Konu Başlıkları: sabır üç çeşittir
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26 Eylül 2012, 19:00   Mesaj No:1

aslıı

Medineweb Sadık Üyesi
aslıı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:aslıı isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15266
Üyelik T.: 13 Aralık 2011
Arkadaşları:18
Cinsiyet:
Yaş:30
Mesaj: 751
Konular: 119
Beğenildi:62
Beğendi:29
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart sabır üç çeşittir

sabır üç çeşittir

SABIR 3 ÇEŞİTTİR
”Muhakkak Allah sabredenler ile beraberdir”
Allah Teala bir kul ile beraber olursa, o kula birşey olur ...
mu?Hep başımıza gelen dertler Mevla Teala Hazretlerini unutmaktandır.bu da günahların başıdır.
Biraz da sabırdan bahsedelim:
Sabır acıya, zorluğa katlanmak, nefse ve bedene ağır gelen hallere telaş göstermeksizin mukavemet etmektir.
Allah’u Teala Hazretlerinin isimlerinden birisi de ”Sabur” ismi şerifidir.
Sabır güzel bir meziyettir. Her kimde sabır varsa onda ilahi kuvvetten bir tecelli kokusu vardır.
Sabır üç çeşittir:
1-İbadetlere devam etmede sabır
2-Günahlardan kaçınmada sabır
3-Bela ve musibetlere karşı sabır
Cenab-ı Hak ayeti kerimemizde özellikle sabrın kıymetine işaretle:
”Muhakkak Allah sabredenler ile beraberdir” buyuruyor.
Sabrın büyüklüğünden ve faziletinden dolayıdır ki Allah’u Teala Hazretleri sabredenlerin mükâfatını ölçüsüz kılarak şöyle buyurmuştur:
”Ancak sabredenlere mükâfatları hesapsız (ölçüsüz) olarak verilecektir.” (Zümer 10 dan)

Secde suresinin 24. ayet-i kerimesinde de Cenab-ı Hak Celle ve Ala Hazretleri, Tevrat ehlinin dini vazifelerinde ve düşmanlardan gelen eziyetler karşısında göstermiş oldukları sabırlarından dolayı onlardan, hidayet rehberleri olan imamlar vücuda getirdiğini beyan ediyor:
”Ve (O İsrailoğulları) sabrettikleri zaman onlardan rehberler kılmıştık ki bizim emrimizle doğru yola sevk ederlerdi. Ve ayetlerimize yakinen (şüphesiz) inanmışlardı.(Secde 24)

Sabır her işin başıdır. Sabredemeyen hiçbir kimse kendisinden bekleneni veremez. Mevla Teala Kuran-ı Kerim’in birçok yerinde bize sabır öğütlemektedir. Bunlardan bir tanesi de Lokman suresinde geçen şu ayeti kerimedir:
”Oğulcağızım! Namazı dosdoğru kıl ve iyilikle emret kötülükten nehyet. Ve sana (bu sebeple) isabet eden belaya sabret. Zira böyle yapmak muhakkak büyük insanların yaptığı işlerdendir.”(Lokman 17)

ŞEHİDLERİN MAKAMI

Şimdi sohbet ayetimize devam edelim:
”Ve Allah(-u Teala) Hazretlerinin yolunda öldürülenler hakkında ölüler demeyin. Bilakis (onlar) diridirler, fakat siz (onların hayatını) hissedemez, (anlayamaz) sınız.”

Bu ayeti kerime, Bedir muharebesindeki şehitler hakkında nazil olmuştur. Bu harpte ölen kimselerin arkasından:”Dünya nimetlerinden ve lezzetlerinden istifade edemez oldular” dediler. Cenab-ı Hak bu ayeti kerimeyi inzal buyurarak aslında onların diri olduğunu beyan etti.
Fakat bu diriliğin nasıl olduğu hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Selef-i Salihinin çokları bu hayatın ruh ve cesetle olduğu görüşüne gitmişler, ancak biz bunun şeklini bilemeyiz demişlerdir. Bazılarına göre ise, bu ayetin manası:”Onlar amellerinin sevabının kesilmemesi hususunda diriler gibidir, demektedir.
Çünkü onlar Mevla Teala Hazretlerinin dinine yardım yolunda öldürüldüler. Din dünya üzerine galip olduğu ve Allah-u Teala yolunda muharebe eden bir kişi bulunduğu müddetçe bunun sevabı onlara yazılmaktadır. Zira bu sünneti ilk olarak onlar başlatmışlardır.

Cabir İbn-i Abdullah (Radıyallahu Anh) ‘den rivayet ediliyor:

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün bana baktı ve:”Ey Cabir! Seni mahzun görüyorum”. buyurdular. Ben:”Ey Allah’ın Resulü babam şehid oldu. Arkasından borç ve kalabalık bir aile bıraktı” dedim.
Bunun üzerine Allah’ın Resulü ”Ya Cabir! Sana haber vereyim ki Allah hiç kimseyle perde arkasından olmaksızın konuşmamışken, babanla yüz yüze konuştu ve ona: İste benden vereyim buyurdu. Baban ”Ya Rabbi! Beni tekrar yaratta ikinci bir defa şehit olayım” dedi
Allah-u Teala Hazretleri:”Bu mümkün değil. Onlar bir daha dünyaya dönmezler emri benden sebkat etti (geçti).” buyurdu. Cevaba karşı baban:”Öyleyse ya Rabbi bunu arkamda kalanlara haber ver” Allah azze ve celle Hazretleri de ”bunu yaparım” buyurarak şu ayetleri inzal etti:

”Allah yolunda öldürülenleri ölüler zannetme. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında rızıklandırılırlar”(Ali imran 169)

”Ve onlar Allah’dan bir nimet ile bir fazl ile müminlerin mükâfatını Allah’ın elbette zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler”(Ali İmran 171)

Bu ayeti celilere şehitlerin ne kadar yüksek mertebelere ve sevinçli bir hayata nail olduklarını bizlere göstermektedir.

Nefahatül Üns kitabında İbni Farıd Hamevi Hazretlerinin oğlu Seyyid Kemalettin Muhammed’den şöyle bir olay nakledilir:
”Bir gün Mısır medreselerinden birine gittim. Medresenin kapısında yaşlı bir bakkal vardı. Gördüm ki abdest alıyor. Ama şeriat emirlerine göre düzenli bir şekilde değil. Önce kollarını yıkadı, sonra ayaklarını yıkadı, sonra başını meshetti sonrada yüzünü yıkadı. İçimden geçirdim ki: Bunca zamandır medrese kapısında bunca fakihler içinde daha bir abdest almasını öğrenememiş.
Bunun üzerine o yaşlı adam hemen bana bakıp şöyle dedi:”Ey Ömer sana olacak fetih hicazda Mekke’de olacaktır. Oraya git. Sana gelecek gönül açıklığı zamanı gelmiştir.”
O zaman anladım ki o adam, Allah’ın veli kullarındandır. O şekilde tertipsiz abdest alması da halini gizlemek içindir.
Hemen yanına gidip şöyle dedim: Ey seyyidi! Ben nerede, Mekke nerede! Nasıl gideyim, yolu da bilmiyorum. Hemen eli ile işaret edip şöyle dedi: İşte Mekke önünde. Bakıp Mekke’yi gördüm. Sonra Mekke’ye yöneldim. Mekke benim gözümden kaybolmadı. Fetih kapıları da bana açıldı. Tam 15 sene Mekke’de kaldım.5 vakit namaz için Harem-i Şerifte hazır oldum.
Bir gün o yaşlı bakkalın sesi kulağıma geldi -Ey Ömer Kahire’ye gel, ölümüme hazır ol!-Hemen acele oraya gittim. Baktım ölüm döşeğinde. Kendisine selam verdim. Selamımı aldı. Bana birkaç dinar verdi.-Bununla teçhizimi, tekfinimi, yaparsın dedi. Daha sonra tabutumu taşıyanlara bir dinar ver falan yede tabutumu bırak, orada bekle. Dağdan bir kimse inecek namazımı onunla kılarsın. Ondan sonra yüce hakkın emrini bekle.”
Vefat ettiği zaman vasiyetlerini yerine getirdim. Tabutunu dediği yere bıraktım. Gördüm ki dağdan bir kimse aşağı doğru iniyor. Geldi ve şöyle dedi:-Ey Ömer! ileri gel de namaz kılalım. Namazdan sonra büyük yaradılışlı bir kuş aşağı indi. Tabutu yutup diğer kuşlara karıştı. Hepsi tesbih ederek uçup gittiler. Bu hale çok şaşırdım.
O kimse dedi ki:-Ya Ömer işitmedin mi ”şehidlerin ruhları cennette istedikleri yerde uçarlar. Bunlar kılıç şehidleridir. Muhabbet şehidlerine gelince bunların cesetleri ve ruhları bir yeşil kuşun içindedir. Bu da onlardandır Ya Ömer”

İşte Allah yolunda, Allah’da fani olmak suretiyle ölenlerin mükâfatı budur. Allah yoluna canımızı feda etmeye bakalım. Din için mücadele etmekten çekinir, gerektiğinde canımızı vermekten korkarsak kâfirler bize galip olur.
Bir çoban, aslanların ve kurtların olduğu bir vadide sürünün başında uyursa, onun yerine aslanlar, kurtlar çobanlık eder. İşte biz bu uyuyan çoban gibi olduk. Allah (Celle Celaluhu) bizi uyandırsın.

Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
”Ey iman edenler size öyle bir kazanç göstereyim mi ki, sizi acıklı bir azabtan kurtarıversin.”(saf suresi:10)

Düşmanların bizim dinimize saldırmasından daha büyük bir azab-ı elim mi var? Çocuğun gözünün önünde namaz kılmaz. Bundan daha büyük azab-ı elim olur mu?

“Allah’a(celle Celaluhu) ve resulüne iman edip mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihat ederseniz. Bu sizin için daha hayırlıdır eğer bilirseniz.”(saf suresi:11)

Cihat, İslamın en üstün noktası olduğundan dolayı bu mertebeye ulaşanlar, dünyadaki cihat etme şan ve şereflerinin yanında cennete de en yüksek dereceleri elde edeceklerdir. Onlar her iki dünyada da yüce kişilerdir.

Eğer böyle yaparsanız ne olur biliyor musunuz?

“Allah(celle Celaluhu) günahlarınızı bağışlar ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere adn cennetlerindeki güzel ve hoş saraylara koyar. İşte bu en büyük kurtuluştur.”(Saf suresi:12)

“Başka (bir müjde daha ) var ki onu seveceksiniz. Allah’dan bir zafer ve yakın bir fetihtir. Ve müminlere müjdele”(Saf suresi:13)

Ya Rabbi! Okumasını, dinlemesini nasip ettiğin gibi tatbikini de nasip eyle. Bu nimetlere mazhar olmak en büyük saadettir.

Mevla Teala Hazretleri ders ayetlerimizde evvela sabır ve namazla kendisinden yardım istenilmesini tavsiye edip arkasından da fisebilillah muharebede şehid olan kimselerin bedenleri itibariyle ölüler iseler de, hakiki hayat itibariyle diri olduklarını buyurdu. Şimdi de sabredilmesi lazım gelen bazı bela ve musibetlerle, kullarını imtihan edeceğini beyan etmek üzere şöyle buyurdu:

“Vallahi elbette biz, sizi biraz (düşman) korku(su), biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden (yana) eksiltmekle imtihan edeceğiz. Ve (Ey Habibim!) sabredenleri çok müjdele.”

Yani Mevla buyuruyor ki: “Size imtihan eden kimsenin muamelesi gibi muamele edeceğim. Böylece sizin nasıl bir kul olduğunuz ortaya çıkacak.”

Sohbetler Kitabı
1. cilt 5. sohbet
__________________
‎''onlar sanıyorlar ki,
biz sussak mesele kalmayacak.
halbuki,biz sussak, tarih susmayacak..
tarih sussa, hakikat susmayacak........''
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi aslıı 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Birlik ve beraberlik ahlakımız Serbest Kürsü aslıı 0 1896 04 Mart 2014 00:22
Çocuk ve yalan Çocuk ve Aile Sağlığı aslıı 0 2192 04 Mart 2014 00:20
yeterlilik deneme sınavı Deneme Sınavlar/Paylaşımlar fatmabalci19 1 3703 15 Mart 2013 15:54
kur'an'da peygamber hanımlarına uyarılar Kur'ân-ı Kerim Genel aslıı 0 2559 14 Şubat 2013 10:48
miniklere sorduk <3<3 Hz.Muhammed(s.a.v) " İdiL Su " 1 2014 03 Şubat 2013 21:48