Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Muhtelif Konular

Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi:  22 Ağustos 2011 (22:45), Konuya Son Cevap : 22 Ağustos 2011 (22:45). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 22 Ağustos 2011, 22:45   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
YaŞuHa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YaŞuHa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13867
Üyelik T.: 24 Mayıs 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Yaş:31
Mesaj: 1.005
Konular: 399
Beğenildi:29
Beğendi:5
Takdirleri:53
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Sağ--sol oyunu..

Sağ--sol oyunu..

SAĞ--SOL OYUNU..
Kur’an bize ‘’vasat’’ olmayı emretmektedir. Sağa sola savrulmayı değil. Ve karanlıkta kaybolmayı değil. Olaylara yön ve şekil vermeyi emrediyor. Kur’an bize ‘’sürekli devrimi’’ emrediyor. Durmayı, uyumayı değil. Bir yere vardığımızda her şeyi bırakmayı değil.

Bu oyun, bizim âlemimiz de de- Türk-İslam Âlemi - kahpece yöntemlerle uygulandı. Yerli piyonlar bulundu. Oyunu fark edipte, ifşa etmeye çalışanlar, alçakça metotlarla katledildi. Çoğunluksa aldatıldı ve uyutuldu.

Toplumlar, artık kendi sorumluluklarını kuşanarak duruma el koymalıdırlar. Gerçek bir şuurla, pervasızca, menfaatçilik ve fırsatçılıktan uzak bir ihlâsla hem de. Artık, bu kirli oyunların birer basit icracısı olan alçak yöneticileri alkışlamayı, onların peşlerinden gitmeyi bırakmalıyız.

Bu zamanda en çok ihtiyaç duyulan şey: ‘’çalışan insan’’dır. Sessizce uğraşır, didinir. Bağırıp çağırıp alkışlamadığı gibi, kendisi de ne alkış ister, ne sitayiş, ne de kutsama, ne de bir ödül bekler. Çünkü; bu basitlikler, hep kaybettirdi. Hep ezilmekle sömürülmekle sonuçlandı.




Şimdi, zaman, ışığa ulaşmak için, sessizce fenerini karanlığa tutan savaşçı gibi ve madene ulaşmak için sessizce ve tevekkülle durmadan kazma sallayan madenci gibi olmak zamanıdır. Siz çalışacaksınız ve zamanın görkemli bir törenle sunacağı büyük ödülü bekleyeceksiniz.

Devlet yapılarına sızdırılmış, üst düzey yerli ajanlar, toplumu sağ-sol olarak böler. Ayrılığı iyice derinleştirir ve kendisini kullanan küresel otoritenin inisiyatifine teslim eder. Çatıştırmak için bütün yasal organlar kullanılır. Birine, diğerine karşı, kendisinin desteklendiği; diğerine de aynı şekilde, öbürüne karşı kendisinin desteklendiği fısıldanır. Böylece iki tarafta el altında tutulur. İkisi de zayıf kalmalıdır. Güçlenenin üzerine diğer taraf salınır ve güçsüzleşmesi sağlanır. Bu oyun böylece sürüp gider. Bu kahpe oyunun arasında kalan halk ise devleti kuşatan düzenin siyasetini, temel problemleri ve sebeplerini, yöneticilerin kahpeliklerini ve gizli bağlantılarını unutur gider. Hatta, böyle kirli bir oyunda, kendisinin oyuncak gibi kullanıldığını bile idrak edemeyecek hale gelir.

1959–1963 yılları arasında Irak’taki Kasım deneyimi, 1949–1966 yılları arasında Endonezya’daki Sukarno deneyimi, 1952–1970 yılları arasında Mısır’daki Nasır deneyimi ve zamanımızdaki Mısır firavunu Mübarek süreci, bütün sıkıntısını, acısını, sefaletini halkın çektiği sağ-sol oyunlarından bir kaçıdır. Bu kirli senaryolarda nice zenginlikler yağmalandı, nice canlar yok oldu, nice enerjiler heba oldu, nice umutlar, hayaller ve düşler kaybolup gitti. Hakikate ulaşma gayretleri sonuçsuz kaldı. İnsanlar yorgun düştü.

Kitleleri çatıştırarak iktidarlarını sürdürenler zamanla metotlarını değiştirdiler ve yine uyuyan kitlelerin uykularına devam etmesini sağladılar.

Bir grup desteklenir ve iktidar verilir. Bütün imkânlar sunulur. Karşıt grup ezdirilir, sindirilir. Bu durum, iş patlama noktasına dayanıp, desteklenen grup sınırları aşıncaya ve ölçüyü kaçırıncaya kadar devam eder. Ve durum tersine döndürülür. Bunların yanında karışıklık çıkarma, sahtekârlık yapma gibi haysiyetsizliği kendilerine yediremeyen insanlara gelince, onlarda, vatan hainidirler, ajandırlar, burjuva uşaklarıdırlar, halka ihanet içindedirler. İrticacıdırlar. Bu yüzden özgürlükleri ellerinden alınmalıdır, kökleri kurutulmalıdır bunların. Oyun bu şekilde başarıyla yürütülmektedir. Bu meyanda, halk yığınları, bütün olan bitene yabancıdır. Gerçeğe yabancıdır. Gerçeği göstermek isteyene bile düşman olmuştur. Söz konusu oyunun aktörü olan yöneticinin iktidarını sürdürmesini sağlayan güçleri unutmuştur.

Bu oyunun en tehlikeli yönü: irade edilen millet ve uygulayan yönetici arasındaki karşılıklı ilişkileri koparmasıdır. Milletin tek vücut olmaması için her şey yapılır. İşte bu yüzden, bir grup, devlet başkanını savunsun ve bir grupta karşısında dursun diye, halk bölünüp parçalanır. Zaten, asıl tehlikede, her iki grubunda halktan müteşekkil olmasıdır. Bir grup halk, düzenin bütün organlarıyla desteklediği diğer gruba ezdirilir. Böylece yöneticiler kendilerini koruma altına almış olurlar. Kardeş, kendisini ve kardeşini ezen yöneticiyi kanıyla canıyla malıyla korur. Kardeşine kılıç sallayan kardeş, böylece, otoritenin kanatları altına alınır ve nemalandırılır. Bu ortamdan en büyük rantı elde edenler: fırsatçılar ve dalkavuklardır. Yığınlara yine bir şey kalmaz.

Bu durumda, oyunun büyüklüğünü ve ondan kaynaklanan sömürünün ve kötülüklerin boyutlarını düşünmemiz gerekir.

Bardak taşınca, sınırlar aşılınca, ölçüler kaçırılınca, yöneticiler ipleri ellerinden kaçırmamak için, hemen saf değiştirirler. Saat sarkacı gibi, ezilen saflara doğru dönmeye başlarlar. İmkânlar onlara sunulur artık. Öfkeler dindirilmelidir. Kinler soğutulmalıdır. Geçmiş unutturulmalıdır. Artık, önceki desteklenen grup, ezdirilmeye başlanır. Sahip oldukları kuvvetin tesiri yok edilir, nemalanma sırası, önceki ezdirilenlerdedir. Devlet imkânları, yeni dost gruba olabildiğince sunulur. Belli süreye kadar, bu grup iktidarda kalır. Bu kirli oyun böylece sürer gider.

Dışarıdan planlanan, bu kirli ve kahpe oyunun, gerektirdiği şekilde, yöneticilerimiz sürekli olarak zikzak çizerler. Cumhuriyetçilik, ilericilik, işçilerin ve köylülerin haklarının korunması adı altında solculuk oyunu; ılımlılık, gerçekçilik, reform, fırsatların eşitliği, muhafazakârlık adı altında sağcılık oyunu oynanır. Sürekli zikzak çizilir. Sol ile sağ arasında yer değiştirilir ve bunu normal gösterebilmek için bahaneler üretilir. Ama, bu arada, bu yöneticilerin, milletin, ilerlemiş ülkelerin seviyesine yükselmesine yarayacak hiçbir faydalı iş yaptıkları görülmemiştir ve de yapmazlar. Ülkemizi düşünelim.

Çağın modası ve bilinen geleneği şöyledir: sol bilimseldir, gerçek ilericidir. İşçilerin ve köylülerin haklarının savunucusudur. Emperyalizmin ve faşizmin amansız düşmanıdır, güya.

Bu durum, böyle sürdükçe, bu değerleri papağan gibi ezberleyen yöneticiler, bu yöne eğilim gösterirler. Londra ve Washington’da planlanan oyun, yöneticilerce kabul edildikten sonra, Moskova-Pekin-Belgrat gibi şekli bölünmelerle son bulur. Planlanan oyuna, bir de bilimsel, ilerici, aydınlanmacı, antiemperyalist, özgürlükçü, bağımsızlık aşığı gibi niteliklerde kazandırılınca muhtelif kesimlerin, yazarların, askerlerin, köylü ve işçilerin bir bölümünün desteği kazanılır.

Bu durum, bütün perdeleri yırtarak, kendisi perdenin ardında gizlendiği halde, dama taşlarını oynatan gerçek elleri, insanlara göstermek için haykırmak isteyen inanmış, şuurlu ve akıllı bütün sesleri boğar.

Oyunun bu şekline ‘’Otoriter Batı Solu (Abd-İngiltere)’’ demek mümkündür. Bu oyunla ilgili derin ayrıntıları, Miles Copheland’ın ‘’Devletler Oyunu’’ adlı kitabında bulabilirsiniz. Kitaptaki bilgiler, doğrudan, oyunun içindeki aktörlerden alınmıştır. Jefferson Geofrey, Raymond Head, George Warsort gibi Abd büyükelçilerinden yani. Bu adamın kendisi, Suriye’de konsolos vekilliği yapmış, CIA’nin kuruluşuna destek vermiş ve Ortadoğu’da görev yapmıştır. Ayrıca büyük şirketlerde çalışmıştır.

Bu oyunla ilgili, birde, Prof. Dr. Nebih Abdurrabbin isimli zatın ‘’Totaliter Amerikan Solu’’ başlığıyla, Lübnan’ın Şihab isimli dergisinin üç sayısında yayınlanmış incelemesi vardır.

Batı solu ve ülkelerdeki kolu dile getirilirken, sağın savunulduğunu sananlar, çok saf ve aptaldırlar. Zira iki tarafta bu oyunun aktörleridirler. Biz ise, ‘’vasat’’ olmakla emrolunmuş bir ümmetiz, milletiz.

Biz, bir ümmet olarak, varlığımızı ortadan kaldıran, birliğimizi bozan ve tarihimizi mahveden hem sağa hem de sola karşıyız. Biz, sadece, ’ın şu kesin emrine tabiyiz:

‘’Sizden, her kim olursa olsun, onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır.’’

‘’Sizlerden, onları dost edinenler, zalimlerin ta kendileridirler.’’

Biz, Kur’an-ın belirttiği gibi, ‘’orta’’ da yer almak zorundayız. Yani ‘’denge’’ de olmak zorundayız.

‘’İşte, böylece sizi, vasat(orta) bir ümmet yaptık, insanlar üzerinde şahitler olasınız ve Resul de size şahit olsun diye.’’

Evet, sağa sola sallanıp durduğumuzu görürcesine, Kur’an, bize, bu buyruğu hatırlatıyor sürekli. Copeland’ın şu sözünü unutmayalım: ‘’oyun kar getirmiyorsa oyuncuları değiştir.’’

Bu oyun, aynı zamanda, insanların duygu ve düşünce yönünü de hedef almıştır. Ve, düşünceyi, duyguyu, şuuru ve vicdanı temel alan edebiyata el atması, ne kadar da iğrençtir. Oysa, bu vb sosyal alanların, siyasi çatışmalardan ve pisliklerden kendini uzak tutması icap eder. Namus ve şeref yoksunu hilekârların, ulaşamayacağı yerlerde olması gerekir. Hiçbir coğrafi sınır ve engel tanımayan dinler ve halklar arasında, ayrım yapmayan objektif ölçü ve değerleri koruması iktiza eder.

Fakat, ne acı ki, her şey, ifade edilenin ve istenilenin aksine gelişmiştir. Ve öyle de devam etmektedir. Bu alanda da, her şeyi, tespit ve tayin yetkisi, Siyonist’in inhisarındadır. Ödüller, kesinlikle, hak etmeyenlere ya da daha sonra kullanılabilecek karakterde olanlara veyahut kendilerine yaşamsal yönden benzeyenlere-benzemeye çalışanlara verilmektedir. Ödüller, her zaman, sağcı-solcu edebiyatçılar arasında gidip gelmektedir. Müslümanlar ise, kadim nasipsizlerdendirler. Dinine ihanet edenler müstesna.

Bu alanda, en meşhur organizasyon olan, ‘’Nobel Ödülü’’ dağıtan jüri, aslan payını, her zaman, Yahudilere vermek için gayret sarf etmektedir. Yahudilerin, hem sağda hem solda bulunmaları mümkündür ve örnekleri çoktur. Yani, her iki safta, Yahudi tesirine açıktır. Dolayısıyla, ödüllerin, iki saftan birine verilmesinde sakınca yoktur. Neticede, Yahudi’ye gitmektedir. Ya da Yahudi’ye hizmet edene.
Alıntı
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Aile Edep demekti Şiirler ve Şairler YaŞuHa 2 2126 04 Mayıs 2014 21:47
Kardeşimize dua lütfen Dua Bölümü MusabBinumeyr 4 2380 04 Aralık 2013 19:38
Kilonuz mu var? sorun degil artık/Medineweb Diyet/Spor gün ışığı 4 2673 27 Kasım 2013 21:45
Üzüm çekirdeği mucizesi Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp YaŞuHa 2 2323 27 Kasım 2013 21:34
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 7 3119 26 Kasım 2013 20:23

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Üç Harf Oyunu KuM TaNeSi Forum Oyunları 74 05 Ekim 2023 15:43
Çağrışım oyunu.../medineweb su damlası Forum Oyunları 263 30 Nisan 2023 00:37
Elif ba - Tombala Oyunu temha2009 Programlar//İstekler 1 11 Şubat 2014 11:06
fare oyunu))) Esma_Nur Forum Oyunları 2 20 Temmuz 2013 12:41
Cocacola nın son oyunu turkuaz... melis Bilgi Dağarcığı 0 04 Ağustos 2008 23:00

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.