Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLİTAM İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA.::. > İLİTAM Bölümleri Ders/ Dökümanlar > SAKARYA İlitam

Konu Kimliği: Konu Sahibi Medineweb,Açılış Tarihi:  28 Aralık 2013 (14:24), Konuya Son Cevap : 28 Aralık 2013 (14:24). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 28 Aralık 2013, 14:24   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:339
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart sakarya ilitam Tefsir Tarihi 1-2-3-4. Haftalar Özet

sakarya ilitam Tefsir Tarihi 1-2-3-4. Haftalar Özet

Abdurrahim AKTAŞ

*Tefsir: gücün yettiği kadarıyla Kur’ân-ı Kerim’de ALLAH’ın murâdını araştıran ilimdir”.
>Tefsir:“Âyetlerin inişlerini, durumlarını ve kıssalarını, nüzûl sebeplerini, Mekkî ve Medenî, hass ve âmm, mutlak ve mukayyed, vaîdi, emri ve nehyi, ibret ve emsâli gösteren ilimdir.”
*Te’vîl: âyetin, taşıdığı anlamlardan birine ircâ edilmesidir.
>Te’vîl; bir sözün tefsir ve beyanıdır. >İbn Cerîr te’vil’i tefsir anlamında kullanmıştır.
*Tercüme ıstılahta: “bir kelâmın mânâsını diğer bir lisanda dengi bir tabir ile ifade etmektir.”
>Tercüme iki kısımdır: 1. Harfî veya Lafzî Tercüme, 2. Tefsirî Tercüme.
>Tercüme yerine> meâl kullanılmıştır.
*Meal Istılahta: bir sözün mânâsının her yönü ile aynen değil de, biraz noksanı ile ifade edilmesidir.
>Kur’ân-ı Kerim tercümesi için kullanılan meâl kelimesi> yapılan işte eksikliğin var olduğunu gösterir...
*Tefsir ilminin konusu> Kur’ân âyetleridir.
*Tefsir ilminin gâyesi> Dünya ve ahiret mutluıluğudur.
*Tefsirin ilk örneğini> Hz. Peygamber yaptı.
*Tebliğ iki şekilde yapılır: 1- risâleti yani Kitabı tebliğ, 2- mânâlarını açıklamak ve bildirmektir.
*Hz. Peygamber’in tefsiri nasıldı>: Kur’ân’ın mücmel âyetlerini tafsîl, umumî hükümlerini tahsîs, müşkilini tavzih, neshe delâlet etme, müphem olanı açıklama, garip kelimeleri beyan etme, tavsif ve tasvir ederek müşahhas hale getirme gibi kısımlardır.
*Bunların tefsiri Peygamberimize bırakılmıştır> Kur’ân’da zikredilmeyen Ahkâma, âhiret ahvâline, kısas ve ahbâra ait bazı hususlar...
*Peygamberin beyanı nasıldı>; kavliyle, fiiliyle ve ikrarıyla olurdu.
*Hz.Peygamberin âyetleri tefsir etmesi> programlı bir takrir şeklinde olmayıp müteaddit vesilelerle oluyordu.
* Sünnet, Kur’ân’ı iki şekilde beyân eder:
1- kitaptaki mücmeli beyândır. Örn: namaz vakitleri, zekâtın miktarı.
2. Kitapta bulunmayan bir hüküm koyar> bazen Kur’ân’da bulunmayan bir mesele hakkında sünnette varsa, bu sünnet hüküm olur ve o meseleyi farz veya haram kılabilir.
*Sahâbe Tefsiri> kendilerine mânâsı kapalı gelen ayetlerle sınırlı kalmışken;
Tabiiler Döneminde;
1-Kur’ân’ın bütünü tefsir edilmeye başlanmıştır.
2-Sahâbe’nin yaptığının aksine, ayetlerin icmâlî mânâlarıyla yetinilmeyip kelimeler de tefsir edilmiştir.
3-Kur’ân’daki garip lafızlar, baştan sonuna kadar âyet âyet tefsir edilirken, istinbat ve istidlâl yoluyla âyetlerden hükümler çıkartılması sebebiyle, âyetlerde bazı kelime ve tâbirlerin tavzihine geniş yer verilmiştir.
4-Lügat müfredatının yanında târihî bilgiler, fıkhî şerhler ve gayb âlemini tasvîr mahiyetinde açıklamaların yapılmıştır.
>Tâbiîler arasındaki anlayış farklılığından> tefsirdeki ihtilafları çok olmuştur.
>Bu ihtilaflar neticesinde> mezhebî ihtilafların tohumları Tabiin döneminde oldu.
*İslâm’ın ilk 5-6 asrından sonra, taklitten dolayı> Tefsir de durgunluk oldu.
*Avrupa’da meydana gelen fikrî ve ilmî hareketler> islâm âleminde de bir uyanma oldu. Pusulanın keşfi, matbaa, Dekart, Galile ve Newton islâm âleminin gözünü açmıştır.
*İslamı olumsuz etkiledi> Avrupa’nın ilhâdî ve dehrî felsefe, Hindistan ve iran’da bâtınî hareketlere sebeptir.
*3. Selim ve 2. Mahmut devirlerindeki ıslahatlar> Gülhâne Hattı, Islahât-ı Hayriye, Necit’te Vahhabî, Mağrib’de Sultan Süleyman el-Alevî’nin hareketlerine sebep oldu.
*XIX. asır> Müslümanlarda dinî hareketlerin canlandı. Tefsirdeki taklitçiliğe son vermeye çalışıldı.
*TEFSİR ÇEŞİTLERİ: “rivâyet ” ve “dirâyet tefsiri”
>RİVAYET TEFSİRİ(Nakli-Me’sur): Kur’ân-ın,sünnetin, sahâbe ve tâbiûn sözlerine dayanan tefsirdir.
âyetin mânâlarını, kıraât vecihlerini,muhkem ve müteşâbihleri, nüzûl sebeplerini, nâsih ve mensûhunu geçmiş ümmetleri bildirir.Örn: Tefsir, siyer, magâzî ve târih’te var.
>DİRAYET TEFSİRİ(“rey-“ma’kûl) ise; Arap dili ve edebiyâtı, dinî ve felsefî ilimlere dayanan tefsirdir.
*TEFSİR 2’DİR: Mevdûî/Konulu ve Mevziî/tecziî/âyet âyet tefsir
>A. Mevdûî/Konulu/tevhidi Tefsir: “Konulu Tefsir” veya “Kavram Tefsiri/Kavramsal Tefsir” olarak bilinir.
“Konulu Tefsir; aynı konuda değişik sûrelerde zikredilen âyetleri toplamak, nüzûl sırasına göre tertip etmek ve konularına göre açıklayıp hüküm çıkarmaktır.
>B. Mevziî/tecziî/âyet âyet tefsir çeşitleri> a. Tahlîlî, b. İcmâlî, c. Mukâren/Karşılaştırmalı Tefsir
*Tahlîlî Tefsir 2’dir> Rivâyet ve Dirâyet Tefsiri.
*Dirâyet Tefsiri 2’dir:
1- Mutlak Dirâyet Tefsiri: Hiçbir görüşle kayıtlanmamış.
2- Mukayyed dirâyet tefsiri. Belli bir görüşün hâkim olduğu tefsir.
*Mukayyed Dirâyet Tefsiri bölümleri.
>A) Tasavvufî/Sûfî Tefsir: 1. Nazarî Sûfî/Tasavvufî Tefsir 2.İşârî veya Amelî Tefsir.
>Diğer Mukayyed Dirâyet Tefsirleri> Felsefî, Fıkhî, Fennî, Edebî-içtimaî, Lügavî, Târihî, Fırka, ilhâdî.
*Tefsirdeki farklılık sebebi> Kur’ân’ın yapısı, muhtevası ve müfessirlerin görüş, tavırlarıdır.
*Müteşabih:>iki farklı yorum, iki farklı anlayıştır.
*“Kur’ân Müslümanlığı” ve “Yeniden Kur’ân’a dönelim” sözler> “Sünnet”i devre dışı bırakma hareketidir.
*Asrımız insanı için en iyi metot> Konulu Tefsir metodudur.
2.HAFTA - TEFSiR, TE’ViL, TERCÜME, MEÂL
A) TEFSİR
“fesr” kökünden türemiş, “tef’îl” vezninde mastardır.
Fesr: örtülü bir şeyi açmak, açıklamak ve ortaya çıkarmak mânâlarına gelir. Doktorun, hastalığı teşhis etmek maksadıyla hastanın şişedeki idrarına bakmasına “fesr” denildiği gibi, yine hastalığı teşhis maksadıyla tetkîk ettiği suya bakmasına ve bu suyun konulduğu şişeye de “fesr” denir. “fesr”in duyu organlarıyla kavranabilecek bir kapalılığı açmak değil, akıl ile kavranabilecek bir mânâyı açıklığa kavuşturmak mânâsına geldiği de kabul edilir.
Tefsire” de >doktorun hastalığı teşhis için, hastanın şişedeki idrarına bakması manasına geldiği gibi, yine teşhis için tetkîk edilen idrar mânâsına da gelir.
Tefsir” de >kapalı bir şeyi açmak ve ortaya çıkarmak mânâlarına gelir. Ancak bu kelime çokluk mânâsına delâlet eden tef’îl kalıbından geldiği için “fesr”in kuvvetlisidir ki, iyice açmak, açıklığa çıkarmak ve izah etmek demektir.
Kur’ân-ı Kerim’de “Onların sana getirdiği her misale karşı biz sana mutlaka gerçeği en güzel açıklamayı getiririz.”
Türkçe’de tefsir: “yorum ve Kur’ân tefsirine dâir yazılmış kitap” mânâlarında kullanılmaktadır. Ayrıca “Şerh” kelimesiyle eş anlamlı olarak “ilmî ve felsefî eserleri izah etmek” mânâsında da kullanılmıştır.
Tefsir:> “O, ALLAH kelâmının açıklamasıdır”, yahut “O, Kur’ân lafızlarının ve mefhumlarının açıklayıcısıdır”. Tefsir: insan gücü ve Arapça dil bilgisinin verdiği imkân nispetinde Kur’ân metninin mânâsını konu edinen bir ilimdir”.
Tefsir, “mânâya açık bir şekilde delâlet edecek bir lafızla âyetin mânâsı, durumu, kıssası ve sebebini açıklamaktır”.
Yaygın anlamı: “Kur’ân’ın mânâlarını keşfetmek, ondaki müşkül ve garîb lâfızlardan kastedilen şeyi açıklamak”
Beyân ehline göre: kapalı ve anlaşılmaz sözün kapalılığını giderip açıklayacak şekilde sözü uzatıp fazlalaştırmaktır.
Tefsir; insan gücünün yettiği kadarıyla Kur’ânda ALLAH’ın murâdını araştıran ilimdir”.
Tefsir: “Âyetlerin inişlerini, durumlarını ve kıssalarını, nüzûl sebeplerini, sonra Mekkî ve Medenî, muhkem ve müteşâbih, nâsih ve mensûh, hass ve âmm, mutlak ve mukayyed, mücmel ve müfesser oluşlarını, helâlı haramı, va’di ve vaîdi, emri ve nehyi, ibret ve emsâli gösteren ilimdir.”

B) TE’VİL
Te’vîl” kelimesi, “evlun” kökünden tef’îl vezninde, “geri dönmek” (rücû’) mânâsınadır. Tef’îl bâbında ise, “açıklamak, beyân, tefsir, keşf, îzâh, tercüme, netice gibi anlamlarda kullanılır.
Istılâh olarak, “zâhirî birbirine uygun olan mânâyı iki ihtimalden birine reddetmektir”.
Ez-Zerkeşi’ye göre ise; âyetin muhtemel olduğu mânâlardan birine rücû ettirilmesidir.
Te’vîl; “ister zâhirine uygun düşsün ister düşmesin, bir sözün tefsir ve beyanıdır.
İbn Cerîr eserlerinde >te’vil kelimesini tefsir anlamında kullanmıştır.
El-Begavî, “Te’vil: Ayet-i öncesi ve sonrasına uygun olan muhtemel mânâsına, Kitap ve Sünnet’e ters düşmeksizin, istinbat yoluyla hamletmektir. Tefsir ise: Ayeti, nüzûl sebepleri, diğer durumları ve kıssası itibariyle açıklamaktır.”
Mâturîdî “Tefsir: Ayetten murat olunan mânânın öyle olduğunu kesin olarak söylemek ve o mânânın kastedildiğine ALLAH’ı şahit tutmaktır. Bu şekilde yapılan tefsir, şayet kesin bir delile dayanıyorsa sahihtir; dayanmıyorsa, yasaklanmış olan re’y tefsiridir. >Te’vil ise: Kesin kaydıyla söylemeden ve ALLAH’ı şahit tutmadan, ayetin muhtemel olduğu mânâlardan birini tercih etmektir.”

TEFSİRLE TE’VİL ARASINDAKİ FARKLAR
1) Te’vil’de, tefsir lafzında olduğu gibi, anlamın doğruluğunda>kesinlik yoktur. Tefsirde, “ALLAH Teâlâ şu ibareden şu hükmü, şu mânâyı murat etmiştir” diye kesin hüküm vardır. Bu cihetle tefsir kat’î bir delile ve şâri’in beyanına tevakkuf eder. Böyle kat’î bir delile istinat etmezse >re’y ile tefsir olur ki, bu şer’an menedilmiştir. Te’vil ise, lafızdan murad-ı ilâhiyyeyi beyanda kat’iyet bulunmayarak lafzın ihtimallerinden birini tercihten ibarettir. İlk devirde bir ihtiyat tedbiri olarak te’vil lafzı, tefsir lafzından daha çok kullanılmıştır. Yine bundan hareketle İbn Kuteybe>(Te’vilü Müşkili’l- Kur’ân), Taberî>(Câmiu’l- Beyân an Te’vili Âyi’l- Kur’ân) ve Mâturîdî>(Te’vilât) gibi ilk müfessirler, tefsirlerine tefsir yerine >te’vil adını vermişlerdir.
2) Te’vil’de, ALLAH’ı şâhit göstermek yoktur. Zira te’vil eden, murat edilen şeyden haber vermemekte ve “ALLAH bununla şunu murat veya kastetmiştir” dememekte, fakat, “bu söz insanların konuşmalarında şu vecihlere yönelir ve ALLAH da en iyi bilir” demektedir.
3) Tefsirde sadece>bir vecih vardır, te’vil ise>birçok vecihleri içerir.
4) er-Râgıb el-Isfahânî’ye göre; tefsir, te’vîl’den>daha geneldir, tefsir umumiyetle>lafızlarda, te’vil ise>mânâlarda kullanılır. Meselâ, rüya te’vili gibi. Te’vil ekseriya>ilâhiyat konularında yazılmış kitaplarda, tefsir ise>bu kitaplarda kullanıldığı gibi, bunların dışında yazılan eserlerde de kullanılır.
5) Tefsirde dâima doğruya isâbet bahis konusu olduğundan, o>makbuldür.
Te’vil ise makbul olma veya olmama bakımından iki kısma ayrılır. Makbûl olmayan te’vil kendisine bakıldığı zaman hoş olmayan, âyetin ileri ve gerisi ile mutabakat etmeyen ve delilleri eksik olandır
6) Tefsir, lâfzın taşıdığı>zâhirî mânâyı, te’vil ise>bâtınî mânâyı beyan eder.
7) Yaygın görüşe göre tefsir>rivâyete, te’vil de>dirâyete dayanmaktadır.
Karizmatik Tefsir, kelimenin >kesin anlamı, te’vil ise, >kesinlik olmadan kelimenin taşıdığı anlamlardan birini tercih etmektir.
9) Tefsir, >kelimelerin açıklaması için, te’vîl de >cümlelerin açıklamasında kullanılır.
10) Tefsir ve Te’vil, >Kur’ân’ı anlamada birbirini takip eden iki merhaledir. Bu görüşe göre; Tefsir: Kur’ân âyetlerini anlama ve mânâlarını açıklama demektir. Te’vil ise: Âyetlerdeki kapalılık ve müşkülü giderme, âyetten hükümler, incelikler, hakîkatler ve işâretler çıkarmak demektir. Öyleyse Kur’ân’ı doğru bir şekilde anlamak için, bu iki merhaleye riâyet etmek gerekir ki, birinci merhale; >Kur’ân’ın tefsiri, ikinci merhale ise;> Kur’ân’ın te’vilidir.
Tefsir; sebeb-i nüzûl, nesih, kırâat ve rivâyet ilimleri gibi bazı ilimleri bilmeye bağlıdır.
Te’vil ise; îlâhî mevhibeye, bu husustaki meleke, tedebbür ve birikime bağlıdır. Onun için bunlar her müfessire nasip olmayabilir. Dolayısıyla te’vil yapan kimsenin te’vilinin sahih olabilmesi için>tefsiri bilmesi gerekir, fakat bu her müfessir te’vil yapabilir demek değildir. Çünkü bu ALLAH’ın bir lütfudur ve onu istediğine verir.
İbn Abbâs dedi ki: “Hz. Ömer beni, Bedir savaşına katılmış Sahâbenin ileri gelenleri ile birlikte (sohbet meclislerine) alıyordu. Bu hâl, sanki birilerinin zoruna gitmişti: “Bunu niye bizimle birlikte cemaate alıyorsun, bizim onun kadar çocuklarımız var?” diye Hz. Ömer’e târizde bulunanlar oldu. Bu rivâyette, Bedir ashâbı olan yaşlı Sahâbeler, Nasr sûresini zâhirî mânâsı üzerine sahih bir şekilde tefsir etmişlerdir. İbn Abbas da bu tefsiri bilmekle beraber, tefsirin bir adım ötesine geçerek âyetleri te’vil etmiştir.
TERCÜME
Kök itibariyle, “terceme” veya “receme” fiilinden türemiştir. Sözlükte; “bir kelâmı, bir dilden başka dile çevirmek”, “bir sözü diğer bir dilde tefsir ve beyân etmek”, “bir lafzı, kendisinin yerini tutacak bir lafızla değiştirmek”
1) Tercüme: “bâb” başlığı, yani bir kitapta yer alan bölüm adı anlamına gelir.
2) Bir kimsenin hayatını anlatması mânâsında kullanılır.
3) Kendisine ulaşılmayan kişiye bir sözü tebliğ etmek, ulaştırmak demektir.
4) Bir sözü, söylendiği dilde tefsir etmeye de tercüme denir.
5) Bir sözü, kendi dilinden başka bir dile tefsir edip açıklamaya da tercüme denir.
6) Sözün bir dilden diğer bir dile nakletmeye >tercüme, bu sözü nakledene de >tercümân denir.
Tercüme ıstılahen: “bir kelâmın mânâsını diğer bir lisanda dengi bir tabir ile aynen ifade etmektir.”
*TERCÜME İKİ KISIMDIR:
1) Harfî veya Lâfzî Tercüme: “Nazmında ve tertibinde aslına benzetilmesi gözetilen veya mürâdifi mürâdifinin yerine koymayı esas alan tercümedir. Bu şekildeki tercüme, tercüme edilecek metindeki her kelimenin alınıp, yerlerine geçecek diğer dildeki lafızların her yönden gözden geçirilerek yerine konulması şeklindeki tercümedir. Asıl metnin anlamını aksettirmesi bakımından bu tercüme tarzı, edebî eserlerde özellikle Kur’ân-ı Kerim’de kullanımı son derece güç, hatta bazen imkânsız görülen bir yöntemdir.
2) Tefsirî Tercüme: “Asıl dildeki kelimelerin tertibine ve nazmına bağlı kalmaksızın bir sözün anlamını bazı şerh ve izahlarla başka dile nakletmektir. Bu tercümede önemli olan, >tercüme edilecek metindeki gaye ve maksatların güzel bir şekilde ifade edilebilmesidir. tefsirî tercüme, harfî tercüme gibi zor bir tercüme olarak >görülmemektedir. İşte bu özelliği sebebiyledir ki, günümüz tercümelerinde daha çok>tefsirî tercümeye itimat edilmektedir.
Tercümenin, Elmalılı’nın dediği gibi; “aslının anlamına tamamen uygun olması için açıklıkta, delâlet ettiği mânâda, özetlemede, etraflıca açıklamada, umûmî mânâda, özel mânâda, kayıtsız ve şartsız olmada anlatım tarzına uygun olması gerekir. Aksi halde tam bir tercüme değil, eksik bir anlatım olur.
KUR’AN’IN TERCÜMESİ YAPILABİLİR Mİ?
Kur’ân’ın harfî tercümesinin yapılamayacağı hususunda > icmâ vardır. Çünkü O’nun lafız, edebî özellikleri ve i’câzı buna imkân vermez. Ayrıca bu, harfî tercümenin aslının yerine geçme iddiası taşıması sebebiyle Kur’ân’ın yerine konması ihtimalini de taşır.
**Fakat tefsirî tercüme için böyle bir durum söz konusu değildir. Bir de tefsirî tercümeden doğan hatalar, eksiklik ve noksanlıklar Kur’ân’ın metnine değil, >tercüme eden kişiye izâfe edilir.
**Bu gerçeği hem İslâm âlimleri, hem de Avrupalı müsteşrikler itiraf etmişlerdir. Kur’ân tercümesini ölçü kabul ederek Kur’ân hakkında hüküm vermek yanlıştır.
MEAL
Te’vil kelimesi gibi “evl” kökünden türemiş “mimli masdar”, ya da bir şeyin varacağı yer ve gâye mânâsında “ism-i mekân”dır. “Te’vilden meydana gelen (elde edilen) ürün demektir. Ayrıca, “bir Şeyi eksiltmek” mânâsını da taşır.
Kur’ânın lâfzî olarak tam tercümesi yapılamayacağına göre, O’nu sadece aslına yakın bir şekilde ifâde etmeye çalışılmış ve buna >Kur’ân’ın tercümesi denmekten kaçınılmış, tercüme yerine >meâl kullanılmıştır.
>Meâl Istılahta: “bir sözün mânâsının her yönü ile aynen değil de, biraz noksanı ile ifade edilmesidir.

3. HAFTA – K.KERİM’İN TEFSİRİNE DUYULAN İHTİYAÇ
* İbn Haldûn: “Kur’ân Arapların diliyle ve belâgat üslûplarıyla indi. Arapların cümlesi O’nu anlıyorlar, müfredat ve terkipler halinde mânâlarını biliyorlardı.”
* Ahmet Emin: “Kur’ân’ın Arap dilinde nazil olmasıyla bütün Arapların bunu anlaması iktiza etmez.”
* Kur’ân, mü’minlerin şahsî ve içtimaî hayatlarını düzenlemek gayesiyle >teşriî hükümler vazediyordu.
* Kur’anı en iyi anlayanlar neden sahabiler kabul edilir: “Peygamberimizin izahlarına muttali olduklarından.
* MÜFESSİRİN BİLMESİ GEREKEN İLİMLER: Dînî-Ahlâkî şartlar ve ilmî Şartlar
a-Dînî ve Ahlâkî Şartlar:
> Müfessir, sahîh bir i’tikat ve kuvvetli bir îmânâ sahip olmalı, Kur’ân ahlâkı ile ahlâklanıp, Sünnet-i Nebevîye’ye sıkı sıkıya sarılmalıdır. İlhâd erbâbı olmamalı, niyetinde ihlâslı olmalıdır.
b-İlmî Şartlar:
1- Her şeyden önce Arapça’yı çok iyi bilmek gerekir. 2- Belâgat ilmi. (Meânî, Beyân ve Bedî’).
3- Hadîs ve hadîs usûlü ilmi. 4- Fıkıh ve fıkıh usûlü ilmi. 5- Kur’ân ilimleri. (Esbâb-ı nüzûl, nâsih-mensûh)
6- Kırâat ilmi. 7- Vehbî ilimler. 8- Kelâm ilmi. 9- Sosyoloji, Psikoloji, Astronomi, Fizik, Kimya, Tıp…
* Kur’ân, bütün ilimlerden bahsettiği ve birinin bu ilimlerin hepsini bilmesinin mümkün olamayacağından dolayı, Kur’ân tefsiri “heyet” halinde yazılmalıdır.

HZ. PEYGAMBER’İN KUR’AN’I TEFSİRİ* Hz. Peygamber >Kur’ân tefsirinin aslı ve esasıdır. Zira Kur’ân O’na indirilmiştir.
* İlk tefsir hareketi, >İslâm’ın kendi bünyesinden doğmuştur.
* İlk tefsirci: Hz. Peygamber. ** Tebliğ iki şekilde yapılır: 1- Kitabı tebliğ, 2- Kitabın mânâlarını açıklamaktır.
* Kur’ân’ın en sağlam müfessiri >yine Kur’ân’dır. Çünkü bazı âyetler, diğerlerini tefsir eder.
* Kur’ân’ın Kur’ân ile tefsirinden sonra, ilk müfessiri Hz. Peygamber’dir.

HZ. PEYGAMBER’İN TEFSİRİNİN ÖZELLİKLERİ
* Hz. Peygamber’in tefsiri >Kur’ân’ın mücmel olan âyetlerini tafsîl, umumî hükümlerini tahsîs, müşkilini tavzih, neshe delâlet etme, müphem olanı açıklama, garip kelimeleri beyan etme, tavsif ve tasvir ederek müşahhas hale getirme, edebî incelikleri muhtevî âyetlerin maksadını bildirme gibi belli başlı kısımlara taalluk eder.
* Kur’ân’da zikredilmeyip tefsirleri Peygamberimize bırakılan konular >Ahkâm, âhiret ahvâli, kısas ve ahbâr…
* Peygamberimizin beyanı nasıldı: kavliyle, fiiliyle ve ikrarıyla olurdu.
* Hz. Peygamberin âyetleri tefsir etmesi >programlı bir takrir şeklinde olmayıp müteaddit vesilelerle oluyordu.

SÜNNET, KUR’AN’I 2 ŞEKİLDE BEYAN EDER;
1- kitaptaki mücmeli beyândır. Meselâ, namaz vakitleri, zekâtın miktarı gibi.
2- Kitapta bulunmayan bir hüküm koyar.
* Kur’ân’da bulunmayan bir mesele Hz. Peygamber’in bir sünneti varsa >bu sünnet hüküm makamında, o meseleyi farz veya haram kılabilir.
Örn: “ALLAH, iki kız kardeşi bir nikâh altında toplamayı haram kıldı (Ayet); Fakat kadında halasını veya teyzesini bir nikâh altında toplamanın haram oluşu, Hz. Peygamber’in (sas) hadîsi ile sabittir.
* Hz. Peygamber’in tefsiri >hadis mecmualarının “Kitâbu’t-tefsir” bölümünü oluşturmuştur.
HZ. PEYGAMBER’İN TEFSİRİNİN KISIMLARI
* Kur’ân’ın, Kur’ân’la Tefsiri: Tefsir yollarının en güzeli ve en doğrusudur.
* Mücmeli Beyan Etmesi: örn: “Hırsızlık yapanlar hakkında Kur’ân’da “Hırsız erkek ile hırsız kadının irtikâb ettikleri suça karşılık ve ALLAH tarafından insanlara ibret verici bir ukûbet olmak üzere ellerini kesiniz.” buyurulur. Yorum: Âyet şöyle açıklanmıştır: “Çeyrek dînar veya daha fazla miktar çalanın eli kesilir.”
* Kur’ân’ın Mânâsını Tekit Sûretiyle Beyanı: Yani sünnetin, Kitabın mânâsına muvafık tarzda varit olması şeklinde görülür. Yani hükmün takviye edilmesidir. Yoksa aynı mânâ, âyette de ifade edilmiştir. Böylece
Resûlullah (sas) “hatırlatma” vazifesini yerine getirmektedir.
Örn: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, putlara kurban kesilen sunaklar, şeytana ait murdar işlerden başka bir şey değildir. Bunlardan geri durun ki felah bulasınız!” âyeti nâzil olunca Hz. Peygamber: “İçki haram edildi.” Diyerek
âyetin hükmünü “tekit ederek” açıklamıştır.
* Umûmu Tahsis Etmesi:
> Umûm lafız: Lafız ve/veya mânâ bakımından kapsamına giren bütün fertleri kapsayan lafza denir. Kur’ân, Kur’ân ile tahsis edildiği gibi, sünnet ile de tahsis edilebilir. Örn: “Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz değnek vurun.” Yorum: zina eden herkese yüz değnek vurulması umumî olarak emredilmiş, Hz. Peygamber bu emri; > “bekârlara” tahsis etmiş, evli olan erkek ve kadın için ise > “recm” cezasını tespit etmiştir.
* Mutlakı Takyit Etmesi:
> Sünnet bazen Kur’ândaki mutlak lafızları >takyit etmek sûretiyle olmuştur.
Örn: “Hırsız erkek ile kadının irtikâp ettikleri suça bir karşılık ve ALLAH tarafından insanlara ibret verici bir ukûbet olmak üzere ellerini kesiniz.” âyeti “mutlaktır”. Yani hırsızın hangi elinin kesileceğini belirtmemiştir. Bu mutlaklık, sünnet tarafından > “sağ elin bilekten kesileceği” şeklinde “takyit” edilmiştir,

4. HAFTA - 6-MÜŞKİLİ TEVZİH ETMESİ * Kur’ân’ın müşkilinden maksat > bir âyetin, diğer bir âyete muârız/zıt olduğunu çağrıştırmasıdır.
>“Altını-gümüşü yığıp ALLAH yolunda harcamayanlar var ya, işte onları acı bir azabın beklediğini müjdele!”âyeti nazil olunca, müslümanlara ağır geldi. Çünkü âyetin mirasa mani olduğunu sanmışlardı. Peygamberimiz (sas) bu âyetteki tehdidin mallarının zekâtını vermeyenler hakkında olduğunu söyledi.
* Mübhemi Beyan Etmesi:
> Kur’ân’daki mübhem hususlar >Resûlullah (sas) tarafından açıklanmıştır. Örn: “salat-ı vusta >İkindi namazıdır.
* Neshi Beyan Etmesi:
> Nesih; “Şer’î bir hükmün başka bir şer’î delil ile kaldırılması” demektir.
* Kur’ândaki âyetlerden birinin hükmünün mensûh olduğuna dair >Peygamberimiz (sas) tarafından söylendiği rivâyet edilen bir hadis yoktur. Sünnetin neshi beyan etmesi >neshe delâlet etmek sûretiyledir.
* Resûlullah’ın (sas) Huneyn’de Hevâzin ile, Tâif’te Sakîf kabilesiyle haram aylarda savaşmas >Efendimiz’in (sas) bu davranışı, haram aylarda savaşmayı, mutlak olarak nehyeden âyetin mensuh olduğuna delâlettir.
* Amelî Olarak Tefsir Etmesi:
> ALLAH Resûlü, birçok âyetteki hususları >bizzat tatbîk ederek göstermiş, ilahî muradın ne olduğunu iyice açıklamıştır. “Şayet size selam verilirse, siz de ondan daha güzel bir tarzda selamı alın…(Nisâ-4/86) âyetini amelî olarak uyguladı.
* Lügavî Îzahlarda Bulunması:
> Peygamberimiz, âyette geçen “Saihun” kelimesini >“Oruç tutanlar” manasında açıklamıştır.
* Tavsîf Ederek Açıklaması:
> Peygamberimiz, Kur’ân’daki bir konunun, bazı vasıflarını belirtmekle >insanların akıllarına ve kalplerine daha iyi yerleştirmek gayesindedir. Tavsif etmesi; >terhîb-terğîb, şer’î bir meseleyi açıklama, övülen veya zemmedilen şahıs veya durumların evsafını belirtme için olur.
* Temsillerle Açıklaması:
> Mesel’in faydaları>Tezkîr-teşvik-zecr-ibret-takrîr-mânâları akla yaklaştırma-mücerret mânâyı hissedilir yapma…

SAHABE DEVRİNDE TEFSİR
Sahâbeler tefsirde şu metodu izlemişlerdir:
1-Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsiri, 2-Kur’ân’ın sünnetle tefsiri, 3-Kendi re’y ve içtihatları ile yaptıkları tefsir.
Sahâbe Tefsirinin Özellikleri
* Sahâbe döneminde Kur’ân’ın tümü >bugünkü mânâda tefsir olunmamıştır. Onlar, Kur’ân’dan sadece kendilerine muğlâk olanları tefsir etme ihtiyacı duymuşlardır.
* Tefsir faaliyetinin genişlemesi ve bu mânâda her ayetin tefsir edilmesi >insanların ALLAH Resûlü’nden zaman itibariyle uzaklaşmasıyla kapalılığın tedricen artması sonucu çıkacak olan keyfiyettir.
* Ashâbın tefsirleri >kelâmî görüşlerden uzaktı.
* Tefsirin Birinci Merhalesi” kabul edilir >Temel karakter olarak sözlü rivâyete dayanması ve baştan sona ayet ayet bütün Kur’ân’ın tefsir edilmeyip sadece zamanına göre müphem ve mânâsı kapalı bulunan ayetlerin tefsirini ihtiva etmesine bakılarak Peygamberimiz (sas) ve Sahâbe dönemleridir.
Sahâbe Tefsirinin Bağlayıcılığı
* Kur’ân tefsirinde >Sahâbeden nakledilen rivâyetlerden müstağnî kalınamaz.
* Bir âyetin izahında, sahîh olarak sahâbeden gelen bir tefsir varsa >tefsircinin bu rivâyeti bırakıp kendi görüşüyle tefsir etmesi doğru değildir. Çünkü Kur’anı ve O’ndaki sırları Onlar daha iyi bilir.
* Sahâbe sözü, nüzûl sebebi ve benzeri konularda >merfû hükmündedir. Dolayısıyla içtihat edilmesi mümkün olmayan yerler ve sebeb-i nüzûl ile ilgili konularda sahâbeden gelen tefsiri almak şarttır.
* Fikir yürütülmesi ve içtihat edilmesi mümkün olan yerlerde >Resûlullah’a (sas) isnat edilmediği takdirde sahâbe sözü mevkûf kabul edilir. Böyle bir tefsirin bağlayıcılığı hususunda ihtilaf vardır.
* Hanefîlere, İmam Şâfiî’ye, İmam Mâlik’e ve Ahmed b. Hanbel’e göre >Kitab, Sünnet ve İcma’da hükmü olmayan konulardaki Sahabî Kavli (Mevkuf), hüccettir; bağlayıcı delildir.
* Kısacası, nüzûl sebepleri, Kur’ân’ın müphemleri ve âhiret ahvâli gibi >içtihat edilmesi mümkün olmayan konularda sahâbe tefsiri >bağlayıcıdır, Ancak içtihat edilmesi ve fikir yürütülmesi mümkün olan ve aynı zamanda Efendimiz’e (sas) bir yolla isnat edilmeyen yerlerde çoğunluğun kanaatine göre >sahâbe tefsiri tercih sebebi olmakla birlikte bağlayıcı değildir.
* İmam Şâfiî: “Tefsirde İbn Abbâs’tan yüz kadar hadîs gelmiştir.” Dedi.
* İsmail Cerrahoğlu:“Şâfiî’nin bu sözü, İbni Abbâs’a atfedilen tefsir rivâyetlerinin şüpheyle karşılandığını gösterir.
* Bir âyetin tefsiri ile ilgili >sahâbeden gelen rivâyetlerin senedinin sıhhatine bakılmalıdır.
Sahâbeden, tefsire dair en çok rivâyette bulunan ve tefsir’de ün kazananlar;
1-Ali b. Ebî Tâlib, 2- Abdullah b. Mes’ûd, 3- Ubeyy b. Ka’b, 4- Abdullah b. Abbâs,
5-Musa’l-Eş’arî 6- Zeyd b. Sâbit, 7- Abdullah b. Zübeyr…
* Sahâbelerden tefsirle ilgili yapılan nakil ve dirâyet açısından ilk sırayı >Abdullah b. Abbâs alır.
> İbn Mes’ûd O’nun hakkında: “Evet İbn Abbâs, Kur’ân’ın tercümanıdır.” demiştir.
* İbn Abbâs’tan sonra tefsirde adından en çok söz ettiren sahâbi >İbn Mes’ûd ve Ubeyy b. Ka’b’tır.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Medineweb 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Medinewebli önlisans İlahiyat 1.sınıf öğrencileri... İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar nurşen35 87 29100 23 Mayıs 2015 21:53
Gülmek isteyenler tıklasın :))) Videolar/Slaytlar Kara Kartal 3 3900 10 Mayıs 2015 16:16
Cumartesi Anneleri’nin ahı/Can Dündar İslami Haberler Medineweb 0 2562 10 Mayıs 2015 16:13
Ayın Üyesi ''zeynepnm'' Ayın Üyesi 9Esra 13 8194 30 Nisan 2015 14:29
Müzemmil suresi bize ne anlatıyor Tefsir Çalışmaları Medineweb 0 3034 19 Nisan 2015 15:45

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
sakarya ilitam Hadis Tarihi 1-14. Haftalar Medineweb SAKARYA İlitam 14 08 Nisan 2017 16:45
İslam Tarihi 9-14.haftalar(sakarya ilitam ) Medineweb SAKARYA İlitam 5 28 Aralık 2013 14:44
sakarya ilitam Hadis Usulü1-2-3-4. Haftalar Özet Medineweb SAKARYA İlitam 1 28 Aralık 2013 14:35
sakarya ilitam İslam Mezhepleri Tarihi 1-2-3-4-5-6. Haftalar Özet Medineweb SAKARYA İlitam 0 27 Aralık 2013 15:07
sakarya ilitam Tefsir Tarihi 9.Hafta Medineweb SAKARYA İlitam 0 27 Aralık 2013 15:02

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.