Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > Serbest Kürsü

Konu Kimliği: Konu Sahibi belediemin,Açılış Tarihi:  30 Eylül 2009 (23:20), Konuya Son Cevap : 03 Ağustos 2018 (19:15). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 30 Eylül 2009, 23:20   Mesaj No:1
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:belediemin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10846
Üyelik T.: 29 Eylül 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 13
Konular: 9
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Güz Sancısı

Güz Sancısı

Hava şartları Güz habercisi… Yaprak dökümü başladı. Yağışlar kimi yerlerde afete yol açıyor.
Havada Güz sancısı başlayınca, sancı her şeye sirayet ediyor.
Güz sancısını, toprak kadar, su kadar, hava kadar insan da hissediyor veya hissetmeli.
Nazım Hikmet “Günler gitgide kısalıyor, /yağmurlar başlamak üzre. /Kapım ardına kadar açık bekledi seni. /Niye böyle geç kaldın?” diye dile getiriyor duygularını…
Cahit Külebi “Sonbahar geliyor serçe /Yuvanı ne yapacaksın?/Ayva çiçek açmadan önce./Meyvelerin içi geçecek/Rüzgâr başka çeşit esecek /Yağmurlarla ıslanacaksın. / Hâlbuki ne kadar sıcaksın!” diyor.
Sonbahar diyorlar ayrıca…
Hayatı bir şiir gibi düşünmek zor, çünkü şiir hem yoğun duygu hem yoğun düşünce işi, hayat bazen hiç düşünmeden yaşanıyor. Bir anda çöküveriyor dumanı gökyüzünün hayatın üzerine…
Hayatın gökgürültüleri daha bir şiddetli oluyor.
Saçlara düşen aklar ve dökülen saçlar insanın güz sancısını yansıtıyor.
Yüzlerde belirginleşen çizgiler, giderek farklılaşan göz çukurları…
Güz gelince, ısınma, kışlık yiyecek, giyecek telaşına düşüyor insan. Bu kaygı orada kalıyor. Hayatın kendisini ilgilendiren, hesabı alakadar eden güz sancısı fazla dert edinilmiyor.
Elbette, her hayatın güz sancısı farklı karşılanır. Kimi insan ilgilidir gelinen aşamayla, kimi insan; “bugüne kadar nasıl gelmişse öyle gider” diyor.
Her Sonbahar aslında farklı bir mesajdır insana… Toprağa düşen her şiddetli yağmur damlacığı, dalını terk eden her bir yaprak, yeşilin giderek turuncuya dönüşmesi anlayan için, anlamayı dert edinen için farklı bir mesajdır.
Her insanda bir Güz sancısı olmalı.
Hazırlıklar ne âlemde diye düşünmeli.
Uykuya çekilip bahara hazırlanacak toprağa bakıp tefekkür etmeli.
Kısalan günler, gözyüzünde daha az kalan güneş düşündürmeli insanı.
Hadi toprak uykuya çekilip bahara hazırlanacak, ben neye hazırlanacağım? Kısalan günler ve uzayan geceleri nasıl değerlendirmem iyi olur?
Bir anda çıkan rüzgâr, sağlı-sollu gelen esintiler, toz bulutları, yağmur bulutları bana ne anlatmak istiyor?
İnsan Güz sancısını hayatın her anına taşımalı.
Göyüzünde kayan bir yıldızı gösterip, bir dilek tut diyen insan, o kayan yıldızın sönen bir hayat olduğunu unutmamalı. Bunun gibi, ağacın düşen her yaprağının biten bir hayat olduğunu…
Birgün bütün hayatların böyle kayacağını unutmamalı…
Ve her hayatın aslında bir gölge olduğunu…
“Dün bir gölge vardı./Şehrin yollarında,/ Güneşi batınca kayboldu./ Güneşi batan gitti./ Hep birlikte doğacaklar,/ Bütün gölgeler kaybolunca…” şiirinde söylenmek isteneni her insan tefekkür etmeli.
Aslında biten her bir gün için yapılmalı bu tefekkür.
Kimse ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.
Kurulduğu makamların bir ağaç yaprağı veya ışığı yok olup kayacak bir yıldız olduğunu, o yıldızın ilelebet parlamayacağını düşünerek hareket etmeli.
Ve bu nedenle, hayatın her anını bir hizmet fırsatı olarak görmeli ve değerlendirmeli. Her geçen gün fırsatın kayma sürecinin başladığını…
Çok mu duygusal bu sözler?
Duygusuz aklı ve akılsız duyguyu neyleyeyim!
Evet, havalar yeni bir sürecin habercisi, her insan hayatını kıymetlendirmek için insanlığa hizmet eksenli düşünmeli. Çıkar putları anlık alkışlarla göz boyar, sonra bir kuru yaprak düşer gibi düşürür insanı.
Ve birgün insanlar, sizi gösterirler, makamlarınızla birlikte kayarken ve haydi bir dilek tutun derler.
En büyük dileğimiz, insanlığın onuru bir anlayış içre insanlığın değer sayfalarında yer almak olmalıdır. Bak şu adama, geldi ve gitti, oysa ne hevesler beslenmişti onun için…
Böyle olmamalı!

Necip Cengil
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi belediemin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
İnşirah Serbest Kürsü belediemin 0 1031 01 Ekim 2009 11:58
Nuri Pakdil'den.... Serbest Kürsü belediemin 1 1748 01 Ekim 2009 11:52
Irkçılıkta Zirve;"Kürtten Evliya,Koyma Avluya" Serbest Kürsü Emekdar Üye 1 2134 01 Ekim 2009 11:40
Şehir Kuran Kadınlar İslamda Kadın ve Erkek Yitiksevda 1 2000 01 Ekim 2009 11:35
"Allah’ın huzurunda bulunduğunuzu unutmayın” Serbest Kürsü Allahın kulu_ 3 1590 30 Eylül 2009 23:30

Alt 01 Ekim 2009, 09:36   Mesaj No:2
Medineweb Aktif Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:namzet davadar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7323
Üyelik T.: 23 Şubat 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 223
Konular: 22
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: Güz Sancısı

acımız sancımız hep islam olsun inş
Alıntı ile Cevapla
Alt 03 Ağustos 2018, 19:15   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4415
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Standart

İçimiz ne kadar çok kuruduysa o kadar kuru bir yaz bıraktık hazan mevsimine. Cümlelerimiz ne kadar çok anlamsız ve başıboşsa o kadar çok dağıldık hayatın kuytu yerlerinde, her insanın öyküsü ne kadar da buruk muğlâk, kötürüm olmuş ruh hali pozunda. Hiç bir kelimemiz güz sancısı çekmiyor, suskunluğumun doğumunu müjdeleyecek hiç bir sözcük kalmadı; yapayalnız kaldık kelimenin ortasında, ruhumuz göçmen kuşların konakladığı ülke değil artık. Hazan mevsimi yaklaşıyor fakat hüzünlü bir hüzün değil yaşadıklarımız, öykülerimiz nedensiz anlamsız boşluklar içinde debelenip duruyor, sonbahar renginde sararmış yüreklerimiz bukalemun gibi renkten renge girmeye başlamış, kendi tehlikemiz peşinden sürüklüyoruz mevsimleri, ölüm ne kadar da garip güz resitalinin yanında baharı anımsatacak hiç bir emare yok sessizliğimizde kaybolup gidiyor. Yaz mevsimi kurumuş dudaklarıyla hicret ediyor güz mevsiminin nefesine, kırık ikindiler doluyor evlerimize serin dağ yamaçlarından, göz kırpıyor kaypak rüzgâr usulca gecenin sızan karanlığından, mahmurlaşıyor güz güneşi, boyun eğiyor korkularıma, insanlardan kaçacak bir ağaç gölgesi yok fakat bir yaprak düşüyor hayatımın en hazin taraflarına. Kala kala bir ben kalıyorum güz sancısının ortasında. Hiç bir sözcük merhem olmuyor yaralarıma, korkunun kuyularında geziniyorum çaresiz. Ve hayatın çaresizliği kıyısız kıyılarıma vuruyor ölü düşler biriktiriyorum masum olmayan... Gözyaşlarım deniz olmuyor güzün bağrına hicret etme saatlerinde, kurumuş yürekler elimde kalıyor değersiz bir o kadarda hayata küskün. Rüzgâr tenime konmuyor sabah mahmurluğunda küskün tan yeri çığlık çığlığa kalıyor düşlerimin içinde. Umutlarımız eski güz günlerinde kaldı hayatın dişlileri arasında bir bir dökülüyor paranteze sığdırdığımız varlık sancısı, virgülüne dahi dokunamıyoruz yaşadıklarımızın. Zaman ömrümüzü yavaş yavaş kemiriyor güz sarısı kalbimize dokunmadan. Çocuklar kalbimizdeki denizlerde gezinmiyor yelkenler açılmıyor çocuk gülüşlerinden, bahara selam duracak güzler yetiştiremiyoruz, ölümün rengârenk hüznü göç etti göçmen kuşlarının kanatlarında. Uzak iklimlerin güz sancısının derdindeyiz, sanala boyanmış yüzüyle oturuyor mevsimler başköşeye ne kadarda yabancı ve acı. İnsani olan her kelimemiz dökülmüyor acılarımızın heybesine, cevap veremiyoruz bir cümleden hicret ederken kâinat kitabına kaybolup gidiyoruz amaçsız boşaltılmış hayatların kırgın taraflarına. Güz sancısı çekecek zamanımız dahi yok her şey masmavi gök altında kırık bir yaşamdır mevsimleri elinden alınmış.


Güz gelir ölüm renginde suskunca yerleşir anılarımın sararmış taraflarına. Sancılanır bütün kelimeler, sözcüklerin üzerine abandıkça abanır hafif ve serin esen kuzey rüzgârı. Doğa mahmurlaşır çiçeklerin üzerinde yaz ölüme serenat dizer, kıyısız acıların meyve vermemiş sahilinde bir bir düşer hayatın tik tak sesleri, dalgalar sahile vurmadan öykünür bulutların denizlerde yıkanmamış yüzüne, yaz son nefesini vermek üzere tenimizin üzerinde tepelenir durur. Güz sancısı başlamıştır doludizgin giden yazın kucağında, gölgelerin güneşten kavrulmuş yüzlerine uzayan bir zaman giydirilmiştir ikindi vakti, ağaçlar kuşların göç vaktinde gökyüzüne doğru yavaş yavaş atar üstünden yük gibi gelen giysilerini.

Güney rüzgârları kendi siperlerine çekilmeye, göç vaktinin en derin zamanında güney yamaçlarına yuva kurmaya başlamış, güneşin yakıcı ışığının üzerinde vakur fakat yenilmişlik edasıyla yeşil tonlarda göç etmişti. Güz yazın yeşermiş bedenini serin yerlerinden kemirmeye, güneşin sararmış renklerini yaprak ve bitkilere nakşetmeye başlamıştı. Bir koşturmacadır gök kubbenin altında göçmen kuşlarda, yuvalarının son rötuşlarını yapmışlar dönecekleri günün şarkısını mırıldanarak kanatlarındaki ritme uyarak havalanmışlardı. Güz sancısı kuş yüreklerine vurmadan, ürkek bakışları ele vermeden son şarkılarını bir serçenin kanatlarının altına bırakıp gitmişlerdi, bozulmuş mevsimlerin hüzünlerini yanlarına alarak.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Ne vakit bu kalp ağrısı, hüzün sancısı dinecek…Mustafa Cilasun Mustafa CİLASUN Makale ve Köşe Yazıları 0 11 Ağustos 2013 20:04
Bebeğiniz gaz sancısı çekiyorsa.. KuM TaNeSi Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp 0 08Haziran 2009 21:54

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.