Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.PEYGAMBERLER-ASHAB-I KİRAM-ALİMLER.::. > Peygamberler-Ashab-ı Kiram-Alimler > İslam/Dinler/Mezhepler

Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi:  03Haziran 2008 (14:37), Konuya Son Cevap : 30 Ekim 2008 (20:30). Konuya 5 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 03Haziran 2008, 14:37   Mesaj No:1

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:32
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Vehhabilik Hareketi ve Ortaya Çıkışı

Vehhabilik Hareketi ve Ortaya Çıkışı

İbn-i Teymiyye (1263-1328):

Vehhâbîlik dininin fikir olarak ortaya çıkması, Hicrî 661, Milâdî 1263 yılında Harran’da doğan İbn-i Teymiyye ile başlamıştır. Asıl adı Ahmed bin Abdülhalim olup, İbn-i Teymiyye lâkabıyla şöhret bulmuştur.

Tatarların zulmünden dolayı âilesiyle birlikte Şam’a geldi. Babası Abdülhalim kısa zamanda Şam’da parmakla gösterilmeye başladı. Şöhreti her tarafa yayıldı. Şam’ın en büyük camiinde vaaz ve ders kürsüsü vardı.

İbn-i Teymiyye küçük yaşlarda Kur’an-ı kerim’i ezberledi, daha sonra Hadis tahsiline yöneldi. Kısa zamanda tahsilini tamamladı. Henüz yirmi yaşına varmadan geniş mâlumat ile şöhret bularak ders okutmaya ve fetvâ vermeye başladı. Babası ölünce de onun yerine geçti. Bütün gözler kendisine çevrilmişti. Bir çok hayranı ve taraftarı oldu.

Başlangıçta İslâm şeriatını ihyâ ve İslâm’a karışan hurafeleri temizlemek gayesiyle ortaya çıkmıştı. Şu kadar var ki bazı itikadî ve amelî meselelerde cumhûr-u ulemâya, büyük müçtehidlere muhalefet etti. Salâhiyeti umumiyetle kabul edilmiş bulunan nüfuzlu şahsiyetleri çürütmeye çalıştı. Cami minberinde: “Ömer bin Hattab bir çok hatalar yapmıştır.” dediği gibi, Muhyiddin İbn-ül Arabî -kuddise sırruh- ve İmam-ı Gazâlî -kuddise sırruh- gibi büyük zâtlara şiddetli hücumlarda bulunmuştur.

İmam-ı Süyutî onun hakkında:

“İbn-i Teymiyye kibirli bir adamdı. Kendini beğenirdi. Herkesten üstün görünmek, karşısındakini küçümsemek ve büyüklerle alay etmek âdeti idi.” demiştir.

Allah-u Teâlâ’nın dinini kendisinin düzelttiğini, Kur’an-ı kerim’in mânâsını sadece kendisinin anlamış olduğunu söyleyen İbn-i Teymiyye; ehl-i sünnet âlimlerinin Kur’an-ı kerim’i ve Hadis-i şerif’leri yanlış anladıklarını iddiâ edecek kadar ileri gitmişti.

Sâlih kullar ve evliyâullah vasıtasıyla Allah-u Teâlâ’ya yaklaşmanın İslâm’da yeri olmadığını iddiâ etmiş, eserlerinde şiddetle tenkit etmiştir. Yaşayan kullar vasıtasıyla da Allah-u Teâlâ’ya yakın olunamayacağı, onlardan yardım istenemeyeceği gibi, kim olursa olsun, ölenlerin de vasıta olunamayacaklarını ve kendilerinden yardım istenemeyeceğini söylemiştir.

İbn-i Teymiyye sâlih kulların ve peygamberlerin kabirlerini, Allah-u Teâlâ’ya yaklaştıracaklarını ümit ederek ziyaret etmenin câiz olmadığını iddiâ ettiği gibi; “Resulullah Aleyhisselâm’ın kabrini teberrüken ziyaret etmek caiz değildir.” demiştir.

Allah-u Teâlâ’nın bir cihette bulunduğuna, Arş-ı âlâ’nın kadim olduğuna kaniydi. Derinleştirdikçe isabetsizliği meydana çıkan bazı içtihatları da vardı.

Sapık fikirleri haddi aşınca Mısır’da iki defa hapse atıldı. Görüşlerinde isabet edemediği, bir çok âlimlerin tenkitleriyle sübut bulmuş, dalâlete düştüğü vesikalarla ispat edilmiştir.

Yaşadığı devirde büyük bir fikir hareketi meydana getirmiş, etrafında büyük bir çevre edinmiş, etkisini kendisinden sonraki nesillerde de devam ettirmiştir.

Hakiki âlimler tarafından “Beynel-ulemâ muallâk adam” diye anılan İbn-i Teymiyye, 1328 yılında ölmüştür.
__________________




Muhammed bin Abdülvehhâb (1703-1792):

Muhammed bin Abdülvehhâb 1703 yılında Arabistan’ın Riyad şehrine yetmiş kilometre uzaklıkta bulunan Uyeyne köyünde doğdu. İlk tahsilini kadı olan babasından aldı, daha sonra Mekke ve Medine’de tahsiline devam etti. Bu tahsili esnasında İbn-i Teymiyye’nin akâid ve fıkha dâir eserlerini ciddiyetle incelemiş, onun çarpık görüşlerinin etkisi altında kalmış, katı bir taassupla büyük bir bağlılık göstermiştir. Daha sonra da kendisini müçtehid zannedip çıkmıştır.

Mekke ve Medine’yi merkez edinerek çalışmaya başladığında pek ciddiye alınmadığı için Basra’ya geçti. Babası Abdülvehhâb bin Süleyman iyi bir müslümandı, çevresinde âlim olarak tanınıyordu. Oğlunun bozuk fikirler yaydığını görünce karşı çıktı, peşinden gidilmemesini var kuvvetiyle halka duyurmaya çalıştı.

İbn-i Abdülvehhâb birçok yerler dolaştıktan sonra tekrar doğum yeri olan Uyeyne’ye geldi. Oranın emiri olan Osman bin Hamd ile yakınlık kurdu ve onu kendisine inandırarak görüşlerini kabul ettirdi, altıyüz kişilik gücünden faydalandı. Daha sonra Uyeyne’nin mühim bir ismi haline geldi. Etrafında kendisini dinleyen ve destek veren büyük bir kalabalık çevrelendi.

İbn-i Abdülvehhâb kendi sapık görüşlerini yaymak için “Kitabu’l-Tevhid” adında bir kitap yazmıştır.

Kendine uymayanları kılıçla yola getirmek gerektiği üzerinde duruyordu. Ona göre bu hususta her türlü baskı uygulanabilirdi.

İbn-i Abdülvehhâb sadece sapık fikirlerini yaymakla kalmıyor, bunları zorla kabul ettirmeye çalışıyordu. Bu durum halkı korku ve endişeye sevketti. Bunun üzerine o civarın kuvvetli kabilelerinden biri olan Hâlid oğullarının reisi Süleyman bin Üreyir’e başvurarak yardım istediler. O da Uyeyne emiri Osman’dan İbn-i Abdülvehhâb’ı oradan sürmesini istedi.

İbn-i Abdülvehhâb orada barınamayarak Riyad’a yakın bir yer olan Der’iyye’ye yerleşti. Oranın emiri ve en nüfuzlu adamı Muhammed bin Suûd ile anlaştı ve işbirliği yaptı. Böylece görüşlerine siyasi bir güç kazandırmış oldu. Bu işbirliğinden Vehhâbî isyanları doğdu. İsyancılar Osmanlılar’dan bağımsız olarak kendi inanç ve düşüncelerine göre şekillenen bir devlet kurmak istiyorlardı. İbn-i Abdülvehhâb sapık fikirlerini yaymak için sağlam bir maddî desteğe kavuşurken, Muhammed bin Suûd da kendi nüfuzunu genişleterek Arap yarımadasına sahip olmak için fırsat elde etmiş oldu.

Bazı kabile reisleri de İbn-i Suûd gibi yaptılar ve İbn-i Abdülvehhâb’ın bâtıl fikirlerini kabul ettiler. İbn-i Abdülvehhâb da güçlenerek daha rahat çalışma fırsatı yakaladı. İslâm dinini saflaştırmak bahanesiyle bedevîleri etkisi altına almaya başladı. Çünkü onlar İslâmiyet hakkında şümullü bilgiye sahip değillerdi.

Arabistan topraklarının Osmanlı idaresinde olduğu dönemde bu bölgede Vehhâbî dininin temeli 1744’te işte böyle atıldı. Hicaz bölgesini istilâ ederek, oraları abluka altına aldı.

İbn-i Abdülvehhâb Der’iyye’de sapık fikirlerini yaymaya başladı, orada dersler düzenledi. Komşu kabilelerin emirlerine mektuplar yazarak fikirlerini aktardı. Kısa zamanda etrafında kalabalıklar toplandı. Erbakan gibi Deccal’den daha beter olan yoldan sapmış imamların etrafına halkın toplandıkları gibi.

Bu sapık adam kendisine uyanlara “Muvahhidler” adını veriyor, kendisine uymayanları “Hak dine girmeyenler” olarak görüyordu. Vehhâbîlik dinini resmen bu şekilde yaydı ve bu noktada ilâhlık dâvâsında bulundu.

Halkın dalâlete düştüklerini, tarikata girme ve benzeri şeyler yüzünden tevhidin bozulduğunu, bu gibi kimselerin müşrik olduğunu ileri sürerek kan ve mallarının kendisine inananlara helâl olduğunu, onları kılıçla yola getirmenin gerektiğini ilân etti.

Bölge halkına ganimet vaad eden bu sapık fikirler Necd bölgesinin halkına cazip gelmişti. Bu bölge asırlardır bir çok sapıklıklara sahne olmuştu. Resulullah -sallAllahu aleyhi ve sellem- Efendimizden sonra peygamberlik iddiâsıyla ortaya çıkan Müseyleme’tül-Kezzab, Secah, Tüleyhâ, Esved’ül-Ansî gibi sahtekârlar bu bölgede ortalığı karıştırmışlar, taraftar bulmuşlardı. Bölge daima isyancı grupların merkezi olmaya devam etmişti. Halk yağmacılığa, talana, isyan etmeye, baş kaldırmaya her zaman için meyilli idiler. Çok yaygın bir cehâlet hüküm sürüyordu.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde Tevrat’taki âyetleri tebdil ve tahrif eden yahudi âlimlerinin durumunu anlattıktan sonra, onların peşinden giden avam halkın durumunu da haber vermekte ve her iki grubun aynı derecede sapıklık içerisinde olduklarını beyan buyurmaktadır:

“Onlardan bir kısmı okuma yazması olmayan ümmidirler, kitabı anlamazlar. Bir takım bâtıl şeyleri onlar sadece zanneder dururlar.” (Bakara: 78)

Saptırıcı önderleri izleyen kimseler, hiçbir bilgiye sahip olmaksızın körü körüne ve aptalca peşlerinden gittikleri, hakikata kulak vermedikleri, bir takım zan ve kuruntulara saplandıkları için dalâlete düşmüşlerdir.

Sonra Allah-u Teâlâ mal, menfaat, makam ve şöhret için peşlerinde sürükledikleri halkı sapıklığa düşüren önderleri Âyet-i kerime’sinde şu şekilde açıklamaktadır:

“Kitab’ı elleriyle yazıp da sonra onu az bir para ile satabilmek için: ‘Bu Allah katındandır.’ diyenlere yazıklar olsun!

Ellerinin yazdıklarından ötürü vay haline onların! Kazandıkları vebalden ötürü vay haline onların!” (Bakara: 79)

Bu Âyet-i kerime her ne kadar İsrâiloğullarından söz ederken zikredilmişse de hükmü elbette ki umûmidir.

İnsanları Hakk’tan uzaklaştırarak, ebedî azaba sürükleyen bu saptırıcılığın vebali şüphesiz ki çok büyüktür.

O bölgede pek çok kanlı baskınlar yapıldı. Vehhâbîliği kabul etmeyenler kılıçtan geçirildi, elde edilen malların beşte biri ganimet olarak hazine adı altında Muhammed bin Suûd ve avânesine ayrıldı, kalanı ise savaşa katılan süvari ve yaya çapulcular arasında ikili-birli bölüştürüldü. Bu durum doğrudan doğruya Hazret-i Allah’a ve Resulullah Aleyhisselâm’a karşı açılan bir başkaldırmadır. Vehhâbilik dinine girenleri himâye etti, İslâm dininde olanların mahvına çalıştı.

İşte bu Vehhâbî bozmalarının bu yaptıklarından bazılarını örnek olarak gösteriyorum, müslüman olan bunu yapar mı?

Bununla bir kâfirin arasında ne fark görebilirsin? O da kâfir, o da kâfir! Vehhâbîlik dinini savunanların kâfir oldukları buradan da görülebilir.
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli Hadis-i Şerif NUR 0 2561 10 Ağustos 2009 21:09
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb Hadis-i Şerif Mihrinaz 1 2972 10 Ağustos 2009 21:07
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... Hafta'nın Konusu NUR 1 2969 10 Ağustos 2009 00:05
35.Haftanın Misafiri Elifzişan Hafta'nın Misafiri kurtmehmet 11 6713 09 Ağustos 2009 23:35
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! Çocuk ve Aile Sağlığı NUR 0 2576 07 Ağustos 2009 23:03

Alt 04Haziran 2008, 01:46   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:KEVİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1676
Üyelik T.: 05 Mayıs 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 340
Konular: 70
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Vehhabilik Hareketi ve Ortaya Çıkışı



İbni Teymiye konusunda nur arkadaşa katılmıyorum.


Selefilerin büyük imamı ibni teymiyedir. ancak ibni teymiye bu konuda çok şanssızdır, tarih boyunca en ağır eleştirilere ve hakaretlere maruz kalan alimdir. sebepleri şunlardır.


-Selefilerin bağlandıkları üç prensip şudur;
1- Münezzel din: Kur’an-ı Kerimden ve sahih kabul ettiği hadis-i şeriflerden kendi anladıkları.
2- Müevvel din: Mezhep imamlarının Kitap ve sünnetten çıkardıkları hükümler.
3- Mübeddel din: Geçmiş dinlerin hükümleri ve uydurma hadis-i şerifler.
İbni Teymiye’ye göre, Münezzel dine uymak bütün müslümanlara farzdır. Çünkü Allahü teâlâ bir müctehidin Kitap ve Sünnetten neyi anladığını bir başka mükellefe sormaz. Hatta onu mükellef de tutmaz. Herkesi Kitap ve Sünneti anladığı ölçüde sorumlu tutar. Bu bakımdan herkes, Münezzel din ile amel etmelidir. Müevvel dine, tevil edilmiş olana, ictihaddan aciz olan mukallitlere caizdir. Ama müctehid olanlara bu caiz değildir.


- ibni teymiye akıl ile nakil çelişemez der. yani bir hadis doğru ise akıl onu anlar. eğer bir hadis anlaşılmadıysa iki sebebi vardır. ya hadis uydurmadır. yada onu sorgulayan akıl yeterli bilgi ve donanıma sahip değildir der. sonuçta akıl sahih nakille çelişmez. Bu düşüncesinden dolayı hadislerin bazılarını inkar ediyor diye sapık ilan edilmiştir.


- ibni teymiye akaid konusunda ehli sünnet akaid imamları olan eşari ve meturidiye katılmaz.. eşari ve maturidi iman etmek için kalp ile tastik ve dil ile ikrar gereklidir derler. İbni teymiye hayır yeterli değildir der. ona göre tastik sadece onaylama anlamı taşır ama iman anlamı taşımaz. şahıs önce tastik etmeli, sonra vahyin getiricisi olan peygambere güvenmelidir ve bu tastik onun kalbi eyleme geçmesine sebep olmalıdır. yani iman eden kişi kalbinde allah sevgisi taşımak zorundadır, dolayısıyla allahın emirlerinide yerine getirmede kendini sorumlu his etmelidir. sorumluluk yoksa ve allahın emirleri yerine getirilmiyorsa, sadece tastik bir anlam taşımaz der. Bu sebeple ehli sünnet akaid imamlarına ters düştüğü için sapık ilan edilmiştir.


-İbni teymiyenin en çok eleştirildiği konu tasavvuftur. o tasavufu red etmez ama çok irdelenmesi gerektiği inancındadır. şeyhlerin peşinden gitmeyi, onların önünde el pence divan durmayı neredeyse küfür sayar. allah yolunda hiç bir şekilde aracı kullanılamaz der. hatta peygamberden bile yardım dilenemez der ve bu durumu bazı hadislerle ıspatlamaya çalışır. mezar taşlarını öpmek yada cami, kabe duvarını öpmek küfürdür der. ona göre sadece dua etmek için bir alimin mezarını ziyaret etmek doğru değildir.çünkü mezarda yatan aracı yapılmış olur.Tesbih gibi sonradan ıslama girmiş şeyleri sevmez, alimleri insan üstü görmemek gerekir der. mesela bir alimin abdest suyunu mübarek görmek küfürdür der.mescitlerde mezar yapılmasına karşı çıkar, bir mescit de mezar varsa ya o mescit yıkılmalı yada mezar başka yere nakl edilmeli der. tarikatların yaptığı hareketlerin kimilerine küfürdür der(mesela rüfailer kendilerini zikirlerde şişlerler). batın ve gizem yoktur der. islam açık ve net olarak ortadadır, islamda gizem aramayı küfür sayar. bu düşüncelerinden dolayı tarikat düşmanı ilan edilmiş ve sapıklığa düştüğü ilan edilmiştir.


- İbni teymiye hanbeli mezhebindendir, ama onun mezhep takıntısı yoktur. kimi fetvalarında başka mezheplere uyar, kimi fetvalarındada 4 mezhebe de uymaz. ama o mezhep imamlarını küçümsemez, sadece körü körüne taklit olmaz der ve mezheplerin kurumsallaşmasına karşıdır. ona göre sahabeye uyulmalı, ve her islam alimide takip edilmeli. yani bir insan farklı konularda farklı alimlerin yolundan gidebilir.bu sebeple ona mezhep imamlarından ayrıldı ve sapık oldu denmiştir.


-birde ibni teymiye biraz sivri dildir. konuştuğunda karşısındaki kırılacak darılacak diye bakmaz. ona bir söz söylendiğinde sözü kimin söylediğine bakmaz,söylenen söze bakar. mesela ibni arabinin vahdeti vücud kavramı ehli sünnete tevil edilmeden uymaz.imam rabbani muhyittin arabinin bu yaklaşımını doğru bulmasada, bir çok islam alimi onu övmüş ve saygı göstermiştir. onun için bende saygı gösteririm ve ilminden faydalanılmalı derim fakat zehirli düşüncelerinden de uzak durulmalı derken, ibni teymiye direkt karşı çıkar ve ibni arabiden uzak durulmalı der. Hapse atıldığında kadılar ona özür dile seni serbast bırakalım demişler oda siz bana zulm ettiniz siz özür dileyin deyince yıllarca hapiste kalmıştır ve hapiste ölmüştür. moğol saldırılarında savaşmak için memlük sultanını sıkıştırmış ve bizzat öğrencilerini örgütlemiş ve savaşa katılmıştır. Hurafeler konusunda hanefii ve Şafii alimleri ile arası açıldığı için çok kötülendi.


-İbni kesir ve ibni kayyım el cezviye ibni teymiyeyin öğrencileridirler. ibni kesir büyük müfesirlerdendir. istisnasız tüm ehli sünnet onun tefsirini referans sayar.


- ibni teymiyeyi kafir diye itham edenlerin bile sloganlaştırdığı şu söz ona aittir"«Düşmanlarım bana ne yapabilir? Benim Gülistanım ve cennetim gönlümde, nereye gitsem benimle gelir, benden hiç ayrılmaz. Tecrit edilip yalnız bırakılmam halvet, idam edilmem şehidlik, sürgüne gönderilmem seyahattir.
__________________
Çağımızın en büyük tutkusu köleliktir.
Alıntı ile Cevapla
Alt 04Haziran 2008, 09:56   Mesaj No:3

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:32
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Vehhabilik Hareketi ve Ortaya Çıkışı

Fikirlerin çatışmasından hakikat doğarmış Kevir kardeşim, katılmayabilirsin.

Ama vehhabilik hareketi İslamı ilk çıktığı halindeki saflığa götürme çabasıyla ortaya çıkmış gibi gözükse de o kadar masum bir hareket değil sonuçta...

Kuran ı daha iyi anlamak adına yapılan işlerin Kuranın ruhuna ne kadar tezat olduğu ortada...

Alıntı:
ibni teymiye akıl ile nakil çelişemez der. yani bir hadis doğru ise akıl onu anlar. eğer bir hadis anlaşılmadıysa iki sebebi vardır. ya hadis uydurmadır. yada onu sorgulayan akıl yeterli bilgi ve donanıma sahip değildir der. sonuçta akıl sahih nakille çelişmez. Bu düşüncesinden dolayı hadislerin bazılarını inkar ediyor diye sapık ilan edilmiştir.

tabi ki buraya katılmama gibi bir durumumuz olamaz, nakili anlamak için akıl lazımdır.ama hadisler olmadan nasıl islamı anlayabiliriz?o hadis uydurma, bu hadis uydurma...???Ayrıca İbn i teymiyenin görüşleri bazı yerlerde o kadar sivrilmiştir ki peygamberlerle kendini eş durumda gördüğü durumlara bile rastlamaktayız.sahih hadis akıllla çelişmez denmiş, alıntıda;evet çelişmez yalnız aklı aşan durumlar da olabilir.bazen aklında kavrayamadığı , idrak edemediği incelikler yok mu dinimizde? mesela neden mestin altını değil de üstünü meshediyoruz?bu aklı aşan bir olgudur ...velhasıl bu hadis uydurmadır demeden önce ciddi tenkitlerden geçirilmesi gerekir...

Alıntı:
-İbni teymiyenin en çok eleştirildiği konu tasavvuftur. o tasavufu red etmez ama çok irdelenmesi gerektiği inancındadır. şeyhlerin peşinden gitmeyi, onların önünde el pence divan durmayı neredeyse küfür sayar. allah yolunda hiç bir şekilde aracı kullanılamaz der. hatta peygamberden bile yardım dilenemez der ve bu durumu bazı hadislerle ıspatlamaya çalışır. mezar taşlarını öpmek yada cami, kabe duvarını öpmek küfürdür der. ona göre sadece dua etmek için bir alimin mezarını ziyaret etmek doğru değildir.çünkü mezarda yatan aracı yapılmış olur.Tesbih gibi sonradan ıslama girmiş şeyleri sevmez, alimleri insan üstü görmemek gerekir der. mesela bir alimin abdest suyunu mübarek görmek küfürdür der.mescitlerde mezar yapılmasına karşı çıkar, bir mescit de mezar varsa ya o mescit yıkılmalı yada mezar başka yere nakl edilmeli der. tarikatların yaptığı hareketlerin kimilerine küfürdür der(mesela rüfailer kendilerini zikirlerde şişlerler). batın ve gizem yoktur der. islam açık ve net olarak ortadadır, islamda gizem aramayı küfür sayar. bu düşüncelerinden dolayı tarikat düşmanı ilan edilmiş ve sapıklığa düştüğü ilan edilmiştir.
İbn i Teymiyenin tarikatlar konusunda görüşlerinin bazılarına katılmakla birlikte, Vehabiliğin mezar tahribatını kesinlikle doğru bulmuyorum.onlar bu hareketi şirk olmasın diye yapıyorlar ama, bir yandan da peygamberimize, onun ehl-i beytine yaptıkları saygısızlıkların farkında bile değiller.dini hurafelerden arındırma adına yola çıkılmış ama neredeyse din adına her şeyi yok etme mücadelesine dönüşmüş bu...üzülerek söylemeliyim ki, Şu an peygamber efendimizin kabri dışında hiç bir sahabinin, Allah dostunun mezarı belli değil...Mekke de Medine de bir türbe, bir dikili mezar taşı bile göremezsiniz, Osmanlı dan kalma küçük mescidler var mesela, Hz. Ali mescidi, Hz. Ömer mescidiymiş, ve bir sürü yıkık yapılar var tarihi oldukları hemen belli oluyor ama ne sağında ne solunda kime aiittir, ne zaman yapılmıştır vs. hiç bir bilgi yok..umre için oralara gittiğimde bu durumu kafile başkanımıza sordum.maalesef vehhabilik hareketinin en önemli bu özelliğini söyledi bana...

Kabireleri ziyaret etmeye gelince bu ziyaretlerin oralarda yatanlardan medet ummaya vardığı dönemde peygamber efendimiz tarafından yasaklandığını biliyoruz.. çünkü cahiliye toplumu henüz yeni yeni sıyrılıyordu sapık inançlarından, putperestlikten...o zamanlar için tehlikeydi ve bunun önlemi yasakla alındı.fakat sonradan bakıyoruz ki artık iman müslümanların kalplerinde yer etmeye başladıkça kabir ziyaretlerinde hiç bir mahzur görülmemiştir.bilakis, onların durumuna bakıp ahireti hatırlamak adına faydalı olmuştur. Hem Kuran demiyor mu yeryüzünü gezip dolaşın geçmiş milletlerin tarihine bakın, ibretler alın diye? bu eserler olmadan bizler neyden ibret alacağız?

Küfür konusundaki görüşleri de gayet uç...her önüne geleni tekfir edemezsiniz.Müslüman bir kimseyi tekfir eden kendisi tekfir olnumuştur diye bir kaide hatırlıyorum ben...

Son olarak peygamber efendimiz hayrul umuri evsadühaa buyurmuş Yani .işlerin en hayırlısı orta halli olanıdır.Vehhabilik uç bir harekettir, orta yollu değildir. ve bu hareketin üzerinden müslümanlar üzerinde bazı oyunlar oynanmaktadır.

acizane.
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla
Alt 04Haziran 2008, 11:26   Mesaj No:4
 Medineweb Yazarı
Muhsin Arslan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Muhsin Arslan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1032
Üyelik T.: 23 Mart 2008
Arkadaşları:1
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Bitlis
Yaş:50
Mesaj: 89
Konular: 60
Beğenildi:68
Beğendi:0
Takdirleri:322
Takdir Et:
Standart Cvp: Vehhabilik Hareketi ve Ortaya Çıkışı

Alıntı:
KEVİR Üyemizden Alıntı


İbni Teymiye konusunda nur arkadaşa katılmıyorum.


Selefilerin büyük imamı ibni teymiyedir. ancak ibni teymiye bu konuda çok şanssızdır, tarih boyunca en ağır eleştirilere ve hakaretlere maruz kalan alimdir.
- İbni teymiye hanbeli mezhebindendir, ama onun mezhep takıntısı yoktur. kimi fetvalarında başka mezheplere uyar, kimi fetvalarındada 4 mezhebe de uymaz. ama o mezhep imamlarını küçümsemez, sadece körü körüne taklit olmaz der ve mezheplerin kurumsallaşmasına karşıdır. ona göre sahabeye uyulmalı, ve her islam alimide takip edilmeli. yani bir insan farklı konularda farklı alimlerin yolundan gidebilir.bu sebeple ona mezhep imamlarından ayrıldı ve sapık oldu denmiştir.


-birde ibni teymiye biraz sivri dildir. konuştuğunda karşısındaki kırılacak darılacak diye bakmaz. Hurafeler konusunda hanefii ve Şafii alimleri ile arası açıldığı için çok kötülendi.


-İbni kesir ve ibni kayyım el cezviye ibni teymiyeyin öğrencileridirler.
ibni teymiyeyi kafir diye itham edenlerin bile sloganlaştırdığı şu söz ona aittir"«Düşmanlarım bana ne yapabilir? Benim Gülistanım ve cennetim gönlümde, nereye gitsem benimle gelir, benden hiç ayrılmaz. Tecrit edilip yalnız bırakılmam halvet, idam edilmem şehidlik, sürgüne gönderilmem seyahattir.[/SIZE]
....................
Alıntı ile Cevapla
Alt 17Haziran 2008, 13:08   Mesaj No:5

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:32
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Vehhabilik Hareketi ve Ortaya Çıkışı

yeni paylaşımlarım:

Vehhabiler sünni olmalarına rağmen, diğer Sünni topluluklarla inanç mücadelesine girmelerinin nedeni, bu topluluklar tarafından kabul görmüş veya kitle olarak uygulanmakta olan bazı inanç uygulamalarına karşı çıkmalarından dolayıdır. Örneğin:
1. Esas delil, kitap (Kur’an ve Sünnet)tir. Akıl delil olamaz.
2. Müteşabih âyetler, muhkem âyetler gibi delildir; bunların zâhiri murad edilmiştir. Bu sebeple bunları (yaratıklar tarafından) tevil ve tefsir etmek küfürdür, bunlar zahiri manalarıyla manalandırılır.
3. İmanda, amel dahili olarak mevcuttur. Amel imandan bir cüzdür. Artar ve eksilir. İman, kalple tasdik, dil ile söylemek ve rükünleri yerine getirmektir. Buna göre ameli yerine getirmeyen kimse imansızdır.
4. Tasavvuf bid’attır; tarikata girmek, mürşide bağlanmak, onu vesile edinmek, rabıta kurmak şirktir, küfürdür.
5. Kabirler üzerine kubbe yapmak, adak adamak, kabirleri ziyaret etmek, küfürdür, delalettir.
6. Kim Beytullah’tan başka bir kabri, türbeyi veya şehitliği, yahut ta başka bir yeri tazim için tavaf ederse Allah’a şirk koşmuş olur.
7. Falcılara, müneccimlere inanmak şirktir.
8.Mevlid okunmasına karşı çıkmaları.
9. Kendisi ile Allah arasına, kendisine tevekkül edeceği, onlara yalvaracağı ve onlardan yardım isteyeceği vasıtalar koyan kimse, küfre girmiştir.
10. Allah’ın kitabı ve Resûlünün sünnetinde bulunmayan bir şeyi (bid’at) ortaya koyan kimse mel’undur ve ortaya attığı şey de reddedilir.
12. Nazar değmemesi için nazar boncuğu taşımak, muska takınmak, ağaç, taş ve benzeri şeyleri kutlu saymak, Allah’tan başkası için kurban kesmek, Allah’tan başkası için adak adamak, belânın, hastalığın yok olması için boncuk, ip, hamaylı ve benzeri şeyleri takınmak, yıldız falı ve benzeri şeylere inanmak, salih kişilere saygı gösterip onlardan dua yoluyla yardım dilemek, şirktir.
13. Beş vakit namazın cemaatle kılınması farzdır. Namazı terk eden kimse kafirdir ve onlar hakkında dinden çıkmış (mürtet) hükmü verilir.
14. Kur’an ve Sünnet zahiri anlamlarıyla değerlendirilir ve anlaşılır. Bu mânada müteşabihler de delildir; ancak zâhiri ile ele alınır, ona göre mânalandırılır. Bu işte aklı ve tevili işe karıştırmak bid’attir, küfürdür.
15. Allah’ın zatı ve sıfatları ile ilgili Kuran’ı Kerim’de geçen âyetler, olduğu gibi alınmalı; ister muhkem ister Müteşabih olsun, zahirlerine göre mânalandırılmalıdır. Te’vil bid’at ehlinin işidir.
Diğer Sünni gruplarla, Vehhabiler arasındaki belli başlı ihtilaf noktaları yukarıda bahsi geçen hususlardır...
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Ekim 2008, 20:30   Mesaj No:6

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:32
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Vehhabilik Hareketi ve Ortaya Çıkışı

bizlerin Kuran ve sünnete karşı çıktığı yok, karşı çıktığımız demeyelim de, tasvip etmediğimiz islam tarihinde bir fırkanın hareketlerini KURAN VE SÜNNET e dayandırmakla birlikte, uç görüşler içermesidir.yaptığım alıntıdan bir kaç maddeyi açalım:



1. Esas delil, kitap (Kur’an ve Sünnet)tir. Akıl delil olamaz.
birinci cümleye tamam diyoruz.yalnız bizlerin edille-i şerriyemiz 3 tür:bunlar kitap sünnet ve icmadır.icma nedir? kıyas, ishihsan , istishab, gibi akıl yürütme yoluyla deliller getirmedir.Akıl olmadan Kuran ı nasıl anlayacağız hem???




5. Kabirler üzerine kubbe yapmak, adak adamak, kabirleri ziyaret etmek, küfürdür, delalettir.
peygamber efendimiz zamanında insanların sapık inançlarına geri döneceği endişesiyle bir müddet yasaklanan kabir ziyaretlerini vehhabiler her ne sebep olursa olsun reddederler.şirk sayarlar.halbuki çok sahih rivayetlerle peygamber efendimiizn ölümü hatırlattığı için bu ziyaretlere müsade ettiğini biliyoruz.


4. Tasavvuf bid’attır; tarikata girmek, mürşide bağlanmak, onu vesile edinmek, rabıta kurmak şirktir, küfürdür.

tasavvuf , bir takva yoludur, bir zikir, fikir düşünce terbiyesidir, temeli kitabımızdır.nasıl inkâr edilebilir??

bunun dışında,
7. Falcılara, müneccimlere inanmak şirktir.

13. Beş vakit namazın cemaatle kılınması farzdır

1. Esas delil, kitap (Kur’an ve Sünnet)tir.

12. Nazar değmemesi için nazar boncuğu taşımak, muska takınmak, ağaç, taş ve benzeri şeyleri kutlu saymak, Allah’tan başkası için kurban kesmek, Allah’tan başkası için adak adamak, belânın, hastalığın yok olması için boncuk, ip, hamaylı ve benzeri şeyleri takınmak, yıldız falı ve benzeri şeylere inanmak, salih kişilere saygı gösterip onlardan dua yoluyla yardım dilemek, şirktir.

gibi maddelere diyeceğimiz bir şey olamaz tabiki, dediğim gibi vehhabilik hareketi uç görüşlerinden dolayı tenkid ediliyor .
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Erdoğan dan ikinci kez One munit çıkışı Kara Kartal İslami Haberler 2 13 Ekim 2023 20:43
İblisin Yoldan Çıkışı kurtmehmet Hz.Muhammed(s.a.v) 0 24 Mart 2010 20:58
Mezhebler Nasıl Ortaya Çıkmıştır? KuM TaNeSi İslam/Dinler/Mezhepler 0 10 Mart 2009 22:17
Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı Emekdar Üye İslam/Dinler/Mezhepler 0 21 Temmuz 2008 06:13
Vehhabilik Emekdar Üye İslam/Dinler/Mezhepler 0 21 Temmuz 2008 06:08

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.