Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > Serbest Kürsü

Konu Kimliği: Konu Sahibi Arın,Açılış Tarihi:  11 Kasım 2008 (16:34), Konuya Son Cevap : 11 Kasım 2008 (16:34). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 11 Kasım 2008, 16:34   Mesaj No:1
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Arın isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2647
Üyelik T.: 15 Temmuz 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 143
Konular: 54
Beğenildi:7
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Babadan Öğretmene 10 Kasım Mektubu (SN. MEHMET PAMAK 'ın kaleminden )

Babadan Öğretmene 10 Kasım Mektubu (SN. MEHMET PAMAK 'ın kaleminden )

İslami Kuruluşların “Resmi Törenleri Boykot Çağrısı” üzerine gereksitemize gerekse diğer kuruluşlara gerek internet gerekse de telefonlabirçok destek geldi. Konunun pratik örneklerini vermek için MehmetPamak’ın 10 Kasım törenlerine katılmadığı için düşük notla tehditedilen çocuğu için okul müdürü ve öğretmenine yazdığı mektubu ilginizesunuyoruz.



10 Kasım 2002 tarihinde yapılan MustafaKemali anma ve bir nevi tapınma törenlerine gitmeyen oğlu okul yönetimive sınıf öğretmeni tarafından tehdit edilip düşük notla ve dışlanmaklacezalandırılan bir babanın İlköğretim Okulu Müdürü ve öğretmenineyazdığı mektup aşağıya alıntılanmıştır:

Mektubun metni:

Sayın okul Müdürü !

Sayın öğretmen !

Benöğrencilerinizden Ömer Faruk Pamak'ın babasıyım. Sabredip okumanıztemennisiyle ve izninizle, oğlumun durumu ve sizin tutumunuzla ilgilibazı görüşlerimi, açık yüreklilikle paylaşmak istiyorum.

Sizin,özellikle insani ve eğitimci yönünüze hitap etmek istiyorum. Bumektubu, eğer mümkünse, kendinizi, sahip olduğunuz ideolojidensoyutlayarak ve mümkün olduğunca objektif bakmaya çalışarak okumanızırica ediyorum.

Geçmişte bulunduğum konumlar sebebiyle geneldetüm egemen sistemin, özelde ise eğitim sisteminin nasıl dayatmacı vebaskıcı olduğunu, ülke insanını nasıl ezdiğini, bunalttığını, resmiideoloji baskısının oluşturduğu kaotik ortamda, bu ideolojiyi kamuflajmalzemesi olarak kullanan çıkar ve güç odaklarının iş birliği ilehalkın kaynaklarının nasıl talan edildiğini, az bir kesimin busoygunlarla lüks bir hayatı yaşadığı bu ülkede, geniş kitlelerin nasılsefalete itildiğini, bu sömürü çarkını devam ettirmek uğruna insanlarınözgürlük ve şahsiyetlerinin nasıl tüketildiğini, anketlerin verdiğisonuca göre halkın % 85 inin, özgürlük ve ekmek için ülkesinden kaçmayıarzuladığı bir çöküntüye nasıl sürüklenildiğini çok iyi tespit edip, buhalden çıkış için mücadele edenlerden birisiyim.

Bu ülkedeyaklaşık 80 yıldan bu yana, bir resmi ideoloji, baskı ve zor yönteminebaşvurularak ve çok canlar yakılarak egemen kılınmıştır ve bu yöntemledevam edilmektedir. Ülkemiz insanına, toplum mühendisliği yapılarakzorla "Kemalist" ideoloji istikametinde şekil verilmeye, eğitimsiteminde baskı ve şiddet kullanılarak, korku salınarak tek tip insanyetiştirilmeye çalışılmaktadır. Bu konuda o kadar ısrarcı, tavizsiz vehoşgörüsüz davranılmaktadır ki, militarizm ilkokuldan üniversiteyekadar adeta terör estirmekte, faşizm egemen kılınmakta, insanlarımıza,çocuklarımıza, hakları, özgürlükleri şahsiyetleri yok eden bir vahşetyaşatılmaktadır.

Okullarda, körpecik ruhlarda ve zihinlerde,vicdanlarda fırtınalar koparacak derecede ciddi tahribatlar yapılmakta,tertemiz fıtratlara müdahale edilip kirletilmekte, insanlarımızın,çocuklarımızın özgür olması gereken iradeleri ve şahsiyetleri yokedilip, ipotek altına alınmaktadır. Başlangıçta tertemiz olanfıtratlar, bu baskıcı, dayatmacı eğitim sonucunda ve diğer baskıyadayalı toplumsal süreçlerde bozulmakta, insanlarımız niteliksiz veşahsiyetsiz yığınlar haline dönüştürülmektedir. Çıkarlar ve korkularbelirleyici hale gelmekte ve insanlarımız "olduğu gibi, inandığı gibigörünmek" halinde başlarına gelecek zulmü iyi bildikleri için,ikiyüzlülüğe, sahtekârlığa, yalana sığınmak mecburiyetinihissetmektedirler. Bir süre sonra bu tercih kalıcı hale gelmekte veinsanlar bu bozgun halini kanıksamakta ve bu ikiyüzlülüğü, yalancılığıdoğal bir hal gibi yaşamayı sürdürmektedirler. Bu ikiyüzlülük vesahtekârlık, hiçbir ülkenin atasözlerinde yaşanmayacak şekilde"atasözleri" alanında bile boy gösterebilmektedir. "Köprüyü geçenekadar ayıya dayı demek gerekir" , " ite dalanmaktansa çalıyı dolanmakyeğdir", " yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır" gibi pek çok ata sözü debu iki yüzlülüğü yansıtan ve teşvik eden bir rol oynamıştır.

Sonuçtabu ülke insanının çok büyük ekseriyeti, niteliksiz, şahsiyetsiz veikiyüzlü hale gelmeye zorlanmış, büyük çoğunluk yalan söyler,ikiyüzlülükle birbirine karşı sürekli rol yapar hale getirilmiştir.İlkokuldan parlamentoya kadar, insanlar çoğunlukla ikiyüzlülüğü veyalan söylemeyi, korku sebebiyle ve çeşitli hesaplarla tercih etmekte,inanmadıkları değerlere bağlılık yemin ve andları içmektedirler. Bizimgibi nadiren çıkan, "olduğu gibi görünmek, inandığı gibi konuşmak veyaşamak" isteyenler ise sürekli zulme maruz bırakılmakta, sürekliDGM'lerde yargılanmaktadırlar.

İşte bütün bunları gören, yakınentespit eden biri olarak yaklaşık on beş yıldır, çifte standartsız birinsan hakları savunuculuğu yapmaktayım. İnsanlarımızı özgürleştirecek,iki yüzlülükten kurtarıp, onurlu ve erdemli hale gelmelerinisağlayacak, zorbalığı sona erdirip, iradeler üzerindeki ipoteklerikaldıracak ve toplumu şahsiyetli insanlar toplumu haline dönüştüreceközgür ortamların doğması için mücadele etmekteyim.

Hangi ırk,din, ideoloji ve düşünceye mensup olursa olsun, tüm insanlarınhaklarını savunmaktayım. Bu ülkenin insanlarının ikiyüzlülükten uzak,şahsiyetli, onurlu bir hayatı yaşayabilmeleri için mücadele etmekteyim.Toplumun niteliğinin yükseltilmesi için gerekli vasatın oluşumunayönelik olarak, elimden gelen katkıları sunmaya çalışmaktayım. Buamaçla kitaplar yazıyor, konferanslar veriyorum. Değişik yayınorganlarında yazılar yazıyorum. Bu yüzden de sürekli yargılanıyorum.Bazen beraat, bazen de keyfi ve ideolojik kararlarla mahkum ediliyorum.Ancak DGM'lerde de, size özetlemeye çalıştığım düşüncelerimi, yineikiyüzlülük yapmadan, hep açık yüreklilikle savundum. Çok bedellerödedim ama hiç yılmadım. Adalet, özgürlük ve Hak'ka dair doğrutaleplerimden hiç vazgeçmedim ve hiç geri adım atmadım. Allah'ın ömrümübitirmesine kadar da, bu hak ve adalet mücadelemi, kimliğimi veilkelerimi koruma duyarlılığımı inşallah sürdürmeye çalışacağım.

Gelelim oğlum Ömer ile ilgili meselenin izahına ;

10kasım sebebiyle oğlum Ömer'e bir görev vermek istediğinizde, o,korkudan itiraz edememiş, ancak daha sonra da çok huzursuz olmuş vebazı sebepler beyan ederek, görevi almanızı özellikle rica etmiş,"babamla, önceden belirlenmiş bir başka programımız var, gelmem mümkündeğil" demiş, buna rağmen onun bu isteğini reddederek 10 Kasım Pazargünü okula gelmek zorunda tutmuşsunuz. Bu tutumu eğitimcilikanlayışıyla ve insan hakları ile bağdaştırılamaz bulduğum için oğlumu,10 Kasım Pazar günü okula ben göndermedim. Bu toplumun özgürşahsiyetler toplumu haline gelmesi için, yıllardır bedelini ödeyerekkarşı çıkıp itiraz ettiğim baskıcı anlayışla da birebir örtüşen budavranışa karşı, çocuğumun özgürlük ve şahsiyetini korumak içintakındığım bu muhalif tutuma, objektif ve eğitimci olarakbakabildiğiniz taktirde, saygı göstereceğinizi umuyorum.

Ömer dedahil, bütün çocuklara, her hangi bir resmi ideolojinin ya da dinindayatılmasının, onların özgür bireyler ve şahsiyetli insanlar olarakyetişmelerini engelleyici büyük tahribatlara yol açtığına inanıyorum veböyle bir tutumu eğitim mantığı ile bağdaştıramıyorum. Okullarda resmiideoloji adına baskı yapılmasa, çocuklar kendi özgür iradeleri ile buhusustaki tercihlerini yapabilecek, istedikleri din ya da ideolojiyihiçbir baskı altında kalmadan özgürce seçerek, dileyen pozitivizmi yaniAtatürkçülüğü, dileyen İslamı, dileyen Hıristiyanlığı, Yahudiliği ya dasağcılığı, solculuğu vb benimseyip ona göre hayatınıdüzenleyebilecektir. Ancak o zaman, kimsenin kimseye bir ideoloji ya dadini dayatmadığı, farklı din ve ideolojileri benimseyen insanlarınbirbirinin haklarına saygı gösterdiği, farklıların arasında tarihteolduğu gibi iyi komşulukların ve iyi arkadaşlıkların kurulduğugörülecektir. Böyle özgür bir ortamda ise, çocuklarımız, insanlarımız,oldukları gibi görünmekten korkmayan, ikiyüzlülükten uzak, erdemli,tutarlı şahsiyetler haline gelebilecek, sonuçta daha sağlıklı vebarışçı bir toplum yapısı ortaya çıkabilecektir. Ülkemize görece deolsa, daha huzurlu ve daha adil bir ortam, ancak böyle insan haklarınasaygılı, özgürlükçü yaklaşımlarla getirilebilecektir. Bunda daherkesten çok eğitimcilerin sorumluluğu vardır.

Eğitimsisteminin, çocuklarımıza bir resmi ideolojinin zorla empoze edildiğibir zemin, baskıyla beyin yıkaması yapan bir araç olarak kullanılmasısizce doğru mudur? Despotizmin, diktatörlüklerin egemen olduğu ülkelerharicinde, dünyanın bütün ülkelerinde, özellikle Türkiye'nin üyesiolmaya çalıştığı batıda, çocuklara özgür ve şahsiyetli bireylerolmalarını sağlayacak imkânlar tahsis edilmekte, eğitim sistemindeonlara ideoloji dayatılmamakta, matematik, fizik, dil, fen ve sosyalbilgiler öğretilmekte, bilgiye ulaşmanın yol ve yöntemlerigösterilmektedir. Hangi dini ya da ideolojiyi tercih edecekleri vebunun bilgilerine nasıl ulaşacakları konusu ise, doğrudan aileye veçocuğa ait, dokunulmaz bir hak ve özgürlük alanı olarak kabuledilmektedir. Üstelik bu hak, insan hakları sözleşmeleri ve o ülkeanayasalarının da güvencesi altına alınmış bulunmaktadır.

Nedenbizim çocuklarımız da, böyle imkânlarla ve özgürce kendilerinigeliştirme vasatına sahip olmasınlar? Neden onlara illa bir resmiideoloji zorla kabul ettirilmeye çalışılır ve hatta bilgi ve ilimdendaha çok, neden bu dayatma öne çıkarılır? Neden bilgi bakımından vedersleri açısından çok iyi olan bir öğrenci dahi, resmi ideolojidayatmasına teslim olmadığında birden düşman gibi algılanarak, şiddetve tehditle üzerine varılır ve dışlanır? Bütün bunları vicdani veinsani değerlerle ve eğitim anlayışıyla bağdaşır buluyor musunuz?Objektif baktığınızda ve ön yargılardan soyutlanarak düşündüğünüzde,bir eğitimci ve bir insan olarak bu hususlarda sizin de bize hakvereceğinizi umuyorum.

İşte özetle bu sebep ve duyarlılıklarmuvacehesinde, çocuğumu, söz konusu 10 Kasım törenlerine göndermedim.Bu tür Allah'tan başkalarına tazimin, teslimiyetin, itaatin vebağlılığın da gündeme geldiği resmi ideoloji törenlerine katılımıngönüllü ve özgür katılıma açılması gerektiği halde mecburi tutulması,aynı dinî ya da ideolojik tercihe sahip olmayanların din ve inançözgürlüklerine bir saldırı ve Türkiye'nin de altına imza attığı uluslararası belgelerde güvence altına alınan bu en temel hak ve özgürlüklerinen kaba ihlali anlamını taşımaktadır. Üstelik Türkiye'nin de imzaladığıbu belgelerdeki kurallar, anayasa gereğince iç hukuk gibi geçerli hukuknormları olarak kabul edilmektedirler. Bu bakımdan çocuğumun bu temelhak ve özgürlüğüne müdahalenin, hem insani, hem eğitim, hem deTürkiye'de de geçerli uluslar arası hukuk normları çerçevesinde haksız,hukuka aykırı bir eylem olduğuna, itiraz edilip düzeltilmesi gerekençok önemli bir yanlış, çok ilkel bir dayatma ve çok büyük bir zulümolduğuna inanmaktayım. Bu sebeplerle, çocuğumun resmi ideolojiritüellerine katılmaya zorlanmasını çok yönlü büyük bir haksızlıkolarak görüp itiraz ediyorum. Hatta onu o kadar korkutmuşsunuz ki,gönülden istemediği halde, ruhen yıkılma pahasına da olsa, ikiyüzlülükyaparak katılmaya bile razı hale gelmişti. Ben ise bu ikiyüzlülüğünçocuğumun şahsiyetini zedeleyeceği endişesi ile onun gelmesini her şeyigöze alarak engelledim.

Ancak daha sonra, beni çok daha fazlaüzüp, eğitim anlayışınız hakkında tedirginliğe sürükleyen bir haberlesarsıldım. Ve bu mektubu yazmaya karar verdim. Aynı gün çocuklardantörenlere katılanlardan bir kısmı büyük bir panikle ve korkupsikolojisi içinde Ömer'i arayıp, ona Türkçe dersinden üç sözlü notukarşılığı olarak üç adet (1) verildiğini haber veriyorlardı. Derslerinedüşkün ve çalışkan bir öğrenci olan oğlumun nasıl üzülüp yıkıldığınıgörseydiniz, inanıyorum ki, insani ve eğitimci yönünüz, ideolojikkimliğinize isyan edecekti. Nasıl korkup, ürktüğünü, onu arkadaşlarınınarasında rencide edebilecek bir azarlama ve aşağılamaya muhatapkılacağınız endişesinin onu nasıl okula gelmekten alıkoyduğunugörseydiniz, inanıyorum ki, siz de bu yaptığınızdan pişmanlık duyacakve utanacaktınız.

Daha sonra da, Pazartesi günü yapılan törendeokul meydanında, çok daha ağır baskıların, dört dersten notlarınınkırılacağı tehditleri altında hakaretlere varan konuşmalarınyapıldığını, hatta küçücük çocukları MGK ile tehdit edip, başka hiçbirokulda da okuyamamalarını temin edeceğinizi bile söyleyerek, nasıl birkorku psikolojisi oluşturduğunuzu haber alınca, kendi ülkemizdeparya/köle muamelesi görmek, her halde bu olsa gerek diye düşündüm. Buyaştaki çocuklara bu kadar baskı ve şiddet göstermek, korku salmakhangi eğitim anlayışı ile bağdaştırılabilir?

Çalışkan biröğrenciye, derslerde bir başarısızlık göstermediği halde, notu birsilah ve ceza aracı olarak kullanarak tehditlerde bulunmanızdan, eğitimsisteminin geldiği nokta bakımından çok tedirgin olduğumu itirafetmeliyim. Bu yüzden sizin insani ve eğitimci yönünüze seslenerekdiyorum ki, eğer mümkünse bir an için ideolojinizi bir yana bırakarak,bir eğitimci ve yalın bir insan kimliği ile elinizi vicdanınıza koyarakdüşününüz. Kendi İslami kimliğine ve dinine aykırı olduğu için Kemalizmdininin törenlerine katılmayan bir öğrenciye karşı notu bir silah gibikullanmak ve küçük bir çocuk üzerinde tehdit ve şantajla baskı kurmakeğitim mantığı ile bağdaşır mı? Bu yaştaki çocuklara bu kadar baskı veşiddet kullanmak eğitim ve çocuk psikolojisi ve pedagoji ilmininölçüleriyle ve evrensel insani değerlerle bağdaşır mı? Bu ülke yönetimiKemalist güçlerin elinde değil de, başka bir din ve ideolojinin elindeolsa, sizin reddettiğiniz, inanmadığınız bu din ya da ideoloji eğitimsistemine hâkim kılınıp, sizin çocuğunuza da zorla kabul ettirilmeye veher sabah ona bağlılık andı baskıyla söyletilmeye, çocuğunuzun bu dinegöre beyni yıkanmaya, iradesine ipotek konulmaya ve ikiyüzlülüğezorlanmaya çalışılsaydı, ya da bu resmi dinin önderlerini kutsamaya,onlara tazimde bulunmaya yönelik törenlere, ritüellere sizin çocuğunuzda katılmak ve hatta buralarda görev almak zorunda bırakılsa bunu gönülrahatlığıyla kabul edip, hoş görür müydünüz? Çocuğunuz gitmekistemediğinde ve bunu yapmaya tehditle zorlandığında, ya da not tehdidialtında ve hakaret görme endişesi ile ruhu, şahsiyeti tahripedildiğinde, bütün bunları, insani, adil ve haklı bulur muydunuz?

Sayın Müdür !

Sayın öğretmen !

Okulabile gelmek istemeyecek kadar morali bozulan oğlumu, zor ikna ederekgönderdik. Ona karşı göstereceğiniz en ufak bir tepki ve sertlik,müthiş bir yıkıma sebep olacak, sınıfınızın başarılı bir öğrencisini,belki de sırf bu sebeple başarısızlığa itebilecekken, çok aşırı ve serttutum ve tehditlerle oğlumu moral olarak tamamen yıkmış olduğunuzutespit ettim. Üstelik bu sert ve itici tutumunuz sebebiyle, bundansonra çocuğumuza sürekli bir ön yargı ve düşmanlıkla davranıp,davranmayacağınız hususunda bizi ve çocuğumuzu endişeye sevk etmiş,tedirgin etmiş oldunuz.

Resmi ideoloji zulmüne karşı bu itirazımve çocuğumu bu baskıların cenderesine terk etmemem eğer suç ise busuçumu itiraf ediyor ve şerefle üstleniyorum. Üstelik böyle bir mektubuyazarak size bir belge de vermiş oluyorum. Dilerseniz beni ilgilimercilere ihbar edip yargılanmamı temin edebilirsiniz. Ama lütfen, eğersuçsa, benim "suçum" (!) sebebiyle oğlumu cezalandırmayın ve onuarkadaşları içinde rencide edecek, onuruyla oynayacak, eğiticilikle debağdaşmayacak tehdit ve hakaretlere varan davranışlarınızı sürdürmeyin.

İştebu insani gerekçelerle kaleme aldığım bu uzun mektubumu okuduğunuz vevaktinizi tahsis ettiğiniz için size teşekkür ediyorum. Konuşmayı değilde mektubu tercih etmem, konuşma sırasında, ne kadar tahammüledeceğinizden emin olmamamdan ve meramımı rahat anlatabilmek imkânınıbulamayabileceğime dair endişemden kaynaklanmıştır. Ancak eğer sizgörüşmeyi arzu ederseniz, davetinize icabet edeceğimi bilmeniziisterim. Vakit ayırıp okuduğunuz için tekrar teşekkür eder, iyi günlerdilerim.

11 Kasım 2002

Mehmet Pamak

Ömer Faruk Pamak'ın Babası



AÇIKLAMA:11 Kasım 2002 tarihli bu mektubu alan Müdür, Md. yardımcısı vasıtasıylaM. Pamak'ı aratarak özür diledi, öğretmeni de uyardı ve bilahare deöğretmenle görüşme sağlandı. Öğretmen M. Pamak'a Voltaire'in sözüneatıfta bulunmak suretiyle "düşüncelerinize katılmıyorum ama düşünceözgürlüğünüzü savunuyorum" diyerek, bundan sonra oğlu Ömer FarukPamak'a resmi ideoloji dayatmayacaklarını ve verdikleri cezamahiyetindeki düşük notları da iptal ettiklerini söyleyerek özürdiledi. Çünkü böyle davranılmazsa, bir baba olarak M. Pamak'ın her şeyigöze alarak kendileriyle sonuna kadar mücadele edeceğini anlamışlardı.Bu olay, ateşten korumak üzere tedbir almaları gerektiği haldeçocuklarını resmi ideoloji esaretine terk edip bir daha ilgilenmeyenbütün anne babalara sorumluluklarını hatırlatmalıdır. Bu örnek, bütünanne babalara, çocuklarına sahip çıkarak bu tür törenlere göndermeme veen çirkin insan hakları ihlali, en ilkel zulüm olan bu baskı vekuşatmaya karşı itiraz etme konusunda cesaret vermelidir.

Haksöz-Haber
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Arın 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Azerinin aşkı :) Serbest Kürsü Filistin 6 2489 21 Mayıs 2009 17:27
Futbol dini !.. Serbest Kürsü NUR 2 1977 21 Mayıs 2009 17:24
ZİMEN DEFTERİ NEDİR BİLİYOR MUSUNUZ ? Serbest Kürsü Arın 0 1724 21 Mayıs 2009 16:08
DUALARINIZ KABUL OLMUYORSA.. Serbest Kürsü inzar 1 1730 21 Mayıs 2009 11:03
MEŞHURLARIN OKUMA ALIŞKANLIKLARI Serbest Kürsü Arın 0 1643 21 Mayıs 2009 10:56

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Babadan Evlada Cevap. İslaminesil Makale ve Köşe Yazıları 18 06 Aralık 2021 13:53
Öğretmene Not Vereceklerini Duyan Öğrencilerin Yorumu nurşen35 Serbest Kürsü 5 06 Kasım 2017 08:26
babadan oğula 40 altın öğüt Seyyid Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler 2 21 Şubat 2013 12:16
Darbeler ve Cumhuriyet Mehmet PAMAK. kurtmehmet Serbest Kürsü 0 29 Ekim 2009 11:17
Zincirleri Kırmalıyız… / Mehmet PAMAK Arın Şiirler ve Şairler 1 20 Kasım 2008 20:32

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.