Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmuş!

[Hâdimul İslam]

Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmuş!

Eşkiya dünyaya hükümdar olmuş!

Tasması elinde köpeği de var, hem köpeği hem kendisi saldırıyor!

 Artık bu coğrafyada hiçbir ülke (hiçbirimiz) güvende değil!

Uygarlık ve medeniyet dedikleri şey, vahşilik ve eşkiyalığın makyajlanmış halinden başkası değil, bunu bir kez daha görmüş olduk!

Uluslararası hukuk diye bir şey yok!

İnsan hakları diye bir şey yok!

Yaşam hakkının olmadığı bir yerde/dönemde, on binlerce sivilin, kadınların, çocukların katledildiği, soykırımın yapıldığı bir dünyada,

İnsan hakkından, hukuktan vesaireden bahsetmek komedidir komedi; ama tabii ki trajikomik komedi!

Batı medeniyetinin canı cehenneme!
Vahşetin medeniyeti mi olur?

Artık tüm gücümüzle bilime ve teknolojiye odaklanmalıyız, güvenliğimizi sağlayacak başka bir mekanizma yok.

Allah’tan ümit kesilmez ama İslam coğrafyası bu kafayla devam ederse; şahsi, nesebi, asabi, meşrebi ve mezhebi taassuplarını terk etmez ve Allahın ipine (Kur’ana) sımsıkı sarılmazsa,  birlik olmazsa, maalesef daha çok dayak yiyecek demektir!

Allah yasalarını koymuş ve ilan etmiş, bunlar değişmez; “düşmana karşı hazırlığını yap” diyor, füze ise füze, uçaksa uçak, uyduysa uydu… artık cephe savaşı yok, artık meydan muharebesi yok, savaş uzaydan yönetiliyor, uzaydan… içinde uzayla, astronomiyle ilgili yüzlerce ayet bulunan, seni uzay hakkında düşünmeye/çalışmaya teşvik eden (bunu ibadet sayan) bir Kitabın varken ve onu okuyorken, gereğini yapmıyorsun, olacak iş mi bu?

Zeki Bayraktar

[Medine-web]

Ey Müslüman liderleri Münafık Kuklalar!



Irak’taki Ebu Gureyb hapishanesinde Müslüman kadınların feryadı hâlâ kulaklarımda:
“Coniler, Toniler Askerler kirletti bizi, hepimiz hamileyiz, gelin öldürün bizi!”

Onların piçlerini taşıyoruz, gelin biz kirlendik bizi öldürün, kurtarın bizi!

Ve siz bu seslere kulak tıkadınız...

Mısır’daki ABD kuklası darbeye sessiz kaldınız, Esmaların şehadetini izlediniz.

Halepçe’de çocuklar can çekişirken annelerine “elma kokusu geliyor” diyorlardı.
Oysa ne bilsinler ki, o koku ölümün, zehirli gazın kokusuydu.
Bu feryatlara sağır oldunuz...

Hama’da da aynı acılar yaşandı.

İran’da kürt çocuğunun gözü önünde babasını idam ettiniz.
Siz var ya, şerefsizsiniz, acımasızsınız, zalimsiniz.
Allah da başınıza sizden daha zalimini musallat etti.

Suriye’yi dağıttınız, perişan ettiniz.
Yuvaları yıktınız, kadınları fuhuşa, hiç şaşmadığınız ihmal etmediğiniz sünnet evlilikler kuma pazarı...
erkekleri de ucuz işçi pazarına sürdünüz.

Irak’ın, Suriye’nin, İran’ın Kürtlere yıllardır yaptığı zulmü, oluk oluk akan kanları elbette Kürt Müslümanlar unutmadı.
O kadar can yaktınız ki…

Bugün başınıza gelenlere Kürtler üzülmüyor, hatta öfkeleri o kadar derin ki bazıları “oh olsun” diyor.
Siz kardeşliğin kıymetini bilmediniz, adaleti ayaklar altına aldınız,zalimleştiniz ve şimdi de yalnızsınız!

Bir liderin yıllar önce “ABD Irak’ta başarılı olsun diye dua ederiz, destek veririz” dediği o sözler aklınızda mı?
İsrail’in güvenliği konusunda “tam destek” verenler sizler değil misiniz?

Halkınıza şirinlik yapmak için “Wan minut” diye yalana sarılanlar,
Azerbaycan’ın İsrail’e duyduğu hastalıklı ticari ve askeri aşkla göz göre göre ihaneti!

Trump Arap ülkelerine geldiğinde:
Onlarca Arap kadını saçlarını sallaya sallaya Trump’ın önünde gösteri yaptı.
Ey sözde liderler! Kadınlarınızı teşhir eden pezevenklersiniz, hem de şatafatlı saraylarınızda, kameralar önünde!

Bir yanda siyonist uşağı Trump’a övgüler dizip kadınlarınızı döktünüz ortaya,
Diğer yanda ümmete nutuk attınız: “Biz ümmetin lideriyiz” diye!
Siz ki süslüman görünüp, Batı’nın pezevenkliğini yapıyorsunuz.
Siz ki ümmetin kanını sattınız, onurumuzu çöpe attınız.

Ey Musa, gönlümüz senden yana ama kemiğimizi İsrail veriyor.
Çoğu süslüman liderin ekonomisi, İsrail’in çıkarlarına bağlı,
İsrail kızarsa “ekonomim çöker” diye ürküyorlar.

Filistin’e, Yemen’e, ürdüne,libyaya halkına “Kahrolsun İsrail!” diye slogan attırdınız,
Arka planda “Ey İsrail, senden yanayım, ama halka şirin gözükmem lazım” diyenlersiniz.
Danışıklı dövüşün ta kendisi bu! Münafıklığın müzebzebineliğin ta kendisi bu!

Ve şimdi, Allah belanızı verdiğini görünce,
“Ey ümmet, kurtarın bizi Siyonist İsrail’den” diye yalvaranları görüyoruz;
Tıpkı Firavun’un boğulmak üzereyken iman etmeye çalışması gibi!

Bu pezevenkliğin, bu ihanetin hesabını vereceksiniz!
Kur’an sizi “müzebzebîn” olarak tanımlıyor: Ne onlara ne bunlara tam bağlı olmayanlar.
Ama siz ne ümmetin, ne Allah’ın, ne de hakkın yanındasınız!
Siz, Kur’an deyimiyle münafıksınız! Zalimsiniz!

Tıpkı o meşhur hikâyede olduğu gibi:
Bir Ermeni, bir Kürt ve bir Türk...
Ermeni "sen yabancısın diye dövülür, Kürt “niye ermeni ile birlik oldun” diye dövülür, Türk “niye onlarla iş tuttun” diye dövülür.
Sonra herkes dayak yedikten sonra...

Ve o Türk mırıldanır:

“Aslında Ermeniyi dövdürmeyecektik…”

Ama artık çok geçtir.
Çünkü zulme göz yuman herkesin kapısına bir gün o zulüm dayanır.
Ve şimdi sıra size gelince feryat ediyorsunuz:

“Ey ümmet, kurtarın bizi!”
Ama biz de dönüp diyoruz ki:
Irak vurulurken sustunuz.
Suriye paramparça edilirken bakakaldınız.
Yemen açlıktan kırılırken petrol anlaşmaları yaptınız.
Lübnan'ı, Libya’yı gazzeyi Batı lime lime ederken kahrolsun ile yetindiniz.

Ve şimdi şaşkınsınız değil mi?
Ama çok geç...

Tıpkı o hikâyedeki Türk gibi bugün siz de diyorsunuz:
“Aslında Kaddafi’yi dövdürmeyecektik...”
Ama artık Kaddafi de saddam da esad da yok.
Ve artık size sıra geldi.