|
Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi: 02 Nisan 2008 (00:55), Konuya Son Cevap : 02 Nisan 2008 (23:32). Konuya 6 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
02 Nisan 2008, 00:55 | Mesaj No:1 |
Dinimizin fotoğraf, resim vb. şeylere bakışı nedir? Dinimizin fotoğraf, resim vb. şeylere bakışı nedir? İslâm dini semavî bir din olup insanın dünya ve âhiretini imâr etmek için nazil olmuştur. Getirdiği hükümlerin herkesin akıl ve zevkine uyması da mümkün değildir. Çünkü simalar birbirine uymadığı gibi akıl ve huylar da birbirine uymazlar. Akıl ve mantıki veren Allah Teâlâ, insan için hangi hüküm daha uygun, hangi nizam daha güzel ise onu biliyor ve onu indiriyor. Bunun için emir, nehiy, haram ve helâl ile ilgili olan ilâhî kanun ve nizamların bazılarına aklımız ermezse de tümüne inanıp hikmetini araştırmamız gerekir. Araştırma yapmadan inkâr etmek kişiyi küfre götürebilir. Bunun için şu veya bu niye haram olsun? Aklıma yatmıyor, demek büyük bir vebaldir. Birçok kimse heykel ve resim haram oluşundan söz edildiği zaman hoşlanmıyor, "heykel bir sanattır. Neden haram olsun?'' deyip İslâm'ın hükmünü tereddütsüz reddediyor. Müzelerde bulunan heykeller üzerine araştırma yapıldığı zaman câhiliyet devrinde, bu husus Roma ve Bizans devletlerinin hüküm sürdükleri zamanlarda insanların birçokları heykel ve resimlere büyük itinâ göstererek tapındıkları putperestlik girdabına girdikleri görülecektir. İnsanı yeryüzüne Hâlife olarak tâyin eden Allah Teâlâ, taştan ve ağaçtan kendi eliyle yaptığı heykel ve resimlere yaptığı ibadetten onu kurtarıp lâyık olduğu makama çıkarmak için canlı mahlûkların her türlü heykel ve resimlerini yasakladı. Hz. Âişe (r.anhâ) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) bir seferden dönmüştü. (O yokken) ben, yüklüğün önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez (perde) çekmiştim. Rasûlullah perdeyi görünce, çekip attı, (öfkeden) yüzü de renklenmişti. "Ey Âişe!" buyurdular, "Bil ki, kıyamet günü insanların en çok azap görecek olanı Allah'ın yarattıklarını taklit edenlerdir." Hz. Âişe (r.â) devamla: "Biz o bezi kestik, bir veya iki minder yaptık." Demiştir. (Buhârî, Libâs 91,95.). Bu hadîs-i şerîf, duvara asılı olduğu takdirde haram olan resmin minder yüzü yapılarak yere atılması halinde kullanılabileceğini ifade etmektedir. İbn Hacer bu konuyu şöyle özetler: Alimler, bu hadisi delil getirerek şu hükme varmışlardır: "Gölgesi olmayan tasvirler edinmek câizdir, ancak bunun hürmet ifade etmeyecek şekilde kullanılması gerekir. Yastık, minder yüzü gibi yere atılan, üzerine basılan eşya üzerinde olması gerekir." Nevevî, bu hükmün cumhûrun görüşü olduğunu, Sahâbe ve Tâbiîn'in ekseriyetinin bu kanaate vardıklarını, Süfyân-ı Sevrî, İmam Mâlik, İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe, İmam Şâfiî gibi müçtehit imamların da bu görüşü benimsediklerini belirtir. Ancak duvar üzerine asılmaları, elbisede veya sarıkta yer almaları halinde gölgeli, gölgesiz olması arasında fark gözetilmeden haram denmiştir. Çünkü bu hâllerde o tasvirlere (resimlere) hürmet manası hakimdir. İmam Nevevî bu hususta: "Bu hadis canlıların resminin haram olduğunu, ancak ağaç ve benzeri ruhu olmayan şeylerin resmini yapmanın ve bu yoldan kazanç temin etmenin haram olmadığına delildir." demiştir. Tahâvî konumuzla ilgili olarak şunları söyler: "Peygamberimiz (s.a.v)'in İslâmiyet'in ilk yıllarında her türlü put, sûret ve resimleri menetmesinin sebebi; putperestlik üzerinden uzun bir süre geçmemiş olmasıdır. Put ve benzeri şeylere bir daha dönülüp ibadet edilmesin diye put ve ona yol açan her sûret ve resim yasaklanmıştı. Sonra İslâmiyet yayılıp, esasları iyice yerleşip anlaşıldıktan sonra putlar ve benzeri şeyler hakkındaki yasak devam etti; ama bez ve kağıt yada benzeri şeyler üzerine yapılan resimlere dokunulmadı, bir bakıma serbest bırakıldı. Çünkü artık bu gibi resimlere saygı gösterenler olmazdı." Günümüzdeki özel aletlerle çekilen resimlere gelince, bunlar ne Peygamber Efendimiz devrinde, ne de müçtehit imamlar zamanında vardı. Bu bakımdan hükümler daha çok üç boyutlu olan resim ve heykellerle ilgilidir. Ancak günümüzdeki resimleri de kıyas yoluyla bir hükme bağlamışlardır: Tapmak için ve ta'zim etmek için hazırlanan resimlerle, müstehcen sayılanları kesinlikle haramdır. Bu açıklamaya göre ahlaki ve dini yönüyle İslamiyete aykırı olmayan çizimlerin de yasak kapsamına girmediği söylenebilir. Bunun gibi bilgisayar veya başka teknik metodlarla çizilenlerin de aynı şekilde değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Resimle ilgili yasağın üç boyutlu, kabartmalı veya islama aykırı olanlarla ilgili olduğunu söylemek mümkündür.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli | Hadis-i Şerif | NUR | 0 | 2561 | 10 Ağustos 2009 21:09 |
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 1 | 2972 | 10 Ağustos 2009 21:07 |
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... | Hafta'nın Konusu | NUR | 1 | 2969 | 10 Ağustos 2009 00:05 |
35.Haftanın Misafiri Elifzişan | Hafta'nın Misafiri | kurtmehmet | 11 | 6713 | 09 Ağustos 2009 23:35 |
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! | Çocuk ve Aile Sağlığı | NUR | 0 | 2576 | 07 Ağustos 2009 23:03 |
02 Nisan 2008, 00:56 | Mesaj No:2 |
Cvp: Dinimizin fotoğraf, resim vb. şeylere bakışı nedir? Resim bulunan odada namaz kılmak Fotoğrafı ikiye ayırmak gerek. Canlıya âit fotoğraflar, cansıza âit fotoğraflar. Canlıya âit fotoğraflar, ya yaşayacak şekilde boy resmi olur, yahut da yaşamayacak şekilde yarım resim olur. Cansıza âit resimlerin, yâni manzaraların câiz olduğu kesindir. Çiçek, göl ve orman manzaraları gibi görüntüler çekilebilir, evlerin belli yerlerine asılıp ilâhî kudret takdirle seyredilebilir. Canlıya âit boy resimlerini, insan, hayvan ve diğer canlı varlıklar gibi odanın duvarına asıp, bakınca tümüyle görünür halde bırakmak, bu odada namaz kılmayı mekruh hale getirmek demektir. Bu itibarla, duvarlarında canlılara âit boy resimleri bulunan odada kılınan namaz mekruh olabilir. Resimler kıble cihetinde ise mekruhluk şiddetlenir, yanda ise azalır, arkada ise daha da azalmış sayılır. Böyle resimler ya indirilmeli, yahut da üzeri örtülerek namaza durulmalıdır. Boy resimlerini kapalı bir yerde tutmak, ancak gerektiğinde görülecek halde muhafaza etmekte bir sakınca yoktur. Kâğıt paralarla nüfus cüzdanlarındaki vesikalık resimler de câizdir. Bunlar canlandığı farzedildiğinde yaşamayacak derecede küçük ve yarım olan resimlerdir. Ayrıca bazı müseccel şahısları tanımak için çekilen zaruri boy resimleri için de ruhsat vardır. Bunlar ihtiyaç resimleridir. Hırsızlar, diğer suçlular ancak bunlarla kolayca adaletin pençesine teslim edilebilmektedir. Bugünkü resimlerin mühtehcen olmayanları tapılmak için çekilmediğinden, tapılmak için yapılan resimler cümlesinden sayılmayabilirler. Müstehcen resimlerin her türlüsü ise ahlâka, insanlığa ve İslâm’a aykırıdır. Konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığının Hazırladığı İlmihalde şu değerlendirmeler vardır: Dinimizde tapınılmak veya tazim gösterilmek amacıyla fotoğraf, resim ve heykel yapılması haramdır. İslam bilgin ve müctehidleri İslam ahlakına ve adabına aykırı olmayan, manzara, ağaç, taş ve hatıra resimleri gibi cansız şeylerin resimlerinin yapılmasını ve bu sanatla iştigal edilmesini caiz görmüşlerdir. İslam alimleri aynı zamanda tapınma ve tazim amacı güdülmeyen ve umumî adaba aykırı olmayan canlı varlıkların resimlerinin yapılmasını da caiz görmüşlerdir. Klasik literatürde, resim ve heykel konusunda getirilen hükümler, büyük çoğunlukla “sûret” ve aynı kökten türeyen “tasvir” tabirleri etrafında cereyan ettiği için biz resim ve heykel konusunu “sûret” kavramı üzerinde yapacağımız çözümlemeyle açıklamak istiyoruz. Sûret, Arapça’da daha çok “şekil, biçim, görünüş ve resim” anlamında kullanılmaktadır. Timsâl kelimesi de anlam bakımından sûrete yakındır. Sûret ile timsal kelimelerini eş anlamlı görenler bulunduğu gibi, bazı hadislerde sûret kelimesi yer yer timsal kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte genelde dilciler, sûreti iki kısımda değerlendirerek, birincisinin gölgeli sûretler (timsal=heykel), ikincisinin ise resmedilen, çizimlenen diğer şeyler olduğunu belirtmişlerdir. Meselâ “Sizi yarattık, sonra tasvir ettik” (el-A‘râf 7/11) âyeti için getirilen yorumlardan birisi “Önce ruhlarınızı yarattık sonra bedenlerinizi şekillendirdik” tarzındadır. Bazı hadislerde de sûret kelimesi, insanın dış görünüşü ve şekli anlamında kullanılmıştır (sûret kelimesinin bu anlamda kullanıldığı diğer hadisler için bk. İbn Mâce, “Rü’yâ”, 2; Müsned, II, 118). Sûret tabirinin, ruh sahibi veya ruhsuz bütün şeyleri içine aldığı, timsalin ise yalnızca ruh sahibi şeylere mahsus olduğu da ifade edilmektedir. Buna göre sûret kelimesini kendisine bir şekil verilmiş ve biçimlendirilmiş şey (resim ve heykel) anlamında anlamak daha doğru olacaktır. Bazı âyetlerde (Âl-i İmrân 3/6; el-A‘râf 7/11; el-Mü’min 40/64; et-Tegabün 64/3), tasvîr (savvere) kelimesi “şekil ve biçim vermek”, bazı yorumlara göre, biçimin dışında başka “mânevî özelliklerle bezemek” anlamında kullanılmıştır. Bu bakımdan, sûret kelimesinin fiil masdarı olan tasvir kelimesini sırf bugün anlaşıldığı mânada “resmetme” ya da “çizim” olarak anlamak doğru olmayıp, hem çizim (resim) ve hem de bir maddeye şekil ve biçim verme anlamlarını içine alacak bir genişlikle anlamak daha uygundur. Aynı şekilde, aynı kökten türemiş olan tesâvîr kelimesi genelde “resim” mânasında kullanılmakla birlikte “heykel” anlamına da gelmektedir. Allah’ın, Kur’an’da kendisini “biçim veren” (musavvir) (el-Haşr 59/24) olarak vasıflaması ve bu ifadenin müfessirler tarafından “yaratıcı” mânasında yorumlanmış olması da yukarıda verilen anlamı desteklemektedir. Sûret kelimesi Kur’an’da, biri tekil ikisi çoğul olmak üzere üç yerde geçmekte ve genelde insanın biçim ve şekli olarak yorumlanmaktadır. Kur’an’da “timsâl” (çoğulu temâsîl) kelimesi de iki yerde ve çoğul olarak “temâsîl” şeklinde geçmektedir. Bu âyetlerden birinin anlamı şöyledir: “İbrâhim, babasına ve kavmine ‘Nedir bu tapındığınız heykeller (temâsîl)!’ demişti” (el-Enbiyâ 21/52). Diğer âyette ise Süleyman’a timsaller yapıldığından bahsedilir (Sebe’ 34/13). Bu ikinci âyette geçen timsallerin anlamı konusunda getirilen yorumlardan biri, bunların, meleklerin, peygamberlerin ve sâlih kişilerin heykelleri (ya da resimleri; suver) diğeri de Süleyman’ın tahtının ve basamaklarının üzerinde bulunan tavus ve doğan gibi kuşların sûretleri olduğu şeklindedir. Birçok âyette “yarattı” anlamında yorumlanan “savvere” fiili geçmekte olup, bu hususla resim yapma arasında doğrudan bir ilişki kurmak pek mümkün gözükmemektedir. Bununla beraber bazı hadislerde, insan görünümünün resmini çizenler Allah’ın taklitçisi (tanrılık özentisi içinde olanlar) olarak telakki edilip bu yüzden cezaya mâruz kalacakları ifade edildiğinden, İslâm’daki resim yasağının Kur’ân-ı Kerîm’den kaynaklandığını düşünenler olmuştur. Fakat bu husus aslında, resim yasağını Kur’an’a dayandırmak için pek yeterli görünmemektedir. Zira bu anlayış hadisin vârit olduğu dönemin şartlarından soyutlanarak genelleştirilmeye çalışılırsa, bugün teknolojide kullanılmaya başlayan ve teknik köle diyebileceğimiz robotların yapılmasının ve kullanılmasının da yasak ve haram olduğunu söylemek gerekecektir. Bu itibarla resim yasağının daha ziyade sünnetle konulduğunu kabul etmek ve yasaklanma sebebini başka gerekçelerle izaha çalışmak daha doğru görünmektedir.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
02 Nisan 2008, 00:57 | Mesaj No:3 |
Cvp: Dinimizin fotoğraf, resim vb. şeylere bakışı nedir?
Sûret yasağının dayandırıldığı belli başlı rivayetler şöyle sıralanabilir: a) Hz. Âişe’nin naklettiğine göre Hz. Peygamber, evinde üzerinde salîb (Îsâ’nın çarmıha geriliş sahnesini tasvir eden resim) bulunan her şeyi kırmıştır (Buhârî, “Libâs”, 90). b) “Kıyamet gününde en şiddetli azaba mâruz kalacak olanlar musavvirlerdir” (Buhârî, “Libâs”, 89). c) “Bu sûretleri yapanlara kıyamet gününde ‘Yarattıklarınıza can verin’ denilerek azap edilecektir” (Buhârî, “Libâs”, 89). d) Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Âişe bir defasında üzerinde (hayvan) resimleri bulunan bir minder almıştı. Hz. Peygamber bunu görünce kapının önünde bekledi ve içeri girmedi. Hz. Âişe, Resûl-i Ekrem’in yüzünde hoşnutsuzluk işaretlerini görünce, “Yâ Resûlallah! Allah’tan ve Allah’ın Resulü’nden bağışlanma dilerim. Bir kusur mu işledim?” dedi. Hz. Peygamber, üzerinde resim bulunan minderi göstererek “Şu minderin burada işi ne?” buyurdu. Âişe “Yâ Resûlallah! Onu, kâh oturasın, kâh yaslanasın diye senin için satın almıştım” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Bu resimleri yapanlara kıyamet gününde azap edilir ve onlara ‘Hadi bakalım, yaptığınız şu sûretlere bir de can verin’ denilir. İçinde resimler bulunan eve melekler girmez” (Buhârî, “Libâs”, 95; hadisin şerhi için bk. İbn Hacer, Fethu’l-bârî, V, 228-229; Kâmil Miras, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, VI, 414). e) “Melekler, içerisinde köpek ve tesâvîr bulunan eve girmezler” (Buhârî, “Libâs”, 88). f) “Melekler, içerisinde sûret bulunan eve girmezler; kumaş üzerindeki desen ve nakış müstesna” (Buhârî, “Libâs”, 92). g) Hz. Âişe kendi oturduğu evin sofasına üzerinde timsaller bulunan bir perde çekmişti. Hz. Peygamber seferden döndüğünde bunu görünce “Kıyamet gününde en şiddetli azaba çarptırılacak olanlar Allah’ın yaratmasına benzemeye çalışanlardır” buyurdu. Âişe, sonra bu perdeden bir veya iki yastık yaptıklarını söylemiştir (Buhârî, “Libâs”, 91). h) Hz. Âişe’nin, üzerinde tasvirler bulunan bir perdesi vardı ve bunu odasının bir tarafına çekmişti. Hz. Peygamber bunu görünce, Hz. Âişe’ye “Şu perdeyi karşımdan kaldır; üzerindeki tasvirler namazda iken hep bana görünüp duruyor” demiştir (Buhârî, “Libâs”, 93). Gerek Buhârî’deki metinde gerekse Nesâî’nin rivayetinde, Hz. Peygamber’in söz konusu tasvirler yüzünden namazı yeniden kıldığına dair bir kayıt bulunmadığı için evde sûret bulunmasının yalnızca mekruh olduğu, namazın sıhhatine bir zarar vermediği söylenmiştir. Bu hadisten ilk bakışta anlaşılan husus, üzerinde resim bulunan perdenin sırf namazdaki huşûu bozduğu için hoş karşılanmadığıdır. ı) Hz. Âişe’nin, üzerinde kuş resmi (timsal) bulunan bir perdesi vardı ve eve girenin ilk önce göreceği bir yere asılmıştı. Hz. Peygamber bunu görünce, “Âişe, şu perdenin yerini değiştir. Eve girip hemen onu görünce dünyayı hatırlıyorum” demiştir (Müslim, “Libâs”, 88). j) Hz. Âişe’nin bebek ve kanatlı at şekillerinde oyuncaklarının bulunduğu, Hz. Peygamber’in bunları gördüğü ve tebessümle karşıladığı rivayet edilir (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 62). k) Rivayet edildiğine göre, İbn Abbas’a bir tasvirci müracaat ederek, “Ben, şu gördüğün tasvirleri yaparak (resim çizerek) geçinirim. Bu hususta bana fetva ver!” dedi. İbn Abbas, adamın kendine iyice yaklaşmasını istedikten sonra elini adamın başı üzerine koyarak “Bak ben şimdi sana Resûlullah’tan duyduğum bir hadisi haber vereceğim. Hz. Peygamber, “Her resim yapan (musavvir) cehennemdedir ve Allah, yaptığı resime ruh üfleyinceye kadar bu adama azap eder. Ruh üflemesi de zaten mümkün değildir” buyurdu. Adam bu sözler üzerine dehşete kapılınca İbn Abbas devamla, “Eğer sen sanatına devam etmek mecburiyetinde isen ağacı ve ruh taşımayan şeyleri resimle” (Buhârî, “Büyû‘“, 104; Müslim, “Libâs”, 99).
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
02 Nisan 2008, 00:59 | Mesaj No:4 |
Cvp: Dinimizin fotoğraf, resim vb. şeylere bakışı nedir?
İbn Abbas’ın bu fetvasının delili olarak Ebû Hüreyre’nin şu rivayeti gösterilmektedir: Bir keresinde Cibrîl Hz. Peygamber’in yanına girmek için ondan izin istemişti. Resûlullah izin verdiği halde Cibrîl içeri girmemiş ve şöyle demiştir: “İçerisinde birtakım at ve insan timsallerinin bulunduğu perde asılı olan bir eve ben nasıl girerim? Bu resimlerin ya başlarını koparmalı veya bu perdeyi yere sermelisiniz. Biz melekler içinde timsal olan eve girmeyiz” (Tahâvî, Me‘âni’l-âsâr, IV, 287). Büyük bir muhaddis ve Hanefî fakihlerinin ileri gelenlerinden olan Tahâvî bu hadisi naklettikten sonra şu yorumu yapmıştır: Bu hadisin zâhirinden, başı koparılmış ruh sahibi canlının timsalinin mubah olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, bu hadis ruh sahibi olmayan şeylerin tasvirinin mubah olduğuna ve görünüm itibariyle ruh taşıması mümkün olmayan canlıların yasak kapsamından çıktığına delâlet etmektedir (Tahâvî, Me‘âni’l-âsâr, IV, 287). Mâlikî fakihlerden İbnü’l-Arabî, sûret yasağı ile ilgili bütün rivayetlerden hareketle, bu konudaki hükmü şöyle özetlemektedir: Eğer yapılan sûretler heykel türünde (ecsâd) ise bunun haram olduğunda icmâ vardır. Ancak, kumaşta bir desen ve nakış şeklinde (rakm) ise bu hususta dört görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden birincisine göre, hadiste geçen “kumaş üzerindeki nakış müstesna” kaydından hareketle kumaş üzerindeki resim, desen ve nakış câizdir. İkinci görüş ilgili diğer hadislerin genel muhtevasından hareketle yasaktır. Resime bir kayıt getiren üçüncü görüşe göre ise, eğer resim, şekil ve görünüm itibariyle kesintisiz ve kendi başına durabilecek biçimde ise yasaktır. Şayet, bu resmin bütünlüğü bozulursa câizdir. Diğer görüşe göre ise resim, duvara veya yüksek bir yere asılırsa yasak, yere sermede olduğu gibi, önem verilmeksizin kullanılacak eşya üzerinde bulunuyorsa câizdir (İbnü’l-Arabî, Ârizatü’l-ahvezî, VII, 253). Şâfiî fakihlerden Nevevî ise, tasvir işinin hükmüne ilişkin olarak, hadislerde söz konusu edilen ağır tehditlerden ve Allah’ın yaratmasına benzemeye çalışma anlamı taşıdığından hareketle, ne ile yapıldığına ve ne üzerinde olduğuna (kumaş, yaygı, para, kap, duvar vb.) bakılmaksızın, canlı (insan ve hayvan) sûretini tasvir etmenin haram ve büyük günahlardan olduğunu söylemiş; ağaç, dağ, deve semeri gibi şeyleri tasvir etmenin ise haram olmadığını belirtmiştir. Üzerinde canlı sûretleri bulunan şeyleri kullanmanın hükmünün ise, bu eşyanın nerede ve nasıl kullanılacağına bağlı olduğunu ifade etmiş ve bu sûretlerin, -duvara asılması ve giyilen bir elbisede olması gibi- önemsenmemiş sayılamayacak bir konumda kullanılmasının haram olduğunu; yere serilip çiğnenen bir yaygı veya minder üzerinde bulunmasının ise, -rahmet meleklerinin içeri girmesine engel teşkil edip etmeyeceği tartışılmakla birlikte- haram olmadığını söylemiştir. Nevevî devamla zikredilen bu hükmün hem gölgeli hem de gölgesiz sûretler için geçerli olduğunu söylemiştir. Nevevî’nin zikrettiğine göre, bazı Selef bilginleri hadislerde söz konusu edilen yasağın yalnızca gölgeli sûretler için geçerli olduğunu, gölgesiz sûretleri yapmada bir sakınca bulunmadığını ileri sürmüşlerdir (Nevevî, Şerhu Sahîhi Müslim, XIV, 81-82). Bilginler, insan ve hayvan gibi canlılar dışındaki varlıkların resimlerinin yapılmasının, bundan kazanç elde edilmesinin câiz olduğunu söylerken, birçok hadiste kıyamet günü musavvirlere söyleneceği belirtilen “Hadi bakalım, yarattıklarınıza bir de can verin” ifadesinden ve İbn Abbas’ın yukarıda zikredilen fetvasından hareket etmişlerdir. Şu kadar var ki, bu konudaki deliller dikkatle incelendiğinde, hadislerde geçen şiddetli tehditlerin, tapınmak için veya yaratma hususunda Allah ile boy ölçüşme kastıyla resim ya da heykel yapanlara ilişkin olduğu sonucuna ulaşmak mümkündür. Zira bu amaçla yapılmayan mâsum resimler için bu tehditler oldukça ağırdır. Nitekim, konuya ilişkin hadislerin kronolojisi de tehditlerin gitgide azaldığını göstermektedir. Bilginlerin çoğunluğu çocuk oyuncaklarının yasak kapsamı dışında kaldığını ifade etmişlerdir.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
02 Nisan 2008, 00:59 | Mesaj No:5 |
Cvp: Dinimizin fotoğraf, resim vb. şeylere bakışı nedir? Bazı bilginlerin, resim hakkında şiddetli tehdit içeren yasaklamaların İslâm’ın ilk dönemlerinde olduğu, sonra bu tehdidin gitgide hafiflediği şeklindeki açıklamaları da, yasak sebebinin biraz önce bahsedilen endişe olduğu hususunu desteklemektedir. Sonuç olarak söylemek gerekirse, bilginler ağaç, dağ, taş gibi manzara resimlerinin çizilmesinin ve kullanılmasının, aynı şekilde insan bedenini tam olarak yansıtmayan sûretin mubah olduğunu ifade etmişlerdir. Nevevî gibi bir kısım âlimlerin, üzerinde canlı resmi bulunan kumaşların, yaygı, sofra bezi gibi amaçlarla kullanılabileceği, Tîbî gibi diğer bazılarının ise, bunların mutlak surette mubah olduğu şeklindeki açıklamaları göz önüne alınınca; artık günümüzde resim yapmanın ve resimli eşya kullanmanın, tevhid inancına aykırı bir sonuca götürme durumu veya endişesi olmadığı sürece, ilk dönemler hakkındaki yasağın kapsamına girmediğinin ve dolayısıyla haram olmadığının ifade edilmesiyle yeni bir şey söylenilmiş olmayacaktır.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
02 Nisan 2008, 23:32 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cvp: Dinimizin fotoğraf, resim vb. şeylere bakışı nedir? Eklemeler yapalım inşALLAH.
[B]İSLAM’DA RESMİN HÜKMÜ Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salâtu Selâm Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, Ehlinin, Sahabesinin ve de kıyamete kadar onları dost edinen herkesin üzerine olsun. İslam, küçük büyük demeden hayatın tüm alanlarına hükmeden kapsamlı ve kâmil bir dindir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat etmezden önce ümmetine, akide ve ahkâmdan tuvalete girme adabına kadar, ihtiyaçları olan her şeyi öğretmiş, açıklanması gereken her şeyi de açıklamıştır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, ümmetine beyan ettiği meselelerden birisi de resim yapmak, yaptırmak veya bulundurmakla ilgilidir. Müslümanlar bu konuda, özellikle yaşadığınız bu son yüzyılda kafirlerin etkisinde kalarak büyük bir musibete düşmüşlerdir. Kafirlerden o derece etkilenmişlerdir ki, artık İslam’ın bu meselelerdeki hükmünü dahi sormaz olmuşlardır. Hatta bazıları bu konuların din ile uzaktan yakından hiç bir ilgisinin olmadığını düşünmekte ve din ile resim, tiyatro, sanat, müzik ve benzeri şeylerin ne ilgisi var?! Diye sormaktadırlar. Tabiî bunun nedeni dini bilmemek ve Batı karşısında aşağılık kompleksine kapılmaktır. Müslümanların siyasi, askeri ve iktisadi alanlarda yaşadığı bu geri kalmışlığın nedeni; İslam’ın hayat sahasından çıkarılmasıyla inanç ve düşüncelerin bozulmuş olmasıdır. Resim ve fotoğrafın hükmünü açıkladığımız bu risaleyi Müslüman kardeşlerimizin istifadesine sunuyoruz. Yardım Allah’tandır.[1] Müsavvir (Şekillendiren) Allah’tır Allahu Teala şöyle buyurur: “O, yaratan, var eden, şekil veren Allah’tır.” (Haşr, 59/24) “Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur.” (Âl-i imran, 3/6) “Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem’e secde edin! Diye emrettik.” (Âraf, 7/11). Yâni bütün mahlukatı yaratıp onları dilediği gibi tasvir eden (şekillendiren), hakiki musavvir (şekil verici) Allahu Teala’dır. [2] Kur’an-ı Kerim’de Heykel, Put Ve Resimlerin Hükmü Kur’an’da Allah’tan başka ibadet edilen tüm bu şeyler ayıplanarak zem edilmiş, onları yapanlar ve onlara ibadet edenlerin ise akılsız kimseler oldukları bildirilmiştir. Allahu Teala şöyle buyurdu: “İsrailoğullarını denizden geçirdik, orada kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir kavme rastladılar. Bunun üzerine: Ey Musa! Onların ilahları olduğu gibi, sen de bizim için bir ilah yap! Dediler. Musa: Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz, dedi” (Âraf, 7/138) İbrahim ve Nuh’un kavimlerinden ve İsrail oğullarından putlara tapanların kalıntıları günümüzde hala mevcuttur. Allahu Teala tüm bunları şeytan işi pislikler olarak adlandırır ve şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir, bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 5/90) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu: “Onlar, içlerinden salih bir adam öldüğü zaman kabri üzerine mescid bina ederler ve orayı resimlerle donatırlar. Allah katında insanların en şerlileri onlardır.”[3] Bugün Hıristiyanlar hala birtakım resimlere, heykellere ve haç şekillerine tapmaktadırlar. Aynı şekilde Budistler ve dünyada mevcut bulunan başka bir çok dinin temel ibadetleri, resim ve heykellere tapmaktan ibarettir. Bunlar tağutların resim ve heykellerini yapmışlar, sonra da tapmışlardır. Günümüz tağutları için yapılanlar gibi. [4] Resim Konusunda Varid Olan Hadisler 1) Kıyamet gününde insanlar arasında en çok azap çekenler musavvirlerdir (resim yapanlardır): Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde insanlar arasında en çok azap çekenler resim yapanlardır”[5] “Bu resimleri yapanlar, kıyamet gününde azaba uğrayacaklardır, onlara yaptığınızı diriltin denilecektir.”[6] “Her resim yapan ateştedir. Yapmış olduğu her resme can verilecek ve can verilen o resimler cehennemde ona azap edeceklerdir.” [7] “Kıyamet günü insanların en çok azab görecek olanı Allah’ın yarattıklarını taklid edenlerdir.” [8] “Kıyamet gününde ateşten, gören iki gözü, duyan iki kulağı ve konuşan dili olan bir boyun çıkar ve şöyle der: Ben üç grup insana azap etmekle memurum: İnatçı zorbalara, Allah’tan başka bir ilaha tapanlara ve resim yapanlara.”[9] Sözü geçen ayet ve hadisleri düşünen herkes, resim yapmanın ne kadar büyük bir günah olduğunu görmüş olur. Nevevî şöyle dedi: “Ruh taşıyan (insan ve hayvan) herhangi bir şeyin resmini yapmak kesinlikle haramdır ve büyük günahlardandır.” Resmin haram olmasının nedeni şudur: Allah’ın yarattığına benzetmek, O’nun yaptığına benzer bir şey yapmaya çalışmaktır. Oysa Allahu Teala bu sıfatları kendisine hasretmiştir. Ressam, resim yaparak Allah’ın sıfatlarına tecavüz etmektedir ki bundan Allah’a sığınırız. Aynı şekilde bir diğer nedeni de, bunun resim ve heykellerin tazimine ve bunların Allah’tan başka ilahlar ve rabler edinilmesine vesile olmasıdır. 2) Resim yapanlara lanet edilmiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kan ve köpeğin bedeli olan kazançtan fuhuş yolu ile kazanılan paradan neyh etti. Faiz alana ve verene, dövme yapana ve yaptırana, resim yapana lanet etti.”[10] Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah bir kavme bir şeyi yemeyi haram kılmış ise, onun bedeli olan kazancı da haram kılmıştır.”[11] 3) Melekler, içinde köpek veya resim bulunan eve girmezler: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İçinde resim bulunan bir eve melekler girmez.” [12] “İçinde köpek ve heykeller bulunan bir eve melekler girmez.” [13] “Cibril aleyhisselam şöyle dedi: Biz içinde köpek ve resimler bulunan bir eve girmeyiz.”[14] İçinde resimler bulunan bir eve, müminleri ziyaret edip onların hayrı için dua eden, zikir ve namaz halkalarında toplanan rahmet melekleri girmezler. Bu, o ev halkı için büyük bir mahrumiyettir. Aynı şekilde evde köpek bulunması da bu hayırdan mahrum olmaya neden olur. 4) Resimleri yok etmek vaciptir:Aişe radıyallahu anha’dan: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem evinde bulunan her tasviri mutlaka yok ederdi.”[15] Ali radıyallahu anh şöyle buyurdu: Rasulullah’ın beni vazifelendirdiği şey ile seni vazifelendireyim mi? Silmediğin resim ve yerle bir etmediğin yüksek kabir kalmasın.”[16] Usame radıyallahu anh’den: “Kâbe’de Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına girdim. O bir resim gördü. Benden bir kova su istedi, ben de getirdim. Rasulullah bu su ile o resmi silmeye başladı. Ve silerken şöyle diyordu: “Allah yaratamadıkları şeylerin resimlerini yapanları kahretsin”[17] Rasululllah sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’nin fethi günü Ömer radıyallahu anh’e Kâbe’nin üç duvarında bulunan bütün resimlerin silinmesini emretti. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem burada bulunan bütün resimler silinmeden içeri girmedi.[18] Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bana Cibrîl aleyhisselam geldi ve: ‘Dün sana gelmiştim (ama yanına girmedim). Girmeyişimin sebebi de üzerinde timsaller bulunan perde bezi idi. Orada bir de köpek vardı, kapının üzerinde de insan resimleri bulunuyordu. Timsallerin başlarının koparılmasını emret ki ağaç şekline dönsün. Örtüden ayak altına atılacak iki minder yapılmasını, köpeğin de dışarı çıkarılmasını söyle!’ Bu söylenenler yapıldı.”[19] Bütün bu hadis ve eserlerden, resimlerin yok edilmesinin vacip olduğu anlaşılmaktadır. Ali hadisinde bunların yok edilmesi emir sigasıyla gelmiştir... Yukarıda Cibril hadisinde geçtiği gibi, resmin silinmesi veya resimdeki canlının başının kesilmesi durumunda haramlık illeti ortadan kalkmış olur. Zira yüz yaratılış kudretinin mahallidir. 5) Evlerin duvarlarına resim asmak ve örtülere nakşetmek haramdır. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “(O yokken) ben, yüklüğün önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez çekmiştim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem perdeyi görünce, çekip attı, (öfkeden) yüzü de kızarmıştı. “Ey Âişe! buyurdu, bil ki, Kıyamet günü insanların en çok azab görecek olanı Allah’ın yarattıklarını taklit edenlerdir.” Hz. Âişe rivayetine devamla dedi ki: “Biz o bezi kestik bir veya iki minder yaptık.”[20] Hadisten evlere resim asmanın, onlara saygı göstermenin haram olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Zira bu hususta zahiren de olsa, büyüklerinin ve azizlerinin resimlerini evlerine asıp onlara tapan kafirlere benzemekten kaçınılmalıdır. Bu nedenle Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hanımının, eve üzerinde resim bulunan bir bez astığını görünce çok kızmıştır. Bilinmeli ki! Hz. Aişe’nin o resimleri saygı amacıyla astığını söylemek mümkün değildir. Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zahiren dahi olsa kafirlere benzemekten şiddetle kaçındırmış ve şirke giden tüm yolları kapamıştır. Bu ve benzeri bütün hadisler, bütün canlıların resimlerinin haram ve büyük günahlardan biri olduğuna açıkça delalet eder. Bu hüküm geneldir ve duvarlar, örtüler, elbiseler üzerindeki resimler de buna dahildir. Zira Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem gölgesi olan (heykel) yahut gölgesiz (resim) olanlar hususunda herhangi bir ayırım yapmamıştır. Bilakis resim yapanların en şiddetli azaba uğratılacaklarını haber verdi ve bu hususta herhangi bir istisna belirtmedi. [21] İstisna Edilen Resimler Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında oyuncak bebeklerle oynardım. Arkadaşlarım (da oynamak için) yanıma gelirlerdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem (eve gelince, utanarak) saklanırlardı. Ama aleyhissalâtu vesselâm onları tekrar bana gönderirdi. Beraber oynamaya devam ederdik.”[22] İbn Abbas Radiyallahu anhüma anlatıyor: “Kendisine bir adam gelip: “Ben resim yapmakla geçimimi sağlayan bir insanım. Bana bu hususta fetva ver!” dedi. İbn Abbas adama: “Bana yaklaş!” dedi, adam yaklaşınca: “Bana daha da yaklaş!” dedi. Adam yaklaştı. İbn Abbas elini başının üzerine koydu ve: “Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i dinledim. Şöyle diyordu: “Bütün tasvirciler ateştedir. Allah ressamın yaptığı her bir resim için onlara ruh verinceye kadar azab eder. O da ebediyyen onlara ruh veremez.” Bunun üzerine adam korkusundan sarardı ve titredi. İbn Abbas devamla adama dedi ki: “İlla da resim yapacaksan ağaç yap, canı olmayan şeyin resmini yap.”[23] Can sahibi olmayan nehirler, ağaçlar, tabi manzaralar ve cansız varlıkların yahut eğitim amacıyla bedenin, el, ayak gibi organlarının resimlerinin yapılmasında bir sakınca yoktur .Oyuncak bebeklere gelince; alimler bu konuda ihtilaf etmişlerdir. Fakat en uygun ve tercihe şayan olan, bu tür resimli oyuncaklardan kaçınmaktır. Çünkü bunun helal olması hususunda şüphe vardır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Aişe’ye izin vermiş olması, resimlerin izale edilmesi emrinden önce olabilir ki bu durumda izin nesh edilmiş olabilir. Veya oyuncak olması hesebiyle aşağılandığı için oynamasına izin vermiş olabilir. Sözün kısası, bu tür şeylerin terk olunması daha evlâdır. Zira Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Seni şüpheye düşüren şeyi bırak, şüphelenmediğin şeyi al.” Çocukların oynamaları, eğitimleri için zaruridir. Bu zarurete binâen geçmişte çaputtan yapılan ve ev oyuncağı denilen oyuncaklara cevaz verilmiştir. Ancak günümüzde alçı ve plastik gibi maddelerden yapılan ve tamamen Allah’ın yarattıklarına benzeyen oyuncaklar, yukarıda geçen hadislerden de anlaşılacağı gibi haramın ta kendisidir. Allah daha iyi bilir! [24] Fotoğraf Yolu İle Elde Edilen Resim Son dönem alimleri fotoğraf makinesi yolu ile elde edilen resimler konusunda ihtilaf ettiler. Fakat tercih olunan görüşe göre bu da caiz değildir. Zira neticede bu da bir tasvirdir... Bu durumda zaruret ve maslahat gereği ile yetinmek gerekir. Zira el ile çizilmemesine rağmen, gazete ve dergilerdeki fotoğraf yolu ile elde edilen resimlerde birçok muzır resim vardır ki, bunlar toplum için el ile çizilen resimlerden çok daha tehlikelidir. Ayrıca resmin haram olmasının tek nedeni, Allah’ın yarattıklarını taklit etmek değildir. Geçmiş kavimlerin çoğu resim yolu ile Allah’a şirk koşmuşlar ve resim putçuluğa açılan bir kapı olmuştur. İçlerinden salih bir adam öldüğü zaman, anısını canlandırmak için onun resmini yaparlardı... Sonra gelen nesiller ise Allah’ı bırakıp bu resimlere taparlardı. Resim de bir meslektir ve diğer meslekler gibi o da gelişme göstermiştir. O halde ister el ile yapılsın ister herhangi bir alet vasıtasıyla elde edilsin caiz değildir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem az söz ile çok anlam ifade edebilme özelliğine sahip idi ve buna göre O, genel hükmü içeren kapsamlı ifadelerle resim yapmayı haram kılmıştır. [25] Resimle İlgili Bazı Bid’atler • Süslü Taş Bebekler: Çağımızda kafirleri taklid ve onlara benzeme arzusu neticesinde müslümanlar arasında yaygınlık kazanmış olan bid’atlerden biri de taş bebekler, insan ve hayvan biçimindeki çocuk oyuncakları ve çeşitli heykelciklerin kullanımının, bunları evlere bürolarda ve diğer ticari mahallere kadar taşınması suretiyle yaygın bir hale gelmiş olmasıdır. Bu iş kesinlikle haramdır. Hiçbir alim bu gibi timsallerin (heykel, heykelcik vb.) yapılmasına cevaz vermemiştir. Müslümanların, bu konuda Allah’tan korkmaları ve şeriate uygun olmayan süslemelere tevessül etmemeleri gerekir. [26] • Anıtlar Ve Meçhul Asker Anıtları: Bu bid’at birçok müslüman ülkeye yayılmış durumdadır. Ülkeleri ve halkları için fedakarlık yapmış kimse veya kimselerin anılarını ebedileştirmek için anıtlar yapmak, müslümanlara batı sömürgeciliğinden miras kötü bir adettir. Eğer ölüleri tazim caiz olsa idi, herkesten önce peygamberler için caiz olurdu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu. “Allah’ım! Kabrimi tapılan bir put kılma.”[27] Bu davranışın İslam ile hiçbir ilgisi yoktur ve İslam’ın hoş görmediği bir iştir. Hakkı murad eden kimse için bugün gazeteler, dergiler ve sair matbuâtta yer alan ruh taşıyan varlıkların resimlerinin bu derece yayılmış olmasının bariz bir yanlış ve apaçık bir haram olduğu ortadadır. Bunu görebilen bir müslümanın, geçmişte yaptıklarına tevbe ederek nasihat ve uyarma ile kardeşlerini de bunlardan vaz geçirmeye çalışması gerekir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır.”[28] Allahu Teala’dan, bizi dinimizde ince anlayış sahibi kılmasını, ihlas ile rızıklandırmasını, bize imanı sevdirip, kalplerimizi onunla süslemesini, küfür ve fısktan da uzak tutmasını dileriz. Sözlerimizi bitirirken; Peygamberimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e, ailesine ve ashabına salât ve selam ederiz. [29] [1] Abdullah Yolcu, İslam’da Resmin Hükmü, Guraba Yayınları El Broşürleri. [2] Abdullah Yolcu, İslam’da Resmin Hükmü, Guraba Yayınları El Broşürleri. [3] Buhari ve Müslim. [4] Abdullah Yolcu, İslam’da Resmin Hükmü, Guraba Yayınları El Broşürleri. [5] Müslim. [6] Buhari ve Muslim. [7] Müslim. [8] Buhari ve Muslim. [9] Sahih, Tirmizi [10] Buhârî. [11] Sahih, Ebû Dâvûd. [12] Buhari ve Muslim. [13] Muslim. [14] Sahih, Tirmizî [15] Buhârî [16] Muslim [17] Sahih, Tayâlîsi [18] Sahihtir, Ebû Dâvûd. [19] Muslim. [20] Buhârî ve Muslim. [21] Abdullah Yolcu, İslam’da Resmin Hükmü, Guraba Yayınları El Broşürleri. [22] Buhârî ve Muslim. [23] Buhârî. [24] Abdullah Yolcu, İslam’da Resmin Hükmü, Guraba Yayınları El Broşürleri. [25] Abdullah Yolcu, İslam’da Resmin Hükmü, Guraba Yayınları El Broşürleri. [26] Abdullah Yolcu, İslam’da Resmin Hükmü, Guraba Yayınları El Broşürleri. [27] Buhârî ve Muslim. [28] Buhârî ve Muslim. [29] Abdullah Yolcu, İslam’da Resmin Hükmü, Guraba Yayınları El Broşürleri. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Kur'an'ın Kadına Bakışı İle Geleneğin Bakışı | Mihrinaz | İslamda Kadın ve Erkek | 0 | 20 Eylül 2020 20:05 |
Fatma'nın Tesettüre Bakışı..!! | Medineweb | Tesettür Konuları | 0 | 26 Ağustos 2012 21:48 |
Gerdek gecesinde neler yapmamız gerekir. Dinimizin bu konudaki emirleri tavsiyeleri | KuM TaNeSi | Evlilik-Nikah Konuları | 0 | 12 Nisan 2009 13:59 |
Hutbe:Dinimizin Eğitime ve Öğretime Verdiği Değer | Arasat | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 20 Mart 2009 21:58 |
Hutbe:Yaşlılara saygı dinimizin emridir | İLAHİ AŞK | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 2 | 08 Ocak 2009 14:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|