Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular

Konu Kimliği: Konu Sahibi fedra,Açılış Tarihi:  28Haziran 2015 (16:21), Konuya Son Cevap : 28Haziran 2015 (16:21). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 28Haziran 2015, 16:21   Mesaj No:1
Avatar Otomotik
Durumu:fedra isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 29784
Üyelik T.: 26Haziran 2013
Arkadaşları:12
Cinsiyet:
Mesaj: 685
Konular: 35
Beğenildi:86
Beğendi:155
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Mevlana'ya göre nefsi eğitme

Mevlana'ya göre nefsi eğitme

1- Nefse uymama: Nefsi eğitmek için onun arzu ve isteklerine uymamak gerekir. Bu, nefsi eğitmenin ve onun kötülüğünden korunmanın en kestirme yoludur. Nefsi, (insanı kötülüklere karşı ayartan ve teşvik eden) şeytana benzeten Mevlânâ, yanlış yapmamak, günaha girmemek için nefse uymama üzerinde önemle durur. Ona göre, nefse uymama, heveslerden vazgeçme, her zoru açar. Nefse uymama, şehvet ve lezzetlere karşı direnmeyi gerektirir. Mevlânâ, nefsi eğitmede sağlam bir yol olan bu konuda şu tavsiyelerde bulunur: "Ey kamına haris olan, böylece yücel. Bunun yolu, ancak yiyeceğini değiştirmendir. Ey kalp hastası, ilaca sarıl. Bütün tedbir, mizacı değiştirmeden ibarettir." "Nasihatimi dinle: Ten, kuvvetli bir bağdır. Yeni istiyorsan eskiden soyun! Dudağını yum, altın dolu avucunu aç. Ten nekesliğim bırak cömertliği ele al. Cömertlik, şehvetten, lezzetleri terk etmedir. Şehvet yüzünden düşen kalkmamıştır. Bu heva ve hevesi bırakma, sapasağlam bir iptir. Bu dal, canı göğe çeker.." Hasetçi kişilerden çok çeken Mevlânâ (zira onlar bu kötü duygunun baskısıyla sevgili dostu Şemsi ondan kaçırtmışlar en sonunda da öldürmüşlerdi) eserlerinde, nefsi eğitmede, iradeyi sağlamlaştırmada haset duygusunu yenmenin önemli rol oynadığını işler. "Yusuflar, kardeşlerinin hilesi yüzünden kuyuya düşmüşlerdir. Çünkü o kardeşler, hasetlerinden Yusuf'u kurtlara verip dururlar. Hasretten Mısır Yusufunun başına neler geldi? Bu haset, pusuya yatmış büyük bir kurttur. Hülâsa halîm Yakup, Yusufa bir şey yapmasın diye bu kurttan daima korkar.."

2. Çocukluktan kurtulma: Bu tabirle Mevlânâ, bir oyun ve eğlence (laib ve lehv) den ibaret olan dünyadan kurtulmayı kasteder. O, nefsin yersiz isteklerine karşı mücadele vererek onun kötülüğünden korunmak için çocukluktan kurtulmayı önerir. Çocukluktan kurtulup baliğ olmak, aşırı istek ve arzulardan sıyrılıp Allah'a yönelmekle mümkündür. O, devamla şöyle der: Tanrı, "Dünya kuru bir istek, faydasız bir oyuncaktan ibarettir, siz de çocuklarsınız" dedi. Tanrı doğru buyurur. Oyuncağı terk etmedikçe çocuksun. Ruh arınmadıkça nasıl temiz olabilirsiniz?1

3. Zecrî (sert, zorlayıcı) tedbirler alma: Nefsi eğitmede zecrî (sert, zorlayıcı) tedbirler almak ve ona her istediğini yaptırmamak önemli bir yoldur. Bu konuda Mevlânâ şöyle demektedir: "Nefis, tıpkı sofistaiyye gibi kararsızdır, şüphecidir, hile ve aldatmadan yanadır. Bunun için de o, hakikati ikna yoluyla değil de şiddet yoluyla (kötekle) anlar."

4. Nefsi öldürme: Nefsi eğitmenin önemli bir yolu, onun arzu ve isteklerini dizginlemek veya kontrol altında tutmak, tasavvuftaki deyimiyle, bu arzu ve istekleri öldürmektir. Bu, nefsi eğitmede en radikal tedbir olarak görünmektedir. Buradaki öldürmeyi, geniş anlamıyla, "eğitme" olarak da alabiliriz. Mevlânâ, konuyla ilgili olarak şu örneği vermektedir: Birisi, kızgınlıkla anasını hançerleyerek, döverek öldürdü. Biri, ona "Huyunun kötülüğü yüzünden ana hakkını gözetmedin. Çirkin herif, ananı neden öldürdün! Niye söylemiyorsun, o sana ne yaptı ki?" dedi. Adam, "Çok ayıp bir iş işledi, ben de onu öldürdüm. Ayıbını toprak örtsün" diye cevap verdi. Kınayan "Be adam, ananı öldüreceğine o kişiyi öldürseydin" deyince dedi ki: "Her gün başka birisini mi öldüreyim? Onu öldürdüm, halkın kanına girmekten kurtuldum; halkın boğazını keseceğime onun boğazladım, bu daha iyi!" O kötü huylu ana, fesadı her tarafta zahir olan nefsindir. Her ana onun için bir azize kastedip duruyorsun; kendine gel, onu öldür! Bu arada akla şu soru gelmektedir. Nefis neden öldürülmelidir? Bunun cevabını şu beyitlerde görmekteyiz: "Onun yüzünden bu güzel dünya sana dar geliyor. Onun yüzünden Tanrı ile de savaşıyorsun, halkla da. Nefsini öldürürsen özür serdetmeden kurtulursun, ülkede hiçbir düşmanın olmaz"

5.İradeyi sağlamlaştırma: İnsanın, yanlışlara karşı koymasında nefsin kötü arzularını frenlemesinde sağlam iradeye sahip olup, onu doğrudan/iyiden yana kullanması ve bu noktada kararlılık göstermesi oldukça önemlidir. Mevlânâ, insanın uyarak gönlünü bir muma benzetir ve binlerce âfeti taşıyan havaya (şiddetli rüzgar ve tehlikelere) karşı onu eteğinin altında (sağlam bir irade ile) iyi korumasını ister. Nefsi, kişiyi yanlışlara çeker ve bazen o, doğru ile yanlış arasında kararsız da kalabilir. Bu gibi durumlarda insanın, kendisini yoldan çıkaran tabiatını dinlemeyip iyiden, doğrudan, haktan yana tercihlerde bulunması gerekir. "Ümitsizlik diyarına gitme, ümitler var. Karanlığa, güneşler var, Gönül seni, gönül ehlinin diyarına; ten, seni su ve çamur hapsine çeker" Kişinin, doğru olara kabul etmeye, iyiyi almaya kendisini zorlaması, yanlışlara karşı olu büyük ölçüde koruyacaktır. Kendisini bu şekilde yönlendirmeyen, iradesini bu şekilde kullanmayan ise, şu örnekte görüldüğü gibi, yanlışlar içerisinde kalmaya mahkum olacaktır. "... İçerden bir kabul ve tasdik eden olmadıkça, bin söz söylesen de faydası olmaz. Meselâ bir ağacın kökünden içten gelme bir nemlilik , canlılık olmasa, sen ona bin selin suyunu döksen, diyor. Mevlânâ, yine faydasızdır...Bütün âlemi nur kaplamış olsa, gözde bir nur olmadıkça (görme isteği yoksa), hiçbir zaman o nuru göremez.. ."

6. Sabırlı olma: Nefsin ayartıcılığına kanmamak için onu eğitirken sabırlı olma oldukça önemlidir. Mevlânâ, "... Bu yolda sabır lâzım, çekilecek mihnetlere tahammül gerek" demektedir. Zira sabır devadır, genişliğin anahtarıdır ve kişiyi maksadına çabuk ulaştıran bir erdemdir. "Her zahmette, her meşakkatte kızar, kinlenirsen cilalanmadan nasıl ayna olacaksın?" beytiyle Mevlânâ, doğruya, iyiye ve güzele yönelip onda karar kılmak ve olgunlaşmak için sabır göstermek gerektiğini vurgulamaktadır. "Feraset sahiplerinin iştahları sabradır, onlar sabretmek isterler" sözüyle Mevlânâ, nefsin aceleci ve geçici taleplerine aldırmadan, ileriyi görmeye çalışanların sabırlı olduklarım ve kısa vadede olmasa bile uzun vadede onların kazançlı çıkacaklarını belirtmektedir. Nefsin isteklerine uymayarak anlayışlı, hoşgörülü ve yumuşak başlı olmak (ki bunların temelinde sabır yatmaktadır), insanı anlayışsız, katı ve dik başlı olmaktan daha çok başarıya ulaştırır. "Hilim (yumuşaklık) kılıcı, demir kılıçtan daha keskin, hatta yüzlerce ordudan daha galip, daha üstündür." "Maksada sabırla erişilir, aceleyle değil. Sabret, doğrusunu Tanrı daha iyi bilir." Nefsin baskısından kurtularak "Sabreden göklerin üstüne yükselir" sözüyle Mevlânâ, sabredenin kazançlı çıkacağını ve yüceliklere ulaşacağını, bunun aksine, nefsine uyanın ise aşağıların aşağısına düşeceğini anlatmak ister.

7. Benlikten kurtulma: Nefsi eğilmede bir önemli tedbir de kişinin hep kendisini ön plânda tutma sevdasından, gururunu öne çıkarma gayretinden uzak durmasıdır. Mevlânâ, insanın kendisine olduğundan fazla güvenerek Allah'ı devre dışı tutmasını; bilginlerin, kendilerini göstermek gayesiyle, gereksiz ayrıntılara dalmalarım, kendilerini tanıma hususunda gayret göstermemelerini ve benlik sevdasına kapılmalarını yanlış görür. O, insanların kendi parmaklarım yalamalarını, çıbanlarını, kellerini yani yanlışlarını ve ayıplarını normal görüp başkalannkini ise oldukça anormal görmelerini hiç hoş karşılamaz. Mevlânâ, bir rubaisinde, benlikten kurtulmayı ve uygun olanı yapmayı tavsiye etmektedir. "Benlikten geçersen yüzlerce rahmet görürsün, kendine gelince de binlerce zahmet çekersin. Hep Firavun gibi sakalını tarayıp durma. Bir şey taramak istiyorsan bıyığına yaraşacak bir tarak bulmaya bak. " "Kendini hiçe saymazsan hiçlikten kurtulamazsın" diyen Mevlânâ, kişinin nefsine uyarak benlik sevdasına kapılmamasımn önemini ve bunun getireceği faydalan şöyle dile getirir: Kim benliğinden kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmadığı için herkese dost kesilir. Nakışsız bir ayna haline gelir, değer kazanır. Çünkü bütün nakışları aksettirir.

8. Özeleştiride bulunma: Nefsi eğiterek yanlışlara karşı korunmada belki de en önemli husus, kişinin kendisine eğilmesi, eksiklerini görmeye çalışması; aşırılığa, haksızlığa düşüp düşmediği konusunda nefsini sorgulamasıdır. Böyle davranmak yanlış şeyleri terk edip doğru, iyi ve güzel şeyleri edinmede kişiyi kazançlı çıkaracaktır. İnsanın önce kendini kendisine açması ve kendisini dinlemesi gerekmektedir. "Sırrını kötülerden gizlemen şaşılacak bir şey değil; şaşılacak şey kendinden de saklaman, kendinden de gizlemendir." "İnsanın başkalarının yanlışına - günahına bakıp üzülmeden önce kendi haline bakıp üzülmesi gerekmektedir." "Ey başkalarına ağlayan göz, gel, bir müddetçik otur da kendine ağla" "Afsunlarla gönüller alalım deriz ama çukura düştüğümüzü görmeyiz." "Be hey kaltaban, çukura düşmüşsün, kuyudasın sen. Başkalarını bırak, kendine bak!" Kişinin, önce kendi ayıbını veya kusurunu görerek nefsini terbiye etmesi gerekmektedir: -Arkadaşın, senin hakkında, "hırsızdır, doğru adam değildir, münasebetsiz hareketlerde bulunur, ahlâksızdır, lanettir, şöyledir, böyledir demektedir. -O daima doğru söyler. Onun gibi doğru sözlü adam görmedim. Doğru söyleme, yaratılışında vardır. Ne dese, aslı yok diyemem; kusuru üstüme alırım doğrusu.. Padişahım, olabilir ki o bende bazı ayıplar görmüştür de ben onları kendimde görememişimdir. Herkes, önce kendi kusurunu görseydi halini ıslah etmekten gaflet eder miydi? Halk kendisinden gafildir babam, gafil. Onun için birbirlerinin kusurunu görürler. Ben kendi yüzümü göremem de senin yüzünü görürüm; sen de benim yüzümü görürsün. Kendi yüzümü görmeye muktedir olanın nuru, halkın nurundan artıktır. O ölse bile nuru bakidir. Çünkü görüşü, Tanrı görüşüdür. Bu beyitlerde de görüldüğü gibi Mevlânâ, halkın ayıbını inceden inceye görüp, bir bir eleştirip de kendi ayıbını zerre kadar görmeyeni ve kendisini eleştirmeyeni şiddetle kınar. "Nefsi, ten evinde nazlı nazlı beslenmede; kendi başkalarına kin güdüp elini ısırmakta!" "A hayrı, şerri bilmeyen, sen kendini sına, başkasını değil! Kendini sınadın mı başkalarını sınamadan vazgeçersin. A gönül, aynada kendini eğri-büğrü gördün mü, mutlaka bu eğrilik sendedir, aynada değil; önce kendini doğrult." Yukarıda da değinildiği gibi, önce kişinin kendisine eğilmesi, kendi nefsini eleştirip, hata ve kusurlarından ayıklanması gerekir. Kişi kendisini doğrutunca bir çok şeyler düzelecektir. "Süleyman, başındaki tacı eliyle düzelttikçe taç eğrilmekteydi yiğidim! Tam sekiz kere doğrulttu, sekiz kere eğrildi... Dedi ki: Ey taç, bu ne bu? Eğrilme artık! Taç dedi ki: Beni yüz kere doğraltsan, yine eğritirim. Çünkü inanılır kişi, sen eğrilmedesin!"

9. Manevî güç kazanma: Nefsi eğilmek, onun şerrinden emin olmak, gerçekleri görmek ve Tanrı sırlarına ermek için Mevlânâ'nın felsefesine göre, mânâ kapısına da başvurmak gerekmektedir. Tanrı ve Tanrı erlerinin inayetleri olmazsa... Melek bile olsa defteri kapkaradır. Meviânâ, mânevi gücün ve ilâhi inayetin bu konuda oynadığı rolü şöyle açıklar: "Firavun'un aklı, padişahların aklından üstündü ama Tanrı hükmü onu akılsız ve kör etmiştir!" "Bir adamın can gözünü, can kulağını Tanrı kapattı mı o adam Eflâtun olsa hayvanlaşır!" "Kim Tanrı'dan Tevfika mazhar olursa o âleme yol bulmuş, dünya işinden çıkmıştır." "Sen istersen onu gönül vahyi farzet; gönül zaten onun nazargâhıdır. Gönül ona agâh olunca nasıl hata eder?" "Ey mü'min, sen, Tanrı nuru ile bakar, görürsün; hatadan, yanılmadan eminsin" Nefse hakim olma konusunda manevi güç kazanmak için Allah'a yönelme ve O'ndan yardım dilemek gerekmektedir. Allah'a yönelen kişi O'nun koruması altına girer, kuvvet bulur, emniyette kalır: ona güç şeyler kolay gelir. Mevlânâ, şu mektup ifadesinde gördüğümüz gibi işin sonunda Allah'a yönelmeyi, O'na güvenmeyi ve O'ndan yardım dilemeyi talep eder. "Allah, ona da, bize de, isteklerimiz neyle gerçekleşecekse, işlerimiz neyle düzene girecekse, onu ilham etsin!" Manevî gücü elde etmek için mânâ kapısını dövmenin gerektiğini belirten Mevlânâ, nefsin aldatıcılığından kurtulmak için, Allah'a şu yalvarışta bulunur: "Ey bize güç şeyleri kolaylaştıran Tanrı! Bize abes ve boş şeylerden kurtar. Bize rızık diye gösterdin, halbuki tuzakmış. Bize her şeyi, Olduğu gibi göster."

Sonuç: Mevlânâ'nın, Nefsi eğitme üzerinde önemle durması, ağırlıkla , onun sûfi karakterli bir düşünür oluşuna bağlanabilir. İnsan bir çok yanlışlarla yüz yüzedir. Genelde o, nerelerde ve neden dolayı ve ne tip yanlışlar yaptığını kaba taslak kestirir. Fakat asıl önemli olan bu yanlışlarını terk etmesidir. Bunları terk etmede nefis hakimiyeti tesis etmek oldukça önemlidir. Bunu başarmak için de yapılacak ilk iş, nefsi tanımaya çalışarak onu eğitmektir. Nefsi eğitmenin en kestirme yolu, şehvet ve lezzetlere karşı direnerek nefsin zebunu olmamadır. Onu eğitmek için, çok sevdiği oyun ve eğlence (dünya)ye fazla dalmamak gerekmektedir. Nefsin şerri karşısında alınacak olan en radikal tedbir, onu öldürmek olacaktır. Mevlânâ'ya göre, aşağılık nefs, insanı Tann, tabiat ve halk ile savaşmaya ittiğinden dolayı öldürülmeyi hak etmiştir. Nefsi eğitmede başarılı olmak için iradeyi sağlamlaştırma en etkili ve kapsamlı bir iştir. Hatta sabırlı olma, nefsi öldürme, çocukluktan kurtulma, özeleştiride bulunma, benlikten sıyrılma, temelde, iradeyi sağlamlaştırmanın tabii sonuçları olarak görülebilir.

Kaynak: [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi fedra 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
nişanlılık döneminin süresi Serbest Kürsü fedra 5 1758 04 Ekim 2015 18:47
Fatih Sultan Mehmet'in Peygamber Efendimiz... Şiir Dinletileri fedra 1 1845 01 Ekim 2015 19:25
erkeklerden yemek tarifleri Komik Paylaşımlar Esma_Nur 3 1508 01 Ekim 2015 16:45
Tesbihat Allah(c.c) fedra 0 1586 30 Eylül 2015 22:57
pet şişelerdeki suyun zararları/Medineweb Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp fedra 0 1716 30 Eylül 2015 21:06

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Namazı Kuran'a Göre Kılıp Mirası Keyfine Göre Dağıtan Zalimdir Mihrinaz İlmihal Bölümü 1 05 Ocak 2022 18:01
İnsanı Şeytana Tutsak Eden Nefsî Hastalıklar YaŞuHa Muhtelif Konular 0 13 Ağustos 2011 19:02
Nefsi Saran Şeytan üçgeni; heva, şehvet, gaflet... YaŞuHa Muhtelif Konular 0 08Haziran 2011 12:32
ŞERİATA GÖRE Mİ, YOKSA TARİKATA GÖRE Mİ SÖYLEŞELİM?... nuryuzlum Tevhid Ve Şirk Konuları 4 17Haziran 2009 09:52
Cinlerin nefsi var mıdır? MERVE DEMİR Soru Cevap Arşivi 0 24 Eylül 2008 13:06

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.