Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Muhtelif Konular (https://www.forum.medineweb.net/657-muhtelif-konular)
-   -   """"Cehalet"""" (https://www.forum.medineweb.net/muhtelif-konular/20088-vequotvequotvequotvequotcehaletvequotvequotvequotvequot.html)

kamer34 15 Kasım 2011 00:21

""""Cehalet""""
 
Cehalet

Lügatte, cehalet, ‘bilmezlik, ilimden ve malumattan uzak olmak’ diye tanımlanır ilmin zıddıdır. Kavram olarak da üç anlama gelmektedir:
1- İnsan zihninin ilimden hali olması.
2- Bir şeyi olduğunun aksine kabullenmek.
3- Bir şeye yapılması gerekenin zıddını yapmak.

Dilcilerin tarifinden hareketle cehalet iki başlık altında incelenebilir:

1- İnanç ve düşüncelerle meydana gelen cehalet.
2- Amel ve gidişattaki cehalet.

İnsanı Diğer Varlıklardan Ayıran Meziyet Olarak İlim

İnsanlarla diğer varlıklar arasında üç önemli fark bulunmaktadır

1-İnsan ilim elde etmeye elverişli yaratılmıştır.
2-İyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı ayıracak melekelere sahiptir.
3- Sahip olduğu bilgi ve becerileri artırmaya müsaittir.

Rağib İsfehani, insanları diğer canlılardan ayıran vasıfların başında ilmin geldiğine dikkat çekerek şöyle der: “Cehaleti yenemeyen bir insan, kamil anlamda insan olma meziyetine ulaşamaz. İlimsiz yapılan her eylemin zararı faydasından çoktur.

Haricilerde olduğu gibi, ilimsiz sahneye çıkan bazı gruplar cihad ve dini müdafaa adına Müslümanlara kılıç çekerler. Her fesat, fitne ve musibetin nedeni cehalet olduğu gibi, her hayır ve saadetin nedeni de ilimdir. Cehalet neticesinde maruf münker, münker maruf haline gelmekte, sünnet bid’at, bid’at de sünnet olarak algılanmakta, batıl hak yerine, hak da batıl yerine geçmektedir.

” Ve işte sana da böylece emrimizden bir ruh vahyettik…” (Şura/ 42/52) ayeti

Kur’an’ın ruh yani hayat bahşeden bir kaynak olduğuna dikkat çekmektedir.
İnsan, ilim sahibi olma özelliğiyle diğer yaratıklardan ayrılmakta ve onlardan yararlanmaktadır. İslam’da ilim din, din de ilimdir; biri diğerinden ayrılmaz.
İnsanlara her iki dünyada yararlı her ilim mübarektir ve tavsiye edilmiştir.

Bu nedenle İslam, ilimler arasında genel anlamda herhangi bir ayrım yapmaz. İlim güneştir; güneşin doğuşundan rahatsız olan yaratıklar gibi ilimden rahatsız olan kesimler de vardır. İlim nurdur, karanlıklarda kalmak isteyenler ilmi sevmezler.

İlim tahkiktir, taklitle yetinenler onu bilmez. İlim güçtür, zayıf irade sahipleri ondan yararlanmaz. Tarihte ”Haşaviye” adındaki bir azınlık dışında ilim ve irfana karşı çıkan olmamıştır. Haşeviye, delil aramayı, araştırmayı ve tahkiki hoş karşılamamış ve haram olarak algılamıştır.

İki kesim insan mutlak mutludur:

1. İlim elde etmiş kişi.
2. Karanlıkta olduğunun farkına varıp ilim aramaya koyulan kişi. İlim, güçlü silahtır; intikal ettiği yerde inkılab gerçekleştirir, akideye aksiyon ve hareketlilik verir, imanı yakîn derecesine yükseltir, onu şecaat, iffet, emanet, başkasını nefsine tercih etme, tevazu, adalet ve merhamete dönüştürür. İnsanın erdemliliği, yücelmesi, doğruya ulaşması ilimle sağlanır.

Allah Teâlâ’nın vasıflandırdığı tüm iyi haslet ve vasıflar ilmin meyvesi olduğu gibi, yerdiği tüm kötü vasıflar da cehaletin neticesidir. İman, şükür, hayırlarda yarışmak, Allah sevgisi ve korkusu, reca, O’na yönelme, ihsan, af, sıdk, iyiliği emretme vs. hep ilmin semereleridir.

İnsan için ilim hayat mesabesindedir. İlimsiz insanın hayatı yok demektir. İlim hayat, cehalet ise ölümdür. Şu âyet bu gerçeği ifade etmektedir:

”Ölü iken dirilttiğimiz, insanlar arasında yürümesini sağlayan bir aydınlık verdiğimiz kişi, içinden çıkamayacağı karanlıklarda kalan kişi gibi olur mu hiç?” (En’am, 6/122)

ayeti, ilim sahibi olmayanın yani cahilin ölüler mesabesinde olduğunu belirtmektedir.
Musibet, Sorun ve Felâketlerin Adresi Olarak Cehalet

Cehalet, tüm musibet, bela ve felâketlerin kaynağı, ruhun karanlığı ve ataletidir. Cehalet, insanın Rabb’ini, yaşadığı dünyayı tanımaması ve tedavisi mümkün olmayan bir hastalık, ruh ve beyinde boşluktur. Bu gerçeği, “Cahil sustuğu takdirde ihtilaf biter” vecizesi ifade etmektedir. Ömer b. Abdülaziz’in “Cahilin ifsadı, ıslahından çoktur” sözü de aynı gerçeği belirtmektedir. İlmin tüm güzel vasıfları, cehaletin de kötü vasıfları içerdiğinin bir belirtisi şudur: Bir âlime, “ey cahil” denildiği zaman âlim kızar; cahile de âlim olmadığı halde, “ey alim” denilince cahil sevinir.

Kur’an,“Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım…” (Bakara, 2/67);

“Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın...” (A’raf, 7/200)

âyetleriyle Şeytan’la cahilleri bir tutmuş, Şeytan’dan kaçarcasına cahillerden kaçmayı, onlara karşı müteyakkız olmayı ve onların şer ve zararından Allah’a sığınmayı emretmiştir. Zira cahil, toplumun bünyesinde zararlı bir unsurdur, yarardan çok zarar getirir.

Cahilin topluma yönelik zararının farkında olan İmam Şafii yaşı ilerlemiş birini görür ve kendisine, hadis ve fıkıhtan sorular yöneltir. “Bilmiyorum” cevabını alınca İmam Şafii, “Allah canını alsın! Hem kendini hem de İslâm’ı mahvettin.” der. İbn Abidin, cahilin âlim aleyhindeki şahitliğinin makbul olmadığını söyler.

Karşılaşılan musibet ve kargaşaların tamamı, ya cehaletten ya da eksik ilimden kaynaklanmaktadır. Hz. Ali’nin, “Belimi iki kesim büktü. Günahkâr âlim ve cahil âbid…” sözü de gereken ilme sahip olmayan yarı-âlim profilli kesimin zararına dikkat çeker. Sa’di-i Şirazi cahil insanı şöyle tasvir eder: “Cahil davula benzer, sesi çok içi ise boştur.”

İhtilaftan kaynaklanan sorun ve kargaşalar cehaletten yani, vahyin indiği lügati, sünneti, hadisin sahihini, hasenini, zayıf ve mevzu olanını, Asr-ı Saadet’te dinin uygulanış biçimini, Kur’an’ın muhkemini, müteşabihini, hakikatini, mecazını, ammını, hassını, mukayyed ve mutlakını, sebeb-i nüzulü, din adına ahkâm ve hadis uydurmanın ne kadar büyük günah olduğunu bilmemekten kaynaklanmaktadır.
Cahil, dinin gönderiliş maksat ve gayesinden habersizdir. Sünneti, dinin önemli kurallarını selef-i salihîni, onların hayatlarını bilmemektedir.

Cahilin inanç ve eylemlerinde denge ve istikrar bulunmaz; devamlı sıkıntı ve ıstırap, yaşamında da panik içerisindedir; psikolojisi ve kimyası bozuktur. İslam,; cahil bir erkek ile bilen bir kadının birbirine denk olamayacağını; âlimlere en büyük ceza olarak da cahillerle bir arada bulunmayı söyler.

Fitne ve fesat unsurları, insanları tuzağa düşürmek istediklerinde ruh ve beyni aydınlatan ilimle olan ilintilerini kesmeye çalışırlar.”İnkâr edenler: Bu Kur’an’ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki bastırırsınız, dediler” (Fussilet, 41/26)

âyetinin de ifade ettiği gibi, İslam muarızları galibiyet için toplumun ilim kaynağı olan Kur’an’la olan alâkasının kesilmesi gerektiğini öne sürerler. Çünkü onların iddiasına göre bu Kur’an kendilerini büyülüyor, zihinlerini karıştırıyor, âdet ve geleneklerini altüst ediyor, aralarını bozuyor.

Cahiller geçmişte Kur’an okunurken gürültü yapıp onu bastırmak için her çareye başvuruyorlardı. Söz gelimi İranlı Rüstem ve İsfendiyar efsanelerini, masallarını anlatıyorlardı. Nitekim Nadr b. Malik, insanları Kur’an’dan uzaklaştırmak için benzer yöntemlere başvuruyordu. Bazen gürültü ve alkışla, bazen seci’le, bazen nesir ve nazımla Kur’an’ı susturmaya çalışıyordu.

Cehaletin semeresi küfür, nifak, şirk, zulüm, cimrilik, kin, kötü zan, kibir, nifak vs.’dir.

“Şimdi, Rabb’inden sana indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen bir kimse, kör olan kimse gibi olur mu?” (Rad, 13/19 )

âyeti, ilmin aydınlık ve basiret, cehaletin ise körlük ve karanlık olduğuna işaret eder. Bu nedenle başta Şeytan olmak üzere tüm şer güçler, insana tahakküm etme yolunun cehaletten geçtiğini iyi bilirler.

Bilen, mücehhez asker gibidir, onun düşmana mağlup düşeceğinden korkulmaz. Cahil ise eli boş askerin cepheye koşması gibidir, mağlup olması mukadderdir. “Tıpkı

Şeytan’ın meseli gibi ki, insana, “İnkâr et!” dedi de, insan inkâr edince, “Ben senden uzağım, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” dedi.” (Haşr, 56/19)

âyeti, Şeytan’ın bile cahilin düştüğü konuma düşmek istemediğine ve cahilin kötülüğünden Allah’a sığındığına dikkat çekmektedir. Melekler âlime selam dururken, cahilden Şeytan’ın bile uzaklaşıp Allah’a sığınması manidardır. Hz.
Peygamber, yaralı olduğu halde teyemmüm etmeyip suyla abdest aldığı için vefat eden sahabi hakkında şöyle buyurdu:”Adamcağızı öldürdüler, Allah da canlarını alsın. Cehaletin ilacı soru sormaktır. Bilmedilerse neden sormadılar?”

Kıyameti inkâr edenler, cehalet ve yersiz şüphelerden inkâr etmişlerdir. “Allah’ın vaadi haktır. Kıyamet gününde şüphe yoktur, denildiği zaman, ‘kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, onun bir zandan ibaret olduğunu sanıyoruz, onun hakkında kesin bir bilgi elde etmiş değiliz’, demiştiniz.” (Câsiye, 45/32).


Hz. İsa’nın öldürüldüğünü iddia edenler, cehaletten dolayı bu iddiada bulunmuşlardır: “Zanna uymaktan başka hiçbir bilgileri yoktur. Kesinlikle onu öldürmemişlerdir” (Nisâ, 4/157).

Çocuklarını öldürenler, cehaletten dolayı öldürmüşlerdir: “Bilgisizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler muhakkak ki zarara uğramışlardır”(En’am, 6/40).


Allah’tan başkasına ibadet etmenin en önemli nedeni de cehalettir:

“Müşriklerden biri senden eman dilerse Allah’ın kelamını işitip dinleyinceye kadar ona eman ver.” (Tevbe, 9/6)

âyeti şirke düşmenin önemli bir nedeninin Kur’an’dan uzak durmak olduğunu gösterir. Cehalet uyuşturur. Bu uyuşturmanın neticesidir ki, cahil insanlar din adına helalleri haram, haramları helal kılarlar; masumları suçlu, suçluları masum ilan ederler; kimileri vecibeleri kaldırır, kimileri de yeni farzlar ortaya koyar; kimisini tekfir eder, kimilerini bid’atçi, kimilerini fasık ilan ederler.

Kalbin ölümü, bedenin ölümünden daha beterdir. Bedenin rahatsızlığı beraberinde ölümü getirebilir. Bu durumda ölü, fonksiyonunu yitirir ve tehlikeli olma özelliğini kaybeder. Kalp ve düşüncenin ölümü ise beraberinde ebedî ölümü getirir. Bu bakımdan cehalet, ölümden daha tehlikelidir. Dünyada hayır, güzellik adına ne varsa ilmin neticesi olduğu gibi, isyan, bölünme, sapıklık, günah ve çirkinlik adına ne varsa cehaletin eseri ve neticesidir. Cehalet musibet, felâket ve belaların en kötüsü; ilim ise haz ve nimetlerin en güzelidir.
alıntı

YaŞuHa 17 Kasım 2011 11:37

Cevap: """"Cehalet""""
 
Cehalet parayla değil) diyen atalarımıza hak veremiyorum. Bu konuda Sakallı Celal en doğru sözü söylemiş, bir diplomalının haline bakarak:
(- Bu kadar cehalet ancak eğitim ile mümkündür.) demiştir. Gerçekten cehalet, parayla, masrafla, emekle, çabayla elde ediliyor. Bir adama bakıyorsunuz elli yıldır yazar, daha en basit kavramları bilemiyor, bir politikacı –ki koltuğunun altında birkaç diploma vardır- siyasi bilimlerin alfabesinde a-b-c’yi öğrenmemiş daha… İnsan korkuyor: Bilgisizlik, kültürsüzlük, toplumun ayağı altında bir uçurum gibi açıldı mı, içine düşmemek, çok zor.
Bugün Türkiye’de aydınlarımız 65 bin köydeki 20 milyonun cehaletinden yakınıyorlar, ama asıl korkunç olan okumuşların cehaletidir. Köylü okuması yoksa öğrenir, ama diplomalının cehaletini yok etmek için bir çare biliyor musunuz?
İlhan Selçuk (88)

Mehmet Said Çekmegil (Ahlak Anlayışımız, s.61, Sanih Kütüphanesi Yayınları)


SAAT: 02:52

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306