Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Vasat/Kişisel (https://www.forum.medineweb.net/847-vasat-kisisel)
-   -   Şeytanın Hileleri (https://www.forum.medineweb.net/vasat-kisisel/38297-seytanin-hileleri.html)

Vasat 13 Ekim 2023 15:42

Şeytanın Hileleri
 
Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm.

Bismillahirrahmanirrahîm.

"Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya çağırır."

Fâtır Suresi 6. Ayet

Es selamu aleykum.

Şeytan hakkında bir çok ayet ve hadis vardır, ve ama bu konuya başlamak için ben bu ayeti seçtim. Şeytana uyanların sonunun ne olacağını biliyoruz, ayetin son kısmında. Şeytanın bizim düşmanımız olduğunu biliyoruz, ayetin ilk kısmında. Peki, aradaki "siz de onu düşman tutun" emrinin ne kadarımız farkında?

Öyle ya, düşmanlık dediğin çift taraflı olmalı. O bize düşman, biz ona; o bize saldıracak vee... biz de ona? Evet, biz de ona, biz de ona saldırmalıyız; düşmanlık dediğin böyle olur.

Peki, genel olarak böyle miyiz? Doğrusu gözlemlerime göre hiç öyle değiliz. En çok gördüğüm şey "şeytana uydum; şeytan unutturdu, kör olasıca şeytan fitledi" vb "kurban" sözleri. Evet, genellikle gördüğüm şey: "daima saldırı alan, daima kurban olan, daima hedef olan" zavallı insanoğlunun halleri. Ve ama, hani biz de onu düşman tutacaktık? Bu ona saldırmamızı gerekli kılar, değil mi?

Peki ama:

"Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır."

A’râf Suresi 27. Ayet

Düşman görünmüyor bile, nasıl saldıracağız? İmkansız gibi duruyor değil mi?

Ve ama aslında imkansız değil ve hatta cevap çok basit:

Gerek kendi nefsimizde, gerek "Allah'ın tüm kulları üzerinde" hakimiyet kurmasının önüne geçerek, "onu hedeflerinde başarısız kılarak, bunun için çalışarak" saldıracağız. Bunun yolları ise, onun başvurduğu hileleri bilmekle olur.

Ve her ne kadar "sadece bu giriş mesajı bile" bu konuda yeterli farkındalık kazandıracak olsa da, Allah izin verdikçe ilerleyen zamanlarda onun bilinen hilelerini de tek tek aktaracağım.

İnşaAllah devam edecek...

Vasat 13 Ekim 2023 16:15

İkinci mesajı çok geciktirmeden yazayım:

Şeytanın yegâne kozu, yukarıdaki ayette belirtildiği gibi "görünmez olmak"tır. Görünmezdir, evet; ve ama: fark edilmez değildir. Bizlerin başlıca suçu ise, onu fark etmeyi başaramamızdır. Ve ancak şunları bilirsek, bu hilesi "çok büyük oranda" derhal geçersiz olacaktır inşaAllah. (Neden "derhal olmasına dair" istisnalar var? Zamanla aktaracağım inşaAllah)

Şeytanın vesvese tohumlarını attığı yer kalptir. Ve kalp, aynı zamanda bizlerin kendi iç sesimizi duyduğumuz yerdir. Ve şeytan, işte görünmezlik sırrı: kendi sesi ile değil, bizim iç sesimizi taklit ederek konuşur. Bizimle benzer sestedir, ve biz onu kendi iç sesimiz sanırız. Misal "kalk şunun ağzının ortasına bir çak"; böyle kötü bir şeyi kendimiz düşündüğümüzü sanırız. Ve ama sadece şeytan vesvesesidir. Ve bu tür iç seslerin şeytandan olduğunu derhal anlamanın yolu:

"Kur'an ve Hadislerin emrinin dışında" ne varsa;

"Olumsuz, umutsuz, kötü olan" ne varsa Şeytandandır.

Bizim kendi iç sesimiz ise, eğer kalbi mühürlenenlerden değil isek (Allah muhafaza) daima iyiyi isteyen taraftır. Evet, insanın öz yaratılışı daima, istisnasız daima: iyiyi seçer. Nitekim bir hadisde Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her çocuk İslâm fıtratı üzere doğar.”

(Buhârî, Cenâiz, 92) buyurmuşlardır.

Bir diğer hadis:

“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hristiyan veya Mecusi yapar…”

[Buhari, Tefsir, (Rum) 2; Müslim, Kader, 22]

Ve bununla ilgili bir ayet de:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla*

"(Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler."

Rûm Suresi 30. Ayet

İşte, her insanın içinde eğriyi doğruyu seçme kabiliyetinde bir fıtrat/yaratılış vardır. Bu, "zihni engeli olmayan herkeste" sabittir. Ve bu kabiliyetin insanın elinden tamamen alınması ise, sadece kalplerinin mühürlenmesini gerektirecek şiddette bir günah (şirk/küfür) işlemeleri ile olur. Ve hatta şöyle diyeyim, 1 veya 2 kez değil, defalarca aynı şirk veya küfürde inat edenlerde olur. Bu: Allah'ın yarattığı tertemiz fıtrata, şeytana uyarak "devamlı ihanet etmeleri" sonucundadır. Rabbim bizleri onlardan olmaktan korusun.

Ve bu mesajda, şeytanı fark etmenin yolunu kısaca öğrenmiş olduk. Kalbinizden geçen düşüncelere dikkat edin:

Kur'an ve Sünnete (Sahih hadislere dayalı sünnet) uygun mu?

Allah'a ve O'nun "sabrımız ve çabamız neticesinde, gelecekte" bize nasip edeceklerine karşı umutlu mu?

Kur'an ve Sünnetin dışına çıkan, yolunu şaşırmıştır.

Allah'a ve vaadlerine karşı umudunu kaybeden de aynı şekilde. Nitekim bir ayette Rabbimiz şöyle buyurmakta :

"Ey Oğullarım! Gidin, Yusuf'u ve kardeşini arayın. Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; doğrusu kafirlerden başkası Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez."

*Yûsuf Suresi 87. Ayet

Görüldüğü üzere, konu dünyaya dair bile olsa, halimiz umut üzere olmalı. Ahirete dair umut ise, malumdur.* (*Elbette bu konuda korku da gerektir; bu konuda tam denge: korku ile umut arasında olmakta)

Bu tür konularda uyanık olun, daima "iyi olanı" seçin.

İnşaAllah devam edecek...

Vasat 13 Ekim 2023 16:51

Yukarıdaki mesajda ilk paragrafta "Neden "derhal olmasına dair" istisnalar var?" açıklayacağımı belirtmiştim. Ve işte nedeni:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla*

"Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir."

Nisâ Suresi 115. Ayet

İnsanlar, Allah'ın bizler için yazdığı sınavların hikmeti gereği: seçtikleri yol her ne ise, "o yolda sabit kalmak üzere" olumsuz yönde gelişim gösterirler. (Bu sabit kalma durumu "olumlu yönde" de, olumlu anlamda geçerlidir ama o başka konu) Seçtikleri her ne ise, ona inanmaya devam etmek üzere algıları kapatılır. Bu yolda günden güne kötüleşir: gözleri görse de kalp gözleri görmez, kulakları duysa da kalp kulakları duymaz, kısaca kalp anlamaz olur.

Allahu Teala bu durumu şu ayette şu şekilde açıklamaktadır:

"(Seni yalanlayanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur."

Hac Suresi 46. Ayet

Buna benzer başka ayetler de vardır, ve genel olarak anlıyoruz ki "kalp kör ve sağır olduktan sonra", "başta olan" gözün görmesinin, kulağın duymasının bir anlamı yoktur. Kalbin seçimi sonrasında beyin algılarını kapatır çünkü; ve dışarda başka insanların gördüğü hakikatleri onlar göremez olurlar.

Ve, bu işlenilen günahın büyüklüğüne, durumuna göre belli bir süre devam eder. Ne kadar süreceğini Allah bilir ve ama (kalbi mühürlenenlerden olmadığı sürece) tekrar algılarının açılacağı bir zaman "Allah'ın son nefese kadar fırsatlar tanıyacak olması; rahmeti" gereği söz konusu olacaktır.

Ve işte o bahsettiğim umut verici gün geldiğinde, kişi kalbi ile tekrar sorgulamaya başlayabilir. Ve sorgulaması neticesinde derhal iyi olanı fark edebilir. Ve ama, uzun süredir algıları kapalı olan beyin, kalbin yeni seçimine hemen ayak uyduramaz. Beyin geç değişir, geç dönüşür. Bu sebeple gerek iyiye doğru, gerek kötüye doğru kimse değişimin hızlı olacağını hiç sanmasın. Hidayet yavaş yavaş, dalâlet yavaş yavaş gelir. (Tekraren üst üste, üst üste yanlış seçim yapanların sonu: kalplerin mühürlemesidir; Allah muhafaza buyursun)

İnşaAllah devam edecek...

Vasat 13 Ekim 2023 17:18

Yukarıda her yeni doğanın İslam fıtratı üzerine doğduğunu dile getirmiştik. Ve ancak, insan yanlış seçimler sebebi ile zamanla bu fıtrattan az veya çok sapar. Yolun en başında sapmanın sebebi de, kurtuluşa dair ipucu da aşağıdaki sözde saklıdır:

İbnu'l Cevzi rahimehullah der ki:

"Şeytanın ilk hilesi insanı ilimden alıkoymasıdır. Çünkü ilim nurdur. Eğer nuru söndürürse onlara karanlıkta istediği gibi vurur."

{Telbisu'l İblis)

Evet, insan ilimden (Kur'an ve Sahih Hadislere dayalı; eğip bükmesiz, açıkça/net belli olan ilimden) ayrıldıkça sapar. Ve doğru yola yönelmesi de, yine aynı kapıdan olur. Kısaca insan doğru yoldan "ilim kapısından çıkarak" ayrılır; ve doğru yola "ilim kapısından girerek" kavuşur. İlim böyle bir öneme sahiptir işte ve bu sebeple olmalı ki:

“İlim talep etmek/öğrenmek her Müslümana farzdır.”

(İbn Mace, Mukaddime, 17).

Ve bu farziyetin önemine bakın ki, Allahu Teala "ilim aramızda tümden yok olmasın" diye önlem olarak bize bu emri buyurmakta:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla*

“Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir grup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar. ”

(Tevbe, 9/122)

İlim işte, bu şekilde korunmaya alınmıştır. Ve ancak, savaştan geri kalmaya mazeret olabilecek kadar önemli bu farziyet adına, insanlar onu elde etmede (ve doğru şekilde elde etmede) ne kadar gayret sahibi?

Topluma şöyle bir bakınca bu konuda maalesef durumumuz iç açıcı görünmüyor. Ve ama nasihatimiz akledenleredir: kimde bu konuda eksiklik var ise kendisi için onarsın, henüz imkanı var iken...

İnşaAllah devam edecek...

Mihrinaz 14 Ekim 2023 11:59

Hayırlı olsun konunuz. Bende müsaadenizle küçük bir katkı yapmak isterim. Malum şeytan her şekilde her yönden, her durumda önümüzü keseceğini bildiriyor. Allah ile aldatması, iyiliklerin önüne oturması, "ben sizi zorlanmadım siz beni seçtiniz (tamamen sizin tercihiniz)şimdi beni kınamayın" kaçışı kaypak şeytan tasvirini önümüze koyuyor. Şeytana uydum diyenler bunu kendilerini çek etmek için mi yoksa durumu Allah'a fatura etmek, sorumluluktan kaçmak için mi söylediklerine bir baksınlar.

Şeytan Cenabı Hakka şöyle diyor:

"Madem ki sen beni saptırdın, yemin olsun ki ben de senin dosdoğru yolunun üzerine onlar için pusu kuracağım" Araf suresi 16

Beni saptırdığın için bende senin kullarını saptıracağım diyor ve sapması gerekçesiyle faturayı Allah'a kesiyor.

Kur'an hem Hz Adem'in isyanına hem şeytanın isyanına yer verir. Her ikisi de isyan etmiştir. Ama Hz Adem isyanın sebebinin kendisi olduğunu, kendi yanlış tercihi olduğunu görmüş, kabul etmiştir. Tevbesi onu ademlikten/adamlığa yükseltmiş Ahseni takvim olmuştur. Şeytan bunu göremedi esfeli safilin oldu. Çünkü faturayı Allah'a kesti. Bugün de "kurban" rolünü seçip takdiriilahi "Allah'ın mutlak takdir ve gücü" diyerek sorunlarının sebebini Allah'a fatura edenler sorunlarına çözüm bulamazlar. Sadece suyun üstüne çıkarlar. Sorunun çözümü için o sorundaki insanın payını kabul etmek lazım. Takdiriilahi'yeyi yanlış yere yöneltip, sorunların kaynağını (haşa) Allah göstermek ve O'na fatura etmek şeytanın en büyük hilelerinden biridir. Kendi hata ve kusurlarımızı görmek, tevbe etmek, sorunlardaki payımızı kabul etmek Adem'liktir.

"Ey iman edenler! Siz, kendinizden sorumlusunuz. Eğer siz doğru yol üzerindeyseniz, sapan kimseler size zarar veremez. Dönüşünüz Allah'adır. Yaptığınız şeyleri size haber verecektir."
Maide suresi 105

Fi emanillah...

Vasat 14 Ekim 2023 15:50

Alıntı:

Mihrinaz Üyemizden Alıntı (Mesaj 443523)
Hayırlı olsun konunuz. Bende müsaadenizle küçük bir katkı yapmak isterim. Malum şeytan her şekilde her yönden, her durumda önümüzü keseceğini bildiriyor. Allah ile aldatması, iyiliklerin önüne oturması, "ben sizi zorlanmadım siz beni seçtiniz (tamamen sizin tercihiniz)şimdi beni kınamayın" kaçışı kaypak şeytan tasvirini önümüze koyuyor. Şeytana uydum diyenler bunu kendilerini çek etmek için mi yoksa durumu Allah'a fatura etmek, sorumluluktan kaçmak için mi söylediklerine bir baksınlar.

Şeytan Cenabı Hakka şöyle diyor:

"Madem ki sen beni saptırdın, yemin olsun ki ben de senin dosdoğru yolunun üzerine onlar için pusu kuracağım" Araf suresi 16

Beni saptırdığın için bende senin kullarını saptıracağım diyor ve sapması gerekçesiyle faturayı Allah'a kesiyor.

Kur'an hem Hz Adem'in isyanına hem şeytanın isyanına yer verir. Her ikisi de isyan etmiştir. Ama Hz Adem isyanın sebebinin kendisi olduğunu, kendi yanlış tercihi olduğunu görmüş, kabul etmiştir. Tevbesi onu ademlikten/adamlığa yükseltmiş Ahseni takvim olmuştur. Şeytan bunu göremedi esfeli safilin oldu. Çünkü faturayı Allah'a kesti. Bugün de "kurban" rolünü seçip takdiriilahi "Allah'ın mutlak takdir ve gücü" diyerek sorunlarının sebebini Allah'a fatura edenler sorunlarına çözüm bulamazlar. Sadece suyun üstüne çıkarlar. Sorunun çözümü için o sorundaki insanın payını kabul etmek lazım. Takdiriilahi'yeyi yanlış yere yöneltip, sorunların kaynağını (haşa) Allah göstermek ve O'na fatura etmek şeytanın en büyük hilelerinden biridir. Kendi hata ve kusurlarımızı görmek, tevbe etmek, sorunlardaki payımızı kabul etmek Adem'liktir.

"Ey iman edenler! Siz, kendinizden sorumlusunuz. Eğer siz doğru yol üzerindeyseniz, sapan kimseler size zarar veremez. Dönüşünüz Allah'adır. Yaptığınız şeyleri size haber verecektir."
Maide suresi 105

Fi emanillah...

Çok yerinde hatırlatmalarınız, desteğiniz için teşekkür ederim; Allah sizi hayırla mükafatlandırsın kardeşim.


SAAT: 12:16

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306