|  Durumu:     Medine No :  13055  Üyelik T.:
18 Aralık 2010  Arkadaşları:18 Cinsiyet:- Memleket:sivas Mesaj :
11.299Konular:
717  Beğenildi:9149 Beğendi:10945
 Takdirleri:31693 Takdir Et: 
	  Konu Bu  
				Üyemize Aittir! |   Örnek Anne 
   Örnek Anne Bir anne  sızlanıyordu: 
 "Bazen düşünüyorum da, çocuk bize verdiği mutluluk  karşısında 10, belki yüz misli sıkıntı veriyor. Öyleyse bu kadar sıkıntıya değer  mi?"
 
 Bir başkası şöyle dertleniyordu:
 
 "Bu çocuğu nasıl  büyüteceğim? Kendi hayatımı yaşamak yerine hep onunla meşgul olacağım. Onu,  zamanımı alan, hayatımın düzenini bozan, sosyal etkinliğimi zayıflatan bir engel  olarak görüyorum. O zaman keşke hiç anne olmasaydım, diyorum!"
 
 Evet,  annelik kolay değildir. Fakat her kadının fıtratında anne olmak ve evladını  bağrına basıp okşamak duygusu vardır. Bu sebepten annelik güzel bir  duygudur.
 
 Kolay olsaydı, Peygamberimiz:"Cennet anaların ayağı  altındadır." buyurmazdı...
 
 O hâlde annelik bir nimetse, külfet ister. Bir  mutluluksa, bedel ister. Hiçbir şey karşılıksız değildir.
 
 Çocuğunu  bağrına basmanın zevkine eren anne, elbette en büyük sıkıntıyı da çeker. Onu  eğitmek için maddeten ve manen yıpranır...
 
 Çocuklara harcadığımız zaman  asla israf değildir. Çünkü Peygamberimiz, insan öldükten sonra amel defterine  sevap yazdıran üç şeyden bahsediyor:
 
 Biri, insanların faydalanacağı ilmî  bir eser.
 
 İkincisi, insanların faydalanacakları yol, cami, çeşme gibi bir  şey.
 
 Üçüncüsü, arkasından kendisini hayır dua ile yâd ettirecek salih  evlat...
 
 Her annenin kitap yazacak, ilmi eser bırakacak zamanı ve imkanı  olmayabilir. Ama salih evlat yetiştirmek, elindedir.
 
 Anne, çocuğun  eğitimini bir ibadet kabul etmelidir. Onu, öldükten sonra amel defterine sevap  yağdıracak bir fabrika gibi görmeli. Ona yaptığı yatırımın ahirette sevap olarak  geri döneceğini düşünmeli...
 
 Bu zamanda çocukların salih evlat olmaları  için annelere çok iş düşüyor. Bir bahçıvan çok zahmet çeker. Ama ağaçlar meyveye  durduğu zaman yorgunluklarını unutur.
 
 Ayrıca çocuğu eğitirken "Cenab-ı  Hak kainattaki bütün mahlukatı Rab ismiyle terbiye ediyor, ben de çocuğumu o  ismin tecellisi olarak eğitiyorum." diye düşündüğü zaman, çocuğu eğitmek bir  ibadete dönüşür ve anneye ağır gelmez.
 
 Günümüzde fedakarlık duygusu  mahiyetini kaybetmiş. Fedakarlık, "ezilmek" ya da "enayilik" olarak algılanıyor.  Bazılarınca annelik "kölelik," ev hanımlığı "hizmetçilik" olarak görülüyor. Bu  yüzden çoğu anneler, kendilerini ispat etme yarışına girip, mutlaka çalışmak,  kariyer yapmak ya da sosyal bir etkinlikte bulunmak istiyorlar.
 
 Hatta  anneliği sıradan bir meslek bile saymıyorlar. Çocuğunun eğitimini alelade, basit  bir görev, bir angarya gibi görüyorlar.
 
 Hâlbuki bütün görevler insanı  mutlu etmek içindir. O hâlde en büyük görev, doğrudan doğruya insanı  yetiştirecek olan annelerin "annelik" görevidir. Bu görev dünyadaki bütün  görevlerden daha kutsaldır.
 
 Anneye kendi yaradılışı dışında ek görevler  icat edip asıl görevinden uzaklaştırmak, bugünkü bedbaht nesillerin ortaya  çıkmasına sebeptir. Çocuğun yetişmesindeki ihmalin yerini dolduracak hiçbir şey  yoktur..
 
 Çocuk ruhunu şefkat, merhamet ve sevgiyle yoğurmak gerek. Biri  eksik kalsa kıvamı eksik olur.
 
 Çiçeklerin bile sevgiyle daha çabuk  geliştiğini duydunuz mu? Anne çocuğuna sevgisini, ruhunu vermeli ki gelişip  olgunlaşsın. Çocukları ahirette bizi kurtaracak bir eser, bir sevap fabrikası  olarak görmeli ve onların her türlü zahmetine katlanmalıdır.
 
 Bediüzzaman  Hazretleri diyor ki:
 
 "Haneniz bir küçük medrese-i Nuriye, bir mekteb-i  irfan olsun ki, bu sünnet tam yerine gelsin... Sünnet-i seniyyenin bir meyvesi  olan çocuklar ahirette size şefaatçi olsunlar..
 
 Dünyada da iman dersini  alıp size hakikî evlat olsunlar... Yoksa bu 30 senede kısmen olduğu gibi o  çocuklara yalnız terbiye-i medeniye verilse, bir cihette o çocuklar dünyada  faydasız ve ahirette davacı olarak: 'Ne için imanımı kurtarmadınız?'  diyeceklerinden, peder ve valideleri mahzun etmek, sünnet-i seniyyenin hikmetine  münafi olur."
 
 |