Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Sorularla Sureleri Tanıyalım (https://www.forum.medineweb.net/203-sorularla-sureleri-taniyalim)
-   -   Taha Suresini Sorularla Tanıyalım (https://www.forum.medineweb.net/sorularla-sureleri-taniyalim/29270-taha-suresini-sorularla-taniyalim.html)

ÂlâLeyl 14 Kasım 2017 17:48

Asayla yaprak silkelemenin, asaya yaslanmanın dışında bence asanın koruyucu olma yönü daha ağır basar. Herhangi bir saldırıda onunla insan kendini koruyabilir.

Tıpkı ayakkabı gibi koruyucu bir nesnedir asa da. Ve yine tıpkı ayakkabı gibi mülktür en nihayetinde. Ve Hz. Musa'dan ayağındaki mülkü bırakması istendiği gibi elindeki mülkü de bırakması istenecektir. Ve koruyucu olan asa bir anda yılana dönüşecek. Başka bir sürede bahsedildiği kadarıyla Hz. Musa oradan derhal kaçmak isteyecektir.

Koruyucu asa bir anda yılana, Hz. Musa'nın ilk nazarında bir nevi düşmana dönüşür. Sonra da Allah, Hz. Musa'ya yılanı tutmasını emreder. Hz. Musa, kendisini eski koruyucusu olan Asa-yılandan koruyabilecek midir?

Allah, TâHâ süresi boyunca Hz. Musa'ya iki kez korkmamasını emreder.

1. Korkma emri: Yılan-asayı tutmadan hemen öncedir. Hz. Musa yılanı tuttuğunda yılan asaya dönüşecektir.
2. Korkma emri: Asa-yılanı brakmadan hemen öncedir. Hz. Musa asayı bıraktığında asa yılana dönüşecektir.

Birbirinin tam zıttı iki farklı durumda insanın korkması... ve koruyan Rabbimizin her iki durumda da kulunu koruması... Sübhanallah.

Devam edelim:
Ve bugünkü sorumuzu soralım:

"Rahman arşa istiva etti," ayetini bilirsiniz. Hükümdarlık ilanıdır bu. En yüce otorite olmanın ilanıdır. Hemen önceki ayetinde Allah "Yaratıcı" olduğundan bahseder. Bu ayetin hemen sonrasındaki ayette ise her şeyin "Sahibi" olmasından bahseder. Bu ayette de yarattığı ve sahibi olduğu her şeyin üzerinde mutlak otorite sahibi olduğunu beyan eder.

Sorum şu: Neden Rabbimiz Rahman ismi ile hükümdarlığını ilan eder? Neden Kahhar ya da neden Cabbar ismiyle değil de merhamet eden, koruyan ve insana her türlü ihtiyacını temin eden Rahman ismiyle arşa istiva eder?

Bir bebeğin korunup bütün ama bütün ihtiyaçlarının karşılandığı anne "rahmine" isminden veren RAHMAN'ı zikrediyoruz.

Merhamet eden, koruyan, insanın bütün ihtiyaçlarını karşılayan Rabbimizin "Korkan kişiye öğüt verdiği" bu sürede Rahman ismiyle arşa istiva ettiğini beyan etmesi sizce de yüce merhametinin en güzel göstergelerinden biri değil mi?

ÂlâLeyl 19 Ocak 2018 17:07

Korkma konusu üzerinde birkaç şey daha söylemek istiyorum.

Huşu kelimesini değil de "La Tehaf!" derken kullanılan H-F harflerinden türetilen korku kelimelerine odaklanacağım.

Yukarıda Hz. Musa'ya korkmamasını emreden iki ayetten bahsetmiştim. Bu iki farklı ayetteki "Korkma!" emri sadece Hz. Musa'ya yöneliktir.

46. ayetteki Hz. Musa firavuna gitmeden hemen önceki korkma emri ise çoğuldur. Hem Hz. Harun'a hem de Hz. Musa'yadır.

77. Ayetteki ise Hz. Musa'ya verilen başka bir emrin "neticesi" olarak karşımıza çıkıyor "korku sorunsalı": "...Kullarımla geceleyin yürü de onlara denizde kuru bir yol aç! Böylece yetişilmekten korkmaz, huşuya kapılmazsın."

46. ayette firavuna giderken, firavunun ülkesine giderken korkanlara korkmamalarını emrederken Rabbimiz.
77. ayette firavundan, firavunun ülkesinden ayrılanlara korkmamaları için yapmaları gerekeni emrediyor Rabbimiz.

112. ayette ise Rabbimiz müminlere şu müjdeyi vermekte:

Kim de mümin olarak salih amel işlerse, o, ne bir zulümden ne de (hakkının) çiğnenmesinden korkar.

ÂlâLeyl 10 Mart 2019 23:13

Eski mesajlarıma dönüp bakınca o günler canlandı gözümde. TaHa süresi sığınağım olmuştu. Özet geçersek iflas etmiştik, dükkanlarımızı satmıştık, arabaları vs. her şeyi elden çıkarmıştık ve ortağımız alacaklılarla bizi başbaşa bırakıp kaybolmuştu. Birisi bir mafya bulup yaşadığımız şehri bize zindan ediyordu. Tam o sirada babam da felç geçirmişti şeker ve tansiyondan. Hayatımızı mafya zindan ediyor. Diğeri ailemle tehdit ediyor ve kardeşimin adıyla yürüyen ortağımızda ortadan kaybolmuştu. Korku bi yana dehşet içindeydim ve TaHa süresi de korkana tezkir değil miydi zaten? Hz Musa da prensliği mısırda ailesini çölde ayakkabısını Allah'ın huzuruna girerken asasını da Allah'ın huzurunda terk ederek temizlenen değil miydi? Firavun halkı zorla bayram gününde topladığında Musa nın yenilişini izlesin herkes de müslüman olmasınlar diye herkese kendi rezil olmamış mıydı? Allah kendi silahıyla vurmamış mıydi onları?

Bana ve aileme yaşadığım şehri zindan eden mafyanın peşine polisin düştüğünü, evden eve kaçtığını, yaşadığı şehrin ona zindan olduğunu duydum.

Beni daha yeni felç geçirmiş babamla ve ailemle tehdit edenin ailesinin paramparça olduğunu eşinden ayrıldığını işini evini kaybettiğini duydum.

İş dünyasinda benim kardeşimin ismini kullanan ortağımızın sahte nüfus cuzdanı çıkardığını otel otel saklandığını duydum. Yani kardeşimin adını kullanan adamın kendi ismini kullanamaz hale geldiğini duydum. Şehrimizi bize zindan edenin şehrinin kendisine zindan olduğunu. Ailemle tehdit edenin ailesini kaybetmesini...

Bir dua ederdim Hz. Nuh'un duası. Rabbi enni maglubun fentesir. Rabbim ben mağlubum yardım et(yetiş)

Düşünmemiştim bu duadan sonra Allah'ın zalimleri helak ettiğini. Bilmiyordum fentesir kelimesinin "intikamlı bir yardım" olduğunu.

Tarık süresindr ne diyor Rabbimiz. "Onlar hileyle hile kurarlar. Hile kurarım bir hileyle. Sen onlara mühlet ver biraz zaman tanı."

Allah demiyor ki ben onlara mühlrt veriyorum. Allah SEN onlara zaman ver diyor. Bir duamıza bakar yani.

Elhamdülillah. Huzurun, selamın kıymeti, bildiğimi sandığımdan çok daha değerliymiş. Ve hissederek ögrendiğim bu sûre için de hamd olsun.

Bir rüyamda kütuphanedeydim. Her rafta Kur'an vardı. Sarıklı cüppeli ilim adamlarıyla doluydu içerisi. Muhteşemdi. Biri yaklaştı bana. Simsiyah cüppeli bambaşka bir yaratık. Bana bir kağıt verdi. Dedi ki biz birine bir şeyi buhranla öğretiriz. Ya da burhanla öğretiriz demişti. Emin deģildim. Korkuyla uyandım. Bir yandan o güzel kütüphaneye rüyaya geri dönmek istiyorum. Bir yandan korkuyorum.

Buhranın manasını biliyordum. Kapkara bir depresiflik hali. İçinden çıkılamaz durum. Burhanın manasına bakayım dedim çünkü ikisinden birini söylediğini düşünüyordum. Meğer ikisini aynı anda söylemiş. Burhan da yüzde yüz kanıt demekmiş.

Biz birine bir şeyi Buhranla/Burhanla öğretiriz.

Ben burhanın daha az sancılı olacağını düşündüğumden onu tercih ederim ) Doğrusunu Allah bilir. Ama TaHa süresini böylesine icten hisseder miydim buhran olmadan o da ayrı konu. Bilmek ile hissetmek. Akıl ile kalp diyelim. Allah'ın selamı üzerimize olsun. Selam/esenlik/huzur çok güzeldir. Kiymetini bilip şükredenlerden olalım inşallah.

ÂlâLeyl 13 Mart 2019 14:37

Alıntı:

SerkanKOSE_ Üyemizden Alıntı (Mesaj 414371)
Bunlar da Benim Sorularım ve Cevaplarım


1-TâHâ

2-Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ.
2-İndirmedik sana Kur'an'ı sıkıntı/zorluk olsun diye.


Soru 1: Tâ ya da Hâ harflerinden herhangi birini bile çıkaramayız. Her bir harf son derece önemlidir Kur'an'da. Hemen sonraki ayete "MÂ ENZELNÂ ALEYKEL KURÂNE..." diye vurgulanarak (Mâ 4 elif miktarı uzatılarak) devam edilir. Her bir harf önemliyse vurgulanan Kur'an'ın indirilmemiş olması durumunu düşünmek icap eder. Sorum şu: Kur'an eğer indirilmeseydi, günahlara batıp çıktıktan ve öldükten sonra Rabbimizin huzuruna yaka paça götürüldüğümüzde ne derdik?

Cevabım: "Bilmiyorduk," derdik. "Hiç ahiret diye bir şey olduğunu bilseydik, sorguya çekilmeden evvel, rezil rüzva olmadan evvel, yaka paça sürüklenmeden evvel elbette ayetlerine uyardık," derdik.


2. Sorum da şu: Kur'an'ın bize sıkıntı ve zorluk olsun diye indirilmediğinden bahsediliyor. Peki ya insanın sıkıntısı nedir Allah'ın zikredeceği kadar önemli olan sıkıntı nedir?

Bu soruyu Kur'an'a sorduğumda insanın ilk duası geldi aklıma. Öyle ya, ilk duamız en büyük sıkıntımıza dair olmalı değil mi? Ve ne diyoruz o duada: "Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz. Bizi doğru yola hidayet et!"

Öyle değil midir zaten, her nasıl bir durumun içinde olursak olalım bizim görevimz, en büyük sıkıntımız o durumun içindeyken bile doğru yolda olmak değil midir. Örneğin çok zengin bir kral ya da kraliçe de olabilirsiniz, Allah size mülk, iktidar, sağlık,sevdiğiniz bir eş, hayırlı evlatlar vs. her güzel şeyden vermiş olabilir ama insan hâlâ her adımında doğru yolda olmak zorundadır. Her kararında... Ya da elden ayaktan düşmüş, fakir, eşsiz, evlatsız da kalabilirsiniz ama hâlâ insanın sıkıntısı o durumun içindeyken de en doğru yolda olmaktır.


Şimdi tekrar edelim:

İlk sorumuzun cevabı "Eğer Kur'an indirilmeseydi Allah'ın huzurunda ne derdik?" Bilmiyorduk, bilseydik elbeteki ayetlerine uyardık derdik.

İkinci sorumuzun cevabı: İnsanın tek sıkıntısı en doğru yolda olmaktır.


Tâ Hâ Süresinin ilk iki ayeti bu soruları sorduruyor ve bu cevaplara ulaştırıyor.

Bakalım TâHâ Süresinin son iki ayetinde Rabbimiz ne buyurmakta:


134-Eğer Biz, onları bundan önce bir azap ile helak etmiş olsaydık: «Ey Rabbimiz, ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de biz alçak ve rezil olmadan önce ayetlerine uysaydık.» diyeceklerdi.


135- De ki: «Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyin bakalım; çünkü yakında, doğru yol sahiplerinin ve doğru gidenlerin kimler olduğunu bileceksiniz!


Yukarıdaki yazı ile ilk iki ayetin son iki ayetle birbirini tamamladığını bir miktar anlatmaya çalışmıştım. Şimdi 3. ayet ile sondan 3. ayetin birbirini nasıl tamamladığını göstermeye çalışacağım.

Rabbimiz diyor ki 3. ayette:

إِلَّا تَذْكِرَةً لِّمَن يَخْشَىٰ

İlla tezkiratelli mey yahşa.

Ancak tezkirdir(öğüttür) huşu sahiplerine.

Kur'an'dan bahsediliyor. Bir önceki ayette niye Kur'an'ın indirilmediğinden bahsedilmişti (teşka olsun diye indirilmemiştir). Şimdi de indiriliş nedeni belirtiliyor.

Yalnız öncelikle şuna dikkat çekmek isterim ki Allah KİTAP kelimesini kullanmıyor, KUR'AN kelimesini kullanıyor. Bu da benim KİTABIN TAMAMINA değil OKUNMAKTA OLAN'a odaklanmama neden oluyor. Yani "Huşu duyana tezkir (öğüt) olanın bütün bir kitaptan ziyade okunmakta olanda özel olarak işleneceğine dair bir fikir veriyor.

Huşu duymak, kalbin derin bir korku saygı ve veya sevgi ile dolup taşması olarak açıklanır.

Burada Rabbimiz "Allah'a huşu duyana" tezkir dememiştir. İki deniz mürekkep olsa Allah'ın kelimeleri tükenmez ve Rabbimiz dileseydi kendisine huşu duyanları kastettiğini belirtirdi ama çok daha kapsayıcı bir öğütle karşı karşıyayız. Öyle bir öğüt ki Allah ve Allah'ın'ın dışındakilere huşu duyanların tamamına verilen kapsayıcı bir öğüt.

Şunu da kapsamakta ve bana düşündürmektedir:

Allah'ın dışındakilere bakıp "ilahi bir huşu" duyanlar için de "Kur'an" bir tezkirdir.

Şunu kastediyorum. Mesela bir sineğe bakıp bile huşu ile Allah'ın varlığına, birliğine ikna olanlar, gökyüzünde, yıldızlarda, ağaçta, çiçekte Allah'ın ayetlerini görenler. Huşu içinde olanlar. Allah'ın varlığını her şeyde görenler için bir tezkirdir. Çünkü huşu ile her şeyde Allah'ı görebilen insan iman sahibidir ve o kişinin zaten mucizeye değil, tezkire(öğüte) ihtiyacı vardır. İmanla, huşuyla dolu olan birisi neden mucize istesin ki, bir sinekte bile zaten Allah'ın ayetini/mucizesini görmektedir. İnanan insan için mucize faslı bitmiş, bu "muhteşem" varoluş içerisinde nasıl yürüyeceğini öğrenme evresi başlamıştır.

Yani HUŞU DUYANLAR öğüde ihtiyaç duyarken.
Huşu duymayanlar Allah'ın ayetlerinin bütün her şeyi sardığını görmeyenler ise mucizeye yani Allah'tan bir ayete ihtiyaç duyarlar.


3. Ayet bana bunları düşündürürken bakalım sondan 3. ayette Rabbimiz ne diyor:


وَقَالُوا لَوْلَا يَأْتِينَا بِآيَةٍ مِّن رَّبِّهِ أَوَلَمْ تَأْتِهِم بَيِّنَةُ مَا فِي الصُّحُفِ الْأُولَى ﴿١٣٣﴾

133.Ve kâlû lev lâ ye’tînâ bi âyetin min rabbihî, e ve lem te’tihim beyyinetu mâ fîs suhufil ûlâ.
“Bize Rabbinden bir âyet getirse olmaz mı?” dediler. Evvelki sahifelerde beyyineler (açık deliller, ispatlar) onlara gelmedi mi?















KONUYA DAİR A'LA SÜRESİNİ BURAYA KOYMAM GEREKİYOR. LÜTFEN ARAPÇASINI DA TÜRKÇESİNİ DE OKUYUN.

87-A'LA:

1. Sebbihısme rabbikel'a'la.
2. Elleziy haleka fesevva.
3. Velleziy kaddere feheda.
4. Velleziy ahrecelmer'a.
5. Fece'alehu ğusaen ahva.
6. Senukriüke fela tensa.
7. İlla ma şaallahü innehu ya'lemülcehre ve ma yahfa.
8. Ve nüyessirüke lilyüsra.
9. Fezekkir in nefe'atizzikra.
10. Seyezzekkerü men yahşa.
11. Ve yetecennebühel'eşka.
12. Elleziy yaslennarelkübra.
13. Sümme la yemütü fiyha ve la yahya.
14. Kad efleha men tezekka.
15. Ve zekeresme rabbihi fesalla.
16. Bel tü'sirunelhayateddünya.
17. Vel'ahıretü hayrün ve ebka.
18. İnne haza lefissuhufel'ula.
19. Suhufi ibrahiyme ve musa.


1 - Rabbinin yüce adını tesbih et.

2 - Yaratıp düzene koyan O'dur.

3 - Takdir edip hidayeti gösteren O'dur.

4 - Otlağı çıkaran,

5 - Sonra da onu karamsı bir sel köpüğü haline getiren O'dur.

6 - Bundan böyle sana Kur'ân'ı okutacağız da unutmayacaksın.

7 - Yalnız Allah'ın dilediği başkadır. Çünkü o açığı da bilir, gizliyi de.

8 - Seni en kolay yola muvaffak kılacağız.

9 - Onun için öğüt ver, eğer öğüt fayda verirse.

10 - Huşusu olan öğüt alacaktır.

11 - Eşka olan da ondan kaçınacaktır.

12 - O ki, en büyük ateşe girecektir.

13 - Sonra ne ölecek onda, ne de hayat bulacaktır.

15 - Rabbinin adını anıp namaz kılan.

16 - Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz.

17 - Oysa ahiret daha hayırlı ve daha kalıcıdır.

18 - Kuşkusuz bu ilk sahifelerde vardır,

19 - İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde.

ÂlâLeyl 25 Mart 2019 13:10

TaHa Süresinin ayetlerinin baştan ve sondan birbirini tamamladığını söylediğimde bunu garip karşılayanlar olabilir. Peki bunu nasıl delilllendirebiliriz. Aklın inkar edemeyeceği şekilde bir ispat yolu var mıdır? Vardır. Şöyle ki:

İki tane aynı şeyi söyleyen ayet bulursunuz ve kendilerini sondan-baştan tamamlayan ayetlerin de aynı şeyi söyleyip söylemediğine bakarsınız.

Hemen bakalım:

Hz. Musa'ya asasını yere atması söylenmiştir. 20. Ayette şöyle denir: "Bıraktı, bir de ne görsün, o, bir yılan olmuş koşuyor."

66. ayete bakalım: "Haydi, siz atın dedi!" dedi. Bir de ne görsün, onların ipleri ve sopaları yaptıkları sihirden dolayı ona, koşuyorlar şeklinde görünüyor."


Bu iki ayet içerik/derin anlam olarak büyük farklar barındırsa da görüntüde birbirlerinin neredeyse aynısı. Birazdan, sondan 20. ayet ile sondan 66. ayetlere bakacağız. Eğer onlarda birbirlerine benziyor ise aklın inkar edemeyeceği bir burhan ortaya koymuş olacağız.

Bakalım:

Sondan 20. Ayet: "Bir zamanlar meleklere, 'Adem'e secde edin!" emretmiştik. Hemen secde ettiler, ancak İblîs (bu emri uygulamamak için) diretti."

Şimdi de sondan 66. ayete bakalım: "Sonunda bütün büyücüler, secdeye kapandılar, 'Harun ile Musa'nın Rabbine iman ettik!" dediler.



Allah'ın selamı üzerimize olsun.


SAAT: 01:59

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321