Konu Başlıkları: Sünnet, hadis, haber
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06 Temmuz 2014, 13:31   Mesaj No:5

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:339
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Sünnet, hadis, haber

5. Haberin Lügat ve Istılah Manâsı


Lügat yönünden herhangi bir şey veya bir mesele ile ilgili olarak nak­ledilen bilgi manâsına geldiğini söyleyebileceğimiz haber, hadîs ilminde, hadîs kelimesinin müradifî olarak kullanılmış ve haber denildiği zaman, Hazreti Peygamberin hadîsleri anlaşılmıştır. Bununla beraber, haberle hadîs arasında ayırım yapanlar da olmuştur. Bunlara göre hadîs, yalnız Hazreti Peygamberden nakledilen sözler için kullanılır. Haber ise, Hazreti Peygamberin dışındaki kimselerden nakledilen sözlerdir. Nitekim Hazreti Peygamberin sözleriyle meşgul olanlara mühaddis denildiği halde, tarih, kısas, hikâye ve benzeri nakillerle uğraşanlara ahbârî denilmiştir. Bazıları da, haberle hadîs arasında umûm husus mutlak bulunduğunu söyleyerek, her bir hadîsin haber olduğunu, fakat her çeşit habere hadîs de­mlemeyeceğini ileri sürmüşlerdir. Buna göre, haber daha umûmî manâ ta­şımakta ve Hazreti Peygamberin sözleriyle birlikte sahabe ve tâbi'ûndan nakledilen sözler de bu manâ içine girmiş bulunmaktadır.
Haberler, ister Hazreti Peygamberin sözlerine delâlet eden hadîs şek­linde olsun, ister sahabe ve tâbi'ûn ile başkalarından nakledilen söz şek­linde olsun, rivayet yolu ile bize geliş şekilleri çok defa birbirinden farklı olur ve bu farklı durumları itibariyle değişik isimler alırlar. Meselâ bir haber, ilk kaynağından itibaren, her nesilde sayısı belirsiz kalabalık bir ce­maat tarafından rivayet edilirse, bu habere mütevâtir denir. Eğer haber, tevatür derecesine ulaşmaz ve râvileri sayılabilecek belirli şahıslar tarafından nakledilmiş olursa, bu çeşit haberler de Ahâd'tan sayılır ve haber-i âhâd adını alır. Râvileri sayılabilir olan âhâd haberlerden herhangi biri, herhangi bir nesilde en az üç kişi tarafından nakledilmiş olursa, bu haber meşhur, râvi sayısı yine herhangi bir nesilde ikiye düşerse azız, bire düşerse garîb adını alır.
Mütevâtir haberler, aşağıda da açıklanacağı üzere, râvilerinin yalan üzerinde ittifakları aklen ve âdeten mümkün olmadığı için kesinlik ifade ederler ve hadîs ilminin araştırma konusu içine girmezler. Çünkü hadîs il­minin gayesi, hadîslerin araştırılarak sahîh ve zayıf olanlarının ayırt edil­mesi ve sahîh olanlarla amel edilmesinin sağlanmasıdır. Mütevâtir ha­berler, gelişleri itibariyle sağlam ve güvenilir haberlerdir ve bu yönden araştırılmalarına gerek yoktur. Âhâd haberler ise, mütevâtirin kesinliğine sahip olmadıkları için, aralarında makbul olanlar bulunduğu gibi, merdûd olanlar da vardır ve bunların birbirinden ayırt edilmesi, râvilerinin doğruluk ve yalancılık yönünden araştırılıp rivayetlerinin değerlendirilmesine bağlıdır. Bu sebepledir ki hadîsçiler, mütevâtir dışında, rivayet yolu ile gelen bütün haberleri veya hadîsleri araştırmaya tâbi tutmuşlar ve bu u.-.lş-tırma neticesinde sahîh olanım sakîm veya zayıf olanından, yahut makbul olanını merdûd olanından ayırmışlardır. Bu da âhâd haberlerin, makbul ve merdûd olmak üzere iki kısımda incelenmeleri neticesini doğurmuştur.
îşte, bundan sonraki bölümlerde, Hazreti Peygamberden naklediten hadîslerin değerlendirilmesi yönünden hadîs ilminin en önemli ko­nularından birini teşkil eden bu taksimat gözönünde bulundurularak haber çeşitleri üzerinde ayrı ayrı durulacaktır. Burada şuna da işaret edelim ki, haber lafzının, hadîs lafzına nisbetle daha şümullü olması ve hadîs ilmi içe­risinde sahabe ve tâbi'ûndan gelen sözlerin de incelenmesi dolayısıyle, bu ki­tabımızda, hadîs lafzı yerine, onun müradifi manâsında çok defa haber lafzı kullanılmış ve meselâ haberlerin mütevâtir ve âhâd çeşitleri incelenirken, bununla mütevâtir ve âhâd hadîsler kasdedilmiştir.
Alıntı ile Cevapla