Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tasavvuf-Tarikat (https://www.forum.medineweb.net/647-tasavvuf-tarikat)
-   -   Mürşid Mürid Ve Edepler (https://www.forum.medineweb.net/tasavvuf-tarikat/20439-mursid-murid-ve-edepler.html)

Yitiksevda 24 Aralık 2011 14:12

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
Ümmeti Zehirleyen Şarlatanlar!


Özünde merhametli, işinde merhametli Allah adı ile.

İnsanlıkla yaşıt olan anahtar kelime olan Allah’ın adı başlayalım:



İyyake na'budu ve İyyake nesteîn.

(Rabbimiz !) Yalnız sana kulluk ettiğimiz için yalnız senden yardım isteriz!.
(Fatiha-5)

Bizler Allah’a saygılı bir yaklaşma çabası içerisinde isek tüm gayretimizi onun emirleri doğrultusunda harcamalıyız. İmana erebilenlerin! Her gün namazlarında tekrarladıkları ‘’yalnız sana kulluk ettiğimiz için yalnız senden yardım isteriz’’ yakarışını her daim zihnimizde canlı tutmak zorundayız.

Gerçek şu ki, insanı yaratan Biziz ve onun iç benliğinin ona ne fısıldadığını Biz biliriz çünkü Biz ona şah damarından daha yakınız.
(Kaf-16)

Allah’ın bizlere şah damarımızdan daha yakın olduğunu izah eden ayeti kerimenin mesajı tam anlaşılmamış olacak ki! O yakınlık arasında boşluklar bulup kendilerini vesileler olarak araya koyanlar acaba nasıl bir boşluk bulmuşlar ki kendilerini insanlara rabler olarak sunuyorlar!

Asırlardan bu yana Ümmeti Muhammed’e zehirlerini enjekte etmek için, İslamın kayıtsız şartsız tüm mekan ve zamanlarda itaat edilecek olan Allah’tır onun dışında kalan tüm otoritelere itaat Vahyin emirleri ölçüsünde sınırlıdır.

İslam’da ‘’La ilahe İllallah’’ emri tevhidin ölçüsü iken, şarlatan kesimlerde ise ‘’La mevcude İllallah’’ yani bizim anlayacağımız ‘’Vahdeti Vücud’’ Allah’tan başka vücud yoktur. Anlayışını hakim kılmaya çalışmaktadırlar.

Tasavvufun bu sapkın anlayışını bizzat Kur’an şu ayeti kerime ile reddeder.

(O'dur) gökleri ve yeri yoktan var eden. O, nasıl ki hayvanlar arasında eşler (bulunmasını) irade etmişse size de kendi cinsinizden eşler vermiştir ve sizi böylece çoğaltıp durmaktadır: (ama) hiçbir şey O'na benzemez ve yalnız O'dur, her şeyi işiten, her şeyi gören.
(Şura-11)

Allah’ın açıkça buyruğuna rağmen, tasavvufi anlayış yaradılanların tümünün Allah’ın benzeri olduğu inancındadırlar. Bu anlayışlarını tek-tek sunmayacam lakin, beyazıdı bestamisinden tutunda muhyiddini arabisine ve günümüzde bu itikadi bozukluğu sergileyenlerin tümünde bu anlayış mevcut olup savunulmaktadır.

Allah’ın dini ile tasavvufun dini birbirine hiç benzemediğini birkaç delil ile ortaya koyalım.

Allah’ın dininde: Allah varlığı ezeli ve ebedi olan, eşi ortağı ve benzeri bulunmayan yaratıcıdır. Kendisi var iken hiçbir şey yok idi. Allah yarattıklarının hiçbirine benzememektedir. Kâinatı yoktan var etmiştir gelip geçicidir. Baki olan Yalnızca Allah’tır.

Tasavvufun dininde: Allah ve yarattıklarının tümü bir varlıktır. Yaratan ile yaratılanın aynı olduğu görüşü (Vahdeti Vücud).Tasavvufa göre Allah tarafından yaratılmış ne var ise onunla eş niteliktedir. Yaratılan yaratanın bütün özelliklerini yansıtır anlayışı ile yoktan varoluşun olmayacağını yansıtırlar.

Allah’ın dininde: Furkan, zikir, Allah’ın kelamı Kur’an iken. Üstünlük takva ile belirlenirken. Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez iken. Şefaatin yalnızca Allah’a ait olduğu açık iken. Ölüler ile dirilerin bir olamayacağı bildirilirken, Tevbenin nerde olursa olsun Allah’a aracısız yapılması emri var iken, Vesileler olarak yalnızca amellerimizi aracı kılmamız emredilir iken, Şüphesiz temel kaynağın Kur’an olduğu apaçık bildirilirken bu ve benzeri birçok kavramı katleden şarlatanlar bunlar az gelecek ki onlara kendi dinlerine ait kavramlar üretmişlerdir.

Tasavvufun dininde: Keşif, kerametler ile semalarda uçanlar. Gavs kutup vb İslami olmayan kavramlar ile kutsamalar. Gayb âlemlerini turlayıp insanlara nerelerde kimler ile görüştüklerini, cennet cehennem hallerini, tapular dağıtanlar, kehanette bulunmalar, ilhamlar ile kitaplar yazmalar, rüyalarında ilim öğrenmeler, Hakikatı muhammediye ile insanı kâmil, kutbul irşad, ricalul gayb, revasi, şeyh gibi isimlere kâinatta tasarruf hakkı vermeler, ölülerden medet umma, ruhları yardıma gönderme, darda ve rahatlıkta yalnızca yardım istenmesi gereken Allah yerine beşerden yardım dileme.

Türbe, ziyaretler ile putlaştırmalar. Allah’ın kutsalları üzere kendi mekânlarını kutsallaştırıp insanları Allah’a davet edeceklerine kendi Kâbelerine davet etmeler, taşları, çörekleri, yedi sülalelerini kutsallaştıran şarlatanlar Allah’ın dinine zerre zarar veremeyeceklerdir.

Asırlardır siyasi ve menfaatsel politikalarına dini alet ederek rantlarını korumaya çalışan, kesimlere Allah’ın dinini Allah’ın kelamından öğrenen gençliğin uyanışı korku vermekte ve karalama ile onları bertaraf etmeye çalışmaktadırlar. Yıllarca mezhepleri imanın şartı gibi sunup insanlar arasında mezhepsel kargaşaları revaçta tutmaya çalışmaları, menfaatleri açısından gerekli idi.

Ama bugün bu anlayışları yıkacak olan Kur’an ile hayatlarına yol çizenler gün geçtikçe çoğalmakta ve İnşaAllah bunların tüm sahtekârlıkları haykırılacaktır.

Eğer kulumuz (Muhammed)'e katımızdan safha-safha indirdiğimiz vahyin bir kısmından şüphe ediyorsanız o zaman aynı değerde bir sure getirin (de görelim) ve -eğer dediğiniz doğruysa- Allah'tan başkalarını da size şahitlik etmeleri için çağırın.
(Bakara-23)

Ama (eğer onu basit bir faninin işi olarak görüyorlarsa) ona benzeyen başka bir söylem üretsinler (de görelim!) Söyledikleri doğru mu, değil mi?
(Tur-34)

Ahmet Rufai Bey efendinin ker ametleri:
Diri-diri yılanları yutmak, cam yemek, içi ateş dolu tandırlara girmek, fırının bir tarafında ekmek pişerken diğer tarafına oturmak, arslan, kaplan gibi benzeri yırtıcı hayvanlara binip gezmek, keskin ve sivri demirle vücudun muhtelif yerlerini delik deşik etmek gibi.

Bu bir tarikat şeyhinin kerametleri idi o ve benzerlerinin yapmış oldukları şarlatanlıkları vermeyecem lakin itiraz gelirse tasavvufun doğuşundan günümüze değin hepsinin ker ametlerini sunabilirim.

Tasavvufta Allah’tan başka İlahlar edinmeye örnekler:
Şeyh huzurunda diz dize oturur gibi kıbleye yönelmeli, kendi kalbini bir tekneye veya başka bir kaba, şeyhinin kalbini ise bir engin denize benzetmeli, kendi kabını altına tutup o engin denize benziyen mürşidinin kalbinden ilahi feyzi doldurmağa çalışmalıdır. Böylece en az 15 dakika, ortalama yarım saat durmalıdır.

Şeyhini bir çadıra benzetmeli, kendisini de o çadırın altında oturur farz ederek dört yanından ilahi feyzin bu çadıra aktığını düşünerek durmalıdır.

Şeyhinin ruhaniyetini engin bir deniz ve kendisini de o engin denize karışmış bir damla farz etmeli ve böylece teveccühte bulunmalıdır. Bazı rabıtasında kendisini hastalanmış, ölmüş, kabre bırakılmış farz etmeli, «Ey nefis, neyin kaldı? Her şeyi terk ettin, ancak amelin ile baş başa kaldın.» diyerek nefsini bu gibi şeylerle korkutmalıdır ki bütün kötülüklerden vazgeçip Hakka yönelmeye vesile olsun.

Bu üç şekilden hangisi kendisine daha kolay gelirse, ona devam etmeli ve ilk şekilde gösterildiği gibi çeyrek, yarım veya bir saat kendisini alıştırdığı müddet kıbleye müteveccihen oturup kendisine ihsan olunan zikri teveccühünü bozmadan okumalıdır.

Mürit'in şeyhe teslimiyetinin beyanı:
Mürit'liğin bir şartı da teslimiyettir. Gasilhanede cenaze yıkayıcıya ölü nasıl teslim olursa, mürit’te kendisini şeyhine öylece teslim etmelidir. Yıkayıcı nasıl di­lerse öyle yıkar. Cenaze ona hiç bir şey söylemez. Su is­ter sıcak, ister soğuk, nasıl olursa olsun yıkayıcıya hiç bir itiraz olmaz. İşte mürit’te şeyhine karşı aynı durumda olmalıdır. Yıkayıcı, usul ve âdeti ne ise onu yapar.

Mürit’te şeyhine:
-Beni aç bıraktın, uykusuz koydun, geç bıraktın erken bıraktın, gücümün yetmediği işlere söktün... Dememelidir.

Yeni tarikata giren bir mürit manen cünüp ve murdardır. Şeyhlik de bu cünüplüğü yıkayıp pak etmektir. Şeyh, kendine teslim olan mürit’i velayet su­yuyla yıkar, manevi cenabetten ve murdarlıktan pak eder.

Şeyhe teslimiyette tıpkı İsmail’in ba­bası İbrahim’e kendisini teslim ettiği gibi olmalıdır…

Kaynak: Altınoluk Sohbetleri – Sadık Dana – Erkam Yayınları 61, İst.1991,

Allah’ın dininde insanın rabbine karşı olan sorumluluk duygusu hayatı ile pekiştikçe sakınacağı emir ve yasaklar çoğalır iken, Tasavvuf dininde mertebe katetikçe sorumluluk azalır ve ilerledikçe kalkar.

Dine karşı din diyebileceğimiz, tarikat ve cemaatsel yapıların ülkemizdeki yapılanmalarına baktığımızda, laik sistem ile barışık, Allah’ın hükmü üzere hüküm koyanları başa getirmek için yarışan, yoksulu, mazlumu, ezileni, sömürüleni görmeyecek kadar bencilleşen benim kitaplarım benim cemaatim benim cemaat ferdim gibi ayrımları had safhada tutan anlayış sahiplerine sorum şu olacak Allah katında hesaba çekileceğimiz vakit sizin cemaat ferdiniz sizin şeyhleriniz sizin kitaplarınız Kur’andan sorumlu tutulmayı kaldırabilecek mi?

Son söz olarak Tarikatların inanmış olduğu Allah ve Peygamber tasavvuruna inanmadığımı, benim inandığım Allah ve Peygamber inancı ile hiçbir alakasının olmadığını, inandığım Allah’ın cami tekke medreselere haps edilemeyecek kadar yüce olduğunu sokakların, caddelerin, mazlumların, miskinlerin, inkâra uğrayanların yanında olduğunu hiçbir mekân ve zaman ile sınırlandırılmayacağını söylemek isterim.

Bugün ülkemizde tarikat ve cemaat adı altında yapılanmaların, temelinde mülk vardır. Hiçbir şeyh cemaat lideri vb çalışmamakta ve feodal anlayışlarını mazlumların emeği üzerinden sürdürmektedirler. Bu hakikat dile getirildiğinde ise babalarından kalan malmış! Savunması ile aklanmaya çalışılmaktadır. Allah resulü Muhammed asla hiçbir kimsenin emeğinden geçinmeyip kendi alın teri ile hayatını ikame etmiştir. İmam Ali evleneceğinde asla kimseye boyun eğmeyerek kılıcını ve kalkanını satabilecek bir onura sahip idi nerde bunları örnek aldıklarını iddia eden asabiyet duygusunu gündemde tutmak ile meşgul olanlar.

Ammar, Bilal, Ebu Zerr vb Allah resulünün Sahabelerim dediği zatların hangisinin Allah’ın dini uğrunda ödedikleri bedeli ödeyebildiniz de! kalkıp biz Seyyid şerif bilmem ne zıkkımız iddiasında bulunabiliyorsunuz.

İlahlıklarını saf duygular ile Allah’a yaklaşma arzusunda olan insanların inançları üzerine kuranların hesabını en iyi görecek olan Allah’a havale ediyorum. Allah’ın ayetlerini bile- bile saklayanlardan olmaktansa tüm insanlıktan tecrit edilmeyi yeğlerim. Allah’ın apaçık ayetlerini bilip saklayanlar FASIK’LARIN ta kendisidir

Yitiksevda 24 Aralık 2011 14:17

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
İslam toplumsal dayanışmayı/yardımlaşmayı emreder iken, elbette belli kurallar ve ölçüleri esas almıştır. İslam Tevhid ve Adaleti emrederken insanları sömüren belli zümreler hususunda bizlere görev yüklemektedir.


İslam çalışmayan, uyuşuk, miskin yığınları desteklememizi ister iken onların topluma yararlı alanlarda çalışmalarını sağlamamızı, topluma yararlı fertler olarak yetiştirmemizi emreder. Onları beleşten bir yaşam tarzından alıkoymamızı emreder.



İslam dini sofuluk, sahte şeyhlik! Dervişlik adı altında onun bunun adakları ve yardımları ile yaşasınlar diye o zümreleri kendi alemlerin de başıboş bırakmaz. Toplumun her ferdi bizzat emeği ile karşılığını alacak bir iş ile meşgul olmalarını esas alır. Emeksiz ücret, işsiz gelir kazanma gibi başıboşluğu reddeder.


Kur’an’i ibadetler Namaz, Oruç ferdi olup toplumsal bir karaktere sahip değillerdir. Kişilerin Allah’a kulluk bilinci ile yaklaşmalarına vesiledirler. Toplumsal olan boyutları bu ibadetler ile elde edilmesi gerekli olan bilinçtir.


Günümüz İslam alemi özellikle, zikir evradları, zikir meclisleri gibi yerinde oturup hareketsiz bireyler olma çağı değildir. Bu tür yaşamlar tembellik ürünleridirler. Hayat yaşam şartlarına göre bu tür şeyleri önemsiz kılmaktadır.


Feodalizm ortaçağ ürünü olan tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik örgütleniş biçimidir. Siyasi yapılanması bir piramit gibidir. En üstte Kral vb, altında soylular, bunların altında başka soylular olur. Piramit’in en üst kısmında bulunan kişide mutlak bir egemenlik yoktur. Feodal düzende en üstte bulunan kişinin yetkisi sınırlıdır. Temel üretim aracı olarak toprak, birçok feodal kişi arasında paylaşılmıştır. Ekonomik gücü ellerinde bulunduranlar gerektiğinde en üst kişiye karşı zor kullanarak kabul ettirme gücüne sahiptirler.


Günümüz Feodal yapısını incelediğimizde üst tabaka denen Şeyhler, Dervişler, Hoca efendiler, Vekiller alt tabaka denen Sofu ve Müritler üzerinde yönetici kesim olarak otururlar. Bu sınıf feodal düzende yaşayan nüfusun onda birini oluşturur iken. Üretim yapmaz alt tabakanın yaptığı üretimden pay alarak geçinirler, emeksiz ücret, işsiz gelir alırlar.


Ortaçağda Üst tabaka olmadığı halde nüfuz ve güç sahibi olan kesim Ruhban din sınıfı Keşiş, Papaz ve diğer isimler idi. Günümüz İslam dünyasında aynı nüfuz ve güce sahip olan kesim yine Ruhban din sınıfı oluşumunu sağlayan Şeyhler, Dervişler, Hoca Efendiler, Vekillerdir.


Cemaatsel yapılarını feodal sistem üzere kuran, Ruhban sınıf feodal yapının şekillenmesinde en önemli rolü almıştır. Tekke, Medrese ve Cemaatsel yapı sahipleri halihazırda en büyük gelirlere sahiptirler. Çünkü sömürüldüklerini bilmeyen fedakar karakter sahipleri ölmeden önce servetlerini bırakacakları çocuklarının olmayışı veya onlara en büyük hayrın yapılacağı yerlerin cemaatler, tekke ve medreseler olarak tanıtmaları sayesinde servetlerini o kurumlara bağışlamaktadırlar.


Feodal sistem çarkı içerisinde yer alan bireyler, efendilerinin toprağında veya başka iş alanlarında üretim yapar ve tükettiklerinin haricindeki bütün gelirlerini efendilerine verirler. Bununla da yetinmeyen üst tabaka cennet vaatleri, himmet, şefaat, vesile yalanları ile onları kendi şahsi hizmetlerinde kullanmaktan geri durmazlar.



Çünkü cemaatten kopmayı onlara, dini terk etmek gibi lanse ediyorlar. Bizim cemaate gelen başka cemaate gitmemeli kafası karışır maazallah küfre girer gibi sahtekârlıklar ile saf beyinleri hizmetlerine almaktadırlar. Kendi kutsadıkları kitaplar dışındaki İslam’a aykırı aklınızı karıştırır söylemleri ile saf dışı eden beyler Kur’an’ı anlayamazsınız anlayışı ile onları istedikleri gibi tekellerine almakta büyük hüner sahibidirler. Aman ha Kur’an bizim babamızın malı sizin onunla yaşama hakkınız yok!


Kur’an’ı anlayamayız anlayışı onlara az gelmiş olacak ki, size okuduğumuz kitaplarıda siz bizim kadar anlamazsınız bizim gözetimimizde okumanız lazım!


Velhasıl avare dervişleri, miskin şeyhleri yedirip içiren onlara tahakküm gücü veren anlayış feodalitedir. Çünkü yoksulluk ve hırsızlığın had safhada olduğu toplumlarda halkın aldatılması ve sömürülmesi için en güze araçtır. Lakin bu araca/Feodalizme savaş açan İslam insanların sömürülmesine karşı bu düzenleri meşru kılan anlayışları çalışmaya ve adam olmaya yöneltmektedir.


İslamın özü toplum inşaasını esas alır, güçlüden/zenginden alır ,mazlum/yoksul/miskin olan çaresizlere verir, İnfak ya da diğer insani değerle ile toplumun ihtiyacı olanı hakkı olanı adil bir çerçevede alır aldığını da toplumun inşaası için kullanır. Güç odaklarının tekelleşmesine meydan okuyarak mazlum kesimin öne alındığı bir harcama şekline dönüştürür.


Bu şekil bir düzenleme esas alındığında, üst tabaka olmaya alış(tırıl)mış olanlar toplumun efendiliğine soyunamayacaklar, aksine adam gibi adam olmaya karar kılıp suistimaller ile elde ettikleri haksız kazanç usullerini değiştirerek toplum fertleri gibi çalışmazlar ise toplumun en aşağılık en değersiz en iğrenç insanları durumuna düşeceklerdir.


Ümmet asırlardan bu yana sömürüldü ve halen sömürülmekte,’’Akletmezmisiniz’’ hitabı ile bizleri Hakka davet eden KUR’AN’IN mesajlarına yönelmeyen/yaşamayan bir toplum olmaktan kurtulmak adına bu tür sömürge düzenlerine Allah resulünün İbrahim’i duruşu esas alınarak ‘’LA’’ demenin zamanı gelmedimi ey uyuyan ÜMMET!!!

aslıı 24 Aralık 2011 14:26

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 147981)
Değerli kardeşim eğer yazdıklarıma itirazınız var ise buyrun delilleri ile istediğiniz şirklerini sunabilirim sizin hoca! dediklerinizin

tabikide itirazım var öncelikle şuna itiraz ediyorum ki bütün tasavvufu tarikatı ve içindekileri bir tutup hepsinin şeyhini ilahlaştırdıgını sözünden kesinlikle çıkmadıgını ve kurana hadise aykırı bişey söylesede müritlerin itiraz hakkı olmadıgını söylüyosunuz amaa bizler böyle yapmıyoruz binlerce cemaaat de insanlar var ve sen genel konuşarak hepsinin bitün tarikattakilerin şirke düştügünü ima ederek hatta söylüyerek bizlerin hakkına giriyosun ve biz böyle bişey yapmıyoruz. ikincisi video olayı bana sunucaksan deneme çünkü o olaya asla inanmıyorum şirk demek hocalarımızın imansız oldugunu söylemektir ki müslümana kafir demekde insanı kafir eder şimdi mekan senen istedigini sun bakalım ama öyle duyma tarikatı karalama adına yok tapıyolar yok şunu yapıyolar degil hocanın bizzat söyledigi azından çıkan şirke düştügüne delil sözü getir bana hatta video bile yayınla yayınlamak istemiyosanda bana deki hocanın şu sohbetinde şöyle şirk ettigi şirke düştügü söz var dinle görürsün de ve dinler de şirk dolu sözünü görürsen tövbe etcem ve senden helallik istiycem ama duyma ve kalıplaşmış iftira ile degil hocanın agzından duydugun sözle geleciksin tamam mı çünkü dinde gözünle şahit olmadan yorum yapma deniyo ve ben sen burda hiç bi hocanın sözü olmadan filan şöyle yapmış bak tarikatta şu kadar madde var diye kabul etmiyorum ki insanlara dinsiz şirk sahibi demek için bizzat kendinden bunu duymak gerek çünkü bu büyük vebaldir dinliyorum seni mahmut efendi hz ve cübbeli hocamızın kendi kulagınla bizzat onlardan duydugun hangi cümle onların şirkte oldugunu gösterdi sana ??????

Yitiksevda 24 Aralık 2011 14:28

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
Eyvallah tamam kardeşim şimdi mahmut ve cüppeli efendilerin şirk sözlerini tek tek yazacam ve size linkini verecem ondan sonra konuşalım....

aslıı 24 Aralık 2011 14:31

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
ve adamın sarylarda yaşıyo yatı katı var demişsin neden olmasın hz osman da çok zengindi ama halifeydi demi hocamızın babası fabrikarör ve onundan zengin olması ciplerde gezmesi gayet dogal malının zekatını hayrını verdikden sonra aaa evine bak bide müslüman hoca denmez müslüman en güzel şeyleri hak eder ve müslüman güzel evde oturamaz diye bi saçmalık söz konusu bile degildir.

aslıı 24 Aralık 2011 14:32

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 147985)
Eyvallah tamam kardeşim şimdi mahmut ve cüppeli efendilerin şirk sözlerini tek tek yazacam ve size linkini verecem ondan sonra konuşalım....

tamam bekliyorumm yolla bakam

Yitiksevda 24 Aralık 2011 14:45

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
Değerli kardeşim sizde Mahmut Ustaosmanoğlunu İrşadul Müridin adlı eser varmı varsa size sayfa sayfa içindeki şirk sözlerini diyecem sizde bakın ifitiramı doğrumu diye....

aslıı 24 Aralık 2011 14:55

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 147988)
Değerli kardeşim sizde Mahmut Ustaosmanoğlunu İrşadul Müridin adlı eser varmı varsa size sayfa sayfa içindeki şirk sözlerini diyecem sizde bakın ifitiramı doğrumu diye....

:):)video yok mu :)kitap var evet söyle sayfasını bakam hocamzın kitabının elinde olması şaşıttı beni söyle bakam nerde hata gördün?

Yitiksevda 24 Aralık 2011 14:57

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
Videoda var değerli kardeşim ben öncelikle size o kitabın varlığını sordum ordan size yazacam sizde kontrol edin iftira olmasın...

aslıı 24 Aralık 2011 14:59

Cevap: Mürşid Mürid Ve Edepler
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 147990)
Videoda var değerli kardeşim ben öncelikle size o kitabın varlığını sordum ordan size yazacam sizde kontrol edin iftira olmasın...

tamam kardeş bekliyomm


SAAT: 13:45

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306