Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Şiirler ve Şairler

Konu Kimliği: Konu Sahibi karlofca61,Açılış Tarihi:  07 Aralık 2007 (13:34), Konuya Son Cevap : 14 Ağustos 2008 (14:09). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 07 Aralık 2007, 13:34   Mesaj No:1
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:karlofca61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 136
Üyelik T.: 11 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 115
Konular: 34
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Medine Gülü...

Medine Gülü...


Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi,
Hayalin gönlümün tepelerinde gezindi;
Bu bir serap olsa da hafakanlarım dindi..
Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi.

Keşke her an aşkınla oturup aşkınla kalksam,
Ruhlar gibi yükselip de ufkunda dolaşsam;
Bir yolunu bulup gönlünden içeri aksam..
Keşke her an aşkınla oturup aşkınla kalksam.

Anladım vaslına ermek için artık çok geç,
Hicranla yanan gönlüm durmadan inleyecek;
İnleyip en taze hislerle hep bekleyecek..
Anladım vaslına ermek için artık çok geç...


Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken adından,
Ne olur Sana ulaşmam için kanadından;
Bana bir tüy ver pervaz edeyim hep ardından..
Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken adından.

Ey kupkuru çölleri cennete çeviren gül;
Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül!
Vaktidir ağlayan gözlerimin içine gül!.
Ey kupkuru çölleri cennete çeviren gül!

Mecnûn gibi arkanda koşan kulun olayım,
Bir kor saç içime ocaklar gibi yanayım;
Sensiz geçen bu acı rüyadan uyanayım..
Mecnûn gibi arkanda koşan kulun olayım..

Aklım uzakta kaldığı günleri saymakta,
Ruhuma sisli-dumanlı bir kasvet yaymakta;
Göster çehreni ki güneş gurûba kaymakta..
Aklım uzakta kaldığı günleri saymakta...

Son demde hiç olmazsa gurûbum tulû olsun,
Gönlüm ufkunun en taze renkleriyle dolsun;
Her yanda tamburlar çalınsın; neyler duyulsun..
Ne olur hiç olmazsa gurûbum tulû olsun..!

Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi karlofca61 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Peygamberimiz s.a.v Hakaret edenin sonu........ Bilgi Dağarcığı Tuba_ 3 2345 09 Eylül 2008 13:48
Yaratıcı Bir Öğretmendir Allah(c.c) Mihrinaz 1 1895 13 Mart 2008 20:04
Ey Ağlamak........ Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler Beytül Ahzan 3 2134 13 Mart 2008 19:50
***Birinci Muradın Duası...** Dua Bölümü karlofca61 0 2286 04 Mart 2008 17:00
seccadenin feryadı Namaz-Abdest-Teyemmüm Kara Kartal 2 2004 25 Şubat 2008 11:55

Alt 14 Ağustos 2008, 14:09   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:TÜRKcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2609
Üyelik T.: 12 Temmuz 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:36
Mesaj: 550
Konular: 114
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Medine Gülü...


Medine'nin Gülü Şiirinin Tahlili
/
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


"Hazreti Rahmân, insanı yaratırken, onun özünü, iç enginliklerini, varlığı, varlığın perde arkasını ifade edebilme kabiliyetini de ona yükleyerek, öylece haricî vücut buuduna çıkarmıştır. (....) Biz hepimiz birer lisan, bu lisanların var oluş gayeleri de beyandır."1 diyen Kırık Mızrap şâiri, insanın dünyaya gözünü beyanla açtığını, beyanla yaşadığını, beyandan mahrum kaldığında da bir ölü olduğunu söyler.2 Ona göre, "Beyan, canlı cenazelere Hızır solukları, ebedî yaşamak isteyenlere de âb-ı hayattır.... Hep taze kalabilen ve her zaman renklerini koruyan bir güzeller güzeli varsa, o da beyandır. Beyanın yankılandığı yamaçlarda binlerce ceylan murâkabeye dalar, yeni gülşenlerin hülyalarıyla yaşar.. beyan mızrabı bilgi telleri üzerine kalkıp indikçe eşyâ semâa kalkar, hâdiseler ilâhî bir raksın "hay-huy"uyla inler.. beyanın aks-i sadâsıyla inleyen çöllerde bir değil, binlerce mecnun dolaşır.... Temelleri mânâ köklerimizle irtibatlı hülyalarımızı besleyen, büyüten, onlara ninni söyleyen, yükseltip onları göklerde seyahat ettiren, hatta onlara nâmütenâhînin menfezlerini gösteren ufuklu, seviyeli, kıvamında bir beyan; duygularımıza miraç yaptırıyor gibi yer yer bizi semânın derinliklerine götürür, bizlere mekan-üstü âlemlerde tahtlar kurar ve gönüllerimizde, endişeli bir sessizlik içinde bulunan ebediyet arzularımıza cevaplar verir; duygularımızı ifadesi imkânsız hissî zenginliklere ulaştırır; ruhlarımızı cismaniyet eb’âdına sığmayan derinliklerde dolaştırır ve bize varlığın güftesiz bestelerinden ne mûsıkîler, ne mûsıkîler dinletir!3


Cenâb-ı Hak, o mübarek topraklara yüzümü sürmeyi nasip ettiği zaman, bana Allah Resulü’nün köyü öyle parlak, öyle parlak geldi ve orada bulunmaktan öyle rûhânî bir haz ald›m ki, eğer o anda, farz-ı muhal cennetin bütün kapılar›ndan davet edilseydim, inanın hiçbirine gitmez, orada kalmayı tercih ederdim.


En tesirli beyan türlerinden biri olan "Şiir, kâinatın ruhunda saklı bulunan güzellik ve tenâsübün, varlığın çehresindeki tebessüm ve dil-rübâ keyfiyetin, şiire açık ruhlarda bir nağme hâline gelmesidir."4 Öyle ki "Şiir, hâlihazırı aydınlatan bir şule, ilerilere ışıklar salan bir projektör ve öteler kaynaklı bir aşk ve heyecan bestesidir."5 Şiir, "Şâirlere ait bir kısım solmayan çiçekler ve bu çiçeklerin çevreye saldıkları kokular."6 demektir.

Kırık Mızrap, işte böyle bir "Beyanname"dir. Bu beyannamenin mürekkebi muhabbet, mührü de hasrettir. Bu mührü açacak olan da vuslattır. Bu beyannamenin bulup buldurmak istediği de Medine’nin Gülü Sonsuz Nur’dur. Çünkü "Biz hemen hepimiz, körkütük yaşadığımız şu âlemde Rabbimiz’i O’nunla tanıdık. Sağanak sağanak başımızdan aşağı dökülen nimetleri O’nun basiretlerimize saçtığı nurlar sayesinde duyup hissettik. Nimete minnet ve şükran duygusunu; ihsan, hamd ü senâ düşüncesini O’ndan öğrendik. O’nun sunduğu mesajlarla Yaratan ve yaratılan arasındaki ilişkileri, kul ve Mâbud münasebetlerini, Yaratan’ın ululuğuna ve bizim kulluğumuza yaraşır şekilde duyup anlayabildik.



Medine’nin Gülü

Anladım yine her şey yâdımdan silindi
Hayalin gönlümün tepelerinde gezindi
Bu bir serap olsa da hafakanlarım dindi
Andım yine Seni her şey yadımdan silindi

Anlasam vuslata ne zaman ferman gelecek
Hicranla yanan gönlüm durmadan inleyecek
İnleyip en taze hislerle hep bekleyecek
Anlasam vuslata ne zaman ferman gelecek

Keşke hep aşkınla oturup aşkınla kalksam
Ruhlar gibi yükselip de ufkunda dolaşsam
Bir yolunu bulup gönlünden içeri aksam
Keşke hep aşkınla oturup aşkınla kalksam
Kalbim bir güvercin gibi titrerken adından

Ey kupkuru çölleri cennete çeviren Gül
Gel o o bayıltan renklerinle gönlüme dökül
Vaktidir ağlayan gözlerimi içine gül
Ey kupkuru çölleri Cennet’e çeviren Gül


Mecnun gibi arkanda koşan kulun olayım
Bir kor saç içime ocaklar gibi yanayım
Sensiz geçen bu acı rüyadan kurtulayım
Mecnun gibi arkanda koşan kulun olayım

Son demde hiç olmazsa gurubum tulû olsun
Gönlün ufkunun en taze renkleriyle dolsun
Her yanda tamburlar çalınsın neyler duyulsun
Ne olur hiç olmazsa gurubum tulû olsun

Aklım uzakta kaldığı günleri saymakta
Ruhuma sisli – dumanlı bir kasvet yaymakta
Göster çehreni ki, Güneş guruba kaymakta
Aklım uzaklarda kaldığı günleri saymakta



O yeryüzüne ayak basmadan önce –ayağı başlarımızın tâcı- her tarafta ziyâ-zulmet iç içe, çirkin-güzel yan yana, gül dikene takılı, şeker kamışta saklı, arz semâya inat kapkaranlık, semâ ürperten korkunç bir boşluk, metafizik fiziğin dar mülâhazalarına bağlı, mânâ maddenin arkasında renksiz ve silik, ruh içi boş kuru bir unvan, gönül de cesedin gölgesindeydi. O’nun basiretlerimize çaldığı ziyâ ile, bütün eski dünya ve eski düşünceler bir bir yıkıldı.. zulmetler ışık karşısında bozgunlar yaşamaya başladı.. ve bir kere daha zimam, ruh ve mânânın eline geçti. O’nun, insan, varlık ve Allah adına ortaya koyduğu yorumlar sayesinde, kâinat, muhtevalı ve okunaklı bir kitaba dönüştü.. bir baştan bir başa bu koskoca âlem, bir meşher hâlini aldı.. eşyâ ve hâdiseler de âdeta birer bülbül kesildi.. Hakk’ı söyleyen, Hakk’a çağıran, Hakk’ın ibdâ ve inşâ destanlarını haykıran birer bülbül..."7 Bu bülbüller birer muhabbet fedaisi âşık, bu muhabbetin güzeller güzeli o yüce gönül de güneşlere taç giydiren kâinat gülzarının gül-i ra’nâsı, Sonsuz Nur, Hz. Muhammed aleyhisselâmdır. Medinemizin, gönlümüzün gülüdür.

"Şâirleri, varlık, varlık ötesi mânâ ve muhtevanın bülbülleri" sayan8 Kırık Mızrap şâiri, hakikî şiiri, "ilham ağaçlarının dallarında cennet çiçekleri gibi gelişen bir meyve" olarak görür. "Öyle bir meyve ki; meyveyi derenin niyet ve düşüncelerine göre, derilenlerin yerlerinde benzerleri oluşur. Derken, hep bir farklılaşma ve temâdî içinde bu büyü sürer gider. Öyle ki, şiir ağacına uzanan eller her defasında ondan bir şeyler koparır; koparır ama, koparılanlar hep misliyet çerçevesinde kalır.. evet, ne duyulup hissedilenlerde, ne de yeni tomurcuklarda ayniyet kat’iyen söz konusu değildir. Zira ona, gerçek rengini, tadını, şivesini duygular, düşünceler, niyetler, bakış zâviyeleri ve kültürler kazandırır. Evet, şiir, şuur ve idrak potalarında kaynatılan bir düşünce ve dil enstrümanlarıyla seslendirilen bir nağmedir ama, ona gerçek derinliğini kazandıran ve hakikî rengini veren, şâirin inanç, kanaat, kültür ve düşünce ufkudur. Potasında kaynaya kaynaya tam kıvama gelmiş bir söz; inanç, kanaat ve kültürle de kanatlanmışsa, artık o aşkınlaşmış ve rûhânîlerin muhaverelerindeki derinliğe ulaşarak bir hikmet çağlayanı hâline gelmiştir ki, uğradığı her yerde bir büyü tesiri icra eder.. ifade edeceği nükteyi yakalayıp da sesini yükselttiğinde, sözden anlayanların ruhlarında sur sesi gibi yankılanır."9
Kırık Mızrap şiirlerine bu mülâhazaların ışığında baktığımız zaman aynı ilham ağacının meyveleriyle karşılaşırız. Bölüm başlıkları, şiirlerin nasıl bir ruh ikliminde çiçeklendiğinin ipuçlarını verir: IŞIK ORDUSU, Sonsuz Nur’un sevdalılarının ruh ve emel kaynağını; SOLUKLAR, Işık Ordusu’nun hayat kaynağını; ZÜMRÜT TEPELER ve SOYUMUN ŞARKISI, ideal ufkunu; GÖLGELER, HİCRAN ve SİTEMLER ise fetret dönemi duygularını dile getirirler.

İkinci kitaptaki bölümler de benzer ruh atmosferini gösterir: RUH UFKU’ndan MEDİNE’NİN GÜLÜ’ne uzanırsanız bir HÜZÜN İKLİMİ’ne girer, orada Aşk’ı, ölü ruhlara diriliş üfleyen kaynağı bulursunuz. ZAMAN HELEZONU’nda gezerken de Kırık Mızrap’ın hicazkâr, hüzzâm ve hüseynî makamlarında yükselen nağmeleriyle titrer; aşkı, hicranı, vuslatı, inkisar ve sitemle birlikte daha çok ümidi soluklarsınız.

Kırık Mızrap şiirlerinin tamamının ilham kaynağını Sonsuz Nur; yani Medine’nin Gülü oluşturur.

Şâir, Sonsuz Nur kitabında, "Ne zaman Medine-i Münevvere’ye gitsem, O’nun kokusu beni o derece sarar ki, neredeyse bir adım ötede bizzat kendisine kavuşacak ve diriltici sesiyle ‘Merhaben, ehlen ve sehlen!’ dediğini işitecek gibi olurum."10

"Cenâb-ı Hak, o mübarek topraklara yüzümü sürmeyi nasip ettiği zaman, bana Allah Resulü’nün köyü öyle parlak, öyle parlak geldi ve orada bulunmaktan öyle rûhânî bir haz aldım ki, eğer o anda, farz-ı muhal cennetin bütün kapılarından davet edilseydim, inanın hiçbirine gitmez, orada kalmayı tercih ederdim."11 der.

MEDİNE’NİN GÜLÜ, "Kupkuru çölleri Cennet’e çeviren Gül"e bir davetiyedir. O Gül, yeniden bütün gönüllerde açarsa, psikolojik, sosyolojik ve tarihî diriliş gerçekleşir. Çünkü, "Gönlümün Gülü" şiirinde, "Seni görmek mü’minlerin en büyük rüyâsı, / Seni görense Hak nurudur Yâ Resûlallah!"12 diyen şâir, O’nsuz dirilişin olmayacağına inanır.

MEDİNE’NİN GÜLÜ, Kırık Mızrap-2’nin ikinci bölümünün adıdır.13 Bu bölümde "GÖNÜL SULTANIM"14 şiirinde, "Gözde nûrum, tende cânım, cânânım Efendim." der. DOĞ GÖNLÜMÜN İÇİNE15 şiirinde, "Doğ gönlümün içine, onu ney gibi inlet.!" derken, İNSANLIĞIN EFENDİSİ’nde16 "Gel vur mızrabını kalbimi söylet!" diye inler.

Medine’nin Gülü, ikinci bir "Seniyyet’ül-veda" türküsünün özlemiyle biter:

[SIZE=4]"Son demde hiç olmazsa gurûbum tulû olsun,
Gönlüm ufkunun en taze renkleriyle dolsun;
Her yanda tamburlar çalınsın; neyler duyulsun..
Ne olur, hiç olmazsa gurûbum tulû olsun..!"
17 der.

Zaten şâir, her gün bu davetini tazelemekten geri kalmaz. O, dilinden düşmeyen bir duadır. Çünkü, "...Melekut âleminin bahçeleri O’nun cemalinin çiçekleriyle güzeldir; ceberut âleminin havuzları O’nun nurlarının feyziyle dolup taşmaktadır."18 Çünkü O, Allah’ın nurlarının denizi, esrarının madeni, inayetinin gözdesi, hidayetinin güneşi, hazire-i kudsün nişanlı gözdesi, huzurundakilerin imamı, mahlûkatının en hayırlısı, en sevimlisi, kulu, habibi, resûlüdür.19 Esrar semasının güneşi, nurların mazharı, celal yörüngesinin merkezi ve cemal feleğinin kutbudur."20 Bu sırra ermeyen bir ruh ölü, bir toplum da cesetler yığınıdır. Bu gül’ün diriltici kokusuyla dolmak ve olmak isteyen ruhun, O Sonsuzluk Gülü’ne kilitlenmiş kalbin duası şöyle devam eder:

"Allah’ım, beni O’nun soyuna ilhak eyle, O’nun sahip olduğu şerefe beni lâyık kıl. O’nu bana öyle tanıt ki, bununla cehalet kanallarından kurtulup fazilet pınarlarından kana kana içeyim. Bana O’nun yolu üzerinde, inayetinle kuşatılmış olarak huzuruna doğru giden yolda yardım et." 21

"Yâ Rabbi! En büyük perdedâr olan Hz. Muhammed aleyhisselâmı ruhumun hayatı kıl. O’nun ruhunu hakikatimin sırrı eyle..."22

Sonsuz Nur eserinde, "Beş yaşından beri başını secdeye koyan ve O’nun boynu tasmalı, kapısının ‘kıtmir’i olduğunu söyleyen23 şâir, "İnsan sevdiğini, bildiği ölçüde severken, bilmediğinin de hep düşmanı olagelmiştir."24 diyerek O Gül’ü sözle, yazıyla; nazım ve nesirle tanıtmayı, sevdirmeyi hayatının gayesi görmektedir. O biricik Gül, "Hz. Muhammed Aleyhisselâm, sahâbe, tabiîn, tebe-i tabiîn ve onlardan sonra gelen, kıyamete kadar da gelecek olan en büyük insanlar, ruhlara nüfuz eden bütün sofî ve mistikler, evliyâ, asfiyâ, ebrâr ve mukarrebîn hepsi bir kefeye konulsa, yine o Gönüller Sultanı ve gözlerimizin ziyâsı ağır basacaktır. Çünkü varlık O’nun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır."25

MEDİNE’NİN GÜLÜ, Kalbin Zümrüt Tepeleri’nde, "İnsan-ı Kâmil"26 aynasında görülen Sonsuz Nur’dur ki bu da ayrı bir yazı konusudur; Kalbin Zümrüt Tepeleri’nde bestelenen Sonsuz Nur nağmeleri ise Kırık Mızrap’tır. Hicazkâr, hüzzâm ve daha çok da Hüseyni...

Medine’nin Gülü şâirini, böylesine kolu kanadı kırık, kalbi kafesinden fırlayıp gidecek bir güvercin gibi çırpındırıp duran duyguların merkez üssü, O’ndan miras kalan ruh, O’nun bıraktığı insanlık şuuru ve sorumluluğudur. İnsanlık, O Gül’e ulaştığı zaman, O Gül, insanlığın gönül bahçelerinde açtığı, ruh iklimine bir güneş gibi doğduğu zaman, kısaca insanlık O’nu anlayıp, O’na teslim olduğu zaman şâirin feryadı bitecek, vuslatı gelecek, gurubu tulû’ olacaktır.


Dipnotlar


1 Yağmur Dergisi; Yıl: 1, Sayı:1, 1998, M. Fethullah Gülen, Beyan, s. 6
2 A.g.e. s. 7
3 A.g.e. s. 8
4 Kırık Mızrap-1, M. Fethullah Gülen, Nil Yay., İstanbul 2000, s. 279
5 A.g.e. s. 280
6 A.g.e. s. 281
7 Yağmur Dergisi, Sayı: 11, M. Fethullah Gülen, Vilâdetin Çağrıştırdıkları, s. 4-5
8 Yağmur Dergisi, Sayı: 6, M. Fethullah Gülen, Dar Bir Açıdan Şiir, s. 7
9 A.g.e. s. 7
10 Sonsuz Nûr-1, M. Fethullah Gülen, Nil Yay., İzmir 2000, s. 6
11 A.g.e. s. 8-9
12 Kırık Mızrap-1, s. 76
13 A.g.e. s. 61
14 A.g.e. s. 65
15 A.g.e. s. 66
16 A.g.e. s. 68
17 A.g.e. s. 64
18 M. Fethullah Gülen, Mealli Dua Mecmuası, Işık Yay. 2001, İst. s. 237
19 A.g.e. s. 234-235
20 A.g.e. s. 235
21 A.g.e. s.237
22 A.g.e. s.238
23 Sonsuz Nur, Cilt 1, s. 7
24 A.g.e. s.8
25 A.g.e. s. 9
26 M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri-2, Nil Yayınları, İzmir-2001, s. 302
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
GÜLÜ İNCİTME GÖNÜL Nebevi Sevda Gönülden Dökülen Nağmeler 0 12 Aralık 2018 22:52
Gülü Reyhane 2013 enderhafızım İlahiler/Ezgiler 0 21 Ekim 2013 11:35
A.Önül Medine Gülü Fon Edit By Enderhafızım enderhafızım Fon Müzikleri 0 27 Ocak 2013 13:28
Gönül Gülü Peygamberim cıdde Hz.Muhammed(s.a.v) 1 08 Ekim 2009 16:16
Sen Kokmayan Gülü neyleyeyim KuM TaNeSi Hz.Muhammed(s.a.v) 1 21Haziran 2009 17:41

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.