Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader (https://www.forum.medineweb.net/656-olum-ahiret-sirat-mizan-kader)
-   -   KAZA VE KADER (https://www.forum.medineweb.net/olum-ahiret-sirat-mizan-kader/13953-kaza-ve-kader.html)

İmamHüseyin 14 Nisan 2009 19:56

KAZA VE KADER
 
48. İlke:
Kaza ve kader, kitap ve sünnette geçen ve aklî delillerle de teyit edilen İslam'ın kesin inançlarındandır.

Kaza ve kader hakkında bir çok ayet vardır; onlardan bazıları şöyledir:

Kur'an-ı Kerim kader hakkında şöyle buyuruyor: "Biz her şeyi bir kadere (ölçüye) göre yarattık." (Kamer, 49) Yine şöyle buyuruyor: "Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri, bizim yanımızda olmasın, ama biz onu bilinmeyen bir mikdar ile indiririz." (Hicr, 21)

Kaza hakkında da şöyle buyuruyor: "Bir şeyi yaratmak istedi mi, ona sadece "ol" der, o da hemen oluverir." (Bakara, 117)

Yine şöyle buyuruyor: "O, sizi çamurdan yaratıp, sonra bir süre koymuştur." (En'am, 2)

Bu ayetlere ve bu konudaki rivayetlere nazaran hiçbir Müslüman kaza ve kaderi inkâr edemez. Ancak bu meseleyi tüm ayrıntılarıyla bilmek gerekmez ve esasen böyle dakik meseleleri idrak etme kapasitesi olmayanların bu meselelere girmeleri doğru değildir; çünkü bazen bu meselelere girdiklerinde kendi inancında yanılarak veya tereddüde düşerek sapabilirler. İşte bu nedenle Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) bu gruba hitaben şöyle buyurmaktadır: "Karanlık bir yoldur, o yolu katetmeyin, derin bir okyanustur, ona girmeyin; Allah'ın sırrıdır onu keşfetmekte kendinizi sıkıntıya sokmayın."[34]

Elbette İmam'ın bu uyarısı, böyle dakik konuları kavrama gücüne sahip olmayan kimselere yöneliktir; çünkü bu konuda bahsetmek onların sapmasına neden olabilir. Bunun en açık delili o hazretin kendisinin çeşitli yerlerde kaza ve kaderi açıklamasıdır.[35] Dolayısıyla, biz de kendi marifetimiz ölçüsünce Kur'an-ı Kerim rivayetler ve akıldan yararlanarak onu açıklıyoruz:

49. İlke:
"Kader" lügatte "ölçü ve miktar" ve "kaza" ise "kesinlik" anlamındadır.[36] Sekizinci İmam Ali b. Musa (a.s) kaza ve kaderin tefsirinde şöyle buyuruyor: "Kader bir şeyin bakî kalıp yok olması açısından ölçüsünü almak, kaza ise bir şeyin kesinlik kazanması ve gerçekleşmesidir."[37]

Bir şeyi ölçmeye "kader" ve onun kesinlik kazanıp gerçekleşmesine de "kaza" denildiğini bildikten ve bu iki terimin sözlük anlamını açıkladıktan sonra bu iki terimin anlamlarını belirtelim:

A- Kader:
Varlıklardan her biri, mümkün-ul vücud olması hasebiyle, belli bir varlık ölçüsüne sahiptir; örneğin cansız varlıkların ölçüsü bitki ve hayvanlardan farklıdır. Yine ölçülü varlık aleminde her şeyi Allah Teala yarattığı için doğal olarak takdir de Allah'ın takdiri olacaktır. Ayrıca, bu miktar ve ölçüm Allah'ın fiili olması hasebiyle "fiilî takdir ve kader" ve Allah Teala'nın, yaratmadan önce bilmesi hasebiyle de "ilmî takdir ve kader" denilmektedir. Gerçekte kader inancı, eşyanın özellikleri bakımından Allah'ın yaratıcılığına inanmaktır ve bu fiilî takdir Allah Teala'nın ezelî ilmine dayanmaktadır; sonuçta ilmî kader inancı, gerçekte Allah Teala'nın ezelî ilmine inanmaktadır.

B- Kaza:
Değindiğimiz gibi, "kazâ" bir şeyin varlığının kesinlik kazanması anlamındadır. Açıktır ki, her şeyin varlığının kesinleşmesi sebep ve sonuç düzeni üzerine olup o şeyin tam sebebinin gerçekleşmesine bağlıdır. Sebep ve sonuç düzeni Allah'a vardığı için de gerçekte her şeyin kesinleşmesi O'nun kader ve iradesine bağlıdır. Bu, Allah Teala'nın fiil ve yaratma makamında kazasıdır ve bu kesinlik hakkında Allah'ın ezelî ilmi, O'nun zatî kazasıdır.

Buraya kadar söylediklerimiz Allah Teala'nın -ister zatî olsun, ister fiilî- tekvinî kazâ ve kaderiyle ilgiliydi. Bazen de kaza ve kader teşri alemiyle ilgilidir. Yani asıl ilahî teklif ve teşri Allah Teala'nın kazasıdır; onun farz ve haram oluşu gibi özellik ve niteliği de Allah Teala'nın teşriî takdiridir. Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s), kazâ ve kaderin gerçeğini soran bir adama cevap olarak kaza ve kaderin bu merhalesine değinerek şöyle buyurmuştur: Kazâ ve kaderden maksat, itaate emretmek ve günahtan sakındırmak; insana, iyi işleri yapma ve çirkin işleri terk etme gücü vermek, onu Allah Teala'ya yaklaşmaya muvaffak etmek, günahkârı kendi haline bırakmak, mükafat ve ceza vaadi vermektir; bunlar Allah Teala'nın bizim amellerimizdeki kaza ve kaderidir.[38]

Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s)'ın burada, bu soruyu soran kişiye cevabında, sadece teşriî kaza ve kaderi açıklamakla yetinmesinin sebebi, soruyu soranın veya orada bulunanların durumunu gözetmesi olabilir. Çünkü o gün tekvinî kaza ve kaderden ve sonuçta insanın amellerinin kaza ve kader dairesi içinde yer alışından, cebr ve iradenin varlığı anlaşılıyordu; çünkü İmam (a.s) hadisin devamında şöyle buyuruyor: "Bunun aksini zannetme; çünkü böyle bir sanı amelin batıl olmasına neden olur." Bundan maksat, insanın fiilinin değeri onun iradeye dayanmasına bağlıdır; insanın amel ve fiilinde mecbur olmasıyla da bu değer yok olur.

Sonuç şudur: Kazâ ve kader konusu, bazen tekvin ve bazen de teşridir ve her iki kısmın da iki merhalesi vardır:

1- Zatî (amelî); 2- Fiili.

50. İlke:
İnsanın fiillerinde kaza ve kader onun irade ve serbestliğiyle en küçük bir çelişki içinde değildir. Çünkü Allah Teala'nın insan hakkında takdiri onun özel failiyetidir ve o da şudur: O iradeli ve serbest bir faildir, her amelin fiil ve terki onun iradesindedir. İnsan hakkında Allah'ın kazası, O'nun iradesinden sonra fiilin kesinleşmesidir.

Başka bir tabirle: İnsanın yaratılışı irade ve özgürlükle iç içe ve ölçülüdür. İnsan kendi iradesiyle bir fiilin sebeplerini oluşturduğunda, Allah'ın kazası, onu bu yolla geçerli kılmasıdır.

Bazı kişiler; günahkâr oluşlarını Allah'ın takdir ettiğini söyleyerek gittikleri yoldan başka bir yolun olmadığını sanmışlardır; oysa akıl ve vahiy bu sanıyı çürütmektedir. Çünkü akıl açısından, insan kendi kararıyla yolunu seçmiştir ve dinimiz açısından da o şükreden ve hayırsever veya kötü ve nankör bir kişi olabilir; nitekim şöyle buyuruyor: "Biz ona yolu gösterdik: (O) ya şükredici veya nankör olur." (İnsan, 3)

Asr-ı saadette putperestlerden bir grubu, sapıklıklarını Allah'ın iradesinin ürünü sanarak, "Allah istemeseydi biz putperest olmazdık" diyorlardı! Kur'an-ı Kerim onların sanısını şöyle nakletmektedir: "(Allah'a) ortak koşanlar diyecekler ki: Allah isteseydi ne biz ne de babalarımız ortak koşmazdık ve bir şeyi de haram yapmazdık." (En'am, 148) Sonra onlara cevap olarak şöyle buyruluyor:

"Onlardan önce yalanlayanlar da öyle demişlerdi de nihayet azabımızı tadmışlardı."

Son olarak şunu da hatırlatalım ki, Allah Teala'nın varlık aleminde bazen insanın saadete ermesiyle ve bazen de zarar görüp mutsuz olmasıyla tamamlanan genel sünnetleri, O'nun kaza ve kaderinin örneklerindendir; kendi iradesiyle o ikisinden birini seçen ise insandır. Daha önce, "İslam'ın bakış açısından insan" konusunda da bundan bahsetmiştik.


SAAT: 23:39

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321