Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Soru Cevap Arşivi (https://www.forum.medineweb.net/650-soru-cevap-arsivi)
-   -   Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi? (https://www.forum.medineweb.net/soru-cevap-arsivi/21184-hatim-sevabi-birden-fazla-kisiye-bagislanabilir-mi.html)

bilinmez 18 Şubat 2012 22:20

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
yalnız size bi soru soracam niyet ile ilgili,

örneğin niyetinizde mekkeye gitmek var ama siz atinaya giden uçağa binmişsiniz,sizin bu niyetiniz sizi mekkeye götürür mü..

Yani doğru bir niyetle yola çıkan,doğru bir istikamette olması lazım değil mi....

talibetün 18 Şubat 2012 22:21

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
Geçmişlerimizin ruhuna Kur'ân'dan nelerin okunması gerektiği hususunda Peygamberimiz (a.s.m.) şu tavsiyelerde bulunur: "Yasin, Kur'ân'ın kalbidir. Onu bir kimse okur ve Allah'tan âhiret saadeti dilerse, Allah onu mağfiret buyurur. Yâsin'i ölülerinizin üzerine okuyunuz." (Müsned, 5:26)

Bu hadis-i şerif, Yasin Sûresinin hem ölüm döşeğinde olan hastaya okunmasına, hem de ölmüş mü'minlerin ruhuna bağışlanmak üzere okunabileceğine işaret etmektedir.

Hz. Ebû Bekir'in (r.a.) rivayet ettiği şu hadis-i şerif de meseleyi açıklığa kavuşturmaktadır:

"Kim babasının veya anasının veya bunlardan birisinin kabrini Cuma günü ziyaret ederek orada Yasin Sûresini okursa, Allah kabir sahibini bağışlar." (İbni Mace Tercemesi, 4:274)

İslâm âlimleri, ölünün ruhuna Kur'ân okunduğu zaman peşinden bir dua ile ruhlarına bağışlanmasını tavsiye etmişler, Sahabiler de bu şekilde yapmışlardır. İmam-ı Beyhakî'nin bir rivayetinde, Abdullah bin Ömer'in ölülerin ruhuna Bakara Sûresinden okunabileceğini tavsiye ettiği anlatılmaktadır.(Beyhaki, 4:56)

talibetün 18 Şubat 2012 22:25

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
Zaten kabirdeki yakınlarımız devamlı surette bizden yardım beklemektedir. Bizden gelecek bir dua, bir Fatiha, bir İhlâsla nefes alabileceklerini bilmektedir. Çünkü kabir o kadar çetin şartlarla iç içedir ki, en küçük bir mânevî yardım dahi onun ruhunu serinletecektir. Bir hadiste Peygamber Efendimiz şöyle buyururlar:

"Ölen kimse kabrinin içinde boğulmak üzere olup da imdat isteyen kimse gibidir. Babasından yahut kardeşinden veya dostundan kendisine ulaşacak duayı beklemektedir. Nihayet dua kendisine ulaştığında bu duanın sevabı ona dünya ve dünyada bulunan her şeyden daha kıymetli olur. Muhakkak ki, hayatta olanların ölüler için hediyeleri dua ve istiğfardır." ( Mişkatü’l- Mesabih, 1:723)

Kişi kabrin başında kolayına gelen Kur'an ayetlerinden okur. Kabirde Kur'an okunması sünnettir. Çünkü Kur'an okumanın sevabı orada olanlara ulaşır. Ölü de hazır olan gibidir. Onun hakkında da Allah'ın rahmeti umulur. Kur'an okumanın peşinden kabulünü umarak ölüye dua edilir. Çünkü dua ölüye fayda verir. Kıraatin peşinden yapılan dua kabul olunmaya daha yakındır. (Vehbe Zühayli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, (Terc. Heyet), 3/91-92)

talibetün 18 Şubat 2012 22:26

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
Kabri ziyaret eden kimsenin Yâsin suresini okuması müstehaptır. Çünkü Hz. Enes'ten rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her kim kabristana girer de Yâsin'i okur ve sevabını ölülere bağışlarsa, o gün Allah Teâlâ onların azabını hafifletir. Kendisinin de bu kabristandaki ölüler sayısınca sevabı olur. Yine Hz. peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ölülerinize Yâsin suresini okuyun." (İbn Mace, Sünen, Cenaiz, 24; Ebu Davud, Sünen, Cenaiz, 4) Bir kısım Hanefîler, bu hadise dayanarak "Kişi amelinin sevabını bir başkasına bağışlayabilir, ameli -kıraat, namaz, oruç, sadaka veya hac- hangi çeşitten olursa olsun fark etmez" (İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasarı, Akçağ, 15/239) diye hükmetmişlerdir.

Kabir ziyareti yapılırken ölünün yüzüne doğru dönülerek selam verilmeli ve dua edilmelidir. Bu esnada kabri öpmekten, yüzünü gözünü sürmekten ve etrafında dönmek (tavaf) den sakınılmalıdır. Çünkü bu gibi davranışlar bid'attır ve dinde yeri yoktur. (Gazali, İhya, 1/473; İbn Kudâme, el-Muğnî, 2/422; Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, 4/117-120; Şeyh Ali Mahfuz, el-İbdâ, 192; Seyyid Sabık, Fıkhu's-Sünne, 1/566; İbn Kayyım el-Cevziyye, Zâdu'l-Meâd,

bilinmez 18 Şubat 2012 22:41

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
SAyın talibetün kabirde azap olsa hintliler ölülerini yakıp küllerinide GANJ NEHRİNE atıyorlar,kabirleri bile yok azap olsaydı kabirde en çok bu ineğe apan hintlilere olmalı değil miydi..

Kabir ile ilgili ayetlerin hiç birinde azaptan bahsetmez uykudan bahseder ölüler için...

YASİN SÜRES, 50,51...sura üflenmiştir ve kabirden çıkanlar şöyle der,BİZİ UYUDUĞUMUZ YERDEN KİM UYANDIRDI....................

VERDİĞİNİZ SÜRE,VERDİĞİNİZ RİVAYETİ KABUL ETMİYOR,hem ceza ve mukafat ve hesap yeri kabir değil mahşerden sonraki hesaptan sonra CENNET VE CEHENNEMDİR

talibetün 19 Şubat 2012 12:12

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
Alıntı:

la diyebilmek Üyemizden Alıntı (Mesaj 159850)
sayın talibetün kabirde azap olsa hintliler ölülerini yakıp küllerinide ganj nehrine atıyorlar,kabirleri bile yok azap olsaydı kabirde en çok bu ineğe apan hintlilere olmalı değil miydi..

Kabir ile ilgili ayetlerin hiç birinde azaptan bahsetmez uykudan bahseder ölüler için...

Yasin süres, 50,51...sura üflenmiştir ve kabirden çıkanlar şöyle der,bizi uyuduğumuz yerden kim uyandırdı....................

verdiğiniz süre,verdiğiniz rivayeti kabul etmiyor,hem ceza ve mukafat ve hesap yeri kabir değil mahşerden sonraki hesaptan sonra cennet ve cehennemdir

yahu kardeşim yukarıda verdiğim hadisi şerifleri tam okuyamadınız sanırım araştırıp öyle cevap yazmanızı öneririm

talibetün 19 Şubat 2012 12:13

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
"Kim babasının veya anasının veya bunlardan birisinin kabrini Cuma günü ziyaret ederek orada Yasin Sûresini okursa, Allah kabir sahibini bağışlar." (İbni Mace Tercemesi, 4:274)

İslâm âlimleri, ölünün ruhuna Kur'ân okunduğu zaman peşinden bir dua ile ruhlarına bağışlanmasını tavsiye etmişler, Sahabiler de bu şekilde yapmışlardır. İmam-ı Beyhakî'nin bir rivayetinde, Abdullah bin Ömer'in ölülerin ruhuna Bakara Sûresinden okunabileceğini tavsiye ettiği anlatılmaktadır.(Beyhaki, 4:56)

talibetün 19 Şubat 2012 12:34

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
AYRICA KABİR AZABI YOK DEMİŞTİNİZ İŞTE HADİSİ ŞERİFLERDEN SİZE CEVAP AKTARIYORUM

Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizin dibinde kalsın veya yırtıcı bir hayvan karnında bulunsun veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatı geçirecektir.
İnsan öldükten sonra kabre konulunca, Münker ve Nekir adında iki melek, kendisine gelerek; "Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir? Dinin nedir?" diye sorarlar. İman ve güzel amel sahipleri bu gibi sorulara doğru cevap verirler. Bu gibi ölülere cennet kapıları açılır ve Cennet kendilerine gösterilir. Kâfir veya münafık olanlar ise bu sorulara doğru cevap veremezler. Onlara da Cehennem kapıları açılır, oradaki azap kendilerine gösterilir. Müminler nimet içerisinde, sıkıntısız ve huzurlu yaşarken, kâfir ve münâfıklar ise kabirde azap göreceklerdir (bk. ez-Zebîdî, Tecrîdi Sarih, terc. Kamil Miras, Ankara 1985, IV 496 vd.).
Kabirde azap ve nimetin varlığını gösteren birtakım ayet ve hadisler vardır. Bir ayet-i kerimede;
"Firavun ve adamları sabah-akşam ateşe atılırlar. Kıyametin kopacağı gün de denilir ki; Firavun hanedanını ateşin en şiddetlisine sokun."(Mümin, 40/46)
buyurulur. Buna göre kıyamet kopmadan önce de yani kabirde de azap vardır. Peygamber Efendimiz (asv);
"Allah, iman edenlere bu dünya hayatında ve ahirette, o sabit sözlerinde daima sebat ihsan eder." (İbrahim, 14/27)
ayetinin kabir nimeti hakkında indiğini açıklamıştır. (Buhârî, Tefsîr, sure: 14).
Kabir azabı ile ilgili hadis kitaplarında pek çok hadis-i şerif zikredilmektedir. Bunlardan bir kaçı şöyledir:
Hz. Peygamber (s.a.s) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki ölülerden biri hayatında koğuculuk yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında: "Bu iki dal kurumadığı sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur." (Buhârî Cenâiz, 82; Müslim, İmân, 34; Ebû Dâvud, Tahâret, 26) buyurmuşlardır.
Hz. Peygamber (asv) diğer bir hadislerinde şöyle buyururlar:
"Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur." (Tirmizî, kıyamet, 26).
Başka bir hadiste de şöyle buyurur:
"Ölü mezara konulunca, birine Münker, diğerine Nekir adı verilen siyah mavi iki melek gelir; ölüye derler ki: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" O da şöyle cevap verir. "O, Allah'ın kulu ve Resuludur. Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed de O'nun kulu ve elçisidir." Bunun üzerine melekler; "Biz senin böyle diyeceğini zaten bilmekte idik", derler. Sonra onun mezarını yetmiş arşın genişletirler. Daha sonra bu ölünün mezarı ışıklandırılır ve aydınlatılır. Daha sonra melekler ölüye: "Yat ve uyu " derler. O da; "Aileme gidin de durumu haber verin" der. Melekler ona; "Zifafa giren ve sadece en çok sevdiği kişi tarafından uyandırılan şahıs gibi, mahşer gününe kadar sen uyumana devam et." derler."

"Eğer ölü münâfık olursa, melekler şöyle der: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" Münâfık da şöyle cevap verir: "Halkın Muhammed hakkında bir şeyler söylediklerini işitmiş, ben de onlar gibi konuşmuştum. Başka bir şey bilmiyorum." Melekler ona; "Böyle diyeceğini zaten biliyorduk" derler. Daha sonra yere "Bu adamı alabildiğine sıkıştır" diye seslenilir. Yer de sıkıştırmaya başlar. Öyle ki o kimse kemiklerini birbirine geçmiş gibi hisseder. Mahşer gününe kadar bu sıkıntı devam eder." (Tirmizi Cenâiz 70).
Kur'an'da şehitlerin kabir hayatıyla ilgili olarak şöyle buyurulur:
"Allah yolunda öldürülenleri, sakın ölüler sanmayın. Bilâkis onlar diridirler. Rableri katından rızıklandırılmaktadırlar." (Âli İmrân, 3/169),
"Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilâkis onlar dirildirler. Fakat siz farkında değilsiniz." (Bakara, 2/154).
Kabir azabının yalnız ruha mı, yoksa bedene mi olacağı konusuna gelince:
Ölüm yokluk değildir. Daha güzel bir alemin kapısıdır. Nasıl ki, toprak altına giren bir çekirdek, görünüşte ölüyor, çürüyor ve yok oluyor. Fakat gerçekte daha güzel bir hayata geçiş yapıyor. Çekirdek hayatından ağaçlık hayatına geçiyor.
Aynen bunun gibi, ölen bir insan da görünüşte toprağa giriyor, çürüyor ama geçekte berzah ve kabir aleminde daha mükemmel bir hayata kavuşuyor.
Beden ile ruh, ampul ile elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmuyor ve var olmaya devam ediyor. Biz onu görmesek de inanıyoruz ki, elektrik hala mevcuttur. Aynen bunun gibi, insan ölmekle ruh vücuttan çıkıyor. Fakat var olmaya devam ediyor. Cenab-ı Allah ruh’a münasip daha güzel bir elbise giydirerek, kabir aleminde yaşamını devam ettiriyor. Ruh, mükafatı veya cezayı bu yeni giydiği elbise ile görecektir.
Bu sebeple Peygamberimiz (asv),
“Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, yada Cehennem çukurlarından bir çukurdur.”

buyurarak, kabir hayatının varlığını ve nasıl olacağını bize haber veriyor.
İmanlı bir insan iyileşmeyen bir hastalıktan ölürse şehittir. Böyle şehitlere manevi şehit diyoruz. Şehitler ise kabir hayatında serbest dolaşırlar. Kendilerinin öldüğünü bilmezler. Sanki yaşadıklarını zannederler. Sadece daha mükemmel bir hayat yaşadıklarını bilirler. Peygamberimiz (asv),
“Şehit ölüm acısını hissetmez.” buyurur.
Kur’an-ı Kerim de şehitlerin ölmediği bildirilir. Yani kendilerinin öldüğünün farkında değillerdir. Mesela iki adam düşünün. Rüyada çok güzel bir bahçede beraber bulunuyorlar. Biri rüya olduğunu bilir; diğeri ise rüya olduğunun farkında değil. Hangisi daha mükemmel lezzet alır? Elbetteki rüya olduğunu bilmeyen. Rüya olduğunu bilen, "şimdi uyanırsam şu lezzet kaçacak" diye düşünür. Diğeri ise tam ve gerçek lezzet alır.
İşte normal ölüler, öldüklerinin farkında olduğu için lezzetleri eksiktir. Halbuki şehitler öldüklerini bilmediğinden aldıkları lezzet tamdır.
İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler. Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür. Hatta şehitlerin efendisi Hz. Hamza (ra) pek çok insana yardım bile etmiştir ve halada yardım ettiği insanlar vardır.
Ruhlar aleminden anne karnına gelen insanlar, oradan dünyaya doğarlar. Burada buluşup görüşürler. Aynen bunun gibi bu dünyadaki insanlar da, ölüm ile öbür tarafa doğarlar ve orada dolaşırlar. Nasıl ki buradan öbür tarafa gideni uğurluyoruz. Kabir tarafından da buradan gidenleri karşılayanlar var. İnşallah bizleri de başta Peygamberimiz (asv) olmak üzere, bütün sevdiklerimiz orada karşılarlar. Yeter ki bizler Allah’a gerçek kul olalım.
Yeni doğan çocuğu burada karşıladığımız gibi, buradan öbür tarafa giden bizleri de inşallah dostlarımız karşılayacaktır. Bunun şartı Allah’a iman, O’na ve Peygamberine (asv) uymak ve iman ile ölmektir.




HAKİKATLER KARŞISINDA BİRAZ SÜKUT ETMENİZİ ÖNERİRİM ZİRA SÖZLERİNİZ KÜFRE GİREBİLİR

kamer34 19 Şubat 2012 13:33

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
Alıntı:

İqra Üyemizden Alıntı (Mesaj 159830)
İslamda böyle bir uygulama yoktur.Ne peygamberin nede sahabenin hayatında buna rastlanmamıştır.
Bu uygulamanın hiç bir sahih dayanağı yoktur.
Yukarıda adını saydığınız kişiler Vahyi olandan değil geleneksel olana dair fetvalar vermiştir.
Ölen kişiler peygamberde olsa ardından gönderilecek hiç bir şey kendilerine yarar sağlamaz.
Sadece Yasin suresinde geçen "Ardında bıraktığı eserleri yazılır" ifadesi,iman üzere ölen ve ardından Allahın rızasına uygun devam eden ameller bırakanların öldükten sonrada sevap kazanılacağıdır.

Gerisi geleneksel din anlayışının ürünüdür...


“Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün.”
Nisa/61

“Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.”
Bakara/13


Ben herzaman söylemişimdir...insan önce adam olacak ...sonra müslüman olacak.....sonra prof olacak.......Çünkü adam olamamış insanlar müslüman olduktan sonrada ümmetin başına bela olurlar...


Dünya kadar kitap okuyup bu kitaplardan nasiplenememiş insanlara bakın Kuran ne diyor......


“Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşımış EŞEĞİN durumu gibidir.....Cuma/5


İnsanlara yaptığınız amelin kuran da sünnette sahabilerden delil yok denildiği halde insanlar halen biz atalarımızı bu yol üzere bulduk ve buldan şaşamyız derler....


Onlara; "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde, derler ki; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı (buna uyacaklar)? (Lokman Suresi, 21)

Hayır; dediler ki: "Gerçekten atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu biz onların izleri (eserleri) üstünde doğru olana (hidayete) yönelmiş (kimse)leriz." (Zuhruf Suresi, 22)

İslam dininde insanlar hüccetmiş gibi insanların abuk subuk fetvalarından delil getirilmez...... Bakın bu mantığa Allahın verdiği tokat gibi cevaba bakalm.....


“Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?”Maide/104

Prof olmak eğer allahın katında değer teşkil etmiş olsaydı SAMİRİ profların şeyhi sayılırdı......Fakat samiriler her çağda varlıklarını gösterirler.....

bilinmez 19 Şubat 2012 14:34

Cevap: Hatim sevabı birden fazla kişiye bağışlanabilir mi?
 
KAMER34 dün yazdıklarından sonra bir şey yazmayacaktım ama bi müslüman olarak bidaha kıa bi açıklık getireyim dedim...

Sayın talibetün,bakın siz önce karşınızdakinin ne dediğini bi anlayın sonra savunmaya geçin...

Kısaca ben ve kuran ve kuranın pıratiği olan peygamber ilişkimi kısaca anlatayım..

Syın ablam,ben fikrimi ve pıratiğimi kurandan alır daha sonra gelen bütün ,söz[hadis] ,tarihi malumatıda kuranın anlatımına göre değrlendiririm ,yani kuran metedolojim budur....Kuranın verdiği bilgiye uymayan ve hangi hadis kitabında olursa olsun isterseniz yüzbinlerce sahabiye mal edilen bi bilgiyi asla ve asla kabul etmem...

Düşünün Alah rasulunun VEDA HUTBESİ,nin bile yüzbinlerce sahabi tarafından dinlenildiği söylenmesine rağmen,üç ayrı versiyonu vardır..

.1.size şu emanetleri bırakıyorum onlara uyarsanız doğru yolda olursunuz bu emanetler,KURAN VE SÜNNET...[EHLİ SÜNNET KAYNAKLARI]

2.Size şu emaneti bırakıyorum onlara uyarsanız doğru yolda olursunuz bunlar,KURAN VE EHLİ BEYTİMDİR.[ŞİA KAYNAKLARI]

3.Size şu emanetleri bırakıyorum onlara uyarsanız kurtulursunuz bu emanet KURANDIR...

Şimdi sayın talibetün sizce,ehli sünnetin,şialarca şianın,bazı kesimlerinde sadece KURAN diyenler var ve hepsinin dayanağıda HADİSLERDİR...ve bu veda hutbesi bi kaç kişi tarafından değil yüzbinlerin şahid olduğu söylenir,böyle yüzbinlerin şahid olduğu tarihi bi olayda böyle farklı 3 versiyon varsa,diğer hadis olarak verilenlerde artık siz düşünün...

Tekrar diyorum ben kuranın verdiği fikirle fikrimi oluşturur daha sonraki bilgileride kurana uyuyorsa alır öylede uygularım,ve savunmamıda peygamberin pıratiği olan kuran ile yaparım

Siz ve sizin gibi düşünen gelenekçiler,ilk başta bi FİKİR OLUŞTURURSUNUZ,sonrada kurandan değil,rivayetlerle fikrinizi savunursunuz...

Gelelim beni anlamak yerine önyargılı anlamadan savunmanıza,

Bakın sayın talibetün ben KABİR HAYATI YOKTUR DEMEDİM,KABİR AZABI YOK DEDİM,
Kuranda kabir hayatının olduğunu bununda sadece UYKUDAN İBARET OLDUĞUNU YİNE KURAN DİYOR KABİR İLE İLGİLİ AYETLERE BAKIN[Yasin süresi,50,51,52ye bakın]..

Ayrıca azabın ve mükafatın ve hesab ile ilgili ayetlere bakıncada,sorgulamanın mahşerde,ceza ve mukafatında cennet ve cehennemde ile olacağını rabbimizin beyanı kuran diyor...

Ben kuranın ve kuranın pıratiği olan rasulullahın fikrini,siz ise rivayetlerin,ve gelenekçilerin fikrini savunuyorsunuz...

Ayrıca müminun 46.ayette kabir ile ilgili değildir,fravun ve onunla birlikte olanlara has bi uygulama ile ilgilidir ayetin siyak ve sibakınada mı bakmadınız...

not.Ayrıca ben sizden uygulamanızı bırakmanızı değil,inandığım doğruları yazıyorum,siz uygulamanıza devam edin sayın talibetün..


SAAT: 04:42

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306