[Fatıma-i Zehra]

Toplumda Yaygın Olan Bazı Batıl İnançlar Nelerdir?

Toplumda Yaygın Olan Bazı Batıl İnançlar Nelerdir?

Toplumda yaygın olan bazı batıl inançların neler olduğunu açıklıyoruz. Burada bahsedilmeyen başka batıl inançlar da mevcuttur. Batıl inançlardan kurtulmanın yolu Kur’an ve sünnete sıkı sıkıya bağlı olmaktır. Batıl inançlar Hazreti Peygamber’in (Sav) yoluna aykırıdır.

Yıldız falı, kahve falı, el falı hurafedir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

“Fal baktıran, falcıya inanmasa bile, kırk gün namazı kabul olmaz.” (Müslim)

Falcıya inanılmasa bile fal baktıran kişi büyük günaha girer. O kişi kıldığı farz namazları ile farz borcundan kurtulur ancak kırk gün kıldığı namazdan sevap elde edemez.

Burçların insan karakterini ve kaderi etkilediğine inanmak çok büyük bir yanlıştır.

İki Hadis-i Şerif meali:

“Her kim bir arrafa gidip de ona bir şey sorarsa, kırk gecelik namazı kabul olmaz.”

(Müslim, Selâm, 125)

“Kâhinler bir şey değildirler.” (Müslim, Selam 123)

Hiçbir varlık Allah’ın kudretinden bağımsız olamaz. Fail olan Allah’tır. İnsan, kendi iradesi ile karar verir ve yapar. İnsana bu cüz’i iradeyi veren Allah, insanın yaptığı işlerin de yaratıcısıdır.

Kader Allah’ın her şeyi ezeli ilmi ile bilmesi ve her şeyi Levh-i Mahfuz isimli kader defterine yazmış olmasıdır. Kader Allah’ın ilminin bir unvanıdır. Allah’ın ilminde artma ve eksilme olamaz. Demek ki; kaderin değişmesi imkansızdır.

Demek ki; yıldızların hareketleri kaderi değiştiremez. Kaderimizde ne olacağı bellidir. Allah kaderimizi bilendir.

Allah’ın gaybı bildiğine dair Kur’an ayeti meali:

“Gaybın anahtarları Allah’ın katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde ne varsa hepsini bilir. Düşen hiçbir yaprak ve yerin karanlıklarında hiçbir dane yoktur ki, Allah onu bilmesin. Yaş ve kuru ne varsa hepsi Kitab-ı Mübîn’dedir.” (En’am, 59).

Allah’tan başka hiç kimse gaybı bilemez.

“De ki: Göklerde ve yerde Allah’dan başkası gaybı bilmez.” (Neml, 65)

Allah gaybı bildirmedikçe hiç kimse gaybı bilemez. Allah peygamberlere gaybı bildirmiştir. Allah bazı kullarına da melekler vasıtasıyla, yani ilham yolu ile, gaybı bildirebilir.

“Gaybı bilen O’dur. Gaybını, razı olduğu rasulden başkasına bildirmez” (Cin, 26-27).

Bu ayetteki “Rasul”den kasıt peygamberler ve meleklerdir. Meleklerin vasıtası ile peygamber olmayan bazı kullar da gaybı Allah’ın izni ile öğrenebilirler.

Bir de cinlerin gelecekle ilgili bazı haberleri kulak hırsızlığı yaparak öğrenmesi vardır. Bu konu hakkındaki hadis-i şerif meali:

Peygamber (sav), ashabın*dan bir grup ile birlikte oturmakta iken bir yıldız kaydı. Bunun üzerine şöy*le sordu: “Cahiliye döneminde iken bu gibi haller hakkında ne diyordunuz’?” Onlar: Bizler, ya büyük bir kimsenin öldüğünü ya da büyük bir kimsenin doğ*duğunu kabul ediyorduk. Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Bu yıldızlar, ne bir kimsenin ölümü, ne bir kimsenin dünyaya gelmesi dolayı*sıyla atılmaz. Fakat şanı yüce Rabbimiz semada bir emri hükme bağladığı tak*dirde Arşın taşıyıcıları, teşbih ederler. Daha sonra her semada bulunanlar teş*bih ederler. Nihayet bu teşbih bu gördüğünüz semaya kadar ulaşır. Semada bulunanlar-Arşın taşıyıcılarına: Rabbiniz ne buyurdu, diye sorarak haber al*mak isterler. Onlar da onlara neyi buyurduğunu haber verirler. Herbir sema ehli -haber şu gördüğünüz semanıza ulaşıncaya kadar- diğerine haber verin. Cinler, bunu kapmaya çalışırken hemen onlara atış yapılır. İşte onların bu*radan getirdikleri haberler doğrudur, fakat ona bir şeyler ilave ediyorlar. (Müslim, IV, 1750; İbn Hibbân, Sakih, XIII, 499; Tirmızi, V, 362; Müsned, I, 218). * Sorularla İslamiyet

Ancak cinlerin insanlara verdiği bilgilerin büyük bir kısmı yalandır ve yanlıştır çünkü cinler kendileri yanlış bilgiler ekliyorlar ve insanlara söylüyorlar.

Nazar boncuğu takmak hurafedir. Din İşleri Yüksek Kurulu bu konuda şu açıklamayı yapmıştır:

“Nazar boncuğu ve benzeri şeylerin, bunlardan medet ummak amacıyla boyuna veya herhangi bir yere takılması caiz değildir. Bu tür davranışlarda bulunanlar hakkında Rasulüllah (s.a.s.), ‘Kim nazarlık takarsa Allah onun işini tamama erdirmesin’ (Ahmet b. Hanbel, Müsned, IV, 154) buyurmuştur. Diğer bir hadiste ise nazarlık takan ve nazarlığa koruyucu etki atfeden kimsenin Allah’a ortak koşmuş olacağı ifade edilmiştir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 156)”

Kabirlere para atmak hurafedir. Türbelerdeki evliyalardan Allah’tan ister gibi bir şey istemek şirktir.

Kulak çınlamasının kötüye alamet olduğuna inanmak hurafedir.

Göz seğirmesinin kötüye alamet olduğuna inanmak hurafedir.

Gece vakti uğursuzluk olur diye tırnak kesmemek hurafedir.

Fil heykelciği ve at nalını uğur için kullanmak hurafedir.

Dileğin kabul olması maksadıyla ağaçlara bez, çaput bağlamak hurafedir.

Yılbaşını kutlamak asla caiz değildir. Yılbaşı Hristiyanların bayramıdır. Gayrimüslimlerin dinlerini, bayramlarını sevmek ise küfürdür. Bu yüzden bu konuda çok hassas olmak zorunludur.

Doğum günlerinde, düğünlerde, kutlamalarda pastaya mumlar koyup yanan mumları dilek tutarak üflemek asla caiz değildir.

Cenazenin alkışlanması, cenazenin arkasından slogan atmak, cenazeye çiçek serpmek hurafedir.

Ölünün ardından yedinci, kırkıncı, elli ikinci gece uygulamaları hurafedir.

Kurşun dökmek hurafedir.

Makas gibi kesici aletlerin hep kapalı durması gerektiğini söylemek hurafedir.

“Bu duayı şu kadar kişiye gönderin. Eğer göndermezseniz başınıza şu belalar gelecek.” Diye veya buna benzer şekilde mesajlar atmak hurafedir.

Çocuğun ileride okuyup meslek sahibi olması için göbek bağını üniversite bahçesine atmak gibi şeyler hurafedir.

Hamile kadınların uğursuzluk olur diye saçlarını kestirmemesi hurafedir.

“Eşyada uğursuzluk yoktur, safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur.” (Müslim, Selâm, 102)

“Ay ve güneş tutulması, köpek havlaması, baykuş ötmesi, kedi ve köpeğin yolda yürüyen bir kişinin önünden geçmesi, merdiven altından geçmek, on üç rakamı, salı günü işe başlamak veya yola çıkmak, gece aynaya bakmak veya tırnak kesmek vb. gibi pek çok şeyde uğursuzluk bulunduğuna inanmak, asla doğru değildir. Zira böyle şeylerde, ne iyilik ne de kötülük vardır. Bir eşyayı bir olayı mutlaka bir şeye yormak gerekiyorsa, Peygamber Efendimizin (asm) tavsiyesi doğrultusunda, iyiye yormak icab eder.” * Sorularla İslamiyet



mektebisuffa.com'dan alıntıdır.