|  Durumu:    Medine No :  13301  Üyelik T.:
04 Şubat 2011  Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:38 Mesaj :
4.831Konular:
926  Beğenildi:344 Beğendi:0
 Takdirleri:62 Takdir Et: 
	  Konu Bu  
				Üyemize Aittir! |   Cevap: Temizlik Kavramı 
  Manevi-Hükmi Pislik (hades) Fıkıh dilinde manevi-hükmi pisliği ifade etmek için “hades” kelimesi
 kullanılmaktadır. Buna göre hades, abdestsizlik veya cünüplük sebebiyle
 insanda meydana geldiği düşünülen hükmi, kirliliği veya bu kirliliğin
 sebebini ifade etmektedir. Hades, bazı ibadetlerin yapılmasına dinen engel
 kabul edilen ve hükmen necâset sayılan bir durumdur. Hükmi kirlilik olan
 hades, büyük hades (hades-i ekber) ve küçük hades (hades-i asğar) olmak
 üzere iki kısma ayrılmaktadır.
 Büyük hades: Büyük temizlik (tahâret-i kübrâ) olarak da adlandırılan
 gusül alınarak giderilebilen cünüplük (cenâbet), hayız ve nifas gibi hükmi
 kirliliklerdir. Küçük hades (hades-i asğar): Küçük temizlik (tahâret-i suğrâ)
 de denilen normal abdestle giderilebilen hükmi kirliliktir.
 
 Pisliklerden Temizlenme Yolları
 
 Maddi-Hakiki Pislik (necâset)ten Temizlenme Yolları
 Maddi ve hakiki temizlik, beden, elbise ve namaz kılınacak yeri dolayısıyla
 çevreyi necâsetten temizlemektir. Dinen pis olarak kabul edilen maddi ve
 hakiki kirlilik çeşitli yollarla ve usûllerle giderilebilir. Fıkıh mezhepleri söz
 konusu usûller konusunda farklı görüş ve yaklaşımlar ileri sürmüşlerdir.
 Sosyal şartları ve ihtiyaçları dikkate alan Hanefî ve Mâlikî mezhebi, kolaylık
 ilkesine ağırlık vererek necâseti temizleme yolları konusunda daha
 müsamahalı davranmıştır. Şâfiî ve Hanbelî mezhebi ise, temizlik usûlleri
 konusunda daha sıkı şartlar getirmiştir. Maddi ve hakiki pislikten
 temizlenmek için önerilen yolları kısaca şöyle ifade edebiliriz: Su ile yıkama,
 suda kaynatma, ateşe sokma, silme, ovalama, kurutma, kazıma, üzerine
 toprak serpme, içindeki suyun tamamını veya bir kısmını boşaltma, kimyasal
 yapısını değiştirme (istihâle), tabaklama ve boğazlama.
 
 Temizlik aracı olarak su
 Bütün temizlik çeşitleri için en tabii yol sudur. Canlıların hayat kaynağı olan
 suyun temiz ve temizleyici özelliği Kur’ân’da şöyle anlatılmıştır: “Sizi
 temizlemek için Allah gökten su indiriyor” (el-Enfâl, 8/15), “Biz gökten
 temizleyici su indirdik” (el-Furkân, 25/48).
 Hz. Peygamber de hadislerinde suyun temizleyici olduğuna dikkat
 çekmiş, su kaynaklarının kirletilmemesi, suyun israf edilmemesi ile durgun
 ve akar suların temizlikte kullanılmasıyla ilgili kural mahiyetinde açıklamalar
 yapmıştır (Müslim, “Tahâret”, 94). Konuyla ilgili prensip ifade eden bir hadis
 şöyledir: “Su temizdir. Rengini, tadını ve kokusunu değiştiren bir şey dışında
 hiçbir madde onu kirletmez” (İbn Mâce, “Tahâret”, 76).
 Fıkıh âlimleri, suların hakiki ve hükmi temizlikte kullanılmasının câiz
 olup olmadığını belirleyebilmek için suları farklı açılardan kısımlara
 ayrılarak incelemektedirler. Sular, doğal su özelliğini taşıyıp taşımamasına
 göre “mutlak su” ve “mukayyet su”, yenilenme ve akıcılık özelliği
 bakımından ise “durgun su” ve “akarsu” gibi kısımlara ayrılmaktadır.
 Mutlak su: Özellik ve tabii durumunu koruyan, içine özelliğini
 değiştirecek başka maddelerin karışmadığı sudur. Kar, yağmur, göl, ırmak,
 deniz, kaynak ve kuyu suları bu grupta yer alır. Mutlak suyun üç özelliği ve
 iki tabiatı vardır. Suyun özellikleri, rengi, kokusu ve tadıdır. Tabiatı ise
 incelik ve akıcılıktır.
 
 
 Mutlak su, temiz ve temizleyici olup olmaması bakımından da
 gruplandırılmıştır. Fıkıh dilinde “suyun temiz olması”ndan maksat, maddi
 temizlik ve kullanım aracı olması anlamına gelir. “Temizleyici olması” ise,
 abdest ve gusül gibi hükmi temizlik aracı olabilmesini ifade eder. Bu
 bakımdan su beş kısma ayrılır.
 1-Temiz ve temizleyici özellik taşıyan sular: Rengi, kokusu ve tadı
 bozulmamış, içine pis bir madde karışmamış, maddi ve hükmi temizlikte
 kullanılması şüpheli hale gelmemiş sulardır. Bunlar hem temiz (tâhir),
 hem de temizleyici (mutahhir) kabul edilir. Tabiatta normal halde bulunan
 bütün mutlak sular prensip olarak böyledir. İnsanın, koyun, keçi, sığır,
 deve gibi eti yenen hayvanların, atın ve yırtıcı olmayan kuşların içerek
 artık bıraktığı sular, içlerine necâset düşmediği/karışmadığı sürece, temiz
 ve temizleyici sayılır.
 2-Temiz ve temizleyici olmakla birlikte kullanılması mekruh olan sular:
 Tavuk ve ördeğin, kedi gibi eti yenmeyen ve evde bulunması câiz olan
 evcil hayvanların (köpek böyle değildir), çaylak, doğan gibi yırtıcı
 kuşların artığı olan sular bu gruba dâhildir. Evcil hayvanlara tanınan bu
 istisna, sakınılmasının imkânsızlığından ötürü, Hz. Peygamber tarafından
 getirilmiştir. Nitekim o, kedi hakkında şöyle buyurmuştur: “O, pis
 değildir, çünkü aranızda dolaşıp duran yaratıklardandır” (Ebû Dâvûd,
 “Tahâre”, 38). Eti yenmeyen yırtıcı kuşlara müsamaha gösterilmesinin
 sebebi ise, aslan, kaplan gibi yırtıcı hayvanlardan farklı olarak bunların,
 su içerken salyalarını suya bulaştırmayıp suyu kemik olan gagalarıyla
 içmeleridir. Başka normal su bulunmadığı zaman bu gibi sularla hem
 hakiki hem de hükmi temizlik yapılabilir. Fakat başka su bulunduğunda
 bunlarla abdest veya gusül almak mekruhtur.
 3-Temiz fakat temizleyici olmayan sular: Abdest, gusül gibi hükmi
 temizlikte kullanılmış olan sular bu gruba dâhildir ve bunlara kullanılmış
 su (mâ-i müsta‘mel) denir. Bu gibi sular maddi bakımdan temiz olsalar
 da, bunlarla ikinci defa abdest ve gusül alınamaz. Özellikle su
 kaynaklarının kıtlığını dikkate alan fıkıh âlimleri bu sularla maddi
 temizlik yapılabileceğini söylemişlerdir. Abdestsiz veya cünüp olan
 kimsenin bir kaptaki suyu almak veya sıcaklığını anlamak amacıyla elini
 suya sokmasıyla bu su kullanılmış sayılmaz. Bu tür sular temiz
 olduğundan abdest alanın veya başkasının üzerine dökülmesi durumunda
 namaza mani olmaz.
 4-Temiz ve temizleyici olmayan sular: Bunlara pis sular denir. İçine pislik
 düştüğü kesin olarak veya galip zan ile bilinen az miktardaki sular ile
 içine düşen pislikten dolayı üç özelliğinden yani rengi, kokusu veya
 tadından birisi değişmiş olan büyük su birikintileri, büyük havuzlar ve
 akarsular bu grupta yer alır. Köpeğin, domuzun, yırtıcı hayvanların artığı
 olan sular da pis sayılır.
 5-Temizliğinde şüphe bulunan sular: Eşek ve katırın artığı olan sular
 böyledir. Bu gibi suların temiz olup olmadığı şüpheli olduğu için hükmi
 temizlikte kullanılıp kullanılamayacağı da şüphelidir. Dolayısıyla temiz
 su bulunmadığı zaman bunlarla abdest ve gusül alınır, şüpheyi ortadan
 kaldırmak için de ihtiyaten ayrıca teyemmüm yapılır.
 
 
 Mukayyet su: İçine temiz bir maddenin katılmasıyla tabii özellik ve
 niteliğini kaybeden mutlak sulara veya tabii bir oluşumla meydana gelip öz
 
 
 mukayyet su örneğidir. İçinde nohut, mercimek ve benzeri temiz şeylerin
 pişmesi sebebiyle incelik ve akıcılığını kaybeden sular da böyledir. İçine süt,
 karpuz suyu, gül suyu gibi bir madde karışmasıyla renk, koku veya tat gibi
 özelliklerinden bir veya ikisini kaybeden sulara da mukayyed su denir.
 Mukayyet sular, normal su bulunmadığı zaman sadece maddi temizlikte yani
 maddi pisliklerin giderilmesinde kullanılabilirler.
 
 Durgun su-Akarsu: Suyun temiz ve temizleyici olma niteliğini etkileyen
 hususlardan biri de, suyun akar veya durgun olmasıdır. Durgun olan suyun
 miktarı da bu bakımdan belirleyici rol oynamaktadır. Hanefî fıkıh âlimlerinin
 kabul ettiği ölçüye göre, bir saman çöpünü alıp götüren su “akarsu”, böyle bir
 özelliğe sahip olmayan su ise “durgun su” olarak kabul edilir. Durgun suların
 bir kısmı “büyük havuz”, diğer bir kısmı ise “küçük havuz” niteliğinde kabul
 edilerek hükmü ona göre belirlenir. Büyük havuz, yüzeyi yaklaşık 50 m2
 olan
 sulardır. Bu ölçüdeki havuzlarda derinlik önemli değildir. Avuçlandığında
 elin dibe değmemesi havuzun büyük havuz olarak nitelendirilmesi için
 yeterlidir. Yüzeyi bu ölçüden az olan havuzlara ise küçük havuz denilir.
 Akarsular ile büyük havuz niteliğine uyan sular çok su, küçük havuzlar ile
 saman çöpünü götüremeyen akarsular ise az su olarak da isimlendirilir. Şâfiî
 ve Hanbelîler bu konuda hacim ölçüsünü esas almış ve yaklaşık 206 litre
 (kulleteyn) ve daha fazla miktardaki suyu büyük havuz niteliğinde
 saymışlardır.
 Akarsular ile büyük havuz niteliğindeki durgun sular, renk, koku ve tat
 gibi üç temel özelliğinden biri değişmedikçe, içine düşen bir pislikten dolayı
 temiz ve temizleyicilik özelliğini kaybetmez. Hâlbuki küçük havuz
 niteliğindeki durgun sular, içine bir pislik düşünce üç temel vasfında değişme
 olup olmamasına bakılmadan temiz ve temizleyici olma özelliğini kaybeder
 
 
 
 
 
 İstibrâ ve İstincâ
 Tuvaletten sonra yapılacak maddi temizlik ve bunun akabinde yapılacak
 abdest gibi hükmi temizlik, ferdin sağlığı, beden ve elbise temizliği açısından
 önem arzeder. Aynı zamanda söz konusu temizlik yapılacak ibadet
 bakımından önemlidir. Bundan dolayı konuyla ilgili bir takım ölçü ve
 kurallar getirilmiştir. Bunların hedefi, abdest bozan insanı, bu durumda
 bulaşabilecek pislik ve mikroplardan korumak, temizlemek ve ibadetine
 engel bir durumun oluşmasını önlemektir. Bu hedefe ulaşmak için fıkıhta iki
 temizlik şekli üzerinde durulmuştur. Bunlardan biri istibrâ, diğeri ise
 istincâdır.
 İstibrâ, tuvaletten sonra idrar yolunda kalabilecek damla ve sızıntıların
 tamamen kesilmesi için bir süre bekleme ve bundan sonra uzvun dışına çıkan
 idrar yaşlığını temizleme işlemidir. Namazın sıhhati için istibrânın önemi
 büyüktür. Çünkü -özür hali dışında-, vücuttan idrar sızıntısı olduğu sürece
 abdest geçerli olmaz. Bunun için son damlaların kesildiğinden emin olmadan
 abdeste başlanmamalıdır. Bu damlaların kesildiğinden emin olmak veya
 onların dışarı çıkmasını sağlamak için bazı yöntemler önerilmiştir. İdrarın
 vücuttan iyice çıkması için bir süre beklemek, biraz hareket etmek, yürümek
 ve öksürmek bunlar arasındadır. İdrardan hemen sonra abdest alınmasa bile
 sızıntıların elbiseyi kirletme durumu söz konusu olmakta bu da en azından
 maddi kirliliğe sebep olmaktadır. Önemi dolayısıyla Hz. Peygamber konuyla
 ilgili uyarıda bulunmuş, idrardan sakınılması gerektiğini emretmiş, kabir
 azabının çoğunun idrardan sakınmamaktan kaynaklanacağını haber vermiştir
 (Buharî, “Vudû”, 55; Müslim, “Tahâret”, 34).
 İstincâ, tuvaletten sonra dışkı ve idrar yollarında kalan dışkı, idrar, kan ve
 meni gibi pislikleri temizleme işlemidir. Günlük hayatın bir parçası olan bu
 temizlik, fertlerin sağlığı, insani ilişkileri ve ibadet hayatı bakımından
 önemlidir. Kural olarak istincâ su ile yapılır. Suyun bulunmadığı durumlarda
 temizliğe ve sağlığa en elverişli araçlarla yapılması gerekir. Fıkıh kitapları
 suyun alternatifi olarak daha çok taşı önermişlerdir. Ekonomik değeri olup
 israf olacağı için bez, kıymetli taş, pamuk gibi maddelerin, eğitim aracı
 olduğu için kâğıdın, sağlığa zararlı olduğu için kemik, tezek ve kirecin bu
 amaçla kullanılmayacağı ifade edilmiştir.
 Fıkıh bilginleri kendi dönemleri itibariyle ilim aracı olması sebebiyle
 istincâda kâğıdın kullanılmasını doğru bulmamış iseler de, günümüzde
 tuvalet kâğıdı olarak üretilen özel kâğıtların bu amaçla kullanılmasında dinen
 bir sakınca bulunmamaktadır. Tuvalet kâğıdı istincâ amacıyla kullanılabilirse
 de, İslâm’ın öngördüğü temizlik için yeterli olmayabilir. Bunun için
 kalabilecek kalıntıları da dikkate alarak su ve kâğıdı beraber kullanmanın
 daha doğru olacağı söylenebilir.
 İstincâ sol elle yapılır ve bu esnada suyun ve diğer temizlik
 malzemelerinin israfından imkân dâhilinde kaçınılır. Su ile temizlendikten
 sonra artık suların kurulanması temzilik ve sağlık açısından çok önemli
 olduğu için bu iş için bir bez veya tuvalet kâğıdı kullanılması uygundur.
 
 
 
 Manevi-hükmi pislikten temizlenme yolları
 Manevi veya hükmi temizlik, abdestsizlik ve cünüplükten temizlenmektir.
 Manevi veya hükmi pislik olarak adlandırılan hadesten temizlenmenin birinci
 ve en tabii yolu sudur. Abdesti olmayan kimse, bu iş için elverişli olan suyu
 kullanarak ve şartlarına uygun olarak abdest aldığında küçük hadesten
 temizlenmiş olur. Cünüp olan kadın ve erkek, hayız veya loğusalık hali sona
 eren kadın ise gusül denilen boy abdestini şartlarına uygun olarak aldığında
 büyük hadesten arınmış olur. Gerek büyük hades gerekse küçük hades
 durumunda gusül ve abdest almak imkânsız olursa bunlara alternatif olarak
 teyemmüm adı verilen özel, manevi ve sembolik bir temizliğe başvurulur.
 |