Konu Başlıkları: Beden Mülkünün Sultanı Ol!
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30Haziran 2008, 00:49   Mesaj No:1

medinelii

Medineweb Sadık Üyesi
medinelii - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:medinelii isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1808
Üyelik T.: 11 Mayıs 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:42
Mesaj: 657
Konular: 89
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Beden Mülkünün Sultanı Ol!

Beden Mülkünün Sultanı Ol!



Liderlik, bir bakıma başkalarının hayatına yön verebilme becerisidir. Böyle bir kimsenin en önemli vasfı, hiç şüphesiz öncelikle kendi hayatını organize etmede yani “Kişisel Organizasyon”unda başarılı olmasıdır. Zira kendini bile yönetmekten âciz kimselerin “Geliştiren ve Özgürleştiren Lider” olması düşünülemeyecektir.



“Kişisel Organizasyon”, hayatımızı anlamlı kılacak hedeflere ulaşmak için bize lütfedilen imkân ve yeteneklerimizin farkında olmak ve onları gereği gibi kullanıp planlı, verimli ve kaliteli bir hayat tarzını gerçekleştirmek demektir.



Verimli bir kişisel organizasyon için, bilgi, bilinç ve planlama düzeyinde atmamız gereken bazı adımlar şunlardır:


Hayatımızı anlamlı kılacak misyonumuz ve hedeflerimiz belirlenmelidir.


Var oluşuna anlam veremeyen kimselerin hayatının da bir değeri olmayacaktır. Bu itibarla ilk iş, kendi varlığımızın “niçin”ini doğru cevaplayabilmektir. Öncelikle yapmamız gereken: “Kişisel Misyon Bildirimi”mizin ne olduğunun belirgin olmasıdır. Hatta bu yazılı olmalıdır. Zira organizasyon bir araçtır. Bunun anlamlı olması, ancak misyon ve hedefimizin varlığına ve kıymetine bağlıdır. Misyon ve vizyonu olmayanın hedefi de olmaz. Hedefini belirlemeyenlerin başarı hulyası da ham bir hayalden ibarettir. Bunun birçok sebebi sıralanabilir. Bunlardan birkaçını zikredecek olursak:

Birincisi, hedefini belirlemeyen kimseler, hedefe odaklanmanın verdiği muazzam güçten yararlanamıyorlar. Çünkü enerjilerini nereye odaklayacaklarını bilemiyorlar. Esasen enerjiyi bir noktada odaklamakla elde edilebilecek gücün sınırını belirlemek neredeyse mümkün değildir. Meselâ bir küçük cam parçası, mercek olup güneşin ışınlarını bir kağıda odakladığı zaman, önce kağıdı sonra koskoca bir ormanı yakabiliyor.
İkincisi, hedefini net olarak belirlemeyen, kişi, başarıya giden yolları göremiyor. Hatta bu yollar önünde apaçık olsa bile göremeyebiliyor. Psikologlar, beynimizde bulunan bir mekanizma sayesinde çevremizden her an bize ulaşan binlerce, milyonlarca mesajın hepsini değil, ancak ilgili olanları algıladığımızı ifade ediyorlar. Bu mekanizma âdeta mesajları süzme vazifesi görüyor; lüzumlu olanı alıyor, diğerini devre dışı bırakıyor. Her an kulağımıza gelen seslerin, gözümüze çarpan uyarıların tümünü birden algılarsak, hayatın imkânsızlaşacağını, beynimizdeki bu filtreler sayesinde bazı gereksiz mesajları algılamadan yaşamayı sürdürebildiğimizi belirtiyorlar. Örneğin bir anne, yanında top patlasa derin uykusuna devam edebiliyor, fakat yan odadaki bebeğinin en ufak bir ağlamasında uyanıp ayağa fırlıyor, bebeğine koşuyor. İşte biz farkında olmadan çalışan beynimizdeki bu filtreler, neyi göreceğimizi, neyi ise göremeyeceğimizi ve duyamayacağımızı belirliyor. Bu filtrelerin neyi içeri aldığı, neyi dışarıda tuttuğu ise tümüyle hedefin belirlenmesine bağlı.

Hedef belirleme konusunda üçüncü önemli nokta ise kişisel motivasyonumuzdur.. İnsan anlamlı bir hedefe yönelik çalıştığı zaman olağanüstü neticelere ulaşabiliyor. Hele inandıkları ve paylaştıkları bir hedef uğruna çalışan insanların güçlerini birleştirebildikleri zaman erişebilecekleri sonuçlar neredeyse hayallere sığmıyor. Bu itibarla hedefin belirgin olması insanı motive eden müthiş bir enerji kaynağı... Zira ulaşılan her bir hedef, insana âdeta yeni bir enerji dolumu yapıyor1.

Misyon ve hedeflerimizi sıhhatli belirlemek için de şu soruların öncelikle cevaplanması gerekmektedir:


Hayat bizim için ne anlama geliyor? Hayat denince ölümle biten bir zaman dilimini mi kastediyoruz, yoksa ölüm sonrası da, hayat kavramımızın içinde yer alıyor mu?

Sorumluluk alanlarımız nelerdir? Bizim üstümüzde bize ölçü koyan iradeler nelerdir?

Misyonumuzu nasıl yerine getirebiliriz? Yakın ve uzun vadeli hedeflerimiz nelerdir? Hedeflere ulaştıracak yol haritamızı biliyor muyuz?

Bize lütfedilen imkân ve yeteneklerimizin farkında olunmalı ve iyi tanınmalıdır.

Hayatımızın devam ediyor olması-Henüz son nefesi vermemiş olmamız, fıtri kabiliyetlerimiz ve uzuvlarımız (kalbimiz, gözümüz, kulağımız vb.), maddi imkanlarımız (Malımız, makamımız, itibarımız, vb.), manevi imkanlarımız (İnancımız, değerlerimiz, sevgi ve saygı görmemiz, eğitim fırsatlarımız, vb.), ailemiz ve akrabalarımız, arkadaş ve dostlarımız, çevremiz, işimiz...

Mesuliyet alanlarımız yani Allah´a, kendimize, ailemize, çevremize ve işimize karşı sorumluluklarımız bilinmelidir.


İmkanlarımız, yeteneklerimiz ve sorumlu olduğumuz alanlarda ve yine yapmak istediğimiz diğer hususlarda ideal verimlilik düzeyini tanımlamamız gerekmektedir.
Adem Ergül

Sayılan bu dört alanla ilgili şuurlu bir bilgi seviyesine eriştikten sonra, bunları nasıl hayata geçirebileceğimiz üzerinde de bilgi, tecrübe ve firâset temelli ciddi bir değerlendirme yapmak, kişisel organizasyonumuzu gerçekleştirecek ikinci büyük adım olacaktır. Böyle bir değerlendirmenin muhtemel sonuçlarında şu hususlar büyük önem arzedecektir:

Ciddi bir zaman yönetimine ihtiyaç vardır (Time Manager): Konuyla ilgili ciddi bir seminer ya da bu alanla ilgili yazılan birkaç kitap okumak ufkumuzu açabilir.

Yapılacak işler listesinin doğru belirlenmesi gerekir. Öncelikli işleri öne almak, diğer bir ifadeyle ehem-mühim sıralaması yapmak, hayatı lüzumsuz işlerden arındırmak için zaruri bir adımdır.

Kullanılacak araç ve gereçlerin doğru belirlenmesi ve kimlerden yardım alacağımızın tespiti luzumludur. Zira “Kem âlet ile kemâlât olmaz” buyrulmuştur. Yani araç doğru tespit edilmemişse başarılı sonuçlara erişmek mümkün değildir.

Güçlü bir irade disiplinine sahip olmak, her işte olduğu gibi kişisel organizasyonumuzun selameti bakımından da en mühim temellerden biridir. Güçlü bir irâde olmadan sabır ve sebat göstermek mümkün değildir. Sabır ve sebattan mahrumiyet ise işleri başarılı sonuçlardan mahrum bırakacaktır.

Allah’a tam bir tevekkül ve güven duygusu, kalp huzuru ve stresten kurtulmak için Rabbânî bir reçetedir. İnanan insanın en büyük dayanağı ve ümidi Mevlâdır. Bu ümid ve güvenle, yürekler yorulma ve çözülme illetinden kurtulur.


Bütün sebep ve tedbirlere riayetle beraber, sonuç bizim istediğimiz şekilde gerçekleşmemişse takdire rızâ ve Hakk’a tam bir teslimiyet göstererek “Hayır vaki olandadır” anlayışı ile huzur ve sükûneti muhafaza etmek, kişisel organizasyonu zafiyet virüslerinden koruyacak ve ona yeniden bir hayat nefhası üfleyecektir.

Hayatı rastgele değil, uyanık bir şekilde yaşamak, öncelikle kendi şahsımıza yönelmeyi ve beden mülkünde sultan olmayı gerektirir. “Kişisel Organizasyon” liderlik ağacının içe doğru uzanan kökleridir. Köklerin güçlü oluşu, gövde ve dalların da gür olmasını sağlayacaktır. Sağlam köklere sahip olmayan liderlikler, neticede kurumaya mahkum olacaklardır.Adem Ergül
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi medinelii 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
nişan sohbetimde anlatılan örnek hadıse Serbest Kürsü sevginin_bedeli 20 8953 14 Ekim 2009 14:31
huzzam yayında Serbest Kürsü medinelii 6 2310 12 Ekim 2009 20:59
Ve RABBİM.... Allah(c.c) su damlası 9 2899 10 Şubat 2009 00:47
efsunlu.... Makale ve Köşe Yazıları medinelii 0 1535 08 Şubat 2009 20:51
bu hayata çıplak gözle bakılmaz(mış) Makale ve Köşe Yazıları KARAKÖSE 1 1812 08 Şubat 2009 20:47