Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Ve Aşk Kulunun Alnından Öpüverir/Ali Parlak (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/30273-ve-ask-kulunun-alnindan-opuverir-ali-parlak.html)

Ali Parlak 24 Eylül 2014 09:06

Başımıza Gelen Belalara Neden Üzülmemeliyiz/Ali Parlak
 
EKMEK

Adam bakkaldan sıcak bir ekmek almış eve doğru gidiyordu. Güne güzel bir kahvaltı ile başlayacaktı. Birden ayağı dolaştı, sendeledi ve yere düştü. Ekmek elinden düşmüş çamura bulanmıştı.

Kaderine kızarak kalktı ve bakkala geri gitti. Yeni bir ekmek alarak evine döndü. Hala söyleniyor, niye bunlar hep benim başıma geliyor diye kızıyordu.

Ama köşe başında çökmüş ve iki gündür karnı aç olan kediyi görmemişti. Ama o kedinin gözyaşlarını Rabbi gördü.

Ve adamın elinden ekmeği alıp kediye ziyafet çekti...

Başımıza gelen her şeyin bir sebebi vardır. Biz bu sebebi bilsek de bilmesek de her şeyin bir sebebi vardır. Bizim göremediklerimiz var şu alemde. Onun için, bizi yaratan ve her şeyi gören Kudretin hatırına susmak gerek. Sonuçta her şeyin sahibinin uygun gördüğünü beğenmemek tutumuyla karşı karşıya kalabiliriz.
''Allah'ın yarattığını beğenmiyorum'' diyenlerden olmamak gerek. Ama çoğu kere tavırlarımızla bunu kastettiğimizin farkında değiliz.

Her şeyi merkezinde bırakmak gerek.


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 24 Eylül 2014 09:20

Cevap: Başımıza Gelen Belara Neden Üzülmemeliyiz/Ali Parlak
 
Alıntı:

Ali Parlak Üyemizden Alıntı (Mesaj 355454)
EKMEK

Adam bakkaldan sıcak bir ekmek almış eve doğru gidiyordu. Güne güzel bir kahvaltı ile başlayacaktı. Birden ayağı dolaştı, sendeledi ve yere düştü. Ekmek elinden düşmüş çamura bulanmıştı.

Kaderine kızarak kalktı ve bakkala geri gitti. Yeni bir ekmek alarak evine döndü. Hala söyleniyor, niye bunlar hep benim başıma geliyor diye kızıyordu.

Ama köşe başında çökmüş ve iki gündür karnı aç olan kediyi görmemişti. Ama o kedinin gözyaşlarını Rabbi gördü.

Ve adamın elinden ekmeği alıp kediye ziyafet çekti...

Başımıza gelen her şeyin bir sebebi vardır. Biz bu sebebi bilsek de bilmesek de her şeyin bir sebebi vardır. Bizim göremediklerimiz var şu alemde. Onun için, bizi yaratan ve her şeyi gören Kudretin hatırına susmak gerek. Sonuçta her şeyin sahibinin uygun gördüğünü beğenmemek tutumuyla karşı karşıya kalabiliriz.
''Allah'ın yarattığını beğenmiyorum'' diyenlerden olmamak gerek. Ama çoğu kere tavırlarımızla bunu kastettiğimizin farkında değiliz.

Her şeyi merkezinde bırakmak gerek.


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


ArO*çok çok güzel bi yazı...

su damlası 24 Eylül 2014 20:47

Cevap: Başımıza Gelen Belalara Neden Üzülmemeliyiz/Ali Parlak
 
Her şer de bir Hayır,Her Hayırda bir şer vardır...
Yüreğine sağlık Abim her zaman ki gibi güzel bir paylaşım olmuş..
Yüreğine kalemine kuvvet..
RAHMAN Razı olsun...

Allahın kulu_ 24 Eylül 2014 22:26

Cevap: Başımıza Gelen Belalara Neden Üzülmemeliyiz/Ali Parlak
 
Hyvanlari beslemekde mali artiriyor iste artan yemekleri ekmekler ile islatip kopeklere veriyorum bir abi dedi bayat ekmekleri kopeklere veriyorm ben bayat ekmekleri yemez saniyordum yemekle karistirnca yiyorlar beni gorunce kosarak geliyorlar:)


Allah razi olsun hocam

Ali Parlak 29 Eylül 2014 12:57

Aşk'a Aşk'la Aşk'ta Yolculuk/Ali Parlak
 
AŞK’I ÖĞRENELİM

Nasıl Bir Rabbimiz Var?

De ki: O, Allah birdir. Hiç kimseye muhtaç değildir. Doğmamıştır ve doğurmamıştır. Hiçbir dengi yoktur.
O’ndan başkası yoktur. Diridir. Her şey O’nunla vardır. Uyumaz, uyuklama gelmez.
Her şey O’nundur. O’nun izni olmadan hiç bir şey olmaz. O kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. O neyi bildirmişse, kulları ancak onu bilir. O’nun bildirmediğini kimse bilemez. O her şeyi kuşatmıştır. Gökleri ve yeri idare etmek O’na zor gelmez. O çok yüce ve çok büyüktür. Bütün büyüklüklerin ve yüceliklerin tek sahibidir.
Aşikarı da bilir, gizliyi de, gizlinin gizlisini de. Affedicidir, affetmeyi sever. Kullarını korur ve bağışlar. Hiçbir şey O’na benzemez. Noksanlıklardan, yarattıklarından münezzehtir.
Azamet O’nun şanındandır. Şirk koşulanlardan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O’nu teşbih ve tesbih eder. Hüküm sahibi O’dur. Mülk sadece O’nundur. En güzel isimler O’nundur.
(İhlas, Ayetel Kürsi, Hüvallahüllezi)
-----------------
O Aşk'tır
O’nun bir ismi de Vedud’dur. Kur’anda Hud ve Buruc surelerinde geçer. Çok şefkatli, muhabbetli, kullarını çok seven ve onlar tarafından çok sevilendir. Sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya tek lâyık olandır. Sevgi ve dostluk hissini yaratandır.

Sevgiyi yaratan O olduğu için Aşk’ı da o yaratmıştır. Dolayısıyla O Aşk’tır. Aşk O’ndan doğar.

O’ndan gayrısına olan tüm aşklar söner yok olur. Çünkü Allah kıskançtır. Sevdiği kulunu kıskanır. Kendisinden gayrıya olan tüm aşkları gönüllerden siler alır.

Zaten kullar da aşık oldukları kişileri severken aslında O’na aşık olduklarının farkında değillerdir. Çünkü aşık oldukları kişiler de O’nun eseridir.
Bunun farkına varırsa eğer kul, aşkı ezeli ve ebedi olur.
Allah’ın kulunu kıskanması diye bir şeye de gerek kalmaz. Çünkü kul, aslında O’nu sevdiğinin farkına varmıştır. Allahu Teala da aşkını kendisine yönelten kulunu gayrıdan kıskanmaz. Çünkü O artık onunladır. Yani Allah artık kuluyladır.

Devam edelim inşallah… Aşk izin verirse…


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 01 Ekim 2014 09:08

Cevap: Aşk'a Aşk'la Aşk'ta Yolculuk/Ali Parlak
 
GÖLGE

Zamansızlık... Mekansızlık… Hiçlik…

Zaman yoktu, mekan yoktu, yok dahi yoktu.
Sadece O vardı… Kendi kendine… Başka yok… İlla O… (Hala da öyle ama orasını karıştırma, ne ben anlatabilirim, ne sen anlayabilirsin.)


İlla ene diyordu… İlla ente’nin zuhuru için, Ez Zahir esmasının tecelli etmesi gerekiyordu. Bir nur parıldadı, şimşek misali… Bir an’da oldu her şey…
Öyle bir nur ki, tüm esmaları gösterecek…

Ama kimse göremedi bu nuru… Çünkü bir şeyin bilinmesi için, o şeyin zıttı gerekliydi. Ez- Zahir tecelli edince, nur açığa çıktı tüm güzellikleriyle.

İşte bu nura bir isim verildi, ya da ismiyle müsemma o ismi kendisi alıverdi o anda. O isim mi?
Muhammed…(sav)

Evet o nurun ismi Muhammed(sav) idi. Tüm güzellikleri kendinde toplayan, güzelliklerin ilham aldığı bir nur.

Nur-u Muhammed…

O’ndan gelmişti, yine O’na dönecekti. Ama O’nun bilinmesi gerekti. İşte onun için O’ndan gelmişti övülmüş olan. Daha olmadan övülmüştü O’nun tarafından.

Ama o nuru kim bilecekti? Yine Kendisinden başka…

İşte ondan sonra o nur ile açığa çıktı, gölge…

Gölge var oldukça, sağdan sola- soldan sağa secde edip duracaktı… (Bk. Rad Suresi 15)

Gölgenin zuhuru, Nuru Muhammedi’nin de görünmesine sebep oldu. Belki bazı insanlar o gölgeye kötülük diyecekti, razı olmayacaktı ama olsun. O gölgeler olmasa güzellikler nereden bilinecekti ki…

Gölge sayesinde bilinecekti tüm güzellikler...


Devam edecek inşallah…


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 01 Ekim 2014 09:51

Cevap: Aşk'a Aşk'la Aşk'ta Yolculuk/Ali Parlak
 
NEYDEN YARATILDIK
.


İşte BE'nin nokta sırrı da burada gizli...

Bunu şu şekilde özetlemek mümkündür. Deniz dalgalandı ve sonlu çokluklar oluştu.

Bir rivayette
Hz. Cabir(ra) anlatıyor:
- Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun, Allah'ın her şeyden önce ilk yarattığı şeyi bana söyler misiniz, diye sordum. Şöyle buyurdu:

- Ey Cabir! Her şeyden önce Allah'ın ilk yarattığı şey senin peygamberinin nurudur. O nur, Allah'ın kudretiyle onun dilediği yerlerde dolaşıp duruyordu. O vakit daha hiçbir şey yoktu. Ne Levh, ne kalem, ne cennet, ne ateş / cehennem vardı. Ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne cin ve ne de insan vardı.
Allah mahlukları yaratmak istediği vakit, bu nuru dört parçaya ayırdı. Birinci parçasından kalemi, ikinci parçasından Levhi (Levh-i Mahfuz), üçüncü parçasından Arş'ı yarattı.

Dördüncü parçayı ayrıca dört parçaya böldü: Birinci parçadan Hamele-i Arşı (Arşın taşıyıcılarını), ikinci parçadan Kürsi'yi, üçüncü parçadan diğer melekleri yarattı.

Dördüncü kısmı tekrar dört parçaya böldü: Birinci parçadan gökleri, ikinci parçadan yerleri, üçüncü parçadan cennet ve cehennemi yarattı.

Sonra dördüncü parçayı yine dörde böldü: Birinci parçadan müminlerin basiret nurunu / iman şuurunu, ikinci parçadan -mârifetullahtan ibaret olan- kalplerinin nurunu, üçüncü parçadan tevhitten ibaret olan ünsiyet nurunu (La ilahe illallah Muhammedur-Resulüllah nurunu) yarattı. (bk. Aclunî, I/265-266).

İlk yaratılan Nuru Muhammedi oldu. İşte bundan sonra var olduğunu sanan tüm esmalar, bu nurdan yaratıldı.

Esmalar, çeşitli terkiplerle eşyaları meydana getirirken, alemler de yavaş yavaş bulundukları yerleri alıyorlardı.

Her şey bir bir zuhura çıkıyordu. Ez-Zahir esması tecelli ederek görünüyordu artık. Ama görene...

Herkes göremedi O'nu... İlla O'nun dilediği esmalar hariç... Ama bir de El-Batın yönü vardı O'nun... O'nu kimse tam olarak hakkıyla bilemedi... Gizli bir hazine olarak kaldı, sadece Kendisinin bildiği bir hazine... Ta ezele kadar da böyle devam edecek... Çünkü O ezelidir...



Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 01 Ekim 2014 12:58

Cevap: Aşk'a Aşk'la Aşk'ta Yolculuk/Ali Parlak
 
CELAL VE CEMAL


Yahudiler, 'Allah'ın eli sıkıdır' dediler; dediklerinden ötürü elleri bağlandı, lanetlendiler. Hayır, O'nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarfeder. And olsun ki, sana Rabbinden indirilen sözler onların çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Savaş ateşini ne zaman körükleseler Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah bozguncuları sevmez. (Maide Suresi 64)


Öncelikli olarak şunu belirteyim: O bir el sahibi olmaktan münezzehtir.
Sonra da şunu: Bütün eller O'nundur.

Şimdi de ayette belirtilen iki ele gelelim: O bütün işlerini iki eliyle yapar. O'nun iki eli de sağdır.
Buradaki söylenen iki el Celal ve Cemal elleridir.
O bütün işlerini Celal ve Cemal olan iki kudret eliyle yapar ve iki eli de açıktır...

Her Celal olan işte bir Cemal gizlidir. Her Cemal'de de Celal gizlidir. Sizin için hayırlı sandığınız hayırlı olmayabilir. Tam tersine, hayırsız sandığınız da hayırlı olabilir...

O'nun iki eli de açıktır. Etrafınıza bir bakın, Celal ve Cemal iç içedir.

O Cennetini Cemal eliyle, Cehennemini de Celal eliyle yaratmıştır.

Hayır ve şer kulların eliyle işlenir. Dikkat edin ki elinizden şer çıkmasın. Yoksa sonuçlarına katlanırsınız...



Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

GÖKCEN_AZRA 01 Ekim 2014 14:47

Cevap: Aşk'a Aşk'la Aşk'ta Yolculuk/Ali Parlak
 
elinize
emeğinize
yüreğinize sağlık
hepsi birbirinden güzel

Ali Parlak 01 Ekim 2014 18:22

Cevap: Aşk'a Aşk'la Aşk'ta Yolculuk/Ali Parlak
 
NİÇİN YARATILDIK?

Yüce Mevla buyurdu: Bilinmek, sevilmek istedim... Adem'i yarattım.

Nedir Adem?
Aynadır. Yokluk aynasıdır Adem...
Yüce Mevla bilinmek isteyince, varlığına ayna tuttu.

Varlık karşısında ayna, sadece yokluk olabilir. İşte Adem de bu ayna idi. Yokluk aynası.
Yokluk aynası var olur olmaz, O'nun esmalarının akisleri aynada tecelli etmeye başladı.
Her şey Kün emrinin Kaf'ı hürmetine tecelli ediyordu...

Kalem her şeyi bir bir yazdı. Hiç bir eksik bırakmadan. Sonra kalem kırıldı... Artık tüm kulların kaderi Levhi Mahfuzda yazılıp bitmişti. Ve kalemin görevi de bitti... O her şeyi biliyordu. Çünkü O El-Alim'di... O'nun bilmesi kaderdi... Ve zamanı geldiğinde kalemin yazdığı kader tecelli edince buna kaza denilecekti... Esmalardan bazıları O'nu suçlayacaktı, bazıları O bilmez kul kendisi yapar diyecekti...
Halbuki her esmanın kendisi bir kalemdi. Yani her esma kendi kaderini kendisi yazmıştı. Kader konusu tehlikeli bir deniz olduğu için fazla yüzmüyoruz...

Her esmanın birinci görevi, O'nu bilmek ve sevmektir. Zaten yaratılış sebebi de budur. Sonra kulluk gelir.
Nedir kulluk? Öyle namaz, oruç gibi ibadetlerle kulluğumu yerine getirdim diyemezsiniz. Mevlana gibi; ''Kul oldum, kul oldum, kul oldum... Yolunda iki büklüm oldum.'' demek gerekir.

Bir gün ömür olur da iki büklüm olursak, O'nun yolunda geçen bir ömürle olmalı. Çünkü O'nun bütün işi bizimle... Niye bizim işimiz de O'nunla olmasın?
O her anımızda bizimle konuşuyor ve bize her anımızda diyor ki: ''Kulum, Ben seninleyim, ya sen kiminlesin?''

Her anımızda O'nunla olmak, her anımızda O'nu sevmek, her anımızda O'nu O'nunla bilmek gerek... Ömür O'nunla geçerse, işte kulluk budur. Bir kul için kulluktan daha üst bir mertebe yoktur. Kulluk ile övünülebilir ancak başka şeyle değil...

Zahir esmasıyla O göründü, O'nu görmek gerek. O'nu da ancak O'nunla görebilirsin. Yoksa bu baş gözün ile görmeye kalkarsan O'nu, gözün yorgun olarak sana geri döner.

Batın esmasıyla da gizlendi O. O'nun için görünmez oldu. Bunun için de kulun: ''Allahım, Seni hakkıyla bilemedim.'' demesi gerek...

Batın soldur, Zahir sağ... Onun için namazda sol el sağ elin altında gizlenir...

Amacımızı aşmayalım... :)

Biz bu aleme sevmek, delice sevmek için geldik. İşte bunun adı Aşktır. Çünkü O sevilmek istemiştir. O'nu Aşk ile seven kullar var. Onlar gibi olamasak da, onları sevenlerden yapsın Mevla bizleri...

Eğer O'nu delice seversek, O'nun izin verdiği kadarıyla O'nu O'nunla da bilebiliriz... Öyle olur ki, tutan elimiz, gören gözümüz oluverir...

Sonra kulluk... Bu öyle bir makam ki... Peygamberlik makamından bile üstündür. Onun için peygamber efendimiz, Kulluğu tercih etmiştir...







Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


SAAT: 18:31

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320