Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tefsir Tarihi Ve Usulü (https://www.forum.medineweb.net/536-tefsir-tarihi-ve-usulu)
-   -   tefsir 5. ünite özeti (https://www.forum.medineweb.net/tefsir-tarihi-ve-usulu/28844-tefsir-5-unite-ozeti.html)

kalaycim20 07 Nisan 2014 20:58

tefsir 5. ünite özeti
 
TEFSİR 5. ÜNİTE ÖZETİ
RİVÂYET TEFSİR YÖNTEMİ
Kur’ân’ın Allah kelamı olması, ona ve tefsîrine karşı daha sorumlu biryaklaşım içinde olmayı gerektirmektedir. Bu yüzden tefsîr tarihinin ilktabakalarında, müfessirin Kur’ân’ı nakilsiz olarak kendi başına tefsîr etmesihoş karşılanmamış, tenkit edilmiştir. Aslında bu durum sadece Kur’ân tefsîriyle sınırlı da değildir. Zira Kur’ân herhangi bir konuda delilsiz ve bilgisiz hüküm vermeyi zann kapsamında değerlendirmiş ve zanna tabi olmayı yasaklamıştır (İsra (17), 36; Yunus (10), 36; Hucurat (49), 12; Necm(53), 28). Bu konuda Hz. Peygamber’in, “kim Kur’ân’ı kendi görüşüyle tefsir ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın” şeklindeki hadisi de etkili oldu.
Rivâyet Tefsîrinin Tanımı
Rivâyet sözlükte, birini su kaynağına götürmek ve su içirmek gibi anlamlara gelir. Buna göre rivâyet, bir kaynağa gitmek, başka bir ifadeyle nakle dayanmak demektir. Terim olarak ise “Kur’ân’ı Kur’ân, Hz. Peygamber’in sünneti ve selefin açıklamaları ile tefsîr etmek” diye tanımlamak mümkündür. Rivâyet tefsîrine bu yüzden me’sûr veya naklî tefsîr de denilmektedir. Hz. Peygamber’le birlikte sahabe, tâbiîn ve sonraki nesillere ait tefsîrle ilgili görüşler, hadis ilminde detaylı şekilde geliştirilmiş usul kurallarına uygun olarak rivâyet edilmektedir.
Rivâyet Tefsîrinin Tarihî Gelişimi
Rivâyet tefsîrinin tarihinde ilk bahsedilmesi gereken malzeme Hz. Peygamber’in tefsîridir. Zira Hz. Peygamber’in, Kur’ân’ın tamamını olmasa da bir kısmını tefsîr ettiği bilinmektedir. Ashabına Kur’ân’ın müphem, mücmel ve müşkil yönlerini açıklamıştır.
Hz. Peygamber’in vefatının ardından fetihler hızla devam etmiş, Müslümanlar yeni kültürler ve dini gruplar ile karşılaşmışlardır. Böyle bir ortamda ortaya çıkan meselelere çözüm bulma yolunda sahabîler, gerek Hz. Peygamber’den duydukları açıklamaları, gerekse vahyin ortamına vakıf olmaları neticesinde oluşan kendi görüş ve çıkarımlarını (içtihatlarını) sonraki nesillere aktarmışlardır. Onların bu türden yaptıkları tefsîrlerde bile yetiştikleri nebevî çevrenin etkisi göz ardı edilmemelidir. Bu yüzden rivâyet tefsîrinde sahabe tabakası çok önemli ve ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Daha sonra gelen tâbiîn tabakası da, sahabe neslinin yaptığı gibi, Hz. Peygamber ve sahabeden gelen nakillere kendi rey ve içtihatlarını ilave ederek sonraki nesillere, yani tebei tâbiîn tabakasına nakletmişlerdir.
Rivâyet Tefsîr Yöntemine İlişkin Uygulamalar
Kur’ân’ın Kur’ân’la Tefsîri
Kur’ân’da bir yerde kapalı olan bir husus, bir başka yerde açıklanmış olabilmektedir. Âlimler arasında “Kur’ân kendi kendisini tefsîr eder” sözü meşhurdur.
Kur’ân’ın Rivâyetle Tefsîri
Hz. Peygamber’in Tefsîri: Hz. Peygamber’in Kur’ân’a karşı teblîğ ve tebyîn olmak üzere iki temel görevi vardır. Gelen vahyi noksansız olarak insanlaraulaştırmış ve onu ihtiyaç durumuna göre açıklamıştır.
Sahabe Tefsîri: Kur’ân ve tefsîri açısından sahabe, Hz. Peygamber’den sonra en önemli tabakadır. Görüş ve kararlarının dikkate alınması son derece lüzumludur. Çünkü onlar vahye, vahyin iniş yerlerine, vahyi önceleyen tarihi olay ve şartlara şahitlik etmiş olan mümtaz insanlardır.
وَلهَمُْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ . 1 /“Onlara cennetlerde tertemiz eşler vardır” (Bakara (2), 25) âyetinde geçen “tertemiz eşler” ifadesi hakkında sahâbî müfessirlerden İbn Abbâs ve İbn Mes’ûd şu açıklamayı yapmışlardır: “Tertemiz eşler, hayız görmezler, abdestsizlik ve cünüplük halleri olmaz, ayrıca kötü de kokmazlar”.
Tâbiûn Tefsîri: Bilindiği gibi Hz. Peygamber’in vefatının ardından hulefây-ı râşidin döneminde fetihler hızla artmaya devam etmiştir. Sonuçta birçok ülke, din ve kültür mensubu insan Müslüman olmuştur. Arap dili sahabe tabakasındaki saflığını nisbeten kaybetmiştir. Yeni Müslüman olan kimselerin önceki kültür, medeniyet, örf ve adetlerini İslâm toplumuna aktarmaları sonucunda sosyal, kültürel ve dini bir karışma ortaya çıkmıştı. Elbette bu durum, İslâm toplumunda Hz. Peygamber ve sahabe zamanında gündemde olmayan birtakım konuların konuşulmasına sebep olmuş ve bunlara İslâmî çözümlerin bulunmasını gerekli kılmıştır.
1. Tefsîrinde re’ye yoğun olarak yer veren ve tâbiîn âlimlerinin önde
gelenlerinden olan Mücâhid, وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ إِلَى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ /“o gün bir takım yüzler Rablarına bakıp parlayacaktır” (Kıyame (75), 22-23) âyetlerini,“Rablerinden sevap beklerler” şeklinde açıklar ve bu yorumuna“mahlûkatından hiç kimse onu göremez” sözünü de ilave eder.
Rivâyet Tefsîrinin Zaaf Noktaları
1-Tefsîrde uydurma haberlerin çok olması:
2. İsnatların hazfedilerek sadece metinlerin yer alması: Nakil bilgilerinde isnadın çok önemli işlevi vardır. Çünkü haberlerin doğruluğu veya yanlışlığı, öncelikle o haberi söyleyen kimselerin durumuyla belli olur. Râviler güvenilir ve sağlam ise, rivâyet ettikleri haberler de güvenilir ve doğru olur.
3. İsrailiyata dair haberlerin tefsîre karışması: Rivâyet tefsîrlerine Yahudi ve Hıristiyan kültürlerine ait bilgilerin geçmesi de bu ekolün zayıf yönlerinden biridir.
Meşhur olan rivâyet tefsîrlerinden bazıları şunlardır: İbn Cerîr et-Taberî,
Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân; İbn Ebî Hâtim, Tefsîru’l-Kur’âni’l-
Azîm; Ebû’l-Leys es-Semerkandi, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm; Ebû İshâk es-
Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân an Te’vîli’l-Kur’ân; Ebû Muhammed el-Hüseyin
el-Begavî, Meâlimu’t-Tenzîl; Ebu’l-Fidâ İsmâîl İbn Kesîr, Tefsîru’l-
Kur’âni’l-Azîm; Ebû Zeyd Abdurrahmân es-Seâlibî, el-Cevâhiru’l-Hisân fî
Tefsîri’l-Kur'ân; Celâleddîn es-Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr fî Tefsîri’l-
Me’sûr.


Taberî ve Tefsîri
Hicri ilk dört asra ait tefsîr verilerini Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l- Kur’ân adlı şaheserinde toplayan Taberî, Kur’ân’ı tefsîr ederken
rivâyet malzemesini belirli bir sistematik içerisinde kullanmıştır. Geliştirdiği dakik ve etkileyici tefsîr yöntemi sayesinde rivâyetler, kuru bir bilgi yığını olmaktan çıkmış ve tefsîri asırlarca önem ve şöhretini hiç eksiltmeden sürdürmüştür. Taberî mücerred ve müstakil rey ile Kur’ân’ı tefsîr etmekten kaçınmış, aksine davrananları da uyarmıştır. Eserinde “tefsîr” yerine “te’vîl” kelimesini kullanır.
Ebu’l-Leys es-Semerkandî ve Tefsîri
Hanefi mezhebinin meşhur fakihleri arasında yer alır. Orta büyüklükte bir hacme, açık ve akıcı bir dile sahip olan Tefsîru’l-
Kur’âni’l-Azîm adlı eser, Ebû Ubeyde Ma’mer b. el-Müsennâ’dan sıklıkla alıntılar yapmış, nüzul sebepleri, kıraat farklılıkları ve nesih konularına ağırlık vermiş,
Begavî ve Tefsîri
Begavî Kur’ân, sünnet ve fıkıh ilimlerinde temayüz etmiştir. Müçtehit bir âlimdir. Sünnet ilminde de otorite olmasından dolayı kendisine “Muhyi’ssünne” ve “Rüknu'd-dîn” gibi lakaplar verilmiştir. Begavî kendisinden sonra gelen bazı âlimleri etkilemiştir. Mukaddimesinde verdiği te’vîl tanımını, Zerkeşî ve Suyûtî Kur’ân ilimleri sahasındaki eserlerinde iktibas etmişlerdir. Ayrıca Hâzin Tefsîr’i adıyla şöhret kazanan Lübâbu't-Te’vîl fî Meâni't-Tenzîl adlı eserin mukaddimesinde Begavî ve tefsîri için methedici sözler kullanılmaktadır. Bu tefsîrden en çok istifade edenlerden biri de Cemâleddin Kâsımî’dir.
İbn Kesîr Ve Tefsîri
701/1301’de Dimeşk civarındaki Busrâ köylerinden birinde dünyaya gelmiştir. Küçük yaşta babasını kaybetti. İbn Kesîr’in ilminin genişliğine devrin âlim ve talebeleri şahitlik etmişlerdir. Meselâ tabakat âlimi Zehebî onun hakkında “imâm, müftü, sağlam bir muhâddis, âlim, mütefennîn bir fakih, nakilci bir müfessir idi, faydalı eserleri vardır” derken, İbn Hacer, “hadislerin rical ve metinlerini
tetkik ile meşgul oldu. Pek çok faydalı eser hazırladı. Eserleri sağlığındayken şöhret kazandı. İbn Kesîr’in pek çok eseri vardır. Ancak burada sadece tefsîr alanındaki Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm adlı eseri zikredilecek ve metodu incelenecektir.
İbn Kesîr’e göre tefsîr yollarının en güzeli Kur’ân’ı Kur’ân ile tefsir etmektir. Şayet bu şekilde tefsîr etmekten âciz kalınırsa onu sünnet ile tefsir ederdi.
DİRÂYET TEFSİR YÖNTEMİ
İnsanın karşısına değişik dönemlerde farklı meselelerin çıkması doğaldır. Tâbiîn ve sonrası dönemlerde konuşulan meseleler de sahabe döneminde gündemde olan ve cevap aranan meselelerden farklı olmuştur. Bu bakımdan müfessirin Kur’ân’da bulmaya çalışacağı cevap ve çözüm ihtiyacına, bir de insandaki merak duygusu katıldığında dirâyet tefsîrinin ortaya çıkış sebebi daha açık anlaşılmaktadır. Çünkü rivâyet tefsîri kanalıyla gelen sınırlı bilgiler, bazı meseleler için yeterli değildir, çok daha geniş açılımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yüzden dirâyet tefsîrinin ihtiyaç sonucu ortaya çıktığı rahatlıkla söylenebilir. Dirâyet tefsîrini rivâyet tefsîrinden ayıran en belirgin özellik, müfessirin çeşitli yollarla elde ettiği bilgi ve birikimi neticesinde oluşan kanaatine yer vermesidir. Dirâyet tefsîrinde müfessir, rivâyet müfessirine oranla çok daha aktif ve teyakkuz durumundadır. Bu durumda dirâyet müfessirinin büyük sorumluluğunu bir dereceye kadar hafifleten bir kolaylık da şudur: Dirâyet müfessiri nassların desteğiyle ortaya koyduğu yorumun Kur’ân lafızlarının zahiri manalarına, Kur’ân bütünlüğüne ve sahih rivâyetlere ters düşmemesine dikkat etmelidir.
Dirâyet Tefsîrinin Tanımı
Kelime olarak dirâyet, bir şeyin mahiyetini bilmek, kavramak, idrak etmek demektir. Dil uzmanları aynı manaya gelmek üzere dirâyet kelimesinin ilim demek olduğunu ifade ederler. Terim olarak ise dirâyet tefsîri, “yalnızca rivâyetlere bağlı kalmayıp dil, edebiyat, mantık, kıyas ve daha başka ilimlere dayanılarak yapılan Kur’ân tefsîri” demektir. Buna rey ve aklî tefsîr de denir.
Dirâyet Tefsîrinin Esasları
müfessirinin hataya düşmemesi, yanlış görüş ve yorum bildirmemesi şu kurallara dikkat etmesine bağlıdır:
1. Müteşabih alana ait hususiyetlerin farkında olmak.
2. Yorumlarında delil ve karineye dayanmak, kişisel ve subjektif yorum yapmaktan kaçınmak.
3. Mezhep taassubundan uzak durmak.
4. Delilsiz olarak Allah’ın muradı konusunda kesin yargıya varmamak.
Dirâyet müfessirinin Kur’ân’da üç çeşit ilim olduğunu ve bunların da kesin olarak bilinemeyeceğini hatırdan uzak tutmaması gerekir. Bunlar şu üç alandır:
1. Allah’ın zatı, sıfatları ve gaybi konular alanıdır ki bu hususlarda hiç kimsenin söz söylemesi caiz değildir.
2. Allah’ın peygamberine bildirdiği alan. Bu alanda söz söylemek ise ancak Peygamber’e ve onun haber ve izin verdiği kimseler için söz konusu olabilir.
3. Allah’ın peygamberini tebliğ etmeğe memur ettiği alan. Bu da iki kısımdır:
Ancak işitmek yoluyla söz söylemenin caiz olduğu nâsih-mensuh, nüzul sebepleri, haşr, mebde ve mead gibi ilimlerin yer aldığı alan.
Diğeri de nazar ve istidlal yoluyla bilinebilecek olan hükümler, meseller ve öğüt kabilinden anlatımlara ait alandır
Dirâyet Müfessirinin Uygulayacağı Yöntem
1. Tefsîr, tefsîr edilen kavram, konu veya âyete noksansız ve ziyadesiz mutabık olmalıdır.
2. Hakikat-mecaz ayırımına dikkat edilmelidir. Sözde aslolanın hakikat olduğu, hakikatin mümkün olmaması durumunda mecaza/te’vîle gidilebileceği unutulmamalıdır.
3. Âyetlerin vahyediliş gayesini gözetmelidir.
4. Âyetlerin siyakını dikkate almalıdır.
5. Nüzul sebeplerini gözetmelidir.
6. Âyetlerdeki lafızların lügat, sarf, nahiv ve belagat gibi bağlantılarını gözönünde tutmalıdır.
7. Âyetlerin ruhuna ve iniş gayesine uymayan haşviyât türü detaylı sarf ve nahiv kaidelerine, fıkıh ve fıkıh usulü meselelerine, akaid ve kelam münakaşalarına dalmaktan uzak durmalıdır.
Bazı Dirâyet Tefsîrlerinin Tanıtımı
Meşhur dirâyet tefsîrlerinden bazıları şunlardır: Zemahşerî, el-Keşşâf an
Hakâiki’t-Tenzîl; Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb; Kâdî Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl ve
Esrâru’t-Te’vîl; Nesefî, Medâriku’t-Tenzîl ve Hakâiku’t-Te’vîl; Ebû Hayyân,
el-Bahru’l-Muhît; Hatîb Şirbînî, es-Sirâcu’l-Münîr; Ebussuûd, İrşâdu’l-
Akli’s-Selîm; Âlûsî, Rûhu’l-Meâni fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm; Reşid Rızâ,
Tefsîru’l-Menâr; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili.
Razî ve Tefsîri
Fahreddîn Râzî, naklî, aklî ve tabiat ilimlerinde derin kültür sahibi olan büyük bir âlimdir. Her şeyden önce tefsîri onun bu çok yönlü kültür birikimine fazlasıyla şahittir. 543/1149’de Rey şehrinde doğdu. Râzî, Mefâtihu’l-Gayb adlı tefsîrin metodunu, Fâtiha sûresinin tefsirini yaparken ortaya koymuş, diğer sûreleri de belirlediği esaslara göre tefsir etmiştir. Sûrelerin başlangıçlarında, o sûreden elde edilecek faydaları kaydeder. Tefsîrinde ilmî meseleler, hikmetler, terbiye ve belagat nükteleri, Arapça gramer kaidelerinden hareketle ortaya çıkan neticeler, birbirine bağlanmış manalar ve kelâmî meseleler yer alır.
Kâdî Beydâvî ve Tefsîri
VII/XIII. asırda Azerbeycan bölgesinde İslâmi ilimler alanında yetişen en önemli âlimlerden birisi Kâdî Beydâvî’dir.
İslâmi ilimlerin hemen her alanında çok önemli eserler veren Beydâvî, asıl şöhretini Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl adlı tefsîriyle kazanmıştır.
Nesefî ve Tefsîri
Tam adı Ebu’l-Berekât Abdullah b. Ahmed en-Nesefî olan müfessir, Maveraünnehr bölgesinde bulunan Sogd bölgesinin Nesef şehrinde
doğmuştur. Nesefî tefsîri, dirâyet tefsîri olmakla beraber, rivâyete de yer vermiştir. Özellikle İbn Abbas’tan gelen tefsîr açıklamalarını aktarmıştır. Ayrıca diğer müfessir, sahabe, tâbiîn ve sonrakilerden de nakillerde bulunmuştur. Fakat Nesefî tefsîrindeki en önemlikaynak, çoğu zaman isim vermese de Keşşâf tefsîridir. Nesefî, Medâriku’t-Tenzîl adlı tefsiri
Ebussuûd ve Tefsîri
Osmanlı döneminin böyle bir ortamda yetiştirdiği büyük âlimlerden birisi de Ebussuûd Efendi’dir. Otuz yıl boyunca hem Kanuni Sultan Süleyman, hem de II. Sultan Selim dönemlerinde devletin şeyhülislamlık makamını temsil etmiştir.
Ebussuûd Efendi 982/1574’de vefat etmiştir. Dirâyet tefsîr alanında telif ettiği İrşâdu’l-Akli’s-Selîm ilâ Mezâye’l- Ebussuûd, tefsîrinin mukaddimesinde Keşşâf ve Envâru’t-Tenzîl gibi tefsîrlere duyduğu hayranlığı belirtir. Bu iki eserden başka onun en önemli
kaynağı Râzî’nin Mefâtihu’l-Gayb’ıdır. Kitâbi’l-Kerîm adlı tefsîriyle haklı bir ün kazanmıştır.
Âlûsî ve Tefsîri
Müfessir ve müceddid olarak kabul edilen Âlûsî’nin tam adı Ebu’s-Senâ Şihâbuddin Mahmud’tur. 1217/1802’de Bağdat'ta doğmuş, Bu âlimlerin en meşhuru da Rûhul- Meânî fi Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm adlı tefsîrin müellifi Âlûsî’dir. Şâir ve edebiyatçı olarak da tanınan Âlûsî’yi şöhrete kavuşturan, Rûhu’l- Meânî adlı tefsîri olmuştur.
Önemli: Rivâyet tefsîri alanına mensup en önemli tefsîr, Taberî’nin Câmiu’l-Beyân
adlı eseridir. Buna karşın Taberî tefsîrinde aklî muhakeme, tercihte bulunma,
değerlendirme yapma gibi bazı dirâyet nitelikleri de bulunmaktadır. Bu
yüzden Taberî tefsîri için “rivâyet alanında bir dirâyet” şeklindeki tespit
mümkün görünmektedir.
Dirâyet tefsîri alanının en önemli tefsîrleri arasında ise Fahreddîn Râzî’nin
Mefâtihu’l-Gayb ile Zemahşerî’nin Keşşâf adlı tefsirlerini saymak
mümkündür. Bu tefsirler de rivâyet tefsîrinin temel esaslarından yararlanmış,
bu esaslara karşı kayıtsız kalmamışlardır. Bu özelliklerinden dolayı da çok
değerli ve önemli görülmüşlerdir.


SAAT: 21:28

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306