![]() |
Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Arkadaşlar Buradan Bir Soru İle Konuyu Açmak İstiyorum ; Bir İnsanın Şeyhe, Sohbet Arkadaşına, Yahut Kendisini Yetiştirme Görevini üstüne almış birisine Körü Körüne İtaat Etmesi, Ne derse yapması, "Ben Bilmem, Şeyhim Bilir" demesi sizce doğrumudur ? Doğru ise şartları ne olmalıdır, Nasıl Olmalıdır ? Not: Lütfen alıntı yazı yapmayalım, düşüncelerimizi yazalım . Düşüncelerimizin arasına Alıntılar serpiştirebiliriz tabiiki, bir nevi beyin fırtınası estirelim. Selam ve Dua İle... YAĞMUR |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) ben bilmem şeyhim bilir demek benim aklım şeyhimin aklıdır,o ne düşünürse ben onu düşünürüm demektir.ve insanın doğasına aykırı bir davranıştır.Allahu Teala her insanı biricik olarak,birey olarak yaratmış ve onu diğer mahluklardan ayıracak AKIL nimeti ile donatmıştır.nitekim Kuran ı Kerimde düşünmezmisiniz?akletmez misiniz? diye insanın kendi beyinlerini kullanarak, taklitten kurtulup,imanımızı tahkik seviyesine içselleştirmekle emrolunmuşuz.. bir de ahiret gününde her birey tek tek hesaba çekilecek,orada şeyh,dost ta neticede bir kuldur.onlar da kendi imanlarından sorumlular.biz bu aklımızı kullanmayacaksak,arayıp sorgulamayacaksak insanlığımızın ne gereği vardır o halde?nasıl eşrefi mahlukuz?taklitle mi?düşünmeyerek mi?şeyhimizin imanıyla mı kurtulacağız... aslında islam dünyasının içinde bulunduğu durum da buna benzer niteliktedir. bu durum yüzünden maalesef ilim ,bilgi,düşünce üretimi yok...insanlar hazırcılığa alışmışlar.ben bilmem hocam bilir, ben bilmem şeyhim bilir...soyutlamışız kendimizi,aklımız ermez aman orada kalalım diye... insanın dilerse hocası, şeyhi, bağlı bulunduğu bir cemaat tabi ki olacaktır.ama bunu dogmatikleştirmek, onlar ne derse onun dışına çıkmamak mantığın kurallarına ters.madem birinin sözünden dışarı çıkmayacağız,bu kaynak neden Yüce kitabımız olmasın?insanlar şeyhleri kadar Kuran a sahip çıksalardı bu gün bu islam alemi bu noktada olmazdı diye düşünüyorum acizane.fakat söylediklerim kesinlikle yanlış anlaşılmasın... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Düşünme kabiliyeti verilmiş olan insanın şeyhim ne derse o demesi verilen nimete nankörlüktür.Günümüz koşullarında islamın yalnız yaşanılması biraz zor.O yüzden de kişinin bir gruba dahil olması bence olması gerekendir.Hadis-i Şerifler doğrultusunda konuya bakarsak Efendimiz yolculuğa çıkınca aranızda birini vekil tayin edin diye buyuruyor.Ama burdan şu yargı çıkmasın "ne yani o vekil ne derse o mu olacak"hayır tabiki ben bu hadisten şunu anlıyorum yolculuk esnasında bile aranızda kabiliyetli bir vekil seçin kaldı ki islamı yaşarken bir vekil seçmek olasıdır.Ama başka bir hadis-i Şerifte de Efendimiz şöyle buyuruyorlar.İtaat ettiğiniz insanların yanlışını görürseniz bu yanlışı kendine bildirin ve gerekirse ayrılın şeklindeydi özet olarak.Demek ki bir Şeyhe bağlanabiliriz ama mantığa aykırı görünen durumlar söz konusu ise bize verilen nimeti -akıl nimetini- kullanmalıyız.Nacizane... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) HERŞEYİN İSLAMCASINA ale re's wel ayn.. şeyhin islamcasına, müridin islamcasına, bağlılığın islamcasına, tarikatin islamcasına,şeriatin islamcasına, başım gözüm üzere kabul ediyor,başımın tacı eyliyorum. müridlerinden maddi ve sair beklenti içerisinde olan şeyhe, dünyevi beklenti içerisinde,murailik enfeksiyonu kapmış her davayı red ederim onun adı islam olsa da.. benim şeyhim bilir diyenler,cehaletin doruğundalar...tamam imamındır,mürşidindir,şeyhindir.... ama aklın ferasetin imanın herşeyin değildir. bu bağlamda islamcası ise başım üzere,bel'amcası ise euzu billah... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Peki, şeyh olayının çok uç örnekleri var, diyelim ki şeyhe tam teslimiyet şart, nasıl derlerdi, gassal elinde meyyit, mürşit elinde mürid” sözünü darbı mesel getiriyorlar. Şeyhlere ÖLÜ GİBİ TESLİM OLMAK caiz midir? diye bir soru atayım ortaya, yine uçtan bir örnek vereyim, mevlana ile şemsi tebrizi olayında misal şemsi tebrizi mevlana'ya diyor ki , canım kadın çekti bana bir kadın bul, mevlana hemen karısını sunuyor, başka bir zaman bir oğlan çocuğu canım çekti diyor, bizim mevlana K.S hemen kendi oğlunu veriyor al diyor , şeyhlerin özellikle kendisine tabi olanlardan istedikleri bu , bu uç örnek ile teslimiyeti nasıl değerlendiriyorsunuz arkadaşlar ? |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Arkadaşlar mevlanaya, misale takılmayalım, en uç teslimiyet örneklerinden bahsediyoruz, şeyhiniz size diyor ki: Biz ne söylersek, ne dersek, ne istersek istisnasız Y-A-P-A-C-A-K-S-I-N-I-Z !... Biz de sizin teslimiyetinizden emin OLACAĞIZ!.. Olayı mevlana-şems ile sınırlamayalım lütfen, haya sınırlarını zorlasak da soru bu.. Daha başka türlü şöyle yazalım : Tasavvuf adabıyla ilgili biraz kitap karıştıranlar şu ifadeyi mutlaka okumuşlardır: “Bir mürid, mürşidine hiç itirazsız teslim olmalıdır. Öyle ki, bir ölü, yıkayıcısına nasıl hiç itiraz etmez, ne tarafa çevirse dönerse, mürid de mürşidine karşı böyle olmalıdır. Mürşidine ‘niçin?’ ‘neden?’ diye itiraz eden kimse maksadına eremez.” Gerçekten de bütün tasavvuf kollarında mürşidler, müridlerinden bu manada bir teslimiyet isterler. Ancak böyle bir teslimiyet anlayışı eleştirilmekte ve şöyle itiraz gelmektedir: 1_“Mürşid de olsa, bir insana bu derecede teslim olmak doğru olabilir mi? 2_Böyle bir teslimiyetin dinde yeri, terbiyede gereği var mıdır? 3_Bu durum, insan hürriyetini yok etmek ve birilerinin esaretine girmek değil midir? 4_Allah ve Rasulü’nden başka emirlerine itiraz edilmeyecek kimse var mıdır? 5_Mürşid hiç yanılmaz mı? 5_Yanılırsa, onu uyarmak ve yanlışını göstermek gerekmez mi? 6_Böyle yapan bir kimse niçin manevi terbiyede yolda kalsın?” Amacımız bu sorulara, tasavvuf ekseninde cevap aramak bulmak , mürşidi olan arkadaşlar da kendilerinden örnekler verebilirler ... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Alıntı:
Yağmur Hocam verdiğiniz örneği ilk kez duyuyorum.Kaynağını belirtirseniz aklımdaki soru işaretleri temizlenmiş olacak... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Arkadaşlar cevapsız sorular kaldı, onlara da cevap verelim lütfen... Kul iradesi ile teslimiyet olayına bir göz atıp, düşüncelerinizi yazsanız ? ÖRNEĞİN : islamda kul iradesi varmıdır ? Şeyhe Teslimiyet olayında kul iradesi nerededir ? Sizin yaratıcınız Allah cc. olduguna göre, size kendi nefesinden verdiğine göre, Ve sizler allah cc.in düşünce ilinde yarattugı kullar iseniz, Ve düşüncesindeki sen konuşunca, Sizden konuşan kimdir ? O diyeceksiniz gayri insiyaki, Yine sorular devam ediyor, O'ndan başka ne var Kainatta ve sizin elinizde olan, sizden olan , sizin sahip oldugunuz vs vs.. Hiç diyeceksiniz , O cc. olmasa, ne konuşabilirsiniz, ne yürüyebilir, düşünebilirsiniz vb.. DEvam ediyorlar ve diyorlar ki, Siz O nun cc. ZERRESİSİNİZ, Bir sen , bir de O cc olabilir mi ? Yine gayri insikayki HAYIR diyorsunuz, ve size diyorlar ki: Az evvel siz seçme hakkınız oldugunu söylediniz, yani iradeniz oldugunu söylediniz, Siz yoksunuz ki, sizin seçme hakkınız olsun diyerek cevap veriyor ve kul iradesini reddediyorlar, her şey ALLAH cc.in keyfiyetindedir, o nasıl dilerse, kul öyle hareket eder diyorlar!... Neler düşünür, nasıl cevap verirsiniz ? |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Bu soruya hadisler ışığında nacizane cevap verdiğimi düşünüyorum...Özetle tekrar etmek gerekirse bir insan mürid olabilir ama düşünce ufkunda gerileme olmaksızın yani yeri gelince itaat boyutlarını aşmadanitiraz edebilir.Nihat Genç'in tıpkı sizin sorunuz gibi bu konu ile ilgili görüşlerini okumuştum. |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Ah Ah ki ne ah... Sizin bilmediğiniz neler neler var Siz mürşidliği sadece zikir telkini ve sohbetle daraltırsanız daha işimiz çoookkk... Zikirde bildirilen adede dikkat etmede titizlik, sohbetteki güzellikleri kendine nakşeylemeye titizlik falan , onlar sadece denizde bir damla, yahut bir tek kum taneciği çölde... Küçük bir sıyrık bile değil aslında onlar... ( Dikkat hafife almıyorum , çok daha derin açılımları oldugunu ima ediyorum.. ) Neyse... Konuya başka açılardan devam etmek gerek... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) maşuk ve yağmur kardeşimizin parmak bastıkları noktalar çok farklıdır.aynı dili konuşuyormuş gibi gözüksede tamamen farklı gözlük farklı numara farklı kulvar...neden mi,,? maşuk kardeşimizin çizdiği profil,imanı islamı hadisi sünneti ayeti üzümsemiş,asrı saadet kimyası bozulmamış,derdi amacı insanların hidayetine /felahına sebep olmak,bu amaç için bir lokma bir hırkaya sığınmış,gözyaşıyla bakışıyla susuşuyla sohbetiyle iftihar tablosu haline gelmiş bir pofilden bahsediyor..buna abdulkadiri geylaniden tutun bediuzzamana kadar,bağdadiden tutun arabiye kadar,teymiyeden tutun kutuba kadar...bunların yolu yolumuzdur,onlara mürid olmak şereftir bizim için.onların elinde ölüde olurum diride... yağmur kardeşimizin çizdiği belki gördüğü,yaşadığı,şahit olduğu,duyduğu bir profil vardır ki ben de bu konuda bazen şahit olmuşumdur sanalda..gerek mağdurların gerek mağdur avcılarının beyanlarıyla..bu tiplerin gayesi amaçları,para,kadın,lüks yaşam,şöhret,şehvettir.amaçları için her yol mubahtır.müslüman kadını cariye yapacak kadar ahmak ve vicdansızdır.buna giden saf masum olduğu kadar ,akılsız cahil olan kadınların da ahmakça çabası...yakın zamanda bir örneği patlak verdi.müslüm fadime olayı.basının tuzağı,müslümün uçkuru,fadimenin şöhret amacı diyenler bizi bağlamıyor.ortada bir olay var ...kadın ticareti istismarı var.. yağmurun bu konuyu ısrarla bu kulvara,yaraya bastırmak,bu konuda bilinç bilgi elde etmek ettirmek ister..onun amacı tasavuf düşmanlığı falan değildir...topbaş hoca gibilere saygımız sevgisi/miz vardır olucaktır..Allah sayılarını artırsın inşaallah... Allah islamı kullanarak,gözyaşları üzerinde yaşam amaç edinen,kuran sünnetten uzak ahmaklara/zalimlere/manyaklara/hayvanlara/belhumadallara hidayet versin,vermiyecekse kahhar sıfatıyla tecelli buyursun. saygılar... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Yusuf 'u kaybettim Kenan ilindeYusuf bulunur Kenan bulunmaz..Aşkın pazarında canlar satılır[Satarım canımı alan bulunmaz....bu beyitler aklıma geldi nedense.Yusuf kamil mürşidi temsil eder belki deonu bulabilmek nasip işi.ortada bir pazar var.Adı üzerinde pazarTabiri caiz ise malın iyisi de var kötüsüde.N'pıcaz o zaman Seçmece bunlaaar geeel geeel diyen çoooook..Kimse kimseye zorla malını satamaz ama değil mi ?üç kağıtçı satıcı bulursa aptalı ne satmaz ki ?eee ??ben gidip uyanık olmazsam malın kötüsünü alırsam Antiqua]suçlu satıcı mı yoksa gereken dikkati göstermeyen ben mi ?Kardeşim öyle netten her duyduğunuza inanmayın. Ben netten değil kanlı canlgayrı müslim ülkelerdegayrı müslim ailelerdedünyaya gelip de Halıkıan fıtratına koyduğunu nefsiyle örtmeyiponun arayışıyla Hakk'ı bulan nice insanla tanıştım..Nasıl olurda HakkHakkı arayana vermez Hakkı ?Allah aşkına böyle insanlara pirim vermeyin |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Abdulmelik hocam, çok güzel anlattın amacımı, gayemi, düşüncelerimi, teşekkür ediyorum, Allah razı olsun, bundan daha güzel anlatılamaz idi.. Maşuk bir an gelip şöyle düşün; İslamdan bihabersin Ayetleri hadisleri bilmiyorsun Birkaç haram & helal dışında hiç bir bilgin yok gerçek islam hakkında, Adeta zırcahilsin,nereye bakacagını , bakman gerektiğini bile bilmiyorsun Eline bir meal alıyorsun, o meal bile seni açmıyor , yahu diyorsun bu kuran'da hep hikaye , Kaviimler gelmiş geçmiş, şu olmuş bu olmuş onları anlatıyor amma sıkıcı diyorsun Bilmiyorsun ki!.. İçindeki muhteşem dengeleri, anlatılanları anlayacak kafa da yok, Hikmet gözlüğü nedir onu bile bilmiyorsun, kaldıki o gözlükle bakasın Tamamen saf, iyi niyetlisin Adamın biri geliyor ve sana o güne kadar islamın bilmediğin nice güzellillerini anlatıyor Hiç bıkmadan günlerce saatlerce; O kadarda güzeel güzeel anlatıyor ki, sen de dinliyorsun ne işse ... Aklına kötü fesat hiç bir şey de gelmiyor, Aradan aylar geçiyor artık birşeyler sana nüfus etmeye başlamış, Öyle bir noktaya getiriyorlar ki saff cahil kızlarımızı Ya teslim ol, Yahut yok ol diyorlar Bu ilk adım, ki kız hiç bir yere falan da gidemiyor Eee islamın, güzelliklerin de çekiciliği var , tatlı dilin çekiciliği var Salak mı bu kız niye gitsin , ne güzel iste islamı öğreniyor, yaşamaya hevesleniyor Ama o teslim ol noktasından da muhakkak kendisinden birşeyler istiyorlar Kız zengin ise parasından pulundan Ne için neden sorusuna kılıf da hazır : Allah İçin! Allah için neyini verirsin ? Her şeyimi diyor insan , insanden beklenen de bu işte İspat et Nasıl ? Paranı ver, cariye ol veya Allah için şunu yap, bunu yap... Evli ise, Kocandan şunu al şu kişiye götür, yahut kocanı feda et ... Nedennnnnnnnnn yapmak zorundamıyım diyor kız Ya yaparsın, teslimiyetini görürüz Yahut bugun burada bu konuşmalar biter Sana mühlet :3 gün.. Düşün taşın , karar ver !... Şimdi buyur kardeşim, tüm islami bilgilerini , bugüne kadar öprendiklerini İnterneti, Kitapları her şeyi çöpe at Yanında islamı yaşayan, danışacagın bir ailen, bir buyugun falan da olmadıgını düşün Tammmaammen zııırrrcahill ol Soruyorum size ne yaparsınız arkadaşlar ????? NOT : Yaşanmış , adını vermek istemediğim bir bayan arkadaşımızın olayıdır bu , ve net ortamında olsun, reelde olsun aynı bu ve bunun gibi olaylar yaşanmaya devam etmektedir dikkat!... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Sen benim misalimi okumamışsın bilben ne dedim[/bırak bi iki bişey bilmeyi........Ben netten değil kanlı canlıgayrı müslim ülkelerdegayrı müslim ailelerdedünyaya gelip deHalıkıan fıtratına koyduğunu nefsiyle örtmeyip,onun arayışıyla Hakk'ı bulan nice insanla tanıştımTANIŞTIM[dedim..Ben diyeceğimi dedim.------Nasıl olurda HakkHakkı arayana vermez Hakkı ? |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Evladım, bu bayanlar hakkı aramaya bile başlamamışlar kiii İslamla yakından uzaktan alakaları yok diyorum Hakkı falan aramıyorlar, Sadece o sohbet onlarda o hissi uyandırıyor diyorum Nereye gideceklerini falan da bilmiyorlar diyorum Ellerinin altındakinden başka neyi dinleyecekler diyorum Gerçek hakk arayışı falan yok ortada İyi oku hikayeyi Sıfır noktasından bak sıfır ol !... Anlamıyorsun ki beni... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Alıntı:
İslam o kadar yüce ve o kadar mantık sınırları içinde olan bir dindir ki o dine mensup olan ve bu dini hakkkıyla bilen bir insan bu dinde uçanın ve sahtekarın işinin olmadığını çok açık görecektir.İslam dinine inanan biri olarak aynı konular bizim içinde geçerlidir.Ha ben bu şeyh mevzusunu [B]uygularmıyım hayır Almak istediğimi alırım bu kadar. Ne diyoruz [HIGHLIGHT=#ffff00]Konu İslamsa Gerisi Teferruattır [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [/HIGHLIGHT] |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Peki o gerisi teferruat olanların içinde kaybolup, islamı yaşayacagım diye heveslenip, eşek heriflerin elinde oyuncak olup , o teferruatlarda hayatlarını kaybedenlere ne diyeceğiz? İslamdan buzzzzzzzzzzzzzzzzzz gibi soğuyanlara ne diyeceğiz??????????? Kaale almayalım mı düşler ülkemin açamayan çiçeklerini? Banane başlarına gelmiş umrumda bile değil diyip, Köşeye mi çekilelim ?.... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Yahu İslamı yaşayan birinin zaten bunu idrak etmiş olması gerekmez mi? tam yorumları okuyamadım ama Alıntı:
Örneğin bu örnekteki şahıs gibi insanlar karşımıza çıktığı zaman ne yapıyoruzzz Elimizden geldiğince doğruları anlatmaya çalışıyoruz. |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) O a yı b yi dinlemesin.. Allah ı dinlesin. Allah'ın kendine örnek gösterdiğine yönelsin.. ........ eğer onda ihlas varsa korkma o zayi olmaz....... ....... ibrahim aleyhis selamı bilmez miyiz ? o aklıyla Allah'ı hakkı bulmadı mı ? .... o İHLASLA YÖNELDİ O YÖNELDİĞİ DE ONA HALİS YOLU GÖSTERDİ.. ... benim kendime faydam yoktur bana tabi ol diyemem sana sen Allah'In tabi ol dediğine tabi ol ...... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Soruyu değişeyim size, Nasıl yardımcı olacaksınız ? Tüm o kıza verilenleri , öğretilenleri Öyle bir silmek zorundasınız ki, oraya saf, temiz, gerçek islamı nakşedelim bu sefer .. O ilme sahip olmamız gerekmez mi? |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) günahsız kul var mıdır? vardır .peygamberler başka varmıdır..hayır.. allah kuranın pek çok ayetinin sonunda " hala akletmiyormusunuz gibi sözlerle bizi hep akletmeye çağırıyor... madem şeyhimin aklını kendi aklım kabul edecem,o hangi yöne derse o yöne gideceiğim...benim aklımın ne önemi var..şeyhim yarın günahlarımı savunup yerime ceza çekecek mi...? meçhul.. şeyhlerin rızaya erdikleri garant mi mi..bilemiyoruz... bu kadar bilinmez varke neden kendi bilinmezlerime soru cevabı aramayayım da onu kendim kabul edeyim... |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Arkadaşlar sürekli söledim, söylüyorum ve emin olun söylemeye devam edeceğim, Türkiye'de en uç noktada tarikatlarda tezahür eden bu zulüm gerçekten yürek parçalayıcı bir manzara arz etmektedir. "Mürid şeyhe tazim göstermeli, açık ve gizli durumlarda onu büyük tanımalıdır" 'Maksud'un ancak onun eliyle gerçekleşeceğine inanmalıdır.' 'İşlediğinin zahiri haram da olsa, şeyhi'nin yaptığına itiraz etmemeli, "Niçin böyle yaptın" dememelidir. Çünkü şeyhine 'niçin' diyen kişi asla felah bulamaz.' 'Zahiren şeyhden kötü bir durum sadır olabilir, fakat batini itibariyle o durum güzeldir.' Ahmet Dede'nin, Celaleddin Rumi hakkındaki şu sözü de şeyhin mürid üzerindeki yetki ve tasarrufunu ortaya koyması bakımından ilginçtir: 'Bugün cennete girmek onun rızasına, cehenneme girmek de onun gazabına bağlıdır’ (1) "Gerçek müridin alametlerinden biri de, şeyhi kendisine 'Şu fırına gir' dese girmesidir." "Bir adam Beyazıd'ın müridlerinden birine: Şeyhin mi büyük Ebu Hanife mi diye sordu. Mürid:Şeyhim! dedi. Sonra Ebu Bekir mi büyük senin şeyhin mi ? diye sordu, yine şeyhim dedi. O birer birer bütün sahabeyi saydıktan sonra Muhammed mi büyük şeyhin mi ? dedi. Yine şeyhim büyüktür dedi. En sonunda Tanrı mı büyük senin şeyhin mi? diye sordu. Ben tanrıyı şeyhimde gördüm, şeyhimden başka birşey tanımam.' dedi. Başka bir müride de Tanrı mı büyük şeyhin mi ? diye sordular. O da 'bu iki büyük arasında hiçbir fark yoktur' dedi. Yine müridlerden bir diğeri de: 'Bu iki büyükten daha büyük biri lazım ki bu farkı ortaya koysun' demiştir"(2) Tarikatların en önemli kurallarından biri müridin kendisini şeyhine ölünün kendini ölü yıkayıcısına bıraktığı gibi teslim olmasıdır. Kuran’ın aklımızı kullanmayı emretmesine rağmen !!! umum tarikatlarda körü körüne itaat esastır. Tarikat üyelerine akıllarını bir kenara bırakıp şeyhlerine tabi olmaları, aklın bu yolda yürümeyeceği anlatılır. Bu prensibi kabul edip şeyhe tabi olan kişiye şeyhin dünyadaki en üstün insan olduğunun iknası, kişinin maddi açıdan sömürülmesi, dine yapılan ilave ve eksiltmelerin yutturulması gayet kolay olmaktadır. Üstelik kişi aklı kenara bırakma prensibini kabul ettikten sonra üniversite bitiren okumuş müritle; cahil, okuma yazma bilmeyen mürit arasında bir fark kalmamaktadır. Bu nedenle bizi tarikat mensubu üniversite mezunlarının tavrı şaşırtmamalıdır. Çünkü bu kişiler tarikatların yapısı gereği aklını kenara bırakmış ve şeyhe teslim olmuşlardır. Bu tavrın neticesi ise cahil ile okumuşun, bilen ile bilmeyenin farkının kalmamasıdır. Araştırma yerine yutturma, düşünme yerine taklit esas olunca, tarikattaki herkesin inancı, hayata bakış açısı ve dini değerlendirişi tamamen şeyhiyle aynı olmaktadır. Hatta birçok zaman “aklı bırakma prensibi” kabul ettirildiği için şeyhten çok daha bilgili ve kültürlü bir kişi bile “Ben bilmem, Şeyhim bilir, Şeyhim diyorsa vardır bir hikmeti.” izahlarıyla şeyhin en saçma izahlarını bile yutmaktadır. LÜTFEN SÜRÜ PSİKOLOJİSİ OLAYLARINA DİKKAT EDELİM ! MÜSLÜMAN KOYUN OLMAZ !.. KOYUNLARIN AKILLARI YOKTUR, SİZLER EŞREFİ MAHLUK OLMAYA ULAŞMAK İÇİN YARATILDINIZ, EŞŞEKİ MAHLUK DEĞİL !.. Selametle... --------------- (1) - İ. Sarmış, Teorik ve Pratik Açıdan Tasavvuf ve İslâm, Sh. 92 (2)- A.g.e. sh 177 |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Hakiki Mürşid tam adaletle, tam abidiyetle, tamı tamına yaşar. O yüzden hakiki bir mürşid mürid'ine sakıncalı şeyler yapmasını söylemez kesinlikle. Çünkü hakiki mürşid Allah'tan en çok korkan, peygamberini en çok sevendir. Müridleri için Usve i hasenedir (güzel bir modeldir) bir bakıma. Söz gelimi hak bir mürşidin mesela şu ayetten haberi olsa gerektir: "Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'a ve O'nun Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden irmaklar akan cennetlere koyacaktir; orada devamli kalicidirlar. Iste büyük kurtulus budur" yine söz gelimi, bu ayeti bilen bir mürşid muridinden nasıl olmayacak işler isteyebilir? Böyle birşey mümkün müdür. İşte bu yüzden ben derim ki hak mürşidden müridine hiç zarar gelmez. Hakiki Mürşide itaat haktır. Ve şu da var ki senin bilmediğin nice konuyu mürşidin elbet bilecektir. ben bilmem demek de ayıb değildir. bilene sormak gerektir. hasıl:hakiki mürşit, müridinin düşünce ufkunu köreltmek yerine, ona ince ayar sorular ve müşküller soraraktan, değişik örnek ve himmetler vererekten zihin dünyasını da aydınlatır. düşünce ufkunu genişletir. Kısaca Allaha, peygambere, rasihlere, alimlere, ulul emre itaaat şarttır. hatim:"Allah'a isyan olan hususta itaat yoktur. Itaat, ancak mesru olan seydedir" (Buhâri, Ahkâm, 4; Müslim, imâre, 39-40). Sorarım şimdi: Var mı ötesi? |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) edit: maşallah ne güzel bir mürşid bu. tanımıyordum. tevafuk oldu. böyle birinden nasıl zarar gelir insana. suratında nur sesinde saadet var. ********************************* 2. video, aynı ilahi makam değişik: benim şeyhimi görmeye kim gelirZevk ile sefalar sürmeye kim gelir Açılmış gülleri dermeğe kim gelir Şeyhimin özünü , severim yüzünü Mübarek yüzünü görmeye kim gelir Şeyhimin ilinde asası elinde Şeyhimin yolunda ölmeğe kim gelir Ahd ile vefalar , zevk ile sefalar Bu yolda cefalar çekmeğe kim gelir Ah ile gözyaşı, Yunus’un haldaşı Zehr’le pişen aşı yemeğe kim gelir |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Satıyor dağıtıyoruz İndirim var şeriattan Şirk kartına binbir taksit Kolay [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] şeyhimizden Gel ey [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]daş gel bize Ne kullar getirdik dize Din dağıtır yaza boza Tasaddukçu[2] şeyhlerim var. Münadiler tef dümbelek Savtın âvazın çınlatır Kulak ver düşünmeyerek Tasavvutçu[3] şeyhlerim var. Bir dergahın duldasında Bir söğüdün gölgesinde Cahillerin ülkesinde Tasayyufçu[4] şeyhlerim var. Her biri bir yana çeker En [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]su bizimki der Ümmet bölük pörçük olmuş Tasannufçu[5] şeyhlerim var. Bozuk [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] gibi harcar Müridlerin gayretini Dünya ukba işlerini Tasarrufçu[6] şeyhlerim var. Diktatörler ona muhtaç Tutar halkın iplerini Devletçilerin emrinde Tasallutçu[7] şeyhlerim var. Ben Allahım diyen ermiş Enel hak diyen gebermiş Ne müşrikler yetiştirmiş Teberrükçü[8] şeyhlerim var. Bid’atları çakmak taşı Tutturur çimeni yaşı Sen de kurut ıslak başı Tasavvuhçu[9] şeyhlerim var. Gel bir sürek avı ile Kaza okuna hedef ol Ava gideni avlayan Tasayyudçu[10] şeyhlerim var. Yüzyılların geleneği Erene her şey mubahtır Saygıdeğer Hint ineği Tasavvufçu[11] şeyhlerim var. [1] İsra suresi 61-64 [2] Sadaka veren [3] Çağırıcı [4] Yazlıkçı, tatilci [5] Zorla sınıflara ayıran [6] Sarfedici, sarfetme idaresi edinde olan [7] Musallat olan, tahakkümane hareket eden. [8] Uğurlu ve mübarek olduğuna inanılan, inandıran [9] Yaş otu kurutan [10] Avlayıcı |
Cevap: Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Hakiki Mürşid tam adaletle, tam abidiyetle, tamı tamına yaşar. O yüzden hakiki bir mürşid mürid'ine sakıncalı şeyler yapmasını söylemez kesinlikle. Çünkü hakiki mürşid Allah'tan en çok korkan, peygamberini en çok sevendir. Müridleri için Usve i hasenedir (güzel bir modeldir) bir bakıma. Söz gelimi hak bir mürşidin mesela şu ayetten haberi olsa gerektir: "Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'a ve O'nun Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden irmaklar akan cennetlere koyacaktir; orada devamli kalicidirlar. Iste büyük kurtulus budur" yine söz gelimi, bu ayeti bilen bir mürşid muridinden nasıl olmayacak işler isteyebilir? Böyle birşey mümkün müdür. İşte bu yüzden ben derim ki hak mürşidden müridine hiç zarar gelmez. Hakiki Mürşide itaat haktır. Ve şu da var ki senin bilmediğin nice konuyu mürşidin elbet bilecektir. ben bilmem demek de ayıb değildir. bilene sormak gerektir. hasıl: hakiki mürşit, müridinin düşünce ufkunu köreltmek yerine, ona ince ayar sorular ve müşküller soraraktan, değişik örnek ve himmetler vererekten zihin dünyasını da aydınlatır. düşünce ufkunu genişletir. Kısaca Allaha, peygambere, rasihlere, alimlere, ulul emre itaaat şarttır. hatim:"Allah'a isyan olan hususta itaat yoktur. Itaat, ancak mesru olan seydedir" (Buhâri, Ahkâm, 4; Müslim, imâre, 39-40). Sorarım şimdi: Var mı ötesi? Sormuşsun bundan ötesi var mı? Evet var bundan ötesi İslam’dır. Öncelikle şunu anlamakta fayda vardır. Bugün cemaatler gruplar partiler kendi ideolojileri doğrultusunda tüzükleri vardır. Yani yaşam ve düşüncelerle ilgili bir din anlayışları vardır. Bu din anlayışları ancak Allah’ın dinine uygun olduğu takdirde mahluka itaat söz konusudur. Rukneddin arkadaş hakiki mürid en çok Allahtan korkan ve en çok peygamberi sevendir demektedir. Arkadaşım keşke öyle olsaydı maalesef şurası bir hakikattır ki mürid şeyhini duyduğu sevgiyi ve korkuyu ne Peygambere nede Allah’a tanımamaktadır.size başımdan geçen bir küçük anekdot anlatayım. Benim mürid bir bacanağım var. Bir gün birlikte yolculuğa çıkmıştık. Arabayı ben kullanıyordum. Bir ara hız limitim 100 km üzerine çıkmıştı. Bacanağım beni uyardı dedi ki sakın 90 kmyi geçme bende doğru söylüyorsun dedim hız iyi bir şey değil dedim bacanağım hayır bacanak dedi o manada değil ,ben anlamadım peki ne manada diye sordum. Bacanağım aynen şöyle dedi araba 90km ye kadar şeyhin kontrolündedir 90 km’nin üzerine çıkınca şeyhin kontrolünden çıkar dedi. Otobanda idik ben hemen ilk dönüş yerinde döndüm ve eve gittik bana neden geri döndük dediğinde Vallahi dedim bu sözün üzerine ben o yolculuğa çıkmam dedim. Allah’ın hesaba katılmadığı bir işi yapmaktan yine ona sığınırım dedim. Şimdi arkadaşlar sanki gerçek şeyhlik müridlik sistemi İslam da varmış,birde sahteleri varmış gibi bir profil çizmişsiniz. İşte bu mantık zaten tarikatların meşruluğuna kapıyı sonuna kadar aralamaktadır. Aşkü’l İslam arkadaşımızın Mevlana’dan vermiş olduğu örnekler çok çarpıcı örnekler olmuş. Şimdi sorum şu o Mevlana örnekleri olmayan hangi tairkat vardır bana söylermisiniz. Mevlana’nın kendi eşini şems tebriziye ikram etmesi hikayesinin devamını şöyledir. Mevlana herkese benim eşimi arayın katibi hatunu bulun dedi herkes onu aramaya koyuldu derken Mevlana bahçede bulunan çadırdan içeri girdi ve şems ile eşini oynaşırken gördü. Sonra dışarı çekip seslendi ey ahali eşimi aramayı bırakın dedi onun nerde olduğuğunu biliyorum dedi sonra avluda tur atmaya başladı derken çadırdan kendinse yüksek bir sesle şemsi duydu hemen çadıra gitti baktıki şemsi bir başına gördü ve şems ona (Haşa sümme haşa Allah’ım sana sığınıyorum) o az önce çadırda gördüğün Allah’ın insan suretine girmiş halidir dedi. İBN-İ Teymiyye’nin şu sözü aklıma geldi bunların bu şirki İsa Allah’ın oğludur demelerinden daha büyüktür.Aynen imama katılıyorum. Bu görüş Vahded-i Vucud anlayışıdır tarikatın tüzüğü bunun üzerine kuruludur. Şimdi bunun iyisi kötüsü mü olurmuş. Bu anlayış kökünden sakattır. İslam ile bağdaştırılamaz. |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Alıntı:
Güzel abim bizim yapmamız gereken bu tarz düşünceleri anlayışları Allah'ın kitabına göre değerlendirmemizdir.Eğer sizde yoksa ben size onun kendi kitaplarından bu menkibeleri orjinal şekli ile bir link halinde verebilirim. O menkibeleri Sitede yayınlayamıyorum çünki çok müstehcen. Aşkü'l İSLAM arkadaşın vermiş olduğu bir misal daha vardı.O da şöyle genç bir delikanlı ve eş cinsel iri yarı bir adamın hikayesi falan.Neyse onları burda yazamıyorum bunları bende orjinal çevirileri var. Biz müslümanlar Allah'ın dinine uyan şeyleri almamız gerekmektedir. Neden ısrarla kendi akidemizi tehlikeye atalım değilmi? BEN imam Azam-ı imam-Şafi-i yi imam Hambelliyi imam Malik-i imam Caferi imam Taberiyi imam Teymiyyeyi ibn-i Kayyımı ibn-i Kesiri imam Askalaniyi SEYYİT KUTUBİ daha bir çok alimlerimzi msülüman olarak bilir hep onların kitaplarını okurum. Eğer bunlardan fikirlri bozuk olanlar varsa editör arkadaşım sizde onları ortaya çıkarsanız inanın size teşekkür eder derhal Kurana dönerim. Sizdende bunu beklyorum inaşallah Allah'a Emanet Olunuz |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) ......size teşekkür eder derhal Kurana dönerim...... kardeş bu kelime nasıl bi kelime bunu söylemekle KUR,AN dan uzaklaşmış olmazmı insan dönerimde ne oluyor.essalamünaleyküm |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) SAYIN ABİM herşeyden de alınır olmuşuz bakın alıntı yapmış olduğunuz cümlenin tamamı şu şekildedir. Eğer bunlardan fikirlri bozuk olanlar varsa editör arkadaşım sizde onları ortaya çıkarsanız inanın size teşekkür eder derhal Kurana dönerim. Sizdende bunu beklyorum inaşallah Cümleyi önce kendim için kullanmışım tabiki Kurana döneceğiz çünkü o düşüncelerin o menkibelerin kuran ile hiç bir alakası yoktur. Bizler onlara inandığımız vakit kurandan uzaklaşmış oluruz. Orada mevlanaya iftira atmıyor eğer iftiradır diyorsanız ben size iftira olmadığını kanıtlarım. Madem ki iftira değil o halde taasup yapmayalım diyorum. |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) İbn-i Teymiyye şöye demektedir Allah, melek ve peygamberlerin rab edinilmelerinin küfür olduğunu açıklamaktadır. Her kim melek ve peygamberleri dua edilen aracılar kılar, onlara tevekkül ederse, menfaatlerin celbini ve zararların giderilmesini onlardan isterse, meselâ: Günahların bağışlanmasını, kalblerin hidayete ermesini, zorlukların giderilmesini ve ihtiyaçların yerine getirilmesini onlardan beklerse, müslümanların icmaıyla o kâfirdir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Rahman (olan Allah) çocuk edindi" dediler. O, (bu yakıştırmadan) yücedir. Hayır, onlar (melekler) ikrama layık görülmüş kullardır. "Onlar sözle (bile olsa) O'nun önüne geçmezler ve onlar O'nun emriyle yapıp-etmektedirler. "O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilmektedir; onlar şefaat de etmezler; (kendisinden) hoşnut olunandan başka. Ve onlar, O'nun haşmetinden içleri titremekte olanlardır. "Onlardan her kim ki: "Gerçekten ben, O'nun dışında bir ilahım" diyecek olsa, bu durumda biz onu cehennemle cezalandırırız. Zalimleri biz böyle cezalandırmaktayız."(21 Enbiyâ 26-29 ) "Mesih (İsa), Allah’a kul olmaktan asla çekinmez. Yakın melekler de... Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, (Allah) onların hepsini huzurunda toplayacaktır." (4 Nisa 172) "Neredeyse bundan dolayı, gökler paramparça olacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp-göçüverecekti." "Rahman adına çocuk öne sürdüklerinde (ötürü bunlar olacaktı) "Rahman (olan Allah)'a çocuk edinmek yaraşmaz." "Göklerde ve yerde olan (herkesin her şeyin) tümü. Rahman (olan Allah)'a, yalnızca kul olarak gelecektir." "Andolsun, onların tümünü kuşatmış ve onları sayı olarak da saymış bulunmaktadır." "Ve onların hepsi, kıyamet günü O'na, 'yapayalnız tek başlarına' geleceklerdir." (19 Meryem 88-95). "Onlar Allah'ı bırakarak kendilerine ne zarar ve ne de yarar dokunduramayan putlara tapıyorlar ve "Bunlar Allah katında bizim aracılarımızdır" diyorlar. Onlara de ki; "Göklerde ve yerde Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz? Allah onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir." (10 Yûnus 18) "Göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri hiç bir şeyle yarar sağlamaz; ancak Allah'ın dileyip razı olduğu kimseye izin verdikten sonra başka." (53 Necm 26) "O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir?" (2 Bakara, 255 ) "Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O'nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettir. O, bağışlayandır, esirgeyendir."(10 Yûnus 107) "Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler. Deki: "Gördünüz mü-haber verin; Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O'nun zararını onlar kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O'nun rahmetini onlar tutup-önleyebilecekler mi" De ki: "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O'na tevekkül etsinler."(39 Zümer 38) Kur'an'da benzeri âyetler pek çoktur. Peygamberler dışında - ilim ve din büyüklerinin - peygamber ile ümmeti arasında; ümmete tebliğ eden, onlara hocalık yapan, onları eğiten ve peşinden gidilen aracılar olduklarını söyleyen de bu sözünde isabet etmiştir. Bu âlimler icmâ ettiklerinde, icmâları kesin hüccettir. Onlar, sapıklık üzere icmâ etmezler. Bir mes'elede aralarında anlaşmazlık çıktığında onu Allah ve Resulüne havale ederler. Çünkü onlardan hiçbiri masum değildir. Aksine, Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) hariç, insanlardan herkesin sözleri içinde kabul ve reddedilecek olanları vardır. Nitekim Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır: "Alimler, peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler, ne dinar, ne de dirhem miras bırakırlar. Onlar ancak ilmi miras bırakırlar. Her kim ilmi alırsa, bol bir pay almıştır"(Buhârî, İlm 10; Ebû Dâvud, İlm 1; İbn Mâce, Mukaddime 17) ibni Teymiyye |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) sevgili kardeşlerim elbetteki bu konuyu birazcık basite indirgeyebilirsek meseleyi daha iyi anlayabiliriz.sizhiç kendikendine mesleğinde uzmanlaşmış bir marangoz ustası gördünüzmü ? elbette hayır diyeceksiniz .çünkü bu olmayacak bir şeydir.mutlaka bir ustanın yanında bir çıraklık dönemi olacaktır.bu ne kadar sürecek elbetteki o çırağın kabiliyetiy alakalıdır.belki 4 ay belki 1 sene belkide 5 sene v.b.ama daha sonra öğrendiklerini artık uygulama dönemi başlıyacak buna da kalfalık dönemi denecek.bu nekadar sürecek ? buda onun kabiliyetine bağlıdır.ama en sonun da da ustalık dönemi başlıyacaktır.burada en önemli şey marangoz olmaya bu çırağın niyet edip karar vermesidir.ancak bu niyet ve karar onu usta yapacaktır.gerek çıraklıkta gerek kalfalık döneminde elbette hoşuna gitmeyecek bir çok olayla karşılaşacaktır.gururunu incitecek horlanacak aşağılanacak tokatta yiyecek ama marangoz olma aşkı bunlara katlanmasını gerektirecektir.BU çok basit bi dünya hayatıyla alakalı bir örnekti.şimdi ben size soruyorum.Allahın huzurunda nasıl bir duruş sergilememiz gerektiği hususunda hiç eğitim almadan içimizde ki o emmare nefsi terbiye etmeden nasıl o duruşu sergileyebilirizki ?Bunu bize öğretmek için merhametlilerin en merhametlisi Yüce Allahu teala bize habibi hz resulullah aleyhisselamı yolamış.şeyhlerin en büyüğü mürşidlerin en büyüğü odur.ve bu mesleğide devam ettiren onun varisi olan rabbani alimlerdir.onlar peygamberimizi en iyi anlamış ve onun yolunu engüzel takip eden en küçük sünnetleri bile kendi hayatlarına geçirip yaşayan ve yaşatanlardır.tek dertleri peygamberimizin sürüsüne çobanlık etmek (ümmeti muhammed)nefislerini terbiye etmek edebi öğretmek ve allahaha güzel kulluğu öğretmektir.Ustaların çırakları yetiştirmesinde elbette bir metod vardır.bu metodlar onları bağlar .ben çıraksam ustamın emrini yerine getirmek le görevliyim.yorum yapmak benim gibi çırakların işi değildir.o yüzden sizlerden rica ediyorum bu konular elbette hassastır.onlar rablerinin rızasını kazanmış velilik makamına çıkmış allahın sevgili kullarıdırlar.kim ne yaparsa kendine yapar.kişinin ağzından çıkan kendini bağlar.edebe riayet et çünkü kelin sahibi var misali .....?allaha emanet olun |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Sayın sofi cengiz üyemiz islam ulvi berrak yüce bir dindir. Öyle usta öırak ilişkileri içerisinde bir takım bidat ve hurafe düşüncelere müsade etmez. Şunu tabiki bizde kabul ediyoruz talebe ilim ehli insanların dizi dibinde ilimini görecek ve kendisini geliştirecektir. Geçmişte ibn-i kayyım ve ibni kesir gibi alimler ibni teymiyyenin talebelridirler. İmam şafi-i de imam malikin talebesidir. Bunlar sünetullaha aykırı olmayan ilim öğrenme şekilleridirler. Ama bu ilimleri öğrenirken bu alimler kendi üstadlarını ne ilah nede rab edindiler. Fakat tasavvufta müritler şeyhin elinde meyyid (ölü) gibidirler. Onlara sormak araştırmak şeyhin direktiflerininin dışına çıkmak gibi bir algı söz konusu değildir. Çevermizde ve akrabalrımızdan birçok tasavvuf ehli insanlar tanıyoruz. Bakıyorumki halen ne bir ayetten nede bir hadisten haberleri yok, varsa yoksa menkibeler şeyhlerin ker-amet-lerinde başka birşey yok.. Oysaki islam dini kuran ve sünnete dayalı bir dindir. Allahın huzurunda nasıl bir duruş sergilememiz gerektiği hususunda hiç eğitim almadan içimizde ki o emmare nefsi terbiye etmeden nasıl o duruşu sergileyebilirizki ? SOFİ CENGİZ ADLI ÜYEDEN ALINTI. bakın sayın üyemiz söylemek istediğim şey şu cümlelerinizde yatıyor. Cenabbi allah bizim nefsimizi nasıl terbiye deceğimizi hatta gerek bu dünyaya dair gerek ahirete dair tüm bilgileri kuranı kerimde bildirmiş bunuda yeterli görmemiş peygamber vasıtasıyla nasıl yaşanması gerektiğinide göstermiştir. Şimdi benim anlmadığım konu şu sizler kuran ve sünnette ihtiyaç duyduğunuz hangi bilgiyi bulamadınızki bu düşüncelerin peşinden gidiyorsunuz onu da ben anlamıyorum Allah’a emanet olunuz |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Alıntı:
|
Cevap: RE: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Alıntı:
|
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Ne söylesek boştur, size sadece şuna sorayım. hangi peygamber hangi mürşide yada hangi tasavvufa bağlıydı.. yada dört mezhep imamalarımızdan hangisi hangi mürşide bağlıydılar. Bu imamlarımızın bağlı oldukları tarikat hangisiydi bunların cevabını umarım verirsiniz.. Abdulbaki adlı üye Yaşar nuri öztürk bile kuran dan kendi yaptığı pisliklere deliller bulmaya çalışıyor hatta zekeriya siyah bile. Yukarıdaki yazımdada yazdım tabiki ilim ehli insanlardan öğrenceklerimiz vardır. fakat bu ilmin ve itaatin sınırlarını yine yüce Allah bildirmiştir. Nisa suresinin ilgili ayetlerinin birinde mealen şöyle demektedir. Allaha itaat edin rasule itaat edin ve sizden olan ululemre itaat edin/nisa/59 Yani peygamberlerin dışındaki mahlukata itaatın şartları vardır. Neyi düyü belli olmayan panteizmin ta kendisi olan başka dinlerinden karışmından meydana gelmiş bir tasavvuf dinini biz müslümanların kabul etmesi söz konusu olamaz bu bizim akidemize ters.. Biz müslümanız peygamberimiz hz. Muhammed )sav) rehberimizdir. Biz öyle bir peygambere iman etmişizki ne sizin şeyhleriniz gibi uçup kaçıyor nede insan üstü bir mücadele sergiliyor. Taifte taş yağmuruna tutulmaş ayaklarındaki papucu kanlarla dolmuştu mekkede ambargoya tabi tuıtulmuş açlıktan karnına taş başlamıştır,uhudda savaşı kaybettmiş mübarek dişi şehit olmuştur işte biz müslümanların iman ettiği peygamber bu. Gördünüzmü bizim iman ettiğmiz peygamberle sizin mürşitler hiç birbirine benzemiyor... Bakın tasavvuf dediğimiz dinin olmazsa olmazları vardır. sizler okumuyor araştırmıyorsunuz körü körüne taklit etmekten başka birşey yapmıyorsunuz. tasavvuf dinini icat edenler diyorlarkı Allahın dışında hiç birşey yoktur yani bizim dışarda gördüklerimiz at it aslan eşek maymun fare böcek hatta insan bunlar gözümüzün yanılgılarıdır. bu gördüklerimizin hepsi Allahtırlar haşa süme haşa ibni arabi seyrisülük mertebelerinin tamamını aştım arşa ulaştım birde baktımki meğer Allah diye bildiğim varlık benmişim der bunu kendi kitaplarında söyler.. Said kurdide bu gerçektir doğrudur bu iş böyledir fakat bunu müritlere analatmayalım der. İşte tasavvufun dininin temel inancı budur. biz bu inancı kabul etmiyoruz derseniz zaten tasavvufu kökünden inkar etmiş olursunuz. biz msülümanlarda onu kökünden inkar ediyor "illallah "diyoruz. Biz yüce Rabbimizi tüm sıfatları bilir ona olduğu iman eder mahlukatın O olmadığı O'nun yüce saltanatının eseri olarak biliriz. şair şöyle demiş Bu dünyayı kuran mimar Ne hoş sğlam temel atmış İnsanlaığa ibret için kısım kısım kul yaratmış Bakın yüce rabbim zatını nasıl tarif etmiş 1- De ki: O Allah tektir. 2- Allah Samed'dir. 3- O doğurmamış ve doğmamıştır. 4- Hiçbir şey O'nun dengi olmamıştır. kendisini ona denk gören ibn-i arabiler mevlanalar mahmut güyya efendiler! ha kendilerini Allahın bir sureti olarak görsünler mahşerde yüce rabbim onları çok bir azapla azaplandıracaktır. Mesih Allahın oğludur dediklerinde nerdeyse yer ve gök çatlıyordu bu kuranın beyanı ya ben Allahım diyenler acaba bu sözün karşısında yer gök ne durumdadır onu Allah bilir. Allah hidayet versin |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) sen gerçekden şeyh demek ne demek bilmiyosun bizimde baglandıgımız bi kapı var açık açık söylüyüm ismail aga cemaati mahmut efendi hazretleri ve ben gittim medreselerdede kaldım ama senin dedigin gibi insan üstü olaylar sergiliyo uçuyo kaçıyo gibi bi durum hiç duymadım cemaatten oralar ilim yuvası ve şeyhlerde o ilim yuvalarının baş tacı çünkü onlardan ögreniyoruz ilmi islamı kuranı sünneti onların ışık tutması ile daha iyi anlıyoruz mesala en basit oruç konusu orucu bozanlar mekruhları müstehapları bunları alimler kurandan hadisden hüküm çıkartıp bizlere sunmasaydı bizler nereden bileciktik kim ögretecekti bizi bunları şunu bilki her zaman islamın başında bi yol gösterici olmuştur mesala peygamberimiz vefat ettiginde niçin hz ebu bekir islam liderligini yaptı o vefat edince hz ömer hz osman hz ali vs... neden başa geçti çünkü islamı savunacak insanlara yol gösterecek kuranı sünneti hadisi anlatacak gerçek bi allah dostuna her zaman ihtiyaç duyulmuştur sen okula gittiginde neden dersi ögretmen anlatıyo biz kendimiz okuruz dedin mi ? şimdi diyeceksin ki biz ögretmeni olagın üstü bi varlık gibi görmüyoruz diycen ama güzel kardeşim bizlerde olagın üstü bi varlık görmüyoruz bunu anlayın bana bi harf ögretenin kırk yıl kölesi olurum misali bize verdigi emek islama yetiştirdigi mücahitlerden dolayı çok seviyoruz ama bu degil ki tüm yanlışları ile onu seviyoruz hayır bi şeyh dedihimiz dini lider olarak ögretici olarak tanıdıgımız insan bize ayete hadise ters bişey dedigi zaman tabiki orayı terk eder yanlış kapı olduguna kanaat getiririz bunun bi çok örnegide var yaşantımda tanıdıgım kişilerde ben seni gayet iyi anladım kardeşim senin tepkin allah rasılunü sünnetini kuranı bırakıp körü körüne bi kapıya baglanan oranın mucezevi olaylarına bakan yani işte benim şeyhim uçar kaçar bu gece yanıma geldi beni namaza uyandırdı tehlikeden korudu filan gibi uydurmalar yok degil var tabiki allah doslarının kerametleri vardır ama bunların allah tarafından oldugunu idrak etmek gerek benim anlatmak istedigim bu tarikat denen yolda çok alim allah dostları oldugu gibi sapıtmış kurandan haberi olmayan insanları şeyh ilan eden kimselerde var bu konuda haklısın ama tüm cemaatleri tüm allah dostu şeyhleri buna baglama çünkü hepsi bi degil inan bi degil burda sen tüm şeyh ve müridlerini eleştirmek yerine kardeşlerim körü körüne bi yere baglanmayın araştırın ve ona göre ilim alacak meclisler arayın demek daha dogru ve hayırlı olur çünkü gerçekden allah dostu insanları bu gruba koyarsan haklarına girmiş olursun ki bundan allah ve rasulü razı olmaz ve eger senin dedigi gibi olsaydı yani ben bilmem şeyhim bilir olsaydı peki medreselerde nden tefsir kelam fıkıh dersi ögretiliyo neden hafız yetiştiriliyo neden gece gündüz dışarı çıkılmadan haftalarca ilim ögreniliyo sence ben bilmem şeyhim bilin diyen bi cemaat grubu neden ilim alıyo oturur ne gerek var bu ilimleri almaya şeyhim bilir der oturur ama bizler öyle yapmıypruz o kapılarda ilim alıyoruz bize bu imkanı sunan ve talebeler yetiştiren hocamıza mürşidimize minnattar oluyoruz seviyoruz sayıyoruz ama sen böyle tüm cemaat şeyhi olan insanlara bunu söylüyerek iftira atıyosun ve sen hepimizin hakkına giriyosun güzel kardeşim evet şöyle bi konu var biz ilmimizi alıyoruz ve bazen bilmedigimiz kurandan hüküm çıkaramadıgımız şeyler oluyo çünkü hüküm çıkaracak ilmimiz yok ayrıntılı yerlerde ve bazen soruluyo özellikle fıkhi sorular ve biz cevap veremedigimizde cahilligimizden dolayı rabbim ilim verir inşallah o zaman diyoruz ki bu konuda bilgim yok ama ilmi yüksek bi bilir kişiye hocamıza yahut talebelerine sorarım bakalım araştıralım diyoruz bunda bi yanlışlık bişey oldugunu sanmıyorum bilmiyosan bi bilene sormak gerek bizde bilmiyosak bakıcaz önce kurana sonra hadis ve sünnete sonra alilerin görüşüne baş vurcaz öylede yapıyoruz senin dedigin gibi bi durum asla söz konusu bile olamaz o yüzden kimsenin vebaline girmemek ve her cemaati bir tutmamak ve bi kaç yanlışı tüm cemaat gruplarına maal etmemek gerek aeo selametle |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Arkadşlar lftn birbirimizi rencide etmiyelim. size fikirlerine değer verdiğim hocamın bir yazısını yayınlamak istiyorum. Şeyhler Yalan mı Söylüyor? SORU: Ben yaklaşık 1 ay öncesine kadar tarikat ehli bir insandım. Ama son zamanlarda internette izlediğim bazı şeyler ve Abdülaziz Bayındır Hocamın sohbet ve kitaplarını okuduktan sonra tuttuğum yolun yanlış olduğu kanaatine vardım ve tarikattan çıktım. Ayet ve hadislere bakınca ve sahabe hayatını inceleyince tuttuğum yolun yanlışlığı iyice arttı. Fakat yine de bazı soru işaretleri var kafamda; bunları cevaplayabilirseniz çık mutlu olurum. Tarikatın içinde olan insanların ahlaki problemleri yok. Allah’ın rızasını arayan insanlar onlar ve hizmet için koşturuyorlar. Bu insanların içinde ilahiyat profesörleri, imam hatip hocaları var. Bu insanlar benim şu an bildiklerimden fazlasını biliyorlar; bunlar neden çıkmıyorlar? Bir diğer sorum ise şeyhler ima yollu “biz sizden uyurken bile haberdarız” mesajı veriyor. ( Şeyh Efendilerle Görüşme kitabınızda siz de ele aldınız. Çok merak ediyorum, keşke sorsaydınız M. Ustaosmanoğlu “Allah dilerse gösteremez mi” deyince “siz haberdar mısınız, görüyor musunuz” diye) Ayrıca ölüm anında sofisinin imanla göçmesine vesile olacağı gibi. Bu örnekler o kadar çoğaltılabilir ki… Esas sorum ise ayet ve hadislere göre bu özellikler onlarda olamaz, bunu anladık. Peki, bu insanlar kendilerinin öyle olmadığını bile bile insanlara yalan mı söylüyorlar? Bu kadar ahlaken iyi görünen insanlar nasıl yalan söyleyebilir ve bu işin içinde olan insanlar hep mi müşrik? Eğer müşrikseler bunun farkında bile değiller… Mahşer günü halleri ne olur? Büyük bir merakla cevabınızı bekliyorum. CEVAP: Ergenlik çağına gelinceye kadar her insanın, Allah’ın varlığı ve birliği konusunda kanaati kesinleşir. Bilgi ve tecrübesi ölçüsünde doğruların birçoğunu da bilir. Sonra kendine bir yol çizer ve hedefini belirler. Allah’ın secde emri olmasaydı İblis isyan etmezdi. Allah’ın emir ve yasakları, hayat tarzına ters düşenler, tıpkı İblis gibi onlardan rahatsız olurlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Onlar seni yalanlamıyorlar, aslında o zalimler bile bile Allah’ın ayetlerini yalanlıyorlar.” (En’âm, 6/33) Allah’ın âyetlerinden rahatsız olma konusunda onların İblis’ten farkı yoktur. Onlar da Allah’a rağmen kendilerinin haklı olduklarına inanırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Meleklere: “Âdem’e secde edin” dediğimizde hemen secde ettiler; ama İblis öyle yapmadı; kendini büyük görerek direndi ve kâfirlerden oldu.” (Bakara, 2/34) “İblis “Çamur olarak yarattığına secde mi ederim?” dedi ve ekledi; “Sen kendine baktın mı; bana tercih ettiğin bu mu? Beni Kıyamet gününe kadar yaşatırsan birazı dışında onun bütün soyunu kendime bağlarım” dedi.” (İsrâ, 17/61-62) Allah’a karşı çıkarken, yine Allah’ın yaptığı bir işi delil getirerek yanlışın kendinde değil, Allah’ta olduğunu göstermek için şöyle demiştir: “Ben ondan hayırlıyım beni ateşten yarattın, ama onu çamurdan yarattın.” (Sad, 28/76) “Kuru balçıktan, yıllanmış kara topraktan yarattığın bir beşere secde mi ederim?” (Hicr, 15/33) İblis Allah’ın ne varlığını, ne birliğini, ne yaratıcılığını ne de kudretini inkâr eder. Bulunduğu makamdan kovulunca ona “Rabbim” diye hitap etmiş ve şöyle demişti: “Rabbim! Hiç olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar bana süre tanı.” (Hicr, 15/36) Kâfir ve müşrikler, Allah’ın düzenine ters düştükleri için bozgunculuğa sebep olurlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “İşte ahiret yurdu; onu yeryüzünde ululuk ve bozgunculuk istemeyenlere tahsis ederiz. Bu sonuç, kendini koruyanlar içindir.” (Kasas, 28/83) Onların bu tavrı, dünyayı Ahirete tercih etmelerinden kaynaklanır. O zaman Allah’ın emirlerini ikinci sıraya koyar ve onun yolundan uzaklaşırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Kâfirlerin çetin bir azaptan çekecekleri var. Onlar, yaşadıkları anı ilerisinden çok seven, Allah’ın yolunu çarpıtmaya çalışarak ondan uzaklaşan kimselerdir. Onlar derin bir sapkınlık içindedirler.” (İbrahim, 14/2-3) Aslında herkes İblis gibi önce inanmış, sonra yoldan çıkmıştır. Bunu şu âyetten anlıyoruz: “O gün nice yüzler ak çıkar, nice yüzler de kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: “Siz inandıktan sonra kâfir oldunuz, değil mi? Kâfir olmanıza karşılık, tadın şu azabı!” (Al-i İmran, 3/106) Şeytanlık kolay değildir; doğru yolu bilmeyen o işi yapamaz. Çünkü şeytan doğru yolun üstünde oturur. Kıyamete kadar yaşama süresi alınca o, Allah’a şöyle seslenmişti: “Madem beni azdırdın, ben de onlar için, senin doğru yolunun üstüne oturacağıma yemin ederim. Sonra önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulurum. Görürsün, onların çoğu sana teşekkür etmezler.” (Araf, 7/16-17) İblis, dini iyi bildiğinden insanların nasıl yoldan çıkaracağını da bilir. Allah Teâlâ, şeytanın bu özelliğini şöyle anlatmaktadır: “O onlara söz verir ve beklenti içine sokar. Şeytanın onlara söz vermesi, sadece aldatmak içindir.” (Nisa, 4/120) Bu sebeple, dini daha iyi yaşamak ve Allah katında daha değerli olmak için yola çıkanlar, karşılarında şeytanı bulurlar. Şeytanlar, insanlar ve cinlerden olur. Allah’a daha yakın olmak için yola çıkan bu insanlara, din büyüklerini araya sokmalarını söylerler. Bu maksatla Allah’ta olan bazı özellikleri onara vererek karşı tarafı aldatmaya çalışırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah’ın yolundan saptırmak için özde Allah’a benzer varlıklar uydurdular. De ki: “Geçinip gidin; ama gidişiniz kesinlikle ateşe doğrudur.” (İbrahim, 14/30) Din büyüklerini tanrılaştırmaya Muhammed aleyhisselamla başlarlar. Bunun için Hakîkat-i Muhammediye diye bir terim uydurmuşlardır. Bu konudaki sözleri özetle şöyledir: “Hakîkat-i Muhammediye ile Allah, aynı gerçeğin ön ve arka yüzleridir. Allah’tan başka hiçbir şey yokken ilk defa hakîkat-i Muhammediye var olmuş, bütün yaratıklar ondan ve onun için yaratılmıştır. O, peygamberle*rin ve velilerin ledünnî ve bâtınî bilgileri aldıkları kaynaktır[1].” Sonra sıra şeyhi tanrılaştırmaya gelir. Bunun için kullanılan kelime İnsan-ı Kâmil’dir. Onunla ilgili sözleri özetle şöyledir: “İnsan-ı kâmil, maddî-manevi bü*tün kemâl mertebelerini kapsar. Onun kalbi Arş’la, benliği Kürsü’le, makamı Sidre-i müntehâyla, aklı Kâlem-i a’lâ’yla, nefsi Levh-i mahfûz’la ve tabiatı anâsır-ı erbaayla bağlantılıdır[2]”. “İnsan-ı kâmil âlemde daima vardır, birden fazla olmaz. İnsan-ı kâmil için mülkte, melekûtta ve ceberûtta hiçbir şey gizli değildir. O eşyayı ve eş*yanın hikmetini olduğu gibi bilir…” [3] Tarikatçılara göre; “şeyhin bakışı kalp hastalıklarına şifadır. Yüzünü göstermesi, manevi hastalıkları giderir. O, anlatılan olgunlukların sahibi, vaktin imamı, zamanın halifesidir. Kutuplar, bedeller onun ma*kamları sayesinde yetişip yaşarlar. Evtâd, nücebâ, onun kemalât denizinden akıp gelen bir katredir. Onun irşadı güneş misalidir. Kendi iste*meden her şeye feyzini yağdırır…[4]”. Bir de râbıtaları vardır. Onlara göre râbıta yapan mürit, şeyhinin dışında her şeyden ilgisini kesmek ve kalbinde yalnız ona yer vermek zorundadır[5]. O, şeyhin suretini alnı*nın ortasında hayal eder, sonra onu kalbinin or*tasına indirir, kendini yok, şeyhini var bilir[6]. Biri doğuda, biri batıda da olsa, şeyhin ruhaniyeti onu râbıta ile terbiye eder ve Allah’a ulaştırır[7]. Tarikatçılara göre hakiki şeyh, müritle Allah arasında vasıtadır. Ondan yüz çevirmek Allah’tan yüz çevirmektir[8]. Mürit inanır ki, şeyhini nerede düşünse, ruhaniyeti orada hazır olur. Yine inanır ki, şeyhin ruhani tasarrufları Allah’ın tasarruflarıdır[9]. Bunlar hiçbir delile dayanmadan o kimselere kul olmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah ile kendi aralarına koydukları öyle şeylere kul olurlar ki, Allah onun hakkında hiç bir delil indirmemiştir. Onunla ilgili kendilerinin de bir bilgisi yoktur. O zalimlerin yardımcısı olmaz.” (Hacc, 22/71) Kur’an’ı ve sünneti kendilerine uydurarak yeni bir din oluşturan bu kimseler, kendilerini doğru yolun ortasında görürler. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah insanların bir takımını yoluna kabul eder, bir takımı da sapıklığı hak eder. Sapıklar, Allah’tan önce şeytanları veli edinen ve kendilerini doğru yolda gören kimselerdir.” (Araf, 7/30) Onların en büyük sıkıntısı, Kur’ân’da şirki reddeden âyetlerdir. Ya âyetlerin ilişkisini bozarak, ya bir ayeti diğer ayetle çelişir göstererek yahut bazı hadislerle ayetleri çatıştırarak kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar. Bunun çok sayıda örneği vardır. Mesela Cübbeli Ahmed, bir âyetin şu bölümünü sıkça tekrarlar: “Onlar (Melekler) rablerine bir vesile ararlar.” (İsra, 17/) Sonra der ki, “Melekler dahi Allah’a karşı bir aracı koymaya çalışıyorlar” Arkasından vardığı şu hükmü ilan eder: “Allah’a karşı bir aracı bulmak, Allah’ın emridir.” Yani Allah’ın asla affetmeyeceği şirki, Allah’ın emrettiğini Allah’ın âyetiyle ispatlamaya çalışır. Hâlbuki o sözler, Melekleri Allah’a karşı aracı yapan Mekkelilerin kötü durumunu anlatan âyetlerin küçük bir bölümüdür. Ayetlerin tamamı şöyledir: “De ki: “Allah’a yakın saydıklarınızı çağırın; sıkıntınızı ne gidermeye güçleri yeter ne de sizden uzaklaştırmaya.” Onlar; yani çağırdıkları (melekler) kendilerini rablerine daha da yaklaştıracak bir vesilenin peşinde olurlar[10]. Rahmetini umar, azabından korkarlar. Rabbinin azabı kaçınılması gereken şeydir.” (İsrâ, 17/56-57) Allah’a yaklaştıracak vesilenin ne olduğunu Allah Teâlâ şu âyette bildirmiştir. “Bizim katımızda, sizi bize yaklaştıracak olan ne mallarınız ne de evlâdınızdır. Ama kim iman eder iyi iş yaparsa böylelerine yaptıklarının kat kat karşılığı verilir. Onlar yüksek makamlarda güven içinde olacaklardır.” (Sebe’, 34/37) Şu âyetler onların durumunu özetlemektedir: “Allah’ın âyetleri hakkında mücadele edenleri görmedin mi. Onlar nasıl bu hale getiriliyorlar? Hem bu Kitaba karşı hem de elçilerimizle birlikte gönderdiklerimize karşı yalan söyleyip dururlar; ama yakında öğreneceklerdir. O zaman boyunlarına takılı halkalar ve zincirlerle sürüklenecekler; önce kaynar suyun, sonra ateşin içine doldurulacaklardır. Sonra onlara şöyle denecektir: “Allah’a ortak özellikler verdikleriniz neredeler?” (Nerede) Allah ile aranıza koyduklarınız? Derler ki; “Kaybolup gittiler; aslında biz daha önce bir şeye yalvarmazdık ki” İşte Allah o kâfirleri bu şekilde şaşkınlaştırır. Size verilen bu ceza, o yerde (dünyada) haksız bir sevinç içine girmenizden ve şımarık hale gelmenizden dolayıdır. Ölümsüzler olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklenenlerin kalacakları yer ne kötüdür!” (Mümin, 40/69-76) “Kendilerine gelmiş bir belgeye dayanmadan Allah’ın âyetleri hakkında mücadele edenler var ya; Allah yanında da müminler yanında onlara karşı büyük bir nefret olur. İşte Allah, kendini büyük gören her zorbanın kalbinde böyle bir tabiat oluşturur.” (Mümin, 40/35) Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) ozr*dilerim rencide ve kırıcı bişey kullanmışsam cahilligimize verin rabıta konusu bi alim derki sabaha kadar düşünmedigi şey kalmaz kız oglan şu bu bişey denmiyoda allah dostunu düşünmüşüz suçmu ve orda sadece şeyh degil allah ve rasulü ve imam-ı rabbani ve şeyh düşünülür ve kadame kademe ölüm rabıtası vardır bunları açıklamak dogru degil ama dediginiz gibi sadece şeyh düşünülmüyo ölüm anı kabir hepsi içinde ve şeyhler yani allah dostları allahın bildirdikleri dışında bişey bilmezler inanın şeyleri talebeligi beceremeyen orayı yanlışa kullanan insanlar mücizevi bi kapı olarak görüp bazı hurafeler anlatıyolar ama şunu bilmenizi istiyorum ki hepsi herkez bi degil biş öne sürerken herkezi katmamak çok dogru olur çünkü biri tarikata girer mücize olagın üstü olaylarla ilgilenir biride o yola girer ilim alır ama bizler bu iki grubuda eşit tutarsak dogru olmaz ki sadec sınırı bilmek gerek orayı ilim yuvası olarak görüp allaha onun emirlerini bilerek onu ögrenerek yakınlaşmaktır ama şeyh yakınlaştırır degil o şeyh bize ögrettigi ilimle bi basamak oluşturur nasıl ki lise bitmeden üniverste okunmuyosa ilim almadan da allaha yakınlaşılmaz ve ilim almak farzdır girilen tarikatı buna göre görmek gerek ve böylede görülüyo bazı insanlar evet şeyhim beni kurtarır zora düştümmü şeyhim bana yardım eder der bu konuda size katılıyorum lakin hepsi böyle degil böyle insanlar o yolun amacını bilmeyip haddi aşanlardır ha şu olabilir insan rabbim sen sevdigin kullarının şu allah dostunun hürmetine bana yardım et denir ikisi farklıdır neyse bakalımm yola girmeyen yoldan anlamaz herkes kendisini dogru bilir belki ben yanılıyorum belki siz yanılıyosunuz ama hepimizi elhamdülillah müslümanız amacımız ilim almak allha layık kul olmak bu amacın dışına çıkan grupları rabbim affetsin inşallah ama sizden ricam sizi düşündügüm ve hani hakka girmenizi istemedigim için müslüman kardeşim oldugunuz için söylüyorum ki şeyhleri ve cemaate laf ederken lütfen istisna olanları katmayın genel konuşmayın bizim şeyh diye tarikat diye laf ettigimiz kötüledigimiz kişiler arasında allaha yakın allahın sevdigi biri olur ve allahın sevdigi kula laf demek de bize yakışmaz güzel kardeşlerim ve günah olur bi topluluga laf derken şeyhi haşa ilahlaştırıp onu farklı görüp hadisden ayetten uzak olan insanlara söylüyorum diye dip not düşersek genele konuşmassak daha hayırlı olur inşallah |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Bak bacım size birşey söylecem yanlış anlamayın lütfen. Sizin krteriniz yok eğer keriteriniz olsaydı kimin alim kimin zalim kimin allahın dostları kimin allahın düşmanları olduğunu iyi bilirdiniz.. birde siz söylediklerimi tam olarak anlayamdınız lütfen az önce yazdığım yazıyı bir daha okuyun. Sorularımıda cevap vermediniz. Siz tutturmuşsunuz bir kapıdan söz edip duruyorsunuz bacım bende diyorumki bu kapıyı kim kime hangi sıfatla verdi. Bu ne kapısıdırki ne peygamberler nede dört mezhep imamımız bundan bize haber vermemiş. Bak bacım bu okulun bir öğretmeni vardır ve birde rabbi vardır. Peygamberlerin dışındaki öğretmenleri görevi o dine ilavaeler ve eksiltmeler yapmak değil o dini en güzel şekliyle ifa etmektir. Ben size tasavvuftaki Allah inancanı söyledim eğer o inanç islama uygun bir inançtır diyorsanız yapacağım birşey yok bacım. Bak bacım bence siz kendi cemaatinizin şeyhine fenafillah ne demektir enelhak ne demektir bir sorun size tabi sormanıza izin verirlerse. Bacım size sorumu tekrar ediyorum Hangi peygamber hangi mürşide yada hangi tasavvufa bağlıydı.. yada dört mezhep imamalarımızdan hangisi hangi mürşide bağlıydılar. Bu imamlarımızın bağlı oldukları tarikat hangisiydi bunların cevabını umarım verirsiniz.. |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) ARKADAŞLAR KENDİ FİKİRLERİMİ PAYLAŞMAK İSTİYORUM. Bir taş atarken o taş nereye gidiyor ona bakılır; Müslümana değiyorsa atılmaz. Herkes inandığı gibi yaşar. İslam birlik beraberlik dinidir. Tek vücut olup Allah’a yürürüz. Hastalar, zayıflar geriden gelir. Maksat Allahın dinini yaşamaktır. İlerlemek yükselmek, medeniyet olmak insan olmak. Müslüman olmayanı bile (yani açıktan ben Müslüman değilim diyeni bile) haksız yere incitmemektir. O yüzden kim Allah için inandım, yaşıyorum diyorsa saygı duymalıyız. Kendimizden farklı görmemeliyiz. Bir suç varsa adalette var. Ama bunu yargılamak bize düşmez. Allahtan korkun ve ben Müslümanım diyene saygı duyun. KONU UZADIKÇA KIRICI OLUYORUZ LTFN... |
SAAT: 05:11 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.