Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Nisan 2008, 21:57   Mesaj No:2

Muhsin Arslan

 Medineweb Yazarı
Muhsin Arslan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Muhsin Arslan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1032
Üyelik T.: 23 Mart 2008
Arkadaşları:1
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Bitlis
Yaş:49
Mesaj: 90
Konular: 61
Beğenildi:67
Beğendi:0
Takdirleri:322
Takdir Et:
Standart Cvp: Zeyneplere, Zeynep olmaya çalışanlara ve Zeynep Olamayanlara...

Zeyneplerin Önderi Zeynep Gazali


Dünyadaki İslâmî faaliyetleri takip edenlerin tümü Zeyneb Gazalinin adını mutlaka duymuştur.

Birçoklarımız onun eserlerinden ve fikirlerinden istifade etmişizdir. Bu değerleri kadın önder 3 Ağustos 2005 Çarşamba günü 88 yaşında vefat etti.

Yüce Allahtan kendisine rahmet ve mağfiret diliyor İslâm âleminin başı sağolsun diyoruz. Zeyneb Muhammed el-Gazali el-Cubeyli 2 Ocak 1917 tarihinde Mısırın başkenti Kahirenin kuzeyinde yer alan Buheyre vilayetinin köylerinden birinde dünyaya geldi.

Babası el Ezher Üniversitesinin âlimlerindendi. Kızının yetişmesine ve İslâmî bir bilinç kazanmasına büyük önem veriyordu. Meşhur sahabe kadınlarından Nesibe bintu Kabı kendine örnek alması ve onun gibi fedakâr, gayretli biri olması için kızına çoğu zaman onun adıyla hitap ediyordu.

Zeyneb Gazali on yaşına geldiğinde babası vefat etti. O da annesi ve kardeşleriyle birlikte Kahireye göç etti. Büyük ağabeyi Muhammedin itiraz etmesine rağmen burada tahsilini devam ettirmek istedi. Annesi de kızının, büyük ağabeyinin sözünü dinlemesini istiyor, çünkü babasının vefatından sonra ağabeyinin himayesinde ve vesayetinde olduğunu düşünüyordu. Muhammed, Zeynebin köydeki tahsilinin ve babasından aldığı derslerin kendisi için yeterli olacağını düşünüyordu. Ancak ikinci ağabeyi Ali, kız kardeşinin okumasına taraftardı ve ona kitap alıyordu. Zeyneb sadece kitap okumakla yetinmedi ve 12 yaşına geldiği sırada bir gün caddeye çıkarak okul aramaya başladı. Bir kız okulu buldu ve müdürle görüşüp okula kabul edilmesini istedi.

Ağabeylerinin bu konudaki farklı tutumlarından da söz etti. Müdür onun pamuk tüccarı olarak meşhur dedesini ve Ezher âlimlerinden olan babasını tanıdı, çocuğun zekâsı da ilgisini çekti. Okumasına destek veren ağabeyi Alinin gelip kendisini okula yazdırmasını istedi. Bu hadiseden sonra birinci sınıftan okula başlayan Zeyneb iki ay sonra bir imtihanla ikinci sınıfa geçti.Bir yandan resmi okullarda tahsilini sürdüren Zeyneb Gazali bununla yetinmeyerek ayrıca dinî ilimlerde medrese âlimlerinden özel dersler aldı. Bunların içinde Ezherin ileri gelen âlimleri de vardı.Zeyneb Gazali liseyi bitirdiğinde Hudâ Şaravinin başkanlığındaki Kadınlar Birliğinin üç kız öğrenciyi Fransaya göndermek istediğini öğrendi ve bu ekibin içinde yer almak için müracaat etti. Bu müracaatında Hudâ Şaravîyle görüştü, o da kendisiyle yakından ilgilendi ve Fransaya gidecekler listesine aldı.

Bir ay sonra yola çıkılmadan hemen önce Zeyneb babasını rüyasında gördü. Kendisine Fransaya gitme Allah sana Mısırda daha hayırlı bir karşılık verecektir diyordu. Bu rüya üzerine özür dileyerek Fransaya gidemeyeceğini açıkladı. Onun böyle bir açıklamada bulunması Huda Şaravîyi şaşkına çevirdi. Çünkü ona büyük ümit bağlamıştı.

Zeyneb Gazali, Fransaya gitmemekle birlikte Kadınlar Birliği bünyesinde çalışmaya devam etti. Ancak teşkilattaki bazı kadınlar onun faaliyetine itiraz ediyorlardı çünkü konuşmaları çoğunlukla İslâmî bir içerik taşıyordu. Öte yandan üyesi olduğu kadın teşkilatı feminist ve Batı yanlısı görüşleriyle tanındığından Ezher âlimleri de böyle bir teşkilatın mensubu olan Zeyneb Gazalinin camilerde vaaz vermesine karşı çıkıyorlardı. Böyle iki itiraz arasında kalan bu genç hanım her şeye rağmen çalışmalarını sürdürdü ve Kadınlar Birliği üyesi birçok bayanı görüşleriyle etkiledi.Bir gün mutfakta yemek hazırladığı sırada gaz ocağı patladı ve Zeyneb ölümle burun buruna geldi. Bedeninin epey bir kısmı bu olayda yandı.

Mahrem yerlerine yabancıların bakacağı korkusuyla hastaneye gitmeyerek evinde tedavi görmeyi tercih etti. Bu sırada yeniden sağlığına kavuşması durumunda Kadınlar Birliğini bırakacağına dair adakta bulundu.


İşte bu hadise onun hayatında bir dönüm noktası gibi oldu. Hayatından büyük ölçüde ümit kesilen Zeyneb yeniden sağlığına kavuştu ve artık, ömrünün kalan kısmını sahabe kadınlarını örnek alan hanımlar yetiştirmek için adamış bir davetçi, dava önderi gibi çalışmaya başladı.1937de Müslüman Hanımlar Cemiyetini kurdu ve bu cemiyetin bünyesinde topluma bilinçli, duyarlı ve bilgili kadınlar kazandırmaya başladı.

Bu cemiyeti kurmasından bir yıl sonra Müslüman Kardeşler cemaatiyle irtibata geçti. Bu cemaatin kurucusu İmam Hasan Benna kendisine aralarına katılmasını ve Müslüman Bacılar bölümünün başkanlığını yapmasını teklif etti. Önce bu teklifi reddetti. Ancak 1948de bu cemaate katıldı. Sonraki yıllarda cemaat içinde oldukça önemli ve etkin roller üstlendi.Davet amaçlı çok sayıda konferans veren, kitap ve makale yazan, seyahat gerçekleştiren bu değerli hanım tarihe adını yazdırmış müstesna, örnek ve önder kadınlardan biriydi.
Yüce Allah mekânını cennet eylesin.
Alıntı ile Cevapla