Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader (https://www.forum.medineweb.net/656-olum-ahiret-sirat-mizan-kader)
-   -   Kabir azabı... (https://www.forum.medineweb.net/olum-ahiret-sirat-mizan-kader/1500-kabir-azabi.html)

TufeyL 18 Eylül 2007 13:50

Cvp: Kötü Ahlak Kabir Azabına Sebep Olur
 

Amin inşaAllah..

Evet gördüm lâkin sarıda belli olmuyor.. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

inzar 18 Eylül 2007 13:55

Cvp: Kötü Ahlak Kabir Azabına Sebep Olur
 
sende bu gün ne çok şey isdedin kardeş..[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Emekdar Üye 18 Eylül 2007 13:56

Cvp: Kötü Ahlak Kabir Azabına Sebep Olur
 
[COLOR=#ff0000]nankörsün emir [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] şimdi bak bakalım [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

inzar 18 Eylül 2007 14:00

Cvp: Kötü Ahlak Kabir Azabına Sebep Olur
 
ben beyendim..bide hayırlısı ile dualarımız kabul olsun daha ne isteriz ki..
sağolasın mim_nun zikrullah ın sayesinde bizde nasiplendik..

TufeyL 18 Eylül 2007 14:01

Cvp: Kötü Ahlak Kabir Azabına Sebep Olur
 

Teşükkür ediyorum olmuş.. sağ ol mim nun [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Emekdar Üye 18 Eylül 2007 14:30

Cvp: Kötü Ahlak Kabir Azabına Sebep Olur
 
sizlerde sağolun kardeşlerim.. dua eder dua bekleriz inşAllah..

FERHAT37 01 Aralık 2007 13:59

Kabir azabı...
 
Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizin dibinde kalsın veya yırtıcı bir hayvan karnında bulunsun veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatı geçirecektir. İnsan öldükten sonra kabre konulunca, Münker ve Nekir adında iki melek, kendisine gelerek; "Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir? Dinin nedir?" diye sorarlar. İman ve güzel amel sahipleri bu gibi sorulara doğru cevap verirler. Bu gibi ölülere cennet kapıları açılır ve Cennet kendilerine gösterilir. Kâfir veya münafık olanlar ise bu sorulara doğru cevap veremezler. Onlara da Cehennem kapıları açılır, oradaki azap kendilerine gösterilir. Müminler nimet içerisinde, sıkıntısız ve huzurlu yaşarken, kâfir ve münâfıklar ise kabirde azap göreceklerdir (bk. ez-Zebîdî, Tecrîdi Sarih, terc. Kamil Miras, Ankara 1985, IV 496 vd.).

Kabirde azap ve nimetin varlığını gösteren birtakım ayet ve hadisler vardır. Bir ayet-i kerimede; "Firavun ve adamları sabah-akşam ateşe atılırlar. Kıyametin kopacağı gün de denilir ki; Firavun hanedanını ateşin en şiddetlisine sokun" (el-Mümin, 40/46) buyurulur. Buna göre kıyamet kopmadan önce de yani kabirde de azap vardır. Peygamber efendimiz; "Allah, iman edenlere bu dünya hayatında ve ahirette, o sabit sözlerinde daima sebat ihsan eder" (İbrahim, 14/17) ayetinin kabir nimeti hakkında indiğini açıklamıştır (Buhârî, Tefsîr, sure: 14).

Kabir azabı ile ilgili hadis kitaplarında pek çok hadis-i şerif zikredilmektedir.

Bunlardan bir kaçı şöyledir: Hz. Peygamber (s.a.s) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki ölülerden biri hayatında koğuculuk yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında: "Bu iki dal kurumadığı sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur" (Buhârî Cenâiz, 82; Müslim, İmân, 34; Ebû Dâvud, Tahâret, 26) buyurmuşlardır.

Hz. Peygamber diğer bir hadislerinde şöyle buyururlar: "Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur" (Tirmizî, kıyamet, 26).

Başka bir hadiste de şöyle buyurur: "Ölü mezara konulunca, birine Münker, diğerine Nekir adı verilen siyah mavi iki melek gelir; ölüye derler ki: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" O da şöyle cevap verir. "O, Allah'ın kulu ve Resuludur. Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed de O'nun kulu ve elçisidir. Bunun üzerine melekler; Biz senin böyle diyeceğini zaten bilmekte idik", derler. Sonra onun mezarını yetmiş arşın genişletirler. Daha sonra bu ölünün mezarı ışıklandırılır ve aydınlatılır. Daha sonra melekler ölüye: " Yat ve uyu " derler. O da; "Aileme gidin de durumu haber verin" der. Melekler ona; "Zifafa giren ve sadece en çok sevdiği kişi tarafından uyandırılan şahıs gibi mahşer gününe kadar sen uyumana devam et" derler. Eğer ölü münâfık olursa, melekler şöyle der: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" Münâfık da şöyle cevap verir: "Halkın Muhammed hakkında bir şeyler söylediklerini işitmiş, ben de onlar gibi konuşmuştum. Başka bir şey bilmiyorum. Melekler ona; "Böyle diyeceğini zaten biliyorduk" derler. Daha sonra yere "Bu adamı alabildiğine sıkıştır" diye seslenilir. Yer de sıkıştırmaya başlar. Öyle ki o kimse kemiklerini birbirine geçmiş gibi hisseder. Mahşer gününe kadar bu sıkıntı devam eder" (Tirmizi Cenâiz 70).

Kur'an'da şehitlerin kabir hayatıyla ilgili olarak şöyle buyurulur: "Allah yolunda öldürenleri, sakın ölüler sanmayın. Bilâkis onlar diridirler. Rableri katından rızıklandırılmaktadırlar" (Âlu İmrân, 3/169), "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilâkis onlar dirildirler. Fakat siz farkında değilsiniz." (el-Bakara, 2/154).

Kabir azabının yalnız ruha mı, yoksa bedene mi olacağı konusuna gelince:

Ölüm yokluk değildir. Daha güzel bir alemin kapısıdır. Nasıl ki, toprak altına giren bir çekirdek, görünüşte ölüyor, çürüyor ve yok oluyor. Fakat gerçekte daha güzel bir hayata geçiş yapıyor. Çekirdek hayatından ağaçlık hayatına geçiyor.

Aynen bunun gibi, ölen bir insan da görünüşte toprağa giriyor, çürüyor ama geçekte berzah ve kabir aleminde daha mükemmel bir hayata kavuşuyor.

Beden ile ruh, ampul ile elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmuyor ve var olmaya devam ediyor. Biz onu görmesek te inanıyoruz ki, elektrik hala mevcuttur. Aynen bunun gibi, insan ölmekle ruh vücuttan çıkıyor. Fakat var olmaya devam ediyor. Cenab-ı Allah Ruh’a münasip daha güzel bir elbise giydirerek, kabir aleminde yaşamını devam ettiriyor. Ruh, mükafatı veya cezayı bu yeni giydiği elbise ile görecektir.

Bu sebeple Peygamberimiz, “Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, yada Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” buyurarak, kabir hayatının varlığını ve nasıl olacağını bize haber veriyor.

İmanlı bir insan iyileşmeyen bir hastalıktan ölürse şehittir. Böyle şehitlere manevi şehit diyoruz. Şehitler ise kabir hayatında serbest dolaşırlar. Kendilerinin öldüğünü bilmezler. Sanki yaşadıklarını zannederler. Sadece daha mükemmel bir hayat yaşadıklarını bilirler. Peygamberimiz, “Şehit ölüm acısını hissetmez.” buyurur.

Kur’an-ı Kerim de şehitlerin ölmediği bildirilir. Yani kendilerinin öldüğünün farkında değillerdir. Mesela iki adam düşünün. Rüyada çok güzel bir bahçede beraber bulunuyorlar. Biri rüya olduğunu bilir. Diğeri ise rüya olduğunun farkında değil. Hangisi daha mükemmel lezzet alır? Elbetteki rüya olduğunu bilmeyen. Rüya olduğunu bilen, şimdi uyanırsam şu lezzet kaçacak diye düşünür. Diğeri ise tam ve gerçek lezzet alır.

İşte normal ölüler, öldüklerinin farkında olduğu için lezzetleri eksiktir. Halbuki şehitler öldüklerini bilmediğinden aldıkları lezzet tamdır.

İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler. Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür. Hatta şehitlerin efendisi Hz. Hamza pek çok insana yardım bile etmiştir, ve halada yardım ettiği insanlar vardır.

Ruhlar aleminden anne karnına gelen insanlar, oradan dünyaya doğarlar. Burada buluşup görüşürler. Aynen bunun gibi bu dünyadaki insanlar da, ölüm ile öbür tarafa doğarlar ve orada dolaşırlar. Nasıl ki buradan öbür tarafa gideni uğurluyoruz. Kabir tarafından da buradan gidenleri karşılayanlar var. İnşallah bizleri de başta Peygamberimiz olmak üzere, bütün sevdiklerimiz orada karşılarlar. Yeter ki bizler Allah’a gerçek kul olalım.

Yeni doğan çocuğu burada karşıladığımız gibi, buradan öbür tarafa giden bizleri de inşallah dostlarımız karşılayacaktır. Bunun şartı Allah’a iman, O’na ve Peygamberine uymak ve iman ile ölmektir.

Emekdar Üye 01 Aralık 2007 14:21

Cvp: Kabir azabı...
 
TEKÂSÛR SÛRESİ(102.SÛRE)
1-2.Çokluğunuzla övünmek,kabre girinceye kadar sizi oyaladı.
3.Heyhât!Kabre girdikten sonra bileceksiniz.
4.Sonra kıyâmette bileceksiniz.
5.Keşke hakikati şeksiz şüphesiz bilmiş olsaydınız!
6.And olsun ki Cehennemi göreceksiniz.
8.Sonra da size verilen nimetlerden hesaba çekileceksiniz.

Belgin 13 Mart 2008 09:35

Kabir azabı kaç sene sürecek?
 
soru


Kabir azabını sadece ruh mu hissedecek, bedenimiz de duyacak mı? Kabir azabının süresi hakkında da bilgi verir misiniz? Beden için maddî vücut dersek, ruh için de "manevî vücut" diyebiliriz.




cevap

Nasıl ki, elektrik akımı verilmeyen kablo sadece bir telden ibaretse, içinde ruh bulunmayan beden de et ve kemik külçesinden başka bir şey değildir. Müspet veya menfî, iyi veya kötü bir işin yapılabilmesi için ruh ve ceset birliği şarttır. Fakat gerçek pay ruha aittir. Esas işi gören ruh olmakla beraber, ceset sadece onun bir kabı hükmündedir.

Acıyı, lezzeti, sevinci ve üzüntüyü duyan ruhtur. Beden de üzerine ve içine takılan çeşitli azalar vasıtasıyla tesir altında kalır. Hastalanınca ruhen acı duyarken, beden de zayıf düşüp yatağa serilir. Diğer yandan iyilik ve ibadette ruh ve beden birliği mevcutsa, günah ve isyanda da her ikisinin varlığı şarttır.

Öyleyse sorumluluğu, beden ve ruhun ikisine birden yüklemelidir. Mükâfatta ve cezada ruh ve ceset ortaktır. Ancak ruhunu teslim eden insanın cesedi toprak altında çürürken, ruh, kabirde ya cennet hayatı yaşayacak ya da cehennem azabı tadacaktır. "Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur" hadis-i şerifi bu gerçeği anlatan bir gerçektir.

Bedenle ruh, ampulle elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmaz, yine varlığını devam ettirir. Biz elektriği göremesek de, elektrik enerjisi vardır. Aynen bunun gibi, insan ölünce ruhu bedeninden ayrılır, fakat varlığı devam eder. Cenab-ı Hak ruha uygun daha güzel bir elbise giydirir, kabir âleminde hayatını devam ettirir. Bazı âlimler bu bedene "beden- i misâlî" adını verirler. Kabir âlemine, berzah âlemine uygun, o âlemin kendine has özelliklerini taşıyan, bu dünya ile alakası olmayan bir bedendir bu. Ruh mükafatı da, cezayı da bu yeni giydiği bedenle görür ve yaşar.

Kabir âlemi, dünya ile âhiret arasında bir menzil, bir geçiş yeridir. Beş tür hayat tabakasının beşincisi olarak bilinir. Fakat âhiretle ilgili meseleleri dünyevi ölçülerle ölçmemiz mümkün değildir. Çünkü şartları farklı, konumu farklıdır. Sıcaklık ölçen termometreyi hava basıncını ölçmede kullanamayacağımız gibi... Şüphesiz, ölümden sonraki hayatta gün ve zaman mefhumu dünyadaki gibi değildir.

Kaldı ki, dünyada dahi zamanın izafîliğini görüyoruz. Ama asıl âhiret alemi her şeyiyle kıyametten sonra görülecektir. Kabir hayatı ise bir "berzah/ara" âlemdir. Kabir âlemini dünyada farklı bir biçimde yaşadığımız bir âlemle kıyaslayacak olursak, mesela beş saniyelik bir rüyada bazen beş senelik bir ömür yaşar gibi oluyoruz.

Bunun gibi, Cenab-ı Hak da bir kimseye kabirde çok kısa bir zaman içerisinde çok şiddetli azaplar verebileceği gibi, kabirde uzun bir zaman kaldığı halde, başka bir kimseyi de rahmetiyle mesut edebilir. Diğer bir ifadeyle, Cennetlik bir mü'min, devamlı olarak bir film seyreder gibi cennetteki makamını görürken, ruh ferah duyar, âdeta orada bulunuyormuş gibi zevk ve lezzet alır. İman nurundan mahrum olan kâfir de, daha cehenneme gitmeden o azabı kabrinde mahşere kadar çeker




[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

CaferTayar 09 Temmuz 2008 08:31

kabir  azabının  sırrı
 


Peygamberimizden (s.a.v.)
İmam Ahmedin rivayet ettiĝi hadis şerifte
Şöyle naklediliyor:

Peygamberimiz, onun üzerine selat ve selam olsun buyurdu:

- Ölümden sonra ölünün ruhu tekrar cesede döndürülür.
Yanına da Munker ve Nekir isimli iki tane melek gelir ve sorguya çekerler: „Rabbin kim?“

Insan cevap verir: „Rabbim – Allah.“
Sonra onlar sorar: „Senin dinin ne?”
O cevap verir: “Dinim – İslamdır.”
Sonra onlar sorar: “Size gönderilen uyarıcı kim?”
O cevap verir: „O Allahın resülüdür.”
O zaman onlar sorar: “Sen bunları nereden biliyorsun?”
O cevap verir: “Ben Allahın Kitabını okudum ve Ona iman ettim.”

O zaman semadan ses gelir: “Kulum hakikatı söyledi,
ona cennet döşeĝini serin ve önünde cennet kapılarını açın” - ,
sonra o çok sevinecek, cennet ferahlıĝına kavuşacak
ve onun kabri göz alabildiĝi kadar geniş olacak.

Kâfire ve günahkâra gelince onun hakkında
Allah resülü, sallallahu aleyhi vesellem, şöyle buyurdu:

- ve ruhunu tekrar cesede döndürürler.
Yanına da Munker ve Nekir isimli iki tane melek gelir ve sorguya çekerler: „Rabbin kim?“

O cevap verir: „Bilmiyorum.“
Sonra ondan sorulur: “Size gönderilen uyarıcı kim?”
O tekrar: “Bilmiyorum” der,
Ve o zaman semadan gelen ses şöyle: “
Bu yalancıdır, ona ateşten döşek serin
Ve önünde cehennem kapılarını açın!” - ,
O zaman onun kabrini cehennemin harareti sarar,
Kabri ise dar olur ve kaburgalar birbirine girinceye kadar
Kabir onu sıkar.

Başka hadislerde söyleniyor:
Sorgu esnasında Melekler kâfir olan veya günahları çok olan
müslümanı işkence edip dövecekler,
Ve bu işkence dehşet vericidir.

Peygamberimizin (s.a.v.) de
Allahdan Kabir azabından kendisini korumasını
ve bu duayı herkese de emir ettiĝi rivayet ediliyor.

Kabir azabı iki çeşittir:
Birincisi, hiç bitmeyen Kabir azabı.
Bunlar hakkında Allah Taala Kur’ani Kerimde buyuruyor:
o ateştir, sabah ve akşam ona giriftar oluyorlar."

Bazı azap ise bir müddet devam edip sonradan kesilen Kabir azabı.
Bu tip Kabir azabı günahkâr muslumanlar için olur,
Azabın şiddete ve aĝırlıĝı ise işlediĝi günahların aĝırlıĝına göredir.








BU CİSİMLE VE CAN BENLE YANA YANA OD OLMUŞUM

ABI HAYATA ERMEKLE CİHAN İÇRE SU DOLMUŞUM

MASİVADAN AMA GÖZÜM REMZİ MUHAL İŞBU SÖZÜM

ATEŞKİ KAVURUR CANI SUDAN AKAR GÖNÜL GÖZÜM

ODUM TENDE CANIM YAKAR SUYUM SAKİN SESİZ AKAR

O AŞKTIRKİ BİLİNMEZ KİM ZİLLETİ AR BİLMEZ BAKAR

SIRYANİ DER AŞKA KANMA OL AŞKIN ODUYLA YANMA

HİÇLİK KÜLÜ OLUNMADAN AŞKLA SAVRULURUM SANMA

VARIDATI SIR YANİ





SAAT: 11:52

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306