Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16 Şubat 2015, 03:53   Mesaj No:1

Muhsin Arslan

 Medineweb Yazarı
Muhsin Arslan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Muhsin Arslan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1032
Üyelik T.: 23 Mart 2008
Arkadaşları:1
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Bitlis
Yaş:51
Mesaj : 91
Konular: 62
Beğenildi:75
Beğendi:0
Takdirleri:585
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Keşiş Ve Papazlar Birliği Sevdası /Muhsin Arslan

Keşiş Ve Papazlar Birliği Sevdası /Muhsin Arslan

Bir ayet ile konunun manzarası belirginleşir sanıyorum.

O ayet ki, belki binlerce kez okumuşuzdur ama sadece okumuşuz.

Bu arada imanımıza, namusumuza, canımıza, dinimize okudular.

Ayeti anımsayarak giriş yapalım:

“وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ”

“Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ne de Hristiyanlar asla senden razı olmazlar.” (Bakara 120)

Bir asra yakın süredir Avrupa Birliği’ne, ecnebilere özenme; kendimizi beğenmeme, aşağılık psikolojisi sendromunu yaşama, çağdaşlaşma ve medenileşmeye olan talihsiz sevdamız sürmektedir.

Şaşı gözlerle bakılmazsa, Avrupa Birliği’ne Allah’ın “gör” dediği yerden bakıldığında, Yahudi-Hristiyan topluluğunun Müslümanlara karşı yekvücut olduğu bir birlik görülecektir.

Geçmişte, Asr-ı Saadet’te bile mevcut olan bu birliğin, o gün ve tarih boyunca ve de bugün Müslümanları ortadan kaldırmak için müşriklerle bile iş birliğinde bulunduğuna tarih hep şahit olmuştur.

Ehli kitap dediğimiz, muharref olan bu birlik, tevhidi ortadan kaldırmak için peygamberlerini bile katletmekten çekinmemiştir.

Putperestlerle iş birliğinde olup putperestliği tevhidden üstün görmeyi (Nisa 51) benimsemekten çekinmemiştir. Tarih bu birliğin alçaklığını Hendek (Ahzab) Savaşı’nda bize kanıtlamıştır.

Peygamberimizin başında bulunduğu Asr-ı Saadet’in bu birliğe net tepkisi:
“Sizin dininiz size, bizim dinimiz bize.” olmuştur.

Bu birliğe, İslam dışı her düşünceye özenmeyi yasaklamış, onlara benzemeye çalışanı onlardan saymıştır.

Peki, asrımızdaki Müslümanların bu birliğe ve çağdaşlaşma kılıflarına tepkisi ne acaba? Müslüman devletlerin hedefi ne olmuştur?

Tek kelimeyle: Talihsiz bir sevda!

Onlara özenen, onlar gibi olmak için her şeyinden vazgeçen, özünden kopmayı göze alan bir sevda!
Öyle bir sevda ki dininden, diyanetinden, şerefinden, onurundan vazgeçecek kadar bilinçli değilse art niyet kokan bir sevdadır!

İslam’a inanmayanlara sözüm yok. Ama “Müslümanım” iddiasında bulunup da bu sevdaya kapılanlara Kur’an en büyük şamarı indirmektedir.

Ne var bu birlikte? Nedir bu çağdaşlık? Nedir bu sevdanın hedefi? Nedir İslam devletlerinin bu birliğe girme ısrarı?

Efendim, zenginlik var, sermaye var, ekonomi var, teknoloji var, refah, çağdaş hayat var ve medeniyet var.

Bunu İslam da emreder. Güçlü olmalıyız. Âmennâ, haklısınız. Girelim.
Girelim de, başka ne var o birlikte?

Başka ne var bu birlikte ve uzantısı olan çağdaşlaşmakta?

Çağdaşlığı; soyunmak, çalmak, bencillik, sorumsuzluk, insanî vasıflardan uzaklaşmak...

Bu çağdaş denilen birlikte ahlaksızlık var, faiz var, ezmek var, güçlünün hukuku var, zulüm var, zina var, sarhoşluk var, berduşluk var, sorumsuzluk var, kan var, bencillik var.

Aksini iddia eden var mı?

Ne yok peki?

Aile yok, namus yok, vicdan yok, Allah’lı bir yaşam yok, merhamet yok, “benden başkasına hayat hakkı” yok. Hukukun gücü yok.

Hangisini aldık?

İlim desen, Kur’an neyimize yetmedi?

Teknoloji desen alamadık; zenginliklerine paramızla para kattık, müşteri kaldık.
Ekonomi desen, onlara muhtacız.
Refah desen, alakamız bile yok onlarla.

Ee, peki ne aldık onlardan? Çağdaşlaşmaktan, ileri medeniyetten?

Ahlaksızlık aldık, Allah’sız bir yaşam özentisi aldık, aile kurumunu hafife almayı aldık...
Sevgililer (namussuzlar) gününe çiçek aldık...
Keşiş babanın Noel gününe hindi aldık...
Hafif meşrep kadınlarına özenip, bir sokak kadını kıyafetiyle sokağa fırlamayı aldık...
Tesettürümüzün namusuna tecavüz eden sözde tesettürü aldık...
Moda putunu aldık...
Allah ile şeytanı aynı anda memnun etme saçmalığını aldık...
Karımızın, kızımızın altına kotu aldık, miniyi aldık...
İstediğimiz kadına tecavüz etme hakkını —bu hak verilmezse o kadını öldürecek kadar hayvanlaşmayı— aldık.
Her türlü zina çeşidini, lutiliği, homoyu, metresliği aldık.
Her türlü uyuşturucuyu, kapkaççıyı, tineri, bonzaiyi, içkiyi aldık.
Her türlü bencilliği, ırkçılığı, faşizmi, “benden olmayana ölüm”ü aldık.

Almamız gerekenleri değil, almamamız gereken her haltı aldık.

Ne için?

Çağdaşlaşacağız!

Bu çağdaş (!) birliğin şartları vardı. O şartlara uyarsak, vereceklerini alırsak, birliklerine alacaklardı.
Verdiklerini alacağız, vermediklerine itiraz etmeyeceğiz... Onlara harfiyen uyacağız. Kanunlarımızı onlara göre düzenleyeceğiz.

Ne vermemizi istediler? Ne verdik peki?

Dinimizi, imanımızı, şerefimizi, kitabımızı, onurumuzu, haysiyetimizi, ahlakımızı sulandırmayı istediler.
İçimizdeki Avrupa kuklalarını devreye koyarak sinsice istediler.

Allah’sız bir yaşamı kabullendiğimizi taahhüt etmemizi istediler.
Allah’ı vicdana havale etmemizi istediler.

Bir gecede ilimlerimizi, kültürlerimizi, okuryazarlarımızı yok edip, ertesi gün yepyeni bir ilimle cahil uyanmayı taahhüt ederek verdirttiler.

Arapça elifbamızı Latin, hicri takvimimizi keşişleştirdik.

Yetti mi? Olduk mu çağdaş?

Hayır!

Az daha gözlerine girmemiz lazım. Onlara benzemek için neler yapmalıyız?

Mesela anamıza “koca karı”, babamıza “moruk” dedik. Pili bitmiş bu garibanları huzurevine verdik.

Mesela “Selamün aleyküm” yerine “Ben geldim” dedik.
Babamıza “Hello baba” dedik.
Anamıza “Bye bye” dedik.

Mesela eşlerimizin göğsü bozulmasın diye bebelerimizi mamalı kreşlere verdik.

Çocuklarımız yerine kucağımıza kedi köpek gezdirdik.

Yetti mi? Olduk mu çağdaş?

Hayır!

Çağdaşlarımız: “Biraz daha gayret edin. Olacak, olacak.” dediler.

Mesela sokaktaki keşişin kızı ile imamın kızının kıyafetini aynı yaptık.
Hasan ile Hans’ı aynı yaptık.
Maria ile Meryem’i aynı yaptık.

Mesela karımızı, kızımızı dans ettirdik.
Yabancı erkekle medeniyet gereği dans ettirdik. Flört ettirdik. Üstsüzler sahili açtık. Güzellik yarışmalarına katıldık.

Mesela domuz etini yiye yiye domuzlaştık.
Kıskançlık, ar, namus, ahlak damarımızı kestik.

Bizimkiler: “De alın artık bak, sizden farkımız kalmadı.” dediler!

Çağdaşlar: “Olmaz. Biraz daha gayret edin. Olacak, olacak.”

Faiz müessesemizi kurduk.
Zina hane, birahane, kumarhane kurduk.

Neden almıyorlar bizi bu birliğe?

Neden bir türlü çağdaş olamadık?

Ne istedilerse verdik.
Ne verdilerse aldık.

Peki neden almıyorlar aralarına?

Cevabı Kur’an veriyor:

“Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ne de Hristiyanlar asla senden razı olmazlar.”
(Bakara 120)

Biraz daha gayret edin. Sıranızı bekleyin. Olacak, olacak!

Temizliği, elini yüzünü yıkamayı Müslümanlardan öğrenen Avrupa’ya bakın ve düştüğümüz hâle bakın!

Olduk mu medeni? Olduk mu çağdaş?

Kur’an bize şefkat tokadı atıyor:

“Fe eyne tezhebûn”

Nereye bu gidiş!



Muhsin Arslan
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
16.02.2015
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Muhsin Arslan 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Rabbinin Keremini Unutan İnsan Muhsin Arslan Esma_Nur 2 188 14Haziran 2025 11:07
Siyasetin Kurnaz Kurtları Muhsin Arslan Hâdimul İslam 2 167 02Haziran 2025 01:06
Ey Filistin sessiz ol Süslümanlar uyuyor! Muhsin Arslan Kara Kartal 4 497 19 Kasım 2023 23:24
Kim Suçlu? /Muhsin Arslan Muhsin Arslan Filistin 6 1343 02 Aralık 2021 20:10
Korona'nın vaveylası/Muhsin Arslan Muhsin Arslan sadık 2 1386 03 Nisan 2020 04:38