Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tevhid Ve Şirk Konuları (https://www.forum.medineweb.net/652-tevhid-ve-sirk-konulari)
-   -   GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI (https://www.forum.medineweb.net/tevhid-ve-sirk-konulari/27197-guncel-manasiylalailahe-illallah-ve-manasi.html)

bilinmez 31 Ekim 2013 07:00

GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Lâ ilâhe İllallah:

Bütün sahte ilahları reddediyor ve ibadeti yalnız Allah-u Teâlâ'ya has kılıyorum demektir.

Yoksa: "Allah’tan başka ilah yoktur" demek değildir. Bu kelime varolan bütün sahte ilahları reddediyor ve sadece gerçek ve hakiki ilahı kabul ediyorum demektir. O halde sahte ilahlar nelerdir?

Bunlar bilinsin ki reddedilebilsin. İlah kelimesinin neleri ifade ettiğini bilmeyen kişi sahte ilahları nasıl reddedebilir ki?

İlah; arapça bir kelime olup "ibadet edilen varlık" demektir.

İbadetin yalnız Allah’ın hakkı olduğunu daha önce de açıklamıştık. O halde yalnız Allah’ın hakkı olan ibadet edilme hakkını Allah’tan başkalarından alıp veya Allah’tan başkalarına vermeyip yalnız Allah-u Teâlâ'ya verirsek sahte ilahları reddetmiş oluruz.

Örneğin;

Allah içkiyi haram kılmıştır. Bir kişi çıkar da içkinin satışını serbest bırakır, buna izin verir ve içki içilmesi, satılması serbesttir diye bir kanun çıkarırsa, bu kişi "içki helaldir" demese bile kendisini ilah olarak ilan etmiş ve tağut olmuş olur. Velev ki müslüman olduğunu iddia etmiş olsun sonuç değişmez.

Kim de bu gibi kanunları kabul eder, uygulanması için yardım ederse bu kanunları koyan kişi veya kişilere ibadet etmiş olur. Bu kişi "Lâ ilâhe İllallah" dese, namaz kılsa, oruç tutsa, hacca gitse, müslüman olduğunu iddia etse de Allah’ tan başka ilah edinmiş ve kafir olmuş olur.

Adiyy b. Hatem hadisi buna açık bir delildir.

Şu halde kim bu kanunları koyanları reddedip tekfir etmezse, yine bu kanunları kabul eden ve uygulanmasına yardım eden kişileri tekfir etmezse veya onların hala müslüman kalabileceklerine inanırsa sahte ilahları reddetmemiş olacağından; "Lâ ilâhe İllallahı" gerçekleştirmeyip müslüman olmamıştır.

Çünkü "Lâ ilâhe İllallah" sadece Allah-u Teâlâ'ya inanmakla gerçekleşmez. Bununla beraber ancak sahte ilahlar reddedildiği zaman gerçekleşir. Allah ancak bütün ibadetlerin kendisine has kılındığı dini kabul eder.

Yine aynı şekilde bütün ibadetleri yalnız kendisine has kılanları müslüman olarak kabul eder. Zira Allah-u Teâlâ Zümer:3 ayetinde bütün ibadetlerin kendisine has kılındığı dinin kendi dini olduğunu açıkça beyan ediyor.

Allah-u Teâlâ'ya daha çok yaklaşmak için dahi yapılsa bazı ibadetleri kendisinden başkasına yapan kimselerin müslümanlığını ise kabul etmiyor. Onları yalancı ve kafir olarak niteliyor.

Günümüzde "Lâ ilâhe İllallah" kelimesi artık sadece kuru bir sözden ibaret hale gelmiştir. Minarelerden, radyo ve televizyonlardan söyleniyor. Hatta söyleyenlere tağutlar tarafından maaş veriliyor. Bu nasıl mümkün olabiliyor? Çünkü artık bu kelime sadece kuru bir söz olmaktan başka bir şey ifade etmiyor. Söyleyenler manasını bilmiyor. Söyletenler de (tağutlar) insanların bu kelimenin manasını anlamadıklarını çok iyi bildikleri için söylenmesine izin veriyorlar.

Bu kelimeyi bilmeden söyleyenler değil de bu kelimenin hakiki manasını bilip insanlara anlatanlarsa hapislerden çıkmıyorlar. Niçin?!

Örneğin; bir adam minareye çıkıp da:

"İbadet yalnız Allah-u Teâlâ'ya yapılır. Helal (serbest) ve haram (yasak) tayin etme yetkisi yalnız Allah-u Teâlâ'ya aittir. Allah’ın helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Kanun koymak yalnız Allah-u Teâlâ'ya aittir. Kim Allah’ın yasakladığı şeyleri serbest bırakırsa veya Allah’ın serbest bıraktığı şeyleri yasaklarsa namaz da kılsa oruç da tutsa hacca da gitse tağut olmuş olur. Bu ister bir şahıs ister bir topluluk ister bir parti isterse de bir meclis olsun farketmez. Böyle yaptığı için ilahlık iddia etmiş ve tağut olmuş olur. Kişinin müslüman olabilmesi için bunları reddetmesi, onlara itaat etmemesi, onları tekfir etmesi, onlara itaat edenleri ve tekfir etmeyenleri tekfir etmesi gerekir. Kişinin müslüman olabilmesi için bu gibi sultaları yoketmeye çalışması gerekir."

dese ve "Lâ ilâhe İllallah'ı" bu şekilde açık olarak böylece anlatsa hiç tağutlar ona izin verir mi?!

Kaldı ki maaş versinler.!

İşte "Lâ ilâhe İllallah’ın" manası budur.


KAYNAK..İŞTE MÜSLÜMAN KİTABINDAN...

Medine-web 31 Ekim 2013 12:14

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
konu çok hassas ve islam tarihi boyunca da ittifak sağlanamamıştır.özellikle emevi saltanatı ile başlayan bunalım siyasi fıkhi mezheplerin doğmasına sebeb olmuştur.
kebire(büyük günah işleyenin imani durumu),halkul kuran,kader,iman amel ilişkisi gibi konuların etrafında hariciler,mutezililer,murcie,kaderiye,cehmiye,sele fiye vs vs gibi guruplar gürültüler....
yukarıda verilmek istenen mesaja bakacak olursak bu gurupların düşüncesine göre bu makaleye verilmesi gereken cevap;

hariciler : bunlar kesinlikle kafirdir hemen kafaları koparılsın.
mutezile: bu ne üdüğü belirsizleri arafta( el menzilu beyne menzileteyn) bekletin orda kalsınlar.
cebriye: insan bir ottur kuru yapraktır.günahı işleten Allahtır.
murcie: suya sabuna,zalime mazluma dokunmadan,kebireleri istediğini işlesin o mumindir yeterki müminim desin.emevileri temize çıkaran makinadır bu mezhep.
kaderiye :anti-muaviyecilik.
vs vs vs ....

şimdi gelelim yukarıdaki makaleye ve verilmek istenen mesaja.prensip olarak doğru olsa da sunuş olarak haricilerin kafasını yansıtmaktadır.yukarıdaki makalenin ana temasını kabul edersek yer yüzünde makaleyı yazan dışında müslüman kamlıyacaktır.

biraz daha serin gel ağa.

bilinmez 31 Ekim 2013 18:08

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Abi,islam dinine iman ettim dedikten sonra,nelerimize karışsın veya ne kadar hayatımıza girsin..

insanlara islamı anlatırken,ne kadarını ve nerden başlamak gerek,

Bide abi ,bu hariciliği,kendisinden başka herkese itham edebiliyor her cemaatte ,her ferdde...

YaŞuHa 31 Ekim 2013 19:06

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, şöyle buyurmuştur: “Her kim La İlahe İllallâh (Allâh’tan başka ilâh yoktur) deyip, Allâh’tan başka tapılan şeyleri (tâğûtları) de red ederse onun malı ve kanı haram olur. Hesabı ise Allâh’a kalmıştır.” [(SAHİH HADİS:) Müslim (37); Taberânî (el-Kebir: 8190)…]

Esadullah 31 Ekim 2013 19:21

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Alıntı:

Abdulmelik Üyemizden Alıntı (Mesaj 300875)
konu çok hassas ve islam tarihi boyunca da ittifak sağlanamamıştır.özellikle emevi saltanatı ile başlayan bunalım siyasi fıkhi mezheplerin doğmasına sebeb olmuştur.
kebire(büyük günah işleyenin imani durumu),halkul kuran,kader,iman amel ilişkisi gibi konuların etrafında hariciler,mutezililer,murcie,kaderiye,cehmiye,sele fiye vs vs gibi guruplar gürültüler....
yukarıda verilmek istenen mesaja bakacak olursak bu gurupların düşüncesine göre bu makaleye verilmesi gereken cevap;

hariciler : bunlar kesinlikle kafirdir hemen kafaları koparılsın.
mutezile: bu ne üdüğü belirsizleri arafta( el menzilu beyne menzileteyn) bekletin orda kalsınlar.
cebriye: insan bir ottur kuru yapraktır.günahı işleten Allahtır.
murcie: suya sabuna,zalime mazluma dokunmadan,kebireleri istediğini işlesin o mumindir yeterki müminim desin.emevileri temize çıkaran makinadır bu mezhep.
kaderiye :anti-muaviyecilik.
vs vs vs ....

şimdi gelelim yukarıdaki makaleye ve verilmek istenen mesaja.prensip olarak doğru olsa da sunuş olarak haricilerin kafasını yansıtmaktadır.yukarıdaki makalenin ana temasını kabul edersek yer yüzünde makaleyı yazan dışında müslüman kamlıyacaktır.

biraz daha serin gel ağa.

Çok üsluplu ve yerinde bir açıklama olmuş Allah razı olsun sizden

Medine-web 31 Ekim 2013 20:51

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 300888)
Abi,islam dinine iman ettim dedikten sonra,nelerimize karışsın veya ne kadar hayatımıza girsin..

insanlara islamı anlatırken,ne kadarını ve nerden başlamak gerek,

Bide abi ,bu hariciliği,kendisinden başka herkese itham edebiliyor her cemaatte ,her ferdde...


dikkat et yalnışlık var demiyorum.amaç hedef niyet sakat diyorum.amaç tekfir ise hz ali bile tekfir edilmiştir dikkatini çekerim.yani bir insanı tekfir etmek için malzeme kıtlığı yok.yeterki tekfir etmek istesin...
ikincisi ise bu konu çok bayattır.1400 yıldır pişirilp getirildi önümüze ama hiç bir zamanda pişmedi.insanlar hep pişsin de yiyelim artık dedi durdu.oysaki pişiyor ha bekle pişecek dedikleri yemek değil,bir kova su ve içinde taşlar kaynatıldı.
bu tenceredeki yemeği yiyen olmadı ama kullanan çok oldu.emeviler abbasiler fatimiler osmanlılar afrikalılar arabistanlıalr hatta tc...bu tencereyı kullanan hasılatı toplayan iktidar idi bu tencereyı kanı ile bekleyen halk yığınları....bu tencere pişsin diye imam azam dövüldü içeri atıldı.cehmiye lideri idam edildi.murcie lideri de öyle.sıffında cemelde binlerce müslüman katledildi.
sonuç?
hiç?
amaç islami bir konunun çözümü mü ?
hayır.
peki ne?
bu konu sırtında parsel kapmak!

anlatabildim mi ağa?

Uyarıcı 01 Kasım 2013 23:59

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
konu çok hassas ve islam tarihi boyunca da ittifak sağlanamamıştır.özellikle emevi saltanatı ile başlayan bunalım siyasi fıkhi mezheplerin doğmasına sebeb olmuştur.
kebire(büyük günah işleyenin imani durumu),halkul kuran,kader,iman amel ilişkisi gibi konuların etrafında hariciler,mutezililer,murcie,kaderiye,cehmiye,sele fiye vs vs gibi guruplar gürültüler....
yukarıda verilmek istenen mesaja bakacak olursak bu gurupların düşüncesine göre bu makaleye verilmesi gereken cevap;

abdulmelikten-

Siz anladığım kadarıyla yukarıdaki makaleyi anlamadan cevap yazmışsınız.Yukarıdaki yazının büyük günah işlemeyle ne alakası vardır bunu açıklarmısınız.

Birde bazı fırkaların isimlerini zikr ettiğinize göre bu fırkaların akideleri hususundada herhalde bilgi sahibisiniz en azından öyle gözüküyor.O zaman yukarıdaki makalaeyi iman amel ilişkisi üzerine değil çünkü o yazının bu konuylada alakası yok o zaman o makalenin anlatmak istediği tevhidi bozan şirk ve küfür kavramlarını yine o fırkaların akidelerine göre açıklarmısınız.

Çünkü o makalede vurgulanmak istenen helal ve haram meselelerindeki büyük şirk ve büyük küfür kavramlarıdır.Bunların üzerinde tarih boyunca hangi alimler ihtilaf etmişlerdir lütfen bunuda açıklayın.Eğer buna ilminiz yetiyorsa.Buyrun sizi dinliyoruz.

şimdi gelelim yukarıdaki makaleye ve verilmek istenen mesaja.prensip olarak doğru olsa da sunuş olarak haricilerin kafasını yansıtmaktadır.yukarıdaki makalenin ana temasını kabul edersek yer yüzünde makaleyı yazan dışında müslüman kamlıyacaktır.
abdulmelikten-


Yeryüzünde müslüman kalıp kalmaması sizi neden bu kadar ilgilendiriyor.Hangi islam alimi sizin gibi böyle bir meseleye yaklaşım göstermiştir.Bir kaç alim ismi verebilirmisiniz.
İlim ehline düşen şey neyin helal neyin haram neyin şirk neyik tevhid olduğunu avama anlatmaktır.Yoksa nufus müdürlüğü yapmak olmasa gerek.Bilmiyorum yanılıyormuyum.

dikkat et yalnışlık var demiyorum.amaç hedef niyet sakat diyorum.amaç tekfir ise hz ali bile tekfir edilmiştir dikkatini çekerim.yani bir insanı tekfir etmek için malzeme kıtlığı yok.yeterki tekfir etmek istesin..
abdulmelikten-


Bakın bence siz yukarıdaki makaleyi bir daha okuyun çünkü o makaleyi iyicene anlamamışsınız.Bu sebeple hep yanlış cümleler kullanmışsınız.O makalenin tekfirle haricilerle ne alakası vardır.Tüm ehli-sünnet alimlerinin üzerinde ittiafak ettiği bir konuyu işlemiştir.O makalenin ana teması bazı söz ve amellerin tevhidi bozduğudur.

ikincisi ise bu konu çok bayattır.1400 yıldır pişirilp getirildi önümüze ama hiç bir zamanda pişmedi.insanlar hep pişsin de yiyelim artık dedi durdu.oysaki pişiyor ha bekle pişecek dedikleri yemek değil,bir kova su ve içinde taşlar kaynatıldı.
abdulmelikten-


O zaman sizin taze olanı anlatmanız gerekir size göre taze olan nedir.Tevhid ve şirk mücadelesi Hz.Adem a.s döneminden bu yana devam etmektedir.Sizce bayat olan bumu.Din bir sebze veya meyvemi ki bayat veya taze olsun.Bence din konusunda biri eğer kendine müslüman diyorsa asla böyle cümleler kurmamalıdır.

Doksan yıldır hilafet kaldırılmış ve bu sakat düşünce yeryüzüne hakim olmuştur.Asıl bayat olan bu düşüncedir.Acı olan nedir biliyormusunuz Ne zaman bir müslüman çıkıp ey insanlar biz Allah’ın adaletiyle (Şeriatiyle) idare edilmek istiyoruz dediğinde hemen kendisini bu dinde alim dindar hoca olarak vasf eden birileri bunların karşısına çıkıp bunlara her türlü yaftayı yakıştırıyorlar.

Allah’ın şeriatiyle yönetilmek istemek laiklerin zoruna gitmediği kadar bu kesimin zoruna gidiyor.Maalesef durum bu.

Allah size hidayet nasip etsin başkada ne diyebilinirki.

Bak yukarıdaki makalenin sahibi ne demiş

Allah içkiyi haram kılmıştır. Bir kişi çıkar da içkinin satışını serbest bırakır, buna izin verir ve içki içilmesi, satılması serbesttir diye bir kanun çıkarırsa, bu kişi "içki helaldir" demese bile kendisini ilah olarak ilan etmiş ve tağut olmuş olur. Velev ki müslüman olduğunu iddia etmiş olsun sonuç değişmez.

Sayın abdülmelik size düşen şey iddianızı delillendirmenizdir.Bu cümlelerdeki düşünce hangi alimler arasında ihtilaflıdır.Cevabınızı bekliyoruz biiznillah.veselam.

Medine-web 02 Kasım 2013 18:27

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Sayın Uyarıcı,
muhatabımın cümlelerini cımbızla çekip istediğim şekle sokma huyum yoktur.kafamdaki düşünceleri muhatabıma söyletme derdin de değilim.
bazılarının kitaba uymak yerine kitabına uydurmak gibi.
yine bazılarının Resulullahı istediği gibi konuşturma(uydurma hadis furyası) gibi..
yukarıdaki makaleyı okumadığımı yada sizin gibi anlamadığımı sizin gibi anlamak zorunda olmak zorunluymuşum gibi bir dik kafa ile klavyeye madem sarıldınız.
İzninizle açalım konuyu.
bakalım makale haricilikle alakası varmı yokmu ?

Konu dağılamaması için tasnif edelim biraz.
1-Allah içkiyi haram kılmıştır. Bir kişi çıkar da içkinin satışını serbest bırakır, buna izin verir ve içki içilmesi, satılması serbesttir diye bir kanun çıkarırsa, bu kişi "içki helaldir" demese bile kendisini ilah olarak ilan etmiş ve tağut olmuş olur. Velev ki müslüman olduğunu iddia etmiş olsun sonuç değişmez. denilmiş. ve eklemişsiniz ki Siz anladığım kadarıyla yukarıdaki makaleyi anlamadan cevap yazmışsınız.Yukarıdaki yazının büyük günah işlemeyle ne alakası vardır bunu açıklarmısınız. demişsiniz.
-------------------------------------------------------------

yukarıdaki düşünce kebire yani büyük günah konusuna girmektedir.içki kebairdendir.haram olduğunu inkar etmediğiniz sürece kebairdesiniz küfür değil.
bu verilmiş örneğe yani içki haramdır kabul ediyorum ama satarım içerim diyenlere bakalım islami okullar ne demişlerdir.
haramdır ama kabul etmiyorum diyene zaten ittifakla küfürdür konumuz bu değil.
haramdır ama haramlığını kabul etmekle birlikte içerim satarım diyene islam okullarından verilen cevaplar.
cebriye : benim iradem yoktur.buna Allah karar vermiştir.içmişsem Allah içirmiştir.dolayısıyla ben masumum.ve büyük günahlar inkar edilmediği sürece sorun yok.kişi mümindir.
kaderiye: içki içiyorsam bu benim tercihimdir.Allah ile alakası yoktur.iradem var kader yoktur.büyük günahlar inkar edilmediği sürece sorun yok.kişi mümindir.
hasani basri : bunlar kafir değil ama münafıktır.
mutezile :bunlar kafir değil ama müminde değil.tevbe ederse imana etmezse küfre girer.
cumhur ulema(4 mezhep) : bunlar asi mümindir.
murcie: kafir değildirler ama akibetlerinide bilmiyoruz.Allaha havale en doğrusu.
HARİCİLER : bunlar kesinlikle kafirdir.



şimdi soruyorum konuyu anlamışmıyım anlamamışmıyım? harici kafası bir makale dediğimde manzara buydu.


zaman bulsam devam edeceğim sorularınıza cevap vermeye.

Medine-web 02 Kasım 2013 18:37

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
2-Çünkü o makalede vurgulanmak istenen helal ve haram meselelerindeki büyük şirk ve büyük küfür kavramlarıdır.Bunların üzerinde tarih boyunca hangi alimler ihtilaf etmişlerdir lütfen bunuda açıklayın.Eğer buna ilminiz yetiyorsa.Buyrun sizi dinliyoruz.
demişsiniz..

tarihte hariciler dışında ve bir kısım mutezililer dışında haram helal meselesinin inkar edilmediği sürece yani iman amel ilişkisini küfür ile itham etmemiştir.bir tek hariciler küfürdür damgasını vurmuştur.diğer tüm ekoller okullar kebair kısmına dahil etmişlerdir.


3-Tüm ehli-sünnet alimlerinin üzerinde ittiafak ettiği bir konuyu işlemiştir.O makalenin ana teması bazı söz ve amellerin tevhidi bozduğudur.

bu büyük bir iftiradır.delil burhan kanıt vermeniz gerekir ve öyle kanıt da yok.yani kişi dili ile inkar etmediği sürece ben kabul etmiyrum demediği sürece günahkardır kebairdenddir tevbe etmesi gerekir.kafir değildir.

3-O zaman sizin taze olanı anlatmanız gerekir size göre taze olan nedir.Tevhid ve şirk mücadelesi Hz.Adem a.s döneminden bu yana devam etmektedir.Sizce bayat olan bumu.Din bir sebze veya meyvemi ki bayat veya taze olsun.Bence din konusunda biri eğer kendine müslüman diyorsa asla böyle cümleler kurmamalıdır.


bayattan kastım konunun çok eski olduğu asırlaca tartışıldığıdır.dinin bayatlığı değil :)

4-Doksan yıldır hilafet kaldırılmış ve bu sakat düşünce yeryüzüne hakim olmuştur.Asıl bayat olan bu düşüncedir.Acı olan nedir biliyormusunuz Ne zaman bir müslüman çıkıp ey insanlar biz Allah’ın adaletiyle (Şeriatiyle) idare edilmek istiyoruz dediğinde hemen kendisini bu dinde alim dindar hoca olarak vasf eden birileri bunların karşısına çıkıp bunlara her türlü yaftayı yakıştırıyorlar.

90 yıl değil 23 yıl nubuvet ve 30 yıl hilafet yani 660 yılından beri 1400 yıldır hilafet yok.ömer inb abdulaziz dönemi hariç.emeviyi selçukluyu abasiyi osmanlıyı bana hilafet olarak sunarsan engel olurum :)
sizin amacınız üzüm yemek değil bağcıyı hedef almaktır.

Allah’ın şeriatiyle yönetilmek istemek laiklerin zoruna gitmediği kadar bu kesimin zoruna gidiyor.Maalesef durum bu.
siz Allahın polislerimisiniz ? Kuranın hakim olmasını istemeyen Müslüman mı sence ? bu ne saçmalık bu ne büyük itham!

Allah size hidayet nasip etsin başkada ne diyebilinirki.

amin.

Sayın abdülmelik size düşen şey iddianızı delillendirmenizdir.Bu cümlelerdeki düşünce hangi alimler arasında ihtilaflıdır.Cevabınızı bekliyoruz biiznillah.veselam.

bence dersinizi iyi çalışın gelin oturur konuşuruz.demli çayımız var.sopamız yok.sizin savunduğunuz önümüze servis ettiğiniz hangi bölüme el atsam elimde kalıyor.önce ne savunduğunuzu nereye varmak istediğinizi öğrenin ve gelin.burdayız İnşaallah.

Uyarıcı 02 Kasım 2013 20:43

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Ben size yukarıdaki yazıyı anlamamışsınız dedim alınganlık gösterdiniz.Şunu belirtmemde fayda vardır ben o yazıyı veya o yazının sahibini savunmuş değilim.Hak ne ise, o olsun,hak ortaya çıksın istedim.

Siz yazıyı anlamadığınız gibi dini ifade etme konusunda da yanlış cümleler kullanmışsınız.

Şimdi alıntı yaptığınız satırlara bakalım.

1-Allah içkiyi haram kılmıştır. Bir kişi çıkar da içkinin satışını serbest bırakır, buna izin verir ve içki içilmesi, satılması serbesttir diye bir kanun çıkarırsa, bu kişi "içki helaldir" demese bile kendisini ilah olarak ilan etmiş ve tağut olmuş olur. Velev ki müslüman olduğunu iddia etmiş olsun sonuç değişmez.
Makaleden-

Şimdi sizin bu cümlelerden çıkardığınız sonuca bakalım.

yukarıdaki düşünce kebire yani büyük günah konusuna girmektedir.içki kebairdendir.haram olduğunu inkar etmediğiniz sürece kebairdesiniz küfür değil.
Abdulmelikten-

Yani kusura bakmayın ama eğer geçmiş fırkaların akidelerinide bu şekilde okuyup bu şekilde yroumluyorsanızsa her zaman hata yapmaktan kurtulmanız söz konusu olamaz.

Bu satırlardan nasıl böyle bir sonuç çıkardınız gerçekten hayret.

Bakın bu makalenin sahibi ne diyor.

1-Allah içkiyi haram kılmıştır (Amenna)

Allah’ın helalini haram haramanı helal kılmadıkça nefsine uyup içki içerse yani haram olan birşey yaparsa bu kişi haram işlemiş olur ve dinden çıkmaz.Buda benim konuyla ilgili anlayışım.Fakat yazar bunu söylemiyor peki ne söylüyor ona bakalım.

2- (Bir kişi çıkar da içkinin satışını serbest bırakır, buna izin verir-se.)

Abdulmelik bey satarsa demiyor dikkat edin bunu serbest bırakırsa.Muhtemelen rejimi ve rejimin başındakileri kast ediyor.

Devamla diyorki. (Buna izin verir ve içki içilmesi, satılması serbesttir diye bir kanun çıkarırsa) İşte bu fetvanın can can alıcı satırları burası.

Yani kişi veya rejim veya rejimin başındaki kişi içkinin içilmesi ve satılmasına izin vermekle yetinmiyor bunu birde anayasada kanun haline getiriyor veya yazarın ifadesiyle böyle yaparsa diyor—

Devamında diyor ki:(Bu kişi "içki helaldir" demese bile kendisini ilah olarak ilan etmiş ve tağut olmuş olur. Velev ki müslüman olduğunu iddia etmiş olsun sonuç değişmez. )

Böyle yapan kişi yani içkiyi serbest bırakıp sonrada bu içkinin içilmesini ve satılmasını kanun haline getirirse bu kişi Allah’ın kanunlarını çiğnemiş kendisini kanun koyucu makamında görmüştür.Dolayısıyla kendisini ilahlaştırmıştır.Bunu söylüyor.Bunun İslam dininde adı şirktir.Bunun büyük günahla falan ne alakası var.

Bunun doğruluğunu veya yanlışlığını sizinle tartışacak değilim.Zira adil olan şey şudur ki,insan önce ön yargıdalarından kurtulur ondan sonra okduğu şeyi anlar ondan sonrada cevabını yazar.

İşte alimlerin izlediği yol budur.Onun için onlar alim biz ise avamız.Sen ben bizim gibiler üç satır okuruz onuda yanlış anlarız sonrada kalkıp din hususunda birton ahkam keseriz.Öyle değil mi?

(bu verilmiş örneğe yani içki haramdır kabul ediyorum ama satarım içerim diyenlere bakalım islami okullar ne demişlerdir.)
Abdulmelikten-

Siz o yazıyı bir daha okuyun böyle birşey demiyor.

(şimdi soruyorum konuyu anlamışmıyım anlamamışmıyım? harici kafası bir makale dediğimde manzara buydu.)
Abdulmelikten-

Siz sorununuz nedir biliyormusunuz.

Siz usulid-din konularıyla fırkalar arası fıkhi ihtilafları birbirine karıştırıyorsunuz.Bu makale bu meseleye içkiyi sadece misal olarak vermiş yoksa içki içen veya içki satanın hükmüyle ilgili hiçbirşey dememiştir.Yazıyı bir daha okuyun.

O yazı aynı zamanda ehli sünnetin üzerinde ittifak ettiği bir konuyu ele almıştır. O makalenin içerikliği fıkhi bir tartışma değildir.

(tarihte hariciler dışında ve bir kısım mutezililer dışında haram helal meselesinin inkar edilmediği sürece yani iman amel ilişkisini küfür ile itham etmemiştir.bir tek hariciler küfürdür damgasını vurmuştur.diğer tüm ekoller okullar kebair kısmına dahil etmişlerdir.)
Abdulmelikten-

Sayın Abdulmelik bey siz hakikaten okuduklarınızı anlamakta sıkıntı yaşıyorsunuz.Sizinle böyle tartışamayız.

Orada demişimki

(Çünkü o makalede vurgulanmak istenen helal ve haram meselelerindeki büyük şirk ve büyük küfür kavramlarıdır.Bunların üzerinde tarih boyunca hangi alimler ihtilaf etmişlerdir lütfen bunuda açıklayın.Eğer buna ilminiz yetiyorsa.)

Buna cevap olarak siz sadece hariciler buna küfür damgası vurmuştur diyorsunuz.Oysaki birkaç satır önce sizde aynı damgayı vurdunuz

Bakın ne diyorsunuz.

(bu verilmiş örneğe yani içki haramdır kabul ediyorum ama satarım içerim diyenlere bakalım islami okullar ne demişlerdir.
haramdır ama kabul etmiyorum diyene zaten ittifakla küfürdür konumuz bu değil.)

Abdulmelikten-

Bakın sizde ittifakla küfürdür diyorsunuz.O zaman sizin düşüncenize göre siz de haricisiniz.

Orada diyorum ki büyük şirk büyük küfür işleyenler hakkında alimler ittifak etmiştir.Siz bunu yalanlıyorsunuz.Büyük şirk büyük küfür işleyenlerin durumları hakkında hangi alimler ihtilaf etmiştir bunu açıklayınız.

Bakın sayın abdulmelik sizin affınıza sığınarak belirteyimki siz anladığım kadarıyla bu konuları konuşacak bilgi birikime sahip değilsiniz bu sebeple fazlada uzatmamızın bir anlamı yok sanırım.

Yazınızın geri kalanına cevap vermeyeceğim.

Son olarak şunu belirtmekte fayda görüyorum,insanlara heleki Allah’ın dinini (Şeriatını) isteyen insanlara yani müslümanlara bu saldırganlıklarımızdan vaz geçmeliyiz.Bunlara olan kinimiz bugün laik kemalist demokrat mealci kesimlere olan yakınlıklarımızın yanında ki hesabımızı Allah’a veremeyiz.Bunun vebalı çok ağırdır.

Ben şahsen her ne kadar bazı konularda bunlar gibi düşünmesemde onlara gerçekten gıpta ediyorum.Onları asla kınamıyorum.Çünkü benim nefsime ağır gelen birçok şeyi bunlar bedeller ödeyerek yerine getirmeye en azından gayret sarf ediyorlar.Önemli olan da budur.

Siz bana aslu-din nedir bunu açıklayın göreceksinizki o makalenin anlatmak istediği mesele daha çok ortaya çıkacaktır.Ayrıca aslu-din konusunda tüm alimler ittiafk halindedirler.Aralarında ihtilaf yoktur.

Medine-web 02 Kasım 2013 21:16

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
sayın uyarıcı,
kendimi alim filan ileri sürmek gibi bir derdim ve iddiam yok.her alim bilmediğinin cahilidir.hiç bir alim ful eksiksiz alim değildir.siz ne anlatırsanız anlatın karışınızdakinin kapasitesi kadar anlar.bunun altını çizelim de kırıcı olmadan devam edebiliriz.

1-kebair yani kebire konusu ayrıdır kişiyi şirke küfre götüren haller ayrı konudur.ben kebair konusunu vermeye çalıştım ki bu fertler için geçerlidir.
2-kastınız tc ise ve anayasasında içki kumar fuhuş serbestliği varsa ki vardır.ve bu devlet kendisini islam olduğunu iddia etmedi ki.ana yasasında değişmez bir madde var ki ben laikim diyor.ve bende orda dedim ki inkar edenler bizim konumuz değildir küfür sabittir.eee müslüman değilim diyen bir kuruma dur bende delil bulayım senin müslüman olmadığına demek abesle iştiğal değilmi? beşerli istemlerin müslüman olduğu iddiası yok ki bizim onları tekfir iddiamız olsun.ben islam değilim diyene peki diyoruz.tamam islam değilsin dur bende delil bulayım ki garantili olsun diyorsun.
3-fertler kanun koymaz,fertler serbestlik yasası yapmaz.bunu devlet yapar.konumuz fert idi ve dedik ki fertler inkar etmediği sürece kebair ehlindendir küfür ehli değil.
4-islam devleti dediğiniz kanunu islam olan emevi abbasi osmanlı gibi büyük devletlerin anayasasında laik sistemi aratmıyacak kanunlar yokmuydu.mesela masum adam öldürmek.mesela içki içmek.mesela sarayda harem kurmak.mesela mesela.....ee islam devleti bu bunmu savunuyorsun şimdi? ben islam devletiyim diyeni düzelt ki sıra ben islam değilim beşeri sistemim diyeni tekfir etmeye sıra gelsin.
olurmu arkadaşım.

bilinmez 03 Kasım 2013 09:02

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Alıntı:

Abdulmelik Üyemizden Alıntı (Mesaj 300907)
dikkat et yalnışlık var demiyorum.amaç hedef niyet sakat diyorum.amaç tekfir ise hz ali bile tekfir edilmiştir dikkatini çekerim.yani bir insanı tekfir etmek için malzeme kıtlığı yok.yeterki tekfir etmek istesin...
ikincisi ise bu konu çok bayattır.1400 yıldır pişirilp getirildi önümüze ama hiç bir zamanda pişmedi.insanlar hep pişsin de yiyelim artık dedi durdu.oysaki pişiyor ha bekle pişecek dedikleri yemek değil,bir kova su ve içinde taşlar kaynatıldı.
bu tenceredeki yemeği yiyen olmadı ama kullanan çok oldu.emeviler abbasiler fatimiler osmanlılar afrikalılar arabistanlıalr hatta tc...bu tencereyı kullanan hasılatı toplayan iktidar idi bu tencereyı kanı ile bekleyen halk yığınları....bu tencere pişsin diye imam azam dövüldü içeri atıldı.cehmiye lideri idam edildi.murcie lideri de öyle.sıffında cemelde binlerce müslüman katledildi.
sonuç?
hiç?
amaç islami bir konunun çözümü mü ?
hayır.
peki ne?
bu konu sırtında parsel kapmak!

anlatabildim mi ağa?

Konu AÇILDIKÇA AÇILIYOR VE SANIRIM BU AÇIKLIK HER KES İÇİNDE İYİ OLACAK İNŞAALLAH YETERKİ USLUPTA KIRICI VE DUYGULARI ÖN PILANA ÇIKACAK KELİMELERDEN KAÇINALIM...

Konuya dönersek,abdulmelik abi,kimin hangi niyetle yola çıktığı kısa bi zaman sonra belli oluyor,zaten hani halk arasında bi söz varya,dervişin fikri neyse zikride odur:),

Konuya islami pencereden bakınca,toplumlarda ferdlerde,kendilerini nispet ettikleri ne ise o nispet ettiklerini ispat etmedikçe,sadece nispet ettikleriyle kalırlar,tıpkı bi toplum veya bi ferd ben doktorum demesi gisi gibi,nasılki bunlar doktorluğa nispet ettikleri gibi bunu ispatlamaları ve TIBBI okuyup buna hayız olmaları gereklilik arz ediyorsa,İSLAMDA böyledir..NİSPET EDİYORSA TOPLUM VEYA FERD,İSPATINI YAPMALIDIR,VE BUNDADA DEVAMLI, AYRICA KARARLI OLMALIDIR,AKSİ HALDE İSPAT HAVADA KALIR..

Hariciliğe gelince,Vallahi abi,bu haricilik bu günki durumuyla aynen yahudilerdeki GÜNAH KEÇİLİĞİNE DÖNMÜŞ,kim veya hangi grup olursa olsun,karşısındakine HARİCİSİN deyi veriyor,bide birgün biri çıksa bunların tarihçesi ve olayları net kaynaklarıyla versede anlasak,ama yok nasıl olsa günah keçileridir bunlar..[ha bu arada ben HARİCİ DEĞİLİM:)]

Uyarıcı 09 Kasım 2013 01:40

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Sayın adbülmelik bey benim niyetim sizinle bu konuları tartışmak değildir.Zaten bir görüş falanda belirtmiş değilim.Benim sadece karşı çıktığım şey sizin o makaleyi yanlış yorumlamanız idi.Yoksa düşüncem makalenin sahibinin avukatlığını yapmakda değil.

Şunu unutmayalımki ön yargı ve taasup insanın her zaman hakikatı görmesini engeller.İnsan okuduğu şeyleri bile anlamaz bir hal içerisine girer.Bu sebeple hakkı, hakikatı, eğriyi, doğruyu ayırt edebilme selahiyetini yitirir.İşte bunlar bir araya gelince artık insan, insan olmaktan çıkar ki bunlar Kuranın beyanıdır ve Allah’ın gazabını hak eden bir mahluka dönüşür.Buna çok dikkat etmemiz lazım.

İnanın bana herhangi bir yazı veya söz karşıma çıktığında öncelikli olarak o yazı veya sözü birkaç defa okur iyice anlar ondan sonra cevap vermeye dikkat ederim.Çünkü insan olmam sebebiyle her insanda olduğu gibi bende de önyargı ve taasup muhakkak vardır.Tüm taptığım şey bu olguları kontrol altına alabilmektir.Sizede bunu tavsiye etme anlamında iyi niyetli uyarıda bulunmak istedim.

Diyorsunuz ki: (kebair yani kebire konusu ayrıdır kişiyi şirke küfre götüren haller ayrı konudur.ben kebair konusunu vermeye çalıştım ki bu fertler için geçerlidir.)

İşte o makalede böyle iki konu mesele edilip ortaya konulmamış.O makale doğrudan tevhidi bozan şirki ele almış.Eğer cevap vereceksnizse o zaman o makaleye uygun bir yazı yazabilirdiniz.

Siz ne yaptınız? Kalkıp hem makaleyi yanlış yorumladınız hemde tevhidi bozan şirkin alimler arasında ihtilaflı olduğunu söylediniz.Bu çok büyük bir iddia idi ve asla delilide mümkün değil idi.Çünkü hiç bir Müctehid alimin vehaut islam ulemasının bu konuda ihtilafı yoktur.Zaten delilde getiremediniz.

Yine diyorsunuz ki: kastınız tc ise ve anayasasında içki kumar fuhuş serbestliği varsa ki vardır.ve bu devlet kendisini islam olduğunu iddia etmedi ki.ana yasasında değişmez bir madde var ki ben laikim diyor.ve bende orda dedim ki inkar edenler bizim konumuz değildir küfür sabittir.eee müslüman değilim diyen bir kuruma dur bende delil bulayım senin müslüman olmadığına demek abesle iştiğal değilmi? beşerli istemlerin müslüman olduğu iddiası yok ki bizim onları tekfir iddiamız olsun.ben islam değilim diyene peki diyoruz.tamam islam değilsin dur bende delil bulayım ki garantili olsun diyorsun.

Bakın sayın abdulmelik bey benim herhangi kastım falan yok ben sizinle sadece makale üzerine konuştum ve sizin makalaye olan cevabınıza itiraz ettim.Çünkü haklıydım.Eğer bu konuları sizinle konuşacaksak konuları münazara etmeden evvel, öncelikli olarak İslam dininin ortaya koymuş olduğu kaide ve kurallar üzerinde anlaşmamız gerekmektedir.Yoksa ben dedim böyledir anlayışları ortaya çıkarki buna hiçbir müslüman müsamaha etmez.

Kişi imana dair, İslama dair, bir fikir beyan ederken bunun İslam dininin ortaya koymuş olduğu kaynaklara uygun olması gerekir yani bir dayanağının olması gerekir.Akılla mantıkla batıl kıyaslarla din ne konuşulur nede münazara edilir.Ölçü bilmeyen naslardan hüküm çıkarmayı bilmeyen bir nastan hüküm çıkarırken yüzlerce nasla çelişkili durumlara düşen çok insan gördük ,eminim sizde görmüşsünüz.Bundan dolayı sizin yazdıklarınıza detaylı cevap vermeyeceğim.Taki temel kaide ve kurallar üzerinde ittifak ettiğimiz ana kadar.

Çünkü sizin buraya yazdığınız şeylerin hepsi dinin aslını teşkil eden meselelerdir.Ben ne bir alimim nede müctehid ki dinin tüm inceliklerini bileyim.Ancak dinin aslını teşkil eden meseleler hakkında her müslümanlık iddiasında bulunan kişinin bilmesi kadar bilgi sahibiyim.

Tekfir filan şeylerden bahs etmişsiniz bunun o makaleyle ne alakası vardır işin doğrusu anlayabilmiş değilim.Ne tekfiri ne delili neyi kast ettiğiniz anlaşılmıyor.

Aklımızı sağa sola bence çekmeye gerek yoktur İslam devleti İslam devletidir Küfür devletide küfür devletidir.Bunun ölçüsünüde Kuran ve sünnet belirlemiştir.Bizim buna birşey dememizle bu şeyin hükmü değişmediği gibi bunlarında kendilerini nasıl vasıflandırdıklarının hiçbir önemi yoktur.Kime göre derseniz? tabiki İslam dinine göre.

Bakın abdülmelik bey bir grup yahudi Rasulullah s.v.s huzuruna geldiler,Rasulullah s.v.s onlara; Gelin müslüman olun dedi.

Onlar Yahudiler;Biz zaten müslümanız dediler.

Rasulullah s.v.s onlara bu sözünü tekrarladı.

Yahudiler yine; Biz zaten müslümanız dediler.

Rasulullah s.v.s bu sefer onlara neden müslüman olmadıklarını yani tevhidi nasıl bozduklarını tek tek anlattı.

Şimdi sizin yukarıdaki düşüncenize bakılırsa Raullah s.v.s in Yahudilerin bu müslümanlık iddialarını kabul etmesi gerekirdi.Bakın siz ne demiştiniz eğer kişi yahut kişiler doğrudan inkar etmiyorsa ve ben müslümanım diyorsa o kişi müslümandır.Oysa Allah’ın rasulu sizin gibi düşünmüyor.

Ayrıca gerek Mekkede ki müşrikler gerek Yahudi ve Hıristiyanlar müslüman olduklarını iddia ediyorlardı kendilerini Hz.İbarhimin dinine dayandırıyorlardı fakat Kuran onların bu iddialarını red eden ayetlerle doludur.Öyle değilmi?

İşte bu sebeple size dedim ki bu tür meseleler hakkında insan yeterli bilgi birikime sahip olduktan sonra konuşur ve konuşması gerekmektedir.Yani siz bu yanlış düşüncenizi adeta Kuran ve sünnete kabul ettirme meyline girmişsiniz.

Başka bir yerdede demişsiniz ki; fertler kanun koymaz,fertler serbestlik yasası yapmaz.bunu devlet yapar.konumuz fert idi ve dedik ki fertler inkar etmediği sürece kebair ehlindendir küfür ehli değil.

Bizim konumuz yokki siz bu cümleleri kullanmışsınız.Sizin konunuz vardı ve konuda o makalenin içerikliği idi.Makaleye bir daha göz atın.

Bakın o makalede herhangi bir kişi üzerinde filanda durulduğu yok.Size yazımın sonunda bir soru soracağım bu soruma vereceğiniz doğru cevabınız o makalenin içerikliğini ortaya koyacaktır.

Son olarak şunu demişsiniz; islam devleti dediğiniz kanunu islam olan emevi abbasi osmanlı gibi büyük devletlerin anayasasında laik sistemi aratmıyacak kanunlar yokmuydu.mesela masum adam öldürmek.mesela içki içmek.mesela sarayda harem kurmak.mesela mesela.....ee islam devleti bu bunmu savunuyorsun şimdi? ben islam devletiyim diyeni düzelt ki sıra ben islam değilim beşeri sistemim diyeni tekfir etmeye sıra gelsin.
olurmu arkadaşım.


İşte dedimya eğer ilim yada doğru bilgi dediğiniz bu ise o zaman biz yanmışız.Yani kusura bakmayın abdülmelik bey gerçekten sizin bu cümleleriniz karşısında hayretler içerisindeyim.Kişi azıcık İslam dini hakkında bilgi sahibi olursa bu cümleleri kurmaz.Şimdi ne demek oluyor ki Emevi, Abbasi,Osmanlı devletlerinde laik düzen gibi beşeri kanunlar yokmuydu diyorsunuz.Ya biri çıkıp hadi bunu ispatlayın derse siz o zaman ne yapacaksınız?Bunu hiç düşündünüz mü? Bunlar çok büyük iddialar.

İslam devletinde sadece insanlar tarafından konulan “Tazir” cezaları falan vardır birde Allah ve Rasulunun hüküm bildirmediği konularda devlet erkamının yine anayasaya sadık kalmak şartıyla yani İslam şeriatine sadık kalmak şartıyla belirlenen toplumsal kurallar vardır.Mesela belediye,hastahane filan gibi şeyler.Bunada İslam dini termolojisinde örfe veya fıkha göre denir.

Siz bunlardan bile haberdar değilsenizse sizinle nasıl anlaşacağız o zaman?

Yine demişsinizki; mesela içki içmek.mesela sarayda harem kurmak.mesela mesela.

Bende diyorum ki önce “el insaf” sonra da derhal delil.Eğer bunu ispat edemezseniz hem tüm İslam devletlerine iftira atmış olursunuz hemde bu cümlelerinizle dini konulardaki bilgi kapasitenizi ortaya koymuş olursunuz.

Hangi İslam devleti anayasasında içki helal kılınmış veyahut serbest bırakılmıştır?
Harem ile ilgili birşey demiyorum çünkü haremin ne olduğu konusunda da belliki şamanist zihniyetli (İlber Ortaylı gibi) şahısların ortaya koyduğu bilgilerden etkilenmişsiniz.Ya şunu unuttunuz mu ? Allah’ın elçisi Muhammed s.v.s inde bir haremi vardı,cariyeleri vardı.Bugün batı dünyası bununla alay eden yüzlerce kitap makale ve karikatürler yapmışlardır.Onlar bunu yaptılar diye bizimde kalkıp haşa Allah’ın elçisi Muhammed s.v.s i hiciv etmemizmi gerekir?

Eğer bunu yapamıyorsak o halde başka bir islam devleti halifesi bunu yapmışsa ve bizde herhangi bir nassa dayanmadan bunu tenkid etmişsek aynı sizin yaptığınız gibi o zaman bize ne derler varın orasınıda siz düşünün.

Adam öldürmek meselesine gelince

Şunu anladım ki siz dinin aslı nedir bunu bilmiyorsunuz.Adam öldürmeyi şirk ve küfür gibi değerlendirdiğinize göre.

Eğer adam öldürmek şirk ve küfür olsaydı Hz.Musa veya Hz.Muhammed s.v.s adam öldürdüklerinde şirk küfür işlemiş olurlardı.

Ayrıyetten Kuranda iki müslüman topluluk savaşırlarsa siz onlara aracı olun denilmezdi.Sııfında savaşında müslümanlar adeta birbirlerini kırıp geçirdiler.Dahası onlarca delil size suna bilirim.

İnsan din adına konuşunca düşüncesini bir nassa dayandırır öyle değil mi?
Demişsiniz ki “mesela masum adam öldürmek” herhalde Osmanlıdaki şehzadelerin öldürülmesini kast ediyorsunuz.Bunu size izah ederim fakat bakıyorum ki siz küfür şirk meselelerini henüz ayırd edemiyorsunuz konuları karaman çorman işliyorsunuz.

Tevhidi bozan meseleler ile diğer meseleleri birbirine karıştırıyorsunuz.Bu sebeple o makaleyi anlayamıyor ve sağlıklı yazılar yazamıyorsunuz.

Sorum 2 tane oldu.

Soru bir: Hangi İslam devletinde Kuran ve sünnete aykırı hangi kanunlar vardı? Bunu derhal delillendirin.Çünkü çok büyük konuştunuz.O devletlerde nice büyük şeyhülislamlar vardı ve nice büyük alimler vardı bakalım içkinin serbest bırakılmasını anayasalarına koymaya nasıl cevaz vermişler.Devamında şunu soruyorum sözünü ettiğiniz devletelerin anayasasının hangi maddesi islam diniyle çelişmektedir.Bunları delillendirin.

Soru iki:İslam dinin aslı nedir,yani Aslud-din nedir.

Bu son sorduğum soruyu islam uleması alimlerinin kitaplarından da aktarabilirsiniz.Kabulumdür inşeallah.Çünkü satırlarınızda bunu bilmediğiniz anlaşılmaktadır.Weselam.

Medine-web 09 Kasım 2013 02:31

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Sayın uyarıcı,
evvela şunun altını çizelim ki ben o makalenin ana teması,yazılış amacı ve abdestsiz kafasını eleştridim.ve dedim ki bu tür kafa yapısının nihai hedefi bize yabancı gelmiyor.bu kafa yapısının mimarı tarihimizdeki gözyaşlarının mimarı hariciler değilmi? bakın haricilerin düşünce yapısına ve ileri sürdükleri düşüncelere ve bide makale sahibinin dile getirmek istediği çaktırmadan yutturma cinliğine.o kitabı inceleyın de Allah için bakın haricilerin kafasının taa kendisi değil mi? neden o makaleye tıkanıp duruyorsunuz ki? o makale değil kitaplarından pasajlardır hatırlatırım size...o kitap tümüyle red edilecek bir kitap değildir elbette.ben kafa yapısına işaret etmiştim.yoksa bozuk bir saat bile 12 saatte bir doğrusunu der.

ikincisi ise,bana sık ve ısrarla şunu söylüyorsunuz."ilimde yetersiz,bilgi yoksunu,delil burhan bilgisizliği daldan dala atlayan,sırf yazmak için yazan.... " vs vs gibi nahoş aşağılayıcı ve islam ehline yakışıksız rencide edici en önemlisi munazara muzakere ahlakına aykırı bir uslup içerisinde olmanız şık değil.ben alim mudderis muctehid olduğumu iddia mı ettim ki? her alim bilmediğinin cahilidir demedim mi orda? keşke eksiksiz olsam,keşke bilgi ilim anlamında tatminkar olabilsem.ama değilim!
ancak,
söylediğiniz gibi,islamın asılları var bide teferuatı var.teferuatta sıkıntılarımız elbetteki vardır.ama usul yani asıl her müslümanın bilmesi gereken anayasadır.asılda sıkıntılı olan teferuatta batırır.en azından edillei şeriye dediğimiz kaynaklarımıza vakıf olduğumu düşünüyorum sizin hızınıza yetişemesem de genede şükür.

üçüncüsü,sair zikrettiğimiz adına islam devletleri dediğiniz emevi,abbasi,osmanlı vs...bu devletlerin anayasaları kuran olduğu iddia etmiyorlarmıydı ? bu günkü gibi yazılı kanun yönerge yasa tüzük gibi kapsamlı değildi.ama ben islam devletiyim der kanunlarını islami kaynaklara alimlerin görüşlerine dayandırırlardı. halifeliğe seçilen zat ben Allaha resulune tabii olacağıma kuran sünnet çizgisininden ayrulmyacağıma taleple ile halifenizim hadi biat edin demiyorlarmıydı ?
doğru mu ?

bu noktanın altını çizdikten sonra gelelim aşık olduğunuz islam devletlerinin icraatlerine ;
emevilerden başlayalım;
1-hz hucr bir ashabı kiram idi.neden öldürüldü ? öldürülmesi gerektiğine dair kuran sünnette delil nedir?eğer delilinizi getiremiyorsanız,masum bir insanı öldüren tüm inanları öldürmüş gibidir ve ebedi cehennemliktir kuran mesajına ne dersiniz? hz hucr'u öldürten muaviye emevilerin kurucusu..
2-anne baba bir hz aişenin kardeşi hz ebubekrin oğlu abdullah neden öldürüldü? öldürülürken ölü bir eşeğin karnına yerleştirilip yakılması hangi kuran sünnet anayasasına uygun idi?
3-gayri meşru bir kadının oğlu olan ziya bin ebih(ebih yani babasının oğlu babası belirsiz demek) zina mahsulu bir adamı nesline katmak hangi kuran sünnet kaidesine uygun idi? muaviye bunu gerçekleştirdi vali yaptı ve onun oğlu ubeydullahı da valii yaptı kerbela mimarı da bu hayvan değil mi idi?
4-emevilerin 2.halifesi(islam devlet başkanı senin tabirinle halife) yezidin halife sarayında içki içtiği içirdiği kadınları oynattığı gazino pavyon kurduğu köpeklere maymunlara elbise giydirdiği oynattığı namaz kılmadığı yalan mı ?
5-kuran ve sünnete bağlı bir devlet olduğunu iddia eden emevi devleti,Resulullahın zürriyetini kerbelada hunharca katledip kafalarını kestirip değneği ile burunlarını ağızlarını dişlerini kurcalayan yezid değilmi? yani halifeniz! Resulullahın kızlarını esir eden cariye yapmaya kalkışan üzerlerindeki elbiseleri soyan emevi islam devleti değil mi idi! bu nasıl islam devleti ki onun peygamberinin namusunu eğlence edinen ? !!!
6-Resulullahın :"Ali bendendir,Musai için harun ne ise Ali de benim için odur ancak peygamberlik hariç." dediği hz aliye,emevi islam devletiniz hutbelerde 70 yıl lanet okutulması hangi islam anayasasının maddesine uygun ? hz aliye lanet okutulması hutbenin yada cumanın yada namazın rukunlerinden mi benmi bilmiyorum?

size cevap yetiştirmek için hiç huyum olmadığı halde bu saate kaldım..çok geç oldu devam edeceğim inşaallah.

bilinmez 09 Kasım 2013 05:33

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
SAYIN UYARICI,siz bilgi ve delilden dem vurmuşsunuz,ki haklı tarafıızda çok,yalnız size bi sorum olacak,

Bu gün İran devleti de tıpkı,bundan önceki bahsettiğiniz devletler gibi anayasası Kuran,size göre o zaman İRAN İSLAM DEVLETİ MİDİR,EVETSE delil,değilse delil belirtir misiniz...

Uyarıcı 10 Kasım 2013 10:14

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Sayın abdulmelik bey size karşı nahoş kelimeler kullandığımı ifade etmişsiniz.Şuna emin olmalısınız ki niyetim asla sizi kırmak yahut size karşı bir edepsizlik yapmak değildir.Değil size hiç kimseye böyle bir niyetle herhangi bir satır karalayacak değilim.

Evet sizin düşüncelerinize karşı bazı kelimeler kullandım fakat bu kelimeleri siz neden bu şekilde yorumladınız onu tam olarak bilemiyorum.

Tüm vurgulamak istediğim şey sizin bu konulara yabancı olduğunuzu ifade etmeye çalışmaktı.Böyle düşünmeme sebep olan şeyde sizin o makaleyi yorumlayış şekliniz ve meselelere bakış açınızdan dolayı idi.Bu son yazdığınız yazınızlada beni dahada haklı çıkardınız.

Öncelikli olarak şunu belirteyim ki böylesine hassas olan meseleler ehl-i Sünnet ve’l-cemaat yolunun esas olarak kabul ettiği kaideler üzerinden ele alınmak zorunluluğu vardır.Yoksa kişi ehil olmadığı meseleler hakkında kendi akıl kapasitesine göre böylesi meseleler hakkında naslardan bağımsız fikirler ortaya atarsa bu fikirler elbetteki birileri tarafında kayde değer alınmayabilir.

Madem ki bu meseleler hakkında sizinle konuşacağız o halde şunu baştan belirteyim ki benim akidem şudur:

Ehli sünnet ve bu cemaatin yolu.Bu yolda olan İslam ulemasının izlemiş oldukları yol gerek usul’e gerek furu’a dair tüm dini hükümleri naslardan delil çıkarmak için izlenmesi gereken üç ana temel vardır.

Bunlar-

1-Sözlerin en hayırlısı ve en doğrusu olan yüce Allah’ın kitabı, hiçbir insanın sözünü Allah’ın sözünün önüne geçirmemek.

2 - Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti ile onun hidayet ve yoluna dair gelmiş olan sünnet. Hiçbir insanın izlediği yolu bunun önünde tutmamak.

3 - Ayrılıklardan, dağınıklıklardan çeşitli bid’at ve yanlış görüşlerin ortaya çıkmasından önce bu ümmetin ilk neslinin üzerinde icma ettiği hususlar.

Yani Ashab ve Tabi-in akidesi.

Bu dönemden sonra meydana gelmiş insanların ortaya attıkları görüşler ile kabul ettikleri kanaatlere gelince, bunları kitap, sünnet ve icma’dan ibaret olan bu üç esas ile ölçmek biçmek. Bunlara uygun düşerse kabul etmek, bunlara aykırı olursa söyleyenin kim olduğuna bakmaksızın red etmek.

İşte benim orta yol, dosdoğru yol olarak anladığım yol budur. Onu izleyen sapmaz, ona uyan bedbahtta olmaz.

Bedbaht olanların yolu ise:

Naslarla dilediği gibi oynayıp, kitabı batıl bir şekilde te’vil eden, sahih sünneti inkar eden, selef’in icmasına aldırmayan,rastgele önüne geleni alıp, kafasına uymayanı red eden,her görüşü kabul eden, her bir sözü benimseyen bu konuda doğru ile yanlışı, sahih olan ile olmayanı birbirinden ayırdetmeye kalkışmayan ve bunu önemsemeyen,bir tarafa senin dediğin doğru,diğer tarafa seninde dediğin doğrudur yolunu itikad edinenlerden uzağım.

Ne bunlara birşey anlatabilecek kapasitedeyim nede bunlardan birşey alacak cahillikteyim.Elahamdülillah-

Eğer bu şartları kabul ederseniz sizinle bu meseleleri müzakere ederiz inşeallahteâl’a.

Size sorduğum iki tane soruya verdiğiniz cevaplara gelince.

1-Size Aslud-din nedir diye sorumştum

2- Sözü geçen devletlerin anayasalarının hangi maddesi İslam dinine aykırıdır demiştim.

Sizin cevabınıza bakalım.

üçüncüsü,sair zikrettiğimiz adına islam devletleri dediğiniz emevi,abbasi,osmanlı vs...bu devletlerin anayasaları kuran olduğu iddia etmiyorlarmıydı ? bu günkü gibi yazılı kanun yönerge yasa tüzük gibi kapsamlı değildi.ama ben islam devletiyim der kanunlarını islami kaynaklara alimlerin görüşlerine dayandırırlardı. halifeliğe seçilen zat ben Allaha resulune tabii olacağıma kuran sünnet çizgisininden ayrulmyacağıma taleple ile halifenizim hadi biat edin demiyorlarmıydı ?
doğru mu ?


Açıklamanıza bakılırsa sözü edilen devletlerin anayasasının Kuran ve sünnet eksenli ve ehli sünnet alimlerinin üzerinde ittifak ettiği temel meseleler üzere olduğunu sizde kabul ediyorsunuz.Oysaki daha evvel şöyle bir cümle kullanmıştınız.

( islam devleti dediğiniz kanunu islam olan emevi abbasi osmanlı gibi büyük devletlerin anayasasında laik sistemi aratmıyacak kanunlar yokmuydu.)

Bizde size bunu ispat edin dedik.Diğer sorduğumuz sorularımızdaki gibi yine sorduğumuz soruların cevabını alabilmiş değiliz.Sizin yapmanız gereken şey Osmanlıda veyahut Emevilerde veyahut Abbasilerde şu şu kanun maddesi vardır, bu kanun maddelleri şu şu ayetlere aykırıdır,buna rağmen o dönemin şeyhülislam makamlarını işkal eden büyük alimler bunlara onay vermişlerdir demeniz gerekiyordu.İşte o takdirde ithamınızı ispat etmiş olurdunuz.

Sizin vermiş olduğunuz delile örnek olarak şöyle bir misal verebilirim.Dieylim ki siz bana t.c anayasasının batıl olduğu hususunda delilin nedir diye sordunuz.Ben de t.c anayasasının hangi kanun maddesinin İslam dininin hangi hükmüyle çeliştiğini ortaya koymak yerine kalkıp size Ecevit şöyle yapmıştır,Demirel böyle yapmıştır,İsmet İnönü Kuranı yasaklamıştır filan diyorum.

Bu sizce sorduğunuz soruya cevap niteliği taşır mı?

Diyorunuz ki.( islam devleti dediğiniz kanunu islam olan emevi abbasi osmanlı gibi büyük devletlerin anayasasında laik sistemi aratmıyacak kanunlar yokmuydu.)

Bu cümlenizin arkasında size bunu delillendirin dedim siz bana Muaviyeden Yezid’den bilmem hangi padişahın yapmış olduğu icraattan misal veriyorsunuz.Bir hailefinin yapmış olduğu yanlış icraatlar o rejimin batıl olduğuna delil teşkil eder mi sizce? Veyahutta İslama göre?

Bizim konumuz hangi halifenin veya hangi padişahın oğlunun ne yaptığı değilki böyle misaller vermişsiniz.O vermiş olduğunuz misallerin yüz mislini ben size kötü örnek anlamında verebilirim.

Bir devletin, bir rejimin batıl olabilmesi için evet sizin buradaki cümlelerinizin tezahür etmesi lazım.Yani sizin deyiminizle anayasasında demokratik laik sistemi aratmayacak kanunlar olması lazım.Madem ki bunu iddia ettiniz o halde neden bunu ispat edemediniz? Tüm İslam ulemasını töhmet altında bıraktınız onlara çok ağır hakarette bulundunuz.Size hiçbir kötü kelime kullanmadığım halde alınganlık gösterdiniz.Fakat buradaki ithamınız gerçekten çok ağır o halde bunu derhal delillendirin.

Ayriyetten acele edip banim hızıma da yetişmeye çalışmayın.Önemli olan hızlı yazmak değil doğruyu okuyucuya aktarmaktır.Bu sebeple hiç acelem yok, sizin delillerinizi bekiliyeceğim inşeallahteâl’a.

Tekrar o makaleye gelmek istiyorum.O makalenin sahibinin kafa yapısını haricilere benzettiniz.Bunun illeti olarakta bu kafa yapısının günahı kebair’i işleyenleri ebediyyen cehennemlik olduğunu söylediniz.Oysaki o makalenin sahibi öyle birşey demedi,demediği halde onu böyle itham ettiniz.O makalenin böyle demediğini daha evvel ispat etmiştik.

Müslüman olan herkes bilirki hariciler büyük günah işleyenleri tekfir ederler.Ve bunların ebediyyen cehennemlik olduklarını söylerler.Dayandıkları birçok ayet olmakla birlikte en çok dayandıkları ayetlerden bir taneside sizinde adam öldürmeye dayandırdığınız görüşünüzün delilini teşkil eden Nisa/93. Ayettir.

Hariciler göre adam öldürmek,içki içmek zina yapmak gibi günahı kebair kabilinde olan amelleri işleyenler ebediyyen cehennimliktir.İslam uleması ittifakla buna karşı çıkmıştır bunun batıl bir düşünce olduğunu dile getirmişlerdir.

Fakat enteresandır ki hariciler dahi günahı kebair kabilinde olan amelleri dinin aslını teşkil eden meselenin illetleri arasında göstermemişlerdir.

Dünya tarihinde adam öldürmenin,zina yapmanın,dansöz oynatmanın dinin aslından olduğunu söyleyen ne hariciler nede herhangi bir kişi vaki olmamıştır.Dinin aslından olmayan bir meseleleninde kişiyi kafir yaptığını söyleyen dünyada hariciler dışında hiç kimse yoktur.

Yani böyle bir düşünceyi ilkkez duyduğum kişi siz oldunuz.

Bakın ne diyorsunuz.

1-hz hucr bir ashabı kiram idi.neden öldürüldü ? öldürülmesi gerektiğine dair kuran sünnette delil nedir?eğer delilinizi getiremiyorsanız,masum bir insanı öldüren tüm inanları öldürmüş gibidir ve ebedi cehennemliktir kuran mesajına ne dersiniz? hz hucr'u öldürten muaviye emevilerin kurucusu..

Bu cevabın konumuzla alakasını kuramadım.Hem konumuzla alakası olmayan bir cevap hemde açıklamaya çalıştığım gibi günahı kebai’r le alakalı bir günahı işleyen kişiyi ebedi cehennemlik olarak saymak.

Sizin ilk yazdığınız yazınızla buradaki cümlelerinizi yan yana koyduğumuzda ısrarla tenkit ettiğiniz hariciler konumuna kendinizi düşürmüş olmuyor musunuz? Kendi kendinize harici damgası vurmuş olmuyormusunuz?

Eğer bu yaklaşımınız doğru olursa peki Hz.Musa a.s mın durumu ne olacak ya Nebi Hz.Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in durumu ne olacak. Hz.Musa a.s haksız yere cana kıydı öyle değil mi? Bu düşüncenin batıl olduğuna dair yüzlerce delil bulunabilir.

Bakın Rahman olan Allah ne buyurmaktadır.

Nisa/116- Hiç şüphesiz, Allah, kendisine şirk koşanları bağışlamaz.Bunun dışında kalanlar ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa, elbette o uzak bir sapıklıkla sapmıştır.-


Bu ayet muhkem olup manası açık bir ayettir ve üzerinde herhangi bir ihtilaf söz konusu değildir,tam aksine icma vardır.

İşte ayetleri kafamıza göre yorumlamak dediğim şey bu idi.Bu sebeple sizinle anlaşamayız demiştim.

Başa dönüyor sorularımı tekrarlıyorum.

1-Aslud-din nedir? Bunun vahyin dönemindeki illetleri nelerdi.Günümüzdeki illetleri nelerdir bunu açıklayınız lütfen

2-Emevi Osmanlı Abbasi devletlerinin hangi kanun maddesi İslam dini ile çelişkilidir bunu da delillendirin lütfen? Wesselam.

Medine-web 10 Kasım 2013 14:01

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Sizin vermiş olduğunuz delile örnek olarak şöyle bir misal verebilirim.Dieylim ki siz bana t.c anayasasının batıl olduğu hususunda delilin nedir diye sordunuz.Ben de t.c anayasasının hangi kanun maddesinin İslam dininin hangi hükmüyle çeliştiğini ortaya koymak yerine kalkıp size Ecevit şöyle yapmıştır,Demirel böyle yapmıştır,İsmet İnönü Kuranı yasaklamıştır filan diyorum.

sorduğum soruya tebessümlük bir cevap vermişsiniz.şimdilik şu cevapa bir kaç paragraf vermekle yetineyım sonra devam edeceğiz inşaAllah.

Tarih bilenler şu hataya düşmez günümüzün devletleri ile eski bedevi devletleri karşılaştrmazlardı.günümüzün devletleri hakda olsa batılda olsa,kanunu var nizamı var yasası var.ama eski bedevi devletlerde kanun nizam yasa hepsi devlet başkanının ani sevinç öfke keyiflerine dayanırdı.o an padişah ne dese odur kanun.benden sonra halifelik 30 yıldır ondan sonra ısırıcı hükümdarlık gelecektir (hadisi şerif).bu halifleliğin 30 yılı hz hasanın bir kaç aylık halifeliği ile sona ermiştir.

örnek verecek olursak;
bir devlete savaş ilan edeceğiz yahu yurt dışı bir operasyon düzenliyeceğiz.iktidar bunu kanuna dayandırmak zorunda.tbbm çağırır toplar önerge sunar oylama yapılır.kabul edilir edilmez...resmi gazetede yayınlanır.kanun yürürlüğe girerki iktidar yetkiyi kullansın.
ama emevide böyle mi idi?
kanun muaviye idi.yezid idi.ibn ziyad idi.yani beşeri sistemlerden bin kat daha beter tehlikeli idi ısırıcı hukumdarlık.emeviler ile ilgili vermiş olduğum 6 örnek hangi kanuna uygun diye sormuştum es geçmişsiniz.
bi kaç örnek daha:
1-emeviler tarafından imam azama kadılık teklif edilir.imam azamın cevabı "sizin kirli,hissi,zülmi ve Allahın islamına aykırı kararlarınızı/zülümlerinizi/idamlarınızı/hırsızlıklarınızı/arsızlıklarınızı bana onaylatamazsınız" diyerek red etmiştir.ne oldu imam azama? sokakta dövüldü zincire vuruldu hapse atıldı...hapiste yediği dayaklardan aldığı darbelerden maraz kaptı ve vefatının sebebi o işkencelerdi rivayetleri var...
şimdi asıl soruya gelelim ve size soruyorum.ehli sünnetim dediniz.ehli sünnetin en büyük imamının onaylamadığı bu aşağılık/çapulcu/zalim/sarhoş düzeni siz nasıl onaylıyorsunuz?
2-islama aykırı kanunlarını ispatla demişsiniz.bedevilerin kanunu mu olur arkadaşım? orda kanun nizam yasa hepsi padişahın iki dudağı arasında idi.icraatleri kanundur.saydığım 6 örnek de bu kanunlardır.örneğin islam devlet başkanı(!) olan yezidin sarayda zina içki meclisini açması gibi.örneğin ibni ziyada talimat vererek kerbela zalimliğini tarihe geçirmesi gibi.ey inb ziyad huseyin ve ehli beyti öldür.tamam emrin olur.öldürdükten sünra kafaların ı kes bana gönder.Tamam emrin olur.vucutlarını atlara çiğnet.tamam emrin olur.Resulullahın huseyının,fatımanın karı ve kızlarının elbiselerini soy(bırakın islamın kanunlarını da bu emir dünyanın en alçakça en şerefsizce keyfiyet bu) çıplak bırak.tamam emrin olur.
islam devleti dediğiniz islama aykırı kanunu bu örneklerdir sayın uyarıcı.
bu örnekler ecevitin dediği inününün dediği emri ile çok farklıdır.
diğer islam devletlerinizede sıra gelecek inşaAllah.sorularınıza da tek tek cevap verilecek Allah nasib ederse...

Yitiksevda 10 Kasım 2013 21:30

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Uyarıcı Bey Emevi Yöneticilerinden Ömer Bin Abdülaziz ve 2. Muaviye Haricinde Muaviye Zalimoğlu zalimi ile başlayan süreçte Katillerin cürümlerini sıralayarak başlayıp?

Abbasi ve Osmanlı ile devam edelimmi?

Muaviye Zalimoğlu zaliminin Muhammed Bin Ebubekiri Halife Ebubekirin Oğlunu İmam Ali uğrana Şehid etmesi sizce nasıl bir ŞERİAT Hükmü ile olmuştur Hani Şeriat diyorsunuz ya bana bi zahmet ispatlayın Hangi dinin şeriatına uygun bir şeydir? Yada Osmanlıda Fatihin kendi kardeşini 2 yaşında iken katletmesi buna karşı çıkan Şeyhülislam Akşemseddinin aile fertlerini kılıçtan geçirtmesi hangi şeriata ait Yada Yavuz Selimiyenin 40 Bin Alevi Müslümanı katletmesi nasıl bir şeriat ile gerçekleşmiştir Buyrun bana cevap verin size cevap vereyim?

Şeriat hükümlerini uyguladığını iddia ettiğiniz devletler her daim İran İslam Cumhuriyetine Muta ile saldırmakta ve kendilerince haklıdırlar Muta Haramdır lakin Mutanın haramlığını çok iyi bilen Devletler ve savunucuları neden ise HAREM Odaların da lezbiyenlikten oğlancılıktan hiç bahsetmez kendilerini çok ak gösterirler?

Buyrun hem konu hakkında hemde yalan ve gerçek tarih üzerinde istişare edelim delillerimizi sunalım.

Medine-web 11 Kasım 2013 08:11

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Bu cevabın konumuzla alakasını kuramadım.Hem konumuzla alakası olmayan bir cevap hemde açıklamaya çalıştığım gibi günahı kebai’r le alakalı bir günahı işleyen kişiyi ebedi cehennemlik olarak saymak.

Sizin ilk yazdığınız yazınızla buradaki cümlelerinizi yan yana koyduğumuzda ısrarla tenkit ettiğiniz hariciler konumuna kendinizi düşürmüş olmuyor musunuz? Kendi kendinize harici damgası vurmuş olmuyormusunuz?
uyarıcı'dan alıntı...

bunu ben demiyorum haricilerde demiyor.Bizzat kuran diyor."Kim bir mü'mini kasdi olarak öldürürse, o kimsenin cezası Cehennem'de (ebedi) kalmaktır!.." (Nisa, 93)

soruyorum sana şimdi.hucr'un ve ebubekri sıddıkın oğlunun suçu ne idi?zinamı hırsızlıkmı kıssas cezasımı ne? bu ashabları öldüren islam devlet başkanı! üstelik hadi öldürdün.abdurrahmanı ölü leş eşeğin karnına yerleştirip yakmak da ne ile izah edeceksin ? hz aliye 70 yıl kürsüde hutbede camide cumada lanet okutulması usuli dinmi furui din mi?

devam edelim...

Eğer bu yaklaşımınız doğru olursa peki Hz.Musa a.s mın durumu ne olacak ya Nebi Hz.Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in durumu ne olacak. Hz.Musa a.s haksız yere cana kıydı öyle değil mi? Bu düşüncenin batıl olduğuna dair yüzlerce delil bulunabilir.

demişsiniz...

hz Musa hataen öldürdü diyor mufesirler.hem hz musa adam öldürdüğünde peygamber filan da değildi.üstelik Musa şeriatında haram olup bizde helal olan,onda helal olup bizde haram olan unsurlar var.yani hz musa şeriatı bizi bağlamaz.örneğin hz Musa'da evlilerin zinası recm iken Bizim hukukta tazirdir.
Resulullah cihadda harbde adam öldürdü.
Komik olmayalım.

devam edelim...

1-Size Aslud-din nedir diye sorumştum. demişsiniz.bu soruyu öğrencisini sözlüye kaldıran bir öğretmen tavrıyla sormanız tebessümlük...

asluddin yada usuliddin dediğimiz amentu ile formule edilmiş usüli sittedir(imanın 6 şartı).yani itikadın/akaidin/kelamın diğer adıdır.ehli sünnete göre bu alanda itirazın zerresi mürted yapar.bu alan dokunulmaz itiraz edilmezdir.

2- Sözü geçen devletlerin anayasalarının hangi maddesi İslam dinine aykırıdır demiştim.

bende dedim ki islam devletlerinin yönetimi padişahın iki dudağı arasında olan keyfiyetin/sorumsuzluğun/hevanın/hevesin/öfkenin/ısırganlığın/intikamın cirit attığı bir yönetim.emevi abbasi osmanlılarda size onlarca islamın aslına furruna ters vesikalar tarihe gizli değildir.

devam ederiz inşaAllah.

Uyarıcı 11 Kasım 2013 11:38

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Peki anladım:
Şunu iyice anladım ki anladım ki siz bu konulara oldukça yabancısınız.

Diyorsunuz ki: sorduğum soruya tebessümlük bir cevap vermişsiniz.şimdilik şu cevapa bir kaç paragraf vermekle yetineyım sonra devam edeceğiz inşaAllah.

Bakın abdulmelik bey ben henüz sizin sorduğunuz hiçbir soruya cevap vermiş değilim konularla ilgili tam olarak fikrimide açmış değilim.Yaptığım tek o makaleye vermiş olduğunuz yanlış cevabı düzeltmektir.

Daha sonrada siz iddialar ortaya attınız sizden bunları delillendirmenizi talep ettik.Siz ortaya attığınız asılsız iddialarınıza delil bulmak yerine kalkmış bazı şahısların tarihte yapmış oldukları bazı cürumlardan yalan yanlış bilgi aktarıyorsunuz.Sonrada bu sorularıma cevap diyorsunuz.

Diyorsunuzki: Tarih bilenler şu hataya düşmez günümüzün devletleri ile eski bedevi devletleri karşılaştrmazlardı.günümüzün devletleri hakda olsa batılda olsa,kanunu var nizamı var yasası var.ama eski bedevi devletlerde kanun nizam yasa hepsi devlet başkanının ani sevinç öfke keyiflerine dayanırdı.o an padişah ne dese odur kanun.benden sonra halifelik 30 yıldır ondan sonra ısırıcı hükümdarlık gelecektir (hadisi şerif).bu halifleliğin 30 yılı hz hasanın bir kaç aylık halifeliği ile sona ermiştir.

Bu cümlelerinizden yine anlıyoruz ki tarih hakkındaki düşüncelerinizde realiteyle pek alakalı değildir.Siz Koskoca İmparatorluk olmuş devletleri kabile beylikleriyle karıştırmaktasınız.
Osmanlı hukuk sistemi İmam Azamın dini anlayış biçimidir.Eğer siz İmam Azamın -Ebu Hanife-dini anlayış biçimine bedevi anlayışı diyorsanızsa ee kusura bakmayın sizinle konuşacak fazlada birşey yok demektir.

Siz şu tarz cümleler kullandıkça “ama eski bedevi devletlerde kanun nizam yasa hepsi devlet başkanının ani sevinç öfke keyiflerine dayanırdı” Bizde sizden hep delilller isteyeceğiz.Bu şekilde siz kendi işinizi dahada zorlaştırmış olursunuz. Şimdi sizden bu cümlelerinizin de delilini talep ediyoruz.

Hangi Padişahın hangi sözü kanun ve nizam olmuştur? Buda çok ağır bir ithamdır.Hiçbir padişah kanunlar karşısında kanunlara muhalif bir hüküm ortaya atarak bunu kanunlaştırma yoluna gitmemiş zaten gidemezdi de.İster Padişah olsun, İster kral olsun,İster Sultan olsun herkes kanunlar karşısında eşit durumdaydı.

Avamdan olan bir ahali hem Padişahı hemde şehzadeleri hemde sadrazamları yeri geldiğinde muhakemeye verebiliyor ve makamı ne olursa olsun hakkını sonuna kadar savunabiliyordu.İddia ettiğim her düşünceme delil isteyebilirsiniz.Bu iddialarımı derhal delillendiririm inşaallahuteâl’â.

Vermiş olduğunuz hadisi şerifin ifadesine gelince.Size bir önceki yazımda 3 madde halinde naslardan nasıl delil çıkarılabilinirle ilgili şartlarımı söyledim.O şartlar üzerinde ittifak ettiğimizde bu hadisi ve diğer konularla ilgili nasları ortaya koyar sizinle sesli bir şekilde üzerinde müzakere ederiz inşaallahuteâl’â..Yok eğer siz nasları Nisa/93.ayeti yorumladığınız gibi kafanıza göre yorumlarsanız böylesi kısır bir tartışmaya girmeyeceiğimi daha evvel dile getirmiştim.

Yine diyorsunuzki: örnek verecek olursak;
bir devlete savaş ilan edeceğiz yahu yurt dışı bir operasyon düzenliyeceğiz.iktidar bunu kanuna dayandırmak zorunda.tbbm çağırır toplar önerge sunar oylama yapılır.kabul edilir edilmez...resmi gazetede yayınlanır.kanun yürürlüğe girerki iktidar yetkiyi kullansın.
ama emevide böyle mi idi?


Abdulmelik bey inanın neyi neye delil getirmek istediğiniz anlamakta zorluk yaşıyorum.Konumuz çok basit bir mesele.Siz Sözü edilen devletlerin anayasaından herhangi bir kanun maddesini ortaya koyacaksınız daha sonra bunun İslam dinine aykırı olduğunu ispat edeceksiniz.Hepsi bu kadar.Neden bu kadar kendinizi heder ediyorsunuz?
Durun ben size bir misal daha vereyim ki, sizin iddianıza nasıl bir delil getirmeniz gerekliliği için belki bir ışık olur.

Misalen Laik demokrat t.c.devletinin kanunlarından bir tanesi miras konusuyla ilgilidir.

T.C.devletinin yasalarına göre miras konusunda erkek ve kadın eşit bir şekilde pay alırlar.İslam şeriatinde ise erkek iki pay kadın bir pay alır.İşte sizin vereceğiniz örnek bu şekilde olması gerekmektedir.

Bir örnek daha verecek olursak: Laik demokrat t.c.devletinin kanunlarından bir tanesi de hırsızlıkla ilgilidir.T.C.devletinin yasalarına göre hırsızlık yapan birinin cezası suçun şekline göre hapis cezasıdır.İslam şeriatinde ise yani Allah’ın bize uygun gördüğü dine göre ise hırsızlık yapan kişinin elinin kesilmesidir.

Buda gösteriyor ki Laik demokrat t.c.devleti rejimi tağuti bir rejimdir.Ve böylesi rejimlerin İslam dinine göre meşrutiyeti yoktur.

Abdulmelik bey gördünümüz mü konumuz ne kadar basitmiş.İşte sizde bunu yapın veyahut bu itham etmiş olduğunuz devletlerdeki şeyhülislam makamında bulunmuş müslüman alimlerden ve tüm müslümanlardan özür dileyin helallık alın olsun bitsin.Biz insanız her zaman yanılabiliriz.

Mesele olan şey yanıldığımız değil, yanıldığımızı kabul etmeyip halen yanlışı sürdürmemizdir.Asıl sıkıntı olan durum burasıdır..

Diyornuzki-kanun muaviye idi.yezid idi.ibn ziyad idi.yani beşeri sistemlerden bin kat daha beter tehlikeli idi ısırıcı hukumdarlık.emeviler ile ilgili vermiş olduğum 6 örnek hangi kanuna uygun diye sormuştum es geçmişsiniz.

bi kaç örnek daha:
1-emeviler tarafından imam azama kadılık teklif edilir.imam azamın cevabı "sizin kirli,hissi,zülmi ve Allahın islamına aykırı kararlarınızı/zülümlerinizi/idamlarınızı/hırsızlıklarınızı/arsızlıklarınızı bana onaylatamazsınız" diyerek red etmiştir.ne oldu imam azama? sokakta dövüldü zincire vuruldu hapse atıldı...hapiste yediği dayaklardan aldığı darbelerden maraz kaptı ve vefatının sebebi o işkencelerdi rivayetleri var...


Vallahi ne diyeceğimi şaşırmış durumdayım.Sizinle bir türlü anlaşamıyoruz.Her nedense bir minvalde konuyu yürütemiyoruz.Bakın tekrar tekrar belirtiyorum ki amacım sizin iddia ettiğiniz iddianızın içerikliğini tam olarak ortaya koymanızı sağlamaktır.Fakat anlıyorum ki siz o iddianızı istem dışı yaptınız.Yani istemeyerek o iddiayı ortaya attınız.Şimdide geri adım atamıyorsunuz ne yazıkki delilde bulamıyorsunuz.

O zaman bize düşen şey İslam dinine göre konuyla ilgili bazı genel kaideleri ortaya koymaktır.

İslam şeriatine göre bir devletin darül-İslam olabilmesinin şartı o devletin hukuk sisteminin ve tüm devlet organlarının İslam dininin belirlemiş olduğu kaide ve kurallar üzerine bina edilmesidir.Kaide ve kurallarını İslam şeriatinden alan bir devletin başında bulunan yani İslam termoljosindeki deyimiyle emir’ul mümin makamanı işkal eden kişinin rütbesi ne olursa olsun o şeriatin hükmünü ortadan kaldırmaz.

Yani sınırlarını açıkladığımız devlet sisteminin başındaki kişi bir Kral veyahut bir Padişah veyahut bir Sultan olarak anılması böylesine sıfat alması o devletin batıl olduğu veyahut tağut olduğu anlamına gelmez.

Aynı şekilde bu devletin başındaki kişi bir zalim olabildiği gibi bir fasıkta olabilir yine bu devletin İslam hukuku karşısında hükmünde bir değişiklik arz etmez.Çünkü Hz.Muhammed-aleyh salatü vesselam-efendimiz başınızda bir zalim veya bir fasıkta olsa ona itaat ediniz buyurmaktadır.

İmam Azam’ın veyahut İmam Malik’in ki halife Mansur tarafından aynı teklif bu alimimizede yapılmıştır bu tür Halifelerle çalışmak istememeleri o devletin anayasasının batıl olduğuna delil teşkil etmez.Bunu bizim içimizdeki en bedevi muvahhid bile bilir.

Biz sizinle aslud-din ile alakalı bir meseleyi müzakere ediyoruz sizin verdiğiniz örneklere bakarmısınız.

Eğer siz İmam Azam’ın kendi dönemindeki devletin darul-küfür olduğuna dair bir fetvasını getirebilirseniz bu benim başıma taç olur.İmam Azam’ın kitapları elimizde mevcuttur buyrun bunuda delillendirin.

Siz meseleleri birbirine karıştırıyor ve neye nasıl delil getirilir konusunda sıkıntılar yaşıyorsunuz.

İslam dinine göre nasılki namaz kılmanın sıhhat şartları varsa misalen abdest almak gibi aynı şekilde bir devletinde İslam veyahut küfür devleti olarak vasıflandırılabilmesinin de şartları vardır.İşte siz bu genel kaideleri bilmediğiniz için birtürlü oratay bir rejimin nasıl olabileceiğini koyamıyorsunuz.

Bakın bir Kral veyahut bir Padişah veyahut bir Emiru’l mümin mevcut kanunların dışında hareket edebilir nefsine yenilip bir takım çirkin şeylerde yapabilir fakat o bunları yapmakla ne o devlet darul-islam vasfını kaybeder nede o kişi kafir hükmünü alır.

Sizin ısrarla verdiğiniz örneklerin hepsi bu minvaldedir.Aslında cevap dahi yazılmayacak meselelerdir.Çünkü konumuzla alakaları yoktur.Sizin ilk iddianıza göre ki mesele şirk meselesidir ona deliller bulmaya çalışın.

İslam vasfını taşıyan bir devlet anayasasına Allah’ın hakkında nas bildirdiği yani çerçevesini tayin ettiği örneğin, faizin haram kılınması kanunu gibi veyahut zinanın haram kılınması kanunu gibi kanunların hükmünü ortadan kadıran veyahut bu tür açık kanunlara muhalefet niteliğinde olan kanunlar ihdas edildiğinde o devlet darul-islam vasfını yitirir.

Siz bunu kanıtlayın.Sözü geçen devletlerin kanunlarından birkaç örnek verin ve bu kanunların islama muhalif olduğunu kanıtlayın hepsi bu.

Sayın abdulmelik bey şu cümlelerinize bakarmısınız:

"sizin kirli,hissi,zülmi ve Allahın islamına aykırı
kararlarınızı/zülümlerinizi/idamlarınızı/hırsızlıklarınızı/arsızlıklarınızı bana onaylatamazsınız"


Şimdi size sormazlarmı imam Azam bu cümleleri hangi kitabının bilmem hangi sayfasında zikr etmiştir? Siz buna nasıl cevap vereceksiniz? Muaviye hangi sözü söyledide bunu kanun haline getirdi bunu da delillendirin lütfen.

Yine demişsinizki:şimdi asıl soruya gelelim ve size soruyorum.ehli sünnetim dediniz.ehli sünnetin en büyük imamının onaylamadığı bu aşağılık/çapulcu/zalim/sarhoş düzeni siz nasıl onaylıyorsunuz?

2-islama aykırı kanunlarını ispatla demişsiniz.bedevilerin kanunu mu olur arkadaşım? orda kanun nizam yasa hepsi padişahın iki dudağı arasında idi.icraatleri kanundur.


Hangi ehli sünnet alimi bu sözünü ettiğimiz devletler hakkında tağut hükmünü vermiştir?

Allah rızası için birtek alim sözü getirin buda kabulumuzdür.Galiba size tekrardan sözünüzü hatırlatmak zorundayım.Çünkü siz bir söz söylüyorsunuz bir sonraki yazınızda kendi sözünüzle çelişiyorsunuz.Bakın daha evvel kullandığınız cümlelerinize.

( islam devleti dediğiniz kanunu islam olan emevi abbasi osmanlı gibi büyük devletlerin anayasasında laik sistemi aratmıyacak kanunlar yokmuydu.)


Üstteki paragrafınızda çapulcu devlet diyorsunuz burdaki cümlelerinizde büyük devlet diyorsunuz.Hangisi doğru? Bu devletlerden bir tanesi Dünya ya altıyüz küsür yıl hükm etmiştir, tüm hıristiyan aleminden cizye almıştır.

Dünaya tarihinde imparatorluk olarak kabul edilmiş devletleri çapulcu bedevi devleti olarak lanse edenlere sormak lazım siz tarihi hangi lisanda ve hangi kaynaklardan okuyorsunuz acaba? Yoksa Kemalistlerin palavralarla dolu hurafe kitaplarındanmı okuyorsunuz?

Kanun nizam padişahın iki dudağı arasındaydı sözü de yanlış ve diğer ithamlar gibi hem basit hemde delilsiz bir ithamdan öteye geçmez.Siz şunu söyleyin hangi Padişahin hangi sözü İslam dinine aykırı olduğu halde uygulamaya konulmuştur.Bir tek delil benim için yeterlidir.Başkada bir şey istemem.

Sizin yaşadığınız tüm bu sıkıntılar İslam dininin aslını bilmemenizden ileri gelmektedir.Sözü edilen devletler İslam dinine göre dizayn edilmiş ve son devlet İmam Azam’ın fıkhı üzerine kurulmuştur ve oldukça kapsamlıdır. Çünkü Allah’ın şeriati çok geniştir.

Bu sözü edilen devletlerin anayasaları şeriattir.Eğer şeriat hükümleri sizin için yeterli gelmeyip bir bedevi kanunu veyahut çapulcu kanunu hükmünde ise o zaman Allah eğer layık iseniz size hidayet versin.

Koskoca İmam Azam’ın fıkhına kanunsuzluk,çabulculuk demek şahsen benim gibi avam olan birinin haddine düşmez.Demekki siz alimsiniz ki bu fıkhı bedevi çapulcuların yoluyla eşit tutabiliyorsunuz.Biz henüz o büyük alimlerimizi tenkit edebilecek kadar ilimde ilerleye bilmiş değiliz.

Bir yandan İmam Azam’ın takınmış olduğu tavrından delil gösteriyor diğer yandan İmam Azam’ın İslam anlayışına çapulcu bedevi anlayışı diyorsunuz,bu tenakuzlarınız sanırım tüm okuyucular tarafından en objektif bir şekilde değerlendirilecektir.

Yine demişsinizki:saydığım 6 örnek de bu kanunlardır.örneğin islam devlet başkanı(!) olan yezidin sarayda zina içki meclisini açması gibi.örneğin ibni ziyada talimat vererek kerbela zalimliğini tarihe geçirmesi gibi.ey inb ziyad huseyin ve ehli beyti öldür.tamam emrin olur.öldürdükten sünra kafaların ı kes bana gönder.Tamam emrin olur.vucutlarını atlara çiğnet.tamam emrin olur.Resulullahın huseyının,fatımanın karı ve kızlarının elbiselerini soy(bırakın islamın kanunlarını da bu emir dünyanın en alçakça en şerefsizce keyfiyet bu) çıplak bırak.tamam emrin olur.
islam devleti dediğiniz islama aykırı kanunu bu örneklerdir sayın uyarıcı.
bu örnekler ecevitin dediği inününün dediği emri ile çok farklıdır.
diğer islam devletlerinizede sıra gelecek inşaAllah.sorularınıza da tek tek cevap verilecek Allah nasib ederse...


Saydığım 6 örnekte bu kanunlardır demişsiniz.Bakalım sizin 6 kanunuza.

1-hz hucr bir ashabı kiram idi.neden öldürüldü ? öldürülmesi gerektiğine dair kuran sünnette delil nedir?eğer delilinizi getiremiyorsanız,masum bir insanı öldüren tüm inanları öldürmüş gibidir ve ebedi cehennemliktir kuran mesajına ne dersiniz? hz hucr'u öldürten muaviye emevilerin kurucusu..

2-anne baba bir hz aişenin kardeşi hz ebubekrin oğlu abdullah neden öldürüldü? öldürülürken ölü bir eşeğin karnına yerleştirilip yakılması hangi kuran sünnet anayasasına uygun idi?
3-gayri meşru bir kadının oğlu olan ziya bin ebih(ebih yani babasının oğlu babası belirsiz demek) zina mahsulu bir adamı nesline katmak hangi kuran sünnet kaidesine uygun idi? muaviye bunu gerçekleştirdi vali yaptı ve onun oğlu ubeydullahı da valii yaptı kerbela mimarı da bu hayvan değil mi idi?
4-emevilerin 2.halifesi(islam devlet başkanı senin tabirinle halife) yezidin halife sarayında içki içtiği içirdiği kadınları oynattığı gazino pavyon kurduğu köpeklere maymunlara elbise giydirdiği oynattığı namaz kılmadığı yalan mı ?
5-kuran ve sünnete bağlı bir devlet olduğunu iddia eden emevi devleti,Resulullahın zürriyetini kerbelada hunharca katledip kafalarını kestirip değneği ile burunlarını ağızlarını dişlerini kurcalayan yezid değilmi? yani halifeniz! Resulullahın kızlarını esir eden cariye yapmaya kalkışan üzerlerindeki elbiseleri soyan emevi islam devleti değil mi idi! bu nasıl islam devleti ki onun peygamberinin namusunu eğlence edinen ? !!!
6-Resulullahın :"Ali bendendir,Musai için harun ne ise Ali de benim için odur ancak peygamberlik hariç." dediği hz aliye,emevi islam devletiniz hutbelerde 70 yıl lanet okutulması hangi islam anayasasının maddesine uygun ? hz aliye lanet okutulması hutbenin yada cumanın yada namazın rukunlerinden mi benmi bilmiyorum?


Kanun dediğiniz maddeler bunlar mı? O zaman size bir soru daha hangi dünya sisteminde bunlar kanun diye vasıflandırılır? Bunu açıklayınız. Anladığım kadarıyla kanun maddelerinin ne olduğuda hususunda da sıkıntılar yaşıyoruz.

Madde-1 Biri biriniz öldürmüş.

Biride çıkıp Kuran ve sünnette birinin birisini öldürmesine delil var mı diye sormuş.Şimdi bu kanun mu oldu? Allahuekber.Bizzat hem Kuran hemde sünnet’te müslümanların birbirlerini öldürme ihtimalinin olduğu açıklanmıştır.

Sözleriniz ve düşünceleriniz o kadar dağınıktırki üstüne sayfalar dolusu yazı yazsanız yinede topralaymazsınız.

Yani siz Hariciler gibi aslud-din ile ilgili olmayan bir meseleden dolayı hem o rejimi batıl sayıyorsunuz hemde tekfir ediyorsunuz öylemi? Hangi ayete göre? Hangi hadise göre? Yazık yazık.

Bakın size bir olay nakl edeyim.

Halid bin Welid komutasında bir askeri birlik bir beldeye gittiler.Onlarla savaştılar ve çoğunu öldürdüler.Sonra bir ev ahalisine denk geldiler bu ev ahalisi kendilerinin müslüman olduğunu ifade ettiler buna rağmen Halid bin Welid onları öldürdü.Bu haber Nebi-aleyhissalatü vesselama-ulaştığında Hz.Halid (r.a) yı yanına çağırdı.Bu söylenilenler doğrumu diye sordu. Hz.Halid (r.a) evet dedi.

Peki buna rağmen onları neden öldürdün diye sordu. Halid bin Welid onlar canlarını kurtarmak için Lailaheillallah dediler dedi. Nebi-aleyhissalatü vesselam-sen onların kalbini yarıpta baktınmıki bu hükmü verdin.

Allah’ın rasulu Hz.Muhammed -aleyhissalatü vesselam-ellerini açtı Allah’ım Halit’in yaptığından sana sığınırım dedi.Hz.Halid (r.a) devamın da diyor ki Nebi -aleyhi salatü vesselam- bu sözünü o kadar tekrar ettiki ben daha adeta yerin dibine girdim.

Yani anlayacağınız eğer şirk veya küfür olmuş olsaydı Nebi-aleyhissalatü vesselam- Hz.Halite bunu açıklardı.Hala şunu anlayamıyorsunuz bir insanı öldürmek ne şirk nede küfürdür günahı kebairdir.Kanun koymak başka birşey günah işlemek başka birşeydir.Bakın siz daha evvel yazdığınız yazınızda ne demişsiniz.

-kebair yani kebire konusu ayrıdır kişiyi şirke küfre götüren haller ayrı konudur-

Bunlar sizin sözleriniz ve doğru sözlerdir.6 madde diyorsunuz bende size 6 madde değil bin 6 madde daha eklesiniz bunlar ne o kişiyi kafir yapar nede o devleti darül-küfür yapar.

Siz daha bir devletin nasıl darul-islam, bir devletin nasıl darul-küfür olduğunu dahi ortaya koyamıyorsunuz.O halde sizinle nasıl anlaşabiliriz ki.

Kanun ayrı birşeydir kanun başındaki kişinin icraatları ayrı birşeydir.Biz kanunun başındaki kişileri konuşmuyoruz çünkü onlar geçmiş bir ümmettir ne onların yaptıklarında biz nede bizim yaptıklarımızda onlar mesul değildirler buda bir ayetin mealidir.

Şimdi sizin o makaleyi neden yanlış yorumladığınız açıkça anlaşılmış oldu amacımda bunu orataya çıkarmaktı zaten.Çünkü o makalede verilmek istenen şeyle sizin ortaya koyduğunuz düşünceler tamamıyla birbirine zıt.O makale ilme göre yazılmış bir makale sizin ortaya koyduklarınız hepsi itham ve delilsiz şeyler.

Yine demişsinizki:örneğin islam devlet başkanı(!) olan yezidin sarayda zina içki meclisini açması gibi.örneğin ibni ziyada talimat vererek kerbela zalimliğini tarihe geçirmesi gibi.ey inb ziyad huseyin ve ehli beyti öldür.tamam emrin olur.öldürdükten sünra kafaların ı kes bana gönder.

Birincisi bana ne gerek Yezidten Mezidten.Neden hala kişilerden örnekeler veriyorsunuz?

Neden konuyu başka mecralara çekiyorsunuz?Neden konu hakkında bu kadar yetersiz kalıyorsunuz?

Biz sizinle benim Yezidim senin bilmem hangi alimini döverimi tartşıyoruz ki siz böyle örenkler veriyorsubuz? Biz Şiimiyizki böyle şeylerle birbirimizin zamanını çalalım.Zamanımıza yazık değil mi? Boşa zaman harcamakta bir israftır bunu bilmiyormusunuz?

Bunlar ilim talebelerinin işi değil boş adamların işidir.Biz ise ilim talebesiyiz.Boş işlerle işimiz olmaz.Bunu sizde başta belirttiğiniz.Çünkü alim olmadığınızı beyan ettiniz en doğrusunu da yaptınız.

Biz sizinle çok ciddi konuları konuşuyoruz.Şu sözlerinize bakar mısınız adamın biri sarayda içki, zina, sofrası kurmuş, peki sonra ne yapmış derler insana?

Peki bende şöyle cevap vereyim bana ne gerek? Niye anlatıyorsunuz bunları bana veyahut okuyucuya ne gerek ?

Son olarak şunu söyleyeyim sizin bu müzakerede geçmiş İslam ulemasına yapmış olduğunuz hakaratlere ve ithamlara karşılık ki bunların hiç bir tanesine herhangi bir kaynaktan delil sunamadınız bir muvahhid olarak hakkımı helal etmiyorum.

Mülhid sapık şii yazarlarının, şia kaynaklarından hareketle delilsiz kuralsız bu ithamlarınızın hesabını şüphesiz Allah’a vereceksiniz.

Burada diyorsunuz ki Yezid zalimi, ki evet zalimdir Ehli beyt için gidin öldürün müslüman kadınları soyun filan diyorsunuz eğer buna ehli-sünnet kaynaklarından delil getiremezseniz ki getiremeyeceksiniz o zaman ahirette iki elim yakanızda olacaktır bunu unutmayın.

Size hiçbir hakaret içeren cümle kullanmadığım halde siz bazı sözlerimizi yanlış yorumlayarak bunu hakaret olarak ortaya koydunuz.Oysaki siz İslam ulemasının o güzide alimlerinin nerdeyse hepsini çapulcu bedevi daha birçok nahoş kelimelerle yerle bir ettiniz.

Sözü geçen devletlerde İmam Azam’lar, İmam Şafi-i’ler ki kendi döneminde Irakta kadılık yapmıştır, İbni-Teymiyye’ler,İbni-Hazm’lar, İbni-Kayyımlar, Suyuti’ler, Buhari’ler Müslüm’ler,Taberi’ler,Fahreddin Er-Razi’ler,İbni-Kesir’ler daha nice ehli sünnet alimlerinin yetiştiği ve bu devletlere İslam hükmünü verdiği halde siz bunların hepsinden dahada alim oldunuz bana bu devletlerin batıl devlet olduğunu ispat etme gayretindesiniz.

Üstelik defalarca Aslud-din nedir diye sorduğum halde henüz Aslud-dinin ne olduğunu ortaya koyamazken.

İşin doğrusu bu kadarına da pes diyor, sözü edilen devletler konusunu burada kapatıyorum.

Sözü edilen devletlerin anayasalarının İslam şeriati olmadığını siz delillendiremiyorsanız o halde bilen birilerinden destek alın ama lütfen sizden rica ve istirham ediyorum ki delillendiremeğeciniz cümleleri bir daha ortaya koymayınız.

Şunu iyi bilinki iftiranın bazı şekilleri insanı şirk işlemeye kadar götürür.Nasıl ki bir küfür devletini İslam diye nitelemek veyahut böyle göstermek küfür ise İslam devletlerine de çapulcu bedevi devleti demekte aynı şekilde küfürdür.

İmam Azam müslüman bir alimdir.Onun düşünceleri İslamın ta kendisidir.Zaten İslam şeriatine göre düşündüğü için müslüman alimdir.Onun dini ile dini anlayışı ile amel etmek devletini bu anlayış çerçevesi içerisinde dizayn etmek İslam üzeri olmak demektir.

Bakın abdülmelik bey siz birini tekfir edeceksiniz fakat nasıl tekfir edeceğinizi dahi bilmiyorsunuz.Adam içki içmiştir, zina etmiştir, adam öldürmüştür gibi büyük günah kabilinden olan amellerle insanları tekfir etmek hastalıktır hariciliktir.

Evet İslam dininde tekfir vardır fakat eğer bunu Nebi -aleyhissalatü vesselam-ın ortaya koyduğu şartların yerine gelmemesi durumunda yaparsanız bu bir hastalık haline dönüşür.Bu yüzden alimler haricileri hasta olarak nitelemişlerdir.İbni Kayyım –Allah ona rahmet eylesin-bunu kitaplarında çok güzel açıklamaktadır.

İşte bu sebeple Muaviye İslam uleması tarafından tekfir edilmemiştir.Fakat sizin

maşaallahınız var.

İçki içti kafir
Zina etti kafir
Adam öldürdü kafir
Dansöz oynattı kafir

Bu tam olarak hariciliktir.Hiç bir Ehli-Sünnet alimi bu tür günahları işleyenleri tekfir etmemişlerdir.Çünkü bunun bir delili yok.Bunu yapmak bedbaht olmaktır.Bunu yapmak cehalettir.Eminim sizde böylece nasıl bir hata içerisinde olduğunuzun farkına varmışsınızdır.Tüm yazdıklarınızı tekrar tekrar gözden geçirin ve Kuranı bir güzel okuyun,okuduklarınızıda iyi anlayın.

Şirk ve küfür dışında ne Kuran nede Sünnet herhangi bir kişiyi veyahut toplumu kafir olarak nitelememiştir.Peki siz hangi delile göre Şirk ve küfür işlemeyen birilerini tekfir ediyorsunuz?

İşte bunada diğer sorular gibi cevap veremeyeceksiniz.Çünkü zahiren gözüken durum budur.

Sorumu tekrarlayarak konuya son veriyorum.

Aslud-din nedir? Bunu açıklayınız.

Çünkü konuştuğumuz meseleler bu minvaldedir.Siz bu cümleyi tanımlayabilirseniz kendi kendinize cevap vermiş olursunuz.Bu cümleyi içimizdeki en bedevi müslümana dahi sorsanız derhal cevap verebilecektir. Sizden de cevap bekliyorum.

Allah size hidayet nasip etsin ve basiretinizi açsın İnşaallahuteâ’lâ.

Medine-web 11 Kasım 2013 13:03

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Sayın uyarıcı,
sanırım anlamamakta ısrar ediyorsunuz bu yetmezmiş gibi hakaretvari ve ukalavari bir şekilde konuyu değil şahsımı hedef tahtası yapıp devam ediyorsunuz.ve buna ilim muzakere diyorsunuz.

bakın anlama kapasiteniz yoksa başkasına okutun belki işinize yarıyacaktır.

1-ben büyük günah işleyen kafirdir demedim dememde.sizin o incik boncuk makalenizin iddiasıdır bu.o makalede diyrosunuz ki içkinin haram olduğunu inkar etmese bile satsa içse imalat yapsa kanunlaştırsa şirktir küfürdür.bende dedim ki madem öyle sizin iddianıza göre halifeniz(emevi devlet başkanı yezid ve bazı osmanlı padişahları) kafir olmuş oluyor.bu iddia o makaleden alındı ne kadar çarpık bir harici düşüncedir red ediyorum demiştim.ve ekledim dedim ki kebairin kebair olduğunu inkar etmediği sürece,ehli sünnete göre kişiyi kafir yapmaz.kendi malınızı bana satmazsanız sevinirim.

2-sizden ısrarla şunu istiyeceğim.bana emevilerin yazılı anayasası varmıdır.varsa kaynak gösterebilirmisiniz.bu devletin kanunu yasası filan yokkkkk.sözde islam devleti ama keyfi uygulanan bir sarhoşun iki dudağı arasında çıkan her saçmalık kanun idi.ısrarla şunu söyledim anlamadınız.kanun var idi ise adını saydığım sahabileri hangi kadı yargıladı? hangi mahkeme idamına karar verdi? hangi alim fetva verdi? hangi şeyhul islamınız yargıladı da abdurrahmanı ölü eşeğin karnına yerleştirin benzin dökün yakın dedi? bu devlet bir çapulcu/harami/namussuz/alçak devlettir.bunun devlet başkanı yani halifeniz sarhoş katil zinakarın tekidir.bu sarhoş ayyaşın islamla alakası sadece laf salatasıdır.o nasıl islam devleti ki kendi peygamberinin zürriyetinin kökünü kazır namusunu serserilere eğlence yapar.bu devleti islam devleti olarak kabul etmiyorum.TEKRAR EDİYORUM VARSA EMEVİ HİNDO DEVLETİNİN YAZILI KANUNU GÖSTERMEK ZORUNDASINIZ?

3-Beni imam azam ve sair alimlere çapulcu demekle itham etmişsiniz.bu itham kul hakkını gerektirir.bu alçak sarhoşların devleti ile alimlerimizin ne alakası var.bu sarhoşlardan dayak yemeyen alim varmıdır? imam şafii,maliki,azam vs..neden dayak işkence çektiler? bunlarla neden çalışmak istemediler? alçaklıklarını onaylamadıkları için değilmi? RESULULLAHIN ZÜRRİYETİNE LANET EDİN DAYATMASINI YAPIYORLARDI.LANET OKUMAYAN ZİNDANA/DAYAĞA/İDAMA GÖNDERİLİRDİ.Allah için bana şunu söyleyın.EMEVİLERİN DÖNEMİNDEKİ POPULER ALİMLERDEN HANGİSİ BU DEVLETTEN RAZI İDİ? İSİM VERİRMİSİNİZ? böyle alçak bir çapulcu yığınını hindo neslinin keyfi zülmlerinin toplamı olan bir yapıyı bana islam devleti olarak,başındaki sarhoş zalimide halife olarak yutturmaya kalkışmayın!
BAKIN HUKUKSUZ ADALATESİZ KANUNSUZ ÇAPULCU DEVLETİ OLDUĞUNA DAİR ÖRNEKLER.KAYNAKDA EKLEDİM BAKABİLRİSİNİZ.KORKMAYIN KAYNAKLAR ŞİİLERİN DEĞİL SUNİLERİNDİR.
emevi iktidarı ZÜLME DAYALI bir kabile iktidarı idi.(buhari ahkam/2-darimi menakib/2)
emevi iktidarının kanunu tamamen örfi idi.hukuku örfi idi.halife karar sahibi idi.(ibnul esir kamil 3 241 lewis)
cad bin dirhem,abdullah bin afif gibi alimler ibn ziyad tarafından öldürüldü.dımeşki abdulmelik tarafından öldürüldü.bu alimler hiç bir mahkeme hukuk olmadan tatbik edildi(ahmet bin hanbel-erradu alel cehmiye ve zzenadika).
ünlü alimlerden cabir bin abdullah,enes bin malik,sehl bin said valinin emri ile elleri kurşunlandı(ibnul esir kamil4)

yukarıda anlatılanlar hangi kanun hangi yasaya dayanırdı diye sormaktan da vazgeçtim.peygamberinin kattillerinin ehli sünnet devleti olarak sunmanızıda es geçtim.nasıl ehli sünnetki uyduğu peygamberine salavat getirdiği ama zürriyetine lanet ettiği bir iman ehli. sormayacam üstü kalsın!
ne anlatsam boş.siz gene makaleye bağlı kalmaya davet edeceksiniz.konumuzla ne alaka diyeceksiniz.

zamanıma yazık bay alim!

Uyarıcı 17 Kasım 2013 03:57

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Uzun bir seyahat vesilesiyle size olan cevabım noktasında geciktiğimden dolayı sizden kusuruma bakmamanızı istirham ediyorum.

Sizden bir istirhamımda size yönelttiğim soruların hiç bir tanesini atlamadan dikkatli bir şekilde okuyup cevaplmamınızı istiyorum.Eğer ki cümlelerimde kapalılık hiseder ve neyi kast ettiğimi tam manasıyla anlamadığınız şeyler olursa bunları bana soru şeklinde yöneltiniz ki o bölümleri iyice açmaya çalışayım.

Aslud-din nedir sorumuza verdiğiniz yanıttan başlayarak konumuza devam edelim biiznillah.


Diyorunsuzki:asluddin yada usuliddin dediğimiz amentu ile formule edilmiş usüli sittedir(imanın 6 şartı).yani itikadın/akaidin/kelamın diğer adıdır.ehli sünnete göre bu alanda itirazın zerresi mürted yapar.bu alan dokunulmaz itiraz edilmezdir.

Bakın sizinle asıl konuşmamız gereken meseleler bunlar.Bu kavram üzerinde ittifak etmediğimiz müddetçe başka meselelerde anlaşmamız söz konusu değildir.

Aslud-din vardır
Aslud-dinin esasları vardır
Aslud-dinin esaslarını fur'u rükunlarları vardır.

Anladığım kadarıyla siz bu konuları birbirine karıştırmaktasınız.

Aslud-dinin esaslarını Aslud-din olarak sunmanız meseleyi birbirine karıştırdığınızın açık delilidir.

Aslud-din tüm peygamberlerin ortak çağrısıdır ve bir inanç yöntemidir. Şeriat ise bu inancın esaslarındandır.

Eğer siz bu kavramı çözmüş olsaydınız Hz.Musanın şeriati ile H.z.Nebi'nin şeriatlareri farklıdır cümlesini kullanmazdınız.

Çünkü Aslud-dini bozan bir mesele Hz.Ademden kıyamate kadar devam eder.

Bunun delili şu ayetin muhtevasında yatmaktadır.

Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah, onlardan kimini doğru yola iletti; onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.Nahl/36

Bu ayetin muhtevası aynı zamanda Aslud-dindir.Siz bunu bilemediniz.

Bakın abdulmelik bey eğer siz din adına, Allah adına, peygamber adına konuşuyorsanız tüm söylediklerinizi bu inanca dayandırmakla mükellefsiniz.

Bir insanın veyahut bir devletin veyahut bir milletin İslam üzere olup olmaması bu temele dayandırılarak hüküm verilir.Siz ise hiçbir tanesini delillendiremediğiniz gerçeklerle alakasız ithamlarınızı dinin aslının önüne koyarak toplumları kişileri devletleri tekfir ettiniz.Sonrada kalkıp.

Diyorsunuz ki:1-ben büyük günah işleyen kafirdir demedim dememde.


Şimdi anladınızmı sizinle müzakerenin ne kadar zor olduğunu.Siz daha evvel şirk içeren birtakım yasaların İslam dinini temsil eden devletlerin anayasalarında olduğunu iddia ettiniz.Sizden delil istediğimizde de kalkıp birtakım haram ve günah kabilinde olan rejimle ilgisi alakası olmayan münferit bazı hataları işleyenleri tekfir ettiniz.Şirk anayasanın ispatına karşılık siz günahı keabir konularını zikr ettiniz.Sonrada Nisa/93.ayeti delil getirdiniz.Şimdide diyorsunuzki ben büyük günah işleyen kafirdir demedim dememde.Yazınız orada geri dönünde bir daha okuyun.

Şimdie size tekrardan soruyorum ve ilgili ayetide verdim.

Aslud-din nedir?

Eğer bilmiyorsanızsa bunu söyleyin size bizinillah açıklayalım.Böyle dediğimizde de yine alınganlık gösteriyorsunuz ve diyorsunuzki bir öğretmenin öğrencisini imtihan etmesi gibi filan.Bizde diyoruzki evet eğer siz bilmiyorsanızsa biliyormuş gibi davranmayın sorun size açıklayalım.


Bir makale okuyorsunuz o makalde Aslud-dini bozan şirkten söz ediyor.Siz ise bir takım yalan yanlış bilgilerle günahı kebair meselelerinden örnekler vererek güyya deliller sunuyorsunuz sonrada tekfir ediyorsunuz.Bu bilmemezlik değilde nedir?


Soru 2 de diyorsunuz ki:2-sizden ısrarla şunu istiyeceğim.bana emevilerin yazılı anayasası varmıdır.varsa kaynak gösterebilirmisiniz


Sayın abdülmelik bey size neyi nasıl müzakere edeceniğizide bizmi öğreteceğiz.Şunu bilmelisiniz ki iddia eden iddiasını delillendirmekle mükelleftir.Bakın bu cümlenizin arkasında ne diyorsunuz:bu devletin kanunu yasası filan yokkkkk.

İslam hukuk sisteminde şöyle bir kaide vardır.Kim kimin aleyhinde bir suç isnadında bulunursa bu isnat ettiği suçu delillendirmekle mükelleftir.Misalen Kime kime zina isnadında bulunursa buna dört şahit getirmekle mükelleftir.Bu bir kaidedir ve her meselede uygulanır.
Hem bu devletin anayasası yok diyorsunuz hemde bunu isppat edemiyorsunuz.Bir yandan da başkasında bunun delilini istiyorsunuz.

Önce Emevi Osmanlı Abbasi devletleri dediniz şimdi bakıyorum ki tek develete düştünüz peki al'â.


O halde Emevilerin yazılı anayasısını gösterelim.

Siz Kuran ve sünnetten oluşan bir hukuk sistemi işitiniz mi? bilemiyorum?Eğer şii iseniz ki öyle gözüküyor o halde bunu işitmemiş olma ihtimaliniz vardır.Emevi devletinin anayasası Kuran ve sünnettir.Gördünümüz mü nasıl delillendirdik Aynı hasasiyeti sizdende bekliyorum.

Şunu bilmelisinizki eğer İslamdan, peygamberden, dinden, siyerden tarihten fıkıhtan hukuktan azıcık minnacık haberi olan herkes şunu bilir ki Emevi devletinin hukuk sistemi yani anayasası kuran ve sünnettir.Bu devletten sonra yaşamış yüzlerce ehli sünnet alimi bunun aksine tekbir satır dahi yazmamışlardır.En büyük kanıtı bu.

Siz neye dayanarak buna yok diyorsunuz.Bunu açıklayınız.

Yine diyorusnuz ki:sözde islam devleti ama keyfi uygulanan bir sarhoşun iki dudağı arasında çıkan her saçmalık kanun idi:


Abdülmelik bey ayıp değilmi? Biz size ısrarla bu tür şeyler hangi ehlisünnet kaynaklarında yazıyor dediğimiz halde bunu kanıtlamak yerine böylesine afaki cümleler kullanıyorsunuz.Bu bir basitlik değil mi? Sizinle bu kadar ciddi bir mesele müzakere diyoruz sizin yaptığınız şeye bakın.

Diyorunuzki:ısrarla şunu söyledim anlamadınız.kanun var idi ise adını saydığım sahabileri hangi kadı yargıladı? hangi mahkeme idamına karar verdi?

Bu devletler konusunu kapatırmısınız lütfen.Sizinle daha fazla bu konuda devam edemeyeceğiz bunu daha evvel söylemiştik.Çünkü siz ezbere konuşuyorsunuz.Hangi mahkeme hangi kanun hangi kadı siz ne demek istiyorsunuz?

Sıffın savaşında müslümanlar birbilerini katl ettiler fakat birbirlerini tekfir etmediler.Hariciler hariç.Ortada herhangi bir mahkemede kurmadan savaştılar.Mahkemeyle kadıyla savaşların adam öldürmelerin ne alakası var.

Siz şunumu demek istiyorsunuz.Emevi döneminde mahkeme kurulup sizin sözünü ettiğiniz kişilerin öldürülmeleri gerektiği hakkında idam kararı çıkartılıp idam edildiler.Eğer bunu kastınız bu ise, o halde hangi mahkemede hangi kadı şeriatin hangi emrine muhalif karar verip kimi idam ettiler buyrun açıklayın.Hiçbir iddianızı delillendirmeyiyorsunuz.

Ne dini nede dinin kurallarını nede dinin aslını bilmediğiniz bir yana böyle delillendiremediğiniz şeylerle boşa vakit harcamamızada sebep oluyorsunuz.


Yine diyorsunuz ki;o nasıl islam devleti ki kendi peygamberinin zürriyetinin kökünü kazır namusunu serserilere eğlence yapar.bu devleti islam devleti olarak kabul etmiyorum.TEKRAR EDİYORUM VARSA EMEVİ HİNDO DEVLETİNİN YAZILI KANUNU GÖSTERMEK ZORUNDASINIZ?

Allah size basiret nasip etsin.

Kaçgündür müzakere ediyoruz o kadar yazdık çizdik siz hala meseleyi idrak etme noktasından uzaksınız.Biz delil istedikçe siz eşeklerden katırlardan dem vuruyorsunuz.Nasıl cümleler kullanacağım noktasında tıkandım kaldım.

Abdülmelik bey Allah için bunu yapmayın.Gelin tevbe edin ve geri adım atın olsun bitsin.

Bakın biz sizinle kişileri,kişilerin yaptıklarını yapacaklarını konuşmuyoruz.Siz Üç devlet ismi zikr ederek bu devletlerin anayasalarını biliyormuş gibi bu anayasalarda şirk ve küfür içeren maddeler olduğunu iddia etmiştiniz.Bunu unuttunuzmu?

Burada ne diyorsunuz.

1-Peygamberin zürriyetini katl ettiler,
2-Eğelence yaptılar
3-Dansöz oynattılar
4-İçki içtiler
5-Eğlence düzenlediler
6-Serserilik yaptılar.

Ala

Peki tüm bunların o devletlerin anayasalarımı yaptı.Devlet anayasasaları ile bu tür meselelelerin ne alakası var.Peygamberin zürriyetini o kast ettiğiniz kişilerin katl ettiğine dair İslam ulemasının kitaplarından delillendirin. O kişilerin devletin şeriatiyle örnek olmasının alakası ney_?

Yaptılar ettiler gittiler öldürdüler gibi söylemler şahıslar içindir bunların rejimle alakası nedir?


Nisa suresinin 93,ayetini yanlış yorumladınız hariciler gibi büyük günah işleyenleri tekfir ettiniz sonrada bunu ben değil Allah söylüyor dediniz.Oysaki Allah şirk hariç Allah diğer günahları bağışlar demesine rağmen.Ayetleri aklımıza göre dinin bütünlüğü içerisinde değerlendiremiyorsunuz.Simdide işin içerisinden çıkamıyorsunuz.

Bana artık o devletlerle ilgili şeyler yazmayınız.Asıl amacım sizin ilk yazdığınız yazınızdaki düşüncezi size tekfir ettirmekti bu amacımada ulaşmış durumdayım.Bu sebeple o konu benim için kapanmıştır.


Size sorumu tekrar ederek soruyorum.

Aslud-din Nedir?

-Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah, onlardan kimini doğru yola iletti; onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.-Nahl/36


-Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.-Bakara(256)

Bu ayetlerden Aslud-dini tanımlarmısınız.

En bedevi muvahhid dahi bu ayetleri bilirken siz bilemediniz.Eğer bu ayetlerden Aslud-din tanımını çkaramazsanız o zaman nasıl oluyorda aklınıza göre ayetleri yorumlayıp devletleri ve kişileri tekfir edersiniz?

Bunun vebalının çok ağır olduğunun farkında değilmisiniz.Haricilik ve tekfircilik bir hastalıktır bunu bilmiyormusunuz?

AlimOğlu 17 Kasım 2013 15:07

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
konuya göz geçirdim 40 dakikamı almış olsa da... muvahhid adına sığınarak toplumların başına bela olan bu guruplarla sadece sanalda değil hayatımın bilinen her karesinide mücadele etmiş bedellerinide ödemişimdir.muvahidleri benim kadar tanımayan kardeşlerime uyarımdır ki :"bunların amacı sisli havada parsel kapmak".
geçmişte kerbela,sıffın,harre gibi islamın kalbine saplanan hançerlerin mimarı bunlardır.bu olaylara mudahil olan samimi müslümanlar sonradan pişmanlık duymuşlardır.ama bu mucahidler hiç bir zaman kana fitneye doyamamışlar yenisini nasıl üretirim derdine düşmüşlerdir.
günümüzde iran ırak hama halepçe suriye mısır afganistan libya ve doğu güney doğu....bunları ince detay ve ferasetle incelediğinizde temelinde bu muvahid fitnecileri görürsünüz.halepçe ve 1 milyon iran ırak müslümanlarının katili saddam bayrağına tevhidi yazdırmıştı hatırlarsanız.suriye firavunu hafızda öyle.güneydoğuda versiyon değişerek hizbuşşeytan adını aldılar.92 lerde Allahu ekber nidaları ile sokakları kahveleri evleri taradılar mermilerle.
uyarıcı denilen adam tarihle yüzleşmekten tırstığı gibi emeviyi abbasiyi osmanlıyı bizlere sarı saçlı kaytan gözlü melek yüzlü huri olarak yutturmaya çalışmaktadır.ehli sünnetmişş.yemişim ehlinizi sünnetinizi! olsa olsa ehli sofrasınız ehli bukaemun ehli harami ehli yavşak ehli kaypak ehli menfaat ehli fitnesiniz siz! bırakın sünnetin yakasını.sünnet sizden çok ırak.imana gelin önce!!

MUhsin hoca doğru tesbit etmiş.sizin o çapulcu devletlerinizin kanunu islam değildir. şerefisizlerin namussuzların zalimlerin keyfi uygulaması idi.haaa bi kaç tanede kiralık belama da onaylatırlardı.

aslu din kavramını dile getirerek güya ilim zerafetini kehanetini sinemde taşıyorum numarasından başka bir şey değil.yemezler.siz aslu din yerine önce imana gelin.Hz Peygamberin kızlarını eğlence yapın sonra da ağzınızı yıkayıp gelin ehli sünnetiz deyın.bizdeyedik sünnetinizi.islam alimlerinden delil istemekte ısrarlısınız güya delil yok atıp tutuyoruz. ibn kesirin el bidaye ve nihayesinin 7-8-9-10.ciltlerine göz atın bakalım.

ilk önce öve öve bitiremediğiniz bu tağuti devletlerinizin kirli çamaşırlarını dökelimde sonra aslu dine geçeriz.

YaŞuHa 17 Kasım 2013 16:03

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Töbe Töbe

BAHAR 18 Kasım 2013 00:03

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
uyarıcı denilen adam tarihle yüzleşmekten tırstığı gibi emeviyi abbasiyi osmanlıyı bizlere sarı saçlı kaytan gözlü melek yüzlü huri olarak yutturmaya çalışmaktadır.ehli sünnetmişş.yemişim ehlinizi sünnetinizi! olsa olsa ehli sofrasınız ehli bukaemun ehli harami ehli yavşak ehli kaypak ehli menfaat ehli fitnesiniz siz! bırakın sünnetin yakasını.sünnet sizden çok ırak.imana gelin önce!!


USLUB FAUL!



bilinmez 18 Kasım 2013 20:14

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
UYARICININ YAZDIKLARINI GÖZDEN GEÇİRDİM,

Vardığım sonuç şu,Şundan eminimki Uyarıcı,uyarıcıya karşı çıkışlarda verilen,yezid,osmalı ve emevilerin arasındaki kafir,zındık pisliklerden enaz sizler kadar tiksinti ve bırakın tiksintiyi tekfir edicidir..

sadece Uyarıcı ısrarla sizlerden gerek emevi,abbasi,ve osmanlıların DEVLETSEL OLARAK,NASIL ŞİRK VE KÜFÜR OLDUĞUNU SORMUŞKEN,SİZLER KALKIP BU DEVLETLERİN İÇERİSİNDEKİ Bİ KAÇ ÇÜRÜK,KAFİR MÜŞRİK MÜNAFIĞIN YAPTIKLARINI HA BİRE DİLLENDİREREK NASIL Bİ HEZEYANA DÜŞTÜĞÜNÜZÜ ORTAYA KOYMUŞSUNUZ..

Alimoğlu kalkmış muvvahidler ile münafıkları karıştırmış en sonundada ortaya servis edmiş,onada el insaf,el insaf demekten başka bi şey diyemiyecem....

serdar 19 Kasım 2013 03:21

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 302539)
UYARICININ YAZDIKLARINI GÖZDEN GEÇİRDİM,

Vardığım sonuç şu,Şundan eminimki Uyarıcı,uyarıcıya karşı çıkışlarda verilen,yezid,osmalı ve emevilerin arasındaki kafir,zındık pisliklerden enaz sizler kadar tiksinti ve bırakın tiksintiyi tekfir edicidir..

sadece Uyarıcı ısrarla sizlerden gerek emevi,abbasi,ve osmanlıların DEVLETSEL OLARAK,NASIL ŞİRK VE KÜFÜR OLDUĞUNU SORMUŞKEN,SİZLER KALKIP BU DEVLETLERİN İÇERİSİNDEKİ Bİ KAÇ ÇÜRÜK,KAFİR MÜŞRİK MÜNAFIĞIN YAPTIKLARINI HA BİRE DİLLENDİREREK NASIL Bİ HEZEYANA DÜŞTÜĞÜNÜZÜ ORTAYA KOYMUŞSUNUZ..

Alimoğlu kalkmış muvvahidler ile münafıkları karıştırmış en sonundada ortaya servis edmiş,onada el insaf,el insaf demekten başka bi şey diyemiyecem....


en başlara bakınız ki Uyarıcı arkadaş bu devletleri islami model olarak görüyor.
ikincisi ise bilinmez arkadaşın tenakuzu :
SİZLER KALKIP BU DEVLETLERİN İÇERİSİNDEKİ Bİ KAÇ ÇÜRÜK,KAFİR MÜŞRİK MÜNAFIĞIN YAPTIKLARINI HA BİRE DİLLENDİREREK NASIL Bİ HEZEYANA DÜŞTÜĞÜNÜZÜ ORTAYA KOYMUŞSUNUZ..

bilinmez arkadaş o bir kaç çürük dediğin kişi o devletlerin halifesi idiii.devlet başkanı idiii.kanunu idiii.yasaması yürütmesi yargısı idiii.
Abdulmelik arkadaşın dile getirdiği bu.modeliniz budur devletiniz budur kanunsuzlukları budur demeye getirmiş.
konu tarihe kaydığından Abdulmelik haklıdır.Alimoğlu haklılığını uslubuyla batırmıştır.

bir tarih öğretmeni olarak diyorum ki,emevilerde kesinlikle kanun yasa nizam intizam yoktu.sözde islama bağlı bir devlet -----------ama sadece S Ö Z D E.-----

bakınız emevilerin cinayetleri ne bugünkü israilde,ne suriyede,ne mısırda ne hiç bir yerde işlenmiştir.bu işlenen cinayetlerin halifenin bizzat emri ile gerçekleştirilmiştir.
daha sııııı işlenen bu cinayetlerin çoğu keyfi idi.sen ben kavgası idi.yerime göz diker korkusu idi.İSLAM DEVLETİ hikaye.---------İSLAM KANUNLARI İLE YÖNETİLDİĞİ HİKAYE.-----------

abbasi devlet emeviye göre daha insani idi.abdulaziz döneminde asrı saadetin havası esiyordu.diğer hükümdarların döneminde bazen emevileri bile geçmişlerdir.

bunların içinde osmanlı devleti ise en uygar en insani en muhterem devlet denilebilir.kötülerin iyisi yani.

özellikle emevilerde bir kısım abbasilerde İSLAM DEVLETİ derdi yok.İSLAMI EHLİLEŞTİRME DERDİ VARDI. yani kendilerine zülümlerine zevku sefalarına dokunmayan bir islam istiyorlardı.GERÇEK İSLAMI İSTEYEN BUNLARA KARŞI ÇIKAN TÜM ALİMLERİ ÖYLE YADA BÖYLE YOK ETMİŞLERDİR.
emevi hükümdarları yaptığı cinayetleri ALLAHIN ÜZERİNE ATARLARDI. hz hüseyini öldürdüp halifenin huzuruna getirilen kesik başına şu hitabede bulunur. HÜSEYİNİ ALLAH ÖLDÜRDÜ.
bu kaderciliğe savaş açan her alim öyle yada böyle ortadan kaldırıldı.

öyle bir islam istiyorlardı ki,İSLAM PEYGAMBERİNİN KÖKÜNÜ KAZIYACAKLAR AMA islam peygamberi onlara sesini çıkarmayacak.hattaaaa KENDİ OĞLU Hüseyini bırakıp kendilerine şefaat etmek zorunda OLACAK.
böyle bir din istiyorlardı.dini ehlileştirmek yani.

aynı politika kemalizmin devleti kurma yıllarında da uygulandı.İBADET AYETLERİ hariç diğer tüm ayetleri İPTAL ETMEDİLER Mİ? KEMALİZME ÖZEL KURAN BASTIRILMADIMI? KABE ARABIN OLSUN ÇANKAYA BİZE YETER demedilermi. TÜRKÜN AMENTÜSÜ YAZILMADI MI?

aynı kemalizm meclis açılışını dua ile kuran ile açtılar.KURANIN YARISINI İPTAL EDEN KEMALİZMİN ÖNDERİ HUTBEYE ÇIKIP MÜSLÜMANLARA İSLAMI ANLATIRDI.

kafa aynı.mantık aynı.saf cahillerimizin bunları bilmeden islam devleti sayması da ayrı dert.

bilinmez 19 Kasım 2013 07:00

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Evvela merhaba serdar arkadaşım,olayın havasını yumuşatmak amaçlı ilk başta şöyle bi nasreddin hocadan bi hikayeyle giriş yapayım inşaallah..

Günün birinde hocaya birbirinden şikayetçi iki davalı gelir ve aralarında davalaşırlar,bu olaya kadılık yapan hocada onları dinlemeye başlar,tabiki olayı duyan hocanın hanımıda kulak misafirliği yapar merakından,

Neyse davalının ilki konuşur ve olayı anlatır hocada birinci şahısa HAKLISIN DER,

Sıra gelir ikinciye oda anlatır,hoca ikinci kişiyede HAKLISIN der,tabi bu arada olayı dinleyen hocanın hanımı,hocaya, ya hoca bu nasıl bi durum ki sen her iki kişiyede HAKLISIN dedin,deyince .

Hoca bu sefer hanımına dönüp,eee SENDE HAKLISIN der...

Şimdi serdar arkadaşım,sizin yazdıklarınız ve tarihteki bu olayları anlatmanız doğru olduğu gibi,Abdulmelik abinin,yitik sevdanın,Alim oğlunun bahsettikleri tarihi olaylar doğrudur,bir insan olarakta bi müslüman olarakta emevilerinde,abbasilerinde,osmanlılarında yaptıkları katillikler,kabul edilemez ve bunları yapanlarda mahsum görülemez,bunları kabul edip,mahsum görenin basireti kör olmuş olur..

Uyarıcıda ısrar ile,sizinde dediğiniz gibi bu devletlerin modelleri islam değilse,bunu delillendirin derken SİZLER BUNU ŞAHSA İNDİRGİYORSUNUZ..YANLIŞLIK BURDA ,İLK BAŞTA BUNU Bİ ÇÖZÜME KAVUŞTURMAK LAZIM KANAATİNDEYİM..ve bakın sizde emevi,abbasi ve osmanlıların yöneticilerinin hepsininde aynı kafir ve müşriklikte görmüyorsunuzda üstelik..

Bakın ,ben yukardaUYARICIYA,Bİ SORU YÖNELTTİM ve uyarıcı bu soruyu atlayıp yanıtlamadı,ben ona bu gün iranın devlet modelinin ne olduğunu,hatta suudi arabistanında devlet modelinin ne olduğu,kendisinin bu devletleri NASIL GÖRDÜĞÜNÜ İZAH ETMESİNİ İSTEDİM,CEVAP VERMEDİ ŞUANA KADAR,BELKİ GÖZÜNDENDE KAÇMIŞ OLABİLİR,DİYEREK BURDA TEKRAR ÖRNEKLE VEREREK SORUYU TEKRARLADIM ŞUAN

Konu münazara ederken,isabetli sorularla karşınızdakinin ne demek istediğini daha net ortaya çıkarmak varken,BİRBİRİMİZİ demediklerimizle İTHAM ETMEK VE DEMEDİKLERİMİZİ,BİRBİRİMİZE MAL ETMEK,münazaraya yakışmayan ve kişiyede yakışmaz bi harekettir...

Uyarıcı 27 Kasım 2013 04:22

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
en başlara bakınız ki Uyarıcı arkadaş bu devletleri islami model olarak görüyor.
ikincisi ise bilinmez arkadaşın tenakuzu :


Cevabım:Ben buradaki bazı insanlar gibi cahilmiyim ki bu devletleri model devlet olarak göreyim.Henüz nasıl islam olunura cevap veremeyen bazı arkadaşlar kendi egolarını tatmin etmek için sadece Allah’a ait olan insanların sınıflandırılmasını kendi kıt akıllarına göre yapmaktadırlar.

Bu devletler İslam şeriatiyle idare edilmekle beraber model devlet olma vasıfları yoktur.Çünkü bu devletlerin idaresinde çok hatalar meydana gelmiştir.Model devlet Rasulullahın kurduğu ve dört Halife dönemindeki devlettir.
Bir devletin model devlet olmaması o devletin küfür devleti olmasını gerektirmez.Siz bunu anlamıyorsunuz.

Hem Dinin-aslını hemde usulid-dini dahi anlamamış insanların bir yönetim biçiminin İslam olup olmadığını anlamalarını beklemek ancak ahmakların işidir benim değil.Zaten sizden böyle bekletimizde söz konusu değildi.Fakat amacımız iftira attıkları müslümanları bilinçsiz ve bilgisiz bir şekilde karalayan tekfirci harici diye yaftalayanların ne kadar din konusunda ehil olmadıklarını ortaya koymaktı.

Henüz İslam dinin aslını ortaya koymaktan aciz insanlar asparagas haberlerle geçmişte yaşamış bir takım insanları İslam şeriatine uygun olmayan bir usulle tekfir etmeye yeltenen ve bu insanların nezdinde İslam şeriatiyle yönetilen devletlere olmadık sıfatlarla çok çirkin ifadelerle hiçbir bilgi ve belge ortaya koymadan hitap edenlerin İslam dinini ne kadar bildiklerinin açık göstergesidir.

Bugünkü mevcut rejimleri hiçbir şer-i delile dayanmaksızın İslam diye vasıflandıran bu anlayış her nedense şer-i delillerle Allah’ın istedeiği şekilde hüküm veren muvahhidleri yermektedirler.

Biz hiçbir yazımızda bu sözü geçen devletlerin müslümanlar için örnek devletler veyahut sizin ifadenizle “Model” devletler olduğunu ifade etmedik.Biz bu devletlerin anyasalarının İslam olduğunu beşeri kanunların bu anayasalarda olmadığını iddia ediyoruz.Bu iddiamızın sebebide abdulmelik beyin hiçbir dayanağı olmadan ortaya attığı iftira mahiyetindeki ifadesi idi.Zaten o iddiasınıda şuana kadar ispat etmiş değildir.Ve attığı iftiranın altında kalmıştır.

Fakat görüyorum ki alimoğlu adlı üye yeni bir iddia ortaya atmaktadır.Ehli-sünnet alimlerinden İbni-Kesir ismini bildiğine göre diğer ehli-sünnet alimlerininde ismini bilebileceği kanaatimiz hasıl olmuştur.

Abdulmelik bey iddia ettiği hiçbir iddiasını ispat edemediği duruma hiç olmazsa siz düşmeyin diyerek buyrun İbni Kesirden bu devletlerin anayasalarının küfrüne dair bir tane delil getirin.Sizin getireceğiniz bir tane delil dahi bizim için kafidir.Biz o kitapları okuyoruz orada böyle birşey görmedik.Demekki bizim görmediğimiz şeyi sizin herhalde kalp gözünüz açıktır ki görmüşsünüz buyrun ortaya koyun.Boş keseden atacağınıza İbni Kesirdeki o delilleri ortaya koyunda bizde kabul edelim.

Olaki sizde abdulmelik bey gibi dinin aslının ne olduğunu bilmeden adam öldürmeye küfür demekle yetinmeyip sonrada ben ve hariciler değil Allah kafir diyor diyerek bu seferde Allah adına dinin aslından olmayan bir meselede hüküm veriyorsunuz.

Tevhid ve şirk dininin mahiyet ve anlamlarını idrak etmekten uzak olunduğu takdirde akıl ve din bir bütünlükten uzaklaşır ve akıl dinin önüne bir şeriat koyucu hüküm koyucu olarak çıkar.Bu durum insan nefsinin kudurmasına ve kendisini İlahlık makamında görmesine iter.Bu takdirde “Nefsini ilahlaştıranı gördünmü” mealindeki ayetin anlamının tezahürünün ortaya çıkmasını sağlar.

(bilinmez arkadaş o bir kaç çürük dediğin kişi o devletlerin halifesi idiii.devlet başkanı idiii.kanunu idiii.yasaması yürütmesi yargısı idiii.
Abdulmelik arkadaşın dile getirdiği bu.modeliniz budur devletiniz budur kanunsuzlukları budur demeye getirmiş.
konu tarihe kaydığından Abdulmelik haklıdır.Alimoğlu haklılığını uslubuyla batırmıştır.)


Cevabım:Bakın insan ya bir bilgi üzere konuşur veyahut suküt eder.İslam dininin kaideleri vardır.Bu kaideleri tayin eden Allah’tır.Bundan dolayı hangi devlet biçiminin İslam hangi devlet başkanın müslüman hangi devlet başkanın kafir olduğuna ancak Allah ve rasulu karar verir.Muvahhidlerde Allah ve Rasulunun belirlemiş bu temel kaide ve kurallara göre kendi dönemindeki devletlere veyahut kişilere bu hükmü uygular.

Biz kendi aklımızdan bazı kişilere veyahut bazı devletlere bu sıfatları veremeyiz.Bunu yaptığımız takdirde tevhid inancımıza darbe vurmuş oluruz.Aynı abdulmelik beyin düştüğü duruma düşeriz.Kalkmış adam öldürmek küfürdür diyor.Sizin buradaki iddianızda buna benzemektedir.

İslam dinine göre Devlet kaidesi şudur.Devletin tüm organları yani Asker polis,maliye,belediye,sağlık vs vs yani kısacası tüm kurumları İslam şeriatine göre dizayn edilir.Bu devletin anayasası İslam şeriati olarak belirlenir.Devletin yönetim kurumlarını işkal eden kişiler bu devletin anyasada belirtmiş olduğu kanunlar çerçevesinde hareket etmekle mükelleftirler.Bu anayasada Kuran ve sünnettir.

Onlar bu kanunlarla insanları idare ettikleri müddetçe onlara itaat etmek farzdır.Bunun delili birçok hadiste olduğu gibi şu ayettede vurgulanmkatdır.

Nisa(59 ) Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de...)

Ayettede belirtildiği gibi bu idarecilier müslüman kimliğini taşıdıkları ve İslam şeriatiyle hüküm verdikleri müddetçe onlara itaat farzı Ayndır.

Ancak bu idareciler yani sultanlar, padişahlar, krallar,aslud-din ile alakalı mevzuların dışında bir takım fıskların ve haramların içirisine düşebilirler.Bunada İslam dini farkılı kavramlar getirmiştir.

Mesela:

Fasık (Fısk işleyen)

Zalim (Hak ve hukuk bilmeyen insanlara zulm eden)

Facir (Yalancı zinakar asi)

Bu kavramalara Kuran Arapların daha evvel hiç kullanmadığı anlamlar yükleyerek bu kavramları Kur’anın bazı ayetlerinde kafirlik anlamlarınıda yüklemiştir.
Misal olarak şu ayette olduğu gibi:

Maide-47 (İncil sahipleri Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır)

Bu ayettde ki fısk kafirlik manasında vurgulanmıştır.

İşte bizim baştan bu yana açıklamak ihtiyacı his ettiğimiz mesele budur.Siz herahngi bir şer-i delile dayanmaksızın insanları kafir veyahut müslüman diye isimlenidiriyorsunuz.Halbuki bunun ölçüsü Allah’ın kitabıdır.

İslam dininin devlet kaidelerine göre hukuk karşısında emirul mümin dahil herkes eşit şekilde yargılanır.

Bir misal vereyim.Birgün Hz.Ali pazarda dolaşırken daha evvel kaybetmiş olduğu hırkasını bir gayri msülim üzerinde görür ve onu alıp kadıya muhakemeye gider.Bu hırkanın kendisine ait olduğunu söyler fakat gayri müslim bunu red eder.Kadı Hz.Ali (r.a) şahidin varmı der Hz.Ali yok der.

Kadı Hz.Aliye dönerek ey emirül mümin vallahi senin dediğinin doğru olduğuna tüm kalbimle inanıyorum ancak ben Allah’ın hükmüyle hüküm vermek zorundayım deyip hırkanın gayri müslime verildiğine hükm eder.

Bir misalde hatırladığım kadarıyla Fatih Sultan Mehmet döneminden vereyim.

Madem ki siz tarih öğretmenisiniz o halde bunu bilirsiniz.

Fatih Beyazıt da bir cami yaptırır.Bu caminin mimarı bir gayri müslimdir.Cami inşaatının uzaması Fatihin canını sıkarken birde cami inşaatının sınırları planın dışına çıkmış ve başkasının arazasine taşmış olduğunu haber alır.Bu duruma sinirlenen Fatih bu mimarın elini keser.

İslam hukukuna cahil olan günümüz insanları gibi bu mimarda bu konuda bir cehalet sahibidir.Onun düşüncesine göre böylesi ihtişamlı bir padişahtan kellesini kurtardığı için kendisini şanslı olarak kabul ederken.

Birileri bu durumu yargıya taşımısını söyler.

Onun söylediği şu kelime aynen abdulbelik beyin dediği gibi benim kellem onun iki dudağı arasında iken gidip birde onu muhakemeyemi vereyim.Neyseki sonunda ikna olur ve muhakeme başlar.Dünya tarihinden eşine rastlanmamış bir karar çıkar o muhakemede.Evet bu karar kısas kararıdır.

Yani İslam dinine göre hüküm veren hakim Fatihin elininde aynı şekilde kesilmesine hükm eder.Yani kısas hümünü verir.

Şimdi Tarih öğretmeni hoca şunu iyi bilmelisinki bir devletin anayasasının küfür olması ayrı bir şeydir bir devletin başındaki birinin hata yapması fasık olması zalim olması ayrı birşeydir.Halifenin fasık veyahut zalim olması o devletin anayasasının şirk olduğu anlamına gelmez.Bunun iddiası cehaletin aynasıdır.

Şimdi sizide şu sözlerinizi ispata davet ediyorum:devlet başkanı idiii.kanunu idiii.yasaması yürütmesi yargısı idiii:

Madem ki tarih öğretmenisiniz sözü geçen hangi devletin hangi halifesi kendisinden bir kanun icat edipte bunu mevcut kanunlara eklemiş veyahut mevcut şeriatten hangi bir kanunu çıkarmıştır.Bunu bir tarih öğretmeni olarak söylediğinize göre herhalde elinizde bir belge vardır.

Yine mademki siz tarih öğretmenisiniz o halde sözü geçen üç devletinde yürürlükteki kanun maddelerini bilirsiniz.Hangi padişah veyahut sultan bu kanunları değiştirmiştir?

Emevilerde kesinlikle kanun nizam yoktu diyorsunuz.Bir tarih öğretmeni olarak bunu söylemeniz inanın esef verici bir durumdur.Emevi dediğiniz devlet Hz.Ali dönemindeki Halife Muaviyenin idare ettiği devletdir.Eğer bu devletin kanun ve nizamı yoksa onca sahabi Muaviyenin yanında şirke ve küfremi düştüler.Peki bu sözünüzün Hz.Aişe annemizin de bu kanunsuz nizamsız devlete yönetime destek vermesini, düşünürsek anlamı nedir sizce?

Hadi bunu geçtik aradan 1200 küsür yıl geçmiş ve hiç bir islam alimi sizin bu ifadenizi destekleyen tek bir satır yazı yazmamış olmalarına ne demeli.

İmam Azamlar İmam Şafi-iler İmam Ahmetler İbni Teymiyyeler daha nice büyük islam alimleri emevi devletine bu sıfatı vermemişken siz hangi bilgi üzere bu iddiayı ortaya atıyorsunuz.Yoksa siz itaat terakicilerin tarih kitaplarından hareketlemi bunu söylüyorsunuz.

Hadi bunuda geçtik emevi devleti muhalifleri Hz.Ali ve onun yanında yer alan İbni Abbas (r.a) gibi daha binlerce sahabi emevi yönetimi hakkında küfür hükmünü vermemişken siz hangi bilgiye dayanarak bunu iddia ediyorsunuz?


Bunları ispat edin daha sonra zaman bulursam size aslud-dinin ne olduğunu tebliğ edeceğim inşaallah.Çünkü nasıl müslüman olunur ve nasıl hüküm verilir ancak bu kavramı bildiğiniz takdirde ortaya koyabilirsiniz.

Sayın tarih öğretmeni arşivinizde varsa Emevi demiyorum o devlette kanun nizam yok dediniz Osmanlı kanun maddelerini ortaya koyunda bu kanunlar üzerine konuşalım.Bu knaun maddelerinin İslam diniyle çeliştiğinin tespitini yapalım.Onlar bunu yapamadı hiç olmazsa siz bir tarih öğretmeni olarak bunu yapın.Görelim bakalım ne kadar tarih öğretmenisiniz.

Kahhar olan Allah’ın adıyla

[B]Müminun 54-56(Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.)Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz) Hayır, onlar şuurunda değiller)


[B]Enfal-50Melekler, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o kafirlerin canlarını alırken görmelisin.)

Hoca siz sorduğum soruları yanıtlayın daha sonra fırsat bulursak devam ederiz inşaallah.Yalnız iddilarınız destekli olsun yani delilli olsun yoksa iftira hoş birşey değildir bunu eminim sizde kabul ediyorsunuz.

enes 27 Kasım 2013 12:14

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
emevi iktidarının kanunu tamamen örfi idi.hukuku örfi idi.halife karar sahibi idi.(ibnul esir kamil 3 241 lewis)
cad bin dirhem,abdullah bin afif gibi alimler ibn ziyad tarafından öldürüldü.dımeşki abdulmelik tarafından öldürüldü.bu alimler hiç bir mahkeme hukuk olmadan tatbik edildi(ahmet bin hanbel-erradu alel cehmiye ve zzenadika).
ünlü alimlerden cabir bin abdullah,enes bin malik,sehl bin said valinin emri ile elleri kurşunlandı(ibnul esir kamil4)

yukarıda anlatılanlar hangi kanun hangi yasaya dayanırdı diye sormaktan da vazgeçtim.peygamberinin kattillerinin ehli sünnet devleti olarak sunmanızıda es geçtim.nasıl ehli sünnetki uyduğu peygamberine salavat getirdiği ama zürriyetine lanet ettiği bir iman ehli. sormayacam üstü kalsın!

Abdulmelik'ten alıntı.


Uyarıcı bey/hanım ne ise.

abdulmeliğin yukarıda vermiş olduğu delil iddia kaynaklar çok ciddi şeyler.
onlara cevap vermekten acizmi kaldınız.
yahut savunulacak bir şeyiniz olmadığından görmedim bilmedim okumadım politikasınamı sığındınız.
delil diye tutturmuşsunuz kendiniz neden delillendirmiyorsunuz acaba?
alimoğlu serdar ve abdulmelik size dedilerki emevilerde kanun yok.
onların kanunu yezit ibn ziyad hacacı zalim(ki bu üçü emevi devletinin yuz yıllık ömrünün yarısından fazlasına hüküm etmişlerdir) idi.
aksini kanıtlayın işte.
alın işte emevi devletinin kanunu.filan kaynağın filan sayfasını verin işte.

verin delilinizi bizde okuyalım.yoksaaaa kuru sıkımı sizin deliller?

size örnek vereyım yardımcı olmuş olmak için.
haccacı zalim harem bölgesi olan kabeyı hangi kanun yasa hukuk ile mancınıklattı.?gedikler açtı delik deşik etti?ibn zubeyri kabenin perdesi altından çıkarıp öldürdü cesedini günlerce astı kokuttu? hangi kanun nizam hukuk idi?
aramızda kalsın size bi şey diyeceğim ama kızmak yok.

insanlara tepeden bakıyorsunuz.hakaret ediyorsunuz.herkesi başta abdulmelik hocayı cahil,kendini alimi kibriya havasına sokuyorsunuz.o havaya girmeyın sadece hava alırsınız.hakaret etmeyı bırakın.kişileri değil iddiaları dert edinin.serdar hocamı tanırım bilirim.ve iyi bilirim ki burayı okusa burayı delil enkazına çevirir.o kuru sıkı atmaz.
son yazınızın altına da iki ayet eklemişsiniz.enfal 50.ayeti burdaki hangi hocamıza sıktınız?

Medine-web 27 Kasım 2013 19:57

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Alıntı:

AlimOğlu Üyemizden Alıntı (Mesaj 302279)
konuya göz geçirdim 40 dakikamı almış olsa da... muvahhid adına sığınarak toplumların başına bela olan bu guruplarla sadece sanalda değil hayatımın bilinen her karesinide mücadele etmiş bedellerinide ödemişimdir.muvahidleri benim kadar tanımayan kardeşlerime uyarımdır ki :"bunların amacı sisli havada parsel kapmak".
geçmişte kerbela,sıffın,harre gibi islamın kalbine saplanan hançerlerin mimarı bunlardır.bu olaylara mudahil olan samimi müslümanlar sonradan pişmanlık duymuşlardır.ama bu mucahidler hiç bir zaman kana fitneye doyamamışlar yenisini nasıl üretirim derdine düşmüşlerdir.
günümüzde iran ırak hama halepçe suriye mısır afganistan libya ve doğu güney doğu....bunları ince detay ve ferasetle incelediğinizde temelinde bu muvahid fitnecileri görürsünüz.halepçe ve 1 milyon iran ırak müslümanlarının katili saddam bayrağına tevhidi yazdırmıştı hatırlarsanız.suriye firavunu hafızda öyle.güneydoğuda versiyon değişerek hizbuşşeytan adını aldılar.92 lerde Allahu ekber nidaları ile sokakları kahveleri evleri taradılar mermilerle.
uyarıcı denilen adam tarihle yüzleşmekten tırstığı gibi emeviyi abbasiyi osmanlıyı bizlere sarı saçlı kaytan gözlü melek yüzlü huri olarak yutturmaya çalışmaktadır.ehli sünnetmişş.yemişim ehlinizi sünnetinizi! olsa olsa ehli sofrasınız ehli bukaemun ehli harami ehli yavşak ehli kaypak ehli menfaat ehli fitnesiniz siz! bırakın sünnetin yakasını.sünnet sizden çok ırak.imana gelin önce!!

MUhsin hoca doğru tesbit etmiş.sizin o çapulcu devletlerinizin kanunu islam değildir. şerefisizlerin namussuzların zalimlerin keyfi uygulaması idi.haaa bi kaç tanede kiralık belama da onaylatırlardı.

aslu din kavramını dile getirerek güya ilim zerafetini kehanetini sinemde taşıyorum numarasından başka bir şey değil.yemezler.siz aslu din yerine önce imana gelin.Hz Peygamberin kızlarını eğlence yapın sonra da ağzınızı yıkayıp gelin ehli sünnetiz deyın.bizdeyedik sünnetinizi.islam alimlerinden delil istemekte ısrarlısınız güya delil yok atıp tutuyoruz. ibn kesirin el bidaye ve nihayesinin 7-8-9-10.ciltlerine göz atın bakalım.

ilk önce öve öve bitiremediğiniz bu tağuti devletlerinizin kirli çamaşırlarını dökelimde sonra aslu dine geçeriz.


Mustafa'm seni burda görmek ne güzel.seni mısır firavunlarının zindanlarından kurtaran Allaha şükürler olsun.
Allah bi daha düşürmesin inşaAllah.
Koçum bunlarda bedel klavyede olur.klavye bedelide hem ucuz hemde populer.istediğin kadar delil sun amaçları delillerine ulaşmak değil...senin tabirinle sisli havada parsel kapmak.
bedelsiz emeksiz zahmetsiz.
ben konudan çekiliyorum.burnu kafdağında olup hatta kaf dağını ben yarattım havasında olanlarla muzakere edilmez.hakaretleri yapısını belirliyor.
وَعِبَادُ الرَّحْمنِ الَّذينَ يَمْشُونَ عَلَى الْاَرْضِ هَوْنًا وَاِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا

Uyarıcı 29 Kasım 2013 12:04

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Bismillahirrahmanirrahim.

Dünyanın neresinde görülmüştür kü veyahut dünyanın hangi hukuk siteminde görülmüştür ki iddia edenin iddiasını iddiaya maruz kalan kişi ispatlasın.Ortaya iddiayı atan siz ispatlamasını bizden talep ediyorsunuz.

Eğer kişi ortaya bir iddia atıyorsa bu iddiasını kendisi kanıtlamak zorundadır İslam şeriati bunu emir eder.Zina isnadından bulunan kişi zina isnadı ispatını delilini ortaya koymakla mükelleftir.Zina isnadında bulunulan kişi ise zina etmediğini hakime kanıtlamak zorunda değildir.Bu İslam şeriatinden böyle olduğu gibi tüm dünya hukuk sistemlerinde de böyledir.

Fakat nasıl bir ortama ve nasıl bir anlayış sıkıntısına düştük ki birileri hiçbir delile ve hiçbir belgeye dayanmadan bazı iddialar ortaya atacak bize de bunun aksine delilleri ispatlamak düşecek.

Bu olacak iş değil.

Allah’ın izniyle öncelikle alimoğlunun iddia ettiği ve İbni Kesirin adını zikr ettiği onun kitabını kaynak gösterdiği ve ona iftira attığını ispat edeceğim daha sonra abdulmelik beyin iddiasına cevap vereceğim.Daha sonrada konuyu toparlayıp kapatacağım.

Çünkü henüz aslud-dinin tanımını ortaya koyamayan anlayışlarla bu meseleleri konuşmanın hiç kimseye bir faydası olduğunu düşünmüyorum.Fakat makalenin sahibine atılan iftiranın cevabınıda vermek istedim.

Delillere geçmeden önce konuya özetleyecek olursak.Abdulmelik bey ve daha sonra ona iştirak edenler Emevi devletinin kanunu nizamı yoktu.Bu sözü edilen devletin kanunları o sultanın veyahut padişahın iki dudağı arasında idi denildi.

Bizde dedik ki İslam dinine göre böyle bir devlet modeli küfür devletidir.Bunu ispat edin.

Onlar bize kalkıp tarihte bazı zalimlerin bazı fasıkların bazı facirlerin yapmış oldukları zulümleri cürumleri ortaya koyarak harici mantığıyla bu devleterin batıl olduğuna hükm ettiler.Bu Halifelerede kafir damgasını vurdular.

Oysaki defalarca yazmamıza rağmen konumuz bu değil dememize rağmen bu arkadaşlar hep bu kanaldan nameler çaldılar ve buna başkalarıda eşlik etti.

Turgut özal Demirel Ecevit Tayyip Erdoğan bu ülkede yıllarca Başbakanlık yaptılar.Bunların hepside kendi hükümetleri dönemindeki icraatlarını farklı farklı uyguladılar.Fakat bu durum Türkiye Cumhuriyeti laik demokrat devlet rejimimin hükmünü ortadan kaldırmyacağını yazıp çizmemze rağmen bu arkadaşlar habile kötü idarecilerden zalim idarecilerden dem vurarak bu devletin laik demokrat bir rejim olmadığını ispatlamaya çalıştılar.

Ve konu neydi konuyu kaydırılıp nerelere kadar getirildi.Ancak biz makaleyi yani ilk konuyu unutmuş değiliz oraya yazımızın sonunda döneceğiz.İşte böyle bir anlayışla meseleleri konuşmak hakikaten deveyi değil hendekten iğne deliğinden geçirmekten daha zordur.

Aslud-dinin tanımını sorduk bize usulid-dinden söz ettiler oysa bilmezler mi ki usulid din meseleleri ortaya koyarken dine göre takip edilmesi gereken yolun demektir.

Yani eğer siz bir devlete küfür hükmünü verecekseniz veyahut bir Sultana kafir hükmünü vereceksenizse sizin usul açısından takip etmeniz gereken şey dinin tarif etmiş olduğu yol demektir yani vereceğiniz hüküm usulid-din kaidelerine göre olmak mecburiyetindedir.Usulid-din bu demektir.

Fakat siz hiç bir dini kaideye dayanmadan usuli takip etmeden hüküm verdiniz.

Dünyada Hariciler hariç hiç bir fırka büyük günah işleyenlere kafir hükmü vermemiştir.Birde abdulmelik bey onuda buna dahil etmek lazım.Bunu daha sonra tefsilatlı anlatacağız inşaallah.

Sayın alimoğlu siz İbni Kesirin kitabından şu şu kısımlar söylediklerime delildir demek yerine lafı ortaya attınız sonrada bazı insanlarıda karalayarak onların haklarına girdiniz.Şimdi size İbni Kesirin El Bidaye kitabından konumuzla alakalı satırları aşağıya aktaracağım Allahın izniyle.Ve ne kadar batıl düşündüğünüzü kaynak verdiğiniz eserden ispat edeceğim Allahın izniyle.

İbni Kesir sözü geçen kitapta şunları söylüyor.


Nitekim Cenâb-ı Allah, onu bu şekilde nitelemiştir. Kadir gecesinin, Emevi devletinden daha üstün olduğunu söylemek, onların devletlerinin kötü olduğunu gerek¬tirmez. Bunu böyle düşünmek gerekir. Bu ince bir meseledir. Ve hadisin şahinliğinde şüphe olduğunu gösteriyor. Çünkü bu hadis burada, Emevi hakimiyetini kötülemek maksadıyla ileri sürülmüştür. Doğrusunu yüce Allah bilir.

Bu satırlarda görüldüğü gibi ortaya atılan bir uydurma hadis ve hadiste Emevi devleti kötüleniyor.İbni Kesir (Rahimullah) bunu kabul etmiyor.Bu hadis sahih olsa bile bu emevi devletinin kötü devlet olduğunu göstermez diyor.

İbni Kesir sözü geçen kitapta şunları söylüyor.

Nuaym b. Hammad, Hz. Ali'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kendi aralarında ayrılığa düşmedikleri sürece İslâm ümmetinin yönetimi, Emevilerin elinde olacaktır."

Buharî, «Delâilü'n-Nübüwe»de, Abdullah b. Muhammed kanalı ile Ebu Bekre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Peygamber (s.a.v.), günlerden bir gün Ali'nin oğlu Hasan'ı alıp minbere çıkardı ve şöyle buyurdu:
- Benim şu oğlum liderdir. Umarım ki Allah, bunun vasıtasıyla Müslümanlardan iki grubun arasını düzeltir."

Gerçekten de Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in verdiği bu haber ol¬duğu gibi tahakkuk etti. Hz. Ali'nin oğlu Hasan, hilafeti babasından sonra eline alıp ta Iraklıların teşkil ettiği ordunun başına geçtiğinde Muaviye onun karşısına gitti. Saflar Hasan-ı Basifnin anlattığı şekilde karşı karşıya geldiğinde Ali'nin oğlu Hasan barışa yöneldi. İnsanlara hitap etti ve hilafetten feragat etti. Halifeliği Muaviye'ye teslim etti. Bu da hicretin kırkıncı senesinde olmuştu. Bunun üzerine iki ordunun ko¬mutanları Muaviye'ye bey'at ettiler. Muaviye, ümmetin idare yükünü yalnızca ele geçirdi. İşte o seneye, toplanma senesi denildi. Çünkü o se¬nede idare yetkisi bir tek adamın elinde toplanmıştı. Bunu yeri geldi¬ğinde tafsilatlı bir şekilde açıklayacağız.


İşte bizim söylediklerimizin kanıtları olan ehli sünnet alimlerinin beyanları.Eğer Muaviye kafir olsaydı ve yönetim biçimi küfür olsaydı Hz.Hasan (r.a) nın müslüman komutanları ona biat ederlermiydi?

Peki diyelimki o komutanlar ve ordu yoldan çıkıp size göre bir kafir bir Sultana (Muaviyeye) ve onun küfür kanunlarla idare edilen yönetim biçimine Hz.Hasan (r.a) izin verirmiydi? Buna rıza gösterirmiydi.Böylesi bir küfür işlemeye rızanın küfür olduğunu Hz.Hasan (r.a) bilmiyormudiki buna rıza gösterdi.

Yani sizin anlayışlarınız tekfirci hariciler gibi Peygamberin torununu dahi küfürle itham etmektir.Ne dediğinizin farkında olmadan birşeyler söyleyip duruyorsunuz birde yetmezmiş gibi alınganlık gösteriyorsunuz.

İbni Kesi sözü geçen kitapta şunları söylüyor.

Sözü doğru ve doğrulanmış olan Rasûlullah (s.a.v.), Müslümanların iki firkaya ayrılacağını önceden haber vermişti. Salt bu olayların vukuu sebebiyle bu fırkanın ikisini ya da birini tekfir eden kişi yanılgıya düşmüş ve kendi kafasından konuşmayan, sözleri vahiyden başka birşey olmayan Muhammedi nassa muhalefet etmiş olur ve hilafetin Mua¬viye'ye devredildiği sene de dahil olmakla Rasûlullah (s.a.v.)'m işaret buyurduğu, kendisinden sonraki hilafet süresi tamamlanmış oluyor.

Şimdi size soruyorum sizmi daha alimsiniz yoks İbni Kesir mi? Sizi Rasulullaha muhalefet etmiş olarak vasıflandırıyor.

İbni Kesir sözü geçen kitabın başka bir yerindede şunları söylüyor.


Bu hadis, peygamberlik delilerindendir. Zira durum, tıpkı Peygam¬ber (s.a.v.)'in haber verdiği şekilde ortaya çıkmıştır. Yine bu hadiste Sıffîn savaşında çarpışan Şamlılarla Iraklıların Müslüman olduklarına hükmedihniştir. Rafiziler firkası ile bayağı, cahil ve alçak tabakanın iddia ettikleri gibi Şamlıların kafir olduklarına dair bu hadiste herhangi bir delil yoktur.

Yine bundan anlaşıldığına göre Sıffîn savaşında çarpışanlar, Muaviye ile Ali taraftarlarıdır. Ehl-i sünnet ve'1-cemaat mezhe¬bi de bu görüştedir. Hz. Ali, içtihadında isabet etmiştir. Muaviye de müctehiddir, fakat o, içtihadında hata yapmıştır. înşaallah sevapda ka¬zanacaktır. Ama halife olan Hz. Ali'dir ve o iki sevap kazanmıştır. Nite¬kim sahih-i Buhari'de Amr b. As'dan rivayet olunduğuna göre Rasûlullah (s.a.v.), şöyle buyurmuştur:

«Hakim, ictihad yapar da içtihadında isabet ederse iki sevap kaza¬nır, îctihad yapar da içtihadında yanılırsa bir sevap kazanır.»

İleriki sayfalarda Hz. Ali'nin Haricilerle yapmış olduğu savaşın keyfiyetine ve Peygamber (s.a.v.)'in önceden haber vermiş olduğu Mah-dic'in evsafına dair açıklamalar verilecektir. Nitekim Hz. Ali de Pey¬gamber Efendimiz'in Önceden haber verdiği şeylerin tahakkuk ettiğini görmüş ve bu sebeple sevinip şükür secdesi yapmıştır. Allah, ondan razı olsun.


İbni Kesirden nakil buradan sona ermiştir.Bu iddialar aslında cevap dahi verilebilecek nitelikte iddialar değil fakat bizim gibi avam olan bazı insanlar her nedense bir türlü anlamamakta direnmektedirler.Biz yazımızın başlarında avam olduğumuzu ve ilim talabesi olduğumuzu söylediğimiz halde yine birileri bize iftira atarak siz alimlik taslıyorsunuz dediler.

Abdulmelik bey sözünü ettiğiniz İbnul Esirin kitabı bende yok madem ki siz o kitabın ve alimin ismini verdiniz sizden rica etsek siz konumuzla ilgili bölümleri buraya aktarıp en azından azıcıkta olsa kendi dediklerinize bir parça delil ortaya koyarmısınız.

Bazı arkadaşlara rica ettim o kitabı bulup bana getirecekler ancak buna gerek kalmadan eğer sizde varsa o kitap ilgili bölümleri buraya aktarırmısınız.

Eğer o kitap sizde yoksa ve siz diğer iddilarınız gibi bunu gerçekten bir belgeye dayanamadan ortaya attıysanız inanın bunun vebalı büyüktür.

Çünkü siz hem Müslüman olan Halifelere ağır ithamlrada bulundunuz hemde İslam ile hükm edilen bir devlet biçimine çapulcu dediniz.Bunada bu alimin kitabından dipnot vererek delil göstermeye çalıştınız.Ve görüyorum ki bazı insalarda buna inanmıştır.

Buyrun ilgili bölümleri buraya aktarın üzerine birlikte düşünelim.Eğer aktarmazsanız ilgili kitap elime geçer geçmez gerekli bölümleri ben aktarırım.

Uyarıcı 29 Kasım 2013 12:24

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Birileri gerek Rafizilerin gerek ahlaksızlıkta sınır tanımayan Şia kaynaklı eserleri okuyarak İslam tarhi açısından olmadık iddialar ortaya atmışlardır.Her ortaya attıkları iddialarına İslam tarihçilerinin eserlerinden deliller istediğimiz halde hiç kimse bize birtek delil ortaya koyamadı.

Bu asılsız vicdansız şia alimleri kaynaklarında diğer halifeler ve sahabiler hakkındaki iftiralarını sürdürdükleri gibi Muavi yenin oğlu Halife Yezid hakkında olmadık iftiralar atmışlardır.Evet Yezid içki içen keyfe düşkün hatta zalim bir halife idi bunu kimse inkar etmez zaten konuda bu değil ancak şükürler olsunki ehli sünnet alimlerimiz sapıklıkta sınır tanımayan bu şia alimlerine tek tek cevap vermişlerdir.

Üzücü olan şeyse bizim bu batıl kaynaklardan etkilenerek itikat oluşturmamızdır.
Şimdi Yezid Hilafetine dair Alimlerin alimi büyük üstad İbni Kesirin hocası İbni Teyimiyye (rahimullah) tan yorumsuz bir şekilde aktarıyorum.Bu vesileyle gece yastığa baş koymuş bazı insanlar attıkları iftiraların muhasebesini yapsınlar Allahın izni ile.

İbni Teyimiyye şöyle demektedir.

Esir edilmelerini söz konusu edenle en çok Hz. Hüseyin'in öldürülmesini ve yakınlarının Yezîd'e götürülmelerini diline dolamaktadırlar. Oysa bunlar olup-bitenden habersizdirler. Öyle ki aralarından bâzıları, Hz. Hüseyin'in yakınlarının Mısır'a götürülüp orada öldürüldüklerini, sayılarının çok olduğunu ve üzerinde öldürülme izleri bulunan nerede ölü görseler, bunların esir edilen ve öldürülen Hz. Hüseyin'in yakınları olduğunu söylerler.

Hakikatte bunların hepsi yalan ve uydurmadır. Hz. Hüseyin (r.a.) hicretin altmışbirinci yılı Aşure günü öldürülmüştür. Allah, onu öldüren ve öldürülmesine razı olana lanet etsin.
Öldürülmesini teşvik eden Şimr İbn Zi'l-Cevşen'dir. Bu konuda Irak valisi Ubeydullah b. Ziyâd'a bir mektup yazdı. Ubeydullah da, emri altındaki Amr b. Sa'd b. Ebî Vakkas'a, Hz. Hüseyin'le savaşmasını emretti. Bu sırada Hz. Hüseyin onlardan, daha önce bâzı müslümanların talepte bulunduğu şeyleri talep etti. Beraberinde savaşçı getirmemişti. Onlardan şunları istedi:

Ya kendisini Medine'ye geri götürsünler, ya amcası oğlu Yezîd'e, ya da sınırda kâfirlerle savaşmak üzere sınır bölgesine götürsünler. Ancak onlar bu isteklerini reddettiler veya onu esir alacaklarını ya da öldüreceklerini söylediler. Sonunda kendisiyle savaşıp onu ve akrabalarından bir grub ile başkalarını öldürdüler.

Sonra eşyalarıyla yakınlarını Dımaşk'taki Yezîd b. Muâviye'ye götürdüler. Aslında Yezîd, onlara ne onu öldürmelerini emretmişti, ne de yapılanlara gönlü razı idi. Olayı duyunca sevinmemiş, aksine bu yaptıklarından dolayı onları kınamış ve:

"Hüseyin'i öldürmeseydiler Iraklıların itâatından razıydım" demiştir.
Ayrıca şöyle demiştir:

"Allah İbn Mercâne'ye -Ubeydullah b. Ziyâd'a - lanet etsin, kendisiyle Hüseyin arasında bir akrabalık bağı olsaydı onu öldürmezdi".

O, bu sözleriyle Ubeydullah'a hakaret ederek nesebini söylemek istiyordu. Çünkü babası Ziyâd'ın soyu belli olmayıp Ebû Süfyân'a nisbet ediliyordu. Emevî ailesi ile Hâşim ailesi, ikisi de Abdimenâfoğulları'dır.

Rivayet edilir ki, Hz. Hüseyin'in eşyalarıyla yakınları Yezîd'e getirildiklerinde Yezîd'in evinde ağlama ve feryad sesleri yükselmiştir. Yezîd, Hz. Hüseyin'in yakınlarına iyi davranmış ve onlara değer vermiştir. Oğlu Ali'yi de, kendisinin yanında veya Medine'ye gitmek arasında muhayyer bırakmış ancak o, Medine'ye gitmeyi tercih etmiştir. Dımaşk camisinde "Ali b. Hz. Hüseyin'in Zindanı" ismi verilen yerin aslı yoktur.

Bununla birlikte Yezîd, Hz. Hüseyin'i öldürenlere had uygulamamış; onları cezalandırmamıştır. Aksine saltanatını koruma endişesiyle Hz. Hüseyin'in taraftarlarını öldürtmüştür. Ayrıca Hz. Hüseyin'in öldürülmesi üzerine bâzı beyitler söylediği de nakledilir ki bunlar, sarih küfrü gerektiren sözlerdir. Şu beyitlerde olduğu gibi:

O yüklü develer göründüğünde ve o başlar Cirûn tepelerinde yükseldiğinde,
Karga öttü. İster öt ister ötme dedim, ben Peygamber'den alacağımı aldım.

Bu şiir tamamen küfürdür.

Kuşkusuz Yezîd hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür.

- Bir gruba göre o kâfirdir. Hattâ bunlar yalnız onu değil, babasını da, hattâ onunla beraber Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Muhacirlerle Ensâr'ın büyük çoğunluğunu tekfir ederler ki, bunlar Allah'ın en cahil ve sapık kullarından Râfızîlerdir. İnsanlar arasında Allah'a, Resûlü'ne, sahabe ve yakınlarına en çok iftira edenler onlardır. Yezîd hakkındaki yalanları, Ebû Bekir, Ömer ve Osman'a yalanları gibidir. Hattâ Yezîd hakkındaki yalanları daha ehvendir.[/COLOR]

Bir gruba göre o, hidâyet imamlarından, âdil halifelerden ve sâlih mü'minlerdendir. Hattâ bâzıları onun sahâbî olduğunu söylerken bâzıları da Peygamber olduğunu iddia etmektedir. Bu da cehalet ve sapıklığın bir eseridir.

Aksine o, müslümanların sultanlarından biridir; iyilikleri de vardır kötülükleri de. Onun hakkında söylenecek söz, diğer sultanlar hakkında söylenenlerin aynısıdır. İbn Teymiyye Külliyatı: 4

“İftira atan, eğer pişman olur ve tevbe ederse fasıklık vasfını üzerinden kaldırmış olur.” (Ahkam Tefsiri 2, 107, M.Ali Essabuni)

Artık bundan sonra kim yalan söyleyerek Allah'a iftira atarsa... İşte onlar zalimlerin ta kendileridir./ Ali İmran: 94 -

enes 29 Kasım 2013 14:01

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
O halde Emevilerin yazılı anayasısını gösterelim.

Emevi devletinin anayasası Kuran ve sünnettir.Gördünümüz mü nasıl delillendirdik Aynı hasasiyeti sizdende bekliyorum.

uyarıcı dan.


delillendirdi ya bak al sana delil m20m20m20m20m20m20m20m20m20m20

Uyarıcı 29 Kasım 2013 16:00

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
O halde Emevilerin yazılı anayasısını gösterelim.
Eneseten-alıntı yapılmıştır.

Bu cümle aynı şunu demeye benzemektedir. O halde Peygamberin kurduğu devletin yazılı anayasasını gösterelim.

Siz bu cümleleri kurmadan evvel zahmet edip Kurandan Sünnetten üçbeş satır okuyup öyle alay etseydiniz olmazmıydı.Cehaletin bu kadarınada pes doğrusu.

Bana şu ayeti hatırlattınız.


(Herşey) Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, sanki kendileri, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle hak konusunda tartışıp duruyorlardı.Enfal-6

Biz Emevi devletinin anayasası Kuran ve sünnet idi diyoruz birileride ısrarla bunun aksini söylüyor birileride kalkmış bununla alay ediyor.Ama doğru Kuran ve sünnetin ne olduğu hakkında bu kaide üzere kurulan devlet rejiminin ne olduğu hakkında malumat sahibi olunamadığı takdirde ortaya böylesi cehaletin çıkmasıda kaçınılmazdır.
Siz hiç kuran ve sünnet okumadınızmıki İslam devletinin kanun maddelerinin yazılı şeklini istiyorsunuz. Bu ne cahillik böyle.

Hayrettin karaman İslam devletinin kanunlarının nasıl olması gerektiğini bakın şöyle anlatıyor.

İslâm'da Hukuk Devleti:

İslâm amme hukûku ile ilgili klasik kaynaklarda "hukuk devleti" terimine rastlanmaz; ancak bu, İslâm'da hukuk devleti kavram ve ilkesinin bulunmadığını da göstermez.

Devletin bütün organları, kurum ve kuruluşları ile hukûka bağlı ve tâbî olduğunu ifade eden bu kavram, en kâmil mânâsıyla İslâm amme hukukunda söz konusu edilmiş, özellikle örnek çağlarda uygulamaya konmuştur.

Kaynaklarımızda bu kavram "halîfenin vasıfları, vazifeleri, ülü'l-emre itâatin şartları, Kitâb ve Sünnet nasslarının bağlayıcılığı, halîfenin azli, azil karşısında direnen halîfeye isyan..." gibi konularda ele alınmış ve işlenmiştir.

Diğer sistemler ısrarla devlet başkanının selâhiyetlerinden bahsederken İslâm amme hukukunda özellikle halîfenin vazifelerinden, sorumluluklarından (vâcibât) bahsolunmaktadır. Bunun da, incelendiği zaman, "icrâ" çerçevesine oturduğu görülmektedir. Kaynakların ortak tesbitlerine göre halîfenin vazifeleri şunlardır: Toplumu (ümmeti) temsilen amme menfâatini korumak, vatanın müdâfasını, İslâmî hükümlerin uygulanmasını, adâletin tevzîini, vergilerin toplanıp mahalline sarfedilmesini, amme hizmetlerinin gerektirdiği vasıf ve sayıda görevliyi tayin ederek halka hizmet etmelerini sağlamaktır.

İslâm'da vazife ve selâhiyetler birer emânet olarak kabûl edilmiş, herkesin idaresi altında bulunan kimselere nisbetle bir çobanın sürüsünden sorumlu olduğu gibi sorumluluk taşıdığı, bu bakımdan "devlet başkanı, aile reisi, kadın, çocuk, işveren, işçi" arasında fark bulunmadığı bizzat Rasûlullah (s.a.v.) tarafından ifade buyurulmuştur.

48. Buhârî, Cum'a, 11, Vasâyâ, 9; Müslim, İmârah, 20.

İslâm amme hukûku yazarlarından İbn Teymiyye, devlet başkanının vazife tevzî ederken ehliyet ve liyâkate riâyet mecbûriyetinden bahsettikten sonra şu satırlara yer vermektedir
Kur'ân-ı Kerîm'de pek çok âyet, Rasûlullah (s.a.v.) da dahil olmak üzere bütün hüküm ve idare edenlerin, Allah'ın gönderdiği ve koyduğu hükümler (kanun) ile hükmetmek mecbûriyetinde olduklarını açık ve kesin bir şekilde ifade etmektedir.
es-Siyâsetü'ş-şer'iyye, Bombay, 1306, s. 4.


A'râf: 7/3; Enfâl: 6/106; Bakara: 2/213; Mâide: 5/44-47.

Bir huzur ve nizâm dîni olan İslâm Allah ve Rasûlü (s.a.v.) yanında ülü'l-emre (yöneticilere) de itâat edilmesini emretmektedir. Nisâ: 4/59.

Buhârî, Ahkâm, 4, Cihâd, 108; Müslim, İmârah, 38; Ebû Dâvûd, Cihâd, 87.

Uygulamalı Bazı Örnekler:

Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Allah'tan vahiy yoluyla alıp tebliğ ettiği Kur'ân-ı Kerîm'in hükümlerini, bir kanun olarak kendisine, ailesine ve ümmetine uygulamış, gerektiğinde külfetin ve fedâkârlığın en büyüğünü kendisi yüklenmiş, hiçbir tasarrufunda hukuktan ve adâletten sapmamıştır.

Mekke fethi sırasında, Kureyş'in Mahzûm koluna mensup bir kadın hırsızlık yapmış, kabîle bunun cezalandırılmasını şerefleri için bir leke sayarak, Hz. Peygamber'in çok sevdiği Üsâme b. Zeyd'i aracı kılmışlar, cezanın uygulanmamasını istemişlerdi. Allah Rasûlü (s.a.v.) Üsâme'ye hitâben "Allah'ın koyduğu bir cezâyı uygulamayayım mı istiyorsun?" diye serzenişte bulunmuş, sonra halkı toplayarak şöyle demiştir: "Sizden öncekilerin mahvolup gitmelerine sebep şudur ki, içlerinden asâlet sahibi birisi hırsızlık ederse ona dokunmaz, serbest bırakırlardı, zayıf birisi hırsızlık ederse onu cezâlandırırlardı; Allah'a yemin ederim ki, kızım Fâtıma hırsızlık yapsaydı onu da aynı şekilde cezâlandırırdım!" Buhârî, Hudûd, 12.

İlk halîfe Ebû Bekr (r.a.), başkan seçildikten sonra halka şu hitâbede bulunmuştur: "Ey insanlar! En hayırlınız olmadığım hâlde başkanınız oldum; iyi yaparsam bana yardım edin, kötü yaparsam beni düzeltin. Doğruluk emânet, yalan hiyânettir. Zayıf olanınız, başkasından onun hakkını alıncaya kadar benim nezdimde güçlüdür; güçlü olanınız da, başkasının hakkını ondan alıncaya kadar benim nazarımda zayıftır... Ben Allah'a (kanuna, hukuka) itâat ettiğim müddetçe siz de bana itâat edin, ben Allah'a itâatten ayrıldığım zaman bana itâat size borç değildir..." Süyûtî, Târihu'l-hulefâ, s. 69.

Hz. Ömer de bu mealde bir konuşma yaparken cemâatten birisi doğrularak "Sen hukuktan ve doğruluktan saparsan seni şu kılıçla yola getiririz" demiş; Hz. Ömer bu davranış karşısında Allah'a şükretmiştir.


Büyük muhaddis Buhârî, kitabının el-İ'tisâm bölümünde Allah Rasûlü'nün (s.a.v.) ve onun örnek halîfelerinin istibdâda sapmadıklarını, hukuktan ayrılmadıklarını, yönetimlerini devamlı olarak danışma yoluyla yürüttüklerini örnekleri ile ortaya koyduktan sonra şu cümleye yer vermektedir: "Hz. Peygamber'den (s.a.v.) sonra gelen devlet başkanları (imamlar), halk için en uygun ve kolay olan mübâhı bulup uygulamak üzere daima güvenilir âlimler ile istişarede bulunurlardı. Kitap ve Sünnet'in hükmü açıkça ortaya çıkınca, Allah Rasûlü'nün (s.a.v.) yoluna uyarak bu hükmü (kanunu, hukuku) harfiyyen uygular, asla başka yola sapmazlardı."

İslâm tarihinde zaman zaman, yöneticilerin, hukuk devleti prensibinden saptıkları, keyfî uygulamalar yaptıkları olmuşsa bunun kusurunu onlarda aramak, onlara ve denetimi ihmâl eden ulemâ ile halka yüklemek, İslâm'ı bu kusurdan tenzîh etmek insâf ve adâletin gereği olacaktır.

Hayrettin Karaman

Şimdi gördünümüz mü islam hükmü verilen bir devletin kanun maddelerini?

Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler. FURKÂN - 63

Bazı kimseler Hayrettin Karamanın şu son parafını anlamayacak kadar bir cehalet içerisindeler.

-İslâm tarihinde zaman zaman, yöneticilerin, hukuk devleti prensibinden saptıkları, keyfî uygulamalar yaptıkları olmuşsa bunun kusurunu onlarda aramak, onlara ve denetimi ihmâl eden ulemâ ile halka yüklemek, İslâm'ı bu kusurdan tenzîh etmek insâf ve adâletin gereği olacaktır.- Hayrettin Karaman

enes 29 Kasım 2013 17:34

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
arkadaş siz farkında değilsiniz(farkında iseniz daha vahim) muhatabınızı sürekli aşağılıyorsunuz.bilmezler cahiller okumazlar delilsizler...........ben bilirimler ben anlarımlar ben kavrarımlar ben alimlerimler.....

türkçemi bilmiyorsunuz,bilmediğinizi kamuflemi ediyorsunuz anlaşılmıyor.
sizle tartışanlar diyorlarki Emevi hanedanı bir kabile devletidir.kanunu nizamı yoktu.islam kanunları askıya alınmış sarhoş berduşler ile yönetilirdi.doğru söyleyen onları uyaran alimleri yok ediyorlardı.kendilerinin zalimliklerini islamsızlıklarını kanunsuzluklarını onaylayan kiralık belamları vardı.hoşttt diyen alimleri öldürür yada içeri atarlardı.
siz bana kuran kanunlarını anlatıyorsunuz.kuran kanunları konusunda mutehasıs olduğumu söylemiyorum ama yabancı da değilim.ezher universitesinde tefsir ana dalında yüksek lisans yapmış biriyim.doktorasını aldığım üç beş eserim var.karşındaki cahil olabilir ama sizin gibi alimlik taslamaz.bilmediklerimin cahiliyim demişti bir tartışmacı.bende öyleyım.
tekrar ediyorum ve buyuk puntolarla yazıyorum ki anlama gücünüz görsel olsun.
EMEVİ DEVLETİ İSLAM KANUNLARINI UYGULAMAZDI.KANUNSUZ BİR KANUNU VARDI.ÖZELLİKLE MUAVİYEDEN(ONUNDA BAZI ZALİMLİKLERİNE TARİH ŞAHİTTİR) SONRA ZİYAD YEZİT UBEYDULLAH HACCAC GİBİ ZALİMLERİN KANUNU İLE YÖNETİLİRDİ.

ALIN SİZE DELİL.SAYIN YÖNETİCİ VERMİŞ AMA GÖRMEMİŞSİNİZ.DELİL BU DEĞİLSE KÖSE SAKALIM MI ?
emevi iktidarı ZÜLME DAYALI bir kabile iktidarı idi.(buhari ahkam/2-darimi menakib/2)


Uyarıcı 30 Kasım 2013 14:57

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Sizi anlamaya çalıştıkça ve sizin bizi doğru şekilde anlmanızı kolaytıştırmaya çalıştıkça siz ısrarla konuları başka taraflara çekiyor ve bizi ısrarla alimlik yaptığımız şeklinde itham ediyorsunuz.Oysaki biz kendi Forumumuzda dahi alim olmadığımızı bilakis ilim talebesi olduğumuzu her yazdığımız makalemizin içerisinde muhakkak ki belirtiriz.Bunu tüm okuyucularımız bilir.

Burada sizin içerisine düştüğünüz handikap bizi bir hayli uğraştırmakta ve iddia eden taraf olduğunuz halde iddialarınızın asılsızlığını delillendiren tarafta biz olmaktayız.Yine ortaya asılsız bir iddia attınız yine aynı yolu takip ettiniz.Şimdi bize düşen Buhariden geçtiğini iddia ettiğiniz bölümü araştırmak sizlerin bu asılsız iddianızın asılsızlığını ortaya çıkarmakdır ancak buna şuan için vaktimiz müsait değildir. Bu takip ettiğiniz yol doğru bir yol mudur?

Medem ki sizin söylediklerinizi destekler mahiyette Buharide geçen deliller vardır o halde neden ilgili bölümleri buraya aktarmaktan aciz kalıyorsunuz.Bir arkadaşınız İbni Kesirden güyya delil getirmişti biz onu Allah’ın izniyle çürüttük.İbnul Esir ile ilgili ortaya iddia attınız oysaki elimize geçen bilgiye göre İbnul Esirde sizin iddialarınızın destekleyecek tek bir cümle dahi bulunmamaktdır.Buda bir iftira çıktı.

Buhari ve Darimi den güyya dediklerinize delil teşkil eden ibareler olduğunu iddia etmeniz dahi konulara ne kadar cahil olduğunuzun açık kanıtıdır.Siz doktor olabilirsiniz Hatta Profesörde olabilirsiniz ben nasıl sizin alanınıza girdiğimde cahil konumuna düşecek isem sizde bu konularda tam bir cehaletlik sergilemektesiniz.Bunu söylediğimizde bu neden hakaret veyahut kendimizi alim yerine koymak anlamına gelsinki.Sizde kabul ediyorsunuz ki insan konuların cahili olabilir.Bu demek değildirki bu kişi her konuda cahildir.Asla buna kastımız olmadı.Şimdi sizin şu cümlelerinize bakalım.

türkçemi bilmiyorsunuz,bilmediğinizi kamuflemi ediyorsunuz anlaşılmıyor.
sizle tartışanlar diyorlarki Emevi hanedanı bir kabile devletidir.Enesten


Bir yönetim biçimini müzakere ederken kişilerin bu yönetim biçimini nasıl idare ettikleri ile ilgili delil sunmak karşısındaki kişiyi tam manasıyla ahmak yerine koymak manasına gelir ki hamd olsun biz ahmak değiliz.İbni Teymiyye İbni Kesir ve daha sonra çaıklayacağımız bazı Alimlerin ve Hayrettin Karamanında dediği gibi bazı yöneticilerin yanlış uygulamaları veyahut zulümkar bir tutum içerisine girmeleri ne o yöneticlerin kafir oldukları anlamına gelir nede o yönetim biçiminin küfür olduğu anlamına gelir.Siz bunu bir türlü anlamaktan aciz kalıyorsunuz.

Gerek Emevi gerek Osmanlı gerek Abbasi devletinin küfür devleti olduğunu İslam şeriatiyle yönetilmediğini ispat etmezseniz ki edemiyorsunuz o halde sizi cehaletle suçlamamıza alınmamanız gerekmektedir.

Alimlere iftira atıyor şia kaynaklı bilgilerden hareketle meseleleri ortaya atıp ondan sonra küfürlerine hükm ediyorsunuz.Eğer siz şii iseniz o halde itikadinizı söyleyinki bizde ona göre sizinle müzakere edelim.İşte bu sebeple sizin asulud-din tanımınıza ihtiyaç duymaktayız.Çünkü bu tanım sizin itikadinizide aynı zamanda ortaya koyacak ve uslud-din hakkında daha rahat sizinle müzaklere etememizi sağlayacaktır.

Eğer siz şii değilseniz bana Kuran ve sünnete ilişkin bir tek delil yeterlidir eğer ortaya birtek delil dahi koyamıyorsanız ki şu ana kadar koymuş değilsiniz o hald Ehli Sünnet alimlerimizden birtek alimin bu üç devlete küfür devleti dediğine dair bir paraf getiriniz.

Bir devletin kabile devleti olmasının illeti küfür illeti olduğunu söylemek aslud-din (evet bu kavramı sık sık ortaya atıyorum çünkü bütün cehaletlik bu kavramın tanımını bilememekten kaynaklanmaktadır ) den ne kadar haberdar olduğumuzun açık kanıtıdır.

Bir kişinin veyahut bir devletin küfür illeti taşıdığını iddia etmek için küfür illetinin naslara dayalı manasının açık ve net olarak ortada gözükmesiyle mümkündür.Aksi takdirde dinde olmayan birşey icat etmişiz oluruz ki bununda adı dine karşı haddini aşmaktır.İslam din termolojinde buna verilen sıffat “Tağut”luktur.

Bundan dolayıdırki yukarıda sözlerini nakl ettiğimiz Hafız İbni Kesirinde dediği gibi Allah rasulune muhalefet etmek demektir.

Şimdi sizden Ehli sünnet alimlerimizden bir tek delil istiyorum.

Sözü geçen üç devletin darul küfür olduklarına dair delil getirin veyahut tevbe edin.Bir diğer iftiranızda şu idi bu devletlerin başında bulunan halifelere Kafir hükmünü verdiniz.Bu küfür hükmünün illetinide adam öldürmek içki içimek zulm etmek olarak ortaya koymaya çalıştınız.
Buradan da sizden iki tane konuyla ilgili delil bekliyorum.

1= Adam öldürmek, zina yapmak, zulm etmek şirkmidir? küfürmüdür ? Bu amllerin islam dinine göre karşılığı nedir? Bu amelleri işleyen nasıl hangi hükme göre dinden çıkar? Bunun illeti nedir?

2=Bu sözü geçen devletlerin Halifelerinin hangisini hangi ehli sünnet alimi tekfir etmiştir.Buna Yezid bin Muaviye dahil.


Buyrun söz sizin.Sizden rica ve istirham ediyorum ki böyle alim ismi kullanıp altınada yalandan bir dipnot yazmayınız.Bizim yaptığımız gibi ilgili bölümleri buraya nakil ediniz sizinle birlikte üstüne düşünelim.Varsa hatamız düzelelim yoksa hatamız sizleri düzletmeye çalışalım.Çünkü tüm bu iddiaları ortaya atan sizsiniz biz değil.Vesselam.


Bir hatırlatma:Tüm İslam ulemasına göre adam öldürmek Günahı kebir kabilindedir.Yani büyük günahlardandır .Bu amel ise kişiyi kafir yapmaz.Bunu inşaallah anlamışsınızdır abdulmelik bey.Çünkü siz ilk yazdığınız yazınızda büyük günah işlemenin kişiyi kafir yapmadığını dile getirdiniz daha sonra size ters düz sorular sorduğumuzdada günahı kebir olan amellerden misaller getirerek küfre hükm ettiniz.İnşaallah bu hatanız anlamışsınızdır.

Ali el-Sabuni Safvetü’t Tefasir adlı eserinde Nisa-Suresi 93.ayetin tefsirinde bu amele dair hükmün tüm ehli sünnet ve İbni Abbas –r.a- görüşü olduğunu şu cümlelerle ifade eder.

Kim, mü'min olduğunu biler¬ek kasdcn bir mü'mini Öldürürse onun cezası, içinde ebediyyen kalacağı ce¬hennemdir. Cumhura göre bu hüküm, mü'mini öldürmeyi helâl sayanlar içindir. Nitekim [COLOR="rgb(139, 0, 0)"]İbn Abbas da böyle söylemiştir. Çünkü öldürmeyi helal sayan katil kâfir olur.[/COLOR] O katil, Allah'ın hısımına uğrar, rahmetinden kovulur, âhirette de şiddetli azaba çarpılır. [Ali es-Sâbûnî,
Safvetü't-Tefâsîr

Çünkü adam öldürmek içki içmek zulm etmek aslud-dinden değildir.Bunu size anlatmaya çalışıyoruz fakat siz hala başka mecralarda dolaşıyorsunuz.Sizin delillerinizide bu şekilde bekliyoruz.

Uyarıcı 30 Kasım 2013 15:19

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
SAYIN UYARICI,siz bilgi ve delilden dem vurmuşsunuz,ki haklı tarafıızda çok,yalnız size bi sorum olacak,

Bu gün İran devleti de tıpkı,bundan önceki bahsettiğiniz devletler gibi anayasası Kuran,size göre o zaman İRAN İSLAM DEVLETİ MİDİR,EVETSE delil,değilse delil belirtir misiniz...Bilinmezden-

Soruma cevap vermediniz deyip serzenişte bulunmuşsunuz ancak şunu bilmelisinizki sorunuzu gözden filan kaçırmış değilim cevap niteliğinde olmadığını düşündüğümden dolayı cevap vermedim.İran devletinin Anayasasına Kuran hükmünü verdiğinize göre benden neye delil bulmamı istiyorsunuz?

Sizler ortaya iddialar atıyor sonrada bana bu iddialara delil bulmamı istiyorsunuz.

Bunun konumuzla alakası nedir?

Size göre İran devletinin anayasası Kuran ise bu sizin öngörünüzdür buna ne dememi bekliyorsunuz?

Bundan önce yazdığım yazımdaki sorularım isin içinde geçerlidir.İslam dinine bizlere kadar gelmesinde emek sahibi müçtehid alimlerimizden bu devletlerin küfür devletleri olduklarına kanıt getirin olsun bitsin.İslam dininde bir kaide vardır helal olana delil getirilmez haram olana delil getirilir.Bunu henüz çözememişseniz ben ne yapabilirim.

bilinmez 04 Aralık 2013 18:59

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 
Alıntı:

Uyarıcı Üyemizden Alıntı (Mesaj 303980)
SAYIN UYARICI,siz bilgi ve delilden dem vurmuşsunuz,ki haklı tarafıızda çok,yalnız size bi sorum olacak,

Bu gün İran devleti de tıpkı,bundan önceki bahsettiğiniz devletler gibi anayasası Kuran,size göre o zaman İRAN İSLAM DEVLETİ MİDİR,EVETSE delil,değilse delil belirtir misiniz...Bilinmezden-

Soruma cevap vermediniz deyip serzenişte bulunmuşsunuz ancak şunu bilmelisinizki sorunuzu gözden filan kaçırmış değilim cevap niteliğinde olmadığını düşündüğümden dolayı cevap vermedim.İran devletinin Anayasasına Kuran hükmünü verdiğinize göre benden neye delil bulmamı istiyorsunuz?

Sizler ortaya iddialar atıyor sonrada bana bu iddialara delil bulmamı istiyorsunuz.

Bunun konumuzla alakası nedir?

Size göre İran devletinin anayasası Kuran ise bu sizin öngörünüzdür buna ne dememi bekliyorsunuz?

Bundan önce yazdığım yazımdaki sorularım isin içinde geçerlidir.İslam dinine bizlere kadar gelmesinde emek sahibi müçtehid alimlerimizden bu devletlerin küfür devletleri olduklarına kanıt getirin olsun bitsin.İslam dininde bir kaide vardır helal olana delil getirilmez haram olana delil getirilir.Bunu henüz çözememişseniz ben ne yapabilirim.


Sayın UYARICI,bu devletler hakkında müçtehid olan ehli sünnet alimlerinin görüşü benimde görüşümdür,aksi olsaydı zaten ,aksini yazardım..

işte bakın siz halen kendiniz anlmak istediğiniz gibi anlamaya çalışıyorsunuz...

Uyarıcı 05 Aralık 2013 00:59

Cevap: GÜNCEL MANASIYLA[Lailahe illAllah] VE MANASI
 

Bismillahirrahmanirrahim

Şimdi Allah’ın izni ve keremiyle Asluddin ve Usuluddin nedir? Ve nelerden oluşur kısaca özetleye çalışıp kendimiz açısından bu konuyu kapatalım?

Aslud-dine ve Usulud-din kavramlarının tanımı ve hangi meselelerin bu kavramlara dahil olup olmadıklarının tespiti ancak bu kavramları bilmekle mümkündür.

O halde mesele hakkında hüküm çıkarılırken bu kavramların manalarına uygun haraket etmek mecburiyeti söz konusudur.

Önce Usul kelimesinin açıklamaya çalışalım.

Usul kavramı; Birşeyin aslının yani özünün çoğuludur.

Asıl ise lügat anlamında bir şeyin temeli en alt tabanı demektir.Misal olaral bir inaşşatın en alt katmanına “temel” denilmektedir.Bu söz o yapının aslını yani dayandığı şeyin merkezini ifade eder.

Bir başka misalde eski çağlarda oğullar babalarının ismiyle anılırlardı.Misalen Ammar bin Yasir yani Ammarın aslı kökü Yasir dir anlamında.

Araplarda yoğunluka kullanılan bu terim Kuran-i Kerim tarafından başka anlamlar yüklenmiş ve bu anlamlara İslam dinine göre şer-i mana olarak isimlendirilmiştir.


Kök (ASL) kelimesinin şer-i manası ise şer-i delildir.İşte bu sebeple şer-i delil asıl olarak kabul edilir.Dinde müzakere edilirken bu kaide üzere deliller sunulur hükümler bu kaide üzerinden önem ve ehemmiyet arz ederler.

Misalen; Namaz gibi bir ibadetin farz olduğundan söz ettiğimizde bu ibadetin asıllığından yani şer-i delilinden kelam etmiş oluruz.

"Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl..)Ankebut 45

Burada riayet edilecek yegane yol daha makbul olana uymak anlamındadır.

Misalen;Kuran ve sünnet Kıyas ve İcamının aslıdır.

Kaide Nedir;Bir şeyin emir edilmesi onun yerine ikame edilmesi gerekir,bir şeyin yasak edilmesi onun haram olduğunu gösterir.Bu İslam dininde bir kaidedir ve bu kaide tüm meselelerde asıldır.

Başka bir misalde şu olabilir;Eşyada asl olan helalliktir.Aksi ispat edilmeyene kadar o şey İslam şeriatine göre helallık anlamındadır.

Misalen Ekmek helaldir bunun mefhumu muhalifine bir delil olmadığı müddetçe bu nimet helaldir.Tüm nimetlerde bu bir kaidedir dolayısyla bu aslı olan helallık meselesinin aslıdır.

Bir şeyin harama yakın gözüküp Kuran ve sünnette hükmü belirtilmemiş ise bu şey haram hükmünde olan bir şey ile yakınlık derecesine göre benzerlik yapısına göre hükmü belirlenir.Bunada Kıyas denir.

Misalen;Bir şeyin haram olan içeçecek olup olmadığı Hamra kıyas yapılarak belirlenir.O halde hamr yasak olan içeceklerde asıl yani temeli oluşturur.

Bu misallar dahada çoğaltılabilinir.

Usulid-din bu temel kaideler gözetilerek dinde yol belirlemektir,yürümektir hüküm vermektir.Bu kaideler gözetilmeden hüküm vermek usulde hata yapmağa yol açmaktadır.

Şirk ve küfür olmayan bir ameli bu kaideleri gözetmeksizin büyük haram olan amellerle karıştırdığımızda aslud-dinde hata yapmış oluruz ki sizin içine düştüğünüz durumda budur.Bu sebeple ısrarla bu kavramları tanımlamanız gerektiğini ifade etmeye çalıştık.Yoksa sizi rencide etmek veyahut size üstünlük taslamak gibi bir gayemiz söz konusu değildir.Bundan Rahamnın rahmetine sığınıyoruz.

Kısaca bunları özetledikten sonra şimdi aslud-din tanımını açıklayabiliriz.

Aslud-din;Kerem sahibi olan Allah-ı tam manasıyla bilmek tüm ibadetleri ona yapmak ona ibadette ortak koşmamaktır.

Bu aslud-din kavramının birinci rüknudur.

İkinci rüknu ise şudur; Tağutu red etmektir.

Evet dinin aslı özü temeli budur bu tüm peygamberlerin ortak çağrısıdır.Tüm meseleler ancak bu kaide üzerinden hareketle hükme bağlanır.Şimdi ilgili ayetlere bakalım.

Nahl/36 (Andolsun, biz her ümmete: "Allah'a kulluk (İbadet)edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir peygamber gönderdik....) Ayrıca bakara 256

Bu ayette açıklandığı gibi gelmiş geçmiş tüm peygamberlerin ortak çağrısı Allah’a kulluk etmek ve tağutu red etmektir.İşte dinin aslı budur.

Seyhulislam Muhammed bin Abdülvehhab diyor ki:

Islam dininin aslı ve kaidesi iki önemli hususu ihtiva etmektedir.

Birincisi:

Tek olan, ortağı olmayan Allah'a (c.c.) ibadet edip insanları buna davet etmek, dostluğu velayeti bunun üzerine bina etmek, bunu terk edenle-
ri de red etmektir.

İkincisi:

Allah'a ibadet hususunda şirkten sakındırmak ve bu hususta sert davranmak; düşmanlığı bundan dolayı yapıp, onu (yani şirki) isleyenleri
red etmektir. Muhammed bin Abdülvehhab



Dinin aslında tefsilat ve tahsis olamayacağı gibi mazerette söz konusu olamaz.Ancak gerçek manada ikrah altında olmak müstesna.

Keremiyle bolluk veren Allah şöyle buyurmaktadır.


“Kalbi imanla dolu olduğu halde, inkara zorlanan hariç kim iman ettikten sonra Allah’ı inkar eder, kalbini inkara açık tutarsa Allah’ın gazabı onların üzerinedir. Bunlara büyük bir azab vardır.” (Nahl: 106)

Bu dinin aslında geçerli tek mazerettir.Yani aslud-dinde tahsis ancak bu ayetin belirtmiş olduğu durumun ortaya çıkmasıyla mümkündür.

Tahsis şu demektir.

Misalen bütün kafir kadınların müslüman erkeklere nikah akti haramdır.Ancak Maide/5 ayetiyle ehli kitap kadınları diğer gayri müslim olan kadınlardan tahsis yani istisna edilmiştir.

Meseleyi somutlaştıracak olursak eğer bir kişi kendisini İslam dinine ad ediyorsa bu kişinin küfrüne hükm edebilmek için öncelikle bu kişinin söz fiil ve inancının hangi alanında problem olduğunun tespiti yapılır.Eğer bu problem aslud-din ile ilgili ise bu kişi tekfir edilir.

Yani bu kişi Allah’tan başkasına ibadet kapsamında olan bir söz fiil ve inancı taşıyorsa bu kişinin tevhid inancına itibar edilmez.

Eğer bu kısımda bir sıkıntısı yok ise o halde tağutu tüm çeşitleriyle red edip etmediğine bakılır.Burada da bir sıkıntı söz konusu değilse bu kişinin küfrüne hükm etmek küfürdür.İşte sizin yaptığınızda budur.

Çünkü Rasulullah s.v.s şöyle buyurmuştur.

“Kim bir kardeşini yani bir müslümanı tekfir eder ve o kişide tekfiri gerektirecek bir inanç mevcut değilse bu küfür kendisine geri döner.

Dolayısıyla Muaviye ye ve oğluna küfür isnat edip bu küfrü açıklayamayanlar bu hadise göre kendileri kafir olmuşlardır.Bu Rasulullah s.v.s in hükmüdür benim değil.Anlam olarak verdiğim o hadis sahih bir hadistir Buharide ve diğer sahih kaynaklarımızda geçer.

Devlet meselesine gelince.Bir devletin anayasasında aslud-dini bozacak bir tek hüküm dahi olması o devletin darül şirk devleti olması için yeterlidir.Bu sebeple sizden naslara dayalı bir tek delil istedim.

Peki bir devletin darül küfür devleti olduğunun tespiti ne şekilde yapılır?

Din şeriat sahibinin Allah Teala hazretleri olduğunu bildirilmiştir.Şeriat yasa demek, kanun demek, hak demek, hukuk demektir.

Aslud-dinin birinci şartını açıklarken ne demiştik hatırlayalım.İbadetlerin tamamnı Allah a yapmak ona hiçbir şeyi eş koşmamak.

Peki şeriat yapmak yani kanun yapmak yani hukuk yapmak yani yasa yapmak ibadetmidir ki bu aslud-dinden sayılsın bunun delili nedir?

Bi diyoruz ki evet bu bir ibadettir.Delilimiz şu ayettdir.

Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.Yusuf-40


Ayeti kerimeden da anlaşıldığı gibi hüküm sadece Allah a aittir bunun aksini yapmak ayetin deyimiyle- O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir-

Görüldüğü gibi hükümde başkalarına pay belirleme yani şeriat hakkı verme başkasına ibadet etme anlamına gelmektedir.

İşte yine başa döndük ve o makalenin anlatmak istediği meseleye geldik dayandık.

O makale sahibi verdiği örneklerle bunu veyahut şunu yapmak aslud-dindendir ve tevhidi bozar demek istemektedir.Zaten bunun aksini söyleyen tek bir ehli sünnet alimi yoktur.Bu icma ile sabittir.Yani bu tür meseleler aslud-dendir.

İşte bu sebeple Ehli sünnet alimleri Muaviye ve oğlu Yezidi ve Muaviyenin kurmuş olduğu devleti tekfir etmemelerdir.Çünkü ne Muaviyede ne de oğlunda nede kurduğu tevlet anayasasında dinin aslını bozan şeyler sadır olmamıştır.

Hiçbir şer-i delile dayanmadan Allah raslunun s.v.s in güzide vahiy katibine karşı ağza alınmayacak hakaretlerde bulunan zevat ancak şiilerdir.Biz bu bu zevatların adice hayasızca düzmece tarihlerini yansıtan kitaplarını biliyoruz.Sizden ve okuyuculardan bu insanfız ve hayasız taiefeden onların eserlerinden etkilenmemenizi istirham ediyoruz.

Bu mülakatın başından bu yana bizimle tartışanlara hep şunu söyledik.Bizimle ehli sünnet alimlerinin kaynakları üzerinden gelmelisiniz dedik fakat tüm ricalarımıza rağmen bu arkadaşlar şia kaynaklarındaki batıl iddialarla söylediklerimiz çürütmeye çalıştılar.

Sonuç itibariyle eğer bir mesele hakkında örneğin Emevi veyahut Osmanlı devletleri ve Sultanları hakkında bir hüküm verilecekse bu Sultanların ve kurdukları devletlerin hükmü usulud-din yani bu kaide üzerinden yaklaşılması gerekir ve ortada belgelerin olması gerekir.

Biz abdulmelik beye dedikki Hz.Musa adam öldürmüştür eğer adam öldürmek dinin aslından olsaydı Hz.Musa a.s ın haşa dinden çıkması gerekirdi.

O bize şöyle cevap verdi. Hz.Musa a.s ın şeriatı farklıydı Nebi Muhammed a.s ın şeriatı farklıydı.Abdulmelik bey şimdi bu yaptığınız işmidir?

Aslud-din ayettede belirtildiği gibi tüm peygamberlerin ortak çağrısıdır.Hz.Ademden Nebi Muhammed a.s e kadar ve kıyamate kadarda bakidir.İnsanlar doğar yaşar ve eskirler ancak bu kaide eskimez kıyamete kadar devam eder.

Abdulmelik bey adam öldürmeyi aslud-din olarak hükme bağlamış sonrada Hz.Musayı bundan istisna etmiştir.Yani dinin aslını bozan bir meseleye tahisis getirmiştir.Böylesi bir anlayış Tevhidi bozar.

Abdulmelik bey aslud-dine dair bir meselede tahsis Kuran ve sünnette ikrah hariç zaten herhangi delil bulunmamaktadır o halde aslud-dinde tefsilat veyahut tahsiz olduğuna dair bana bir tek alim sözü getirebilir misiniz?

Açıklamaya çalıştığınız meselelerin dışında kalan dine dair tüm meseleler aslud-dinin esaslarındandırlar.Amentü buna dahil.

Farkındayım yazı çok uzun oldu.Ancak böylesi Tevhid akidesni doğrudan ilgilendiren meseleleri bir kaç cümleyle ifade etmek yeterli gelmemektedir.

Şimdi abdulmelik bey Serdar bey ve Enes bey i tenzih ederek diyoruzki Allah için zalimlerin tuzaklarına düşmeyin.Edepsizce hayasızca en güzide sahabilere saldıran bazı kendisini bilmezlerin boş keseden attıklarına değil aşağıya aktaracağım ehli sünnet alimlerimizin Muvaiye ve devleti hakkındaki şu sözlere kulak veriniz.

Bana cevap yazmak zorunda değilsiniz sadece vereceğim deliller üzerine tefekkür ediniz.Bunuda Allah için yapınız.

Şunu belirtmeden geçemeyeceğim böylesi bir meselenin içerisine düştüğümden dolayı kendimi bedbaht sayarım.Böylesi lisanı edebi hayası bırakın bir müslümana bir insana dahi yakıştaramadığım bir uslüple Allah Rasulunun vahiy katipliğini yapmış ve hadis nakl etmiş ve Nebi s.v.s in övgüsüne mazhar olmuş Hz.Muaviye ye ve dava arkadaşlarına bu hakaretlere şahit olduğumdan dolayı Rabbimin affına sığınıyorum.

Ki büyük sahabi ile onların milyonlarca hakiki müslüman olan muhibleri hakkında böyle bir lisan kullanmanın fezahatinden, mes'uliyetinden titrerim. Ne çare ki bazı kalblere düşüreceği tereddütleri izale etmek maksadiyle buna cevap vermek mecburiyetinde bulunuyoruz.

Muaviye bin Yezidle başlayalım Allahın izniyle.

-Bizans’a karşı harekete geçen İslam ordusu H.668 yılında harekete geçti. Kadıköy önlerine gelindikten sonra yardım istendi.

Bunun üzerine Yezid komutasında hazırlanan yardımcı kuvvetlerle birlikte Boğaz’ı geçip İstanbul kuşatıldı (669).

Yaz boyunca devam eden kuşatma, kışın yaklaşması üzerine kaldırıldı. Bu kuşatma sırasında aralarında Ebu Eyyüp El-Ensari’nin de bulunduğu bazı Sahabeler şehit düştü.

Kuşatma neticesinde, Bizans’ın vergi vermesi şartıyla barış yapıldı.-alıntı

Ebu Eyyüp El-Ensari’nin kabristanın İstanbul da olduğu bilinmektedir.

Ebu Eyyüp El-Ensari gibi güzide bir sahabi ve daha birçok sahabi Nebi s.v.s in dizi dibinde dini öğrenmiş fakat her ne hikmetse bazıları kadar

Muaviye bin Yezidin küfrünü tespit etmekten mahrum basiretsiz bilinçleri kapalı olmakla itham edilmektedirler.

Birileri bindörtyüzyıl sonra ortaya çıkmış ve bu meselede onlardan daha adil hüküm verdiklerini dile getirmektedirler.Allah sizleri ıslah etsin.

Muaviye hakkındaki bir isnad ise İmam Buhari gibi büyük bir muhadisin eserinden kaynak dipnotu verilerek karalanmak istenmiştir.

Hazreti Muaviyenin hakkında İmamı Buhari, Sahihi Buharisinde şunu nakl eder:

(ذكر معاوية بن ابى سفيان رضى الله تعالى عنهما)diye haklarında tarziyehan bulunuyor, onların Resuli Ekremden rivayetlerini naklederek onların sahabeyi kiramdan olduğunu göstermiş oluyor.

Sonra imam Büharinin bu tezkiyesi olmasa bile kendisinin nakl ettiği hadisi şerif, Hazreti Muaviyenin faziletini isbata, kadrini ilaya kafidir.

İmamı Buhari, Sahihi Buharisinde Resuli Ekremin amuca zadesi, Ashabı kiramın pek fakihi bulunan İbni Abbas hazretlerinden şöyle rivayet ediyor:

قيل لابن عباس هل لك فى اميرالمؤمنين معاوية فانه مااوتر الا بواحدة قال اصاب انه فقيه Ya'ni: İbni Abbas hazretlerinden soruluyor ki: Müminlerin emeri Muaviyeye ne dersin, o yatsı namazından sonra vitir namazını yalnız bir rek'at olarak kılıyordu?. İbni Abbas hazretleri de diyor ki: İsabet etmiş, o şüphe yok ki fakihdir.»alıntı

Şimdi soruyorum size bir muhaddis müslüman görmediği birinden hadis nakl eder mi? Bu hadis usulü açısından mümkün mü?Yine soruyorum size İbni Abbas gibi bir alim bir ilim deryası bir sahabi yalan konuşur mu? Muaviyeye övgüyle söz eden bu fakihlerin fakihi İbni Abbas r.a sizin kadar bilmiyormuydu? Ki kendisi Muaviye ile savaşmıştır.

Ne büyük şehadet! Bununla Hazreti Muaviyenin Emirül-mü'min olduğu ve büyük bir din alimi bulunduğu ibni Abbas Hazretleri tarafından itiraf edilmiş olmuyor mu?.
-Bunun içindir ki müctehidîni izamdan bazıları vitirin bir rek'at olduğuna kail bulunmuşlardır.
* Maahaza Aynî merhum da Hazreti Muaviyenin fazile¬tini kaydediyor, ayni sahifede şöyle diyor
: وفيه دلالة ايضاً على فضله من حيث انه صحب النبى صلى الله عليه وسلم

Ya'ni: Bunda da Hazreti Muaviyenin faziletine delâlet vardın Çünkü o, Nebiyyi Zişan Efendimize müsahib olmuştur [Aynî. c: 7. s: 664.].


İşte Aynî merhumun görüşü, işte onun kanaat ve şehadeti!

Velhasıl: Bir zatın sahabei kiramdan olması, onun için en büyük bir fazilet teşkil eder. Bunu inkâr etmek ise hiç bir müslümana yakışmaz.
Artık öyle muhterem bir zata, «büyük bağî, kocaman fâsık, zâlim, katil> demek gibi bir fazîhai lisaniyyeden Allaha sığınırım. Ashabi kirama dil uzatanların yarın âhırette Mahkemeyi Kübrayı İlâhiyyede nasıl cevab vereceklerini düşündükçe titrerim-
Alıntı

Delilleri sunmaya devam ediyoruz.

Diğer bir isnad ise İbnul Esir güyya Hz.Muaviye ve devletine dil uzatmıştır aleyhinde konuşmutur.
Bizim kannatimize göre buda bir iftiradır.Bizim ulaştığımız bilgilere göre İbni Şehnenin «Ravzatül'menazir» adındaki tarih kitabında şöyle bir rivayet var.

-Güya İmam Şafi-i tilmizlerinden Rabia gizlice demiş ki «sahabeden dördünün, Muaviye ile Amr ibnü'asın ve Mugire ile Ziyadın şehadetleri kabul olunmaz» [îbni Esir tarihinin kenarında c: 11. s: 133.].


İmam Şafi-i gibi bir müçtehidin böylesi hassas bir konuda kanaatini gizli tutup buna açıklamaması ona şahsına atılmış en büyük iftiradır.Muaviye hakkında onca hadisi bilmesine rağmen böyle birşeyi hemde gizli söylemiş olması ihtimal dahilinde bile değildir.

Şu kesin kes bilinmektedirki İmam Şafi-i mezhebinde kendisini küfre nisbet etmediği müddetçe bir müpdenin dahi şehadeti kabul edilmektedir.
-Şafiî fıkhına ait, pek mu'teber bir kitap olan «Minhacüttalibin» de (تقبل شهادة مبتدع لا نكفر " bu geçer.
Artık bir kısım ehli hevanın bile şehadetini kabul eden bir müctehid, ashabı kiramdan olan bir zatın şehadetinin kabul edilmezliğini söyleyebilir mi?

İmam Şafi-i Hz.Muaviyenin, Amrül binas r.a dan rivayet almış ve bunu kendi kitaplarında neşr etmiştir.alıntı

Hadis ilminde bir kaide de şudurki hadis ravisinin güvenilir olması ve müslüman olması gerekmektedir.Bu kadar iftirayada pes doğrusu diyor ve esefle bu anlayışı kınıyoruz.

Biz sahih kaynaklarımızda şunu biliyoruz ki İmam Şafi-i Haretlerine Sıffın hadisesi sorulmuş O büyük İmam (Allah Taalâ bizim ellerimizi onların kanlarına bulaşmaktan korumuştur, artık dillerimizi de onların kanlarına daldırmak istemeyiz demiştir.)

Bütün ehli sünnet alimlerinin beyanına göre Sıffın savaşında Hz.Ali haklı idi Muaviye ise İçatahıdında isabet edememiştir şeklindedir.Bu sebeple ne fasık nede zalim olarak hiçbir sahih kaynakta resm edilmemiştir.

-Hidayenin yüksek sarihi ibni Hümam, Fethül'kadirinde diyor ki:- «Hazreti Muaviye câir olduğu halde ondan tekallüdi kazanın caiz olması, Hazreti Muaviyenin evvelce, ya'ni: imam Ali zamanında kazi ta'yin etmiş olduğuna göredir. Hazreti Hasanın hilâfeti Hazreti Muaviyeye teslim ettikten sonra ise bu câiriyet iddiasına mahal kalmamıştır. Muaviye, sahabei kiramdan Ebüdderdayi Şama kazı ta'yin etmişti. Radıyallahü anhüma[Fethülkadir c: 5. s: 461.].-alıntı

Dahada alimlerden Muaviye hakkındaki sözlerini övgülerini aktarmaya devam edeceğiz ancak böylesi büyük bir sahabiyi ve büyük fakihi fasıklıkla zalimlikle itham etmek ve olmadık yalanlarla onu karalamak ve ömrümüzü yiyen iddialar ortaya atmak ilim namına bir bühtan bir hezimet değilmidir?

Amr bin As r.a da büyük bir sahabidir.
-Sahibi buharı şârihı Aynî merhum diyor ki: Amribnil'as, Kureyşin zâhidlerindendir. Resuli Ekremden otuz yedi hadisi şerif rivayet etmiştir. Bunlardan üçü sahihi buharîde münderiçtir. Mısır valisi iken 43 senei hicriyesinde yevmi fıtırda vefat etmiş, cenaze namazını oğlu Abdullah kıldırıp sonra da sâna Bayram namazını kıldırmıştır. Radıyallahü anhüma [Aynî c: 2. s: 190.].-alıntı

-«İmam Malik demiştir ki: Bir kimse, Resuli Ekrem Sallallâhü aleyhi veselleme haşa seb etse katlolunur, ashabına sebbetse te'dip edilir. Ebubekre, Ömere, Osmana, Muaviyeye, veya Amribnil Ase şetm etse bakılır: Eğer “bunlar dalâlette idiler” derse katlolunur, böyle demeksizin nasm muşatemesi kabilinden olarak şetm etmiş ise şiddetli surette tenkid edilir.»-

İmam Malikin beyanına göre Muaviye ve arkadaşları için bunlar delalettedirler denilse bu diyen kişinin katli vaciptir.Siz ne dediğinizi bir düşünün.

-Maahaza Hazreti Muavîye, bir hutbesinde şöyle dua etmişti: «Ya ilâhi!. Ben Yezidi görmüş olduğum faaliyetinden dolayı veliyyiaht tayin ettim, artık sen onu umduğuma kavuştur, kendisine muin ol. Eğer onu veliyyiaht tayin etmeye beni babanın evlâdına olan muhabbeti sevk etmiş, o da ta'yin ettiğim şey'e ehil bulunmamış ise ona kavuşmadan ruhunu kabzet»[Savaikı muhrike: 134.].alıntı

İbni Haldun şöyle demektedir.

Maahaza gerek Muaviye ve gerek eşrafı Beni Ümeyye, Yeziye hüsnü zan edip tanzimi umur müslimîne salâh ve liyakatine itikat ve azm ve hezmine vüsuk ve itimat ile ol süst ahdü peymanı veliyyiahd eyledi. Ve illa Hazreti Muaviye, zümrei kibarı Ashabı kiramdan olup kâtib-üssırrı vahyi rabbani ve ra¬kam nüvisi hitabı subhanî olmakla Yezit gibi faciri cairin fısk ve fesadı malûmı olduğu halde emaneti kübrayı hilâfeti ol ha¬ini mehine teslim etmek töhmetinden masunüssaha olduğu zahirdik [Mukaddimei ibni Haldun, c: 2. s: 21.].
Ehl-i sünnet Alimlerinin Muaviye (ra) Görüşleri İkinci binin müceddidi

imam-ı Rabbani diyor ki:

(Hazret-i Muaviye'nin yanılması, Resulullahın sohbeti bereketi ile, Veysel Karani'nin ve Ömer bin Abdülaziz'in doğru işlerinden daha hayırlı oldu. Bunun gibi, Amr ibni As'ın yanlış bir işi, o ikisinin şuurlu işinden daha üstün oldu.) [c.1, m.120]

Din-i İslamın en büyük âlimlerinden İbni Hacer-i Mekki hazretleri de buyuruyor ki:

(Şüphe yoktur ki, Hazret-i Muaviye Sahabe-i kiramın nesep itibariyle büyüklerindendir. Peygamber efendimize nesep ile ve nikah ile çok yakın ve mahremleridir. Server-i âlem, Onun hilm ve sehasını meth ve sena buyurdu. Onda İslamiyet, sohbet, nesep, nikahla akrabalık şerefleri toplanmıştır ki, bunların her biri, Cennette Resulullahın yanında bulunmaya sebep olan şereflerdir. Bunlara hilm ve ilim ve Halifelik şerefleri de katılınca, kalbinde az bir safa ve sıdkı ve salahı ve imanı ve izanı olan kimse için artık bu hususta fazla anlatmaya lüzum kalmaz.) [Sava'ik-ul-muhrika]

Ebu İdris el-Havlani anlatır:
Hazret-i Ömer, Umeyr İbnu Sad'ı Humus valiliğinden azledince yerine Muaviye'yi tayin etti. Halk, "Umeyri azledip Muaviye'yi mi tayin etti" diye mırıldandı. Umeyr; "Muaviye'yi hayırla yâd edin. Zira ben Resulullahın, (Allah2ım, onunla (insanlara) hidayetini ulaştır!) dediğini duydum dedi. (Tirmizi)

İbnu Meryem el-Ezdi anlatır:
Muaviye'nin yanına girmiştim. Bana, seni hangi rüzgar attı diyerek ziyaretimden memnuniyeti izhâr etti. Ben de, Resulullahtan işitmiş olduğum şu hadisi size hatırlatmayı düşündüm dedim:

(Allah kime Müslümanların işlerinden bir şeyler tevdi eder, o da onların ihtiyaçlarını, isteklerini, darlıklarını giderirse, kıyamet gününde Allah da onun ihtiyaç, istek ve darlıklarını giderir.) Râvi der ki, bunun üzerine Hazret-i Muaviye insanların ihtiyaçlarıyla ilgilenmek üzere görevliler tayin etti. (Tirmizi, Ebu Davud)

Âmir İbnu Sa'd babasından naklen anlatır:
Resulullah Beni Muaviye Mescidine girdi. Orada iki rekat namaz kıldı, biz de onunla beraber kıldık. Sonra uzun uzun dua etti. Sonra yanımıza döndü. Buyurdu ki:

(Rabbimden üç şey talep ettim. İkisini verdi, birini geri çevirdi: Rabbimden ümmetimi umumi bir kıtlıkla helak etmemesini talep ettim, bunu bana verdi. Ümmetimi suda boğulma suretiyle helak etmemesini diledim, bana bunu da verdi. Ümmetimin kendi aralarında savaşmamalarını da talep etmiştim, bu geri çevrildi.) [Müslim]

Resulullahın torunlarından seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:

(İmam-ı Ali şehid olunca, imam-ı Hasan müslüman kanı dökülmemesi ve rahat etmeleri için hilafeti bırakmak istedi. Muaviye'ye teslim eyledi. Onun emirlerine tâbi oldu. O günden itibaren Muaviye'nin hilafeti hak ve sahih oldu. Böylece, (Bu oğlum seyyiddir. Allahü teâlâ, onun ile, müminlerden, iki büyük fırka arasını bulur, barıştırır) hadis-i şerifinin manası meydana çıktı. Muaviye de, imam-ı Hasan'ın tâbi olması ile, dine uygun halife oldu. Böylece, müslümanlar arasındaki bütün anlaşmazlık sona erdi.) [Gunye]

Hazret-i Hasan, hilafeti kendi arzusu ile Hazret-i Muaviye'ye bıraktı. Onu halife olmaya layık görmeseydi, hilafeti bırakmazdı. Onunla harp ederdi. Hazret-i Hasan, layık olmayan birine hilafeti bıraktı, demek, Hazret-i Hasan'ı kötülemek olur. (H. S. Vesikaları)

Hadis imamlarından İbni Asakir bildiriyor ki:
Resulullah, Muaviye'ye, (Benden sonra, ümmetimin üzerine hakim olursun. O zaman, iyilere iyilik et, kötüleri de affet!) buyurdu.

Hazret-iAli, (Muaviye, hiç mağlup olmaz) hadis-i şerifini hatırlasaydım, Muaviye ile savaşmazdım buyurdu. İmam-ı Beyheki de diyor ki: Hazret-i Ali buyurdu ki, Resulullahtan işittim, (Ümmetimden bazıları, Eshabımı kötüleyecekler. Bunlar, Müslümanlıktan ayrılacaklardır) buyurdu. (Mevahib-i ledünniyye)

İmam-ı a'zam hazretleri, (Eshab-ı kiramın hepsini hayırla anarız) buyurdu. İmam-ı Şafii ve Ömer bin Abdülaziz de, Eshab-ı kiram arasındaki savaşlar hakkında (Allahü teâlâ, ellerimizi, bu kanlara bulaşmaktan koruduğu gibi, biz de, dilimizi tutup, bulaştırmayalım!) buyurdu. (M. Rabbani c.2, m.96)

İmam-ı Gazali

(Dinimizi bize ulaştıran Eshab-ı kiramdır. Onlardan birini kötülemek, dini yıkmak olur) buyurdu. İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki: Abdullah ibni Abbas buyuruyor ki: Cebrail aleyhisselam Peygamber efendimize geldi (Ya Resulallah! Muaviye'yi sana tavsiye ederim. Kur'an-ı kerimi yazdırmakta ona emniyet et, güven) dedi. Yine aynı sayfada yazıyor ki, Resul-i ekrem, bir gün mübarek zevcesi Ümm-i Habibe'nin odasına geldi. O esnada Hazret-i Muaviye başını, kız kardeşi Ümm-i Habibe'nin kucağına koymuş uyuyordu. Resul-i ekrem bu hâli görünce, (Ya Habibe! Kardeşini bu kadar çok mu seviyorsun?) buyurdu. O da evet deyince, Peygamberimiz buyurdu ki,(Onu Allah ve Resulü de seviyor.) [Tathir-ül-cenân s. 27]

İmam-ı Malik'in ictihadına göre, Hazret-i Muaviye dalalette idi diye kötüleyenin katline fetva verdiği birçok kitaplarda yazılıdır. (Mesela Eshab-ı Kiram, Ö. N. Bilmen s. 84)

Ebussuud Efendi, Muaviyeye lanet eden kimseye tazir-i beliğ ve hapis lazım olduğu fetvasını vermiştir.(488. Mesele sayfa 112)

Hazret-i Ali, Hazret-i Muaviye ve arkadaşları için, Onlar bizim kardeşimizdir, fasık ve kâfir değildirler' buyurdu. (Şerh-i Mekasıd)

İbni Teymiye bile, Hazret-i Muaviye'yi kötüleyenler hakkında kitap yazdı.

Ebussuud Efendi, Muaviye’ye lanet eden kimseye tazir-i beliğ ve hapis lazım olduğu fetvasını vermiştir. (488. Mesele sayfa 112)
Hazret-i Ali, Hazret-i Muaviye ve arkadaşları için, “Onlar bizim kardeşimizdir, fâsık ve kâfir değildirler” buyurdu. (Şerh-i Mekasıd)

İbni Abbas hazretleri, Muaviye bin Ebu Süfyan'ın bu anlattıklarını biz de biliyorduk buyurarak onu tasdik etmiştir. (Fedâilüs-Sahabe)

Server-i âlem namaz kıldırırken rükuda (semi Allahü limen hamideh) deyince, ilk safta bulunan Hazret-i Muaviye de, (Rabbena lekel-hamd) dedi. Böyle söylemesi, takdir ve tahsin buyurularak, bunu söylemek kıyamete kadar sünnet olarak kaldı. (Eshab-ı kiram)
Alıntı

Bu kadar delil sanırım şimdilik yeterlidir.Bir diğer zalim ve acımasızca iddia ise Muaviye bin Yezid hakkındaki iddiadır.Güyya Hz.Hüseyinin şehadet emrini Yezid vermiştir.Buna dair ehli sünnet alimlerimizin eselerindeki açıklamaları aktarıyoruz.

Hz.Hüseyin’in başı Küfe’ye getirildiği zaman Ubeydullah bin Ziyad elindeki asası ile Hüseynin ölmüş olan cesedinin dudaklarına vurdu.Orada bulunan ve başkaları dayanamayıp ona asasını çekmesini söylediler.Çünkü birçok defalar peygamberin öpmek üzere onun yüzüne eğildiğini gördüklerini söylediler.
Taberi k.z II.s.370

Biz ne bu şia kaynaklarına nede bu fırkaların itikadlerine itibar etmediğimizden dolayı bu bilgileri kabul etmiyor ve yalanlıyoruz.Bunu sizede tavsiye ediyoruz.Bu bilgilerin en sahih olanı ehli sünnet alimlerimizin eserlerinde geçer.

Ehli sünnet kaynaklarının hemen hepsi bu olayı şu şekilde anlatır.

Taberi ve de devamla şu bilgiler yer almaktadır.

Hz.Hüseyinin başı Şama getirildiği zaman Yezid Bin Muaviyenin buna çok üzüldüğünü gözlerinin yaşardığını ve o başı getirenlere “Hüseyinin başını getirmemiş olsaydınız bağlılığınızdan yine memnun kalırdım.Ben orada olsaydım onu af ederdim” demiş.
Şia kaynaklarının palavralarınında söyledikleri gibi o başı getirenlere hiçbir mükafat vermemiştir.--Ayrıca Yezid H.z Hüseyinin perişan bir şekilde getirilen ailesi ile birlikte ağlamış sonra onların bütün ihtiyaçlarını karşılayarak sağ salim Medineye varmalarını sağlamıştır.Taberi.

Ayrıca İbni Teymiyede bu olayı aynen bu şekilde nakl eder.

Hata yaptıysak bizdendir isabet ettiyesek RabbulAlemin-dendir.


SAAT: 00:25

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306