yoktur. Doğru yol, sapıklıktan hak batıldan ayrılıp belli olmuştur. Artık kim tağutu (putları, batıl mabutları) reddedip Allaha iman ederse, işte o kopması mümkün olmayan en sağlam bir kulpa yapışmıştır. (Bakara Sûresi,256) Hz. Muhammed insanlığa bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderilmiştir.(Sebe Sûresi,28) Onun yolu aydınlıktır. Ona uyanlar aydınlık bir yol üzerindedir.(Yusuf Sûresi,108) Onlara yumuşak, yatıştırıcı söz söylemesi beyan buyrulmuştur. (İsra Sûresi,28) Müslümanlar sadece en güzel şekilde tebliğ yapmakla mükelleftirler. (Maide5/ 67 ; Nahl 16/125; Ankebut Sûresi, 46) Birine dini kabul ettirmek için baskı yapılamaz ve baskı altında gerçekleşen iman geçersizdir.(Bakara Sûresi,256 ; Yunus Sûresi,99 ; Kehf Sûresi,29 ; Hucurat Sûresi,14) Bundan sonra artık iman edip etmemenin insanların kendi istemelerine bağlı bulunduğu ifade edilmiştir. (Kehf Sûresi,29) Hz. Peygamberin davet ile ilgili uygulamasına bakıldığında, onun davet metodunun son derece mantıki, gerçekçi, tutarlı, makul, sistemli, olayların gelişimine muvafık ve insan fıtratına uygun olduğu görülmektedir. O, davetini en yakınlarından başlayarak kademe kademe diğer insanlara ulaştırma metodunu benimsemiştir. Hz. Peygamberin 23 yıl gibi kısa bir zamanda bu derece başarılı olması katiyen tesadüfi değildir. Bu çalışmaların arkasında şu gerçekler yatmaktadır: a) Hz. Peygamber tebliğ ettiği dininde samimidir. Çünkü getirdiği ahkama herkesten ziyade riayet etmiş, İslamı bizzat nefsinde en ileri derecede bilfiil yaşamıştır. b) Cenab-ı Hak Onu en güzel bir ahlak üzerine yaratmıştır (Kalem Sûresi, 4). c) Hz. Peygamber, emindir, bütün tarihçe-i hayatının şahadetiyle hiçbir yalanı işitilmemiş, hiçbir hilesi görülmemiştir. Onun en azılı düşmanları bile Onun sıdk ve doğruluğunu kabul etmiştir. Hatta risalet görevinden evvel kavim ve kabilesi, dost ve düşmanın ittifakı ile Ona Muhammed-ül Emin sıfatını vermişlerdir. d) Hz. Peygamber, bütün insanlara değer vermiş, siyah, beyaz, kavim ve kabile gözetmeksizin bütün insanları aynı samimiyet ve içtenlikle kucaklamıştır, insan şahsiyetine itibar etmiştir. e) Hz. Peygamber, af, müsamaha, hilm, şefikat ve merhameti kin, öfke, zorbalık ve düşmanlığa tercih etmiş, katiyen kaba ve sert davranmamıştır.(Al-i imran Sûresi,159) f) Çevresini ümitsizlik ve karamsarlığa götürmemiş ( Feth Sûresi,1; Nasr Sûresi,1-2) çalışmalarını daima azim, sabır, inanç ve karalılıkla sürdürmüştür. (Al-i İmran Sûresi,159) g) Hz. Peygamber tebliğ ve davet faaliyetlerini sürdürürken insanlardan hiçbir maddi menfaat ve şahsi çıkar düşünmemiş, onlardan hiçbir ecir ve ücret talebinde de bulunmamıştır. ( Sebe Sûresi,47 ;Yunus Sûresi,72; Hud Sûresi,29 ;Yasin Sûresi,21 ) h) İnsanlarla olan sosyal münasebetlerini kesmemiş, müslüman olan veya olmayan akraba ve çevresiyle ilgisini ısrarla devam ettirmiştir.(Duha Sûresi,9-10 ; Şuara Sûresi,214) i) İnsanların toplu bulunduğu her yerde (evde, çarşı ve pazarda, panayırlarda) tebliğ faaliyetini hikmetle ve ısrarla sürdürmüştür (Maide Sûresi,67). O davet mesajını komşu devlet reislerine de ulaştırmış ve onları İslama ve selamete davet etmiştir. alıntı |
29 Mayıs 2020, 00:46 | Mesaj No:20 | |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Alıntı:
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Konuyu değerlendir | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
BİR HİZMETKAR'IN KİŞİLİĞİ NASIL OLMALI? | AŞK'ÜL İSLAM | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 1 | 05 Aralık 2015 20:28 |
Hafta'nin konusu : Ana babaya hizmet nasil olmali? | Allahın kulu_ | Hafta'nın Konusu | 7 | 22 Ağustos 2015 10:16 |
MUHAMMED as mı ANLAMADAKİ USUL NE OLMALI\Zülküf Arslan | ZÜLKÜF ARSLAN | Zülküf Arslan | 0 | 20 Mart 2014 21:56 |
TEVHİT DAVETÇİSİ NASIL OLMALI | malikelşahbaz | Soru Cevap Arşivi | 1 | 22 Temmuz 2009 11:39 |
İLAHİYATÇI / SOSYALİSTLER İSLAM OLMALI | AŞK'ÜL İSLAM | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 24 Şubat 2009 23:24 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|