Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Soru Cevap Arşivi

Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi:  08 Nisan 2009 (10:15), Konuya Son Cevap : 08 Nisan 2009 (10:15). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 08 Nisan 2009, 10:15   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:114
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Salih Müslüman olarak yaşayıp, imanla ölmek için, neler yapmak gerekir?

Salih Müslüman olarak yaşayıp, imanla ölmek için, neler yapmak gerekir?

Kurtuluş için yedi geçit
Sual: Salih Müslüman olarak yaşayıp, imanla ölmek için, neler yapmak gerekir?
CEVAP
Dinimizin emir ve yasaklarına riayet etmek gerekir Şu yedi geçidi geçen, muradına kavuşur Bu geçitler: 1- İlim, 2- Pişmanlık, 3- Eşkıya, 4- Bela, 5- Sebep, 6- İhlas, 7- Şükür geçitleridir Bunlar nasıl geçilir?
1- İlim geçidi
İlimsiz bir şey olmaz İlim öğrenmek herkese farzdır İlim, gerçek bir rehberdir İlim başlara taçtır, herkes ona muhtaçtır Doğru ibadet yapabilmek, hakkı bâtıldan ayırmak için, ilim öğrenmek şarttır İlmi bugün bir âlimden öğrenmek kolay olmadığına göre, herkes bir âlimden öğrenemeyeceğine göre, gerçek İslâm âlimlerinin yazdıkları muteber eserleri okuyup öğrenmek gerekir
Birkaç hadis-i şerif meali:
(Âlim ile oturmak, yüzüne bakmak ibadettir) [Hakim]
(Âlimin nefesi zikir ve tesbihtir) [Deylemi]
(Allahü teâlâ cahilin bir günahını affetmeden önce, âlimin kırk günahını affeder) [Ebu Nuaym, Hatib]
(Âlimin iki rekat namazı, cahilin bin rekatından daha hayırlıdır) [Şirazi]
(Âlimlerin uykusu ibadettir) [İGazali, İ Rabbani, T Kurtubi muhtasarı]
Âlim, yatarken sabah namazına kalkacağım, yarın şu faydalı işleri yapacağım diye niyet ederek uyur ve uykusu ibadet olur Âlimin uykusu, cahilin ibadetinden hayırlıdır
Cahil, ibadet ediyorum diye bid’at işleyebilir, günaha ve küfre düşebilir Hakkı söyleyeceğim diye fitneye sebep olabilir Onun için (Cahil ile bal yeme, âlim ile taş taşı) demişlerdir İlmi ağaca benzetirsek, ibadet bu ağacın meyvesi gibidir Ağaç olmadan meyve olmaz Fakat meyvesiz ağacın az da olsa kıymeti vardır Odun olarak istifade edilebilir Bunun için ilmiyle âmil olmayan âlimi, muma benzetirler Başkalarını aydınlattığı halde, kendisini yakıp bitirir
Herkesin, tevhid ilminden doğru itikadı bilecek kadar öğrenmesi ve namaz-oruç gibi ibadetler için lüzumlu ilimleri bilmesi farzdır Herkese her nimeti gönderen, yalnız Allahü teâlâdır Her şeyi var eden, ancak Odur Her varlığı her an varlıkta durduran, hep Odur Allahü teâlâ birdir, ortağı ve benzeri yoktur Bütün noksan sıfatlardan beridir Kullardaki bütün iyi sıfatlar, Onun lütuf ve ihsanıdır Hayatımız, aklımız, bilgimiz, gücümüz, işitmemiz, söyleyebilmemiz hep Ondandır
İlim geçidi, meşakkatli ise de, hedefe ulaşabilmek için geçilmesi şarttır İhlassız ve ibadetsiz, bu geçit geçilmez Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlimlere övünmek, cahillerle tartışıp, onları susturmak, insanların teveccühünü kazanmak için ilim öğrenen, Cehenneme gider) [Tirmizi]
Peygamber efendimiz, miraç gecesi Cehennemdekilerin çoğunun fakirler olduğunu görmüştü Bu fakirlerin, mal para fakiri değil, ilim fakirleri [cahiller] oldukları bildirilmiştir O halde, Allahü teâlânın emir ve yasakları öğrenilip, ilmiyle âmil olmaya çalışılırsa, Allah’ın izniyle, bu engel de geçilmiş olur
2- Pişmanlık geçidi
İlim geçidini geçenin, günahlarına pişman olup, tevbe etmesi gerekir Tevbe etmeyen ibadetlerinde başarılı olamaz Çünkü günahların yükü, ağırlığı, perişanlığa sebep olur Her günah bir bağ, bir engeldir Bu bağları koparıp, engelleri aşarak iyilik yapmak zordur Günahlar kalbi karartarak her türlü hayra mani olur Hayra koşma arzusu olmayan, günahlarla bağlanmış demektir Günahlara pişman olmak ve kendinde hakkı olanların rızalarını almak farzdır Tevbe, gazab-ı ilahiden korkup, rıza-i ilahiye kavuşmak için, günah işlememeye azmetmektir
Tevbenin doğru olabilmesi için gerekli dört şart:
1- Bir daha günah işlemeyeceğine, kesin olarak karar vermek
2- İşlediği günahlara tevbe etmek İşlemesi muhtemel olan günahlardan da, Allahü teâlâya sığınmak
3- Tevbe ettiği günahı tekrar yapacak güçte olmak Mesela, eşkıyalık yapıp da, felçli olanın, (Artık eşkıyalık yapmayacağım) demesi abes olur İstese de yapamaz Ama yalan, iftira gibi günahları işleyebilir
4- Tevbe, sırf Allah’ın rızasına kavuşmak ve gazabından kurtulmak için yapılmalıdır Dünyevi gayelerle yapılan tevbe, makbul değildir Mesela, insanların korkusundan dolayı tevbe etmiş olmamalı Midesi ağrıdığı için içkiyi bırakan, içkiyi bırakmış sayılmaz Tevbe, pişman olmak demektir Bir hadis-i şerif meali:
(Günahlara pişmanlık, tevbedir) [Hakim]
Tekrar günah işleme korkusu, tevbeye mani değildir Tevbeyi bin kere bozsak da, yine tevbe etmeliyiz Günahlar üç kısımdır:
1- Namaz kılmamak, oruç tutmamak gibi kazası farz olan günahlar Bunlar için, tevbe edip, kaza etmeye çalışmalı
2- İçki ve kumar gibi günahlar için, tevbe edip bir daha yapmamalı
3- Kul hakları ile ilgili günahlar Bunlar, mal, can, namus ve gıybet ile ilgili olabilir
Bu geçidin, aşılması güçtür, bir an önce geçilmezse daha büyük zararlara sebep olur Gecikmesi çok tehlikelidir Günahla kalb kararır, pişman olup tevbe etmedikçe kalb temizlenmez Eğer günahlarımız bizi korkutmuyor, ibadet etmeye zaman ve zemin bulamayıp doğru yola gelemiyorsak, kalbimiz kararmış demektir Hiçbir günahı küçük görmemeli Her gün tevbe ve istiğfar etmelidir Bir hadis-i şerif meali:
(Günahına tevbe eden, hiç günah işlememiş gibidir) [Taberani]
Günahlarımızı teker teker düşünerek ağlamalıyız Kırık kalble Allahü teâlâya dua etmeliyiz! Mesela, (Ey Rabbim, kaçak kulun, aciz kulun, günahkâr kulun, kapına geldi Senden af ve mağfiret diliyor Günahlarımı affet, ömrümün kalan kısmında sana isyan etmekten beni koru! Çünkü her şey senin kudretindedir) diye dua ve tevbe etmelidir Bu engeli de geçmek için kural:
(Günah işlerken, acizlik göstermediğin gibi, tevbede de, acizlik gösterme!)
3- Eşkıyalar geçidi
Bu geçitte, insanı soyup soğana çevirecek dört eşkıya bulunmaktadır Bunlar; dünya [yani faydasız iş], kötü arkadaş, şeytan ve nefstir
Birinci eşkıya, dünyadır Yani faydasız şeyler ve haramlardır Dünya geçicidir Dünyada yapılan iyilikler, ahiret içindir Sonsuz olanı, geçici olana tercih etmelidir Dünyanın faydasız şeylerinden yüz çevirip, Allah için olan işlerle meşgul olmalı, salih âlimlerle beraber olmaya çalışmalıdır Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Âlimin sohbetinde bulunmak, bin rekat nafile namazdan üstündür) [İ Gazali]
Allah’a bağlanmak için, uzun emelden, imkansız olan muratlardan, hayal peşine düşmekten, insanı meşgul edecek faydasız düşüncelerden de uzak durmalıdır Allah sevgisinden başka, her sevgiyi kalbden çıkarmalıdır Allah sevgisine götürecek şeyleri sevmek, Allah sevgisindendir Allahü teâlâ, dünyanın, Allah için olmayan her şeyine düşmandır Allah’ı seven, Onun sevmediklerine düşman olur, haramlardan zevk almaz Çünkü haram, ateş gibidir, hatta ateşten daha yakıcıdır Ahiret ateşinin şiddetini düşünen, haram ateşine elini uzatmaktan son derece kaçar Zehirli necaset, süslü bir pasta haline getirilse, altın tabak içine konsa, bilen biri, onun süsüne, cilasına aldanmaz Ama, pastanın içinde ne olduğunu bilmeyen, onu yiyebilir Hatta, bu çok hoş görünen pastayı yemediği için arkadaşını ayıplar, onu aptallıkla suçlar Alkolik olan da, içki içmeyeni böyle ayıplar
İkinci eşkıya, kötü arkadaştır ki, şeytandan ve nefsten daha zararlıdır Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir O halde, kiminle dostluk ettiğinize dikkat etmelisiniz) [Hakim]
Kötü bir arkadaşı düzeltmek için, onunla düşüp kalkmaya çalışırsan, sen onun bir eğrisini düzeltmeye çalışırken, o senin on doğrunu bozar Bir hadis-i şerif meali:
(Akıllı, diline sahip olur, zamanını iyi kullanır, işine yönelir ve en sağlam dostuna karşı da ihtiyatlı olur) [Deylemi]
Tanımadıklarımızdan, zarar görmeyiz Ne zarar görmüşsek, tanıdığımız kötülerden görmüşüzdür Bunun için, kötü arkadaştan aslandan kaçar gibi kaçmalıdır
Üçüncü eşkıya, şeytandır Şeytanın şerrinden kurtulabilmek için onun hilelerini bilmek gerekir Nasıl ev sahibi uyanıkken eve hırsız giremezse, şeytan da uyanık olana hile yapamaz İlim geçidini geçen, şeytanın yaptığı hileleri bilir, ona göre tedbirini alır
Dördüncü eşkıya, nefsimizdir Nefs, o kadar ahmaktır ki, her istediği kendi zararınadır Çok zararlı bir düşmandır İçtedir İçteki yaranın tedavisi zordur Nefs, aynı zamanda, insanın binek atıdır Nefs çok beslenirse çok azar, ele avuca sığmaz, azgın bir atın sürücüsünü yere attığı gibi yere vurur Çok zayıflatılırsa, bu da kötüdür Onunla hayırlı işler yapılmaz Gemle idare edilebilecek kadar beslemeli
4- Belalar geçidi
İbadet ederken, gelecek şu belalara sabretmeli:
1- Rızık ve geçim derdi, gafilleri doğru ibadet etmekten alıkoyar Her canlının rızkını, Allahü teâlâ verir Sebeplere yapışarak, rızık için çalışmalı Hem çalışmalı, hem de Allahü teâlâya tevekkül etmelidir Tevekkül, gerekli tedbirleri aldıktan sonra, neticeyi Allah’tan beklemektir Rızık için tevekkül edenin, imanı kuvvetlidir Bir hadis-i şerif meali:
(Eğer Allahü teâlâya hakkıyla tevekkül etseydiniz, sabah aç kalkıp, akşam tok dönen kuşlar gibi, sizin de rızkınızı verirdi) [Tirmizi]
2- Kuruntu, huzurlu ibadet etmeyi önler Bundan kurtulmanın çaresi, gerekli tedbirleri aldıktan sonra, işin sonucunu Allah’a bırakmaktır Çünkü biz, bir şeyin sonucunun iyi mi, kötü mü olacağını bilemeyiz Hayır sandığımız çok şey, şerle sonuçlanabilir, şer sandığımız çok şey de, hayırla sonuçlanabilir Bir âbidin, şeytanı görmek için yaptığı dua, kabul olur Şeytan buna, (Eğer yüz yıllık ömrün olmasaydı, şimdi seni öldürürdüm) der, gözden kaybolur Âbid de, (Önce dünyadan murat alayım, sonra tevbe ederim, nasıl olsa Allah tevbeleri kabul eder) diyerek ibadeti bırakır, sefahate dalıp felakete düşer Tevbe etmeye fırsat kalmadan, genç yaşta ölür
3- Belalar, ibadet etmeyi engelleyebilir Bir hastalık, bir bela gelince bağırıp çağırmak faydasızdır Aksine zararlı olur Bunun çaresi, Allahü teâlânın takdirine razı olmaktır
4- Belaların ve çekilen zahmetlerin getireceği perişanlıktan kurtulmanın çaresi, sabretmektir Sabırlı olmayan, başarılı olamaz
Dünya, zahmet ve bela âlemidir Dünyaya gelen bu musibetlere mâruz kalacaktır Bir kimsenin ana baba, kardeş, evlat veya dostlarından biri ölebilir, çeşitli hastalıklara mâruz kalabilir, iftiraya uğrayabilir, malını mülkünü kaybedip iflâs edebilir Bu felaketlere sabretmezse devamlı huzursuz olur, doğru dürüst ibadet edemez Dünya ve ahiret hayatını kazanmak isteyenin, açlığa, insanların kötülemesine ve çeşitli musibetlere sabretmesi gerekir Allah’tan korkarak sabreden, sıkıntılardan kurtulur, muradına erer Allahü teâlâ, Eyüp aleyhisselâmı sabrından dolayı övmüştür Bir anlık sabır, büyük hayırlara kavuşturur Sabır, erişmek istenilen şeylerin anahtarıdır Her hayra sabırla ulaşılır Mukadder olan şey başa gelir, eğer sabredilirse ecri görülür Sabredilmez bağırılır, çağırılırsa, günaha girilir ve huzursuz olunur Bir hadis-i kudsi meali:
(Kaza ve kaderime razı olmayan, belalara sabretmeyen, verdiğim nimetlere şükretmeyen, benden başka rab arasın!) [Taberani]
Allahü teâlâ, sevdiklerini sıkıntılara mâruz bırakır Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(En şiddetli bela, Peygamberlere, velilere ve benzerlerine gelir) [Tirmizi]
Allahü teâlânın gönderdiği bela ve sıkıntılara sabrederek göğüs germek, büyük nimettir Sabredemeyen, felakete mâruz kalır ve bu engelden geçemez
5- Sebepler geçidi
Bu geçit, havf ve reca engelidir Havf, yani Allah korkusu, günah işlemeye engel olur Nefsimiz, günah işlemeye meyyaldir Korkmazsa, nefsi gemlemek mümkün olmaz Salih bir zat, günah işlemek ister Çok sıcak, özel bir banyoya gider Çok sıcak olan su, bu zatın elini yakar Sıcakta fazla duramaz bayılır, kendini dışarı atar Bir süre sonra kendine gelir Sonra nefsine der ki: (Şu sıcaklığa dayanamadın, Cehennem ateşine nasıl dayanırsın? Dayanamayacağın cezaya kendi elinle çarptırılmak istemen ahmaklıktır)
Allah korkusu olmazsa nefs, ibadetlerindeki kusurları göremez, üstelik ibadeti ile de övünür İbni Mübarek hazretleri nefsine der ki:
(Salihlerin söylediğini söyler, münafıkların yaptığını yaparsın Bu hâlinle, bir de Cenneti nasıl istersin?)
Reca, yani ümit, Allah’a ibadet etmeye sebep olur Nefse, ibadet ağır gelir Nefse, bu çektiklerinin karşılığı, 10, 700, hatta daha fazlasıyla verileceği bildirilirse, o zaman hayırlı işler pek ağır gelmez Hoşlandığı şeye kavuşmak için, sıkıntılara katlanır İşin sonunda para alacağını ümit eden hamal, ağır yükleri sıcakta terleyerek, soğukta üşüyerek seve seve götürür Hasat zamanı ürün alacağını ümit eden çiftçi, bütün yıl, soğuk sıcak demeden çalışır Ömrünün son kısmını rahat geçirmek için yurt dışına giden işçi, yabancıların kahrını çeker İşte nefse, Cennette hayal edilemeyecek kadar çok nimetlerin bulunduğu, iman edip salih amel işleyenlerin, bu nimetlere kavuşacakları anlatılırsa, ibadetler kolay gelir
Bu geçidin, iki yanında tehlikeli iki yol vardır Birisi (yeis) yolu, yani Allahü teâlânın rahmetinden ümidini kesme yolu, öbür tarafındaki yol da, (güven) yolu, yani Allahü teâlânın azabından emin olma, korkmama yolu Bu iki yol da çok tehlikelidir Bu yolda yürüyenlerin ayakları kayıp, derhal uçuruma yuvarlanırlar Orta yol ise (Havf ve reca) yoludur Yani Allah’tan korkup, rahmetinden de ümidini kesmeme yolu Bu yol, korku ile karışık sevgi ve ümit yoludur
İnsan, kendi acizliğini düşünerek, Allahü teâlânın azabının çok çetin ve çok şiddetli olduğunu iyi bilmelidir Dünyada hiç bir şeyine güvenmemeli Ne ilmine, ne ibadetine, ne soyunun yüce olmasına, hasılı hiç bir faziletine güvenmemeli Allahü teâlâ, 80 bin yıl ibadet edip yeryüzünde secde etmediği yer bırakmayan İblis’i, bir emrini yerine getirmediği için ebedi olarak kovdu 80 bin yıllık ibadetini yüzüne çarptı O halde, Allah’ın azabından emin olmamak ve Ondan çok korkmak gerekir
Ne kadar çok günahkâr olursak olalım, yine Allah’tan ümit kesmeyelim! Çünkü Allah’ın rahmeti boldur Eshâb-ı kehfin köpeğini bile, Cennete koyacaktır Zâlimlerin şerrinden kaçıp, mağaraya giden müminlerin peşine düşen bir köpeğe, Rabbimiz böyle muamele ederse, ömrünü dine hizmet etmekle geçiren müminlere ne yapmaz? O halde günahımız çok diye Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmeyelim! İbadetimiz çok diye de, kendimizi garanti Cennetlik bilmeyelim
6- İhlas geçidi
Çok güzel ibadet etsek de, eğer ihlas yoksa hepsi boştur İhlas, yalnız Allah rızası için yapmak demektir Kabul olmayan çok amelin, ne kıymeti olur? Az da olsa ihlaslı ve devamlı ameller makbuldür Bir hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlâ, ancak ihlas ile yapılan ameli kabul eder) [Nesai]
O halde, her işte niyeti düzeltmek, ihlassız yapmamak gerekir İnsanların takdirini kazanmak için, yaptırdığı çeşmenin taşına, (Falanca şu kadar para yardım etmiştir) diye yazdıran kimsenin, yaptığı hayırlar boşa gider, üstelik, şiddetli azaba da maruz kalır Hayra teşvik için ismini yazdırmak riya olmaz ise de, riyadan kaçmalıdır
Altın bir vazoyu, bir liraya satmak, ahmaklıktır Bir hayra karşılık, Allahü teâlânın vereceği sevaplar karşısında, kulların o kimseyi övmesinin, milyonların, milyarların yanında bir kuruş kadar değeri yoktur Böyle bir kula, Allahü teâlâ, şöyle diyebilir:
(Ey kulum, mutlak kudret sahibinin ben olduğumu bildiğin halde, yaptığın iyiliklere karşılık, benim bilmem ve seni ödüllendirmem yetmiyormuş gibi, bir de, insanların bilmesini ve seni övmelerini istiyorsun Bu vefasızlık değil mi? Kimin rızasını kazanmak için o hayırları yapmışsan git, karşılıklarını onlardan al!)
Böyle bir hitap karşısında ne yapacağız? Bütün insanlar bizi beğense, el üstünde tutsa; fakat Allahü teâlâ, beğenmese ne kıymeti vardır? Tersine, bütün insanlar bizden nefret etse, Allahü teâlâ razı olsa ne zararı olur? Bununla beraber, Allahü teâlânın sevdiği, beğendiği kimseleri, diğer insanlar da sever Hedefi yalnız Allah rızası olan kişiler, dünya ve ahirette rahat ederler Yapılan ibadetleri riya gibi, ucub da yok eder Ucub, kişinin kendini, ibadetlerini beğenmesi, yapılan hayırlı işleri kendinden bilmesidir Ucba düşen, Allah’ın lütuf ve ihsanını düşünemez (Bunu ben yaptım, ben olmasaydım bu olmazdı Ben müdür olsam, bakan olsam, şöyle yapardım) demek ucub olur Riya ile ucub, farkına varılmadan amellere girer, onları bozar
Süfyan-ı Sevri hazretleri, bir hacıya misafir olur Ev sahibi oğluna, (Oğlum ikinci hacdan gelirken aldığım tabağı getir) der Süfyan-ı Sevri hazretleri (Bu sözünle, yaptığın her iki haccı da ifsat ettin) diye buyurur Ne kadar kabul olmuş çok ibadet yapılsa da, yine kul, kendi ibadetiyle Cennete giremez Bir hadis-i şerif meali:
(Hiç kimse, kendi ameline karşılık, Cennete girmeye hak kazanamaz)
Kulun kıymetli bir amelini götüren melekler, birinci göğe gelince, oradaki vazifeli melek, (Götürün bu ameli, sahibinin yüzüne çarpın O gıybet ederdi, gıybet edenlerin ameli buradan geçmez) der İkinci gökteki melek, ihlassız yapılan amelleri geçirmez Üçüncü kattaki melek, kibirlilerin amellerini geçirmez Dördüncü kattaki ucub edenlerinkini geçirmez Beşinci kattaki hasetçilerinkini geçirmez Altıncı kattaki merhametsizlerinkini geçirmez Yedinci kattaki melek, riyakârların amelini geçirmez Yedi kat göğü geçen amel bile, rıza-ı ilâhi kastedilmezse geri çevrilir O halde her işte, ihlasa çok önem vermeliyiz!
7- Şükür geçidi
Çok önemli altı engeli geçtik Şimdi bu büyük nimetlere karşılık, Allahü teâlâya şükretmeli, Ona olan minnet borcumuzu ödemeye çalışmalıyız! Nimetler, şükredilirse devamlı olur, artar Şükredilmezse yok olur Bir âyet-i kerime meali:
(Şükrederseniz elbette nimetimi artırırım Nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir) [İbrahim 7)
Bir hadis-i şerifte de, (Nimet, yabani bir kuştur Uçup gitmemesi için, ayağını şükürle bağlayın) buyuruldu (R Nasıhin)
Nimet iki kısımdır:
1- Dünyevi nimetler: Faydalı şeylere kavuşmak ve zararlı şeylerden korunmak
2- Dini nimetler: Hidayete ermek, küfür ve bid’atten korunmak
Şükür, Allah’ın verdiği nimetleri yerinde sarf etmek, gizli açık Allah’a itaat edip günahlardan kaçınmaktır Kişi, Rabbinin verdiği nimetleri günaha vasıta kılarsa, şükretmiş olmaz, nankörlük etmiş olur
Bir hükümdar, bir hizmetçisine, çok değer verse, ona saray yaptırıp, emrine de hizmetçiler tahsis etse, sarayı nimetlerle doldursa, (Bu nimetlere karşılık günde sadece bir saat hükümdara hizmet edeceksin, diğer saatlerde serbestsin) dese, hizmetçi bu bir saati, diğer hizmetçilerin elindeki birkaç kuruşu almak için, yalvarmakla geçirse, hükümdar buna ne der? (Bu hizmetçi, yapılan ikramın değerini takdir edemeyecek kadar aşağı biri Bunu kapımdan kovun) demez mi?
İşte insanlar, nefslerine uydukları zaman, bu hizmetçinin durumuna düşerler Dünya sevgisini, Allah sevgisinden üstün tuttukları için hakir olurlar En büyük nimet, salih Müslüman olmaktır Verilen bu nimetler elden çıkarsa, büyük felâket olur Çünkü en acı ve en güç şey, sevildikten sonra itibardan düşmek, yakınlıktan sonra kovulmak ve vuslattan sonra ayrılıktır
Allahü teâlâ sana Müslümanlığı nasip ettiğine göre, Onun yanında itibar sahibisin Ona yakınsın Bu nimetlerine şükretmezsen, itibardan düşer, kapısından kovulabilirsin Bu nimetleri saymak mümkün mü? Nimet bollaştıkça şükrü zorlaşır
Bir defa nefes alıp vermesek ölürüz Bu hava nimetine günde kaç kere şükrediyoruz? Bedavadan elde ettiğimiz için, şükrü aklımıza bile gelmiyor Rahat nefes alabilmenin kıymetini bilebilmek için astım hastası olmak mı gerekir? Bir astımlı rahat nefes alabilmek için, görürken, kör olan bir âmâ, görebilmek için, konuşurken lal olan konuşabilmek için, kolları varken kopan, ayakları sağlamken felçli olan, duyarken sağır olan, tekrar eski nimetlerine kavuşabilmek için, bütün varlıklarını vermeye hazırdırlar Bu nimetlere sahip olan insanların şükredebilmeleri için, bu nimetlerden yoksun olmaları mı gerekir? Akıl nimetini düşünün, akılsız kimsenin hâlinden ibret almak ve Rabbimizin verdiği sayısız nimetlere, her an şükretmek gerekir
Dört kişinin haline şaşılır:
Akıllı ama, âlim değil Âlim ama, ilmiyle amel etmez İlmiyle amel eder ama, ihlaslı değil İhlaslı ama, akıbetini düşünmez
Mehmet Ali Demirbas
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2760 22 Ağustos 2013 23:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3368 26 Ocak 2013 21:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3099 06 Aralık 2012 09:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 6990 03 Kasım 2012 22:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 6440 02 Ekim 2012 20:16

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Bir daha Ölmemek için ölmek kurtmehmet Serbest Kürsü 4 26 Kasım 2023 12:59
Günah işleyince ne yapmak gerekir? Belgin Soru Cevap Arşivi 0 13 Nisan 2009 10:46
Nazardan korunmak için ne yapmak gerekir? KuM TaNeSi Soru Cevap Arşivi 0 08 Nisan 2009 09:50
Yolda gidiyorsunuz ve yerde birşey buldunuz ne yapmak gerekir? MERVE DEMİR Soru Cevap Arşivi 0 08 Nisan 2009 08:15
son secdede iken anlım kavuşmak için ölmek isterim MescidiAksa Şiirler ve Şairler 5 18 Ağustos 2008 18:27

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.