Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Muhsin Arslan (https://www.forum.medineweb.net/21-muhsin-arslan)
-   -   Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!/Muhsin Arslan (https://www.forum.medineweb.net/muhsin-arslan/20260-tasavvuf-dusmanligi-cehalettir-muhsin-arslan.html)

kamer34 01 Aralık 2011 21:56

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
Tasavvuf bir ideolojidir ve bu ideoljinin belirli kriterleri vardır. Belirli kriterler üzere bina edilmiş bir ideolojinin hem dünya hem ahiret ile ilgili görüşleri varsa bunun adı dindir. Eğer bu kriterler islam dinine uygun ise bunun adı tasavvuf değil islamdır.


Tasavvuf ideoljisinin temelini oluşturan ,rabıta,fenafillah,enelhak,vahdeti-vucut ve daha nice kavramlar islam dininin temel kaynaklarıyla uzaktan yakından alakası bulunmamakla birlikte tevhid kelimesiyle doğrudan çakışmaktadır.....

Eğer bu kavramlar küçük günah şeklinde değerdlendirme durumunda kalırsak çok fahiş bir hata yapmış oluruz. Tevhid kelimesini bozan yani islam dininin esaslarını oluşturan meselelerde hata yapanlar tabiki bu dinin birer mensupları olarak değerlendirilemezler..

Bazı arkadaşlarımız geçmiş alimlerde ihtilaf etmişlerdir,fakat birbirlerini tekfir etmemişlerdir demekteler. Şunu unutmamak lazımki selef alimlerimizin hiçbir dinin esasları hususunda asla ihtilaf etmemişlerdir...

Igra üyemizinde işaret ettiği gibi tasavvuf ehli gerek şeyhler gerek müritler tağuti düzenlerle hiçbir sorunları olmamıştır. Oysaki tevhid düşüncesinin olduğu her belde şirk ile mücadelesini her dönemde devam ettirmişlerdir....

Türkiyedeki bazı tarikatlar daha düne kadar demirellere özallara ecevitlere oy veren kesimlerdiler... bugün ise tağuti başka bir yüzüne oy vermekteler... Ne kemalizmle nede başka bir dinle hiçbir derdi olmayan bir yığın (keremejiden) oluşan halk yığınları olmaya devam etmektedirler...

Vatan,millet,sakarya olgusu bunlarda en üst düzeydedir.... BEN şunu merak ediyorum şuan kuran ayetleri inmiş olsa idi acaba bu ideoloji hakkında nasıl sert ayetler inerdi....

İslam tüm açıklığıyla ortada iken bizler neden farklı anlamsız düşüncelerin peşine takılırız onu bir türlü anlamak mümkün değil..... Haşa dinde eksiklik varmış gibi biraz panteizm biraz yahudilik biraz hıristiyanlık azıcıkta islam karışıtırarak yeni dinler ortaya çıkarmak suretiyle halk yığınlarını allahın adını kullanarak dolandıran zatlar muhakkaki acı bir azap ile cezalandırılacakları kuranın birçok ayetlerinde açık bir şekilde beyan edilmiştir.

La diyebilmek adlı kardeşim Vandan depremzede misafirlerim vardır,bu yüzden konulara fazla katılım yapamıyorum... Şuna emin ol hiçbir müslüman insanların kınamasından korkmaz,onlar ancak Allah’ın kınamasından korkarlar.... Sen bu konuda rahat ol inşallah

Allah’a emanet olunuz............

Medine-web 02 Aralık 2011 16:45

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
la diye bilmek,
almış olduğun bu niçkin şerhine teredütsüz iman ediyorum.nefes aldıkça Allaha baş eğmek için Tağuta,hurafeciliğe,uydurmaya,saçmalıklara baş kaldıran bir kardeşinizim inşaallah.abdulmelik ile Yaralı_Sine diye iki ayrı niçk kullanıyorum.yaralı sinenin yazdıklarına yapılan eleştirilere muhatap olarak kısaca cevaplıyacağım inş;

1-hiç bir cemaate mensup değilim,hepsinide okuyorum.bir eğitimci,araştırmacı olarak kütüphanemde incil tevrat humeyni şeriati teymiye abduh elbenna kutup geylani gazali ikbal rabbani marks aristo zertüşt vs gibi geniş bir yelpazeden faydalanıyorum,hepsini teredütsüz okuyorum.felsefeyı okuduğumda yada teslis çıkmazını veyahut yahudilerin inanç faşizmini,yahut islamin bazı bataklık olan cemaatlerini okuduğumda,islama bi kez bi kez bi kez daha iman ediyorum(ey iman edenler iman ediniz).yada "edebi edepsizlerden öğrendim" diyen lokman as misali...

2- kuran ve sahih sünnet dışında hiç bir delili kaynağı kabul etmedim etmiyorum.kuran ve sünnetin arasını ayıranlarıda kabul etmiyorum.Allah ve resulunu çakıştıranları da...mezhepliyim mezhepçi değilim,mezhepleri red edip,kendi kafasına göre kurana girişenleride...bir alimdeki,eserdeki bir kusur ile,tüm doğrularını red eden toptancılarıda...bir alimde görülen doğru ile tüm eseri kabul eden toptancılarıda...sizin la diyebilmek'ten bunu anlıyorum.tek tartışılmaz kayan kuranı kerimdir,tek tartışılmaz insan hz muhammeddir.diğer vs lerin doğrularını alır yalnışlarını iade ederiz.gazali gibi bir alimden çok faydalanmışımdır ama tasavufçu değilim,ibn teymiye gibi bir alimden de faydalanmışımdır ama vahhabi değilim.imam humeyniden de faydalandım şia değilim.şiayı vahabbiyi sunniyi mezhepliyi selefi kuran sünnet sofrasında toplayıp dilediğimden faydalanıyorum.soğanı sevmediğim için küfür etmem,kullanmam da.sevmediğim için küfür tekfir yolunu seçmem,faydalanmam ama saygı duyarım.KISACASI TEK İSİM OLMASI GEREKEN İSLAM,ONLARVA ÇEŞİTLİ AD ALTINDA DAĞILMIŞSA,HEPSİNİ İSLAM ÇERÇEVESİNDE KARDEŞİM BİLİRİM,SEVDİĞİM KARDEŞLERİMLE NAMAZ KILARIM,SEVMEDİĞİM KARDEŞLERİME SELAM İLE YETİNİRİM.

3-islam cemaatleri özelikle tasavuf kolları konusunda iqra kardeşimle bir noktada hem fikirim.içlerinde ebu lehebleşen müşrikler olduğu gibi,ebu talipleşen gurur hastalarıda vardır,ebubekir gibi imanında berraklığı seçenleride vardır ama ömer gibileri malesef bulamadım görmedim duymadım.bu yelpazenin hepsine iman ehli diyemiyeceğim gibi müşrikde diyemem,çünkü bu benim işim haddim görevim değildir.tasavuf dalındaki şirk bataklıkları ile gerek sanalda gerek reelde hep mucadele etmişimdir.abdulmeliğin medineweb de bu konudaki 1 yıl önceki mücadelelerini araştırabilirsiniz..eğer sizin dediğiniz gibi tasavufun hepsi müşriktir dersem ki allaha sığınırım,imam gazali,bediüzzaman,geylani gibi alimlerden haya eder kul haklarından korkarım.en önemlisi görevli olmadığım bir konuda konuşmaktan haddimi aşarım.sizede tavsiyem tekfirden uzak durun...eleştirmek ile tekfir farklı konudur ve farklı sorumlulukları vardır.tekfir edeceğiniz kişi isabet değilse o söz size döner (hş).

4-tv lerde çıkan bazı palyaço buzuntuları,televole alimleri(!),be'lam kırıntıları,la diyebilmek kardeşimizin eklediği videoları(ki bu palyaçoların sayısı bir elin parmaklarını geçmez),tüm tasavufun temsilcileri olarak bize bunları sunarsanız,gülünç duruma düşersiniz.fadime,müslüm,cübbeli,yahya işte tasavuf budur oh ne ala!

5-islama sokulan,dayatılan,bidat, hurafe, saçmalık ,uydurma, rüya, keramet, uçmak kaçmak, şirk,rakiplerini tekfir etmek,kendi izzetini başkasının zilletinde aramak,kuran sünneti dışlayıp kendi kaynaklarını dayatmak,mürşitlerini peygamberden daha alim gören ukalalar............. vs vs vs bunlara destek veren,tavsip edenlerden Alaha sığınırız.....

saygılar...

İqra 02 Aralık 2011 18:55

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
Allah razı olsun Abdulmelik kardeşim.
Güzel tespitlerde bulunmuşsunuz.
Doğruların tespitinde ölçümüz çok önemlidir.
Tekfirci olmaktan ziyade,yani şuna müşrik buna kafir demekten ziyade,
kafirin müşriğin tarifini yapmalıyız.Herkes kendi yerini kendisi bulsun.
Ama şöyle de bir gerçek varki,Müslümanın Müslümanlığı nasıl naasla sabitse,
Kafirin küfrüde naasla sabittir.
Küfrü alenen açık olanlarda müslüman muamelesi yapmamalıyız.

MERVE DEMİR 03 Aralık 2011 21:14

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
her konuda olduğu gibi tasavvufuda afyonlaştıran kesimler çıkmıştır.
bu yüzden tasavvufta halk yığınlarının afyonudur.

Medine-web 03 Aralık 2011 22:24

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
Alıntı:

İqra Üyemizden Alıntı (Mesaj 145780)
Allah razı olsun Abdulmelik kardeşim.
Güzel tespitlerde bulunmuşsunuz.
Doğruların tespitinde ölçümüz çok önemlidir.
Tekfirci olmaktan ziyade,yani şuna müşrik buna kafir demekten ziyade,
kafirin müşriğin tarifini yapmalıyız.Herkes kendi yerini kendisi bulsun.
Ama şöyle de bir gerçek varki,Müslümanın Müslümanlığı nasıl naasla sabitse,
Kafirin küfrüde naasla sabittir.
Küfrü alenen açık olanlarda müslüman muamelesi yapmamalıyız.

değerli kardeşim,
eğer suçlu-munafık-müşrik-bel'am-hurafeci arıyacaksak bulmakta hiçte zorlanacağımızı sanmıyorum.dediğiniz gibi insanları küşrik kafir yada mumin ilan etmekle bi şey kazanmayız,bu bizim işimiz de değildir zaten.sadece tasavuf kesimi islama zarar vermiş desek pek doğru teşhis değildir.
cemaatlere yüzeysel bakalım isterseniz ;

1-gülen cemaati turancılık,türkçülük sevdası üzere kurulmuş bir cemaattir.islamın red ettiği ırkçılıkla mensubu olab milyonca müslümanı bu şekilde zehirlemedi mi? inkar edilmesi halinde,dünyanın her tarafında müslümanlara yapılan zülümü görmezden gelip,ırak,filistin,afganistan,mısır,afrika ülkelerindeki zülmü,başa yerleştirilmiş arap masonlarının-piyonlarının zülmlerini dile getiren,mucadele eden,demeç veren bir şey gördünüzmü hocaefendiden(!).hatta ve hatta gazze olayında israil lehinde demeç verdiğini duymadınız mı ?onun işi gücü dünyanın her tarafında türkçe-türkçülük aşılamak değilmi?..her yıl türkçe olimpiyatlarını görmediniz mi? holdingleşmekten,makamları ele geçirmekten,her köşede mutlaka bakal açmaktan başka ne gördünüz ? islam adına ne kazandık ? islama faydası ne oldu şimdiye kadar ? papaz keşiş hahamlara sarılmaktan başka ?

2-tunahan cemaati,işleri güçleri,kuran içeriğinden bi haber,rüya keramet hurafe ile robot gibi yetiştirdiği,suya sabuna dokunmayan,hocasına bağlı zikri ile uğraşan kuran papağanlarını yetiştirmek değil midir ? başka olumlu bir tarafına rastladınız mı ? gülencilere benzer maddiyat toplamaktan başka ne gördünüz ?yada islama faydası ne ?

3-nur cemaati,bediüüzamanın yaşantısıyla mucadelesiyle alakası kalmış mı sizce ?kendi aralarında bile onlarca cemaat kurmadılarmı ? islam alemine yapılan zülüm haksızlıklarda seslerini ne zaman duydunuz? kendi üstadlarını yüceltmek daha yüceltmek daha daha yücetme sempozyumlardan başka ne duydunuz ? islam dini ne hayr gördü bu cemaatten ?risaleti nur türkçe osmanlıca kürtçe arapça karışık bir dil ile yazılmış malum.yeni nesil bu dilden anlamıyor malesef keşke anlasa.40 yıldır bu kitapları adeta ezberlettiler mensuplarına.kim ne anladı ? anladıysa icraat nerde ? tansu çillere oy vereceğiz diye demeç vermediler mi ? icraat bumuydu ? bediüüzaman sağ olsaydı bu demeci verirmiydi acaba ! yaşadığım küçücük ilçede sayıları 40 kişiyi geçmez ama bi kaç gurup olmuşlar? hayrola amaç Allah rızası mı ? maddi parsel sevdası mı ?

4-hizbullah cemaati, ki ergenekonla hizbuşeytan olduğu dünya alem öğrendi.bölgemizde binlerce insanı yargısız infaz yapmadılarmı,gömmedilermi,asit kuyularına atmadılar mı ? ne adına ? ilayı kelimetullahı yuceltmek için miş değil mi!

5-menzil cemaati,cübbeli cemaati,sultanahmed cemaati,nakşiler,halidiler,nurşiniler...... vs vs vs ....
özellikle menzil cemaati karı kız cariye harem kurma para toplama hurafe uyuşturma dışında icraatleri nedir merak ediyorum? bunca darbe oldu,inşaallah diyen müslüman bile darbe yedi ama bunların kılına dokunulmadı niye acaba ?

hangisini saysam ki...

kardeşlerim,
bizim işimiz bunları saymak değil işte,hakkı hakikatı dile getirmek,kim hangi kategoriye giriyorsa kendisi belirlesin. nass ile sabit olsa da biz tekfir etmiyelim ve işimiz olmamalıdır derim.

yukarıdaki 5 madde olarak teğet geçtiğim konuların içine girmek istemiyorum.yaşanan bazı rezaletleri de dile getirerek anlamsız bir zaman kaybına da girmek istemiyorum.ama şuna inanıyorum ki,Hz muhammed sav kalksa bunları ziyaret etse,hiç birisinin onun yüzüne bakacak yüz olacağını sanmıyorum.hiç birisinininde siz halis muvahit şirksiz hurafesiz bidatsız bir müminsiniz diyeceğini sanmıyorum.

biz görevimizi yapalım Allahın polisi değiliz.dilsiz şeytan da değiliz.hakkı dile getirmekten,kınanmaktan da korkmayız inşaallah.
saygılar...

mdm1 03 Aralık 2011 22:39

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
4. madde üzerine bir düzeltme yapalım müsadenizle.

"ilayı kelimetullah adına" işlendiği iddia edilen bütün cinayetlerin arkasında profesyonel seküler bir yapı var. Gaffar Okan cinayeti dahil, domuz bağı ile villalarda katledilen insanlar dahil, bunların hepsi sistemli bir operasyonun sonucudur. Öldürülen kişilikler arasında gerçekten müslüman kişilerde var. Bunları sadece ben iddia etmiyorum, bunları iddia eden en önemli isim bir dönem emniyet istihbaratının en önemli ismi, Bülent Orakoğludur.

Şayet bu ülkede Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu , Gaffar Okan,
ve birçok faili meçhullerin perde arkası titiz bir araştırmadan geçse, emin olun birçok maaşlı psikopatın foyası ortaya dökülür ki, o zamanda sistem çatırdar.

Unutmayın menemen olaylarıda sözde Allahu ekber(!) diyen eşrarkeşlerin cihadıyla başladı !!!

Selam ve dualarla...

Yitiksevda 11 Aralık 2011 00:17

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
Tasavvuf kelimesinin köken olarak hangi kelimeden geldiği tam olarak bilinmemek ile birlikte. Saflaşma anlamında ‘’Safa’’ Yün elbise giyme anlamında ‘’Suf’’ ve Allah Resulü Muhammed’in (s.a.a) öğrencileri olarak yetişen onun terbiye ve öğretisi ile ilim elde eden Ashabı Suffe anlamında ‘’Suffe’’ kökünden türediği en çok kabul edilen görüşler arasındadır..


Kabul edilen görüşler saflaşma Allah’a ulaşma gibi güzellikler ile tanıtılmakta ve insanlar bu şekilde Allah’a ulaşma,ahlak,tezkiye vb yöntemleri kendinde barındırdığı kabul edilen tasavvufi anlayışa davet edilmekte ve tarikat mensubu olmaktadırlar buraya kadar herhangi bir sorun olmayıp gerçek manada Rabbe ulaşma yollarını benimsemekteyiz...

İşin sorun olan tarafı kabul edilen görüş ile yapılan fiillerin birbirine zıt olmasıdır.Yoksa gerçek manada Kur’an’i ilkelere uyan her tür anlayış ve yöneliş başımızın tacıdır buna aykırı tutum ve davranışlar kimden gelirse gelsin hiçbir değerinin olmadığını belirtmek ile mükellefiz...

Günlük 5 vakit farz namazlarımızda itina ile anlamını kalbimize işleyerek okuduğumuz ‘’Fatiha’’ suresideki ‘’Yalnız sana İbadet/Kulluk ettiğimiz için.Yalnız senden yardım dileriz’’ Ayeti kerimenin hükmünü yaşamsal alanda ne kadar gösterebilmekteyiz yada Tasavvuf/Tarikat adı altında örgütlenen cemaat leşen topluluklar bu hakikati ne kadar idrak ederek yaşama yansıtabilmektedirler...


’Yalnız sana İbadet/Kulluk ettiğimiz için.Yalnız senden yardım dileriz’’

Denmesine rağmen... Ölülerden Medet bekleyen dara düştüğünde ölüleri yardıma çağıran Allah’tan başka güç ve otorite tanımayız derken Şeyhlere,Ğavslara,ricalul ğayblara,efendilere,beylere,hocalara verdiğimiz güç ve otorite himmet ve yardımlar namazlarımızda okumuş olduğumuz ayetin anlamsız kılınması değilmidir?


Allah ve Resulüne uyduklarını iddia eden ve iddiadan öteye gidemeyen tarikat tasavvuf ve cemaatler Kuru et yiyen bir kadının oğlu olan Allah Resulü Muhammed yerine göklerden inmeyen elmas taçlı,altın tahtlı sırma kaftanlı bir peygamber tasavvuru ile Peygamberi anlatmak ile meşkuldürler...Peygambere inanmak ve sünneti olan Canlı Kuran örnekliğini yaşamak ve anlatmak yerine bir kul gibi yaşayıp yiyip içen Peygamberden ziyade kendi hayatlarını ona uydurmak yerine onu kendi anlayışları ile ortaya çıkarmış oldukları inanç sistemlerine uydurmak ile meşgul olmaktadırlar.

Tasavvufa dayanak olarak Allah resulünün Ashabım olarak tanıttığı Ebu Zerr’i takip ettiklerini iddia eden sözde Şeyhler efendiler beyler vb Kuran’i olmayan kavramlar ile kendilerine mevki makam şan şöhret elde etme yollarında kullanılması gereken isimlerin yaşamlarını esas almayanlar sadece elde etmek istedikleri rantlarına kalkan olarak kullanmaktan geri kalmazlar...

Ebu Zerr’i kendilerine dayanak olarak alan efendiler neden se zulme haksızlığı kisralaşmaya babadan oğula geçen saltanatlaşmaya Kur’anın merkeze almış olduğu insanlar yerine Kulları yapma siyasetine alışmış sulta sahiplerinin mirasını devam ettirmektedirler Eğer babası Şeyh ise oğlu gelini kızı torunu torununun torunu yedi ceddi Şeyhtir ve dokunulmazdır dokunan olursa başlarına bela gelmesi an meselesidir anlayışı ile kendi tekelleşmelerine kılıf uydurmakta ve insanlara bunu dini bir inanç olarak yansıtmaktadırlar..

Kur’anın emri olan Nefis tezkiyesi,Ahlak,Zikir,Zühd vb Emirleri Bir bütün olarak almak yerine bir kavram üzerinde yoğunlaşarak İslami esasları ruhban din anlayışına hapseden anlayışlar İslamda olmayan lakin kendilerine mevki makam oluşturmak adına oluşturdukları din sınıfı alt üst tabaka ayrımı neticesinde kendilerini istedikleri makamlar ile adlandırmaya başlamışlardır...

Öyleyse, artık emredildiğin yönde, yanında yer alanlarla birlikte, doğru yolu tutun ve sizden hiç biriniz gurura kapılıp da çizgiyi aşmasın: çünkü, unutmayın, yaptığınız her şeyi O görüyor. (Hud-112)


İşte bunun için sen (bütün insanlığa) çağrıda bulun ve (Allah tarafından) emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Onların heva ve heveslerine uyma ve de ki: "Ben, Allah'ın bütün vahyettiklerine inanırım. Sizin değişik görüşleriniz arasında adaleti gözetmekle emrolundum. Allah benim de, sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımızın hesabı bize çıkacaktır, sizin yaptıklarınız da size. Bizimle sizin aranızda bir çekişme olmamalı. Allah hepimizi bir araya toplayacaktır; çünkü varış O'nadır."
(Şura-15)


İki ayeti kerimede Allah resulüne doğrudan bir hitap üzerinden tüm müminlere ağır bir sorumluluk yükleyen (emrolunduğun gibi dos doğru ol) ifadesi Vahiy ve takvda daha üstünü bulunmayan Allah resulüne sanki bir uyarı niteliği taşırcasına ciddiyetinin önemini ortaya koyar...

Bu ayetler hususunda bizlere ulaşan rivayetlere göre Allah resulünün bu ağır ve ciddi hitap karşısında ‘’Saçlarım Ağardı’’ demesi bizler için hayati öneme haizdir.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan kesimler Allah resulünü anlamak yerine anmak ile meşgul oldukları için ayeti kerimelerde asıl anlatılmak istenenin Vahyin esaslarına uyma ve o doğrultuda Tevhid inancını Allah resulü üzerinden tüm müminlere yüklenmiştir..


Tasavvuf adı altında yapılanmaların dayanakları delil sayılamayacak kadar boş ve mesnetsizdir.Bu oluşumların sundukları deliller eğer gerçek olsa idi bu veli ğavs ricalul gayb şeyh vb kimseler gaybı bilse idiler bereket yağdırabilse idiler insanların isteklerine cevap verebilse idiler insanlara himmet onların tekelinde olsa idi acaba şu durum ile ne kadar tezat görüşler olduğunu ispatlamaya yeterli gelir kanısındayım:

Allah resulü ve Ashabım dediği kutlu şahsiyetler demek ki bu isimlerini saymış olduğum ğavs şeyh veli vb isimlerden daha düşük derecede olmaları gerekiyor çünkü Allah resulü İfk hadisesinde neden ayet inene kadar hiçbir şeyi bilemedi?


Yada Uhud savaşında ağır darbeleri alacağını bilmesi gerekmezmiydi?


İmam Ali kendisini Şehid edecek kişiye neden önce tahmin edemedi?


Yada Halife Ömeri Şehid eden (Ebu Lülü) kişiyi neden bilemedi?


Yada Allah’ın arslanı Hamza kendisini şehid edecek olan ‘’El Akilet’ül Ekbad’’ (Çiğer Yiyen kadın) Hindunun o zamanda kiralamış olduğu Vahşisinden haberi yoktu.. Vahşi Hamzaya 15 adım geride iken nasıl olduda farkedemedi?


Yada İmam Hasan’ın kendisini zehirleyecek olan cariyesinin maddiyat karşılığı onu satın alan ismi lazım olmayan kişileri önceden bilmesi gerekmezmiydi?


Yada İmam Hüseyinin Kerbelada şehid edileceğini ve Kufe halkının ona hainlik yapacağını önceden bilmesi gerekmezmiydi?


Bu fark edilemiyen olayları buraya aktarmamdaki sebep. Tasavvufun iddia etmiş olduğu keşf ilham gizli ilimler istidrac keramet vb kavramları saymış olduğum Mübarek insanlar neden kullanamadı yoksa bu İnsanlar tasavvufun büyükleri olarak anılan insanlardan dahamı küçük makama sahiptiler?


Allah açıkça üstünlüğün ırk dil kavmiyet vb hiçbir şeye bağlı olmadığını üstünlüğün ancak ve ancak TAKVA ile olduğunu açıkça beyan etmesine rağmen kendilerini soy sop vb kavramlar ile adlandırarak kendilerine mevki edinenler Allah’tan dahamı iyi bilmektedirler...


Allah resulünün Ashabım hitabına mazhar olan Halife Ebubekir,Ömer,Ali,Ammar,Ebu Zerr, ve daha birçoğu İslam inancımıza göre hem sahabe hemde Allah’ın dostu/velisidirler.Lakin saymış olduğum isimler ile tasavvufta var olan RABITA anlayışı üzere nedense hiçbir kimse bunların simalarını düşünerek gözlerinin önüne getirerek Allah ile yakınlık kurma anlayışına girmemişlerdir...


Günümüzde RABITA/YOGİ anlayışı ile insanlara kendi simalarını düşündürme anlayışı ile Allah’a ulaşma yakınlık kurma anlayışı hangi dinin ürünüdür...Gerçek manada eğer düşünülmesi gereken bir sima göz önüne getirilmesi gerek se idi Acaba Allah resulünden başka bir sima bu davranışa daha layık olabilirmiydi?

Yada son zamanlarda piyasaya sürülen ‘’ŞEFAAT YA RESULULLAH’’ kitabını basan MENZİL grubu son sahifesinde özellikle belirttiği Peygamberden ve Velilerden vede Şeyhlerden Şefaat dilemek Allah’tan dilemektir sözü ŞİRK değilmidir veliler şeyhler vb isimler ile anılanlar ne zamandan beri Allah’ın kudretine ortak olmaya başladılar...

Allah Resulü Muhammed (s.a.a) Hayatında Annem dediği iki kişiden biri olan FATIMA (a.s) şöyle öğüt veriyordu:


‘’Kızım Fatıma ! Sakın Babam Peygamber diye güvenme! ‘’hitabını yaparken kişinin ancak takvası ile Allah’a ulaşabileceğini açıkça izah etmektedir...Olayları analiz ederken başlangıç evresinden almak gerektiğine inanmaktayım ve bu nedenle her daim başlangıcından itibaren ele almaya çalışırım...

Emevi arapçılığının ve zulümlerin doruk noktaya eriştiği dönemlerde ortaya çıkan Zühd hareketinin ilk temsilcilerinden biri olan HASAN EL BASRİ tarihte mevali olarak anılmaktadır.Sufi gelenek Hasan basriyi anlatır iken ona İmam Alinin hırka giydirdiğini iddia ederler lakin bu iddianın tarihi bir vesikası olmamak birlikte İmam Ali ile Hasan el basrinin görüşmüş olma ihtimalleri çok zordur.


Emevi Zorbalarının insanlar üzerinde estirmeye başladıkları teröre karşı koyacak güce erişemeyen kitleler! kendilerine yeni bir hayat sistemi emeviye tepki olarak ZÜHD hayatını tercih etmişlerdir..


Sahabeler üzerinden örneklemelere devam edelim :

Allah resulünün canlı kuran örnekliği terbiyesinde yetişenler hiçbir zaman herhangi birinden Şefaat yardım talebinde bulunmadıklarını orjinal kaynaklardan edindiğimiz bilgiler neticesinde bilmekteyiz.Şefaat yalnızca Allah’tan istenmiştir Allah resulüde bundan gayrisini öğütlememiştir.

Bugün ise tasavvuf adı altındaki oluşumlar peygamberi kuranı devre dışı bırakan anlayışları neticesinde insanlara cennet vadetmekte şefaat etmekte ve kendilerini garantiye almış gibi başka saf insanlara şefaat edecekleri uydurmaları ile uyutmakta kendilerini rab yerine koymaktadırlar...

Allah’a kul olmak için hiçbir aracıya ihtiyaç yoktur.. Allah’ın rahmet pınarlarının önünde engel olabilecek hiçbir zorba güç bekçi/kapıcı/hükümdar olamaz yoktur.

Allah resulünün yaşadığı asırda var olan Müşrik sistemin teklif etmiş olduğu Dar’ün nedvenin başına geçme isteğine verdiği cevap : ‘’Bir elime ayı,bir elime güneşi verseniz yolumdan dönmem’’ diyerek kesin bir dille reddetmesinin arka planında var olan ve günümüzde bu arka planın çarkları haline gelen anlayışa net bir cevaptır...

Günümüzde sözde alim olan veli olan ve takip ettikleri velilerin hayat sistemleri her daim zalim sistemlerin çarkı arasında öğütülme anlayışı hakimdir ...Allah resulü o tekliflere evet demenin onları işletmiş olduğu sistem çarklarının arasında öğütme olduğunu çok iyi bilmekte idi ve ona görede kesin cevabını vermiştir...

Allah resulü Kuran merkezli eğitim süreci içerisinde hiçbir zaman günümüz anlayışlarının sunmuş olduğu şu anlayışları benimsememiş bilakis reddetmiştir...Günümüzde varolan yapılanmaların öncelikleri arasında önce tahtımı sağlamlaştırayım ekonomik durumumu düzelteyim iktidarların imkanlarını kullanayım onlara hoş görüneyim daha sonra TEVHİDİ anlatırım insanları doğru yola davet ederim anlayışı ile ne yazık ki girmiş oldukları yoldan geri dönememekte ve battıkça batmaktadırlar...

Küfür sistemlerine uşaklık eden seçim dönemleri oy depoları olarak görülen Cemaatler tarikatlar vbleri Rabbani metodu ortaya koyamadıkları gibi kendilerine intisab etmiş olan kuru kalabalıklarıda satmaktadırlar...Bir dönemler Süleyman demireli kutsayan İsmi lazım olmayan cemaat Cehennem partisini iktidara taşıyanlar Anavatan Doğru Yol partilerine yardakçılık yapanlar bugünde hali hazırda var olan Siyasi yapılanmaya taşeronluk yapmaktadırlar uşaklık hizmetini en güzel şekilde yerine getirmektedirler...

Allah’ın çizmiş olduğu sınırlar üzerinde sebat etmek dosdoğru istikamet üzere devam etmek çok zordurt yol alırken ifrat ve tefritten uzak durmak gerektiğinde malından canından ailesinden vatanından ayrı kalmak çok zordur...La ilahe illallah demek tüm güç ve otoritelere baş kaldırmanın adıdır yaşamsal boyutudur...Rabbimiz Allah dedikten sonra istikamet üzere olmak Müminler için zorlu yolculuğun temelidir....


Çok fazla uzatmadan temelleri asırlar öncesinden atılmış olan Kuran dışı anlayışlara ev sahipliği yapan tasavvuf vb oluşumlar asla islam olamadılar ama her daim İslam kisvesi altında zehirlerini insanlara enjekte etmeye devam ettiler şu söylemler ile:


Ölülerden yardım isteme.Aracılık (Vesile ve Tevessül) Evliyanın yardımı.Şeyhlerin manevi yardımı.Birilerinin yüzü suyu hürmetine.Olağan üstü yollar ile yardım .Şirk.Şehitlerin savaşması hikayeleri.Görünmez erenler.Yüce ve Alçak Ruhlar. Şeyh ve Velilerin gaybtan haberler vermesi.Keramet.Mucize.İstidrac,Gizli İlimler.Keşf (perdelerin açılması/iki alemde yolculuk) Sezgi (feraset) İlham,Şefaat Rabıta .Allah’ın gözükmesi.Giyim ve kuşam ve kendi oluşturmuş oldukları inanç sisteminin esaslarına riayet edilmesi için evradlar vb uyuşturucu anlayışları halen ve halen insanları sömürmek için kullanmakta ve milyonları şirk batağına sürüklemektedirler....

bilinmez 12 Aralık 2011 14:57

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
Kabul edilen görüşler saflaşma Allah’a ulaşma gibi güzellikler ile tanıtılmakta ve insanlar bu şekilde Allah’a ulaşma,ahlak,tezkiye vb yöntemleri kendinde barındırdığı kabul edilen tasavvufi anlayışa davet edilmekte ve tarikat mensubu olmaktadırlar buraya kadar herhangi bir sorun olmayıp gerçek manada Rabbe ulaşma yollarını benimsemekteyiz...

YİTİK SEVDADAN ALINTI..

Güzel arkadaşım islamda Allaha ulaşma yok,NİRVANAYA ulaşmaya yönlendirecekseniz insanları doğru,TASAVVUF DİNİNDE bu tür durumlar,tıpkı diğer batıl dinlerde mevcut.Allahın rızasına uygun ibadet yapmak başka Allah a ulaşma safsatası başkadır.Yazınızın tamamını elealıp satır satır reddiyesini yazacaktım sanırım bu kadarı yeterli olacak.

Tasavvuf dininin bidefa bilgi kaynağı başka,marifet ve keşf,tir.Peygamberlerin bile ulaşamadığını dolaylı olarak söylemişlerdir tasavvuf erbabı şu satırlarda,,İLİM İLE HİKMET İLE KİMSE ERMEZ BU SIRRA.[yunus emre]..

siz halen neyin savunmasındasınız,evet tasavvuf dininin içinde kısmı olarakta bazı ibadetler[namaz,Oruç,Allah ı anmak, vs] OLSADA BUNLARDADA şeyhleriyle rabıtalı YAPILIR,yani tasavvuf bi kısmıyla benzerlik taşısada islam değildir...

Yitiksevda 12 Aralık 2011 18:19

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
La diyebilmek İslamda Allah'a ulaşma yok öylemi! Sizin dediğiniz gibi olsun eğer Bu dini biz Rızai Lillah için yaşamıyor isek kimin için yaşıyoruz Allah'tan başka dost yardımcı varmıdır elbette amacımız Allah'a ulaşmak bu ulaşmada sizin anladığınız gibi nirvana fenafillah vb değildir Allah'ın kelamı ile Allah'a ulaşmak yakınlaşmak Allah adamı olmaktır eleştiri yaparken konuyu bir bütün olarak ele almanızı tavsiye ederim varsa reddiye sunacağınız husus buyrun bekliyorum reddiyenizi Kuran ve Sünnet merkezli olsun lütfen...

Zeynel Hadi 13 Aralık 2011 15:50

Cevap: Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!
 
TASAVVUFUN BİZATİHi KENDİSİ İSLAMİ BİR AKIM DEĞİLDİR
“Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir“ cümlesi çok talihsiz bir cümle olmuştur. Tasavvuf olarak isimlendirilen ve günümüze kadar gelen aynı zamanda da çok yaygın olan "Mistik akım“ eğer din halini almış ve bugün kendine has; ilkeleri, ritüeleri, ibadet şekilleri oluşmuş ve Tevhid anlayışıla çelişiyorsa buna bir müslümanın, fiziki anlamda bir saldırı ve taşkınlığı olmadığı sürece; söz, tavır, davranış ve yazılarıyla düşmanlık etmesi son derece normaldir. Tasavvufun kökenine bakıldığı zaman islamla uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan yapı ve oluşumlardan etkilenerek oluşmuş bir yapı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hint mistitizmi ve skolastik felsefe zihniyetinin çok açık bir ürünü olan Tasavvufun islama eklemlenmesi; icad edildiği, üretildiği, yaygınlaştırıldığı dönemde görüyoruz tasavvuf akımını. Dolayısyıla tasavvufun çıkışı kesinlikle islami kaynaklara dayandığı ve islami bir geçmişi olduğu söylenemez.
Tasavvuf gündemleştirildiği günden bugüne kapsamı alanına aldığı bütün tarikatların temel ilkelerinde İslami olamayan sayısız ritüeller mevcuttur. İslami bir temele dayanmayan her akım, ideoloji, dinsel mit İslama ve kutsallarına sayısız zararlar vermiştir. Başlangıcını İslami kaynaklardan almayan her akım red edilmeyi gerektirir. Tasavvufun bütün formlarında nefsi kurtarmaya yönelik geliştirilen metotlar Kur’ani gerçeklere çok açık çelişkileri bünyesinde barındırmaktadır.
Tasavvuf geleneğinde; kullanılan, dillendirilen, algılanan kavramların büyük bir kısmı Kur’ani anlayıştan uzak bir anlayışla izah edilmeye ve benimsetilmeye çalışılmıştır. Zikir kavramını; sayı ve tekrar arasına sıkıştırmak ve asli anlamından uzaklaştırılıp dar kalıplara hapsetmek tamamen Tasavvuf akımının ürünüdür. Zikir gibi; tesbih, ibadet, itaat, vesile, terbiye ve bunun gibi yüzlerce Kur’ani kavram asli anlamlarından uzkalaştırılarak farklı form ve manalarla izah edilerek kavram tahrifatını Tasavvuf olarak yaygınlaştırılan akım adeta bir görev olarak üstlenmiştir. Ve ben şahsen islami anlayışı gerileten, esneten, Kur’ani bakış açısından uzaklaştıran en önemli akımın tasavvuf olduğunu görüyorum . Tasavvufta genel ve kabuledilegelen anlayış; zulum, haksızlık, adaletsizlik ile mücadele değil bu tür önemli kavramlara karşı sessizliğe bürünmek ve nefsi kurtarmak yaklaşımıyla izah edilebilir ancak. Bu açıdan bakıldığında Tasavvun bugüne kadar islama zarardan başka hiçbir yararının olmadığını görmek mümkündür.

Tarihi süreç içerisinde tasavvuf akımlarının tamamına bakıldığında zulüm ve haksızlığa karşı onurlu bir direniş gösterdiklerini görmek neredeyse imkansızdır. Elbetteki Tasavvuf ve tarikat ile bütünleşmiş ama bireysel birtakım olumlu çıkışların olduğunu görmek imkan dahilindedir. Ancak bu tür bireysel çıkış ve tavırların olması Tasavvufun islami bir yapı olduğunu göstermez. Tasavvufun önde gelen öncülerinin istisnasız tamamının; ayetleri hitap şeklinden uzaklaştırarak batini gibi ipe sapa gelmez bir yaklaşım ve anlamla izah etmeye çalışmaları zıvanadan çıkışın bariz göstergesidir. Tasavvuf öncülerinin, Kur’an’ın ruhuyla çelişen saysız örnek ve tavırları vardır. Tasavvuf öncülerinin peşine takılıp; eleştirmeyen, sorgulamayan, her islamdışılığa amenna diyen büyük kitlelerin olması bu yapının İslami bir yapı olduğunu göstermez. Tasavvufu islami bir yapı olarak değil de gelenekselleşen mistik bir akım olarak görmek ve bu akımın sayısız İslamdışı söylemlerine karşı çıkmak bilinçli her müslümanın mücadele sürecinde takınması gereken önemli bir tavırdır. Ancak günümüzde binlerce müntesibi bulunan bu sapkın akımın müntesiblerinin tamamının küfrün bataklığında debelendiğini söylemek mümkün değildir. İslami olamayan bu inanç sisteminin takipçilerinin kitleler halinde bulunması bu akımın islami bir yapı olduğunu göstermez.

Kur’an ve sahih sünnet ekseninde olmayan her; akım, yapı ve oluşum batıldır. Tasavvuf ve tarikatlar bu çerçevde değerlendirilmelidir.


SAAT: 07:55

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306