Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tasavvuf-Tarikat (https://www.forum.medineweb.net/647-tasavvuf-tarikat)
-   -   Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol (https://www.forum.medineweb.net/tasavvuf-tarikat/22303-menzil-tarikati-seyhi-fevzeddin-erol.html)

Medine-web 01 Ocak 2013 00:09

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
Başlık gerçekten itici ve art niyet kokuyor.tüm konuları okuyacak kadar zamanım olsa keşke.
1-yalnız kuran mantığı sahibini köreltir.çıplak peygambderden desteksiz ayetlere yaklaşmanın vahim sonucu budur işte.verilen ayet ile o hadis çakışıyor demek gerçekten gülünç! alanında mutehasıs olan 4 mezhep imamları(ki bunlardan imam malik muhadistir) o hadisi kitabına alıp kabul etmişse,azcık düşünmek lazım değilmidir ? Haşa ya bu imamlar çok cahil yada sen çok alimsin zülküf.klasik ezber bir cevap oldu biliyorum lakin az düşün derim.
2-evet şirkle mucadele cehd cihad lazım.kişileri rezil kepaze etmek cihad değildir.olsa olsa nefsi emareyı tatmin etmektir.İslam ki putlara saldırı,hakaret,aşağılamayı yasaklamışken...ben kıble ehliyim,Aiman etmişim Allaha,secde ediyorum diyen bir alimi katıksız şirkle suçlamak gerçekten ürkütücüdür.Kuran ebu lehebi hedef almadı,ebu lehebleşmeyı hedef alınmasını öneriyor.eğer hedef ebu leheb olsaydı "leheb süresi" onun ölümü ile iptal nesh edilmesi gerekir değilmiydi ?
3-Hz peygamber cemaatin içinde beli tanınmış munafıklığı aşikar olan abdullah bin ubeye direk ikaz hitap etmemiştir."bazılarınıza ne oluyor ki..." hitabı ile genel konuşmuş ki herkes hissesine düşeni alsın.
4-ben babamın anamın öğretmenlerimin amcamın dayımın nenemin dedemin elini hep öptüm....Allah aşkına insanda sabır kalmıyor,ne yapmak istediğinide inan sende bilmiyorsun.
Allahım bize sabır zülküf kardeşimizede feraset nasip et.

Ene Garip 01 Ocak 2013 00:35

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
Alıntı:

muallime Üyemizden Alıntı (Mesaj 214736)
Şu galiz başlığı ve iftira dolu devam yazılarını mutlaka kaldırırlar diye beyhude bekledim.Doğrusu ısrarla gündemde tutmanın altında yatan psikolojıyı hiç çözemedim.Eğer size karşı bir haksızlık yapılsaydı.Kasteddiğiniz kişi haksızlık karşısında susan şeytan olmazdı.

Ama ısrarla haksızlık yapmaya devam ediyorsunuz.Kin beslediğiniz kişinin hocasına saldırarak içinizde nekadar kötü ahlak kırıntıları varsa hepsini gösteriyorsunuz.

Değer olarak ne varsa onu çöpe atmak istiyorsunuz.İnsanların sabırlarını zorluyorsunuz.Müslümanların ağlanacak haline ağlayacağınız yerde ,asıl düşman koca ordu halinde size doğru namusunuza ırzınıza kastetmiş gelirken ,az sonra tepenizde olacakken ,ayağınıza bile basmamış savaş arkadaşınıza neden ayağımıa bastın diye ağlayan ,ve ortalığı vaveyla eden çoluk çocuğa benziyorsunuz...

Ben çok kez şahit oldum ki kim birisine iftira atmışsa kendisi daha beter iftiralara muhakkak uğramıştır.

Ders sınav arefesinde yazıp kendimi meşgul etmeyeyim diyorum ama nafile...İnsanında bir tahammül sınırı var.

Aynen abla bende bu tarz konulara yazmayı bırakmıştım artık ama gel gör ki insanları zorla tartışma ortamına çağıyorlar
forum sayfasında da bu başlığı görmekten çok sıkıldım amma velakin değişen bişey yok


Ayrıca o resimlerini koyduğunuz insanları zerre kadar tanımadığınıza eminim bilinmez,tanısaydınız yapmazdınız
Allah bu dostlarına atılan iftiraları görürü elbet
bende şu dakkadan sonra karar verdim değil bu başlıklara yanıt vermeyi açıp okumayacağım bile çok üzüldüm çünkü uzgn hayırlı geceler

FECR 01 Ocak 2013 08:52

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
Yanlışlar, hatalar, günahlar yani batıl olan şeyler üzerinden dini anlatmak, Hakkı anlatmaya çalışmak fayda vermez. İnsanlara Hakkı anlatmak, Hakkı sevdirmek, Kur'an'ı ve Peygamberin örnekliğini anlatmak varken, toplumdaki hatalar, günahlar, şirkler üzerine dini anlatmayı öncellemek nebevi metotla ne kadar uyumlu olabilir? Toplumdaki şirk ve hatalarını tek tek ortaya koymak yerine, Hakkın ortaya konulması gerekir. Zaten Hakk ortaya çıkınca Batıl yok olup gidecektir. Doğrular insanlara anlatılırsa , yanlışlar zaten kendiliğinden belli olur, o zaman insanların yanlışlarını, hatalarını anlamaları ve o hatadan dönmeleri daha kolay olur.

Esadullah 01 Ocak 2013 12:33

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
Alıntı:

muallime Üyemizden Alıntı (Mesaj 214736)
Şu galiz başlığı ve iftira dolu devam yazılarını mutlaka kaldırırlar diye beyhude bekledim.Doğrusu ısrarla gündemde tutmanın altında yatan psikolojıyı hiç çözemedim.Eğer size karşı bir haksızlık yapılsaydı.Kasteddiğiniz kişi haksızlık karşısında susan şeytan olmazdı.

Ama ısrarla haksızlık yapmaya devam ediyorsunuz.Kin beslediğiniz kişinin hocasına saldırarak içinizde nekadar kötü ahlak kırıntıları varsa hepsini gösteriyorsunuz.

Değer olarak ne varsa onu çöpe atmak istiyorsunuz.İnsanların sabırlarını zorluyorsunuz.Müslümanların ağlanacak haline ağlayacağınız yerde ,asıl düşman koca ordu halinde size doğru namusunuza ırzınıza kastetmiş gelirken ,az sonra tepenizde olacakken ,ayağınıza bile basmamış savaş arkadaşınıza neden ayağımıa bastın diye ağlayan ,ve ortalığı vaveyla eden çoluk çocuğa benziyorsunuz...

Ben çok kez şahit oldum ki kim birisine iftira atmışsa kendisi daha beter iftiralara muhakkak uğramıştır.

Ders sınav arefesinde yazıp kendimi meşgul etmeyeyim diyorum ama nafile...İnsanında bir tahammül sınırı var.

Rahman razı olsun hep söylüyorum "Bakmak, Görmeyi Bilenlerin Mükafatıdır"......vesselam veddua velmahabbe

bilinmez 01 Ocak 2013 12:52

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
Alıntı:

Abdulmelik Üyemizden Alıntı (Mesaj 214740)
Başlık gerçekten itici ve art niyet kokuyor.tüm konuları okuyacak kadar zamanım olsa keşke.
1-yalnız kuran mantığı sahibini köreltir.çıplak peygambderden desteksiz ayetlere yaklaşmanın vahim sonucu budur işte.verilen ayet ile o hadis çakışıyor demek gerçekten gülünç! alanında mutehasıs olan 4 mezhep imamları(ki bunlardan imam malik muhadistir) o hadisi kitabına alıp kabul etmişse,azcık düşünmek lazım değilmidir ? Haşa ya bu imamlar çok cahil yada sen çok alimsin zülküf.klasik ezber bir cevap oldu biliyorum lakin az düşün derim.
2-evet şirkle mucadele cehd cihad lazım.kişileri rezil kepaze etmek cihad değildir.olsa olsa nefsi emareyı tatmin etmektir.İslam ki putlara saldırı,hakaret,aşağılamayı yasaklamışken...ben kıble ehliyim,Aiman etmişim Allaha,secde ediyorum diyen bir alimi katıksız şirkle suçlamak gerçekten ürkütücüdür.Kuran ebu lehebi hedef almadı,ebu lehebleşmeyı hedef alınmasını öneriyor.eğer hedef ebu leheb olsaydı "leheb süresi" onun ölümü ile iptal nesh edilmesi gerekir değilmiydi ?
3-Hz peygamber cemaatin içinde beli tanınmış munafıklığı aşikar olan abdullah bin ubeye direk ikaz hitap etmemiştir."bazılarınıza ne oluyor ki..." hitabı ile genel konuşmuş ki herkes hissesine düşeni alsın.
4-ben babamın anamın öğretmenlerimin amcamın dayımın nenemin dedemin elini hep öptüm....Allah aşkına insanda sabır kalmıyor,ne yapmak istediğinide inan sende bilmiyorsun.
Allahım bize sabır zülküf kardeşimizede feraset nasip et.

Abi,yazın içerisindeki eleştirilerini anlamlı buluyorum,ve bazen bu eleştirilerin üzerinde haftalarcada düşünüyorum,islami bilgimle tekrar,tekrar karşılaştırıyorum,ki hatam ve eksiğim nerde onu bulmak için,evet bazen dozajı veremiyor ,fazla bi dozajda gidiyorum,lakin hırsızın hiçmi suçu yok..

El öpme mevzusuna gelince bunu daha öncede konuştuk,yalnız tarikat ve tasavvufta EL ÖPTÜRENLERİN,bunu havasından yaptıkları gün gibi aşikardır,yoksa öyle toplumun,önünde TOPLULUĞA ELİNİ UZATIP,BÜYÜK KÜÇÜK DEMEDEN EL ÖPTÜRMEK,hiçte masumane bi tavır değil ve TAKVA,TEVAZU,NEFİS TERBİYESİ HİÇ DEĞİLDİR,Allahını seviyorsan haksız mıyım...[ki ben sizin bu durumlarda adil davranacağınıza inanıyorum]..

Konuyu gelince,konuyu ben açmamışım ve ilk baştada ben yorum yapmamışım,ilk yorum yapanların biri YİTİK SEVDADIR,en son mesajıylada hiç uyuşmamış şekilde tavır,yani hep yaptığı patinajı yapmıştır..neyse konuyu ben açmamışım,daha sonra konuyu devam ettirmek isteyen ve savunma ,YAPANLARA KARŞI BENDE YAZMIŞ,ÇİZMİŞİM,yani ben değil konuyu tekrar,tekrar gündeme getirenler sadece itiraz edenlerdir...

ha son olarak elini öptüğümüz insanların,ELİNİ Bİ ÖPMEYİN BAKIN,NASIL KÜKRÜYORLAR,ÖFKELERİNDEN ve büyüklük,kibir taslamalarından,ha öfke ile kükremeyenlerin eli öpülür işte o zaman...:)

bilinmez 01 Ocak 2013 12:54

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 214758)
Yanlışlar, hatalar, günahlar yani batıl olan şeyler üzerinden dini anlatmak, Hakkı anlatmaya çalışmak fayda vermez. İnsanlara Hakkı anlatmak, Hakkı sevdirmek, Kur'an'ı ve Peygamberin örnekliğini anlatmak varken, toplumdaki hatalar, günahlar, şirkler üzerine dini anlatmayı öncellemek nebevi metotla ne kadar uyumlu olabilir? Toplumdaki şirk ve hatalarını tek tek ortaya koymak yerine, Hakkın ortaya konulması gerekir. Zaten Hakk ortaya çıkınca Batıl yok olup gidecektir. Doğrular insanlara anlatılırsa , yanlışlar zaten kendiliğinden belli olur, o zaman insanların yanlışlarını, hatalarını anlamaları ve o hatadan dönmeleri daha kolay olur.

güzel abim yazdıklarınla tamamen haklısın...kimseye-söyleme000

dua dilencisi 01 Ocak 2013 13:26

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 214758)
Yanlışlar, hatalar, günahlar yani batıl olan şeyler üzerinden dini anlatmak, Hakkı anlatmaya çalışmak fayda vermez. İnsanlara Hakkı anlatmak, Hakkı sevdirmek, Kur'an'ı ve Peygamberin örnekliğini anlatmak varken, toplumdaki hatalar, günahlar, şirkler üzerine dini anlatmayı öncellemek nebevi metotla ne kadar uyumlu olabilir? Toplumdaki şirk ve hatalarını tek tek ortaya koymak yerine, Hakkın ortaya konulması gerekir. Zaten Hakk ortaya çıkınca Batıl yok olup gidecektir. Doğrular insanlara anlatılırsa , yanlışlar zaten kendiliğinden belli olur, o zaman insanların yanlışlarını, hatalarını anlamaları ve o hatadan dönmeleri daha kolay olur.

Allah c.c. razı olsun ..Düşünmek ve yazmak büyük bir nimet ama yazmadan yazdıklarımızın nerelere gittiğini,toparlayıcımı yoksa yıkıcımı, kimlere nasıl msj verildiğinide idrak etmek gerek itici bir başlık ve itici vdeolar okuyanı izleyeni suizana götüren bir paylaşım helede belli yorumlar 10 üzerinden 100...

her biji krdstn 01 Ocak 2013 13:31

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
siteye yeni üye oldum
karşılaştığım ilk yazı bu oldu ve inanın üzüldüm, gönül ister di ki bu kadar insan daha mühim bir mesele için bu alana toplansaydınız.

bilinmez 01 Ocak 2013 13:35

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Alıntı:

her biji krdstn Üyemizden Alıntı (Mesaj 214807)
siteye yeni üye oldum
karşılaştığım ilk yazı bu oldu ve inanın üzüldüm, gönül ister di ki bu kadar insan daha mühim bir mesele için bu alana toplansaydınız.

du be ğer hatı,,,nasıl konu istersen,ahlaki yapıda burda var,siteyi bi dolaş görürsün,bu tür konularad TUZ VE BİBERİDİR..:)

her biji krdstn 01 Ocak 2013 13:40

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 214808)
du be ğer hatı,,,nasıl konu istersen,ahlaki yapıda burda var,siteyi bi dolaş görürsün,bu tür konularad TUZ VE BİBERİDİR..:)



braye heja ilk girdiğim konu hayal kırıklığına uğrattı hayır000
tuz biber haa hmm iyiymiş hadi bismillah..

bilinmez 01 Ocak 2013 13:43

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Alıntı:

her biji krdstn Üyemizden Alıntı (Mesaj 214809)
braye heja ilk girdiğim konu hayal kırıklığına uğrattı hayır000
tuz biber haa hmm iyiymiş hadi bismillah..


geleg sıpaz heval,...İlginiz olan konular ve bilginizdende faydalanmak isteriz inşaallah....

AŞK'ÜL İSLAM 01 Ocak 2013 15:36

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Mistizm dinsel öğretilerin fonksiyonelliğini yok etmek üzerine kuruludur. Bizim coğrafyada ki, adı, “tasavvuftur.”
Bundan dolayı, dinsel anlayışı mistik hale getirenlerin, yapmaya çalıştıkları ile "reel", uyuşamaz...
Amaçları kişiyi “ruhanileştirme projesidir.” Bundan dolayı, tasavvufla uğraşanlar, matematikle, fenle uğraşmazlar.
Genel öğretilerinde de, bunlar olmadığı gibi, üniversite okumak da, yoktur.
Bundan dolayı, tasavvuf öğretilerini sunulduğu yerlere bakın, bilimsel ve teknik, sanayileşme adına bir şey bulamazsınız…
İnancı, dünyanın dışına attılar ve tamamen “mistizm” üzerine kurdular. Her saat başı namaz, ellerinde tespih ile üç bin, beş bin zikir, (kalben anmak anlamında) vb… öğretiler.
Tüm bunlar kişinin fonksiyonelliğini yok edip etmediği tartışılmaz. Ama kişi bunu yapar. Neden yaptığını da, bilmez. Öyle sunuldu, çünkü soru sormak, “edep dışı…” anlayış olarak yutturulmuştur.
Tüm bunlar, kişinin ve toplumun ne işine yarar? Gibi soru aklına gelirse, şeytanın vesvesesi diye düşün, denilmiştir. Amaç aklın devre dışı bırakılmasıdır.
Yani sorgulama, tükürüleni yut… (tiksinmeye bile zaman vermiyorlar.)
Bu düşünce sistemi çok eskidir. Ne zaman bir peygamber gelse, onu, “insan olmakla suçluyorlardı.” Neden?
Çünkü onların din adamları, yaratıcı ile irtibatı olan yani insanlardan “üstün” varlıklardı. Yani ruhaniydi.
Yaratıcını alında, ya da kişide zuhur(kendini göstermesi) bu düşüncenin ürünüdür.
Yoksa insanlar, neden? Peygamberi, “insan olduğu” için suçlasın, değil mi? Her davranışın mutlaka bir arkada bahçesi olduğu gibi, bunu da arka bahçesi budur.
Bu öğretini aksine, hiçbir peygamber kimseye, ölürken ya da öbür dünyada hiçbir şey vaat etmemiştir. Ve hizmet ettikleri topluluktan da, kişisel olarak hiçbir istekleri de, olmamıştır. Toplum için, adaleti (hukuk ve paylaşımda) sağlamışlardır. Dikkatinize…
Fakat o, din adamları, ölürken “iman kurtaracak”, diğer dünyada ise, “Allaha takdim“ edecekler. Sanki Allah kulunu bilmiyor… Yeryüzünde olması gereken adalet bu öğretilerin ilgi alanına girmez. İstediğiniz kadar “aç” olun, fark etmez…

Aracılık hizmeti burada da bitmiyor.
Bir şeyhe sahip değilseniz, dualarınız yaratıcıya ulaşmaz. Şeytanlar gökte duayı çevirirler. İşte gökte duanız giderken, şeytanın geri çevirmesini engellerler ve duanızı ulaştırırlar… Maalesef durum bu!
Sonra,
Şu duayı, şu saatte, şu kadar tekrar edersen, Allah(c.c) kabul eder. Şu saatte yapılan dua, asla geri çevrilmez. Nereden biliyorsunuz?
Öyle olsaydı, reçetede(zamanı ve miktarı) yazan duayı herkes yapar ve memlekette fakir kalmazdı, değil mi?

Din ise, toplumun sorunları ile uğraşır. Bu sorunları yok etmek ister ve bu dünya ile diğerini ayırmaz.
Din insanın içinde ve dışındaki doğal yasalardır.
Tevhid dinin öğretileri, kişiyi “ruhanileştirmek” için değildir. Bunu oradan kaldırmak içindir. Daha açık ifade ile kişiye tapınmayı, yok etmek ve kişiyi özgürleştirmek içindir.
Bundan dolayı, kurana bakarsanız, “dinde ruhban sınıfı yoktur,” der.
Ruhban sınıfı, ruhani olmakla kalmaz, inancı babasını çiftliği haline getirir ve istediğini, dine alır, istediğini ise, dinden atar.
İstediklerini yerine getirmeyenlerin, başlarına felaket getireceğini söyler. Buna da, inandırmışlardır. İnsanüstü güçleri var ya… Bundan dolayı korkarlar…

Gerçektende insan üstü birtakım güçleri olduğuna inanan ve size empoze eden, sıfatı ne olursa olsun, kişilik varsa, buna asla inanmayınız.
Bu kişilik zamanla da, değişmiyor. Bunlar “şizotipal” kişiliğe sahiptir. Bu kişiliğe sahip olanlar, kendilerinde insanüstü, büyüsel güç olduğuna inanırlar. Kısaca normal insan değillerdir.
Hâlbuki öyle güçleri yoktur. Bunlara birilerini normal insan olduğuna nasıl ikna edebilir, bilemem. Amakuranı kerim “onlarda, sizin gibi kuldur”, sonra“öyle bir günden korkun ki, kimse, kimse için hiçbir şey yapamaz.” Şunu da, hatırlatalım.Fatiha suresi“din gününün(devamı olan dünya) mutlak hâkimi, Allah’tır.” diyor. Onlar bu bilgileri bile dikkate almıyor. (Not: “İnsana Tapmanın Kuranı Kerimdeki Karşılığı” isimli paylaşıma göz atınız…)

Dine istediği kuralı koyar.
Daha ileri gidersek, şunu, şöyle yapmazsanız, “Allah kabul etmez,” gibi keskin ifadeler kullanabilirler. Kimsenin aklına da, “sen bunu nereden biliyorsun gibi soru sormak gelmez.“ ya da sen ”Allah’mısın be kardeşim,” demez…
Sistem, kutsal kavramı ile uyutmak üzerine kuruludur…
“Rüyada yazdırılıyor” ifadesi en meşhurudur. Çünkü o kutsal kişi…
Aklınız bir söz gelse, deyin ki… Bu hadistir, kaynaksa “Buharı, Müslim ya da Tilmizi”, “anında kutsala bağlayarak kabul ettirir ve uyutursunuz.”
Mistizm öğretileri, kuranı kerime, taban tabana zıttır. Doğal olarak da,
Mistizm, insan öldürme aracıdır…
Ve toplumun da, hiçbir sorunun çözmüyor… Dindeki vesayet(tarikat ve cemaat) kavramının çıkış kaynağıdır. Bizim coğrafyada bunlardan bol miktarda bulunur. Fakirine de, denk gelmeniz mümkün değil…

Siz, Hz.Peygamber’in, her saat başı namaz kılarak, elinde tespih ile bilmem kaç bin zikr çekerek, şu soruna karşı, şu duayı, bu soruna karşı, bu duayı okuyarak, toplumun sorunun çözdüğüne inanıyor musunuz?
Toplumun sorunu neyse, dinin sorunu “o” dur.
Tevhid(Kuranı Kerim) dini, muhteşem bir vicdan oluşturmayı hedefler. Yani özeleştiri yapabilen empati kurabilen, ilkeli kişilik oluşturma sanatıdır. Buna teknik olarak günümüzde “gelişmiş(ilkeli, özbenlik) kişilik” denir. Bu içimizdeki, doğal dindir.
….
Sorgulamanız dileğiyle… Selamlar…

bilinmez 01 Ocak 2013 16:22

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Alıntı:

AŞK'ÜL İSLAM Üyemizden Alıntı (Mesaj 214837)
Mistizm dinsel öğretilerin fonksiyonelliğini yok etmek üzerine kuruludur. Bizim coğrafyada ki, adı, “tasavvuftur.”
Bundan dolayı, dinsel anlayışı mistik hale getirenlerin, yapmaya çalıştıkları ile "reel", uyuşamaz...
Amaçları kişiyi “ruhanileştirme projesidir.” Bundan dolayı, tasavvufla uğraşanlar, matematikle, fenle uğraşmazlar.
Genel öğretilerinde de, bunlar olmadığı gibi, üniversite okumak da, yoktur.
Bundan dolayı, tasavvuf öğretilerini sunulduğu yerlere bakın, bilimsel ve teknik, sanayileşme adına bir şey bulamazsınız…
İnancı, dünyanın dışına attılar ve tamamen “mistizm” üzerine kurdular. Her saat başı namaz, ellerinde tespih ile üç bin, beş bin zikir, (kalben anmak anlamında) vb… öğretiler.
Tüm bunlar kişinin fonksiyonelliğini yok edip etmediği tartışılmaz. Ama kişi bunu yapar. Neden yaptığını da, bilmez. Öyle sunuldu, çünkü soru sormak, “edep dışı…” anlayış olarak yutturulmuştur.
Tüm bunlar, kişinin ve toplumun ne işine yarar? Gibi soru aklına gelirse, şeytanın vesvesesi diye düşün, denilmiştir. Amaç aklın devre dışı bırakılmasıdır.
Yani sorgulama, tükürüleni yut… (tiksinmeye bile zaman vermiyorlar.)
Bu düşünce sistemi çok eskidir. Ne zaman bir peygamber gelse, onu, “insan olmakla suçluyorlardı.” Neden?
Çünkü onların din adamları, yaratıcı ile irtibatı olan yani insanlardan “üstün” varlıklardı. Yani ruhaniydi.
Yaratıcını alında, ya da kişide zuhur(kendini göstermesi) bu düşüncenin ürünüdür.
Yoksa insanlar, neden? Peygamberi, “insan olduğu” için suçlasın, değil mi? Her davranışın mutlaka bir arkada bahçesi olduğu gibi, bunu da arka bahçesi budur.
Bu öğretini aksine, hiçbir peygamber kimseye, ölürken ya da öbür dünyada hiçbir şey vaat etmemiştir. Ve hizmet ettikleri topluluktan da, kişisel olarak hiçbir istekleri de, olmamıştır. Toplum için, adaleti (hukuk ve paylaşımda) sağlamışlardır. Dikkatinize…
Fakat o, din adamları, ölürken “iman kurtaracak”, diğer dünyada ise, “Allaha takdim“ edecekler. Sanki Allah kulunu bilmiyor… Yeryüzünde olması gereken adalet bu öğretilerin ilgi alanına girmez. İstediğiniz kadar “aç” olun, fark etmez…

Aracılık hizmeti burada da bitmiyor.
Bir şeyhe sahip değilseniz, dualarınız yaratıcıya ulaşmaz. Şeytanlar gökte duayı çevirirler. İşte gökte duanız giderken, şeytanın geri çevirmesini engellerler ve duanızı ulaştırırlar… Maalesef durum bu!
Sonra,
Şu duayı, şu saatte, şu kadar tekrar edersen, Allah(c.c) kabul eder. Şu saatte yapılan dua, asla geri çevrilmez. Nereden biliyorsunuz?
Öyle olsaydı, reçetede(zamanı ve miktarı) yazan duayı herkes yapar ve memlekette fakir kalmazdı, değil mi?

Din ise, toplumun sorunları ile uğraşır. Bu sorunları yok etmek ister ve bu dünya ile diğerini ayırmaz.
Din insanın içinde ve dışındaki doğal yasalardır.
Tevhid dinin öğretileri, kişiyi “ruhanileştirmek” için değildir. Bunu oradan kaldırmak içindir. Daha açık ifade ile kişiye tapınmayı, yok etmek ve kişiyi özgürleştirmek içindir.
Bundan dolayı, kurana bakarsanız, “dinde ruhban sınıfı yoktur,” der.
Ruhban sınıfı, ruhani olmakla kalmaz, inancı babasını çiftliği haline getirir ve istediğini, dine alır, istediğini ise, dinden atar.
İstediklerini yerine getirmeyenlerin, başlarına felaket getireceğini söyler. Buna da, inandırmışlardır. İnsanüstü güçleri var ya… Bundan dolayı korkarlar…

Gerçektende insan üstü birtakım güçleri olduğuna inanan ve size empoze eden, sıfatı ne olursa olsun, kişilik varsa, buna asla inanmayınız.
Bu kişilik zamanla da, değişmiyor. Bunlar “şizotipal” kişiliğe sahiptir. Bu kişiliğe sahip olanlar, kendilerinde insanüstü, büyüsel güç olduğuna inanırlar. Kısaca normal insan değillerdir.
Hâlbuki öyle güçleri yoktur. Bunlara birilerini normal insan olduğuna nasıl ikna edebilir, bilemem. Amakuranı kerim “onlarda, sizin gibi kuldur”, sonra“öyle bir günden korkun ki, kimse, kimse için hiçbir şey yapamaz.” Şunu da, hatırlatalım.Fatiha suresi“din gününün(devamı olan dünya) mutlak hâkimi, Allah’tır.” diyor. Onlar bu bilgileri bile dikkate almıyor. (Not: “İnsana Tapmanın Kuranı Kerimdeki Karşılığı” isimli paylaşıma göz atınız…)

Dine istediği kuralı koyar.
Daha ileri gidersek, şunu, şöyle yapmazsanız, “Allah kabul etmez,” gibi keskin ifadeler kullanabilirler. Kimsenin aklına da, “sen bunu nereden biliyorsun gibi soru sormak gelmez.“ ya da sen ”Allah’mısın be kardeşim,” demez…
Sistem, kutsal kavramı ile uyutmak üzerine kuruludur…
“Rüyada yazdırılıyor” ifadesi en meşhurudur. Çünkü o kutsal kişi…
Aklınız bir söz gelse, deyin ki… Bu hadistir, kaynaksa “Buharı, Müslim ya da Tilmizi”, “anında kutsala bağlayarak kabul ettirir ve uyutursunuz.”
Mistizm öğretileri, kuranı kerime, taban tabana zıttır. Doğal olarak da,
Mistizm, insan öldürme aracıdır…
Ve toplumun da, hiçbir sorunun çözmüyor… Dindeki vesayet(tarikat ve cemaat) kavramının çıkış kaynağıdır. Bizim coğrafyada bunlardan bol miktarda bulunur. Fakirine de, denk gelmeniz mümkün değil…

Siz, Hz.Peygamber’in, her saat başı namaz kılarak, elinde tespih ile bilmem kaç bin zikr çekerek, şu soruna karşı, şu duayı, bu soruna karşı, bu duayı okuyarak, toplumun sorunun çözdüğüne inanıyor musunuz?
Toplumun sorunu neyse, dinin sorunu “o” dur.
Tevhid(Kuranı Kerim) dini, muhteşem bir vicdan oluşturmayı hedefler. Yani özeleştiri yapabilen empati kurabilen, ilkeli kişilik oluşturma sanatıdır. Buna teknik olarak günümüzde “gelişmiş(ilkeli, özbenlik) kişilik” denir. Bu içimizdeki, doğal dindir.
….
Sorgulamanız dileğiyle… Selamlar…

evet000evet000evet000evet000evet000

mahmuud 02 Ocak 2013 04:50

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Hayy Allah !!!!

kişiler birilerinin hakkında bir şeyler yazarken günaha girilmesin açık aranmasın gıybet edilmesin , hadisler çiğnenmesin derken nerelere gelmiş..
bir arkadaşımızda elli yüz beşbin tesbih ile milleti kandıranlar demiş...
acaba ülmemizde kaç tane doktor avukat mühendis tanıyorsunuz .. cemaatten veya tarikatten olmasın .. bunlar sadece tesbih çekip oturuyorlar mı ? .. veya yurt dışında içinde okullar açıp sadece tesbih mi çekiyorlar.. ? veya o kişi hiç imamı gazalinin hayatını okumuş mu ? hangi ilmleri okumuş ve hangi yabancı dili öğrenipte filozoflara cevap yazan kitap yazmış bir baktı mı ?
söylemek istediğim mahşerde atıp tuttuğunuz alimlerin üzerinizde hakkının kalması ve bununla sorguda ne cevap verileceği .. ??
ayrıca başkarı ile uğraşacamıza kendi kendimize baksak .. demiştim ... ama halen kişilerin saygı duyduğu kimisinin ilm elde ettiği kimisinin sohbetlerle feyz aldığı topluluklar ve ve önderleri hor görülmekte haklarında iftira edilmekte veya fikirleri alimlikleri red etmekle büyüklük taslanmakta veya kibirlenilmekte .... hala inatla direnilmekte ..

bir arkadaşımızda daha yakın bir yazı yazmış .. tebrik ediyorum .. diğer buna benzer yazı yazanlarıda ..
bu gün israil ortadoğuyu almak için elinden geleni yapmakta .. amerikada islamiyet yayılıyor diye 11 eylül saldırıları adı altında kuleler patlatılmakta , fransızlar yollarda 2000 kişi namaz kılıyor diye sahte iftiralar atmakta ( al fath camii mahallesinde içki domuz eti satılmamakta islamiyet bu mahallede yayılıyor diye ) meclise kadar gitmede..
bu gün suriye de çıkan olaylarda şia ve sunnilerin çatışması ile birbirlerine girmekte bunlarda kimlerin parmağı var ? .. iranın sırf sunni düşmanlığı yüzünden suriyeye destek vermesi .. rusyanın uçak düşürerek !!! oraya sattığı silahve üssünün kaybetmemek istemesi .. ve bunların hepsinin kimilerin kasıtlı kimlerinde oyunla islamiyetin orta yerinden vurulmak istenmesi ... bu gün ülkemizde 2. ci uydu fırlatırken olayların çıkması .. yarın uçak gemisi ihalesi tamamlandı bitince başka nelerle karşılaşacağımız vs. vs .

bunlarla uğraşacağımıza düşüneceğimize nelerle uğraştığımıza bir baksak .... söylemek istediğim buydu ..
ayrıca bende tarikatlıyım ama kimseyi incitmemek için dikkatli olmaya çalışıyorum ... önemli olan kalp kırmak
veya sataşmak kesin hüküm vermek değil ki .? önemli olan'' ALLAH'a giden yolların '' hepsini sevmek sevmesekde saygı göstermek ... kalbin bir çok yolları vardır .... ordan bir yol bulupda Allah'a yaklaşmak ne güzeldir .... sende yapabiliyorsan Allah'a yaklaş hangi yoldan yaklaşabiliyorsan ...namaz kılar , kuran okur.. kimi hadis öğrenir ..kimi tesbih çeker , kimi sema yapar . kimi ilm kitabı okur .. ( sadece dini ilm değil her konuda ) ama ahiret ön planda ... işini yapmakta ibadettir ... temizlikte .... Ama bunların hepsi farzları yaptıktan sonra

saygılarımla

bilinmez 02 Ocak 2013 07:51

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
mahmuud arkadaşım,biz kimsenin şahsında ve heleki ölmüş,gitmiş bu dünya ile irtibatı kesilmiş,ki tasavvuf dinine göre ölülerin irtibatı kesilmez,neyse yani biz bu zat dedikelrinizin şahsında değil BU GÜN ELİMİZDE BULUNAN KİTAPLARINDAKİ ŞİRK,KÜFÜR VE İSLAMA YAPILAN İFTİRALARI red edip kabul etmiyoruz..

Ben bunu yaparken, İSLAMIN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK TEHLİKE,budur diyerek bu batılı ifşa ediyorum.

Siz eğer söylediklerinizde haklı,bizimde haksız olduğumuzu düşünüyorsanız,buyrun bize,

MEVLANANIN MESNEVİSİNDE SAYFALARCA ANLATILAN SADECE KABAK HİKAYESİNİN İSLAM VE ALLAHA GİDEN Bİ YOL OLDUĞUNU İSPATLAYIN O ZAMAN,bakalım bizim ikrah ettiğimiz bu vb konularda nasıl ALLAH a bi yol buluyorsunuz görelim...

BUYRUN BAKALIM...

NOT.LÜTFEN BU SORUMU MAHMUUD ARKADAŞTAN ÖNCE KİMSE CEVAPLAMASIN...

mahmuud 02 Ocak 2013 18:22

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
hz isa (as ) ahmaklardan dağa kaçışı ...mesnevi den


Bir gün Hz. İsa, arkasından vahşi bir aslan kovalıyormuş gibi, dağa doğru bütün gücüyle koşmaktadır. Adamın biri de peşinde koşarak kendisine yetişir. Neden böyle kaçtığını sorar.

Hz. İsa acelesinden, adamın sorusuna cevap veremez.
Adam bir müddet daha arkasından koştuktan sonra, ”Allah rızası için biraz dur da neden böyle kaçtığını söyle. Çünkü arkanda ne bir düşman nede vahşi bir hayvan var” dedi.

Hz. İsa, ”Beni oyalama, yürü işine git. Ben bir ahmaktan kaçıp kurtulmak için böyle koşuyorum” der.

Adam hayretler içinde,
”Ey İsa! Allah'ın izniyle körlerin gözlerini, sağırların kulaklarını açan, ölüyü dirilten, topraktan kuşlar yapıp dirilten sen değil misin?” diye sorar.

Hz. İsa, ”Evet” diye cevap verir.

Adam bütün merakıyla, ”Peki, öyleyse neden böyle kaçıyorsun? Bunca mucize sana gelmişken neden korkuyorsun?” diye sorunca;

Hz. İsa: ”Allah'ın bana öğrettiği ism-i azam'ı ile bile ahmağın gönlüne dua ettim, bir faydası olmadı. O ahmak bir kaya parçası, bir mermer kesildi. Ahmaklık huyundan vazgeçmedi. Onun için kaçıyorum” der.

Soruyu soran adam, ”Bu büyük duaların bile ahmağa tesir etmemesinin hikmeti nedir?” deyince,

Hz. İsa, ”Ahmaklık Allah’ın bir kahrıdır. Hastalık, körlük sağırlık bir beladır, kahır değildir. Hastalığa, belaya uğramış kimseye acınır. Ahmak olan ise başkasına acı verir incitir” der.


Hz. İsa’nın kaçtığı gibi, ahmaktan kaçmak gerekir. Ahmağın sohbeti zarardır. Havanın suyu çekip buharlaştırdığı gibi, ahmak da insanın ruhi özelliklerini kaybettirir, manen yoksullaştırp gönlünü taşa çevirir.


Ahmaklık damgası Allah'ın bir mührüdür. Ona hiç kimse çare bulamaz."

Kur'ân-ı Kerîm'deki iki çeşit ahmaklıktan bahsedilmektedir. Bunlardan birinci sınıf, kafirler ve müşrikler olup, Allah Teala Hazretleri bunlar hakkında şöyle buyurmaktadır:

"Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeble düşünemez ve idrak edemezler." (Bakara 2/171)

Ebu Cehil, Ebu Lehep, Muğire b. Şu'be v.b. kimseler kalpleri mühürlü, sağır kör ve dilsiz olduklarından hidayete eremediler. Bu yüzden onlar:" Biz sana inanırsak Kureyş'in kadınları bizi ayıplar" veya "Peygamberlik bize gelmeliydi. Çünkü, bizim malımız ve çocuklarımız daha çoktur" diyerek akıl ve mantık dışı şeyler söylemişlerdir. Öyle ki, Resûlullah'ın (as)hak peygamber olduğunu çok iyi bildikleri halde ahmaklıkları sebebiyle mat ve inkar etmişlerdir.

Yine aynı şekilde kuru ve sığ akılla yola çıkan fiylosoflar, birbirlerini tekzip ederken; Peygamberler, vahye ve te'yidi ilahî'ye mazhar oldukları için daima birbirlerini tasdik etmişlerdir.

Kur'ân-ı Kerîm'de zikredilen ikinci sınıf ahmağa gelince, bunlar kendilerini akıllı zannedenlerdir. Dünyevî arzu ve istekleri kendilerini gaflete sürüklediği için, hakikat onlara perdelenmişdir. Bu gibiler ancak bir felakete uğradıklarında kısmen uyanabilirler.

Mevlana yine ahmaklık hakkında şöyle buyuruyor:

"Ahmaklardan kaç ki, İsa (a.s.) onlardan kaçtı. Ahmakla sohbet nice kanlar dökmüştür."

Tarihte üzücü bir olay olarak yer alan Timur ile Yıldırım Bayezid'in Ankara muharebesi, ahmakça bir inatlaşmanın neticesinden başka bir şey değildir. Çünkü muharebe sonunda, on binlerce müslüman kanı dökülmüş, bir çok kadın dul ve çocuk yetim kalmıştır. Bu facialara sebeb olan Timur dört bin kilometre yol katetmiş olmasına rağmen sonuçta eli boş olarak geri dönmüştür


Ahmaklık, neticede gafleti doğurur. Gaflet ise yaşanan anın, meçhul bir istikballe değiştirilmesi ve gelecek endişesi taşımamaktır. Bu yüzden Hakk Teala Hazretleri "gafillerden olma" buyurmakla, esasen insanın gaflete düşmesine sebep olan ahmaklığı yermektedir.

.................................................. .................................................. ................................

şimdi arkadaşım burdada gafiller için ayetler yazsak sığmaz taşar ....
eğerki bu hikaye ,(rubailer, kıssalar) sizin kalbinizde bir şey yaratmıyorsa o zaman kalple ilgili taş kesilen kalplerle ilgili ayetleri okuyun ....
veya kur'an da her sürede aşağı yukarı bulunan fravun ve musa kıssası size ne yi anlatıyor ?? sadece zahiri yönünümü düşündünüz ... .. ene'den (ben'lik ) kurtulmadıça fravunu da anlayamazsınız .... musa’yıda (as )

veya ‘’biz gökten su indirdik .. onunla ölü toprakları diriltiriz ‘’ ayetinde siz zahireni sadece dünyadaki yağmurdan ve topraktan mı bahsettiğini anladınız….
Gökten su indiririz dediğinde anlatılan kur’an dır
Ölü yaşayan ölülerdir… toprakda insandır …
o kur'anla ölü kapleri diriltiriz..diyor......

Veya başka bir açıklama ile bir su indirdik dediğinde su peygamberdir
Ölü yine yaşayan gafiller , kalpleri ölmüşler .. toprak da yine insandır …
Allah’ın kelâm’ında son yoktur

bu gibi ayetleri açıklamak için kur anda kıssalar vardır.. arkasından hadisler sonra bu hikayeler .. anlaşılması için herkes elinden geleni yapar .. melekler peygamberler alimler veliler ..mü'min ler salihler muttakiler ama o sırrı anlamak nerede ??

mahmuud 02 Ocak 2013 18:30

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
GURURUN AKILA OYUNU
Aklın aklından kaçan, peygamber ve velilere uymayan kişi meşhur Harut’la Marut’a benzer. Onlar da gururları yüzünden zehirli ok yediler. Mukaddes yaradılışlarına, melek olduklarına itimat ettiler. Fakat bu itimat, su sığırının aslana itimadı gibidir. Manda, aslana ne kadar itimat edebilir?
Onun yüz tane boynuzu olsa ve bu boynuzlarla korunmaya çalışsa yine aslan, onun boynuzunu değil; boynuzunun boynuzunu bile parça parça eder. Kirpi gibi baştan aşağı diken olsa, aslan, yine onu çaresiz öldürür.
Kasırga, birçok ağaçları kökünden sökerse de alçacık bir ota ihsanda bulunur. O sert rüzgar, otun zayıflığına acır. Gönül, artık sen de kuvvetten dem vurma. Balta ağaçların, dalların çokluğundan, sıklığından hiç korkar mı? Hepsini paramparça eder, kesip biçer. Fakat bir ota saldırmaz. Neşter yaradan başka yere vurulmaz. Aleve odunun çokluğundan ne gam? Kasap koyun sürüsünden kaçar mı?
Manaya nispetle suret nedir? Çok zayıf, çok aciz. Kötüyü baş aşağı tutan ondaki manadır. Dolap gibi dönüp duran gökten kıyas tut. Onun dönmesi nedendir? Onda müdebbir olan akıldan. Oğul, siper gibi olan bu kalıbın dönüşü, hareketi de gizli ruhtandır.
Bu rüzgarın hareketi onun manasından ( o suretle zahir olan manadan, Allah kudretindendir) değirmen çarkına benzer; çark, ırmak suyunun esiridir. Bu nefesin alınıp verilmesi, girip çıkması da hevesli candan başka kimdendir? Can, o nefesi, nefesle çıkan sözü, bazen cim haline kor; bazen de ha ve dal haline ( bu suretle de inkar da bulunur). Gah o sözü barış sözü yapar, gah savaş sözü.
Can, o nefesi bazen sağa götürmektedir, bazen sola ..Bazen gül bahçesine koymaktadır, bazen diken haline. Yine böyle Allahmız, bu rüzgarı Ad kavmine ejderha yaptığı halde, Yine aynı rüzgarı; müminlere rahmet, hayat ve emniyet verici bir hale getirmişti.
Alemlerin Rabbinin manalar denizi olan bin Şeyhi, “ mana Allah’dır” dedi. Bütün yerler, gökler; o yürüyen denizde, o can deryasında çör çöp gibidir. Suda çör çöpün saldırması, oynaması, suyun dalgalanmasındandır. İnat eder de onları hareketsiz bırakmayı dilerse kıyıya atıverir. Kıyıdan dalgalandığı yere, kendisine çekti mi... ateş, ota ne yaparsa deniz de onlara onu yapar (hepsini siler, süpürür, yok eder) Bu söze de son yoktur. Ey genç sen yine Harut Marut hikayesine dön.
Bu iki melek, cihan halkının günahını, kötülüğünü görünce, hiddetlerinden ellerini ısırıyorlardı. Fakat gözleriyle kendi ayıplarını görmüyorlardı. Bir çirkin, aynada kendisini görünce yüzünü çevirmiş, kızmış. Kendisini gören kendisini beğenen; birisinde bir suç gördü mü...İçinde cehennemden daha şiddetli bir ateş parlar. O, bu kibre din gayreti adını takar; kendi kafir nefsini görmez.
Din gayretinin başka alameti vardır. O ateşten bütün bir dünya yeşerir, hayat bulur. Allah; Harut’la Marut’a “ Eğer siz, nurdan yaratılmış, masum melekseniz aldanmış, ziyankar suçları görmeyin.
Ey gökyüzünün askerleri, benim kullarım! Şükredin ki şehvetten ve cinsi temayülden kurtulmuşsunuz. Eğer size de şehvet versem, artık gök, sizi kabul etmez. Sizdeki masumluk, benim ismetimin, benim korumamın aksindendir. O masumluğu benden bilin, kendinizden değil. Kendinize gelin, kendinize... Lanetlenmiş Şeytan, size galip gelmesin” dedi.
Nitekim Peygamberin vahiy katibi de hikmeti kendisinde gördü, kendine de vahiy geliyor zannetti.
Allah kuşlarının sesi, kendinde de var sandı, o kötü ıslık, o kuşların sesi gibi güzeldir zannına düştü. Sen, kuşların seslerini övüp dururken nereden kuşun muradını anlayacaksın. Bülbülün sesini öğrensen, tanısan da gül ile ne yapıyor, ne işi var? Nereden bileceksin?
Kıyas ve şüphe yoluyla bildiğini farz edelim... O biliş sağırların, dudak oynamasından anladıkları kadar bir anlayış ve bilişten ibarettir.
Anlayışlı, hal hatır, yol yordam bilen birisi bir sağıra “ komşun hasta” diye haber verdi. Sağır kendi kendisine dedi ki: “ Bu sağır kulakla ben onun sözünü nereden anlayacağım. Hele hasta olur, sesi pek çıkmazsa... Fakat mutlaka da gitmek lazım. Dudağını oynar görünce ne dediğini kıyas yoluyla kendiliğinden düşünür, bulurum.
Ey benim mihnete düşmüş dostum, nasılsın? Derim. O, elbette iyiyim, yahut hoşum, diyecek. Şükürler olsun diye cevap verir, ne çorbası yedin diye sorarım. O mesela, mercimek çorbası diye cevap verir. Afiyet olsun der, hekimlerden kim geliyor, kendini hangisine tedavi ettiriyorsun? derim.
O, filan deyince derim ki: ayağı çok kutludur. Geldi mi işin yoluna girdi demektir. Biz de onun kademini denedik. Nerede vardıysa dilek hasıl oldu.” O iyi adam, kıyas yoluyla tasarladığı bu cevapları düzüp koşarak hastaya hal hatır sormaya gitti.
“Nasılsın “dedi. Hasta “öldüm” deyince dedi ki: “ Çok şükür!” Hasta, bu sözden hiddetlendi, canı pek sıkıldı. “ Bu ne biçim şükür? O bizim kötülüğümüzü istiyormuş, anlaşıldı” diye düşündü. Sağır bir sözdür, tasarladı ama yanlış düştü. Sonra “Ne yedin ?diye sorunca hasta
“Zehir” dedi. Sağır “ Afiyet olsun” der demez hastanın kahırlanması fazlalaştı.
Sağır, bundan sonra da “ Tedavi için hekimlerden kim geliyor?” diye sordu. Hasta “ Hadi be, defol, Azrail geliyor!” diye cevap verdi. Sağır “ Ayağı pek kutludur, sevin, neşelen!”dedi. Sağır; şükür, böyle bir zamanda hal hatır sorup komşuluk hakkını gözettim diye sevinerek dışarı çıktı.
Sağır, eşekliğinden tamamı ile aksini sandı, ziyanın ta kendisi olan o işi kar zannetti. Hasta ise “Bu, bizim canımıza düşmanmış, onun cefa madeni olduğunu bilmiyormuşuz” diyordu. Hatırına yüz türlü kötü şeyler geliyor, ona türlü ,türlü haber göndermeyi kuruyordu.
Kötü bir yemek yiyenin o yemeği kusuncaya kadar gönlü bulanır. İşte hiddeti yenmek budur; onu kusma ki karşılık tatlı sözler duyasın. Hasta olmadığı için hasta kıvranmakta, “ nerede bu kötü sözlü köpek ki. Söylediklerinin hepsine karşılık vereyim. O zaman tamamı ile hastaydım, aslan gibi olan aklım uyumuştu, hatırıma bir şey gelmedi. Hal hatır sorma, gönül almak ve teselli etmek içindir. Halbuki bu, hatır sorma değil, düşmanlık!
Düşmanını zayıf ve bitkin bir halde görüp memnun olmak istemiş” diyordu. Nice ibadetten vazgeçmiş, kulluktan çıkmış kişilerin gönüllerinde Allahnın rızasını almak, sevaba nail olmak vardır, bunu umarlar. Halbuki bu, esasen gizli bir günahtır.
Nice bulanık şeyler vardır ki sen, onları saf ve berrak sanırsın. O sağır gibi...Sağır, iyilik yaptım sanmıştı, halbuki aksi zuhur etti. O, bir hastaya iyilikte bulundum hatırını ele aldım, komşuluk hakkını ele getirdim diye rahatça oturmuştu. Halbuki hastanın gönlünde bir ateş alevlenmiş, kendisini de yakmıştı. Yaktığınız ateşlerden korkun. Siz, onu günahlarınızla çoğalttınız, günahınız yüzünden alevdesiniz.
Peygamber bir riyakara namaz kıldığı halde “ Ey yiğit kalk, namaz kıl, çünkü senin kıldığın namaz değil” dedi. Bu korkular yüzünden her namazda “ ihdinassıratal müstakime- sen bizi doğru yola hidayet et” denir.
Yani “ Ey Allah! Bu namazımı yolunu azıtmışların, riyakarların namazıyla karıştırma” O sağır adamın seçtiği kıyas yüzünden on yıllık konuşma hiç olup gitti. Ulu kişi, hele bu kıyas, tavsif edilemeyecek vahiyde aşağılık duygusunun kıyası olursa... Senin duygu kulağın harfleri anlayabilirse de bil ki gaybı duyan kulağın sağırdır.
Allah nurlarına karşı bu kıyasçıkları ileri süren ilk kişi, İblisti. Dedi ki: “ Şüphe yok, ateş topraktan daha iyidir. Ben ateşten yaratıldım Adem kapkara topraktan. Şu halde fer’i, asla nispetle mukayese edelim: O zulmettendir, biz aydın nurdan.”
Allah “ Hayır, soy sop yok. Zahitlik ve şüpheli şeylerden çekinmek, faziletin mihrabıdır. Bu, fani dünyanın mirası değildir ki soy sop yüzünden onu elde edesin. Bu can mirasıdır. Hatta peygamberlerin mirası. Bunun varisi şüpheli şeylerden sakınan müminlerin canıdır.
O Ebucehl’in oğlu, açıkça müslüman oldu; şu Nuh Peygamberin oğlu yolunu yanılanlardan. Topraktan yaratılan, ay gibi nurlandı. Ateşten yaratılan sen, yüzü kara oldun, defol!” dedi.
Bu kıyaslar, bu araştırmalar; bulutlu günde, yahut geceleyin kıbleyi bulmak içindir. Fakat güneş doğmuş, Kabe de karşıdayken bu kıyası, bu araştırmayı bırak, arama! Kıyas yüzünden Kabe’yi görmezlikten gelme, ondan yüz çevirme.
Doğruyu Allah daha iyi bilir. Allah kuşundan bir ötüş duyunca ders beller gibi yalnız zahirini beller, hatırında tutarsın. Sonra da kendinden kıyaslar yapar, hayalin ta kendisini hakikat sanırsın. Abdalların ıstılahları vardır ki sözlerin, onlardan haberi yok. Sen, kuş dilini, yalnız ses bakımından öğrendin; yüzlerce kıyas ve hevesler ateşledin.
Fakat o hastanın incindiği gibi senden de gönüller incindi, kederlendi. Halbuki sağır, kendi zannına kapılıp, isabet ettiğini sanıp sevincinden sarhoş oldu. O vahiy Katibi de kuşun sesini duyup kendini de o kuşla eşit sandı. Fakat kuş, bir kanat vurup onu kör etti işte... Onu ölümün ve elemin ta dibine kadar götürdü.
Kendinize gelin, sizde bir akis, yahut zan yüzünden göklerdeki duraklarınızdan düşmeyesiniz. Harut’la Marut’sanız da, “ Biz sana saf ,saf ibadet ediyoruz” damının üstünde herkesten ileriyseniz de. Kötülerin kötülüklerine acıyın. Benliğin kendini görüp beğenmenin etrafında dolaşmayın. Kendinize gelin. Allah gayreti, pusudan çıkmayı görsün; baş aşağı yerin dibine gidersiniz.
İkisi de dediler ki: “ Allah, ferman senin ihsanın, senin koruman olmazsa nerede bir ihsan, nerede bir koruyan?” Hem bunu söylemekte, hem de yeryüzüne inip hükmetmek için yürekleri oynamaktaydı. “ Bizden kötülük gelir mi? Biz ne güzel kullarız!” diyorlardı.
Bunların bu gurur ve istekleri, kendilerini rahat bırakmadı: nihayet bunları kendilerini beğenmiş bir hale soktu.
“Ey toprağa, suya, yere, ateşe mensup insanlar, ey ruhanilerin temizliğinden haberi olmayanlar. Biz şu gökyüzünün üstünde perdeler dokuyor, yeryüzüne inip şadırvanlar kuruyoruz. Adalet yapar, ibadet eder; her gece yine göklere uçar gideriz. Bu suretle de şu devrin şaşılacak büyükleri olur, yeryüzüne adalet ve emniyeti yayarız” diyorlardı. Gökyüzü ahvalini yeryüzüne kıyas ettiler, fakat bu kıyas, doğru değil... Arada büyük bir fark var!
Perde altına girmiş olan Hakimin sözünü dinle: Şarap içtiğin yere baş koy, yat. Meyhaneden çıkıp yol, yanılan sarhoş, çocukların maskarası ve oyuncağı olur. Her tarafa, her yola, çamurların içine düşer, her ahmak da ona güler. O bu haldeyken onun sarhoşluğundan, içtiği şarabın neşe ve zevkinden haberleri olmayan çocuklar peşine takılırlar.
Allah sarhoşundan başka bütün halk, çocuktur. Heva ve hevesinden kurtulmuş kişiden başka baliğ yoktur. Allah “ Dünya kuru bir istek, faydasız bir oyuncaktan ibarettir, siz de çocuklarsınız.” Dedi. Allah doğru buyurur. Oyuncağı terk etmedikçe çocuksun. Ruh arınmadıkça nasıl temiz olabilirsiniz?
Dünyada daima istenen, peşinde koşulan, bir türlü terk edilemeyen bu şehvet; bil ki çocukların cimaı gibidir. Çocuğun cimaı nedir ki? Bir Rüstem’in, bir yiğidin cimaına nispetle oyundan ibaret. Halkın savaşı da çocukların savaşı gibidir. Tamamı ile manasız, esassız ve hor! Hepsi sopadan kılıçlarla savaşırlar.
Hepsi faydasız bir şeyle uğraşıp dururlar. Hepsi, bu bizim Burak’ımız Düldül yürüyüşlü atımız diye bir sopaya binmiştir. Sırtlarında yük var, fakat bilgisizliklerinden kendilerini yüksek görüp ata binmiş, yol gidiyor sanırlar.
Hele dur... halk atlıları, bir gün atlarını sürerek dokuz kat gökten geçsinler de bak! O gün ruh ve melek Allah’ya yücelir. Ruhun yücelmesinden gök titrer! Siz ise umumiyetle çocuklar gibi eteğinize binmişsiniz... Ata binmiş gibi eteğinizin ucunu tutmuşsunuz!
Allah’dan “ Şüphe yok ki zan fayda vermez” hükmü gelmiştir. Zan merkebi nerede gökler koşacak? İki türlü zan olursa kuvvet hangisindeyse o tercih edilir. Fakat güneş zuhur etti mi... onun varlığında ve parlaklığında inat edilmez. İşte o zaman bindiğiniz şeyleri görürsünüz; anlarsınız ki ancak ayaklarınıza binmişsiniz...
Vehmi, fikri, duyguyu, anlayışları sopa gibi çocuk atı bil! Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır. Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür. Gönle uran, adamı gönül ehli yapan ilim; insana fayda verir. Yalnız tene tesir eden, insana mal olmayan ilim yükten ibarettir.
Allah “ Yahmilü esfara-Tevrat’ı bilip onunla amel etmeyen kitap taşıyan eşeğe benzer” dedi. Allah’dan olmayan bilgi yüktür. Allah’dan vasıtasız olarak verilmeyen ilim, gelini süsleyen kadının ona sürdüğü renk gibi diri kalmaz, uçup gider. Fakat bu yükü iyi çekersen yükünü alırlar, rahat ettirirler.
Heva ve heves uğrunda o bilgi yükünü taşıma ki içindeki ilim ambarını göresin. İlmin rahvan atına bindikten sonra sırtından yükü alırlar. Allah kadehi olmadıkça heva ve heveslerden nereden geçeceksin? Ey Allah’ya ait yalnız “HU” ismine kani olan! Sıfattan, addan ne doğar? Hayal! O hayal, sahibine ancak vuslat delili olur. Medlulü olmayan bir delalet edici hiç gördün mü?
Yol olmadıkça katiyen gül de olmaz... Hakikatı olmayan bir adı hiç gördün mü; yahut Kar ve Lam harflerinden gül topladın mı? Mademki ismi okudun; var, müsemmayı da ara. Ayı gökte bil derede değil!
Addan ve harften geçmek istersen hemencecik kendini tamamı ile kendinden arıt (yok ol!) Demir gibi demirlikten çık, renksiz bir hale gel. Riyazatta tozsuz passız bir ayna ol! Kendini kendi vasıflarından arıt ki asıl kendi saf, pak zatını göresin.
O vakit kitap, müzakereci ve üstat olmaksızın gönlünde peygamberlerin ilimlerini görür bulursun. Peygamber “ ümmetimden öyleleri vardır ki onlar, benimle aynı yaratılıştadırlar, benimle aynı himmete sahiptirler. Ben onları hangi nurla görüyorsam onların canları da beni mutlaka aynı nurla görür” dedi.
Bunlar Peygamberi, Shihayn kitapları, hadisler, hadisi rivayet edenler olmaksızın, bunlara hacet kalmaksızın abıhayat kaynağında (gönüllerinde) görürler. “Kürt olarak yattık” sırrını bil, “ Arap olarak sabahladık” sırrını oku! Gizli ilme dair bir misal istersen Rum halkıyla Çinlilere ait hikayeyi söyle:

bilinmez 02 Ocak 2013 18:35

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Yarabbi aramızdaki ahmaklardan dolayı bizi helak etme....

mahmuud 02 Ocak 2013 18:44

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 214651)



[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

burada bir insanın ileri görüşlü düşüncesini savunuyor (gıordano bruno )




Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 214677)
Rasulullah bu tür gaybi haberler vermeye kadir değildir,Rasulullaha Alalh tarafından bildirilen gayb haberleride KURANIN VAHİYSİYLE ZATEN BİLDİRİLMİŞTİR..

Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 214677)

Ve Rasulullah KURANDADA BEN GAYBI BİLMEM,BİLSEYDİM ONA GÖRE DAVRANIRDIM DİYE AYETETDE BEYAN ETMİŞTİR...

AYRICA VEDA HUTBESİNDE Burda bulunanlar bulunmayanlara iletsin OLURDA, BURDA BULUNMAYANLAR,BURDA BULUNANLARDAN DAHA İYİ ANLAR Dİye rivayetlered var,yani daha sonraki zamanlarad insanlar KENDİNDEN ÖNCEKİLERDEN DAHA İYİ ANLAYA BİLİRLER,YETERKİ KURANI MERKEEZ ALSINLAR...

bu mesajda da bir hadisi red ederek .. efendimiz a.s ilerideki olaylar için görüşünü inkar ediyorsunuz

bu nasıl bir şey anlamadım

bilinmez 02 Ocak 2013 19:11

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
burada bir insanın ileri görüşlü düşüncesini savunuyor (gıordano bruno )mahmuuddan alıntı..

cevab..ne alaka arkadaşım,o söz gaybi bi haber vermiyor ki,o fotoğraftaki olayı olduğu gibi naklediyor,ortaya ayen beyan koyuyor,tabiki anlayana...


bu mesajda da bir hadisi red ederek .. efendimiz a.s ilerideki olaylar için görüşünü inkar ediyorsunuz

bu nasıl bir şey anlamadım mahmuud dan alıntı..


cevab..benim red eddiğim,Rasululahın ben gaybi bilmiyorum demesine rağmen,halen rasulullahı yarı ilah konumuna getirerek,daha sonra Rasulullahın sırtından geçinmeye çalışanların batıl ve çarpık anlayışlarıdır..

bilinmez 02 Ocak 2013 19:19

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
MEVLANA;”VELİLER DE TANRI’NIN ÇOCUKLARIDIR”

Yavrum veliler de Tanrı çocuklarıdır. Onlar ortada olsun, olmasın…
Tanrı, mallarını, canlarını korur; onların ahvali...nden haberdardır. Sakın noksanlıklarını bulup aleyhlerinde gıybet etme. Onlar için kin güdenden, onların öcünü alan Tanrı’dır. Tanrı dedi ki: Bu Veliler benim çocuklarımdır. Gariplik âlemindedirler, eşleri yoktur. Ne işleri vardır, ne güçle...ri. Halkı imtihan için hor ve yetim görünürler. Fakat hakikatte dostları da benim, nedimleri de. Hepsi de benim korumama arka vermiştir. Sanki onlar, benim cüzülerimdir. Sakın, sakın! Bunlar benim hırka giyenlerimdir.

Şark İslâm Klasikleri, Mesnevi, Mevlâna, M.E.B. Yayınları, İstanbul 1988 çeviren Veled İzbudak. Cilt 3 ,Beyitler-7-8, sayfa 75-80.)
Mevlana Calaleddin Rumi, Mesnevi, Hazırlayan: Adnan Karaismailoğlu, Yeni Şafak Kültür Hizmeti, 2004 Cilt 1, Sayfa 289
__________________

mahmuud 03 Ocak 2013 02:48

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
fil ve yavrusu hikayesi veya rubailer


Onlar için kin güden, onların öcünü alan Allah’dır.
Allah dedi ki : Bu veliler benim çocuklarımdır. Gariplik âlemindedirler, eşleri yoktur. Ne işleri vardır, ne
güçleri.
Halkı imtihan için hor ve yetim görünürler. Fakat hakikatte dostları da benim, nedimleri de.
Hepsi de benim korumama arka vermiştir. Sanki onlar, benim cüzülerimdir.
Sakın, sakın! Bunlar benim hırka giyenlerimdir.Binlerce kişi arasında yüz binlerce kişidirler, fakat yine de

hepsi bir vücuttur.”


yani tek ruh muhammedi ruh deniliyor ....

diye devam eder gider .. kendinizde yazmışsınız veliler hakkında gıybet etmeyin diye :

ben o yazıdan veliler Allah'ın çocuklarıdır veya gibidir i çıkaramadım .... nasıl bakarsanız öyle ...veliler Allah'ın ''sıfatları '' ile sıfatlanırlar .... onun karuması altındadırlar ..
bir hadiste
Kulumu bana en çok yaklaştıran şey, farz kıldığım ibâdetleri yapmasıdır. Nâfile ibadetlerle de bana o kadar yaklaşır ki, nihayet ben o kulumu severim. Sevince de artık onun duyan kulağı olurum, o benimle işitir. Gören gözü olurum, o benimle görür. Eli olurum, o benimle dokunur. Ayağı olurum, o benimle yürür, (Kalbi olurum, o benimle anlar. Söyleyen dili olurum, o benimle konuşur.) Ne dilerse onu yerine getiririm. Herhangi bir şeyden bana sığınırsa ben onu muhafaza ederim.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 2042)

bilinmez 03 Ocak 2013 08:29

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Alıntı:

mahmuud Üyemizden Alıntı (Mesaj 215348)
fil ve yavrusu hikayesi veya rubailer


Onlar için kin güden, onların öcünü alan Allah’dır.
Allah dedi ki : Bu veliler benim çocuklarımdır. Gariplik âlemindedirler, eşleri yoktur. Ne işleri vardır, ne
güçleri.
Halkı imtihan için hor ve yetim görünürler. Fakat hakikatte dostları da benim, nedimleri de.
Hepsi de benim korumama arka vermiştir. Sanki onlar, benim cüzülerimdir.
Sakın, sakın! Bunlar benim hırka giyenlerimdir.Binlerce kişi arasında yüz binlerce kişidirler, fakat yine de

hepsi bir vücuttur.”


yani tek ruh muhammedi ruh deniliyor ....

diye devam eder gider .. kendinizde yazmışsınız veliler hakkında gıybet etmeyin diye :

ben o yazıdan veliler Allah'ın çocuklarıdır veya gibidir i çıkaramadım .... nasıl bakarsanız öyle ...veliler Allah'ın ''sıfatları '' ile sıfatlanırlar .... onun karuması altındadırlar ..
bir hadiste
Kulumu bana en çok yaklaştıran şey, farz kıldığım ibâdetleri yapmasıdır. Nâfile ibadetlerle de bana o kadar yaklaşır ki, nihayet ben o kulumu severim. Sevince de artık onun duyan kulağı olurum, o benimle işitir. Gören gözü olurum, o benimle görür. Eli olurum, o benimle dokunur. Ayağı olurum, o benimle yürür, (Kalbi olurum, o benimle anlar. Söyleyen dili olurum, o benimle konuşur.) Ne dilerse onu yerine getiririm. Herhangi bir şeyden bana sığınırsa ben onu muhafaza ederim.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 2042)


O ZAMAN TASAVVUFA GÖRE İSA ALLAHIN OĞLUDURDA DİYEN HIRISTİYANLARIN BU SÖYLEYİŞLERİ DOĞRU KABUL EDiLMELi,SİZLERCE HATTA TAKVA Bİ SÖZ OLMALI,...

Bakın güzel arkadaşım,ben tasavvufun içerisinde sizler gibi binlerce samimi insanların olduğuna inanıyorum,yalnız bu tasavvuf kanalı öyle sizin dediğiniz gibi TEMİZ Bİ KANAL,YOL,TARİKAT değildir,sizler gibi binlerce insanın bu samimiyetini kullanan bi din sömürüsü yapan ruhban sınıfıdır.

yukardaki hadis olarak verdiğiniz hadisin tasvvufa göre anlamlndırması ve kendine delil olarak anlamlandırmasındaki anlam sahih değil batıldır..siz hadisi mevlananın VELİLER ALLAHIN ÇOCUKLARIDIRA,DESTEK olarak veriyor ve öyle anlamlandırıyorsunuz ve Allahın sıfatlarını KULLARA NİSBET EDİYORSUNUZ..HALBUKİ İSLAMA GÖRE ALLAH OĞUL EDİNMEZ, YARATTIKLARINA BENZEMEZ,böyle sözleri peygamberde kullanmamış Allah benimle bir olmuş,dememiştir,BEN ALLAHIN OĞLUYUM HİÇ DEMEMİŞTİR...

mahmuud 03 Ocak 2013 14:48

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Sizden ricam'' abdulkerim ceyli (ks) insan-ı kamil ''kitabını okuyun Allah'ın incildeki ayetinin
neden hristiyanlar tarafından yanlış anladığını anlamış olursunuz .. buradaki bakış açısı
farklı .... söylemek istediğim... (kitap da; dinler peygamberler semalar yerler denizler cennet ve cehennem en başta Allah'ın sıfatlarını hakkında bilgiler var kısaca miracın özeti )

Her neyse sözü uzatmaya da gerek yok sanırım ... herkes kendi inancına kendi ameline göre yaşar .. herkes kendisinden sorumludur....
ALLAH herkesi doğru yola ulaştırsın...

ALLAH tüm inanananlardan razı olsun .. ( burada ALLAH razı olsun demek sadece olduğun şekilde değil ... ALLAH' ın razı olacağı nefs makamına getirmesini dilerim.... herkes için ,şahsı değil , benim içinde ... )
selam olsun üzerinize , Allah'ın selamı

mahmuud 03 Ocak 2013 16:06

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Bu arada konunun sitedeki başlığı yarıdan sonra değişmiş teşekkür ederim .. en baştaki değişirse memnun oluruz.. çirkin bir başlık ... sitenin başka hiç bir yerini gezmedim sadece bu başlık sayfa beni buraya yönlendirdi ..
,

Bazı yazılarla ayetlerle hadislerle oynamak (kendi istediği gibi inanmak ) kimisinin imanına iman katar .. kimisine de inkarını çoğaltır... Bu gibi yazılarla insanların inançlarıyla oynamayalım... yaşamış insanların arkasından konuşmayalım ..
,
Şu anda yaşayanlarla bir sorunu olanlarında ''direk kendisiyle tartışmasını tavsiye ederim '' .. elini öpmek zorunda değilsiniz .. sorun... . sadece hangi mesleyi sormak istiyorsanız onu sorun... kapı herkese açık... buralarda yazmak yerine direk kendisiyle ( kimi hedef aldıysanız ) onunla konuşun...
bombalamak isteyen de gidip konuşuyor.. gazetecide .. oraya bağlı olanlarda.. veya bir başka birisi ise kimi istanbul da kimi sivrihisarda kimi adıyamanda .. kimi urfada ... vs .. vs

bilinmez 03 Ocak 2013 19:33

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Mahmuud arkadaşım sizde Allahın kitabını anlayarak ve üzerinde düşünerek okuyun,ki bu tafsiyeyi hem kendime hemde karşılaştığım herkesede yapıyorum..

Yukardaki duanız ve yaklaşımınız,uslubunuz gerçektende beni yanıltmadı ben tasavvufun içinde sizler gibi,gerçekten samimice bu yola tutunduklarını çok iyi biliyor ve şahid olmuşum ve halende oluyorum.Yalnız sizler gibi samimi insanların durumlarınada dua edip üzülüyorum,ha benim hatam eksikliklerim yokmu,tabiki var,aam ben hatamı,eksikliğimi hep kurana arz ediyorum,nedenmi çünkü kuran son peygamberin,ve diğer peygamberlerin hayatlarını anlatan kareleri bize sunar,Peygamberlerin yaşadığı toplumların nasılki şirk ve küfür,fısk üzerinde olup bu hatalı yollarınıda hep atalarının dini olarak tanımlayıp peygamberlerle mücedele edip,ve kendilerini hak görmüşlerse ATALARININ,DİN ADAMLARINININ KİTAPLARINI BIRAKMAYIP,Vahiyle bu batıl üzerinde olan atalarını ve din adamlarını,ve onların verdiği BİLGİYİ,sorgulamıyorlarsa BU GÜNDE AYNI ortamla karşılaşıyoruz..

ya sayın abim veya ablam,her bayan mısınız erkekmi onun için böyle hitap ettim,BEN SİZE BU KİTAPLARINIZI ve bu anlatılan kıssaları bi kurana arz edin bakın nasıl bi sonuç çıkar,bizler ahirette peygamberlerin sünneti olan kuran ile sorulacaz,yapmayın etmeyin,ben sizi KURANA ÇAĞIRIRKEN,SİZ YOK BU KİTAPLARIN Bİ ZAHİRİ VAR AMA BUNUN BATINİLİĞİNE BAKIN gibi yanlış bi savunmayla bunlara niye çağrı yapıp bu yanlışlara sarılıyorsunuz,gelin beraber ALLAHIN VE RASULULNUN DAVETİ OLAN KURANA SARILIP,ALLAHIN KİTABINDA İZZETİ BULUP İZZETLENELİM,GAYRİSİ REZİLLİK,KEPAZELİKTİR...

mahmuud 04 Ocak 2013 05:09

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
güzel kardeşim... kur'an da nasıl namaz kılacağımız belli olsa onlar sahabeler peygamberin (as) nasıl kıldığını öğrenmek zorunda kalmazdı .. nasıl abdest alınacağı bilseler yine takip etmezlerdi .. ve bunun gibi gerekli olanları sonraki nesiller sahabelerden ,tabiinler den öğrenmek zorunda kalmazlardı ..
hem ayrıca miraca çıkıncaya kadar bir çok farzları ilmleri efendimiz (as) cebrail (as) dan öğrenmiştir... miraçtan sonrada din tamamlanıncaya kadar Allah (cc) cebrail (as) ı peygamber efendimize rehber yapmıştır...
.
daha sonraki nesillerde 1400 sene önce yaşamış olan bu dini yayan peygamber (as)ve ashabından (ra) hangi yolla öğrenecekler .. istihareye mi yatsınlar ... elbetteki kur'anın
zahiri ve batını manalarını ,hadisleri ne zaman hangi olay için söylendiğini , öğrenmek isterler .. bunun içinde değişik kaynaklara başvururlar... yoksa imamı gazalinin dediği gibi sadece secde rukü ile (ilmsiz ) kılınan namaz yorgunluktan başka bir şey vermez .. Allah aşkı olması lazım .. peygamber aşkı olması lazım .. düz mantık okunan kur'an sadece geçmişdeki olayları sıradan okumaya benzer..
Ayrıca bu yüzyılda yaşayanlara haksızlık olmaz mı ? ''kimisi diyecek ki bende o zamanda yaşasaydım bu günahları işlemezdim ..'' olay o değilki ..
,
bir ayette uhud ve bedir günlerinden bahseder ..ve ALLAH buyuruyorki ; o öyle günlerki bunu insanların kaplerinde çevirir dururuz ..ama insanların bir çoğu anlamaz başka bir ayette ''ama kendisine ilim verilenler dışında bir çoğu anlamaz ''... bedir günlerinde insanların kaplerinin değişmesini ,ALLAH'ın yardımının ne zaman olacağını söylemeleri ve bir imtahana tutulmalarından bahserderken , ayetin başında da belirtilen durumun bu dönemdeki yaşanyan insanların kaplerin de aynı durumu yaşatıp bu yüzyıldaki insanların kalplerini yoklar imtihan eder . . illa savaş çıkması lazım değil .. nefsini temizlemek de cihadddır... efendimiz (as) ne buyurmuş ''Şimdi küçük cihâddan büyük cihâda dönüyoruz!” yani “–Şimdi büyük cihâda (nefs cihâdına) dönüyoruz!” buyurdular. (Süyûtî, II, 73)
,
,

Velilerin kendilerine ve kitaplarına bunun için ihtiyaç duyulur . kimisi kur'an tefsiri yapar kimisi hadis aktarır kimisi ahiret ilmi , kimisi ledün ilmi vs,, vs ,, kur'an ı daha iyi anlamak için sırlarını anlamak için .. namazın sırlarını anlamak için...orucun sırlarını anlamak için .. zekatın sırlarını anlamak için okunur öğrenmeye çaılışılır...


,
Düz mantık kur'an okumak bir arabayı çalıştırıp rolantide bekletmeye benzer .. 1 den 5 e kadar vitesleri var.. ağır ağır takva biçimde hareket ettir de sonuca bir bak ...
şimdiki arabalarda 6 -7 vitesli ama hızlanacağı yol yok ..... yani ilm var ama amel yok !!!

.
zaman olmadığı içinde yazı imla felan yapamıyorum kusura bakılmasın...
kimseyede kinim yok .. bana istenilen şeyler söylensin ..ama velilere söylenmesin .!!

Maharet güzeli görebilmektir, sevmenin sırrına erebilmektir. Cihan, Alem herkes bilsin ki şunu; En büyük ibadet sevebilmektir. (yunus emre)

Nefistir seni yolda koyan, yolda kalır nefse uyan. (yunus emre )

Esadullah 04 Ocak 2013 14:34

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
[QUOTE=AŞK'ÜL İSLAM;214837] Mistizm dinsel öğretilerin fonksiyonelliğini yok etmek üzerine kuruludur. Bizim coğrafyada ki, adı, “tasavvuftur.”
Bundan dolayı, dinsel anlayışı mistik hale getirenlerin, yapmaya çalıştıkları ile "reel", uyuşamaz...
Amaçları kişiyi “ruhanileştirme projesidir.” Bundan dolayı, tasavvufla uğraşanlar, matematikle, fenle uğraşmazlar.
Genel öğretilerinde de, bunlar olmadığı gibi, üniversite okumak da, yoktur.
Bundan dolayı, tasavvuf öğretilerini sunulduğu yerlere bakın, bilimsel ve teknik, sanayileşme adına bir şey bulamazsınız…
İnancı, dünyanın dışına attılar ve tamamen “mistizm” üzerine kurdular. Her saat başı namaz, ellerinde tespih ile üç bin, beş bin zikir, (kalben anmak anlamında) vb… öğretiler.
Tüm bunlar kişinin fonksiyonelliğini yok edip etmediği tartışılmaz. Ama kişi bunu yapar. Neden yaptığını da, bilmez. Öyle sunuldu, çünkü soru sormak, “edep dışı…” anlayış olarak yutturulmuştur.
Tüm bunlar, kişinin ve toplumun ne işine yarar? Gibi soru aklına gelirse, şeytanın vesvesesi diye düşün, denilmiştir. Amaç aklın devre dışı bırakılmasıdır.
Yani sorgulama, tükürüleni yut… (tiksinmeye bile zaman vermiyorlar.)


Evvela Tasavvuf inasnın nefsin hasletleri ile kirlenmiş olan ruh, kalp ve özünü maddi ve manevi temizlenmesini gaye edinen ve bunu da başta Peygamberimizin s.a.v olmak üzere Kuranda övülmüş diğer Peygamberlerin güzel ahlaklarını öğretmeyi ve kazanmayı hedef edinen bir yoldur.

Eğer siz İslam tasavvufu ve bilim adamlarını incelemiş olsaydınız tasavvuf tarihinin hemen hemen her döneminde nice tasavvufcu olupta müsbet ilim dallarında da adından söz ettiren şahsiyetleri görürdünüz. Cabir bin Hayyan, Akşemseddin, Gazali, gelin butarafa Elmalılı merhum Necip Fazıla kadar günümüze değin bir çok ilim, bilim adamı ve tasavvufcu vardır. Anlıyacağınız kardeşim bu iddianız yersiz ve de ilmi gerçeklere aykırıdır. Kaldıki günümüzde doktor, mühendis, fizikçi, psikolog vs. olupta tasavvufa bağlı binlerce insan var.
Siz anlaşılan doğu mistizmini İslam tasavvufuyla aynı sananlardan ve hataya düşenlerdensiniz tasavvuf tarihini iyi inceleyin sizin gibi sözde modern ilimlere vakıf birinin bu tarihi gerçekleri bilmemesi ne kadar ilmidir acaba?


Bu düşünce sistemi çok eskidir. Ne zaman bir peygamber gelse, onu, “insan olmakla suçluyorlardı.” Neden?
Çünkü onların din adamları, yaratıcı ile irtibatı olan yani insanlardan “üstün” varlıklardı. Yani ruhaniydi.
Yaratıcını alında, ya da kişide zuhur(kendini göstermesi) bu düşüncenin ürünüdür.
Yoksa insanlar, neden? Peygamberi, “insan olduğu” için suçlasın, değil mi? Her davranışın mutlaka bir arkada bahçesi olduğu gibi, bunu da arka bahçesi budur.
Bu öğretini aksine, hiçbir peygamber kimseye, ölürken ya da öbür dünyada hiçbir şey vaat etmemiştir. Ve hizmet ettikleri topluluktan da, kişisel olarak hiçbir istekleri de, olmamıştır. Toplum için, adaleti (hukuk ve paylaşımda) sağlamışlardır. Dikkatinize…
Fakat o, din adamları, ölürken “iman kurtaracak”, diğer dünyada ise, “Allaha takdim“ edecekler. Sanki Allah kulunu bilmiyor… Yeryüzünde olması gereken adalet bu öğretilerin ilgi alanına girmez. İstediğiniz kadar “aç” olun, fark etmez…


Tasavvuf Kuran ve Sünnet çerçevesinde olduğundan sizin beyan ettiğiniz sapkınlıklardan uzak ve Şeriata ve Sünnete ehemmiyet veren ve kişiye asla Allahtan c.c. Ve Resulünden s.a.v başka bir kurtarıcı olmadığını öğreten bir yoldur. Peygamberler zaten amaçları insanlara Allahı c.c. Anlatmak olduğundan bu görevlerini nasıl hayattayken yapıyorlarsa Alimlerde aynı şekilde devam ettirmektedireler. Nitekim Osmanlının yükseliş ve çöküş evrelerini eğer okursanız tasavvufcu ilim adamlarının etkilerini görürsünüz. Çalışmakta bir ibadettir fikrini öğreten ve ilim ve bilim müslümanın yitik malıdır gerçeğini dile getiren bir dinin insaflı tabilerinin ve bıraktıkları eserlerin görünmesine rağmen hemde bariz bir şekilde, bu kurduğunuz mantık batılı filozofların iddiaları gibi yersiz ve çürük bir tezdir buda sizin mantığınızın arka bahçesidir.


Aracılık hizmeti burada da bitmiyor.
Bir şeyhe sahip değilseniz, dualarınız yaratıcıya ulaşmaz. Şeytanlar gökte duayı çevirirler. İşte gökte duanız giderken, şeytanın geri çevirmesini engellerler ve duanızı ulaştırırlar… Maalesef durum bu!


Maalesef koca bir iftira durum bu, bu şekilde olaya yaklaşılması ne kadar iftira ise o kadar da bir müslüman için vebaldir.


Sonra,
Şu duayı, şu saatte, şu kadar tekrar edersen, Allah(c.c) kabul eder. Şu saatte yapılan dua, asla geri çevrilmez. Nereden biliyorsunuz?
Öyle olsaydı, reçetede(zamanı ve miktarı) yazan duayı herkes yapar ve memlekette fakir kalmazdı, değil mi?



Bu dinin Tebliğcisi öğreticisi Aleyhisselatu vesselamdan biliyoruz mesela Cuma günü yapılan dualar müstecabdır gibi ifadelerden heralde siz bu dinin Şariinden daha iyi bilici değilsiniz değimli? Lakin hadislerden cımbızla çekilip alınanlar dışında diğerlerini reddeden bir düşünce için buda ne kadar yerinde olur bunuda düşünmek lazım...



Din ise, toplumun sorunları ile uğraşır. Bu sorunları yok etmek ister ve bu dünya ile diğerini ayırmaz.
Din insanın içinde ve dışındaki doğal yasalardır.


İçinde olan nedir izah edermisiniz, gıybet, kin, nefret, hased vs. olgular içindemidir eğer içinde ise ki evet içinde, ozaman bunlarla mücadele etme yöntemini öğreten ahlakı güzelliği öğreten tasavufa neden münkirsiniz. Yoksa size göre bunlar az günahlardanmıdır? mücadele edilmemesi gereken şeylermidir? Yok mücadelesi gerekir diyorsanız bu tezat ve çelişki nedir?


Tevhid dinin öğretileri, kişiyi “ruhanileştirmek” için değildir. Bunu oradan kaldırmak içindir. Daha açık ifade ile kişiye tapınmayı, yok etmek ve kişiyi özgürleştirmek içindir.
Bundan dolayı, kurana bakarsanız, “dinde ruhban sınıfı yoktur,” der.
Ruhban sınıfı, ruhani olmakla kalmaz, inancı babasını çiftliği haline getirir ve istediğini, dine alır, istediğini ise, dinden atar.
İstediklerini yerine getirmeyenlerin, başlarına felaket getireceğini söyler. Buna da, inandırmışlardır. İnsanüstü güçleri var ya… Bundan dolayı korkarlar…




Kuran Tevhid üzeredir evet, ama ne buyurur Allah c.c. “kad efleha men zekkâhâ” nefsini temizleyen kurtulmuş olandır. Nasıl temizlenir bu nefs ? Nedir ki bu ? İkincisi aslolan ruhmudur yoksa cesetmi ? Kişi ibadetleri ile ruhumu arındırır yoksa cesedimi ? Eğer arınan ceset ise neden çürüyüp giderki ?



İnsan üstü güçler, çarpmalar, uçmalar v.s bunlar da karalamak için her sözün sonuna eklenmiş iftiralardır. Hem amacın Allah c.c. Rızası olacak hemde bunu diyeceksin yok kardeşim böyle bir mevzu...





Gerçektende insan üstü birtakım güçleri olduğuna inanan ve size empoze eden, sıfatı ne olursa olsun, kişilik varsa, buna asla inanmayınız.
Bu kişilik zamanla da, değişmiyor. Bunlar “şizotipal” kişiliğe sahiptir. Bu kişiliğe sahip olanlar, kendilerinde insanüstü, büyüsel güç olduğuna inanırlar. Kısaca normal insan değillerdir.
Hâlbuki öyle güçleri yoktur. Bunlara birilerini normal insan olduğuna nasıl ikna edebilir, bilemem. Amakuranı kerim “onlarda, sizin gibi kuldur”, sonra“öyle bir günden korkun ki, kimse, kimse için hiçbir şey yapamaz.” Şunu da, hatırlatalım.Fatiha suresi“din gününün(devamı olan dünya) mutlak hâkimi, Allah’tır.” diyor. Onlar bu bilgileri bile dikkate almıyor. (Not: “İnsana Tapmanın Kuranı Kerimdeki Karşılığı” isimli paylaşıma göz atınız…)




Yine iftira ile süslenmiş cümleler ne kadar acı, ya biz göremedik bu güçleri Ya da sizin tezinizde eksiklik var Ya da her nereden duyduysanız artık, Kuran ve Sünnete sımsıkı sarılan bir toplumun üstün gücemi ihtiyacı var Ya da bunu görmeyemi, keramet, mucize gibi olaylar inanmayanlar içindir. İnanan bir topluma ne gösterirseniz gösterin asla şaşma olmaz inançlarında, Lakin Allah c.c. Bundanda aciz değil oda ayrı bir mevzu elbet ...


…Dine istediği kuralı koyar.Daha ileri gidersek, şunu, şöyle yapmazsanız, “Allah kabul etmez,” gibi keskin ifadeler kullanabilirler. Kimsenin aklına da, “sen bunu nereden biliyorsun gibi soru sormak gelmez.“ ya da sen ”Allah’mısın be kardeşim,” demez…

Ne kadar acı bana birkere bu sorular denk gelmedi inanın aklına gelecek kişilerden biriyim ama ne gariptir hiç rastgelmedim senelerdir. Demek siz ya tasavvuf diye kandırdıklarındansınız Ya da sevmediğinizden bu şekilde algıladınız, duygularınızla yaklaşıyorsunuz...




Sistem, kutsal kavramı ile uyutmak üzerine kuruludur…
“Rüyada yazdırılıyor” ifadesi en meşhurudur. Çünkü o kutsal kişi…
Aklınız bir söz gelse, deyin ki… Bu hadistir, kaynaksa “Buharı, Müslim ya da Tilmizi”, “anında kutsala bağlayarak kabul ettirir ve uyutursunuz.”
Mistizm öğretileri, kuranı kerime, taban tabana zıttır. Doğal olarak da,
Mistizm, insan öldürme aracıdır…
Ve toplumun da, hiçbir sorunun çözmüyor… Dindeki vesayet(tarikat ve cemaat) kavramının çıkış kaynağıdır. Bizim coğrafyada bunlardan bol miktarda bulunur. Fakirine de, denk gelmeniz mümkün değil…




Tarikat ve cemaat anlamlarını bilmeyenlere helede aklı bu yoldakilerin amaçlarının aslında Allah c.c. Olduğuna basmayanlar için , dini kalıplaştırmış ve Kuranı eşsiz olmasına rağmen kalıplaştırmış, daraltmış zihniyetler elbette buna bir kulp takmak için bu tavırları sergilemek zorundalar. Oysa o işe yaramayan cemaat ve tarikatlar bugün milyonlarca insanı bataklıktan kurtarıp islama yani özlerine tekrar kzandırmışlardır. Hemde büyük bir şevkat ve sabır ile toplum içinde toplumla hemhl olmuş kişiler bunu yaparkende bir takım sözde alimcikler gibi tv karşısına gecip Tevhidden, cihaddan yalan yanlış bilgilerden bahsederek insanların akıllarını bulandırmak yerine onların içinde bulunup onları kurtarma çabasındalar.
Fakirlik meselesi ise ne kadar dar bir akıldırki , müslüman = fakir anlayışıdır. Müslüman fakir ve hakir olan değildir. Elbette zengin olmalıdır aslolan bu zenginliği nasıl değerlendirdiğidir.





Siz, Hz.Peygamber’in, her saat başı namaz kılarak, elinde tespih ile bilmem kaç bin zikr çekerek, şu soruna karşı, şu duayı, bu soruna karşı, bu duayı okuyarak, toplumun sorunun çözdüğüne inanıyor musunuz?




Buna inanan zaten aptaldır, ahmaktır, peygambere s.a.v iftira atandır. Biz onun vasıflarını hamd olsun çok iyi biliyoruz , en azından “o bir elçiydi, görevini yaptı gitti “ diyerek haddi aşıpta O na karşı edepsizlik etmiyoruz...

Toplumun sorunu neyse, dinin sorunu “o” dur.
Tevhid(Kuranı Kerim) dini, muhteşem bir vicdan oluşturmayı hedefler. Yani özeleştiri yapabilen empati kurabilen, ilkeli kişilik oluşturma sanatıdır. Buna teknik olarak günümüzde “gelişmiş(ilkeli, özbenlik) kişilik” denir. Bu içimizdeki, doğal dindir.




Evet toplumun sorunlarını bırakıp bu şekilde toplumu eleştirmek te dinin neresindedir. Vicdan denen olgu nedir ? Bilmeden, şahit olmadan kişilere iftira atmakmıdır? Yoksa BEN likmidir? Gelişmiş kişilik insanları hor görmek, yalan yanlış bilgilerle ve bir iki süslü kelime ile insanları büyüemekmidir? Eğer buysa kaldırıp atmak lazım bunu çöpe, müslümanın hal ve hareketleri nasıl olması gerektiği Kuran ve Sünnet çizgisindedir. Bunuda yakalayamayan sadece gelişmiş kişilik , vicdan , özbenlik, içindeki doğal din gibi bir çok süslü kelimelerle kendisini kandırıp aslında kendi dinini oluşturan kişilerden ibarettir...



Hizmetmi istiyorsunuz, islama yardımmı istiyorsunuz, bırakın cemaat, tarikat , o cu , şu cu olmayı aslolan ümmetin ittihatıdır. Bunun için gelin ümmetin sorunlarını tartışalım, müslümanların durumunu gözden geçirelim, bugün müslüman gençliğin sıkıntılarına bakalım, sorunlar neden kaynaklanıyor bunu gözden geçirelim, hala görevlerini tamamlayıp bu dünyadan göç eden , Mevlanaların, İbni Arabilierin, Teymiyyelerin etlerini yemeyelim onların yaptığı gibi amacımız Allah c.c. Olsun , tarikatla cemaatle , tekfirle, kulp takmalarla sadece islama zarar verilir. Kaş yapalım derken gözlerden olunur ....

Allah c.c. Ümmete tez zamanda bir ittihat nasip etsin duamızla selam ederiz ve müslümanları Allahın c.c. Sıkça davet ettiği akletmeye, düşünmeye davet ederiz ...vesselam





mahmuud 04 Ocak 2013 16:36

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Hamd, Alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

Allah'ım, kalemin cari olduğu ve ilmin ihata erdiği kadar Efendimiz Muhammed Mustafa'ya rahmet eyle, salat eyle.
,
Ya Rabbi yarattığın varlıklar kadar şükürler olsun
denizlerdeki kumların sayısınca şükürler olsun
kelimelerin adetince şükürler olsun
arşın ağırlığının tonlarca katı şükürler olsun....

----------------------------------------------------------------------------------
Çok şükür Esadullah kardeşimiz veya abimiz uzun uzadıya gerçekleri anlatmış.. kısa anlatımlarla (cahil anlatımıyla ) anlatamadık...
selamlar

yazgan 13 Nisan 2013 22:42

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
Velilere Düşmanlık Etmek Tehlikelidir

Veli bir kula düşmanlık göstermenin akıbetini şu hadis-i kudsî şöyle beyan etmektedir: "Her kim beni tanıyan ve ihlas ile bana ibadet eden bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harp ilan ederim" (Buhari)

Veli, Allah'ın emir ve rızasından ayrılmayan bir kul olduğuna göre, ona düşmanlık eden kimsenin haklı bir sebebi olamaz Burada Allah-u Zülcelal'in harbi; onu ya günahlara daldırması ya da küfür bataklığına saplamasıdır

Ehl-i sünnet ve'l-cemaate göre, geçmiş ümmetlerde olduğu gibi, Hz Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)in ümmetinde de Allah'ın veli kulları vardır Velilere inanmak haktır Evliyaları kabul etmemek, Kur'an ayetlerini inkar olup, sapıklık ve küfürdür

Allah-u Zülcelal'in veli kulları haktır ve veli kullara inanmak şarttır Veliler de Allah-u Zülcelal'in kullarıdır Onlarda herkes gibi insandırlar Onlar nefis ve şeytanın peşinden gitmez, Allah-u Zülcelal'in emirlerine göre hareket ederler Sur'un son nefhasına kadar Allah'ın veli kulları bulunacak ve eksik olmayacaktır

Kıyamet günü, evliyaullah için ne mahzun olmak, ne kederlenmek ve ne de korku vardır Allah-u Zülcelal'in veli kulları, Allah-u Zülcelal'e olan sevgilerinin fazlalığından, kendilerine tabi olan kimseleri dünya sevgisinden koparıp Allah-u Zülcelal'in doğru yoluna bağlarlar

Allah dostlarını sevenler, besledikleri muhabbetten dolayı, Allah-u Zülcelal'i de sevmiş olurlar ve böylelikle Allah-u Zülcelal'in dostluğunu kazanırlar Çünkü Allah için Allah dostlarına muhabbet, Allah-u Zülcelal'i sevmek demektir

Allah dostlarının münkirliğini yapanların çoğunluğunun küfür üzere ahirete gittikleri görülmüştür

Allah dostlarına yakın olmanın faydası çoktur Bu dünyada evliyalara yakın olan kimse, aynı yakınlığı ahirette de muhafaza eder Allah-u Zülcelal bir insana dost olursa, herkes ona itaat etmek mecburiyetinde kalır...

hakklarında bilgi sahipi değilseniz(hele bu kişiler Allahın sadık kullarıysa)kimsenin hakkında ileri geri konuşmayınız....



yazgan 13 Nisan 2013 22:48

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
bu cevap konunun başındaki yitiksevda adındaki kişinin yazdığı yazıya cevaptır.

Yitiksevda 14 Nisan 2013 12:02

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Hadis yetmiyor birde KUDSİİİİİİİ Hadis bırakın bu işleri cevap yazmaya dahi değmez konular ile beni uğraştırmayın tapın istediğiniz kişiye veliye evliyaya işim olmaz kimse ile bu tür safsata konular hakkında yazmak zamanımı öldürmekten başka bir şey değildir kendi işinize bakın sizin taptıklarınıza tapmam tapanlarada Allah'tan hidayet dilerim cevap verdiğini zanneden arkadaş ordan burdan derleme yazılar söylemler ile cevap yazdığını zannetmekte lakin o verdiği cevabın baş kısmını bile ele alsam her tür cevabı veririm ama değmez uğraşmaya beni bu tür konulara çekmeyin uğraştırmayın lütfen vesselam.

Ehlibeyt 14 Nisan 2013 12:37

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Şu kadarını söylüyeyim, Mevlanaya bulaşanlar hayat boyu iflah olmazlar, bilginize.

Nicksıddık 01Haziran 2013 21:36

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol'a İman
 
[QUOTE=aslıı;183711]maşallah on maddenin onuda tasavvufa tarikatı çok güzel vurulmuş lakin şunu idrak edemiyorum biz mi başka yerlere tarikatlara gidiyoruz sizmi farklı yerleri anlatıyosunuz yoksa karalamak olsunda dogrusu yanlışı ilgilendirmezmi diyip yazıyosunuz bu saydıgınız maddeleri 12 yıldır 1 tek saniye bile duymadım siz nerden duyup araştırıp yazıyosunuz kiii adamın biri menzil veye başka yere baglanmış hata etmiş sapkınlık etmiş e bunu maddeler halinde aaaa menzil tarikatı şunu yaptı flaş flaş flaş tarikat şeyhini peygamber efendimizden üstün tuttu diye manşet atmak çok gülünç olmaya başladı insanlar bunları ayıramıyacak kadar saf degillerdir elhamdülillah ....[/QUOTE]

insanlar bunları ayıramıyacak kadar saf değillerdir elhamdülillah.ne doğru yazmışınız ALLAH razı olsun sızden.birileri insanı HAKKA sevgiyle yaklaştıran ,muhabbet ve zevkle namz kılmaya kulluk yapmaya vesile olan bu mükemmel insanları neden çekemez anlamıyorum bir turlu.said nursi hz.lerinin şoyle bir sozu var . islamın bu kadar zafer bulması her caminın arkasındakı tekkelerde ALLAH ALLAH diyen dervişler sebebiyledir sozu,insanların kuran ve sunnetı yaşaması icin bu mubarek ınsanlara gitmesini ackca anlatıyor zaten. hacı bayramı veliler yunus emreler zamanını aydınlatan birer gonul erı ıdıyseler ALLAHU zulcelal bu asırda ve her asırda ıslamı en guzel sekılde yasayan yasamaya vesile bu mubarek zatları var edecektır. yanlarında ilahi aşkın cerayanına tutulan ve boş kuru hayatını bir ALLAH sevgisyle kaynaşmasına vesile olan bu zatların peşinden insanlar devamlı gıdecektır. seccadenın başında kalablmek icin aşk lazımdır . ve bu aşk da o aşka tutulan gizel insanların yanına gidip gelenlere bulaşır . sannki ruh imrenir o güzide ınsann kalbındeki ılahi aşka ve oda bir gayrete gelir kulluk ozentsyle .necıp fazıl ustadın abdulhakım arvası hz lerıne gıdıp, basta mutevazı temız bır hoca efendı deyıp yanından ayrıldıktan sonra ruhunun o zamana kadar bulamadığı huzuru orada buldugunu farkedıp o tekkeden ayrılmadıgını bılırsınız. kalp yuce ALLAHI anmakla huzur bulur. bunu yapamıyorsanız bunu yapanların yanında bıraz oturun lutfen. samımı bır nıyetle eleştırmeden. kalpten kalbe nasıl sevgı aktıgını ,kalbınızın o guzel kalbe nasıl ımrendıgıne şahıt olacaksınız.ben dursun ali erzincanlının kırk yaşındasın şiirini menzil koyunde dugunde okurken gavsı sani hz lerinin şiir boyunca ayakta durdugunu gordum. rasulü ekrem efendımıze sevgıyı saygıyı o ailenın ınsanlarında gordum. bır mevlid okunmasındakı saygı nezaket. bu kadar baska yerde ben gormedım. insanlara bizi anın demıyorlar .zikredin ALLAHI diyorlar. kimileri elinde tesbihle seccade basında ayrı bır tadla sabahı ederken bu egıtımı ogreten şeyhını elbette cok sevecek. size en ıyı matematık anlatan hocanızı herkesten fazla sevmednızmı.dergılerınde tasavvufu her ay anlatan yazıları var. bir şeyhı sevmedeki ölcü defalrca ızah edılıyor orda. derslerınde ALLAHI zikir rasulullaha salavat olan bu mubarek ınsanlara laf atıp karalamaya calısanlar bırılerının yazıp cızıp kafa bulandırmalarının hezeyanlarına ugramış zavallılardır.karalamakla uğraşacaklarına nefıslerını temızlemeye calışsınlar kı hıkmetle bakabılsınler.

YaŞuHa 17 Kasım 2013 18:36

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Töbe Töbeee Ya kuran ve sünnet dışına çıktıgmızda işte böle farklı yollara saparız Allah korusun.kimseleri ilah edinmeyelim,kimseleri Allah ve resulünün önüne gecirmeyelim.övülmeye layık olan Allah ve onun elçisidir.
vessselam

JAZARİ 17 Kasım 2013 19:27

Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol
 
Beni çokça andınız çok anlattınız ama ANLAMADINIZ.. (Mevlana)


SAAT: 04:00

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320