Birlik ve beraberlik ahlakýmýz BÝRLÝK VE BERABERLÝK AHLAKIMIZ Ýnsanoðlunun tabiatýnda olumlu-olumsuz birçok özellik vardýr. Bu özellikler sadece kiþilerde deðil, milletler, kavimler, kabileler ve cemaatler de çeþitlilik arz eder. Hatta öz kardeþler arasýnda bile zýt özellikler görülebilmektedir. Bir yaradýlýþ tecellisi olarak insanlarýn dýþ görünüþü nasýl farklý farklý ise, manevi, ruhi yapýsý itibarýyla da her bir insan bir baþkasýndan farklýözelliklere sahiptir. Buna bir de içinde bulunduðu aile ve çevre etkileri ilave olduðunda insanlar arasý bireysel farklýlýklar kaçýnýlmaz olur. Kiminin mizacý sert, kiminin yumuþaktýr. Kimisi aceleci, kimisi yavaþ, kimisi mutedildir. Bir yanda saatlerce konuþmaktan usanmayanlar, diðer yanda saatlerce dinlemekten býkmayanlar… Bir tarafta karýncayý bile incitmekten çekinenler, diðer tarafta her davranýþý bir yýkým olan canavar ruhlular… Bir yanda sevgi dolu yüreklerle mütebessim yüzler, diðer yanda katýlaþmýþ gönüllerle asýk suratlar… Kýsaca, çeþit çe þit, farklý farklýþahsiyetler, karakterler… Ýnsanlarýn bu farklýlýklarý tabii olarak sevgi ve nefrette, duygu ve düþüncede, anlayýþ ve fikirlerde de farklýlýk demektir. O kadar ki, ayný fikir akýmýna, ayný meþreb ve cemaate mensup olanlar arasýnda bile farklý tavýr ve düþünceler, yaklaþýmlar görülebilir. Zekâ, feraset, akýl, basiret, tecrübe, bilgi ve kültür farklýlýklarý göz önünde bulundurulduðunda bir kýsým yaklaþým farklýlýklarý ve ihtilaflarýn olmasý tabiidir, hatta gerektiði gibi deðerlendirildiðinde zenginlik ve dinamizmdir. Görüþ farklýlýðý tefrika ve fitneye dönüþmediði, hak ve hakikatin zuhuruna mani olmadýðý müddetçe kesinlikle bir tehlike, bir sorun yoktur. Ama durum bunun aksine olursa, iþte asýl tehlike ve sorun o zaman baþlamýþ olur. Görüþ farklýlýðý fitneye, oradan da tefrikaya dönüþtüðünde birlik ve beraberliði yok etmekte, düþmanlýk ve kin ateþini tutuþturmakta, bir tefrika bir diðerini, bir fitne de baþka bir fitneyi doðurmaktadýr. Türlü sapmalar, doðru yoldan ayrýlmalar iþte böyle olmuþtur. Ýnsanlýk tarihi bu gibi fitne ve tefrikalarýn acýörnekleri ile doludur. Bundan dolayýdýr ki müberra dinimiz Ýslâm, Cahiliyye Devri insaný ve toplumunun sýfat ve iþlerinden olan ayrýlýkçýlýk ve fitneyi þiddetle yasaklamýþ ve inananlarý “…fitne çýkarmak ise öldürmekten daha büyüktür.” (Bakara, 217) ayet-i celilesiyle uyarmýþtýr. Tarih kitaplarýnda yer alan adýný bildiðimiz-bilmediðimiz pek çok millet ve devlet bugün artýk yok. Bunlarýn tarih sahnesinden silinmelerinin birçok muhtelif sebepleri var. Ancak bu sebeplerin biri var ki, açýk bir þekilde diðerlerinin önüne geçmekte, en önemli çöküþ sebebi olarak öne çýkmaktadýr. Ýþte bu sebep tefrikadýr. Yani ayrýlýk, ayrýlýkçýlýk, birbirine düþme, bir ve beraber olmamadýr. Elmanýn içine girmiþ kurt gibi toplumu ve milletleri içten içe çürüten tefrika, devletlerin yýkýlmasýna ve hatta milletlerin yok olmasýna sebep olmuþtur. Kendi tarihimize baktýðýmýzda da ayný durumu çok net bir biçimde görürüz. Dýþ saldýrýlar, savaþlar, tabii afetler, göçler, açlýk, kýtlýk gibi felaketler karþýsýnda dimdik ayakta kalmayý baþaran ecdadýmýz, ne hazindir ki tefrika sebebiyle birbirlerine düþmüþlerdir. Birliði saðlayamadýklarý için sonunda devletleri de yýkýlýp gitmiþtir. Bazen de ayný kavimden, ayný dinden olan insanlar savaþ meydanlarýnda karþý karþýya gelmi þ ler , birbirlerinin kanýný akýtmýþlardýr. Tefrika, ayrýlýk, ayrýlýkçýlýk sadece geçmiþte kalmýþ bir hastalýk deðildir. Yakýn tarihte yaþanan pek çok hadise, bizim toplum bünyemizdeki bu zaafý baþkalarýnýn nasýl aleyhimize kullandýklarýný göstermeye yeter. Geriye dönüp baktýðýmýzda ýrk, coðrafya, mezhep, ideoloji, siyasi fikir, dünya görüþü gibi konularýn insanlarýmýzý kýþkýrtýp çatýþmaya dönüþtürecek bir araç, malzeme olarak kullanýldýðýný açýkça görmekteyiz. Hatta ne gülünçtür ki, bu zaafýmýz bazen spor, müzik, sanat gibi alanlarda bile kendisini göstermektedir. Toplum bünyesini kolayca sarýp zayýf düþüren, hatta öldüren tefrika mikrobunu yok edecek, açtýðý yarayý onaracak tek deva mücella dinimiz Ýslâm’dýr. Kelime manasý bile barýþ olan ve insanlýða dünya saadeti de saðlamak için gönderilen Ýslâm, bu konuda olabilecek en radikal, en ileri adýmla “Müminler kardeþtir.” hükmü koymu þtur. Zira yeryüzünde birbirine zarar verme ihtimali en düþük insanlar, ayný kandan gelen kardeþlerdir. Dinimiz bu hükmüyle gerçek sevgi ve muhabbete dayalý toplumsal barýþý kurarken, bir taraftan da bütün müslümanlarý bir aile olarak tarif etmiþtir. . . . Din, toplum hayatýnýn en derin ve en güçlü gerçekliðidir. Ýlk insanýn bir peygamber olmasý, her topluma bir hidayet rehberi gönderilmesi hasebiyle insanlýðýn asýl geleneði ilâhi vahiydir, yani dindir. Dinin akýl, duygu ve sezgi yönüyle insaný kuþatýcýlýðý hem kiþiliðine hem topluma yön verir, istikamet kazandýrýr. Ýlâhi vahyin son noktasý olan Ýslâm, layýkýnca yaþandýðýnda insan ruhunun en derin taraflarýna sirayet ederek gerçek ve fýtrî bir hayat anlayýþý, yaþama sevinci ve zorluklara mukavemet gücü verir. Fertleri, sýnýflarý, toplumlarý, ýrklarý ve kavimleri gerçek anlamda birleþtirecek deðerler düzenini ancak Ýslâm dini sunar. Bu sadece bir çýkar ortaklýðý biçiminde þekillenen bir düzen deðil, insanlýk onuruna yaraþýr yetkinlikte sevgi, saygý ve huzur ortamýdýr. Mücella dinimiz Ýslâm’ýn öngördüðü insanlarýn ortak noktalarda birleþmesini temin edecek esaslar, Allah ve Rasulü s.a.v.’in emir ve yasaklarýdýr. Bunlar bütün insanlýðýn müþtereken baðlanabilecekleri kaidelerdir. Ancak onlara riayet sayesinde birlik saðlanabilir, tefrikaya düþülmez. “Hep birlikte Allah’ýn ipine sýmsýký sarýlýn, tefrikaya düþmeyin.” ( Âl -i Ýmran, 103) buyurularak , birlik ve beraberliðin korunmasý vurgulanmaktadýr. Gerçekten Allah’ýn emirlerine uyulmayan cemiyetlerde huzur olmaz. Belki görünürde bir düzen vardýr. Fakat bu çýkar ortaklýðýndan kaynaklanmaktadýr ve ortam müsait olduðunda, kolayca düzenin yerini kaos alabilmektedir. Yüzeydeki huzurun altýnda sürekli bir dip kaynama vardýr. O kadar ki, çocuklar ancak yetiþkin nezaretinde sokaða çýkabilir, komþu komþudan emin deðildir. Bazý organlarý hasta olan bir vücut nasýl zayýf ve güçsüz düþer, direncini kaybederse, düþmanlýðýn çoðaldýðý ve birlik beraberliðin olmadýðý toplumlar, ne kadar güçlü gözükürse gözüksün, kýsa zamanda güçsüzleþir. . . . Bir toplumun kendi içinde ayrýlýða düþmesi düþmanlar için bulunmaz fýrsattýr. Hatta eðer tefrika yoksa oluþacak zemin hazýrlamak, küçük kývýlcýmlardan büyük yangýnlarçýkarmak dün de bugün de netice veren bir stratejidir ve yaygýn olarak uygulanmaktadýr. Birlik ve dirliðimizi bozacak bu tür tuzaklara karþý uyanýk olmak, müslüman ferasetinin gereðidir. Günümüzde de kanayan bir yara olarak devam eden tefrika arýzasýný tamir için bakýnýz kendilerini din yolunda insanlýðýn hizmetine adayan büyük insanlar nasýl bir reçete sunmuþtur: Benim fikir ve görüþüm doðrudur veya daha güzeldir demeye hakkýnýz var, fakat sadece benim görüþüm doðrudur demeye hakkýnýz yoktur. Her söylediðiniz doðru olsun. Fakat baþkalarý hakkýnda bildiðiniz her doðruyu söylemeniz doðru deðildir. Baþkalarýnýn kusurlarýný görmemek ve müsamahakâr olmak gerekir. Düþmanlýk etmek isterseniz, kalbinizdeki düþmanlýða düþmanlýk edin. Onu kalbinizden kaldýrmaya, çýkarmaya çalýþýn. Kendi elimizle yýkýlýþýmýzý, tükeniþimizi hazýrlamak istemiyorsak, düþmanýmýzýn, nefs ve þeytanýn oyununa gelmememiz gerekir. Farklý düþünce ve anlayýþ, farklý olarak yaratýlýþýn neticesidir. Böyle oluþunda bizim fark edemediðimiz çok gizli hayýrlar ve hikmetler vardýr. Ýnsanlarýn ittifaký müsamahanýn, gönüllerde mürüvvet ve sevginin mayalanmasýyla olacaktýr. Ayný dinin mensuplarý, ayný kaynaktan beslenen kardeþler olarak, tenkitlerimiz yýkýcý, kýrýcý ve küstürücü deðil, yapýcý olmalý ve diðer kardeþlerinizin meziyetlerini takdirle karþýlamalý ve bu hasletleriyle sevinmeliyiz. Tefrikadan uzak birlik ve beraberliðimizin aleme ilan edildiði zamanlardan biri de bayramlarýmýzdýr. Bayramlar Ýslâm kardeþliðinin canlanmasýna, birlik ve beraberliðin pekiþmesine, sevinç ve kederlerin paylaþýlarak toplumca el ele, gönül gönüle dirlik ve düzenimizin devamýna vesile olmaktadýrlar. Ýþte bu þuur içinde bayramlarýmýzýn idrakine varmamýz gerekir. Rahmetli þairimiz M. Akif’in mýsralarýyla noktalarken, mübarek Ramazan Bayramýnýzý tebrik ediyorum. “Girmeden tefrika, bir millete düþman giremez, Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” Rabbimiz’in tevfik ve inayeti ile… Mübarek Erol Kaynak: [Linkler Ziyaretçilere Kapalýdýr.Giriþ Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
SAAT: 22:25 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.